Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1, 1 (2012/1), s. 28
Ahmet Atlı
28
yışına yöneltilen eleştirilerden bazıla-
rına değinmek istiyoruz.
3) Kutub Anlayışına Yöneltilen Bazı
Eleştiriler
Ricâlu’l-gayb anlayışında öne çıkan
bir kavram olması ve ricâlu’l-gayb hi-
yerarşisinin en başında bulunması ne-
deniyle olsa gerek, eleştirilerin daha
çok kutub üzerinde yoğunlaştığı gö-
rülmektedir. Bu eleştirilerin geneline
baktığımızda bu anlayışın başta İbn
Teymiyye (ö.728/1328) ve İbn Hal-
dun (ö.808/1405) olmak üzere tasav-
vuf alanında uzman olmayan kimseler
tarafından tenkit edildiğini görmekte-
yiz.
01
Bu eleştirilerde, özellikle başta
kutub olmak üzere ricâlu’l-gayb an-
layışının tasavvufa gayr-i Sünnî kay-
naklardan bilhassa aşırı Þiî fırkalardan
geçmiş olduğuna dair kanaatlere rast-
lamak mümkün olduğu gibi, kutub ve
diğer ricâlu’l-gayb zümrelerinin evren
üzerindeki tasarruflarının yanlış anla-
şılmasından doğan hatalı kanaatlere
rastlamak da mümkündür. Bazı mü-
ellifler ise, tasavvuftaki kutub anlayışı
ile Þiîlik’teki İmâmet anlayışı arasında
benzerlik olduğunu ve tasavvuftaki
kutbun Þiîlik’teki “masum imam”a te-
kabül ettiğini iddia etmişlerdir.
02
01. İbn Teymiyye ve İbn Haldun’un bu
konuya dair eleştirileri için bk. İbn Teymiyye,
Mecmûatü’l-Fetâvâ, (Üçüncü Basım.
Dâru’l-Vefâ, 1426/2005), XI, 237-243;
Abdurrahmân İbn Haldûn, el-Mukaddime,
Tahkik: Abdusselâm eş-Þeddâdî, (Birinci
Basım. ed-Dâru’l-Beydâ, 2005), III, 59-60.
02. Bk. Ebu’l-Âla Afifi, Muhyiddin İbnü’l-
Arabî’de Tasavvuf Felsefesi, Çeviren:
Mehmet Dağ, (İkinci Basım. İstanbul:
Kırkambar Yay., 1999), s. 98-99; Seyyid
Hüseyin Nasr, Tasavvufî Makaleler, Çeviren:
Sadık Kılıç, (Birinci Basım. İstanbul: İnsan
Ricâlu’l-gayb anlayışı ile Þiîlik’teki
imamet anlayışı arasında birtakım
benzerlikler olabilir. Hatta diğer inanç
sistemlerinde de bu anlayışın ben-
zer motiflerine rastlanabilir. Ancak
ricâlu’l-gayb anlayışının ortaya çıkı-
şında ne Þiilik tesirine ne de diğer ya-
bancı kaynakların etkisine dair tatmin
edici ipuçlarına rastlanmaz. Dolayı-
sıyla bu telâkkînin tasavvufa Þiîlik’ten
geçmiş olduğuna dair yorumlar, İbn
Teymiyye ve İbn Haldun gibi müellif-
lerin görüşlerinin tekrarı gibi görün-
mektedir.
Her ne kadar tasavvuf alanında uz-
man olmayan kişiler tarafından ricâlu’l-
gayb anlayışına birtakım eleştiriler
getirilse de, tasavvuf alanında önder
olan, İbnü’l-Arabî, Mevlânâ, İmâm-ı
Rabbânî, İsmail Hakkı Bursevî, Ah-
med Ziyâuddîn Gümüşhânevî gibi sûfi
müellifler başta olmak üzere ricâlu’l-
gayb telâkkîsinin sûfi ve mutasavvıflar
tarafından benimsendiği ve savunul-
duğu anlaşılmaktadır.
