Milliyetçilik sosyolojisi



Yüklə 1,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə57/75
tarix04.01.2023
ölçüsü1,37 Mb.
#121965
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   75
5321-Milli Kimlik-Anthony D.Smith-Bahadir Sina Shener-1994-291s

Yeni ulusaşırı güçler 
-Eğer şimdiye dek Avrupa projesine ilişkin kestirimler ile 
daha geniş çaplı çok etnili devletler ile bölgesel gruplaşmaların 
nasıl kök salacakları hakkında belirsizlikler sürüyorsa, millî 
2 3 6 


sınırları aşacak kozmopolit bir kültüre dayanak teşkil ede­
bilecek küresel karşılıklı bağımlılık için başka nereye baka­
biliriz? Bu noktada, II. Dünya Savaşı'ndan itibaren son derece 
belirgin hale gelmiş olan yeni ulusaşırı güçleri anmak 
âdettendir; bunlar, bölgesel güç blokları, ulusaşırı ekonomik 
şirketler ve küresel telekomünikasyon sistemleridir. Şimdi 
bunlara sırasıyla bakalım. 
II. Dünya Savaşı'nda, daha önce emsali görülmemiş boyutta 
askerî zıtlaşmaların yarattığı devasa güç bloklarına tanık 
olunmuştu. İlk etapta, yörüngelerine çeşitli müvekkil devletler 
ile bölgeleri de katan komünist ve kapitalist iki büyük blok 
Avrupa'da ve başka yerlerde karşı karşıya geldiler. Bu zıt­
laşmaya bağlı olarak Latin Amerika, Afrika ve Güneydoğu 
Asya'da da daha gevşek ve zayıf yapılı bölgesel bloklar mantar 
gibi bitmeye başladı, ama bunlar askerî ve ekonomik bakımdan 
bu iki aslı sanayileşmiş güç blokuna bağımlılıklarını sür­
dürdüler. 1970'ler ve 80'lerde bu kutupluluk, önce iki blok 
mensuplarının (Batı Almanya, Japonya ve Çin) ekonomik 
ve siyasî sıkletlerinden, daha sonra da Avrupa ekonomik birliği 
yönündeki adımların sıklaşması ile perestroika'nın gerek 
Sovyetler Birliği gerekse Doğu Avrupa üzerindeki etkisinden 
ötürü gevşemeye başladı. Bu güç blokları hâlâ devam et­
mektedir ama tutunumlarını sağlayan bağlayıcı ideolojileri, 
millî bakımdan çeşitlilik arzeder hale gelmiş ve bazı du­
rumlarda da bir zamanlar sahip oldukları harekete geçirici 
güçlerini yitirmişlerdir. Jeopolitik katmanlardaki yer değiş­
tirmelerle ve "millî-devletler"in kendi kaderlerini tayin 
haklarının bir kere daha boy gösterişinden doğan çok mer-
kezlilik nedeniyle, iki kutupluluktan yüzgeri ettiğimiz ke­
sindir.
1 7 
17 II. Dünya Savaşı'nın hasadı ve dev güç bloklarının doğuşu konusunda Barrac-
lough'a (1967) ve Hinsley'e (1973) bakın. 
237 


