Peşaver geceleri


Muhammed Bin Ebubekir Hz. Ali’nin Takipçilerinden Olduğundan Dolayı Onu Müminlerin Dayısı Saymamışlardır



Yüklə 3,04 Mb.
səhifə145/185
tarix27.05.2018
ölçüsü3,04 Mb.
#51853
1   ...   141   142   143   144   145   146   147   148   ...   185

Muhammed Bin Ebubekir Hz. Ali’nin Takipçilerinden Olduğundan Dolayı Onu Müminlerin Dayısı Saymamışlardır


Davetçi: O halde sizin dediğiniz kaide üzere, Peygamber (s.a.a)’in eşlerinin bütün kardeşleri de müminlerin dayısıdır. O zaman neden Muhammed bin Ebi Bekir’i müminlerin dayısı saymıyorsunuz? Halbuki onun babası, Muaviye’den daha yüce ve kız kardeşi de onun kız kardeşinden daha üstündür. Binaenaleyh Muaviye’nin müminlerin dayısı olması gerçek değildir ve onun için bir şeref de sayılmaz.

Eğer Ümm’ül- müminin kardeşi olmak bir şerafet sayılmış olsaydı, Resulullah (s.a.a)’in eşi Safiye’nin babası olan Yahudi Hay bin Ahtab da şerafet sahibi olurdu. O halde kesin biliniz ki, Ümm’ül- Müminin veya müminlerin dayısı olmak başlı başına bir şerafet sayılamaz. Burada risalet ailesine muhalefet göz önünde tutulmalıdır. Muaviye (yeri cehennem olsun) Ehl-i Beyt’le savaşa kalkıştı, Hz. Ali (a.s)’a ve Hasan Hüseyin’e lanet etti. İmam Hasan gibi birini, nice sahabileri ve temiz Şii Müslümanları katletti.

Nitekim Ebu’l- Ferec İsfahani Makatil’ut- Talibiyyin’de, İbn-i Abdulbirr İstiab’da, Mes’udi İsbat’ul- Vasiyye’de ve diğerleri de ilgili kitaplarında rivayet etmiş olduğu üzere, Esma-i Cu’de Muaviye’nin emri ve teşvikiyle İmam Hasan’ı zehirledi. Hatta İbn-i Abdulbirr ve Taberi’nin yazmış olduğuna göre İmam Hasan’ın şahadet haberini duyan Muaviye, tekbir getirerek etrafındakilerle birlikte sevinç çığlıkları attı. Böylesine lanetli bir insan sizin nezdinizde nasıl müminlerin dayısı olabilir?!”

Ama Muhammed bin Ebi Bekir velayet makamının terbiye etmiş olduğu halis Şiilerden biriydi ve Ehl-i Beyt’e hitaben şöyle diyordu:



Ey Fatıma’nın oğulları siz benim sığınağımsınız.

Kıyamette sizinle terazim ağırlaşır.

Size olan dostluğum gerçekleşirse,

Hangi köpeğin havladığına aldırış etmem.

Muhammed, Ebu Bekir’in oğlu ve Ümm’ül- Müminin Aişe’nin kardeşi olmasına rağmen, onu müminlerin dayısı saymamış, lanet bile etmişler; hatta babasının mirasından mahrum bile bırakmışlardır.

Amr bin As ve Muaviye bin Hudeyc Mısır’ı fethedince Muhammed bin Ebubekr’e su bile vermediler ve susuz halde katlettiler. Daha sonra onu ölmüş eşeğin karnına koyarak yaktılar. Muaviye bunu duyunca sevincinden deliye dönmüştü.

Siz bu olayı duyunca; “bu lanetliler müminlerin dayısı ve Ebu Bekir’in oğlu Muhammed’e nasıl oldu da böyle yaptılar ve nasıl oldu da onu böyle içler acısı bir şekilde şehit ettiler” deyip de üzülmüyorsunuz. Ama Muaviye’nin lanetlendiğini duyunca üzülüyorsunuz!

O halde siz de tastık ediyorsunuz ki bunlar Peygamber (s.a.a)’in Ehl-i Beyt ile savaşmıştır. Muhammed de Ehl-i Beyt (a.s)’ın dostu olduğu için onu müminlerin dayısı saymıyor ve böylesine katledilmesine üzülmüyorsunuz. Ama Muaviye’yi, Ehl-i Beyt (a.s)’ın baş düşmanı olduğu ve O’nlara her yerde lanet etmiş olduğu halde müminlerin dayısı sayıyor ve savunuyorsunuz. İnat ve taassuptan Allah’a sığınırım.

Muaviye Vahiy Katibi Değil, Mektupların Katibiydi


Muaviye vahiy katibi değildi. Zira o H. 10. Yılda, vahiy döneminin sonlarında Müslüman oldu. Muaviye mektupların katibiydi. Muaviye Peygamber (s.a.a)’e oldukça eziyet etmiş, oldukça kötü sözler söylemiş ve Mekke fethinde Müslüman olan babası Ebu Süfyan’a mektuplar yazarak; “Neden Müslüman oldun?” diye onu eleştirmişti. Bu yüzden Müslümanlar arasında aşağılanmış, itibarsız kalmıştı. Peygamber (s.a.a)’in amcası Abbas, Peygamber (s.a.a)’den onun bu utanç durumdan kurtulması için bir imtiyaz vermesini istedi. Peygamber (s.a.a) de bunun üzerine onu mektuplarının katibi yaptı. Ayrıca onların küfrü hakkında, ayet ve rivayetlerden birçok deliller vardır.

Şeyh: Ayet ve hadislerden olan deliller duyulmalıdır. Lütfen bu muammaların çözümü için iddia ettiğiniz ayet ve rivayetleri bize de söyleyin.

Davetçi: Şaşırmayınız, ortada bir muamma yok, deliller pek çoktur. Vakit kısa olduğu için onlardan sadece bazılarına işaret edeceğim. Yoksa bütün delileri zikredecek olursak başlı başına bir kitap olur.

Nitekim Müslim Sahih’inde şöyle rivayet ediyor: “Muaviye Resulullah (s.a.a)’in huzurunda olanları yazıyordu.”

Medain-i ise şöyle diyor: “Zeyd bin Sabit vahiy yazıyor, Muaviye ise Peygamber (s.a.a) için kendisi ile Araplar arasındaki konuları yazıyordu.”

Muaviye ve Yezid’in Lanetlendiğine Delalet eden Ayet ve Rivayetler


Allah-u Teala İsra suresi 60. ayette şöyle buyuruyor:

1- “Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve Kur’ân’da lanetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik. Biz de onları korkuturuz da, bu onlara, büyük bir azgınlıktan başka bir şey sağlamaz.”

İmam Sa’lebi, imam Fahr-u Razi ve diğer müfessirlerinizin rivayet ettiğine göre Peygamber (s.a.a) rüya aleminde Beni Ümeyye’nin maymunlar şeklinde kendi minberine çıkıp indiğini gördü, Cebrail bunun üzerine mezkur ayeti nazil etti. (Bu ağaçtan kasıt Beni Ümeyye soyudur.)

Allah-u Teala, başı Ebu Süfyan ile Muaviye olan Beni Ümeyye’yi lanetlenmiş bir ağaç olarak zikretmiştir; dolayısıyla bu ağacın bir dalı olan Muaviye de mel’undur.

2- Muhammed Suresi 22 ve 23. ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

(Ey münafıklar!) Artık iş başına gelir de yeryüzünde bozgunculuk eder ve yakınlarınızı kestirip doğratır mısınız? İşte bunlar, Allah’ın kendilerini lanetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör etmiş olduğu kimselerdir.”

Bu ayet açıkça yeryüzünde fesat çıkaranları ve yakınları kestirip doğrayanları lanetlemektedir. Muaviye’den daha büyük bozgunculuk eden ve yakınları kestirip doğratan kim vardır? Onun hilafeti zamanında çıkardığı fitneler herkesçe bilinmektedir. Ayrıca lanetli olduğunun diğer bir delili de yakınları kestirip doğratmasıdır.

3- Ahzap suresi 57. ayette de şöyle buyuruyor:

Allah ve Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.”

Şüphesiz Hz. Ali’ye ve Peygamber (s.a.a)’in iki reyhanı Hasan ve Hüseyin’e ve has sahabesi Ammar ve diğerlerine eziyet etmek de Peygamber’e eziyettir. Dolayısıyla bu ayete göre de o mukaddes insanlara eziyet eden Muaviye, dünya ve ahirette lanetlenmiştir.

