versitedeki bilimsel çalışmalarıyla kimsenin ilgilenmeme-
sinden yakındı. Herkes dertli. Az kalsın, kitap okuyama-
mak şeklinde ortaya çıkan bir hastalık var mı diye soracak-
tım ona. Allah’tan hemen vazgeçtim. Doktorla konuşurken
sıkıntı geldi gene: sevindim. İşte
gene geldi, dedim. Uzun
uzun dinledi. Beni azarladı. Benim gibi pozitif bilimle uğra-
şan bir insana yakıştıramadı bu kuruntuları. Tanımadığım
bir doktora gideceğim.
Dönüşte Günseli’ye uğramak istedim. Yolda o sıkıntı ge-
ne geldi. Orada düşüp öleceğimi sandım. Bir otomobile zor
attım kendimi. Eve döndüm. Beni öyle bir durumda görme-
sine katlanamazdım.
22 Şubat
Dün gece sabaha kadar sis vardı limanda. Bir düdük dur-
madan öttü. Başımı yastıklara gömdüm, yorganın içine
soktum. Fakat o boğuk ses, her şeyi deldi. Kulağımda çın-
ladı sabaha kadar. Eskiden, buhranlı gecelerimin sabahın-
da, güneşin doğuşu beni sakinleştirirdi. Şimdi sıkıntı veri-
yor: yeni bir güne başlamanın sıkıntısını.
Basma perdenin
arasından giren ışınlar, yaşanacak uzun bir günü gözüme
sokuyor.
Öğleden sonra dayım geldi. Aptalın biridir. Onunla hiç
yoktan bir tartışmaya girdim. Konuşmanın yarısında ateşi-
min yükseldiğini hissettim;
derece koydum; otuz sekiz
dört. Hemen içeri gidip yattım. Annem endişelendi. Aptal
dayım da telaşlandı, acele gitti. Beter olsun. Nedir bu insan-
ların benimle alıp veremediği? Hastalıkta bile bir ayrıcalık
tanımıyorlar bana.
Daireden, işe gitmem için hiç baskı yapmıyorlar. Müdür,
keyfine baksın, diyormuş. Bir bakıma keyfime bakıyorum
597
sayılır. Hastalığımdan başka bir düşünceyle yormuyorum
kendimi; hastalığım da önemli olmadığına göre...
Yıllardır günlük tutmayı hayal ederdim.
Şimdi vaktim
var: bir şey düşünemiyorum. Yazdıklarımı okudum: aptalca
sözler etmişim. Kendimi kötülemeye söz vermişim: onu da
yapamıyorum. İnsan Kafka’yı okuyamazsa... bitiktir işi. Bir
silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye
çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşunkalem sil-
gisiydim. Azaldığımla kaldım.
Bütün günüm tedirgin bir beklemeyle geçiyor: gelecek
mi, gelmeyecek mi? Ne gelecek? Bilmiyorum. Adını koya-
madığım bir şeyden korkuyorum.
Soyut bir korku içimi
dolduruyor. Bu korkuyla uyanıyorum ve bekliyorum. Belki
korkularım sayılamayacak kadar çok. Ateşimin düşmeme-
sinden korkmam bunlardan biri.
Dostları ilə paylaş: