III. PAVLUS’UN ELÇİLİĞİNİ DOĞRULAMASI (Bölüm 10 - 13)
Bu mektubun son dört bölümü öncelikle Pavlus’un elçiliğini savunmasıyla ilgilidir. Pavlus’un yazılarının özellikle bu kısmının betimlenmesinde elçi Pet-rus’un sözleri özel bir önem taşır: “Bazı şeyleri anlamak çok zordur.” Pavlus-un, eleştirmenleri tarafından kendisine yöneltilen suçlamalara yanıt verdiği açıktır. Ama biz de, Pavlus’un bu eleştirilere yanıt verdiği metinleri inceleyerek suçla-malarla ilgili kendi sonuçlarımızı çıkarmaya zorlanıyoruz. Bu kısımda Pavlus epeyce imalı konuşuyor. Zor olan şey, bunu ne zaman yaptığını bilmektir!
Ne var ki bu, Tanrı sözünün çok önemli bir kısmıdır ve bu kısım olmadan daha güçsüz olacağımız kesindir.
A. Pavlus’un Savunması (10:1-12)
10:1 1-6 ayetlerinde Pavlus’un, kendisinin diğer insanlar gibi hareket ettiği suçlamasına verdiği yanıtları görürüz.
Önce kendisini ben Pavlus diye tanıtır. Sonra kutsallara bir diktatör tutumuyla davranmak yerine rica eder, yalvarır. Daha sonra ricasını, Mesih’teki alçakgönüllülük ve yumuşaklığa dayandırır. Elbette, Rab İsa’nın yeryüzünde insan olarak izlediği yolu düşünmektedir. Bu, Pavlus’un Kurtarıcı’ya yeryüzündeki yaşamıyla ilgili yaptığı birkaç göndermeden biridir. Elçi, genel olarak Mesih’i, göğe çıkan, Tanrı’nın sağında yüceltilmiş olan olarak tanımlar.
Pavlus kendisini tanımlarken şunları söyler:
“Sizinle birlikteyken ürkek, ama aranızda değilken yiğit kesilen ben Pavlus.” Bu şüphesiz alaylı bir ifadedir. Eleştirmenleri, Pavlus’un insanlarla beraberken korkak olduğunu, ama beraber değilken aslan gibi yiğit kesildiğini söylüyorlardı. Mektuplarındaki küstah tavrının yiğitliğinin kanıtı olduğunu düşünüyorlar.
10:2 Bu ayet birinci ayetle bağlantılıdır. Pavlus orada Korintliler’e rica ettiğini, yalvardığını söylemiş, ama ricasının içeriğini anlatmamıştı. İşte burada bunu açıklar:
Yanınıza geldiğim zaman, bizi doğal benliğe göre yaşayanlardan sayan bazılarına karşı takınmak niyetinde olduğum sert tavrı aynı cesaretle size karşı takınmaya zorlamayın beni. Doğal benliğe göre hareket ettiği suçlamasını getirenlere karşı takınmaya niyetlendiği sert tavrı aynı cesaretle onlara karşı takınmak istemedi.
10:3 Buradaki düşünce şudur: Elçiler bedende yaşıyor olmalarına karşın, iman mücadelesini bedensel yöntem ve güdülere dayanarak yapmak istemediler.
10:4 İmanlının savaşındaki silahlar, dünyasal değildir. Örneğin bir imanlı Mesih’in müjdesini yayma konusunda silah veya modern savaş yöntemlerini kullanmaz. Ancak elçinin sözünü ettiği dünyasal silahlar yalnız bunlar değildir. İmanlı amacına ulaşmak için zenginliği, görkemi, gücü, nüfuzu veya kurnazlığı kullanmaz.
Aksine, kaleleri yıkan tanrısal güce sahip yöntemleri kullanır. İsa Mesih’in her gerçek askerinin etkili silahları şunlardır: Diri Tanrı’ya iman, dua ve Tanrı’nın sözüne itaat etmektir. İşte bunlarla kaleler yerle bir olur.
10:5 Bu ayet 4’üncü ayetteki “kaleler”in ne olduğuna dair açıklık getirir.
Pavlus, kendisini insanların kibirli tavırlarına, gerçeğe muhalefet eden safsatalara karşı savaşan bir asker olarak gördü. Bu safsataların esas özelliği Tanrı bilgisine karşı ifadesinde betimlenir. Bu, günümüzde bilim adamlarının, evrimcilerin ve filozofların düşüncelerine ve yaptıkları işlerde Tanrı’ya yer vermeyen dindarlara uyarlanabilir. Elçinin bunlarla ateşkes imzalamaya hiç niyeti yoktu. Tam tersine, her düşünceyi tutsak edip Mesih’e bağımlı kılmaya kararlıydı. İnsanların bütün öğretişleri ve düşünceleri Rab İsa Mesih’in öğretişlerinin ışığında yargılanmalıdır. Pavlus, bu tür düşünceleri suçlamıyor, ancak zekamızın Rab’be karşı kullanılmasına izin vermememiz konusunda bizi uyarıyor.
10:6 Mesih’in bir askeri olan elçi, ilkin Mesih’e bağımlı olduklarını göstermiş olan Korintliler’in Mesih’e bağımlı olmayan eylemlerini cezalandırmaya da hazırdı. İmanlıların Mesih’e tümüyle bağımlı olduklarından emin oluncaya kadar, Korint’teki sahte öğretmenlere karşı bir eyleme geçmeyecekti.
10:7 İlk cümle bir soru olabilir: “Her şeyi dış görünüşüne göre mi algılıyorsunuz?” Ya da bir gerçeğin bildirisi olabilir: “Yalnızca yüzeye bakıyorsunuz.” Ya da bir emir olabilir: “Gözünüzün önündekine bakın.” Yani “Gelecekle yüzleşin.”
Bunu bir bildiri olarak algılarsak, Korintliler’in bir kimseyi güzel konuşuyor mu konuşmuyor mu, etkileyici görüntüsü veya üstün mantık gücü var mı yok mu diye yargıladıklarını görürüz. İçsel gerçeklikten çok dış görünüşten etkileniyorlardı.
“Bir kimse Mesih’e ait olduğuna güveniyorsa, yine düşünsün: Kendisi kadar biz de Mesih’e aidiz.” Pavlus, burada “Ben Mesih yanlısıyım” (1Ko. 1:12) diyerek diğerlerini dışlayanlara gönderme yapıyor olabilir. Hiç kimsenin başkalarını dışlayan bir davranışta bulunamayacağı yanıtını verir. Onlar gibi o da Rab’be aittir.
Kendilerini tek gören bu imanlılar her kimse, Pavlus onların Mesih’e ait oluşunu yadsımaz. Bu nedenle, bu bölümde kendilerine Mesih’in elçileri süsü veren sahte elçilere ve hilekar görevlilere (11:14) pek gönderme yapmaz. Öyle ki, Pavlus bu mektupta, kurtulmuş ve kurtulmamış olan bazı muhalif kimselerle uğraşıyor.
10:8 Rab İsa Mesih’in bir elçisi olan Pavlus’a, kurduğu kiliselerle bağlantılı olarak yetki verilmişti. Bu yetkinin amacı, kutsalları imanlarında geliştirmekti. Öte yandan sahte öğretmenler, imanlılar arasında Rab’den almamış oldukları bir yetkiyi kullanıyorlardı. Ancak bu kadarla kalmayıp bu yetkiyi kutsalları geliştirmek için değil, yıkmak için kullanıyorlardı. Bunun için Pavlus, Rab’bin kendisine verdiği yetkiyle çok fazla övünse bile bundan utanmayacağını söylüyordu. Sonuçta bu iddiaları doğru çıkacaktı.
10:9 Pavlus, Korintliler’i mektuplarıyla korkutmaya çalışıyor izlenimi uyandırmak istemiyordu. Bir başka deyişle elçi, Tanrı’dan almış olduğu yetkisiyle övünerek Korintliler’in kendilerini korkutmaya çalıştığını düşünmelerini istemiyor. Bu, kendisini eleştirmenlerinin ellerine teslim etmek olurdu. Aksine Korintliler, ona verilen yetkinin, kendilerini geliştirmek için olduğunu ve Pav-lus’un da bunu bu şekilde kullandığını anımsamalıdırlar.
10:10 Burada Elçi Pavlus’a karşı getirilen suçlamayı görürüz. Muhalifleri onu ağır mektuplar yazmakla suçlayıp kişisel varlığının etkisiz ve konuşma ye-teneğinin sıfır olduğunu söylüyorlardı.
10:11 Bu suçlamaları yapanlar şunu bilsin ki, Pavlus onların arasında olduğu zaman, mektuplarında söyledikleri gibi olacaktır. Bu, Pavlus’un mektup-larında zorba tavırlı olduğunu kabul ettiği anlamına gelmez. Çünkü onunla ilgili söyledikleri buydu. Ancak onlarla yüz yüze gelince kendileriyle sert bir biçimde uğraşacağını söylüyor.
10:12 Sahte öğretmenlerin kendilerini başkalarıyla karşılaştırma alışkanlığına sahip oldukları açıktır. Pavlus’u Korintliler’in önünde gülünç duruma düşürecek şekilde davranacakları şüphesizdi. Kendilerini danışman grubu olarak görüyorlardı. Ayrıcalıklı kişilerdi. Onlara göre hiç kimse onların yakınında duramaz ve buna layık görülemezdi. Pavlus şu sözleri alaycı bir tavırla söyler: “Kendilerini tavsiye eden bazılarıyla kendimizi bir tutmaya ya da karşılaştırmaya elbette cesaret edemeyiz! Onlar kendilerini kendileriyle ölçüp karşılaştırmakla akılsızlık ediyorlar.” Mektuplarında sert tavırlı olmakla suçlanan Pavlus burada kendisini, kendi kendilerini tavsiye edenlerle veya standart ölçüleri kendi yaşamları olanlarla bir sayacak kadar cesur olmadığını söylüyor.
Bir kimsenin tek standardı kendisiyse, o kişinin daima haklı olduğunu düşünmesi apaçıktır! Gelişmeye yer yoktur. Bunu yapanlar akılsızdır. İyi bilindiği gibi, “Bütün grupların ve sınıfların sorunu, kendi grupları dışında olan bütün güzellikleri göz ardı etmeleridir.”
Dostları ilə paylaş: |