Ebu Hureyre’nin Merdutluğu ve Ömer’in Onu Kırbaçlaması
Davetçi: Eğer bir haksızlık olduğunu düşünüyorsanız, bunu ilk yapan ben değilim. Böyle bir şeyi ilk olarak yapan ikinci halife Ömer bin Hattab’dır. İbn-i Esir gibi tarihçiler H.K 23. Yılın olaylarında, İbn-i Ebi’l- Hadid “Şerh-i Nehc’ul Belağa”nın (Mısır baskısı) 3. cilt 104. sayfasında ve daha başkaları şöyle naklediyorlar:
H.K 21 yılında halife Ömer Ebu Hureyre’yi Bahreyn’e vali olarak gönderdi. Ona, Ebu Hureyre kendisine mal toplayıp bir sürü at aldığı haberini verdiler. Bunun üzerine Ömer onu hicri 23 yılında görevinden aldı. Halifenin yanına gelir gelmez, halife ona: “Ey Allah’ın ve Allah’ın kitabının düşmanı, Allah’ın malını mı çalıyorsun?” diye kızdı. O da; “Asla hırsızlık yapmadım, onlar halkın bana verdiği hediyelerdi” diye cevap verdi.
İbn-i Mes’ud “Tabakat”ın 4. cildinin 90. Sayfasında, İbn-i Hacer Askalani “İsabe”de ve İbn-i Abdurabbih “Ikd’ul- Ferid”in 1. cildinde şöyle yazıyorlar:
Halife Ebu Hureyre’ye; “Ey Allah’ın düşmanı! Seni Bahreyn’e vali olarak gönderdiğimde ayağında ayakkabın bile yoktu; şimdi asil atların ve 600 dinarlık malın olduğunu duydum. Bunları nereden aldın?” diye sordu.
O da cevaben; “Bunlar halkın hediyeleriydi. Onları çalıştırdım, elimdekiler onlardan elde ettiğim kârlardır.” dedi.
Ömer yerinden kalkıp onu o kadar kırbaçladı ki sırtından kan akmaya başladı. Sonra, Bahreyn’de biriktirdiklerinden 10 bin dinar alıp Beyt’ul- Mal’a vermelerini emretti. Ömer, sadece kendi halifeliği zamanında değil, Resulullah’ın zamanında da Ebu Hureyre’yi yere düşene kadar dövdü.
Bu olayı Müslim “Sahih”in 1. cildinin, 34. sayfasında nakletmiştir. İbn-i Ebi’l- Hadid “Şerh-i Nehc’ul Belağa”nın 1. cilt, 360. sayfasının ilk başında şöyle yazıyor:
“Ebu Cafer İskafi (Mutezli şeyhi) diyor ki; Şeyhlerimiz Ebu Hureyre’yi (akli yönden) sakıncalı bulup onun hadislerini kabul etmiyorlar. Ömer onu kamçılayarak dedi ki; “Hadis nakletmekte çok ileri gittin. Zaten sana Peygamber’in adına yalan uydurmak yakışır!”
İbn-i Asakir “Tarih-i Kebir”de, Muttaki “Kenz’ul- Ummal”ın 239. sayfasında şöyle naklediyorlar: Halife Ömer onu kırbaçlayıp dövdü. Resulullah (s.a.a.)’dan hadis nakletmesine engel olarak dedi ki: “Peygamber’den çok hadis naklediyorsun. Ondan taraf yalan söylemeye layıksın (yani senin gibi şahsiyetsiz biri Peygamber’in adına yalan söyler ancak.) Peygamber’den hadis nakletmeği terk etmelisin. Yoksa seni ya Devs’a95 gönderirim ya da Buzinelerin96 yanına.
Yine İbn-i Ebi’l- Hadid “Şerh-i Nehc’ul- Belağa”nın 1. cildinin 360. sayfasında (Mısır baskısı) Üstadı imam Ebu Cafer İskafi’den şöyle naklediyor: “Mevle’l- Muvahhidin Emir’ul- Mü’minin Hz. Ali (a.s.) şöyle buyuruyor: “Bilin ki! İnsanların (veya Yaşayanların) en yalancısı, Resulullah (s.a.a.)’in adına en çok yalan söyleyen Devslu Ebu Hureyre’dir.”
İbn-i Kutaybe “Te’vil’ul- Muhtelif’il- Hadis”te, Hakim “Müstedrek”in 3. cildinde, Zehebi “Telhis’ul- Müstedrek”te, Müslim “Sahih-i Müslim” diye meşhur olan kıtanın ikinci cildinin “Fezail-u Ebu Hureyre” bölümünde diyorlar ki; Aişe onu defalarca reddederek şöyle diyordu: “Ebu Hureyre çok yalan söylüyor; o, Resulullah’ın adına bir sürü yalan hadis uydurmuştur.”
Sözü fazla uzatmayalım. Ebu Hureyre’yi yalnızca biz reddetmedik. Halife Ömer, Mevlamız Emir’ul- Müminin, Umm’ul- Müminin Aişe, sahabe ve tabiin de onu reddetmişlerdir.
Mutezile’nin şeyh ve alimleri ve Hanefi’lerin geneli, Ebu Hureyre’nin hadislerini kabul etmiyorlar. Senedi Ebu Hureyre’ye dayanan hadisleri batıl biliyorlar. Nevevi, Sahih-i Müslim’in şerhinde, özellikle 4. ciltte bu konuyu genişçe ele alıyor. Büyük mezhebinizin lideri imam A’zam Ebu Hanife şöyle diyor:
“Resulullah’ın sahabeleri genelde güvenilir ve adil idiler. Ben onların hepsinden senedi kime dayanırsa dayansın hadis kabul ediyorum. Ama senetleri Ebu Hureyre’ye, Enes bin Malik’e ve Semuret bin Cundeb’e dayanan hadisleri kabul etmiyorum.”
Öyleyse, sahabeden olan Ebu Hureyre’yi eleştirdiğimiz için bize itiraz etmeyin. Biz o Ebu Hureyre’yi eleştiriyoruz ki, ikinci halife Ömer onu kırbaçlamış, Beyt’ul- Mal hırsızı ve yalancı diye nitelendirmiştir.
Biz o Ebu Hureyre’yi eleştiriyoruz ki, Ümm’ül- Muminin Aişe, imam A’zam Ebu Hanife, sahabenin büyükleri, tabiin, Mutezile’nin şeyh ve alimleri onu eleştirmiş ve reddetmişlerdir.
Velhasıl biz o Ebu Hureyre’yi eleştiriyoruz ki, Kur’an’ın eşi olan Mevlamız, Muvahhidlerin Mevlası Emir’ul- Müminin Hz. Ali (a.s) ve Resulullah (s.a.a.)’ın Ehl-i Beyti’nden olan masum İmamlar (a.s) onu merdut ve yalancı bilmişlerdir.
Biz o Ebu Hureyre’yi eleştiriyoruz ki, obur ve pis boğazdır. Emir’ul- Müminin Hz. Ali (a.s)’ın en faziletli oluşunu bilmesine rağmen, onu bırakıp melun Muaviye’nin yağlı sofrasını tercih etti. Sahte hadisler uydurarak Muaviye’nin, sizin de Hulefa-i Raşidin’den biri olduğunu kabul ettiğiniz muttakilerin İmamı ve Müslümanların halifesine (Hz. Ali’ye) sebb ve lanet ettirmesine yardımcı oldu.
Bu kadar yeter; bundan fazla meclisin zamanını almak istemiyorum. Konuyu biraz fazla uzattığım için de özür diliyorum. “Haksızlık ediyorsun” dediğiniz için, yalnızca biz değil, halifeler, sahabeler ve büyük alimlerinizin de onu reddettiğini ispat etmek istedim.
Dünya malı ve makamına ulaşmak için, Resulullah (s.a.a)’in adına sahte hadis uyduran ve onları sahih hadisle karıştıran böyle sahtekarların her hadisine güvenilmez. Bu yüzden Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Benden size bir hadis naklettiklerinde, onu Allah’ın kitabına sunun...”
(Önemli bir konuyu konuştuğumuz için, beylerin yatsı namazının vaktinden biraz geçmişti. Sohbet buraya ulaşınca, onlar yatsı namazını kılmak için kalktılar. Yatsı namazını kılıp çay içtikten sonra meclis resimleşti.)
Davetçi: Şimdiye kadar söylediklerimizi göz önüne alarak siz ve biz, Resul-u Ekrem (s.a.a)’ten nakledilen her hadisi, Kuran’la karşılaştırmak zorundayız; Kuran’a uyarsa kabul edelim, aksi takdirde reddedelim.
Dostları ilə paylaş: |