ÖZBEKİSTAN’DA NEVRUZ BAYRAMI
Süleyman MERDANOĞLU*
Nevruz bayramı en eski bir halk bayramıdır. Farsça bir kelime olan Nevruz, yeni gün anlamına gelir. Nevruz, güneşin koç burcuna girdiği güne, Miladi 22 Mart'a ve Rumi 9 Mart'a rastlamaktadır. Nevruz, `Göktürkler`in Ergenekon`dan çıkışı`` ve ``12 Hayvanlı Türk Takvimi`n de yeni yılın başlangıcı`` olarak 5 bin yıldan bugüne kadar kutlanmaktadır.
Nevruz, İranlıların yılbaşı olarak da kabul ettikleri bir gündür.
Nevruz, Dünyadaki birçok toplulukta farklı inanışlarla çeşitli adlar altında şenliklerle kutlandığı da görülür. Tarihi kaynaklarımızda Nevruz hakkında pek çok bilgi bulunmaktadır.
Bu halk bayramı, tabiatın uyanışı, kuşların geri gelişi ve ekin ekme zamanı anlamına gelir, 21 Mart günü bahar gününün gecesiyle gündüzü denk olduğu zamana rastlar. Nevruz Bayramı hakkında Türk Büyüklerinden Abu Rayhon Beruniy (973-1048) "Qadimgi xalqlardan qolgan yodgorliklar" eserinde, Mahmud Qoshg'ariy (XI.Yüzyıl) ise "Devonu lug'otit turk" “Divanü Lügat'ı- Türk“eserinde çok önemli bilgiler vermektedir. Türk kültürü açısından gayet mühim bilgileri ihtiva eden Divanü önderebilirimLügat'ı- Türk' te de, bu bayram sevincinin ifadesi olan dörtlükler yer almaktadır. Ömer Hayyam (1048-1131) alim, şair, filozof sıfatıyla bu bayram hakkında "Navro'znoma" adlı kitabı vardır. Buna benzer eserleri olanlar, Nevruz hakkında edebi düşünce, malumat verişleri önem arz eder.
Bu günün yeni yıl olarak kabulü meselesini Nizamü 'l-mülk (1017-1091), Selçuklu devlet hayatına mal etmiş, vergileri bu günün birinci günü toplatmıştır.
Türk-İslam klasiklerinden biri olarak kabul ettiğimiz Yusuf Has Hacib'in (1017-1077) Kutadgu Bilig adlı eserinde, oldukça canlı tabi at tasvirleri yapılarak baharın gelişi, ağaçların yeşiller giymesi, tabiatın al ve kızıl renklerle süslenmesi en güzel şekilde anlatılmaktadır. Özbekistan'da Nevruz'a; Navruz, Navro’z, "Nevbahar" (Yeni Bahar) da denir. Nevruz, Özbekistan'da da çok eskiden beri kutlanmaktadır. Bir zamanlar Türkistan’da hüküm süren Makedonyalı Aleksandır, Araplar, Moğollar... sonra da Ruslar Nevruz’u tüm baskı ve yasaklamalara rağmen engelleyememişlerdir. Ancak komünizmin 70 yıllık hâkimiyeti döneminde, dar bir çevrede, köylü, çiftçi ve zanaatçılar tarafından bir aile bayramı olarak kutlanabilmişti. Asılardır Özbek halkının ruhuna yerleşmiş olan örf-adetler, gelenek-göreneklerden bir olan Nevruz Bayramı da sıkı takiple yasaklanmıştır. Özbekistan’ın bağımsızlığından evvel; İmam Buhari (810-870) gibi büyük İslam aliminin mezarına kimyasal atıkların saklama deposu olarak kullanılması gibi, insanın tüyünü ürperten manzaralar görülmüştür. Yine o yıllarda İmam Tirmizi (824-892) kabri dikenli tellerle çevrilmişti.
İmam Maturidi (870-944) hazretlerinin defin etilmiş kabri ise tahrip edilip; üstüne o civarda yaşayan halk için evler inşa edilmişti. Umumi basın vasıtalarında, kitaplarda Nevruz kelimesini kullanmak siyasi hata olarak kabul edilmişti.
1986 yıllarda <manavı ve maddi tedbirler> adıyla çıkan kitap da; bir tek nevruz kelimesi bulunduğu için tüm kitapçılardan, okul kütüphanelerden toplanmıştı.
Nevruz bayramının adı komünizm rejimi tarafından değiştirilip <nevbahar bayramı> diye yazıldı. Ama her şeye rağmen eski ve milli bayram olan Nevruz kutlamalarını yok etme teşebbüsleri halka unutturmaya çalışılmışsa da; halk tarafından kabul görmemiştir.
Sen bizi bağışla ey, Nevruzumuz,
Bilmezliğe battı o gün gözümüz.
Yüzüne bir tokat patlattı verdik,
Pişmanlık içindeyiz şimdi kendimiz.
(Özbek şairi Abdulla Aripov)
Nevruz; evvelden beri olduğu gibi şimdi de, Bağımsız Özbekistan’da; güzelliktir, sevinçtir, emektir, gençliktir, saygıdır, sevgidir, barıştır, umuttur, berekettir, ziyarettir, ziyafettir... Mutluluktur, bahar bayramıdır. Özbekistan 1 Eylül 1991 yılından itibaren bağımsız olduktan sonra Nevruz Bayramı milli bayram olarak kabul edilerek, o gün resmi tatil olarak ilan edilmiştir. Bugün Özbekistan’da nevruz bayramı bütün canlılığıyla yaşamakta ve yaşatılmaktadır. Adetlere göre, her evde yemekler pişirilir ve bu bayramın meşhur tatlısı sumelek (sumalak) hazırlanır. Sumelek sadece Nevruza özgü bir yemektir. Özel olarak filizlendirilmiş buğday, arpa, darı gibi hububatlardan yapılan karışıma altı çeşit madde daha eklenerek büyük kazanlarda yapılan sumelek, törene katılanlara dağıtılır. İnsanlar kadın-erkek, zengin-fakir, yaşlı-genç demeden aynı kazandan sumelek yerler. Aynı ateşten atlarlar. Dargınlar barışır. Eşitlik, dostluk, paylaşma Nevruz Bayramının temelini oluşturur. Nevruz da; ölmüş yakınlarının ruhu için Kur'an okunur. Kabirlerin üstünü ve çevresini temizlerler. Oturdukları evleri onarırlar ve temizlerler. Mahalle komiteleri kültürel faaliyetler, oyun ve eğlenceler düzenlerler. Şairler, şiir şölenleri düzenler, yaşlılar sohbetler yaparlar.
Halk, bu Nevruz eğlencelerine "Seyil Eğlenceleri" adını verir ve Seyil Yerleri dönme dolaplar, çalgıcılar, beççeler, seyyar satıcılarla dolar. Nevruzun birinci günü, halk çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretler sırasında ikram edilen yemek, "aş" adı verilen pilavdır. Ayrıca çay ve çeşitli meyveler de sunulur. İkramların yanı sıra, Köpkari, güreş, at yarışları ve horoz dövüşleri gibi spor gösterileri düzenlenir, Nevruz kutlamalarından esinlenmiş tiyatro eserleri sahnelenir.
Bayramda sonrası ise bahçe bostan hazırlığı, ekin ekmeye başlarlar ve çok eskiden bazı örf- adetler vardı. Tarlaya, bağa ve bahçeye gitmeden evvel öküzlerin boynuzu ve boyunları yağlanıyordu. İlk tohumu yere mahallenin en yaşlı ve itibarlı kişisi ekiyordu.
Önceleri Özbekistan’ın tarım ürünleri ve her bahar ayında olduğu gibi bayram pazarları kurulurdu ve gelenek halen devam etmektedir.
Nevruz, Özbekistan'da genellikle bir hafta sürer. Nevruz bayramında insanlar arasındaki düşmanlıklar ortadan kalkar, dostluk tohumları filizlenir ve kuvvetlenir. Halk kırlara, tepelere, dağ eteklerine gezmeye çıkar. Özbekistan'da anneler kızlarını ve gelinlerini yanlarına alıp türlü meyve ve sebzeli yemekler hazırlayıp sofralar hazırlarlar. Kazan dolusu yemekler pişirirler. Bu âdete "kazan doldu" denir ve "rızkımız dolu olsun" dileğine bağlanır. Nevruz, milli birliğin ve beraberliğin vesilesidir. Nevruz Özbekistan’da dostluk içinde tüm halkın birleşmesi kardeşlik bayramına dönüşmüştür. Özbek, Tacik, Kazak, Kırgız, Türkmen ve Azeri halkları Nevruz nedeniyle birbirilerini tanır, bu ortak kültürü yaşatırlar.
Bu günlerde doğanlara, Özbek ve Tacikler, bu adları kendi çocuklarına verirler. "Nevruz" ismi erkek çocuklara, "Nevbahar" ve "Baharay" isimleri ise kız çocuklara verilir.
Tiyatrolaştırılmış renge renk gösteriler Nevruz Bayramı’nın geçmiş ve adetlerini yaşatır.
Günümüzde Özbekistan’da Nevruz kutlamaları, eski kutlamalarının yasaklandığı yılların öcünü alırcasına eşi görülmemiş görkemli bir şekilde kutlanmaktadır. Bir başkadır Özbekistan’da Nevruz Bayramı. Bir zamanlar geri planlarda itilmiş ve unutulmaya yüz tutmuş olan dünyada tabiatın, insanlarda ümitlerin yeşerdiği ve Özbek halkının da kendi kültür kimliğini, kişiliğini, benliğini, hüviyetini yeniden bulduğu NEVRUZ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN. ___________________________________________________________
*Süleyman MERDANOĞLU(merdanogluslm@gmail.com)- Özbekistan Uluslararası Altın Miras Vakfı Ankara Bölümü Başkanı
Dostları ilə paylaş: |