kayıplarına neden olur. Bu soru-
nu gidermek için önerilen kar-
bon nano-tüp gibi malzemeler
başarılı sonuçlar vermekle bir-
likte, ticarî beklentilerin karşı-
lanması noktasından epey uzak-
ta bulunmaktadır.
Diğer bir sorun ise, gelen güneş
ışığının sadece küçük bir kısmı-
nın P3HT:PCBM filmi tarafın-
dan soğurulmasıdır. Yaklaşık
100 nm kalınlığındaki filmin ka-
lınlığının arttırılması soğurulan
foton miktarının artmasını sağ-
lamakta, ancak bu, hücrenin se-
ri direncini de arttırdığı için pek
cazip bir çözüm oluşturmamak-
tadır. Bu konuda asıl umut vaat
eden araştırmalar, gelen ışığın
daha yüksek bir oranının hücre
içerisine girmesi ve içeride daha
çok kalmasını sağlayacak mal-
zeme ve yöntemler üzerinde ya-
pılmaktadır.
BUMEMS Laboratuarı’nda ITO’
nun yüzey direncini azaltmak
amacıyla, her güneş hücresinin
ITO elektrodu, üzerine ince bir
altın film kaplanıp birbiriyle
bağlantılı ince yollar halinde şe-
killendirilmiştir. Böylece ITO
katmanının uç noktalarından
toplanan delikler düşük dirençli
altın yollar üzerinden taşınarak
seri bağlı hücrelerin toplam seri
direnci büyük oranda azaltılabil-
mektedir. Şekil 10’da BUMEMS
Laboratuarı’nda 10×10 cm
2
es-
nek yüzey üzerinde üretilmiş
P3HT: PCBM polimer güneş
hücreleri altın yollarla birlikte
görülmektedir. Polimer güneş
hücrelerinin önündeki belki de
en büyük engel, çevresel şartlara
karşı dayanıklı fakat aynı za-
manda esnek ve ışığı geçiren pa-
ketleme imkânlarının sınırlı olu-
şudur. Yoğun araştırma yapılan
bu konuda alınacak mesafeyle
yeşil-enerji pazarına hızlı bir gi-
riş yapacağı tahmin edilen poli-
mer güneş pilleri, geleceğin te-
miz ve güvenilir enerji seçenek-
lerinden biri olacaktır. Organik
yarı-iletkenlerin keşfinden bu-
güne kadar gelinen süreçte, tica-
rî ürünler ortaya koyabilecek
performansa ulaşan OLED,
OTFT ve organik güneş pilleri,
kimya, elektronik ve malzeme
bilimi gibi farklı disiplinleri içle-
rinde barındırdıklarından, her
geçen gün yepyeni gelişmelere
tanık olunmaktadır Bir alanda
sağlanan ilerleme diğer alanlar-
da da yeni fikirlerin doğmasına
katkıda bulunmakta, böylece
bilgi kalitesi ve birikimi tahmin
edilenden daha hızlı biçimde
artmaktadır.
Önümüzdeki yıllarda da hız
kesmeden devam edecek gibi
görünen araştırmaların hedefin-
de, bu üç aygıtın performansla-
rının ve yaşam sürelerinin arttı-
rılması ve bunların başarılı tica-
rî ürünlere dönüştürülmeleri
olacaktır. Bir diğer hedef ise, bu
üç aygıtın aynı yüzey üzerinde
farklı amaçları gerçekleyecek sa-
yıda ve bağlantılarda monolitik
şekilde birleştirilmesinden olu-
şacak tümleşik sistemlere ulaş-
mak olacaktır. Bu hedefe varıl-
dığında, şimdiden hayâl bile
edemeyeceğimiz kadar farklı ve
işlevsel ürün, yaşantımızda yer
alacaktır.
Dostları ilə paylaş: