İbn-i Ebi’l- Hadid’in Hz. Ali’nin İlmi Makamını İtirafı
Eğer İbn-i Ebi’l- Hadid’in Nehc’ul- Belağa Şerhi kitabının önsözünü okuyacak olursanız, bu insaflı alimin bütün bunları itiraf ettiğini, Hz. Ali (a.s)’ın ilmi makamını övdüğünü ve s. 6’da açıkça şöyle dediğini görürsünüz:
“Bütün faziletlerin kendine isnat edildiği ve grubun faziletlerinin kendisinde noktalandığı biri hakkında ne diyebilirim! Her grup faziletini ondan alıp cezb etmiştir. Faziletlilerin reisi odur. Zira her fazilet ondan kaynaklanmış, fazilet burhanları ve hüccetleri ondan akmıştır. Yarış meydanında yarışı kazanan odur, her faziletin neticesinin kaşifi odur, ondan sonraki faziletler de ona isnat edilir, onunla fazilete iktifa edilir ve ona uymak gerekir”
Ebu Hanife, imam Malik, imam Şafii ve imam Hanbel’in ilmini Hz. Ali (a.s)’a dayandırmakta ve şöyle demektedir: “Sahabenin fakihleri de fıkhını Hz. Ali (a.s)’dan almıştır.”
Bu akşam oturumumuz çok sürdüğü için o aliminizin bütün sözlerini rivayet ederek sizi meşgul etmek ve bundan daha fazla vaktinizi almak istemiyorum. Nehc’ul- Belağa Şerhi’nin önsözüne müracaat ederseniz bu aliminizin Hz. Ali (a.s) hakkındaki tanıklık ve itiraflarına şaşırırsınız. Bir yerde şöyle diyor:
“Ali çok ilginç bir insandır, hayatı boyunca “bilmiyorum” dememiştir. Bütün ilimler her zaman onun yanında hazır idi. Bu da başlı başına bir mucizedir. Zira böylesine kaideleri bilmek ve istinbatta bulunabilmek beşerin güç yetirebileceği bir iş değildir.”
Eğer alimlerinizin de rivayet etmiş olduğu ve onayladığı Hz. Ali (a.s)’ın gaiple ilgili verdiği ve asırlar sonra da olsa gerçekleşen haberleri sayacak olursak, sabaha kadar bitiremeyiz. Bu anlattıklarım gerçeklerin onda biri bile değildir, bundan daha fazla vaktinizi almak istemiyorum.
“Eğer evde biri varsa, bir tek söz yeter!”
Dediklerimizi delil ve burhan üzere bilmeniz için zan edersem bu naklettiğim örnekler yeterlidir.
Hz. Ali (a.s)’ın gaybi ilminden perdelerin kalktığı ve herkesin onun gaybi bildiğini anladığı günlerden biri de Hz. Hüseyin’in doğum günü olan yarınki gibi bir gündü: “İnsanlar Peygamber (s.a.a)’in yanına gelip Hz. Hüseyin’in doğum gününü tebrik ediyorlardı. İçlerinden biri şöyle dedi: “Annem babam sana feda olsun ey Allah’ın resulü, bugün Ali’den ilginç bir şey gördüm.”
Peygamber (s.a.a); “Ne gördün?” diye sorunca şöyle dedi: “Biz de tebrik için gelince bize engel olup; “Yüz yirmi bin melek gökten inmiş, Peygamber (s.a.a)’i tebrik ediyorlar, şu anda Peygamber (s.a.a)’in huzurundadırlar.”
Biz de şaşırdık doğrusu. Ali onları nereden saymış ve nasıl haber vermişti? Yoksa siz mi ona söylediniz?” Peygamber (s.a.a) tebessüm ederek Ali (a.s)’a sordu: “O kadar meleğin yanımda olduğunu nereden bildin?”
Hz. Ali (a.s) şöyle arz etti: “Annem babam sana feda olsun, sana nazil olup selam söyleyen meleklerin her biri seninle apayrı bir dille konuşurdu, ben saydım tam 120 bin dille konuştular. Buradan da 120 bin meleğin size geldiğini anladım.”
Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ey Ebi’l- Hasan, Allah-u Teala ilmini ve hilmini artırsın.”
Daha sonra ümmetine dönerek şöyle buyurdu: “Ben ilim şehriyim, Ali de onun kapısıdır. Allah-u Teala’nın Ali’den daha büyük bir haberi ve ayeti yoktur. Ali halkın İmamı, Allah’ın en hayırlı emin halifesi ve Allah’ın ilminin hazinesidir. Ali ilimde derinleşendir ve Allah’ın; “Zikir ehline sorun” diye buyurduğu zikir ehlidir. Ben ilim hazinesiyim; de o hazinenin anahtarıdır. Hazineyi isteyen anahtara doğru gelmelidir.”
İnsaf Üzere Yargılamak Gerekir
Beyler eğer biraz insaflı olur ve adetlerinizden uzaklaşırsanız, temiz kalbinizle Hz. Ali (a.s)’ın enbiyanın bütün ilmine, gayb sırlarına sahip olduğunu, Peygamber (s.a.a)’in tam aynası olduğunu, bütün güzel sıfatlara, adalet makamına, takvaya ve ismete sahip olduğunu tastık edersiniz. Peygamber (s.a.a) onun kapısına gidilmesini emretmiş, itaatini kendine itaat, muhalefetini de kendine muhalefet saymıştır. Züht, takva, soy açısından insanların en üstünüydü. Bu yüzden Peygamber (s.a.a) onu muttakilerin İmamı saymıştır. Önceki geceler naklettiğim rivayetler esasınca da Hz. Ali (a.s) hilafet ve imamet makamına diğer bütün sahabeden daha layıktı. Sahabenin de kendine has faziletleri vardır. Ama biz en üstün, en kamil ve en çok öncelik hakkına sahip olan kimseden söz ediyoruz.
Eğer bütün sahabe ve Peygamber (s.a.a)’in yakınları arasında Hz. Ali (a.s )’den fazilet, kemal, zahiri ve batını sıfatlar açısından üstün birini gösterecek olursanız, biz de teslim oluruz. Eğer böyle birini göstermezseniz, o zaman siz apaçık gerçeğe teslim olmalı, halka aldırmayarak hakkı kabul etmelisiniz.
(Bu esnada ellerimi göğe kaldırarak şöyle dua ettim:) Allah’ım! Sen şahit ol ki ben hakkı eda ettim, buğz ve sevgiye kapılmadan dini görevimi yerine getirdim, Şia’yı savundum, düşmanların iftiraları karşısına apaçık gerçeği açığa çıkardım ve sadece senden yardım diliyorum.
Nevvab’ın Şialığı Kabul Etmekle İlgili Sözleri
Nevvab: Kıble sahip (alicenap)! Artık vakit geçtir, huzurlarınızda feyizlendik ve iki tarafın da delillerini dinledik. Biz de bir kaç kişi olarak bütün geceler boyunca toplantılara katıldık, burada konuşulan konuları kendi aramızda dikkatlice inceledik, araştırdık. Allah-u Teala’ya şükürler olsun ki sizin vesilenizle hidayeti bulduk, apaçık gerçeği gördük. Hayatımızda duymadığımız delilleri duyduk. Şia’nın hak mezhep olduğuna yakin ettik. Muhalifler her ne kadar onları müşrik, kafir ve Rafızî saysa da biz Şia’nın gerçek İslâm olduğunu anladık.
Sadece burada olan bizler değil, buradaki konuşulanların yazıldığı gazete ve dergileri okuyan birçok insan gerçekleri görmüş, apaçık gerçeklere teslim olmuşlardır. Elbette sadece bazıları işleri gereği veya makamları hasebiyle bunu açığa vuramamış, bizim nezdimizde itiraf etmiş oldukları halde takıyye etmişlerdir. Siz bu konuda hiçbir şüpheye yer bırakmadınız. Herkesin anlayacağı bir dille apaçık gerçekleri beyan ettiniz.