Allah Teâlâ’nın, evrenin yönetimi ile
ilgili olarak “müdebbir melekler”e
03
birtakım görevler verdiği gibi, melek-
leşmiş, kudsî, saf ve temiz ruhlara da
görevler verdiğini belirten Ethem Ce-
becioğlu, kutbun âlem üzerindeki ta-
sarruflarını idrak edemeyenlerin ve bu
anlayışı eleştirenlerin problemleri hak-
kında şunları dile getirmektedir:
“Esasen yöneten Allah’tır, müdeb-
birlik vasfına haiz melek veya insan
Yay., 2002), s. 124; Ahmed Emin,
Duha’l-
İslâm (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-Arabî, ts.),
III, 245-246.
03. Bk. Nâziât, 79: 5.
İbnü’l-’Arabî’nin “kutub” kavramı ile ilgili görüşleri
Journal of Faculty of Theology of Bozok University, Vol. 1, Nu. 1 (2012/1), p. 29
29
da, robototik, maşa konumunda alet
varlıklardır. Tasavuftaki kutub kav-
ramına bakarak, Allah’a yedek ilâhlar
yamamaya çalışmak iddiasını, disiplin-
deki spekülatif anlama zorluğu açısın-
dan yersiz bulduğumuzu ifade etmek
isteriz. Hiçbir varlık ister nebi, ister
veli, ister kutub, isterse melek ve diğer
tüm mahlûkât, asla Allah olamazlar.
Ve tasavvufta da bu türden bir iddia
asla görülmemiştir. Problem, tasavvuf
uzmanı olmayanların, alanın termino-
lojisini bilmemelerinden, yarım anla-
yışlı zihinsel bulanıklıklarındandır. Bu
bulanıklık, tasavvufa dair spekülatif
bilgi üretiminden/yorumundan mah-
rumiyete sebep olur. Ve sonuç, yanlış-
la biter.”
01
Ahmed Avni Konuk ise, Fusûs şer-
hinde ricâlu’l-gayb hakkında üzerinde
önemle durulması gereken bir hususu
dile getirmektedir. Buna göre, Hz. Mu-
hammed (s.a.v.)’in halîfesi konumun-
da olan evliyâ ve aktâb (kutublar) gibi
ricâlu’l-gayb hiyerarşisi içinde yer alan
kimseler, ancak Rasûlüllâh (s.a.v.)’ın
uyguladığı şer’-i şerîf ile hükmederler
ve kesinlikle şerîatin hükmünden dışa-
rı çıkmazlar. Ancak bu tür kimselerin
hâl ve davranışlarında birtakım ince-
likler vardır ki, bu incelikleri, tecrübe
ederek tatmayanlar, hâl, ilim ve merte-
be bakımından onların seviyesine yük-
selemeyenler, idrak edemezler.
02
01. Ethem Cebecioğlu, “Akşemseddin’de Bazı
Tasavvufî Kavramlar-I”,
Ankara Ü. İlahiyat
Fak. Dergisi, XLII (2001), s. 95.
02. Ahmed Avni Konuk,
Fusûsu’l-Hikem
Tercüme ve Şerhi, Haz.: Mustafa Tahralı-
Selçuk Eraydın, (3.Basım. İstanbul: M.Ü.
İlâhiyat Fakültesi Vakfı Yay.,2005), III, 269.
Netice itibariyle kutbun da içinde
yer aldığı ricâlu’l-gayb düşüncesi-
ni müdafa edenler olduğu gibi tenkit
edenler de olmuştur.
03
Fakat burada
önemli olan husus, özellikle tasavvu-
fun manevî tecrübe gerektiren hassas
meselelerinde olduğu gibi, kişinin an-
layıp kavrayamadığı konularda aceleci
veya önyargılı bir tutumla yanlış hü-
kümler vermeyi terk etmesi gerektiği-
dir. Aksine bir tutum kişinin kendisine
bir şey kazandırmadığı gibi, kendileri
hakkında yanlış hüküm verilen kimse-
lere de bir şey kaybettirmez.
Dostları ilə paylaş: |