Osmanli tüRKÇESİ SÖZLÜĞÜ Prof. Dr. Mehmet kanar



Yüklə 4,72 Mb.
səhifə16/21
tarix25.11.2017
ölçüsü4,72 Mb.
#32847
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21


seyrân (A.) [ سيران ] gezinme.

seyrangâh (A.-F.) [ سيرانگاه ] gezinti yeri.

seyrfilmenâm (A.) [ سير فی المنام ] uyurgezer.

seyrüsefer (A.) [ سير و سفر ] trafik, gidişgeliş.

seyyâh (A.) [ 1 [ سياح .gezgin. 2.turist.

seyyâhin (A.) [ 1 [ سياحين .gezginler. 2.turistler.

seyyâl (A.) [ سيال ] akışkan.

seyyâle (A.) [ 1 [ سياله .akıntı. 2.sıvı.

seyyar (A.) [ 1 [ سيار .taşınabilir. 2.gezen.

seyyârât (A.) [ سيارات ] gezegenler.

seyyâre (A.) [ سياره ] gezegen.

seyyiât (A.) [ 1 [ سيئات .günahlar. 2.kِtülükler. 3.olumsuzluklar.

seyyib (A.) [ ثيب ] dul kadın.

seyyibât (A.) [ ثيبات ] dul kadınlar.

seyyibe (A.) [ ثيبه ] dul kadın.

seyyid (A.) [ 1 [ سيد .Hz. Hasan’yn soyundan gelen. 2.efendi. 3.ağa. 4.başkan.

seyyie (A.) [ 1 [ سيئه .günah. 2.kِtülük.

sezâ (F.) [ سزا ] layık, yaraşır.

sezâvar (F.) [ سزاوار ] layık, yaraşır.

sıbt (A.) [ سبط ] torun.

sıbyân (A.) [ صبيان ] çocuklar.

sıddık (A.) [ صدیق ] sِzünün eri.

404

sıdk (A.) [ 1 [ صدق .doğruluk. 2.kalp temizliği.



sıfat (A.) [ صفت ] ِzellik, vasıf.

sıfât (A.) [ صفات ] ِzellikler, vasıflar.

sıfr (A.) [ صفر ] sıfır.

sığâr (A.) [ صغار ] küçükler.

sığar (A.) [ صغر ] küçüklük.

sıhhat (A.) [ 1 [ صحت .doğruluk. 2.sağlık.

sıhhî (A.) [ صحی ] sağlıkla ilgili.

sıhhiye (A.) [ صحيه ] sağlık işleri dairesi.

sıhr (A.) [ صهر ] evlilikten doğan akrabalık.

sıhriyet (A.) [ صهریت ] evlilikten doğan akrabalık, kan bağı.

sıklet (A.) [ 1 [ ثقلت .ağırlık. 2.sıkıntı.

sıklet vermek ağırlık vermek, rahatsız etmek, sıkıntı vermek.

sıla (A.) [ صله ] yakınlarını ziyarete gitme ِzlemi.

sıla -i rahm [ صلهء رحم ] yakınlarını ziyaret edip ِzlem gidermek.

sıle (A.) [ صله ] şaire verilen para ِdülü.

sımt (A.) [ سمط ] dizi.

sınâ’î (A.) [ 1 [ صناعی .sanatla ilgili. 2.sanayi ile ilgili.

sınâat (A.) [ 1 [ صناعت .sanat. 2.sanayi.

sınâât (A.) [ صناعات ] sanatlar.

sınâât -ı edebî [ صناعات ادبی ] edebî sanatlar.

sınf (A.) [ صنف ] sınıf.

sırâc (A.) [ سراج ] kandil.

405

sırât (A.) [ صراط ] yol.



sırât -ı müstakîm [ 1 [ صراط مستقيم .doğru yol. 2.sırat kِprüsü.

sırf (A.) [ صرف ] sadece, yalnız.

sırr (A.) [ سر ] giz, sır.

sıyâm (A.) [ صيام ] oruç.

sıyânet (A.) [ صيانت ] koruma.

sî (F.) [ سی ] otuz.

siâyet (A.) [ سعایت ] çekiştirme, dedikodu.

sîb (F.) [ سيب ] elma.

sicill (A.) [ سجل ] kayıt kütüğü.

sidrenişin (A.-F.) [ سدره نشين ] sidretülmüntehâda oturan melek.

sidretülmüntehâ (A.) [ سدرة المنتها ] uzayda bulunduğu varsanılan ve ِtesine

geçilemeyen bir ağaç.

sifâl (F.) [ سفال ] çanak çِmlek.

sifâlîn (F.) [ سفالين ] topraktan yapılmış.

sih (F.) [ سيخ ] şiş.

sihâm (A.) [ 1 [ سهام .oklar. 2.paylar.

sihir (A.) [ سحر ] büyü.

sihr (A.) [ سحر ] sihir, büyü.

sihrâmîz (A.-F.) [ سحر آميز ] büyüleyici.

sihrbâz (A.-F.) [ 1 [ سحرباز __________.sihirbaz. 2.büyücü.

sika (A.) [ ثقه ] güvenilir kişi.

sikke (A.) [ 1 [ سکه .madenî para. 2.mevlevî külahı.

406

sikkîn (A.) [ سکين ] bıçak.



silâhdâr (A.-F.) [ سلاحدار ] silahtar.

sîlî (F.) [ سيلی ] tokat, sille.

silk (A.) [ 1 [ سلک .dizi. 2.iplik. 3.meslek.

sill (A.) [ سل ] verem.

sillürrie (A.) [ سل الرئه ] akciğer veremi.

silsile (A.) [ 1 [ سلسله .zincir. 2.hanedan. 3.sıradağ. 4.dizi.

silsile -i merâtib [ سلسلهء مراتب ] hiyerarşi.

sîm (F.) [ 1 [ سيم .gümüş. 2.gümüş tel. 3.gümüş para.

sîmâ (F.) [ 1 [ سيما .yüz. 2.kişi.

sîmâb (F.) [ سيماب ] cıva.

simât (A.) [ 1 [ سماط .sofra. 2.ziyafet.

sîmber (F.) [ سيمبر ] gümüş gibi beyaz gِğüslü.

sîmîn (F.) [ 1 [ سيمين .gümüşten. 2.gümüş gibi beyaz.

simsâr (A.) [ سمسار ] komisyoncu.

simsâriyye (A.) [ سمساریه ] komisyon ücreti.

sîmten (F.) [ سيم تن ] gümüş tenli.

sîmurg (F.) [ سيمرغ ] zümrütüanka.

sin (A.) [ 1 [ سن .yaş. 2.diş.

sinan (A.) [ سنان ] mızrak.

sindân (F.) [ سندان ] ِrs.

sîne (A.) [ 1 [ سينه .gِğüs. 2.yürek.

sine (A.) [ سنه ] uyuklama.

407

sînebend (A.-F.) [ سينه بند ] sütyen.



sîneçâk (A.-F.) [ سيه چاک ] gِğsü parçalanmış, gِğsü yaralı.

sînezen (A.-F.) [ سينه زن ] gِğsünü dِven.

sînî (F.) [ سينی ] tepsi.

sinîn (A.) [ سنين ] yıllar.

sinn (A.) [ 1 [ سن .yaş. 2.diş.

sinnen (A.) [ سنا ] yaşça.

sipâh (F.) [ 1 [ سپاه .ordu. 2.asker.

sipâriş (F.) [ سپارش ] ısmarlama.

sipâs (F.) [ سپاس ] şükür.

sipasgüzâr (F.) [ سپای گزار ] şükreden.

sipeh (F.) [ 1 [ سپه .ordu. 2.asker.

sipehsâlâr (F.) [ سپه سالار ] başkomutan.

sipihr (F.) [ سپهر ] gِkyüzü.

sîr (F.) [ سير ] sarmısak.

sîr (F.) [ سير ] tok.

sirâyet (A.) [ سرایت ] bulaşma, geçme.

sirâyet etmek geçmek, bulaşmak.

sîret (A.) [ 1 [ سيرت .hal ve gidiş. 2.biyografi.

sirişk (F.) [ سرشک ] gِzyaşı.

sirişt (F.) [ سرشت ] yaratılış.

sirkat (A.) [ سرقت ] hırsızlık.

sirkat edilmek çalınmak.

408

sitâre (F.) [ ستاره ] yıldız.



sitâyiş (F.) [ ستایش ] ِvgü.

sitâyişkâr (F.) [ 1 [ ستایشکار .ِvücü. 2.ِven.

sitebr (F.) [ 1 [ ستبر .kalın. 2.yoğun. 3.kaba.

sitem (F.) [ 1 [ ستم .zulüm. 2.haksızlık.

sitemdîde (F.) [ ست دیده ] zulme uğramış.

sitemger (F.) [ ستمگر ] zalim.

sitemkâr (F.) [ ستمکار ] zalim.

sitîz (F.) [ 1 [ ستيز .kavga. 2.çekişme.

sitîze (F.) [ 1 [ ستيره .kavga. 2.çekişme.

sitt (A.) [ ست ] altı.

sitte (A.) [ سته ] altı.

sittîn (A.) [ ستين ] altmış.

sittin sene [ 1 [ ستتين سنه .altmış sene. 2.belirlenemeyecek kadar uzun bir zaman.

sivâ (A.) [ سوا ] ِte, başka, gayrı.

siyâb (A.) [ ثياب ] giysiler.

siyâdet (A.) [ 1 [ سيادت .seyyidlik. 2.efendilik.

siyâh (F.) [ سياه ] kara.

siyâhbaht (F.) [ سياه بخت ] karatalihli.

siyâhî (F.) [ 1 [ سياهی .siyahlık. 2.zenci.

siyâk u sibak (A.) [ سياق و سباق ] sِzün gelişi.

siyâset (A.) [ 1 [ سياست .politika. 2.idam cezası.

siyasî (A.) [ 1 [ سياسی .siyasal. 2.politikacı.

409

siyasiyat (A.) [ سياسيات ] politika.



siyasiyûn (A.) [ سياسيون ] siyasetçiler, politikacılar.

siyeh (F.) [ سيه ] kara, siyah.

siyyânen (A.) [ سيانا ] eşit olarak.

sôfî (A.) [ صوفی ] tasavvufla ilgilenen, mutasavvıf.

sohbet (A.) [ صحبت ] konuşma.

sû (F.) [ سو ] yِn, taraf.

sû’ (A.) [ سوء ] kِtülük.

su’âl (A.) [ سؤال ] soru.

su’âl eylemek soru sormak.

su’âl olunmak soru sorulmak.

su’âlât (A.) [ سؤالات ] sorular.

su’bân (A.) [ ثعبان ] ejderha.

su’ûbet (A.) [ صعوبت ] güçlük.

suâl îrad edilmek soru yِneltmek.

sûbesû (F.) [ سوبسو ] her taraf, her tarafta.

subh (A.) [ صبح ] sabah.

subh ü mesâ [ صبح و مسا ] sabah akşam.

subhdem (A.-F.) [ صبح دم ] sabah vakti, sabahleyin.

subhgâh (A.-F.) [ صبحگاه ] sabah vakti, sabahleyin.

sûd (F.) [ 1 [ سود . kâr, kazanç. 2.yarar.

sudâ’ (A.) [ صداع ] baş ağrısı.

sûdâger (F.) [ سوداگر ] tüccar.

410

sûdmend (F.) [ سودمند ] yararlı.



sudûr (A.) [ 1 [ صدور .çıkış. 2.gِğüsler.

sûf (A.) [ صوف ] yün.

suffe (A.) [ صفه ] sofa.

sûfî (A.) [ 1 [ صوفی .mutasavvıf. 2.sofu.

sûfiyye (A.) [ صوفيه ] mutasavvıflar, tasavvufla uğraşanlar.

sufûf (A.) [ صفوف ] sıralar, saflar.

sugrâ (A.) [ صغرا ] küçük.

suhan (F.) [ سخن ] sِz.

sûhân (F.) [ سوهان ] tِrpü.

suhen (F.) [ سخن ] sِz.

sûhte (F.) [ سوخته ] yanık.

suhuf (A.) [ صحف ] sayfalar.

sûikasd (A.-F.) [ سوء قصد ] suikast, cana kıyma.

sûinazar (A.-F.) [ سوء نظر ] kِtü gِzle bakış.

sûiniyet (A.-F.) [ سوء نيت ] kِtü niyet.

sûizan (A.-F.) [ سوء ظن ] kِtü kanıya düşme.

sûk (A.) [ سوق ] çarşı.

sukût (A.) [ سقوط ] düşüş.

sulb (A.) [ 1 [ صلب .dِl, soy. 2.katı.

sulehâ (A.) [ صلحا ] salih kişiler, iyi amelli kullar.

sulh (A.) [ صلح ] barış.

sulhâmîz (A.-F.) [ صلح آميز ] barışçıl.