Ama burada olan bizler hiç kimseden bir korkumuz olmadığı için açıkça Şii olduğumuzu beyan ediyoruz. Kaç gecedir perdeyi kaldırıp kendimizi tanıtmak istedik. Ama bir türlü fırsatını bulamadık. Buna rağmen her gece basiretimiz daha da arttı. Güçlü delillerinizi duyunca, inançlarımız daha da sabitleşti.
Müsaade ederseniz ikrarımızı duyun, bize şeref verin, adımızı Hz. Ali (a.s)’ın ve On iki hidayet İmamlarının defterine yazın. Şii camiası da bizleri kardeşleri olarak kabul etsin. Allah’ın adalet mahkemesinde de bizim ilim ve yakin üzere Peygamber (s.a.a)’in halifesi ve vasileri olan on iki İmama iman ettiğimize şahitlik edin.
Davetçi: Sizin gibi seçkin insanların basiretinin açılması, apaçık gerçekleri görmesi ve akıl nuruyla idrak edip doğru yola girmesi beni çok sevindirdi. Bu doğru yolu bizzat Peygamber (s.a.a) emretmiştir. Nitekim Ahmed bin Hanbel Müsned’de, İbn-i Ebi’l- Hadid, Nehc’ul- Belağa Şerhi’nde, Muhammed bin Talha, Metalib’us- Süul’de, İbn-i Meğazili, Fezail’de, Harezmi, Menakıb’da, Süleyman Hanefi, Yenabi’de ve diğerleri kendi kitaplarında Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir:
“Ali’nin yolu haktır; ona sarılalım.”
İnşaallah diğer kardeşlerimizde adet ve bağnazlıktan çıkar, gözlerindeki perdeler kalkar, hak ve gerçekler açıkça ortaya çıkmış olur.
Nevvab: Kıble sahip (alicenap)! Çektiğiniz zahmetler ve bize güzel ahlakla verdiğiniz cevaplardan dolayı sizlere teşekkür ederiz. Kalbimizin köşesinde duran bir sorumuza da cevap verirseniz bizi çok sevindirir, inançlarımızın pekişmesine sebep olursunuz.
Davetçi: Rica ederim buyurun, siz sorun ben cevap vereyim.
Nevvab: On iki İmam’ın imameti ve isimleri hakkında sormak istiyorum. Çünkü bütün bu geceler daha çok Hz. Ali (a.s) hakkında konuştunuz. Kur’ân’da bizlere on iki İmamın imametini gösteren bir ayet var mıdır?
Ayrıca bizim kitaplarımızda on iki İmamın ismi yer almış mıdır? Kalbimizin tatmin olması için cevap verirseniz memnun oluruz.
Davetçi: Sorduğunuz soru yerinde ve önemli bir sorudur. Cevabı da hazırdır. Ama vakit çok geç oldu. Bu sorunun cevabı da uzun süreceğe benziyor. Eğer izin verirseniz yarın akşam gelin, sizlere cevabını vereyim veya yarın sabah cevap vermeye çalışırım.
Yarın Hz. Hüseyin’in kutlu doğum yıldönümüdür. Yarın sabah öğlene kadar Risaldar Hüseyniyesi’nde bir kutlama merasimi var. Orada sizin bu sorunuza cevap vermeye çalışacağım.
Nevvab: Çok memnun oluruz, daha fazla sizi rahatsız etmek istemiyoruz. O halde izin verirseniz bu nurani toplantılarınızdan feyizlenen kardeşlerimizi size tanıtmak istiyorum.
Davetçi: Büyük bir istekle değerli kardeşlerimi muhabbetle kucaklıyorum.
Dostları ilə paylaş: |