251
Hukuksal düzenlemelere bakıldığında hak ve özgürlerin çoğunun devleti muhatap
aldığı, devlete yükümlülük getirdiği görülmektedir. Buna bağlı olarak da bu hak ve özgürlükler
devlet tarafından ihlal edilebilir. Bundan dolayı da bu hak ve özgürlükler devlete karşı
korunmalıdır. Kimi zamansa bir hak ve özgürlük, hem devleti hem de özel kişileri hedef alabilir.
Bu durumda bu hak ve özgürlükler hem devlet hem de özel kişiler tarafından ihlal edilebilir.
Mülkiyet hakkı buna örnek olarak verilebilir. Çünkü mülkiyet hakkını devlet gibi özel kişiler
de ihlal edebilir.
İnsan haklarının korunması günümüzde iç hukukun yanında uluslararası hukukta da
mümkündür. Dolayısıyla insan haklarının korunmasını başta, iç/ulusal koruma ve uluslararası
koruma şeklinde ikiye ayırarak incelemek gerekir. İç hukukta koruma da yasama organına karşı
koruma, yürütme organına karşı koruma ve özel kişilere karşı koruma olmak üzere üç başlık
altında incelenebilir.
İnsan Haklarının İç Hukukta Korunması/Ulusal Koruma Mekanizmaları
Ulusal koruma mekanizmaları, ulusal hukuk çerçevesinde, devletin egemenlik alanı
içerisinde, insan haklarının korunmasını temin eden kurumsal koruma araçlarıdır. Bu koruma
biçiminde, başta devlet olmak üzere insan haklarını koruma işlevini yerine getirmektedir (Eren
2016: 411). Aslında insan hakları iç hukukta korunmalıdır. Uluslararası koruma ikincildir ve
ancak iç hukuk yolları tüketildikten sonra devreye girmektedir (Eren 2017: 380).
Yasama Organına Karşı Koruma
İnsan haklarının yasama organına karşı korumanın en bilinen yolu, bu haklara bir
anayasada yer vermektir. Böylece bu hak ve özgürlükler anayasanın himayesine girmiş
olacağından yasama organın bunlara dokunması mümkün olmaz. Ancak yasama organının
anayasada sayılan temel hak ve özgürlüklere dokunamaması için yasaların anayasaya
uygunluğunu denetleyecek bir anayasa mahkemesine gereksinim vardır.
Yürütme/İdare Organına Karşı Koruma
İnsan haklarının yürütme organına/idareye karşı da korunması gerekir. Yürütme de
çıkaracağı düzenleyici işlemlerle ve eylemlerle insan haklarını ihlal edebilir. Bundan dolayı
insan haklarını korumak için bazı başvuru yollarının mevcut olması gerekir. Bu başvuru yolları
teşriî, idari ve yargısal olmak üzere üç başlıkta toplanabilir.
Teşriî başvuru yolu, kişiler dilekçe haklarını kullanarak, idarenin yaptığı haksızlık/ihlal
ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine başvurabilir. Buna teşriî başvuru yolu
demektedir. Bu amaçla yasama organlarında dilekçe komisyonu, insan hakları
komisyonu gibi
birimlere yer verilmiştir. Bu birimler başvuru üzerine konuyu inceleyip raporlar hazırlarlar. Bu
raporlar icraî nitelikte değildir. Dolayısıyla bu raporlardaki ihlallerin giderilmesi için yasama
organı idareye emir ve talimat veremez. Bundan dolayı bu başvurunun etkili bir yol olduğu
söylenemez.
252
İdari Başvuru Yoluyla (Yargı Dışı) İnsan Haklarının Korunması
Bu yolda kişi, insan haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek idareye başvurur ve söz
konusu ihlalin ortadan kaldırılmasını ister.
Yargı dışı koruma, daha çok hak ihlalinin kaynağını oluşturan idari mercilerin, kendi
içinde bu ihlali yargıya başvurmadan çözme fikrine dayanmaktadır. Bu çözüm biçimi, hem
yapılan yanlıştan dönme hususunda idareye öncelik tanımakta hem de konunun insan hakları
açısından değerlendirilmesi olanağını vermektedir. Bu yoldan bir sonuç alamayanlar, süre
geçmediği
takdirde, yargıya da başvurabilmektedirler (Eren 2016: 412-413).
Bu yollar şunlardır.
Dostları ilə paylaş: