Hz. Ali, Hz. Resulullah’a İlk İman Edendir
Sizin büyük alimlerinizden Buhari ve Müslim kendi sahihlerinde, imam Ahmed bin Hanbel Müsned’inde, İbn-i Abdulbirr “İstiab”ın 3. cildinin 32. sayfasında, İmam Ebu Abdurrahman Nesai “Hasais’ul- Alevi”de, Sibt bin Cevzi “Tezkire”nin 63. sayfasında, Şeyh Süleyman Belhi el-Hanifi “Yenabi’ul- Mevedde”nin 12. babında Tirmizi ve Müslim’den, Muhammed bin Talha eş-Şafii “Metalib’us- Süul”un 1. faslında, İbn-i Ebi’l- Hadid “Nehc’ul- Belağa Şerhi”nin 3. cildinin 258. sayfasında, Tirmizi “Cami”nin c. 2 s. 214’ de, Himvini “Feraid”de, Mir Seyyid Ali el-Hemedani “Meveddet’ul- Kurba”da, hatta mutaassıp İbn-i Hacer “Savaik”de ve diğer sizin büyük alimleriniz az bir kelime farklılığıyla Enes bin Malik’ten ve başkalarından nakletmişlerdir ki:
“Hz. Peygamber (s.a.a) Pazartesi günü peygamberliğe seçildi, Ali de salı günü O’na iman etti.”
Yine şöyle nakletmişlerdir:
“Peygamber (s.a.a) Pazartesi günü peygamberliğe seçildi, Ali de salı günü O’nunla namaz kıldı.”
“Ali, erkeklerden Resulullah’a ilk iman eden şahıstır.”
Yine Taberi kendi tarihinin c. 2, s. 241’inde, İbn-i Ebi’l- Hadid “Nehc’ul- Belağa Şerhi”nin c. 3, s. 256’ında, Tirmizi “Cami”nin c. 2, s. 215’inde, imam Ahmed “Müsned”in c. 4, s. 368’inde, İbn-i Esir “Kamil”in c. 2, s. 22’sinde, Hakim Nişaburi “Müstedrek”in c. 4, s. 336’ında, Muhammed bin Yusuf-u Genci eş-Şafii “Kifayet’ut- Talib”in 25. babında senetleriyle İbn-i Abbas’tan şöyle rivayet etmişlerdir:
“(Resulullah’la birlikte) İlk namaz kılan Ali’dir.”
İbn-i Erkam’dan da şöyle nakledilmiştir:
“Resulullah’a ilk iman eden, Ali bin Ebi Talip’tir.”
Sizin muteber kitaplarınız, bu tür hadis ve rivayetlerle doludur, ancak örnek olarak bu kadarı yeterlidir.
Hz. Resulullah’ın Hz. Ali’yi Çocukluğundan Eğitmesi
Kendi büyük aliminiz Nuruddin bin Sabbağ el-Maliki “Fusul’ul- Muhimme”nin 16. sayfasında, Muhammed bin Talha eş-Şafii “Metalib’us- Süul”un birinci faslında ve diğerlerinin de naklettiği şu sözlere özellikle dikkat etmeniz gerekir:
Bi’setten önce Mekke’de kıtlık olduğu bir yılda Resulullah (s.a.a) bir gün amcası Abbas’a şöyle buyurdular: “Ebu Talibin nüfusu çoktur, geçinmesi çok zorlaşmıştır. Gidelim her birimiz onun çocuklarından birinin bakımını üstlenelim ki amcamın yükü azalsın.” Abbas bu öneriyi kabul ederek birlikte Ebu Talib’in yanına gittiler, geliş sebeplerini söylediler. O da bunu kabul etti. Abbas Cafer-i Tayyar’ın, Resulullah (s.a.a) ise Hz. Ali’nin sorumluluğunu üstlendiler.”
İbn- Sabbağ el-Maliki sonra şöyle diyor: “Ali sürekli Resulullah (s.a.a) ile beraberdi. Allah Teala, Hz. Muhammed (s.a.a)’i peygamberliğe seçtiğinde, Ali O’na iman etti ve O’na uydu. O zaman Ali daha on üç yaşındaydı. O, Hatice’den sonra Resulullah’a iman eden ilk erkektir.”