Ulusaşırı şirketlerin gücü de aynı ölçüde tanıdık ve yakın 
zamana ait bir olgu. Devasa bütçeleri, teferruatlı teknolojileri 
ve birkaç kıtada uzun vadeli stratejiler planlama yetenekleriyle 
bu şirketler, oldukça esnek birikim ve denetim aygıtları ol­
duklarını göstermişlerdir. Çoğu durumda, bütçeleri ve teknik 
düzeyleri karşılarındaki şirketlerden ekseriyetle daha düşük 
olan hükümetleri sollayabilmekte ya da üzerlerinden atla-
yabilmektedirler. Aynı zamanda çoğu Üçüncü Dünya ülkesinde 
kendi vasıflı personeline ek olarak yerli işçiler ve iç işleyiş 
mekanizmaları kullanabilmektedirler; bu mekanizmalar 
kültürel farklılıkları ihmal edebilmelerini ve çalıştıkları pa­
zarları sağlama almalarını mümkün kılmaktadır. Sonuç olarak, 
çoğunlukla bu ulusaşırı şirketlerin işleyişleri eliyle, farklı 
gelişme düzeylerindeki devletlerin kapsamlı bir ekonomik 
hiyerarşi arzeden dünya kapitalist ekonomisine sokuldukları 
uluslararası bir işbölümü ortaya çıkmaktadır. 
Son olarak ve belki de en şümullü olanı, kitle telekomü­
nikasyon sistemlerinin güçlerinde ve etkinlik sahalarında hızlı 
bir gelişmenin ortaya çıkması ve bilgisayarlı haberleşme şe­
bekelerinin genişleyerek devasa boyutlara varmış olmasıdır. 
Bu sistemlerin nüfuz alanı ile karmaşıklığı, haberleşme ağ­
larının en geniş millî birimlerle bile sınırlanabilmesini imkânsız 
kılmaktadır; aynı zamanda bu sistemler millî kültürlerin 
bölgesel kültürlere karışması ve hattâ küresel bir kültürün 
ortaya çıkışına maddî temel sağlamaktadırlar. Şimdi, daha 
yerel haberleşme ağları ile bunların neşrettiği millî mesajları 
bastırabilecek küresel bir haberleşme ve tahayyül imali ve 
paketlenmesi mümkün hale gelmiştir. Devasa güç blokları 
ile ulusaşırı şirketler, ellerindeki bu telekomünikasyon sis­
temleri ve bilgisayarlı haberleşme ağları ile, yeni bir kültür 
emperyalizminin güçlü aygıtları olarak işlev görebilirler. 
Kitlesel nüfus hareketleri, çevre kirliliğinin artan önemi 
ve bölgesel veya küresel boyuttaki marazlara eklenebilecek 
238 


bu yeni ulusaşırı güçler, iki koşut sav çerçevesinde tasvir 
edilirler. Birinci sav, gelişmiş sanayi kapitalizminin, "millî 
devlet"i devreden çıkartacak dev ekonomik ve siyasî birimler 
ortaya çıkardığı iddiasındadır. "Millî-devlet"i ıskartaya çı­
kartanın esas olarak, esnek ama etkili bir tarzda uzmanlaşmış 
bilgisayarlı karmaşık şebekeler kurabileni ncelmiş teknolojiler 
ve son derece çeşitlilik arzeden sermaye-yoğun işleyişleri ile, 
devasa ulusaşırı şirketler olduğu ileri sürülmektedir. İkinci 
sav ise milletin ikame edilmesini "post-endüstriyel" (sanayi 
sonrası) bir topluma doğru gidişin bir parçası olarak gör­
mektedir. Milletler, sınai bir dünya için işlevseldi, onun 
teknolojisi ve pazarına ihtiyaç duyulmaktaydı, oysa bilgisayarlı 
bilgi ve iletişim sistemlerine dayanan "hizmet toplumu"nun 
gelişmesi millî sınırların üzerinden atlar ve yerkürenin her 
köşesine nüfuz ederler. Post-endüstriyel bir bilgi toplumunun 
gereklerini sadece kıtasal kültürler, nihai olarak da tek bir 
küresel kültür karşılayabilir.
1 8 
Bu iddiaların ve dayandırıldıkları gözlemlerin her biri için 
standart bir karşılık vardır. En güçlü askerî ve siyasî blokların 
bile ani ve kesin bir şekilde unufak olduğuna tanık olmaktayız. 
Hattâ ideolojilerinin çöküşünden, gerileyişinden önce, gerek 
Batı'da gerekse Doğu'da hızlı değişimler ve feminist, etnik 
ve ekolojik hareketlerinki gibi yeni talepler karşısında sesleri 
kısıldı, kemikleştiler ve değiştiler. Ekolojik hareket, kapitalizm 
ve komünizmin sloganlarının artık bir anlam ifade etmediği 
çok sayıda insanın ruhsal ve siyasî enerjilerini emen yeni 
kollektif eylem ve örgütlenme türleri yaratmıştı. O nedenle 
bu blokların canlılıkları, hayatiyetleri zaten içten içe tü­
kenmişti.
1 9 
18 Bu "hizmet toplumu" konusunda Bell (1973) ile Kumar'a (1978) bakın. 
19 Feminizm, ekoloji, öğrenci hareketleri ve etno-millî hareketler gibi yeni hareketlere 
ilişkin bir tahlil için Melucci'ye (1989, 3-4. bölümler) bakın. 
239 


