"Tayr-i Meşviy" Hadisi
Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai ve Secistani kendi muteber sahihlerinde, imam Ahmed bin Hanbel “Müsned”de, İbn-i Ebi’l- Hadid “Nehc’ul- Belağa’nın Şerhi”nde, İbn-i Sabbağ-i Maliki “Fusul’ul- Mühimme”nin 21. sayfasında ve Süleyman Belhi el-Hanefi “Yenabi’ul- Mevedde”nin 8. babını bu hadise ayırmış ve Ahmed bin Hanbel’den, Tirmizi’den, Muvaffak bin Ahmed’den, İbn-i Meğazili’-den ve “Sünen-i Ebu Davud”dan, onlar da Peygamber’in kölesi Sefine’den, Enes bin Malik’ten ve İbn-i Abbas’tan bu hadisi naklettikten sonra şöyle diyor: “Tayr hadisini 24 kişi Enes’ten nakletmiştir.” Özellikle Maliki “Fusul’ul- Muhimme”de şöyle diyor: “Enes bin Malik’in naklettiği Tayr hadisi, sahih ve sarih hadislerin içinde en sahih ve sağlam olan hadistir.”
Sibt bin Cevzi “Tezkire”nin 23. sayfasında (Fezail-i Ahmed ve Sünen-i Tirmizi’den naklen) ve Mes’udi “Müruc’uz- Zeheb”in 2. cildinin 49. sayfasında bu hadise değinmişlerdir. İmam Ebu Abdullah Abdurrahman Nesai “Hasais’ul- Alevi” adlı kitabının 9. hadisinde ve Hafız bin Ukde ve Muhammed bin Cerir-i Taberi bu hadisin mütevatir olduğu ve senetleri hakkında yazmış oldukları özel kitaplarında, sahabeden 35 kişinin bu hadisi Enes’den naklettiklerini söylüyorlar. Hafız Ebu Naim de bu hadis hakkında kalın bir kitap yazmıştır.
Kısacası sizin büyük alimlerinizin hepsi kendi muteber kitaplarında bu hadisi nakletmişlerdir. Allame, muhakkik, zahit, adil, sıka Seyyid Mir Hamid Hüseyin Dehlevi (sizler onun ilim, amel ve takvasını daha iyi biliyorsunuz), Hindistan’daki şöhreti güneşten daha parlak olan bu alim “Abekat’ul- Envar” adlı büyük kitabının bir cildini “Tayr-i Meşviy” hadisine ayırmıştır. Orada Ehl-i Sünnet’in büyük alimlerinin güvenilir kitaplarından bu hadisin bir çok senetlerini toplamıştır. Ben bu hadisi kaç senetle naklettiğini şimdi hatırlamıyorum. Ancak şu kadar biliyorum ki, bu hadisin senetlerini okuduğumda bu büyük seyyidin böylesi küçük bir hadisin mütevatir olduğunu Ehl-i Sünnet’in kendi kaynaklarından nasıl zahmet çekerek ispat ettiğini görünce gerçekten de çok şaşırdım. Velhasıl, hem Sünnilerin hem de Şiilerin her zaman ve her yerde sahih oluşunu itiraf ettikleri o hadislerin hepsinin özet ve neticesi şudur:
“Bir gün kadının biri kızartılmış bir kuşu Resulullah (s.a.a)’in yemesi için ona hediye etmişti. Resulullah (s.a.a) onu yemeden önce ellerini göğe kaldırıp şöyle dua etti: “Allah’ım! Sana ve bana en sevgili olan kulunu gönder de bu (kızartılmış) kuşu benimle beraber yesin.” Derken Hz. Ali gelip o kuşu Resulullah (s.a.a) ile birlikte yediler.
Malik’in “Fusul’ul- Muhimme”sinde, “Tarih-i Hafız-ı Nişabu-ri”de, “Kifayet’ut- Talip”te, “Müsned-i Ahmet”de ve Ehl-i Sünnetin diğer önemli kitaplarında Enes bin Malik’ten şöyle nakletmişlerdir:
Enes diyor ki: “Resul-ü Ekrem bu dua ile meşgulken Ali üç defa geldi. Her gelişinde özür getirerek onu geri yolladım. Üçüncü gelişinde ayağıyla kapıya vurdu. Resulullah (s.a.a); “Onu içeri al.” diye buyurdular. Ali içeri girdiğinde; “Allah sana rahmet etsin, senin bana gelmene mani olan şey neydi?” diye sordular. Ali de; “Üç defa kapıya kadar geldim, bu üçüncü gelişimdir.” diye arz etti. Resulullah (s.a.a) bana dönerek; “Enes! Neden Ali’nin gelmesine mani oldun? Seni bu işe sürükleyen şey ne idi?” diye sordu. Ben de; “Ya Resulullah! Doğrusunu isterseniz, sizin duanızı duyduğumda benim kavmimden birisinin gelmesini istedim” dedim.
Şimdi sizlere soruyorum, acaba Allah-u Teâla Resulünün duasını kabul mu etti, yoksa red mi etti?
Şeyh: Cevap bellidir. Çünkü Allah-u Teâla Kur’ân’da duaların kabul edileceğine dair vaatte bulunmuştur. Ayrıca Resulullah da hiçbir zaman yersiz dua etmeyeceğinden Allah Teala duasını kesinlikle kabul buyurmuştur.
Davetçi: Öyleyse bilin ki, Allah-u Teâla da yarattıklarının içinden en çok sevdiğini seçip onu Peygamberinin yanına göndermiştir. Binaenaleyh, Allah ve Peygamberinin, ümmetin içinde en çok sevdiği kimse, Ali bin Ebi Talip (a.s)’dır.
Nitekim sizin büyük alimleriniz, bu manayı tasdik etmişlerdir. Örneğin: Sizin büyük alimlerinizden olan Muhammed bin Talha eş-Şafii “Metalib’us- Süul” adlı kitabın 5. faslının 1. babının 15. sayfasında “Rayet” (bayrak) ve “Tayr” hadisleri münasebetiyle, güzel beyanı ve tatlı tahkikiyle Hz. Ali (a.s)’ın ümmetin içinde Allah ve Peygamber’in en çok sevdiği kimse olduğunu ve onun makamının yüceliğini ispat etmiştir.
Şafii sözlerine şunu da ekliyor: “Peygamber-i Ekrem (s.a.a), muttakilerin en yüksek dereceleri olan bu değerli makam ve yüce sıfatı (Allah ve peygamberinin yanında sevgili olmayı) Hz. Ali’ye ispat ederek onun ulvi makamını halka bildirmek istedi.”
H. 658. Yılda Şam’ın hafız ve muhaddisi olan Muhammed bin Yusuf-u Şafii “Kifayet-ut Talib fi Menakıb-i Ali bin Ebi Talib”in 33. babında kendi muteber senetleriyle Enes ve Sefine’den bu hadisi dört yolla naklettikten sonra şöyle diyor:
“Mehamili de “Emali”nin 9. cüz’ünde bu hadisi nakletmiştir. Bu, Hz. Ali’nin Allah’ın en çok sevdiği insan olduğunu ispat eden açık bir delildir. Bu manaya delalet eden delillerin en güçlüsü de, Allah’ın kendi Resulünün duasını kabul edeceğine dair verdiği vaattir. Resulullah (s.a.a) dua ettiğinde, Allah Teala onun duasını hemen kabul ederek en sevdiği insanı Resulünün yanına gönderdi. O insan Ali’den başkası değildi.”
Şafii sonra şöyle devam ediyor: “Tayr-i Meşviy” hadisini Hakim Ebu Abdullah Hafız Nişaburi 86 kişiden, onlar da Enes’ten nakletmişlerdir. Hafız, 86 kişinin hepsinin ismini yazmıştır. 98
Şimdi insafla söyleyin. Sizin söylediğiniz hadis, özellikle onunla çelişen Tayr hadisiyle bir midir? Cevap kesinlikle “hayır”dır. Ehl-i Sünnetin büyük alimlerinin (çok az inatçı bir grup dışında) hemen hemen hepsinin nakledip sıhhatini doğruladıkları sahih hadisleri bir kenara iterek o tek taraflı hadisi kabul etmek bir fayda vermez. Ayrıca naklettiğiniz o hadis araştırmacı hadis alimleri tarafından reddedilmiştir.
Şeyh: Galiba siz bizim söylediğimiz her şeyi kabul etmemeye ve ısrarla onları reddetmeye karar almışsınız.
Dostları ilə paylaş: |