Edebiyâtın Gelişim Dönemi 300/912-3’ü takip eden dördüncü hicri asır, Mezhepler Tarihi edebiyâtının
gelişmeye başladığı dönemdir. Şia bu yüzyılda büyük ölçüde oluşumunu
tamamlamıştır. Bu yüzyılın hemen öncesinde Nevbahtî (v. 300/912) ve
Kummî (v. 301/913), yazdıkları eserlerde sadece Şii grupları tanıtmakla kal-
mamışlar, aynı zamanda Şiiliğin kısa bir tarihini yazmak suretiyle mensubu
oldukları İmâmiyye Şiası’na tarihi meşruiyet kazandırmaya çalışmışlardır.
Bu yüzyıldaki diğer bir gelişme, Ehl-i Sünnet reyciliğinin Kelam meto-
duna yönelmesidir. Bunun tabii sonucu olarak Sünni âlimler de mezheplerin
tasnif ve tanıtımına dair kitaplar yazmaya başlamışlardır. İlk Sünni müte-
kellimler olarak tarihe geçen Mâturîdî (v. 333/994) ve Eş‘arî’nin (v. 324/935)
her ikisi de makâlât türünden eserler kaleme almışlardır. Mâturîdî’nin eseri
günümüze ulaşmamıştır. Fakat Eş‘arî’nin Makâlâtü’l-İslâmiyyîn adlı kitabı
haklı bir şöhrete ulaşmıştır. Bu eserin ilk bölümü, mezhepleri ve alt grupları,
tasnif edilmiş şekilde bize tanıtmaktadır. İkinci bölüm ise, üzerinde ihtilaf
bulunan meseleleri başlıklara taşıyarak konu merkezli biçimde mezheplerin
görüşlerini mukayese imkânı sunmaktadır.
Kitabının başında İmam Eş‘arî, makâlât yazarlarının tarafgirliklerinden
yakınır. Ona göre bu yazarlar, muhaliflerinin görüşlerini hatalı aktarmakta, ya
da bu görüşleri kapsamlı şekilde vermeyerek okuyucularını yanıltmaktadırlar.
Bizzat muhalifleri hakkında yalan hikâyeler uydurarak onları kötü göstermek
isteyenlere bile rastlanmaktadır. Eş‘arî bu tip yazarların iyi niyetli ve işinde
uzman âlimler olmadığına hükmetmektedir (Eş‘arî, 1995, I, s. 33). Eş‘arî
kitabında, eleştirdiği bu yanlışlara düşmemeye özen göstermiştir.
Ancak söz konusu özenin Sünnî ekolün daha sonraki Mezhepler Tarihi
yazarlarınca yeterince gösterilmediğini tespit ediyoruz. Makâlât yazım
geleneğinin daha gelişmiş ve sistemli safhalarının örnekleri olan fırak, milel ve nihal başlıklarıyla kaleme alınmış eserlerin birçoğunda mezhep ve dinî
grupları tasnifte meşhur yetmiş üç fırka hadisi esas alınmıştır. Tek bir
mezhebi kurtuluşa ermiş, diğerlerini ise sapmış gösteren bu hadis, söz konusu
eserlerde dinî oluşumlar hakkında verilmiş olan malumatın nesnelliğine gölge
düşürmektedir. Ebû Dâvud, Tirmizî ve İbn Mâce’nin naklettiği bu hadiste
Hz. Peygamber, geçmişte Yahudi ve Hıristiyanların yetmiş bir veya yetmiş
iki fırkaya ayrıldığını, kendi ümmetinin ise yetmiş üç fırkaya ayrılacağını,
bunlardan birinin cennete, diğerlerinin ise cehenneme gideceğini haber
vermektedir.
İslâm Mezhepleri Tarihi edebiyatının en tanınmış eserleri olan el-Fark