Hz Ali’nin İslâm’daki Önceliği
Daha sonra Nuruddin bin Sabbağ el-Maliki, aynı bölümde imam Sa’lebi’den naklederek “Tevbe” suresinin 101. ayetinin tefsirine ilişkin şunları yazmaktadır:
“İbn-i Abbas, Cabir bin Abdullah Ensari, Zeyd bin Erkam, Muhammed bin Münkedir ve Rabia el-Merai şöyle diyorlar:
“Hatice’den sonra Resulullah’a ilk iman eden Ali’dir.”
Daha sonra şöyle devam ediyor. “Hz. Ali (k.v), bu manaya değinerek alim ve büyüklerin naklettiği şiirinde şöyle buyurmuştur:
Muhammed peygamber kardeşim ve amcam oğludur.
Hamza, Seyyid’üş- şüheda benim amcamdır.
Resulullah’ın kızı Fatıma, benim eşimdir.
Ahmed’in iki torunu, Fatıma’dan olan çocuklarımdır.
Hanginizin böyle benim gibi kısmeti vardır?
Hepinizden önce çocukken iman ettim,
O zaman henüz buluğ çağına ermemiştim.
Resulullah (s.a.a) Gadir-i Hum günü,
Benim için kendi velayetini size farz kıldı.
Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
Bana zulüm ederek yarın Allah’ın huzuruna çıkacak kimseye.
Muhammed bin Talha eş-Şafii “Metalib’us- Süul”un 11. sayfasında ve sizin diğer büyük muhaddis ve tarihçileriniz şöyle nakletmişlerdir:
“Hz. Ali (a.s) bu şiiri Muaviye’ye cevap olarak yazmıştır. Şöyle ki, Muaviye Hz. Ali (a.s)’a yazdığı bir mektupta babasının cahiliye devrinde kabile reisi olmasından dolayı övünmüş ve kendisini de müminlerin dayısı, vahiy katibi ve fazilet sahibi bir kişi olarak tanımlamıştı.
Hz. Ali (a.s) mektubu okuduktan sonra şöyle buyurdular: “Acaba Seyyid’üş- Şüheda Hamza’nın ciğerini yiyenin oğlu bana karşı faziletlerle mi övünüyor?” Derken mezkur şiiri okuyarak bu şiirde Gadir-i Hum olayını dile getirdi. Böylece kendisinin İmam, Halife ve Müslümanların işlerinde tasarruf yetkisine sahip olduğunu belirterek Resulullah’dan sonra hilafete daha layık olduğunu ispatlamaktadır. Muaviye onca derin düşmanlığına rağmen Hz. Ali’nin bu üstünlük tefahürlerini yalanlayamadı.
Yine Hakim Ebu’l- Kasım Haskani -sizin en tanınan ve güvenilir alimlerinizdendir- mezkur ayetin açıklanmasında Abdurrahman bin Avf’dan şöyle naklediyor: “Kureyş’ten on kişi iman ettiler ve onların ilki de Ali bin Ebu Talip’ti.”
Sizin büyük alimleriniz Ahmed bin Hanbel Müsned’inde, Hatip Harezmi Menakıb’da, Süleyman Belhi el-Hanefi Yenabi’ul- Meveddet’in 12. babında Enes bin Malik’den Resul-i Ekrem’in şöyle buyurduğunu nakl ediyorlar:
“Melekler bana ve Ali’ye yedi yıl salat ettiler. Bu müddet içerisinde şahadet kelimesi (La ilahe İllallah), ben ve Ali hariç kimseden göğe yükselmedi.”
İbn-i Ebi’l- Hadid-i Mütezili “Nehc’ul- Belağa Şerhi”inde s. 375’den 378’e kadar sizin kendi ravi ve alimlerinizden, Hz. Ali’nin herkesten daha önce iman etmesine dair bir çok hadis nakletmiştir. O, son olarak bütün hadis ve ihtilaflı görüşlere ilişkin şöyle diyor:
“Şimdiye kadar zikrettiklerimizin tümü, ilk iman edenin Hz. Ali olduğunu göstermektedir. Bu konuda muhalif görüş çok azdır; az görüşe itibar edilmez.”
Kütüb’üs- Sitte sahiplerinden İmam Ebu Abdurrahman “Hasais’ul- Alevi” adlı eserinin girişinde bu konuda altı hadis getirerek Hz. Resulullah’a ilk iman eden ve O’nunla ilk kez namaz kılanın Hz. Ali olduğunu tasdik etmiştir
Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefî “Yenabi’ul- Mevedde”nin 12. babında Tirmizi, Himvini, İbn-i Mace, Ahmed bin Hanbel, Hafız Ebu Naim, imam Sa’lebi, İbn-i Mağazili, Ebu’l- Muayyid Harezmi ve Deylemi’den bu hadisi değişik anlatımlarla nakletmiştir. Onların hepsinin özet ve neticesi şudur: “Hz. Ali (a.s) herkesten önce iman etmiştir.” Hatta mutaassıp İbn-i Hacer-i Mekki “Savaik”in ikinci fasılda aynı anlamda bir hadis nakletmiştir. Süleyman Belhi “Yenabi’ul- Mevedde” kitabında o hadislerden bazılarını ondan nakletmiştir. Yenabi’ul- Mevedde’nin 12. babının sonunda “Menakıb”dan kendi senediyle Ebu Zübeyr-i Mekki’den, o da Cabir bin Abdullah Ensari’den çok bereketli bir hadis nakletmiştir. Beylerin müsaadesiyle, hücceti tamamlamak için bu hadisi okuyayım: Resulullah (s.a.a) buyurdular ki:
“Allah Tebarek ve Teala beni halkın içinden seçti, beni elçi yaptı ve bana kitapların en iyisini nazil etti. Arz ettim ki: “Allah’ım! sen Musa’yı Firavun’a gönderdin; derken o senden, kardeşi Harun’u kendisine vezir yapmanı, Harun’la onu güçlendirmeni ve onunla sözünü doğrulamanı istedi. Ey Allah’ım ve Seyyidim! Şimdi ben de senden istiyorum ki, bana da kendi ailemden (yakınımdan) vezir kılasın, onunla pazımı güçlendiresin. Öyleyse Ali’yi bana vezir ve kardeş kıl, onun kalbine cesaret ver, onu düşmanına karşı heybetli kıl. (Allah’ım) O bana ilk iman eden ve beni tasdik edendir; benimle senin vahdaniyetini ikrar eden ilk şahıstır.” Kuşkusuz ben bunu Rabbimden istedim, O da bana bağışladı (yani Ali’yi benim vezir ve kardeşim yaptı). Öyleyse Ali, vasilerin efendisidir; O’na katılmak saadettir; O’nun itaatinde ölmek şahadettir; O’nun ismi Tevrat’ta benim ismimle birliktedir; O’nun eşi Sıddıka-i Kubra benim kızımdır; O’nun cennet gençlerinin efendileri olan iki oğlu, benim çocuklarımdır; O, O’nun iki oğlu Hasan ve Hüseyin ve Onlardan sonra gelecek olan İmamlar peygamberlerden sonra Allah’ın (c.c) insanlara hüccetidirler; Onlar ümmetim içinde ilim kapılarıdır; Onlara tabi olan ateşten kurtulmuştur; Onlara uyan sırat-i müstakime (doğru yola) hidayet olmuştur; Allah Teala Onların sevgisini kime bağışlamışsa, onu cennete götürür.” (Ey basiret sahipleri ibret alın!)
Eğer Şia kaynaklarına istinat etmeksizin sadece sizin kendi büyük alimlerinizin naklettikleri hadisleri zikredecek olursam, sabaha kadar bitmez, sanırım bu kadar yeterlidir. Şimdiye kadar arz ettiklerimle şunu anlatmak istedim; beyler bilsinler ki, Hz. Ali (a.s) Resulullah (s.a.a) ile ilk baştan daima birlikte olan bir şahıstı; öyleyse o yüce şahsiyetli insanı, “Vellezine meahu...” (Onunla birlikte olan...) ayetinin kapsamında bilmemiz, daha evla ve gerçeğe daha uygundur.
Dostları ilə paylaş: |