Sadece yeni hareketler değil aynı zamanda özellikle 6. 
Bölüm'de ele aldığımız "yeni-milliyetçilikler"de olduğu gibi, 
eski hareketlerin yeni formülasyonları da ortaya çıktı. Bu 
canlanış Richmond'un; post-endüstriyel devirde küçük ölçekli 
iletişim şebekelerinin yoğunluğu arttıkça dilsel ve etnik 
milliyetçiliklerin de üremesinin kolaylaşacağı tezine son derece 
uygun düşmektedir. Azınlıkların veya "çevresel" etnik mil­
liyetçiliklerin bu dirilişi belli bir devlette egemen durumda 
bulunan (aralarında Sırplar, Çekler, Almanlar, Polonyalılar 
ve Rusların da bulunduğu) etnilerin çoğunluk milliyetçi­
liklerinin de ekseriyetle tepkisel ve serbestleştirici bir süreçle 
canlanmasını da pekala tahrik edebilir. Nihai sonuç tam da 
modası geçtiği düşünülen "devletsel milletler"in güçlenerek, 
yeni ve daha güçlü bir solukla yola devam etmeleri olabi­
lir.
2 0 
Aynı durum uluslararası ekonomik ilişkiler alanında da 
pekala geçerlidir. Üçüncü Dünya'daki "devletsel milletler" 
ile, eğer böyle bir şeyden sözedilebilirse, onlar ve Batılı 
devletsel milletler arasındaki ekonomik rekabet tamamen bir 
yana, gerek demografik gerekse ekonomik gelişmeler millî 
arzuları ve bölünmeleri artırmıştır. Nüfus patlamaları ve göçler 
nedeniyle savaşların kitle kıyımlarına veya mülteci akınlarına 
yolaçması yüzünden, göçmen politikaları, yurttaşlık yasaları 
ve nüfus patlaması konusunda çalan felaket çanları, milletlerin 
arasına yeni engeller koymaktadır. Aynı şekilde ulusaşırı 
şirketlerin yarattığı etki de çelişkili olmuştur. Ticaret, yatı­
rımlar ve faaliyetleriyle dünyayı sarıp sarmalamış olabilirler 
ama hükümetlerin pazarlık edecek veya şartlar ileri sürecek 
kadar güçlü olduğu yerlerde millî muhalefeti (veya millî şirket 
ortaklarını) harekete geçirmektedirler. Warren'in, siyasî 
bağımsızlığın Üçüncü Dünya ülkelerine büyük kapitalist 
20 Richmond'a (1984) bakın ve Melucci (1989, 89-92) ile karşılaştırın. 
2 4 0 


şirketler karşısında gerçek bir siyasî manivela verdiği yo­
lundaki kanaatine tümüyle katılmasak da, siyasî bağımsızlık 
daha uyanık ve becerikli Üçüncü Dünya önderliklerine süper 
güçleri ve ulusaşırı şirketleri birbirlerine düşürme ve böylelikle 
şans ibresini kendilerinden yana döndürme ihtimallerini 
yükseltme imkânı vermektedir. Ama, bizim amaçlarımız 
bakımından daha da önemlisi, siyasî bağımsızlık dış baskılar 
karşısında millî kimlik ve hedef duygusunun güçlenmesine 
ve benzer bir uluslararası siyasî "imal halindeki topluluklar" 
hiyerarşisi içinde yeni bir "devletsel millet"in yer bulmasına 
yardımcı olmaktadır. O nedenle, paradoksal olarak, bu 
ulusaşırı ekonomik güçler, yerlerini alması beklenen milletler 
ile milliyetçiliklerin tahkim edilmesine yolaçabilecektir.
2 1 

Yüklə 1,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   53   54   55   56   57   58   59   60   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin