Hazırlayıcı Nedenler Avrupa merkezli batı medeniyeti, rönesans ve reform hareketleriyle kendisini
büyük ölçüde yenilemişti. Hıristiyan dogmatizminin toplumsal, kültürel ve
siyasal alanda güç kaybetmesi, sanayi devrimini kolaylaştırmış, bu
gelişmeyle batı, teknik ve ekonomik bakımdan İslâm dünyasına kıyasla
büyük mesafeler almıştı. Bu üstünlük karşısında Müslüman ülkeler batılı
emperyal devletlerin istilasına maruz kaldılar. 1798’de Napolyon’un Mısır’ı
işgaliyle başlayan süreç, 1852’de Hint alt kıtasının İngiliz himayesine
girmesiyle devam etti. Kuzey Afrika ülkeleri, Fransa ve İtalya’nın işgaline
maruz kaldı. 1882’de Mısır İngilizlerin eline geçti. Osmanlı Devleti
kapitülasyon anlaşmalarıyla birçok ekonomik imtiyazı batılı güçlere devretti.
Girmiş olduğu harplerin ve Fransız İhtilali’nin ateşlediği milliyetçilik
hareketlerinin etkisiyle önemli topraklarını kaybetti.
Bu yenilgiler bir taraftan batı emperyalizmine karşı düşmanlık doğuruyor,
diğer taraftan ise bir özeleştirinin eşlik ettiği “yeniden istikrara kavuşmak,
galip devletleri taklit etmekle mümkündür” fikrine güç kazandırıyordu.
Batıda bulunan elçilerin, aydın ve öğrencilerin arasında beliren batı
hayranlığı, bir aşağılık duygusunu besliyor, kendine yabancılaşma atmosferi
toplumun önemli kesiminde etkisini gösteriyordu.
Başta pozitivizm olmak üzere çeşitli Aydınlanma ideolojileri eğitimli
müslümanlar arasında revaç bulmaktaydı. Oryantalizm ve misyonerlik
faaliyetleri müslümanların özgüvenini ciddi olarak tehdit etmekteydi. Onları
kendi özlerinden, kültür ve medeniyetlerinden utanır veya en azından
kuşkulanır hale getirmekteydi (Kara, 1995, s. 14-5).
Sömürge yönetimleri altında hürriyetlerini kaybetmiş kitlelerin bu zararlı
cereyanlar karşısında direnmesi hayli zor olsa da “ ilk İslâmcılar” diye bilinen
kimi şahsiyetler, aktivist bir tavırla ilmi, kültürel ve siyasi bir takım
gayretlerin içerisine girdiler. İstiklalini kaybetmemiş ülkelerde de benzer
çabalar mevcuttu. Çoğunlukla baskıcı yönetimlerle idare edilen bu ülkelerde
insan hakları, anayasal düzen, eğitim reformu gibi modern meseleler, bazı
baskı ve kısıtlamaları göğüslemek pahasına tartışılmaya başlandı.