411

sulhen (A.) [ صلحا ] barış yoluyla.



sulta (A.) [ سلطه ] baskı.

sultân (A.) [ 1 [ سلطان .hükümdar. 2.hükümdar eşi ve kız çocuğu. 3.sevgili.

sun’ (A.) [ 1 [ صنع .yapma. 2.yaratma. 3.güç.

sun’î (A.) [ صنعی ] yapay.

sunûf (A.) [ صنوف ] sınıflar.

sûr (A.) [ سور ] hisar.

sûr (A.) [ 1 [ صور .boru. 2.kıyamette üflenecek boru.

sûr (F.) [ 1 [ سور .düğün. 2.şenlik.

sûrâh (F.) [ سوراخ ] delik.

surahî (A.) [ صراحی ] sürahi.

sûret (A.) [ 1 [ صورت .yüz. 2.çare. 3.biçim. 4.tarz.

sûretâ (A.) [ صورتا ] gِrünüşte.

sûretger (A.-F.) [ صورتگر ] ressam.

sûrnâ (F.) [ سورنا ] zurna.

surre (A.) [ 1 [ صره .para kesesi. 2.hükümdar tarafından Mekke’ye gِnderilen

paralar ve armağanlar.

sûsen (F.) [ سوسن ] susam.

sûsmâr (F.) [ سوسمار ] kertenkele.

sutûh (A.) [ سطوح ] yüzeyler, satıhlar.

sutûr (A.) [ سطور ] satırlar.

suver (A.) [ 1 [ صور .yüzler. 2.çareler. 3.biçimler. 4.tarzlar.

sûy (F.) [ سوی ] yِn, taraf.

412

sûz (F.) [ 1 [ سوز .yanma. 2.yakma. 3.ateş. 4.yakan.



sûzân (F.) [ 1 [ سوزان .yakıcı. 2.yanıcı.

sûzen (F.) [ سوزن ] iğne.

sûzende (F.) [ سوزنده ] yakıcı.

sûziş (F.) [ سوزش ] yanma, yangı.

sûznâk (F.) [ سوزناک ] yakıcı.

sübhan (A.) [ سبحان ] Tanrı.

sübhânî (A.) [ سبحانی ] tanrısal.

sübût (A.) [ 1 [ ثبوت __________.sabitleşme. 2.gerçekleşme. 3.kanıtlanma.

sübût bulmak gerçekleşmek, olmak.

sücûd (A.) [ سجود ] secde etme, yere kapanma.

südde (A.) [ 1 [ سده .kapı. 2.eşik.

süedâ (A.) [ سؤدا ] kutlu kişiler.

süfehâ (A.) [ سفها ] alçaklar, sefihler.

süferâ (A.) [ سفرا ] elçiler, büyükelçiler.

süflî (A.) [ 1 [ سفلی .aşağı, aşağıda. 2.adi, bayağı.

süfte (F.) [ سفته ] delinmiş.

süfün (A.) [ سفن ] gemiler.

sügur (A.) [ ثغور ] sınırlar.

sühan (F.) [ سخن ] sِz.

sühandan (F.) [ سخندان ] sِz bilen, sِzden anlayan.

sühanperdaz (F.) [ سخن پرداز ] ağzı laf yapan.

sühûlet (A.) [ سهولت ] kolaylık.

413

sühûnet (A.) [ سخونت sıcaklık.



sükkân (A.) [ سکان oturanlar, sakinler.

sükker (A.) [ سکر şeker.

sükûn (A.) [ سکون sakinlik, hareketsizlik.

sükûnet (A.) [ سکونت .sakinlik, hareketsizlik. 2.rahatlık.

sükûnet bulmak yatışmak, sakinleşmek.

sükût (A.) [ سکوت ] sessizlik.

sülâle (A.) [ سلاله ] soy sop.

sülâsâ (A.) [ ثلثا ] salı.

süllem (A.) [ سلم ] merdiven.

süls (A.) [ ثلث ] üçtebir.

sülûk (A.) [ 1 [ سلوک .yola girme. 2.tarikata girme.

sülüsân (A.) [ ثلثلان ] üçte iki.

süm (F.) [ سم ] toynak.

sümpâre (F.) [ سم پاره ] zımpara.

sümûm (A.) [ سموم ] zehirler.

sünbâde (F.) [ سنباده ] zımpara.

sünbül (F.) [ سنبل ] sümbül.

sünbüle (A.) [ سنبله ] başak.

sünen (A.) [ سنن ] sünnetler.

sünûhat (A.) [ سنوحات ] akla gelenler, içe doğanlar.

sürâdık (A.) [ سرادق ] saray perdesi.

sürb (F.) [ 1 [ سرب .kurşun. 2.kalay.

414

süreyya (A.) [ ثریا ] ـlker, Pervin.



sürfe (F.) [ سرفه ] ِksürük.

sürh (F.) [ 1 [ سرخ .kırmızı, kızıl. 2.kırmızı mürekkep.

sürmedan (T.-F.) [ سرمه دان ] sürmelik.

sürûd (F.) [ سرود ] şarkı, melodi.

sürur (A.) [ سرور ] sevinç.

sürûrengîz (A.-F.) [ سرور انگيز ] sevinçli.

sürûş (F.) [ سروش ] melek.

süst (F.) [ 1 [ سست .gevşek. 2.tembel, uyuşuk.

sütre (A.) [ 1 [ ستره .ِrtü. 2.perde.

sütûde (F.) [ ستوده ] ِvülmüş.

sütûn (F.) [ ستون ] direk.

sütur (F.) [ 1 [ ستور .binek hayvanı. 2.yük hayvanı.

süvar (F.) [ 1 [ سوار .binmiş. 2.binen.

süvârî (F.) [ 1 [ سواری .binici. 2.atlı asker. 3.gemi kaptanı.

süyûf (A.) [ سيوف ] kılıçlar.

415


ş

şa’r (A.) [ شعر ] kıl.

şa’riyye (A.) [ شعریه ] şehriye.

şa’şa’a (A.) [ 1 [ شعشعه .gِsteriş. 2.parlaklık.

şa’şa’adâr (A.-F.) [ 1 [ شعشعه دار .gِsterişli. 2.parlak.

şâd (F.) [ شاد ] sevinçli.

şâd etmek sevindirmek, mutlu etmek.

şâd olmak sevinmek, mutlu olmak.

şâdân (F.) [ شادان ] sevinçli.

şâdî (F.) [ شادی ] sevinç.

şâdmân (F.) [ شادمان ] sevinçli.

şâdmânî (F.) [ شادمانی ] sevinç.

şâdurvan (F.) [ شادروان ] şadırvan.

şafak (A.) [ شفق ] güneşin doğacağı sıradaki aydınlık.

şâfi’ (A.) [ شافع ] şefaatçi.

şâgird (F.) [ 1 [ شاگرد .ِğrenci. 2.çırak.

şâgirdân (F.) [ 1 [ شاگردان .ِğrenciler. 2.çıraklar.

şâh (F.) [ 1 [ شاخ .dal. 2.boynuz.

şâh (F.) [ 1 [ شاه .padişah. 2.ıran şahı.

şahâdet (A.) [ 1 [ شهادت .tanıklık, şahitlik. 2.şehadet getirme. 3.şehitlik.

416

şahâdetname (A.-F.) [ شهادت نامه ] diploma.



şâhân (F.) [ شاهان ] şahlar.

şâhâne (F.) [ 1 [ شاهانه .şahlara yakışır. 2.şahlarla ilgili.

şahbal (F.) [ شاهبال ] kanattaki en uzun tüy.

şâhenşâh (F.) [ شاهنشاه ] şahlar şahı.

şâheser (F.-A.) [ شاه اثر ] üstün nitelikli eser.

şâhî (F.) [ شاهی ] şahlık.

şâhid (A.) [ 1 [ شاهد .tanık. 2.güzel. 3.sevgili.

şâhika (A.) [ شاهقه ] doruk.

şahin (F.) [ شاهين ] şahin.

şâhkâr (F.) [ شاهکار ] şaheser, başyapıt.

şahne (A.) [ شحنه ] güvenlik gِrevlisi, polis.

şâhnişin (F.) [ شاهنشين ] cumba.

şâhrah (F.) [ شاهراه ] anayol.

şâhreg (F.) [ شاهرگ ] atardamar.

şahs (A.) [ شخص ] kişi, şahıs.

şâhsâr (F.) [ شاخسار ] çalılık.

şahsen (A.) [ شخصا ] bizzet, kendisi.

şahsî (A.) [ شخصی ] kişisel.

şahsiyet (A.) [ شخصيت ] kişilik.

şahsüvar (F.) [ شاه سوار ] usta binici.

şahvar (F.) [ 1 [ شاهوار .şah gibi. 2.büyük inci.

şâhzade (F.) [ شاهزاده ] şehzade.

417

şâibe (A.) [ شائبه ] leke, kِtü iz.



şaîr (A.) [ شعير ] arpa.

şâir (A.) [ شاعر ] ozan, şair.

şâiran (A.-F.) [ شاعران ] şairler.

şâirâne (A.-F.) [ شاعرانه ] romantik, şairce.

şâire (A.) [ شاعره ] bayan şair.

şakâikünnumân A.) [ شقاءق النعمان ] gelincik.

şakî (A.) [ شقی ] haydut.

şâkî (A.) [ شاکی ] şikayetçi.

şâkir (A.) [ شاکر ] şükr eden.

şâkird (F.) [ 1 [ شاکرد .ِğrenci. 2.çırak.

şakk (A.) [ شق ] yarık, çatlak.

şâkûl (A.) [ شاکول ] çekül.

şâl (F.) [ شال ] şal.

şâm (F.) [ شام ] akşam.

şâme (F.) [ شامه ] başِrtüsü.

şâmgâh (F.) [ شامگاه ] akşam vakti, akşamüstü.

şâmî (A.) [ شامی ] şamlı.

şâmih (A.) [ شامخ ] yüksek, yüce.

şâmil (A.) [ شامل ] kapsayan.

şâmil olmak kapsamak.

şâmme (A.) [ شامه ] koku alma duyusu.

şân (A.) [ 1 [ شان .şِhret, şan. 2.durum. 3.gِsteriş.

418

şâne (F.) [ شانه ] tarak.



şarâb (A.) [ شراب ] şarap.

şarâbî (A.) [ 1 [ شرابی .şarapçı. 2.şarap rengi.

şâri’ (A.) [ شارع ] yasa koyucu.

şâribülleyli vennehâr (A.) [ شارب الليل والنهار ] ayyaş, gece demez gündüz demez

içki içen.

şârih (A.) [ شارح ] şerh eden.

şark (A.) [ 1 [ شرق .doğu. 2.Doğu, Doğu dünyası.

şarkan (A.) [ 1 [ شرقا .doğudan. 2.doğusunda.

şarkî (A.) [ شرقی __________] doğu, doğu ile ilgili.

şarkiyat (A.) [ شرقيات ] doğubilim.

şarkiyatçı (A.-T.) doğubilimci, oryntalist, müsteşrik.

şarkiyyûn (A.) [ شرقيون ] doğulular.

şart (A.) [ 1 [ شرط .koşul. 2.yemin. 3.durum.

şartiyyet (A.) [ شرطيت ] koşulluluk.

şartnâme (A.-F.) [ شرط نامه ] şart mektubu.

şast (F.) [ شست ] altmış.

şathiyyat (A.) [ شطحيات ] ince anlamlı ve eğlendirici manzume.

şâtır (A.) [ شاطر ] neşeli.

şatranc (A.) [ شطرنج ] satranç.

şatt (A.) [ شط ] ırmak, büyük nehir.

şâyân (F.) [ شایان ] layık, yaraşır, yakışık alır.

şâyed (F.) [ شاید ] belki, şayet.

419

şâyeste (F.) [ شایسته ] yaraşır, layık.



şâyestegî (F.) [ شایستگی ] yaraşma.

şâygân (F.) [ شایگان ] yaraşır, yakışık alır.

şâyi’ (A.) [ شایع ] yayılmış.

şâyia (A.) [ شایعه ] sِylenti.

şâz (A.) [ شاذ ] kural dışı.

şe’n (A.) [ شأن ] iş.

şe’niyet (A.) [ شأنيت ] gerçeklik, realite.

şeâmet (A.) [ شآمت ] uğursuzluk.

şeb (F.) [ شب ] gece.

şeb -i arûs [ 1 [ شب عروس .düğün gecesi. 2.Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin

ِlüm gecesi.

şeb -i yeldâ [ شب یلدا ] yılın en uzun gecesi.

şebâb (A.) [ شباب ] gençlik.

şebâhet (A.) [ شباهت ] benzerlik.

şebân (F.) [ شبان ] geceler.

şebangâh (F.) [ شبانگاه ] geceleyin, gece vakti.

şebâviz (F.) [ شباویز ] ishak kuşu.

şebbûy (F.) [ شب بوی ] şebboy.

şebefrûz (F.) [ شب افروز ] geceyi aydınlatan.

şebeke (A.) [ 1 [ شبکه .ağ. 2.balık ağı. 3.dokular.

şebgerd (F.) [ شبگرد ] bekçi.

şebgîr (F.) [ شبگير ] geceleri uyuyamayan, uykusuzluk çeken. 2.sabah.

420

şebîh (A.) [ شبيه ] benzer, benzeyen.



şebîhûn (F.) [ شبيخون ] gece baskını.

şebistan (F.) [ 1 [ شبستان .yatak odası. 2.harem dairesi.

şebnem (F.) [ شبنم ] çiy.

şebpere (F.) [ شب پره ] yarasa.

şebreng (F.) [ 1 [ شب رنگ .siyah. 2.gece rengi.

şebtâb (F.) [ شبتاب ] ateş bِceği.

şeburûz (F.) [ شب و روز ] gece gündüz.

şebzindedâr (F.) [ شب زنده دار ] geceleri ibadet eden.

şecâat (A.) [ شجاعت ] cesaret, yiğitlik.

şecer (A.) [ شجر ] ağaç.

şecere (A.) [ شجره ] soyağacı.

şecî (A.) [ شجيع ] cesur, yiğit.