4- Mümin suresi 52. ayette de şöyle buyurmaktadır:

O gün zalimlere özür dilemeleri hiçbir fayda sağlamaz. Artık lanet de onlarındır, kötü yurt da onlarındır!”

5- Hud Suresi 18. ayette ise şöyle buyurmaktadır:

Bilin ki Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir!”

6- Araf suresi 44. ayette ise şöyle buyurmaktadır:

...Ve aralarında bir çağrıcı Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun diye bağırır.”

Zalimler hakkında inen bu ve benzeri ayetler açıkça her zalimin mel’un olduğunu buyurmaktadır. Dost ve yabancı hiç kimse, Muaviye’nin apaçık zulümlerini inkar edemez. Zalim olduğu için de Allah’ın lanetine uğramıştır, dolayısıyla Allah’ın lanet etmiş olduğu kimseye biz de lanet edebiliriz.

7- Nisa Suresi 93. ayette ise şöyle buyurmaktadır:

Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”

Bu ayet, bir mümini bilerek öldürenin Allah’ın lanetine uğradığını ve onun yerinin cehennem olduğunu bildirmektedir. Lütfen insafla söyleyiniz, Muaviye müminleri katletmekte ortak olmamış mı? Hucr bin Adiy ve yedi arkadaşını, onun emriyle katletmediler mi? Abdurrahman bin Hassan el-Ğanzi’yi diri diri mezara gömdürmedi mi?

Nitekim İbn-i Asakir ve Yakub bin Sufyan kendi Tarih’inde ve Beyhaki Delail’de İbn-i Abdurrahman İstiab’da ve İbn-i Esir Kamil’de rivayet etmiş olduğu üzere sahabenin büyüklerinden olan Hucr’u, Muaviye’nin emriyle işkence ederek öldürdüler. Hucr’un tek suçu ise Hz. Ali (a.s)’a lanet etmemek ve ondan olmadığını söylememekti.

Acaba Peygamber (s.a.a)’in büyük torunu ve Ashab-ı Kisa’nın beşincisi olan Hz. Hasan (a.s), müminlerin büyüklerinden ve cennet ehli gençlerin iki efendisinden biri değil miydi? Mes’udi, İbn-i Abdulbirr, Ebu’l- Ferec İsfahani, Muhammed bin Sa’d (Tabakat’ta), Sibt bin Cevzi (Tezkire’de) ve diğer birçok büyük alimleriniz kendi kitaplarında yazmış olduklarına göre Muaviye, Cude için bir zehir gönderdi ve ona, “Hasan bin Ali’yi öldürecek olursan sana yüz bin dirhem verir ve seni oğlum Yezid’le evlendiririm.” diye vaatte bulundu. Hz. Hasan’ın şahadetinden sonra Muaviye ona yüz bin dirhem verdi, ama oğluyla evlendirmedi.

Hz. Hasan’ın şahadeti, bir müminin katlinden de öte Peygamber (s.a.a)’i üzen bir olaydır. Mezkur iki ayetin açık hükmüne rağmen henüz Muaviye’ye lanet etmekte tereddüt mü ediyorsunuz? Büyük sahabeden olan Ammar da Sıffin’de Muaviye’nin emriyle öldürülmedi mi? Büyük alimlerinizin de ittifak etmiş olduğu üzere Peygamber (s.a.a) Ammar hakkında şöyle buyurmamış mıydı?:

Ey Ammar, seni baği ve tuğyan ehli bir grup öldürecektir.”

Büyük müminlerden binlerce insanın Muaviye tarafından katledildiğinden şüpheniz mi var? Dinin keskin kılıcı ve temiz yürekli bir mümin olan Malik Eşter de Muaviye’nin emriyle zehirlenmedi mi? Muaviye’nin Mısır’daki iki adamı Amr bin As ve Muaviye bin Hudeyc, Hz. Ali (a.s)’ın Mısır valisi Muhammed bin Ebi Bekir’i işkenceyle öldürüp ölmüş eşeğin karnında ateşe vermediler mi? Eğer Muaviye’nin öldürdüğü müminlerin listesini verecek olsam, bir gece değil, kim bilir kaç gece sürer.


Yüklə 3,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   141   142   143   144   145   146   147   148   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin