4- Fetanet
Peygamberlerin yüksek bir akıl ve zekâ sahibi olmalarıdır. Derin bir anlayış ve ileri görüş sahibidirler, ahmaklık, akıl noksanlığı, dalgınlık, unutkanlık, aptallık... gibi insan için noksanlık getiren hal ve sıfatlardan tamamen uzaktırlar. Aksi takdirde, insanların kendilerine tâbi olmamaları için bunlar birer özür olabilir. Hiçbir kimse sağını solunu bilmeyen, iki kerre ikinin dört ettiğinden haberi olmayan, aptal bir kimseye inanmayı aklından geçirmez. Her türlü mevkide, aklı ve zekâsı yerinde olmayan, deli, bunak dalgın, unutkan... insanlar bulunabilir, tarihte bu vasıfları taşıyan zenginler, idareyi ellerinde bulunduran pek çok kimseler görülmüştür. Fakat peygamberlerde bu gibi hallerden hiçbiri bulunmaz, bulunmamıştır.
5- İsmet
Ma'sûm olmak demektir. Allah Teâlâ tarafından, peygamberler için yaptıkları pek küçük hatalardan dolayı kendileri için günah yaratılması manâsına gelir.
Peygamber Efendilerimiz, günah işlemekten, her türlü ahlâksızlıklardan, insanları tiksindirici hal, söz ve hareketlerden, hafif meşreb olmaktan uzak bulunmuşlardır. Peygamberler üstün ahlâk sahibi insanlardır. Ne peygamber olmadan önce, ne de olduktan sonra, kendilerini insanlar arasında küçük tanıtacak bir fenalık yapmamışlardır. Hiçbir peygambere "Sen evvelce ahlâksız bir kimse idin, şimdi karşımıza ne yüzle çıkıyorsun." denilmemiştir.
Hak Teâlâ, peygamberlerinde günah yaratmaz. Defterlerinde asla günah yer almaz. Bütün bir hayat boyu nihayet bir veya iki defa, bazı hikmetlere bağlı olarak yaptıkları küçük hatalar, onların defterlerinde günah olarak görülmez. İsmetin manâsı budur.
III- Peygamberlerin Hata Etmesi Câîz Midir?
Bütün İslâm âlimleri şu hususlarda ittifak halindedir.
1) Hiç bir peygamber, dini tebliğ ve beyan etmek, Allah'tan gelen vahyi kullarına ulaştırmak hususunda, hiçbir suretle hata etmezler ve etmemişlerdir. Şayet dinin tebliği konusunda hata olsa, o zaman peygamber hata etmesi mümkündür diye düşünülür. Halbuki tebliğ yapan peygamber o anda, kendi iradesi de ortada olmakla beraber, Hak Teâlâ'nın hiçbir insana nasib olmayan yardımıyla desteklenmektedir. Bu sebeple peygamber, tebliğ ve beyan ettiği ahkâmda bir kerre dahi olsa en küçük hata yapmamıştır.
2) Hiç bir peygamber büyük günah işlememiştir. İnsanlığın nefretini celbeden küçük günah onlardan zuhur etmemiştir. Puta tapmak, şarab içmek, zina etmek, kumar oynamak, adam öldürmek, akraba ile alâkayı gayr-i meşru şekilde kesmek, ana babaya isyan etmek, emrettiği şeyi kendi yapmamak veya nehyettiği şeyi kendi yapmak... gibi haller onlarda peygamberlikten evvelki ve sonraki hayatlarında asla görülmemiştir. Ayrıca, aldığı bir kilo üzüm, elma gibi bir yiyeceğe sahibi görmeden iki tane katıvermek, aç kalsa dahi dilenmek, maskaralık yapmak gibi kendilerini küçük düşürücü hal ve sıfatlardan tamamen münezzehdirler. Bilâkis, çocukluklarından itibaren tertemiz ve lekesiz bir hayat, her hal ve tavırlarında göze çarpacak şekilde bir nezahet ve ağırbaşlılık, insanların gönlünü alacak ve kendilerine bağlayacak bir ahlâk numunesi olmuşlardır.214
3) Sırf kendi ictihadlarına dayanan hususlarda hata edebilirler. Fakat derhal gelen bir vahiy ile, yahut bir başka yolla hata ettikleri bildirilir ve hak olan ne ise gösterilir. Bir peygamberin ömrü boyunca yapacağı hata bir veya ikiden pek fazla değildir. Bir yaptığı hatayı bir daha yapmak hiç bir peygamberde görülmemiştir. Bu hatalar aslında büyük günah olmayıp, olsa olsa evlâ ve daha hayırlı olanı terketmek manasınadır. Yunus Peygamberin izin gelmeden bir şehri terkedip çıkması, Rasul-ü Ekrem Efendimizin Abdullah b. Ümmi Mektûm'un ısrarla seslenişi karşısında, davetinin yarıda kesilmesi sebebiyle canı sıkılarak yüzünü çevirmesi gibi215 İşte bir peygamberin ancak bu derecede hata ismi verilmesi bile doğru olmayan halleri bulunabilir. Bunlara biz (zelle) ismini veriyoruz. Bunlarda da Hak Teâlâ'mn bir nice hikmeti bulunduğunu kabul etmek, onların hakkında alelade bir insan gibi düşünmemek lâzımdır.
Peygamberler hakkında bilinmesi mecburi olan beş sıfat bunlardır. Bunların zıddı olan herşey onlar hakkında mümtenidir. Yani onlarda bulunmaz. Bulunmaması gereken beş sıfat: Yalancılık, emanete hıyanet, ketm-i şeriat, ahmak ve aptal olmak, günah işlemektir.
IV- Peygamberler Hakında Câîz Olan Sıfatlar216
Peygamberler de birer insandır. Herbiri tertemiz birer insan hayatı yaşamışlardır. Normal bir insan için sadece insan oluşu itibariyle caiz olan herşey onlar için de caizdir. Yemek, içmek, uyumak, doğmak, büyümek, evlenmek, zengin veya fakir olmak, hastalanmak, ölmek... gibi haller onların peygamber olmalarına engel değildir. Şu kadar ki onlardaki bütün bu haller Allah rızasına uygun, insanlar tarafından gıbta edilecek bir terbiye ve nezahet çerçevesi içindedir. Her hal ve hareketleriyle insanlık için bir edeb numunesi olurlar.
Onlarda kusur arama sevdasına kapılanların tek itirazları aşağıya meali alınan âyette bildirilmiştir:
"Dediler ki: Şu peygambere de ne oluyor? (Böyle peygamber mi olur?) Yemek yiyor ve çarşılarda gezip dolaşıyor. Ona, yanısıra inzarcı olmak için bir melek indirilmeli değil mi idi?" 217
Buna karşı cevap olmak üzere Allah Teâlâ Peygamberimize şunları söylemesini emretmiştir:
"De ki: Ben ancak sizin gibi bir beşerim. Şu kadar ki bana Tanrınızın bir tek Tanrı olduğu vahyediliyor."218
Peygamber, her haliyle Allah'ın kulu ve rasulü olduğunu isbat eder. Zengin olur, gururlanmaz şükreder. Fakir olur şikâyet etmez, sabreder. Hasta olur ağzından hak rızasına uygun olmayan bir tek kelime çıkmaz, gönlü Rabbinden başkasına asla meyletmez. En ağır musibetler karşısında tahammül eder ve yardımı Allah'tan bekler. Padişahlık onların kulluğuna ve ibadetine en küçük zarar getirmez, zindanlarda ömür tüketmek onlara Rablerini unutturmaz. Her türlü şartlar altında onların asla değişmeyen iki vasfı; Allah'ın şerefli kulu ve sevgili peygamberi oluşu gözler önünde durur.
Dostları ilə paylaş: |