Peşaver geceleri


Tathir Ayetinin Nüzulü Hakkında Eleştiri



Yüklə 3,04 Mb.
səhifə127/185
tarix27.05.2018
ölçüsü3,04 Mb.
#51853
1   ...   123   124   125   126   127   128   129   130   ...   185

Tathir Ayetinin Nüzulü Hakkında Eleştiri


Hafız: Bize göre Tathir ayetinin bu beş kişi hakkında indiği iddiası kesin değildir. Siz bizim kitaplarımızı da anlaşıldığı kadarıyla yakından biliyorsunuz, bu konuda hata ettiğinizi kabul edin; zira Kadı Beyzavi ve Zemahşeri’ye göre Tathir ayeti Resulullah (s.a.a)’in hanımları hakkında nazil olmuştur; bu ayetin beş kişi hakkında indiğini söyleyen bir rivayet varsa da zayıftır; çünkü bu ayet bu mananın tam aksine delalet etmektedir. Ayetin başı ve sonu Peygamber (s.a.a)’in hanımları hakkındadır; bu yüzden ayetin ortasını çıkarıp başkalarına ekleyemeyiz.

Tathir Ayeti’nin Hz. Peygamber’in Eşleri Hakkında Nazil Olmadığının İspatı ve Eleştirinin Cevabı


Davetçi: Sizin bu iddianız birçok açıdan doğru değildir. Evvela; ayetin başı ve sonunun Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in hanımları hakkında olduğunu ve bu yüzden Ali ve Fatıma’nın ayetin muhatabı olmadığı hakkındaki sözünüze gelince; cevabı şudur ki, insanlar günlük konuşmalarında bazen konuşurken aniden sözlerini başka bir yöne atfederek başkalarına hitaben konuşuyorlar ve daha sonra da yeniden ilk sözlerine dönüyorlar.

Böyle bir şey Arap edebiyatı ve şiirlerinde oldukça çoktur, hatta Kur’an’da bile birçok örneği vardır. Özellikle Ahzap süresine dikkat ediniz, Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in hanımlarına hitap ederken aniden müminlere hitap edilmekte, sonra yeniden kendilerine dönülmektedir. Bunun şahitlerini detaylı olarak size arz edebilirim. Ama bilindiği gibi bu toplantı buna müsait değildir.

Ayrıca bilmek icap eder ki eğer bu ayet Resulullah (s.a.a)’in hanımları hakkında olmuş olsaydı onlara özgü müennes zamir (dişi çoğul edatı) kullanılması ve böylece “liyuzhibe ankünne ve yutahhirrekunne” denilmesi icap ederdi. Ama bilindiği gibi görüyoruz ki ayette müzekker edatı (kum) kullanılmıştır, bu da ayetin hanımlar hakkında değil, Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in Ehl-i Beyt’i hakkında nazil olduğunu açıkça göstermektedir.

Nevvab: Size göre de Hz. Fatıma o topluluktan biridir; o halde neden Hz. Fatıma göz önünde bulundurulmamış ve O’nun hakkında tenis (dişi) zamiri kullanılmamıştır?

Davetçi: (Alimlere işaret ederek) Alimlerin de bildiği gibi Hz. Fatıma’nın olmasına rağmen müzekker zamirinin kullanılması edebiyattaki tağlip (ekseriyet) sanatı itibariyledir. Bir topluluk içinde erkeklerin çoğunlukta olduğu yerde müzekker zamir kullanılmaktadır, hatta bizzat bu ayetteki müzekker kip, bu görüşün zayıf olmadığını, aksine güçlü olduğunu göstermektedir.

Eğer bu ayet Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in hanımları hakkında nazil olmuş olsaydı, kadınlar topluluğu için müzekker edatının kullanılması hata olurdu.

Bunlardan ilave, bilmek icap eder ki sizin muteber kitaplarınızda da yer alan sahih hadisler, bu ayetin hanımlar hakkında değil Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in Ehl-i Beyti hakkında nazil olduğuna hükmetmektedir.

Nitekim İbn-i Hacer-i Mekki bütün bağnazlığına rağmen bu ayet hakkında Savaik’ul- Muhrika adlı kitabında şöyle diyor: “Çoğu müfessirler bu ayetin Ali, Fatıma Hasan ve Hüseyin hakkında nazil olduğunu beyan ediyor; zira ayette “müzekker” (erkek) zamiri kullanılmıştır.”


Peygamber (s.a.a)’in Eşleri Ehl-i Beyt’ten Değildir


Bundan da öte birçok delil Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in hanımlarının Ehl-i Beyt’ten olmadığına delalet etmektedir.

Nitekim Sahih-i Müslim ve Cami’ul- Usul’da şöyle rivayet edilmiştir: “Hasin bin Semure Zeyd bin Erkam’a; “Peygamber (s.a.a)’in hanımları da Ehl-i Beyt’ten midirler?” diye sorduğunda Zeyd şöyle dedi: “Allah-u Teala’ya and olsun ki hayır; çünkü kadın bir müddet eşiyle olur, boşanınca babasının evine döner ve babasının ailesine katılır, böylece kocasından bütünüyle kopar. Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in Ehli Beyti kendisine sadaka verilmesinin haram olduğu kimselerdir. Onlar hangi eve gitseler, nereye gitseler O Hazretin Ehl-i Beyti’nden çıkmazlar.”

Ayrıca bilmek icap eder ki Şia kaynaklarında Ehl-i Beyt (a.s) İmamlarından rivayet edilen bütün rivayetlerin yanı sıra bizzat kendi kaynaklarınızda yer alan sayısız hadisler de bu mananın aksine hükmetmektedir.

Tathir Ayetinin Ehl-i Beyt Hakkında Nazil Olduğunu Beyan Eden Ehl-i Sünnet Kaynaklı Rivayetler


Nitekim imam Salebi Keşf’ul- Beyan tefsirinde, imam Fahr-u Razi, Tefsir-i Kebir c. 6, s. 783’de, Celaluddin Suyuti, Durr’ul- Mansur c. 5, s. 199’da ve Hasais’ul -Kubra c. 2, s. 264’de, Nişaburi kendi tefsirinin 3. Cildinde, imam Abdurrazzak Res’ani, Rumuz’ul- Kunuz tefsirinde, İbn-i Hacer Askalani, İsabe c. 4, s. 207’de, İbn-i Asakir, Tarih c. 4, s. 204 ve 206’da, imam Hanbel Müsned c. 1, s. 331’de, Taberi, Riyaz’un- Nazire c. 2, s. 188’de, Müslim, Sahih c. 7, s. 130’da; yine c. 2, s. 331’de, Nebhani, Şeref’ul- Muebbed (Beyrut baskısı) s. 10’da, Muhammed bin Yusuf-u Genci eş-Şafii altı müsned haberle Kifayet’ut- Talib’in 100. babında, Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefi, Yenabi’ul- Mevedde’nin 33. babında Sahih-i Müslim’den, Şevahid-u Hakim’den o da Aişe’den, on rivayet Tirmizi’den, yine Hakim Alauddevle Simnani, Beyhaki, Taberani, Muhammed bin Cerir, Ahmed bin Hanbel, İbn-i Ebi Şeybe, İbn-i Munzir, İbn-i Saad, Hafız Zerendi ve Hafız bin Merduye’den onlar da Ümmü Seleme’den, Ömer bin Ebi Seleme (Hz. Peygamber’in üvey oğlu), Enes bin Malik, Saad bin Ebi Vakkas, Vasıle bin Eska’ ve Ebu Said Hudri’den Tathir ayetinin beş kişi olan Âl-i Aba hakkında nazil olduğunu nakletmekteler.

Hatta İbn-i Hacer-i Mekki sahip olduğu bütün bağnazlığa rağmen Savaik, s. 85 ve 86’da yedi yoldan bu olayın sıhhatini rivayet etmekte ve bu ayetin Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin hakkında nazil olduğunu itiraf etmektedir.

Seyyid bin Ebu Bekir bin Şahabuddin Alevi Reşfet’us- Sadi Min Bahr-i Fezail-i Beni’n- Nebiyy’il- Hadi s. 14 ila 19’da (Mısır 1303 baskısı) 1. bab’ın zımnında Tirmizi, İbn-i Cerir, İbn-i Munzir, Hakim, İbn-i Merduye, Beyhaki, İbn-i Ebi Hatem, Taberani, Ahmed bin Hanbel, İbn-i Kesir, Müslim bin Haccac, İbn-i Ebi Şeybe ve Semhudi’den ve diğer büyük alimlerinizden yaptığı derin araştırmalarla bu ayetin Âl-i Aba olan beş kişi hakkında nazil olduğunu rivayet etmektedir.

Ayrıca deliller de, Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in, kendisine sadaka verilmesi haram olan Ehl-i Beyti’nin kıyamete kadar bu ayetin muhatabı olduğunu ispat etmektedir. Cem’un Beyn’es- Sihah’is- Sitte’de Muvatta, Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Ebi Davud, Sünen-i Secistani, Sünen-i Tirmizi, Cami’ul- Usul’dan naklen bir çok fakih, tarihçi, muhaddis ve alimlerinizin bu ayetin Âl-i Aba olan beş kişi hakkında nazil olduğunu itirafa etmeleri nakledilmiştir. Dolayısıyla sizin yanınızda bu ayetin Âl-i Aba hakkında nazil olduğu tevatür haddine ulaşmıştır. Birkaç inatçı ve bağnaz ve hakkı inkar eden ulemanın bu haberi zayıf kabul etmesinin bütün bu muteber ve mütevatir rivayetler karşısında hiçbir değer ve itibari yoktur.



Küçük yarasa güneşin düşmanı değildir.

O karanlıklar içinde ancak kendine düşmandır.

Yüklə 3,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   123   124   125   126   127   128   129   130   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin