99
Giriş
Kişilik kavramı, birbirinden farklı iki (dar ve geniş) anlamda kullanılmaktadır. Dar
anlamda kişilik, haklara ve borçlara ehil olmayı ifade etmektedir. Bu anlamda kişilik, kişi
kavramıyla aynı anlama gelir. Diğer bir anlatımla hak ehliyetiyle özdeş bir anlamda kullanılır.
Geniş anlamda kişilik ise yalnızca hak ehliyetini değil bunun yanında fiil ehliyetiyle birlikte
kişinin kişisel durumlarını ve kişilik haklarını da içine alır. Bu anlamda kişilik kavramı, kişi
kavramından daha geniş bir anlama sahiptir ve kişinin ehliyetlerinden, kişisel durumlardan ve
kişilik haklarından meydana gelmektedir (Bozkurt 2012: 189-190).
Kişisel hâller (durumlar), bir kişiyi diğer kişilerden ayıran ve hukuk düzeninin
kendilerine kimi sonuçlar bağladığı niteliklerdir. Örneğin kişinin yaşı, cinsiyeti, evli veya bekâr
olması.
Kişilik haklarıysa kişilerin manevi, maddi ve iktisadi bütünlüğü ve varlıkları üzerinde
sahip bulundukları mutlak haklardır. Örneğin
bir kimsenin vücut tümlüğü, sağlığı, ismi, şerefi,
resmi üzerinde sahip olduğu haklar.
Kişilik hakları, çağdaş hukuk sistemlerinde her türlü saldırıya, yani içten (kişinin
kendisinden) ve dıştan (diğer kişilerden ve devletten) gelecek saldırılara karşı da
korunmaktadır. Hukuk sistemince sağlanan bu koruma hem kamu hukuku hem de özel hukuk
alanındaki yasalar için geçerlidir. Kişilik haklarının Türk Medeni Kanunu tarafından korunduğu
görülmektedir. Adı geçen yasaya göre “Kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa
vazgeçemez.
Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka aykırı olarak
sınırlayamaz.” (m. 23).