D. Pavlus’un Korintliler’e Ricası: Pavlus’un Onlarla Övünmesini Haklı Çıkarmaları (9:1-5)
9:1 Pavlus’un Korintliler’e ihtiyaç içinde olan kutsallara maddi yardımla ilgili konuda yazması gereksizdi. Ama yine de yazdı. Belki de bu ayette bir çeşit ima vardır. Aslında birçok yönden onlara yazmasına gerek yoktu. Başlangıçtan beri Yeruşalim’e yapılacak yardıma katkıda bulunmayı istemişlerdi. Gösterdikleri ilgi ve istek açısından övülmeleri gerekirdi. Ancak bu niyetlerini gerçekleştirmemişlerdi. Bundan dolayı Elçi, vurgulanmaması gereken şeyleri vurgulamanın gerekli olduğunu hisseder.
9:2 Yardıma hazırdılar. Konu gündeme geldiğinden beri gayret ve içtenliklerini göstermişlerdi. Aslında, Pavlus Makedonyalılar’ın önünde Korintliler’i övmüştü. Onlara Ahaya’dakilerin geçen yıldan beri bu konuda hazır bulunduklarını anlattı. Yunanistan’ın güneyinde olan Ahaya, burada Korint’i işaret etmek için kullanılır. Çünkü Korint o bölgedeydi. Makedonyalılar Korint’teki imanlıların geçen yıldan beri hazır olduklarını duyunca, çoğu (Makedonyalılar) harekete geçti. Bağış verme işi onları da etkiledi ve tüm yürekle kendilerini bu işe vermeye karar verdiler.
9:3 Pavlus burada kardeşleri gönderdiğini –ki bazı çevirilerde böyledir– söylerken, demek istediği şey, onları gönderiyor olduğudur. Geçmiş zaman, yazardan çok okuyucunun bakış açısını betimler. Buradaki kardeşler önceki bölümde söz edilen üç kişidir: Titus ve adları verilmeyen diğer iki imanlı. Pavlus-un bağış konusunda Korintliler ile ilgili övünmesi boşa çıkmasın diye gönderi-liyorlardı. Üç kardeşin görevi, Pavlus oraya varıncaya kadar, bağışın hazır ol-masını sağlamaktı.
9:4 Elçi Makedonya’dan Korint’e giderken, Makedonyalı imanlılardan bazılarının kendisine eşlik etmesi olasılığı vardı. Elçi Pavlus, Korintliler’i o kadar çok övdükten sonra, Makedonyalı imanlılardan bir gelip de Korintliler’in Ye-ruşalim bağışı konusunda hiçbir şey yapmamış olduklarını görürse, bu onun için çok büyük bir utanç olurdu! Böyle bir olayda Korintliler’in ihmalkârlıklarından dolayı utanmaları bir yana, Pavlus’un onlara olan güveni sarsılırdı.
Phillips’in bu ayetle ilgili çevirisi oldukça renklidir:
Aramızda kalsın, ama Makedonyalılardan biri sizi ziyaretimde bana eşlik eder ve sizi bu cömertlik eyleminde hazırlıksız bulursa, işin içinden çıkamazsınız! Sizinle gurur duyduğumuz ve size güvendiğimiz için utanırız.
9:5 İşte bu nedenle Pavlus, bu kardeşlere kendisinden önce Korint’e gelmelerini rica etmeyi gerekli gördü. Yeruşalim’deki kutsallar için cömertçe vermeyi vaat ettikleri armağanları hazırlayacaklardı.
Öyle ki, armağanınız bir cimrilik değil, bir cömertlik örneği olarak hazır olsun. Bu bağış, kutsallardan ricalarla alınan bir yardım değil, kutsalların isteyerek verdiklerini belirten bir cömertlik göstergesi olsun.
E. Cömertçe Vermenin Armağanları (9:6-15)
9:6 Elçi Pavlus, 6’ncı ayetten 15’inci ayete kadar vermenin bereketinden ve yararlarından oluşan bir liste yapar. İlk olarak, hasat kuralını açıklar. Çok ürün alınmak istendiğinde çok tohum ekmenin gerekli olduğu tarımda iyi bilinen bir gerçektir. Belki çiftçi tohumu ekmeye hazırdır. Cömertçe mi ekmeli, yoksa ileriki aylarda yiyecek olarak kullanmak için tahılı saklamalı mı? Buradaki düşünce şudur: Cömertçe eken, ektiği oranda da biçecektir. Tarım açısından şu gerçeği anımsamalıyız: Çiftçi, ektiği tohum miktarı kadar biçmez, çok daha fazlasını biçer. İşte, imanlının bağış vermesi de böyledir. İnsana verdiğini geri alması söz konusu değildir, ama Rab’be verdiğinde bunun karşılığını verdiği armağanın çok daha üstünde alır. Elbette geri alınan şey, paradan çok, ruhsal bereketler olmaktadır.
9:7 Herkes yüreğinde niyet ettiği gibi vermelidir. Kendi ihtiyaçları için neyin gerekli olduğunu düşünmesi lazımdır. Normal yaşamın akışı içinde karşı karşıya kalacağı zorunlulukları da düşünmek zorundadır. Ancak bundan sonra imanlı kardeşlerin gereksinimlerini ve Mesih’in kendisi için olan isteklerini düşünmelidir. Bütün bunları göz önünde bulundurarak isteksizce ya da zorlanırcasına vermemelidir. Vermek ve ardından mutsuz olmak mümkündür. Duygusal baskıdan ya da başkalarından utanıldığı için vermek de mümkündür. Bunların bir yararı olmaz. Tanrı sevinçle vereni sever. Neşeli sözcüğünün İngilizce’si olan hilarious’ın sevinçli olarak çevrilen sözcükten (hilaron) geldiği sık sık belirtilir.
Tanrı’nın gerçekten bizim paramıza ihtiyacı var mı? Hayır. Dağlardaki bütün hayvanlar O’nundur ve herhangi bir şeye ihtiyacı olsa bize söylemezdi (Mez. 50:10-12). O’nun için önemli olan bizim yüreğimizin tutumudur. Rab’bin sevin-ciyle dolan ve elindekileri başkalarıyla paylaşmak isteyen bir imanlıyı görmek çok hoşuna gider.
Tanrı sevinçle vereni sever. Jowett şöyle der:
Sevinçle verme sevgiden doğar ve bu nedenle bir sevgilinin diğerini sevmesi ve birlikten hoşnut olmasıdır. Sevginin dili vermedir; gerçekten başka bir dili yoktur. “Tanrı... o kadar çok sevdi ki... verdi!” Sevgi, kendini feda ederek yaşam bulur. Sahip olduğu tek gurur, kendini vermenin sevincidir. Sevgi her şeye sahip olsa bile, yine de hiçbir şeyi yoktur.40
9:8 Burada bir vaat vardır: Bir kimse gerçekten cömert olmak isterse, Tanrı ona bu fırsatın verilmesini sağlayacaktır. Burada kullanılan nimet, kaynakla eşanlamlıdır. Tanrı, kaynaklarımızı sağlayacak güçtedir; öyle ki, sadece kendimize yetecek kadar değil, her iyi işe cömertçe katkıda bulunacak kadar elimizdekini başkalarıyla paylaşabilelim.
Bu ayetteki “her” sözcüğüne dikkat edin. “Her zaman, her yönden, her şeye yeterli, her iyi iş, her nimet.
9:9 Elçi, şimdi de Mezmur 112:9’dan alıntı yapar. “Armağanlar dağıttı” ifadesi, tohum ekme eylemini belirtir. Bu ayet tohum ekme ya da iyilik yapma konusunda cömert olanı betimler. Yoksullara verilmesi, yapılan bir iyiliktir. Böyle yapmakla kaybeden olur mu? Hayır! Doğruluğu sonsuza dek kalıcıdır. Bu iyiliği bir ekincinin tohum dağıtması gibi dağıtırsak, kendimize göklerde hazine biriktireceğimiz anlamına gelir. İyiliğimizin sonucu sonsuza dek kalıcıdır.
9:10 Ekinci örneği devam eder. Ekinciye tohum ve yiyecek ekmek sağlayan Tanrı, başkalarına iyilik gösterenlerin belirli armağanları almaları için gereken özeni gösterir. Bu armağanlardan bazısı listelenir. İlk olarak, ektiğiniz tohumu çoğaltacaktır. Yani, onun halkına gösterdiğiniz iyilikten dolayı size daha büyük fırsatlar verecek ve daha çok sonuç almanızı sağlayacaktır. Dahası, doğ-ruluğunuzun ürünlerini artıracaktır. Korintliler Yeruşalim’deki kutsallara vermekte doğru yaptılar. Bu cömertliklerinin sonucu olarak, sonsuz armağandan oluşan bir ürün elde ettiler. Tanrı, onların verme isteklerini çoğalttıkça ve on-ların cömertliği arttıkça, armağanlar da buna göre artacaktır.
9:11 Bir kimsenin cömertlikle fakirleşmeyeceği bu bölümde açıklanmıştır. Aksine, her iyi eylemin bir karşılığı vardır, ancak bu verilen armağanın oranına göre değildir. Bundan dolayı Pavlus burada; imanlıların her durumda vermelerinden dolayı, cömertliklerinin daha fazla görülmesi için zenginleştirileceklerini söylüyor. Elçiler Korintliler’e bakıp onların cömertliklerini gördükçe, Tan-rı’ya şükredeceklerdir.
9:12 Korint’ten gelen armağan Yeruşalim’de kullanılmaya başlayınca, bu yalnız oradaki kutsalların eksiklerini gidermekle kalmayıp, birçoklarının Tan-rı’ya şükranlarını sunmasıyla sonuçlanacaktı. Pavlus’un şükretme üzerinde önemle durduğunu fark etmek zor olmasa gerek. Rab’be şükretmeyle sonuçlanan herhangi bir şey, Pavlus’un gözünde büyük öneme sahipti.
9:13 Korintliler’in armağanından kaynaklanan başka yararlar da vardır. Bu, diğer uluslardan olan imanlıların yaşamlarında Mesih’in çalıştığına dair kesin bir kanıt olacaktı; ki bu da Yahudi imanlılar için oldukça önemliydi. Bir ara Yahudi imanlıların, Korintliler’in imanına dair kuşkuları vardı. Belki de onları tam anlamıyla imanlı saymadılar. Ancak bu iyilik onlar için Korintliler’in ima-
nının gerçekliğinin kanıtı olacak ve onlar da Tanrı’yı, Mesih’in müjdesinin Ahaya’daki işleriyle birlikte kendileri için yapılan cömert katkıdan ötürü yücelteceklerdi.
9:14 Korint’ten Yeruşalim’e gelen armağandan ötürü Yahudi imanlılar, Korint’teki kutsallar için dua etmeye özen göstereceklerinden, aralarında kuvvetli bir sevgi bağı oluşacaktı. Yeruşalim’deki kutsallar, Tanrı’nın Korintliler’e bağışladığı olağanüstü lütuftan dolayı, –ki bu lütfu gösterdiler– onları özleyeceklerdi.
9:15 Pavlus bu noktada kendini tutamaz! Bu ayet, birçok Kutsal Kitap yorumcuları için bir bilmece gibidir. Bunun daha önce olanlarla yakından bağlantılı olduğunu göremezler. Ve dolayısıyla sözle anlatılamayan armağanın ne anlama geldiğini merak edip dururlar.
Öyle görünüyor ki, imanlının cömertliğiyle ilgili bu bölümün sonuna yaklaşan Elçi Pavlus, her şeyin büyük Verici’sini –Tanrı’yı düşünmek zorunda kalır. Tüm insanlara en büyük armağan olan İsa Mesih’i de düşünür. Ve böylece Korintli kardeşlerini bu doruk noktada bırakır. Onlar, Tanrı’nın çocukları ve Mesih’in izleyicileridir. Böyle değerli örnek kişiler izlenmelidir!
Dostları ilə paylaş: |