şedîd (A.) [ شدید ] şiddetli.

şefâat (A.) [ شفاعت ] af için aracılık etme.

şefafet (A.) [ شفافت ] saydamlık.

şefakat (A.) [ شفقت ] şefkat.

şeffaf (A.) [ شفاف ] saydam.

şefî’ (A.) [ شفيع ] şefaatçi, şefaat eden.

şefik (A.) [ شفيق ] müşfik, şefkatli.

şeftâlû (F.) [ شفتالو ] şeftali.

şegal (F.) [ شغال ] çakal.

şeh (F.) [ شه ] şah, padişah.

421

şehâ (F.) [ شها ] ey şah.



şehâdet (A.) [ 1 [ شهادت .tanıklık. 2.şehitlik.

şehâdetnâme (A.-F.) [ شهادت نامه ] diploma, mezuniyet belgesi.

şehâmet (A.) [ شهامت ] yiğitlik.

şehbâl (F.) [ شهبال ] kanattaki en uzun tüy.

şehbender (F.) [ شهبندر ] konsolos.

şehbenderhâne (F.) [ شهبندر خانه ] konsolosluk.

şehd (A.) [ شهد ] bal.

şehenşâh (F.) [ شهنشاه ] büyük şah, şahlar şahı.

şehevât (A.) [ شهوات ] şehvetler.

şehîd (A.) [ شهيد ] şehit.

şehîr (A.) [ شهير ] ünlü, meşhur.

şehlâ (A.) [ 1 [ شهلا .hafif şaşı. 2.ela gِzlü.

şehnişin (F.) [ شهنشين ] cumba.

şehper (F.) [ شهپر ] kuş kanadındaki en uzun tüy.

şehr (A.) [ شهر ] ay.

şehr (Pehlevî>F.) [ شهر ] kent, şehir.

şehrâşûb (F.) [ شهر آشوب ] şehir karıştıran.

şehremâneti (F.-A.-T.) 1.belediye. 2.belediye başkanlığı.

şehremini (F.-A.-T.) belediye başkanı.

şehrî (F.) [ شهری ] şehirli, kentli.

şehristan (F.) [ شهرستان ] kent, büyük şehir.

şehryâr (F.) [ شهریار ] hükümdar, şah.

422

şehryârî (F.) [ شهریاری ] hükümdarlık, şahlık.



şehsüvar (F.) [ شهسوار ] binici, usta binici.

şehvânî (A.) [ 1 [ شهوانی .şehvetle ilgili. 2.şehvet düşkünü.

şehvât (A.) [ شهوات ] şehvetler.

şehvet (A.) [ 1 [ شهوت .aşırı cinsel istek. 2.aşırı istek.

şehvetengîz (A.-F.) [ شهوت انگيز ] şehvet verici.

şehvetperest (A.-F.) [ شهوت پرست ] şehvet düşkünü.

şehzâde (F.) [ شهزاده ] şah çocuğu, şehzade.

şehzâdegân (F.) [ شهزادگان ] şehzadeler.

şekâvet (A.) [ شقاوت ] haydutluk.

şeker (F.) [ شکر ] şeker.

şekerâb (F.) [ شکراب ] tatsızlık, kırgınlık.

şekerhand (F.) [ شکرخند ] tatlı gülüş, sevgilinin tatlı gülüşü.

şekerleb (F.) [ 1 [ شکرلب .tatlı dudaklı. 2.şirin sِzlü.

şekîbâ (F.) [ شکيبا ] sabırlı.

şekk (A.) [ شک ] kuşku, şüphe.

şekl (A.) [ 1 [ شکل .şekil. 2.tür. 3.resim, çizim, kroki.

şeklen (A.) [ شکلا ] şekilce.

şeklî (A.) [ شکلی ] şekle dayanan, biçimsel.

şekvâ (A.) [ شکوا ] şikayet, sızlanma.

şekvâ etmek şikayet etmek.

şekvâ eylemek şikayet etmek, sızlanmak.

şekvâlanmak sızlanmak, şikayetçi olmak.

423

şelgam (F.) [ شلغم ] şalgam.



şellâle (A.) [ شلاله ] çağlayan, şelale.

şelvâr (F.) [ 1 [ شلوار .pantolon. 2.şalvar.

şelvârbend (F.) [ شلواربند ] uçkur.

şem’ (A.) [ 1 [ شمع .mum. 2.balmumu.

şem’dan (A.-F.) [ شمعدان ] mumluk, şamdan.

şemâil (A.) [ شمائل ] huylar, tavırlar.

şemâte (A.) [ شماطه ] şamata.

şemîm (A.) [ 1 [ شميم .güzel koku. 2.güzel kokulu.

şemme (A.) [ شمه ] çok az.

şems (A.) [ شمس ] güneş.

şemsî (A.) [ 1 [ شمسی .güneşle ilgili. 2.güneş takvimi.

şemsiye (A.) [ 1 [ شمسيه .güneşlik. 2.şemsiye.

şemşîr (F.) [ شمشير ] kılıç.

şenâat (A.) [ شناعت ] kِtülük.

şenbe (F.) [ شنبه ] cumartesi.

şenî’ (A.) [ شنيع ] kِtü, çirkin.

şer (A.) [ شر ] kِtülük.

şer’ (A.) [ شرع ] din kuralları.

şer’an (A.) [ شرعا ] şer’î olarak, şeriat hükümlerine gِre.

şer’î (A.) [ شرعی ] şeriat ile ilgili, şeriata uyan.

şer’iye (A.) [ شرعيه ] şeriat ile ilgili, şeriata uyan.

şerâbhâr (A.-F.) [ شرابخوار ] şarap içen.

424

şerâfet (A.) [ 1 [ شرافت .şereflilik. 2.soyluluk.



şerâit (A.) [ شرائط ] koşullar.

şerâket (A.) [ شراکت ] ortaklık.

şerâre (A.) [ شراره ] kıvılcım.

şerâret (A.) [ شرارت ] kِtülük, şerlilik.

şerâyi’ (A.) [ شرایع ] şeriat hükümleri.

şerbet (A.) [ شربت ] şurup.

şeref (A.) [ 1 [ شرف .şeref. 2.üstünlük. 3.kıvanç.

şerefbahş (A.-F.) [ شرفبخش ] şeref veren.

şerefsâdır olmak padişahın emriyle çıkmak.

şerefsudûr olmak padişahın emriyle çıkmak.

şerefvârid olmak şerefle gelmek.

şerefvusûl olmak şerefle gelmek.

şerefzâhir olmak şerefle çıkmak.

şerefzuhûr olmak şerefle çıkmak.

şerer (A.) [ شرر ] kıvılcımlar.

şerh (A.) [ 1 [ شرح .açma. 2.açılama.

şerha (A.) [ شرحه ] dilim dilim olmuş.

şerha şerha dilim dilim, parçamparça.

şeriat (A.) [ 1 [ شریعت .din hükümleri. 2.doğru yol.

şerif (A.) [ 1 [ شریف .şerefli. 2.Hz. Hüseyin soyundan gelen.

şerik (A.) [ 1 [ شریک .ortak. 2.okul arkadaşı.

şerîr (A.) [ شریر ] kِtü, şirret.

425

şerîta (A.) [ شریطه ] koşul.



şerm (F.) [ شرم ] utanç, utanma.

şermende (F.) [ شرمنده ] utangaç.

şermendegî (F.) [ شرمندگی ] utangaçlık.

şermgîn (F.) [ شرمگين ] utangaç.

şermnâk (F.) [ شرمناک ] utangaç.

şermsâr (F.) [ شرمسار ] utangaç.

şerr (A.) [ 1 [ شر .kِtülük. 2.kِtü davranış.

şerîr (A.) [ شریر ] kِtü insan, kِtülük eden insan.

şest (F.) [ 1 [ شست .okçu yüksüğü. 2.olta.

şeş (F.) [ شش ] altı.

şeşbeş (F.-T.) [ شش بش ] altı ve beş.

şeşcihar (F.) [ شش جهار ] altı ve dِrt.

şeşise (F.) [ شش و سه ] altı ve üç.

şeşiyek (F.) [ شش و یک ] altı ve bir.

şeşper (F.) [ شش پر ] topuz.

şeşüdü (F.) [ شش و دو ] altı ve iki.

şeşüm (F.) [ ششم ] altıncı.

şeşüse (F.) [ شش و سه ] altı ve üç.

şeşüyek (F.) [ شش و یک ] altı ve bir.

şetâret (A.) [ شطارت ] neşe.

şetm (A.) [ شتم ] küfür, sِvgü.

şetm etmek küfretmek, sِvmek.

426

şevâgil (A.) [ شواغل ] uğraşılar.



şevher (F.) [ شوهر ] koca.

şevk (A.) [ 1 [ شوق .çok isteme. 2.sevinç.

şevket (A.) [ شوکت ] ululuk.

şevketmeâb (A.) [ شوکت مآب ] yüce padişah.

şevketpenâh (A.-F.) [ شوکت پناه ] yüce padişah.


Yüklə 4,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin