Peşaver geceleri


Şehid-i Sani’nin (İkinci Şehid’in) Sayda Kadısı Tarafından Şahadete Erişmesi



Yüklə 3,04 Mb.
səhifə30/185
tarix27.05.2018
ölçüsü3,04 Mb.
#51853
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   185

Şehid-i Sani’nin (İkinci Şehid’in) Sayda Kadısı Tarafından Şahadete Erişmesi


Şia’nın alimlerinden ve iftiharlarından bir diğeri H. 10. y.y’da yaşayan eşsiz insan Şeyh Zeynuddin bin Nuruddin Ali bin Ahmed el-Amili (r.a)’dir. O, ilimde, fazilette, zühdde, takvada, dost ve düşmanın yanında büyük bir şöhrete sahipti. Gecesini gündüzüne katarak, halktan uzaklaşarak değerli kitaplar yazmıştır. Kendi el yazısıyla çeşitli ilim dallarında 200’den fazla eseri vardır.

Halktan kaçmasına rağmen o zamanki alimler, onu çekememiş ve halk ona yöneldiği için haset etmişlerdir. Özellikle Sayda’nın büyük kadısı, Osmanlı padişahlarından Sultan Selime onun hakkında şöyle bir mektup yazmıştır: “Şam bölgesinde, dört mezhepten birisine mensup olmayan bidatçı birisi ortaya çıkmıştır...”

Sultan Selim bu fakih alimi mahkemeye çekmek için İstanbul’a gönderilmesini emretti. Mescid’ul- Haram’da onu tutuklayıp 40 gün Mekke’de hapsettiler. Sonra deniz yoluyla İstanbul’a gönderdiler. Daha mahkemeye çıkmadan sahilde mübarek başını bedeninden ayırarak bedenini denize attılar ve başını da sultana götürdüler.

Muhterem beyler, şimdi Allah için insafla söyleyin ve adaletli bir şekilde hüküm verin, acaba tarih boyunca bir tane Sünni alimin, hatta bir tane alim olmayan Sünni'nin Caferi Mezhebine mensup değil diye Şia alimleri tarafından böylesine feci ve çirkin bir şekilde öldürüldüğünü okuyup duydunuz mu? Allah aşkına söyleyin “Dört mezhepten birine mensup değil” sözü suç ve kabahat mıdır?

Hangi delile göre, dört mezhepten (Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli) birisine mensup olmayan bir kimse, kafir ve katli de farzdır?

Acaba hangi delile göre, asırlar sonra resmiyet kazanmış olan bir takım mezheplere itaat etmek farz, ama Resul-u Ekrem (s.a.a)’in zamanından itibaren söz konusu olan bir mezhebin peşinden gitmek küfür ve ona itaat edenlerin kanının dökülmesi ise gereklidir?


İnsaflı İnsanlar İçin Güzel Söz


Allah için söyleyin Ebu Hanife, Malik bin Enes, imam Şafii veya imam Ahmed bin Hanbel’den hangisi Resulullah (s.a.a)’ın zamanında yaşamış ve mezheplerinin temel (usul) ve cüz’i (füru) konularını O Hazretten vasıtasız olarak almışlardır?

Hafız: Hiç kimse, dört mezhep imamlarının Resulullah (s.a.a)’le görüşme şerefine nail olduklarını iddia etmemiştir.

Davetçi: Acaba Emir’ul- Muminin Ali bin Ebi Talib (a.s) Resulullah (s.a.a)’in sahabesinden olup O’nun ilminin kapısı değil miydi?

Hafız: Açıktır ki, o sahabelerin büyüklerinden, hatta bazı yönlerden onlardan daha faziletli idi.

Davetçi: Öyleyse bu kaide üzere eğer Hz. Peygamber (s.a.a)’in; “Ali’ye itaat etmek bana itaattir” sözüne dayanarak ve O Hazretin buyruğu olan “Kim benim ilmimden yararlanmak istiyorsa, Ali’nin kapısına gitsin” sözünden yola çıkarak Ali bin Ebi Talib (a.s)’ı takip etmek farzdır diyecek olursak hak sözü söylemiş oluruz. Yine eğer; Muhammedî mezhebin kendisi olan Caferi mezhebinden yüz çevirmek horluğa sebep olur diyecek olursak haklıyız. Çünkü Hatem’ul- Enbiya (s.a.a) onların (şiaların) önderlerini (Ehl-i Beyt’i) Kur’ân’ın eşi kılmış, ve “Sekaleyn” ve “Sefine” hadisleri gereğince, O’nları takip etmemenin helakete sebep olacağını buyurmuştur.

Yine eğer; Ehl-i Beyt (a.s)’dan yüz çevirmek, Resulullah (s.a.a)’in emrinden yüz çevirmektir, sırat-ı müstakimden çıkmaktır ve sağlam ipe sarılmamaktır diyecek olursak haklıyız, buna delilimiz vardır.

Bütün bunlara rağmen Şia alimleri tarafından bu çeşit ameller, Sünnilerin cahillerine karşı yapılmamıştır, nerede kaldı ki onların alimlerine karşı yapılmış olsun!

Biz her zaman şialara şöyle deriz: Sünniler bizim Müslüman kardeşlerimizdir. Onlarla birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerekir. Ama Şia alimlerinin aksine sizin alimleriniz sürekli olarak, mümin, muvahhid, tertemiz ve Resulullah (s.a.a)’in Ehl-i Beyt’inin takipçileri olan şialara; bidatçi, Rafızi, gali, Yahudi, hatta kafir ve müşrik bile demişlerdir; dört mezhep fakihlerinden (Hanefi, Hanbeli, Maliki ve Şafii) birisini taklit etmeyenleri yine müşrik, Rafızi ve kafir bilmişlerdir. Halbuki Müslümanların, dört mezhep fakihlerinden birine uymalarının gerekliliğine dair hiçbir delil yoktur. Oysa Resulullah (s.a.a)’in emri doğrultusunda Ehl-i Beyt’e uyan kimseler, kesinlikle kurtuluş ehli kimselerdir.

Böylesi yersiz fetvalar, yersiz konuşmalar avam halkın elinde bahane olmuş, her fırsatta katletme, yağmalama ve namuslara el uzatma gibi kafirlere bile yapmadıkları çirkin amelleri şialara yapmışlardır.

Hafız: Sizin gibi birisinden, hiçbir zaman vuku bulmamış yalan sözlere dayanarak hisleri tahrik etmenizi beklemiyorduk.

Türkmen, Harezmi, Özbek ve Afganların, İranlılara Karşı Yaptıkları Çirkin İşlerine Bir Bakış


Davetçi: Yanılıyorsunuz. Böylesine değerli bir toplantıda Müslüman kardeşlerime delilsiz olarak yersiz nispetler vermedim. Ehl-i Sünnet alim ve kadılarının, Şia’nın büyük fakihlerine karşı işledikleri cinayetlerden verdiğim örneklerin yanı sıra, tarihe de bir göz atarsak, Türkmenlerin, Harezmilerin, Özbeklerin ve Afganlıların defalarca İran’a saldırdıklarını görecek, sözlerime hak verecek, hatta onların Şia toplumuna yaptıklarından dolayı utanacaksınız.

Edebildiklerinde ve dışarıdan yapılan savaşlar sonucunda veya iç kargaşalıklar yüzünden İran’ın durumunu bozuk gördüklerinde İran’ın kuzey doğusundan saldırıya geçmiş, bazen Horasan, Nişabur ve Sebzivar’a kadar, hatta bir defasında Şah Sultan Hüseyin Safavi’nin zamanında İsfahan’a kadar ilerlemiş, o şehrin etrafına saldırıp yağmalar yapmış, iffet, insaniyet ve İslam’a aykırı olan hiçbir amelden geri kalmamış ve zavallı şiaları katlettikten, mallarını yağmaladıktan, ırzlarına dokunduktan sonra birçok insanı esir edip kafir esirleri gibi dünya pazarlarında satmışlardır.

Tarihin yazdığına göre, Türkistan şehirlerinde yüz binden fazla Şia satılmış ve onlara kafir kölelere yapılan muameleden daha kötü muameleler yapmışlardır. Bu çeşit amelleri, alimlerinizin hüküm ve fetvalarına dayanarak yapıyorlardı.

Hafız: Böylesi savaş ve saldırılar siyasi imiş; bunların Ehl-i Sünnet alimlerinin fetvalarıyla her hangi bir ilişkisi yoktur.


Yüklə 3,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin