GÜÇLÜ MEDYA / PASİF ÇOCUK
Gerçek olduğu gibi hiçbir müdahale olmadan sunuluyorsa toplumda bilişsel anlamda en korunmasız olarak kabul edilen çocukların yetişkinlerden daha fazla doğrudan etkilendikleri kabul edilmemektedir. Pasif çocuk modelinde, 2 nedenle televizyon çocuk karşısında sınırsız bir egemen olarak görülmektedir.
-
Bilişsel kapasitelerindeki sınırlıklık
-
Toplumsal yaşantı içinde deneyimleme ve seçme şansına sahip olabilme bilgisinden yoksunluk
İletişim araştırmacısı Marie Winn televizyonun bir uyuşturu gibi çocuk üzerinde bağımlılık yarattığını ve yaşamlarının her alanında belirleyici role sahip olduğunu söylerken bu alandaki en katı yaklaşımın sözcüsü olmuştur (Winn 1978:75)
Başka bir araştırmacı psikolog Uri Brofenbrere de benzer bir biçimde değerlendirmektedir
“ Televizyonun en önemli etkisi sebep olacağı değil, engelleyeceği olaylardır.TV düğmesine bastınız mı herşey taş kesilir ifadesini kaybederek ekrandaki görüntü üzerine takılır kalır ve insanlar arasındaki hersey – konuşmalar, duygusallıklar, oyunlar,yani insanın yeteneğini ve kişiliğini geliştiren herşey öylece donup kalır. Kısaca televizyonu açmak insanı insan yapan olaylara sırt çevirmekle aynı anlamı taşır…”(akt,Rogge, 1989:121)
“Zamanlarını uzun sure Tv karsısında geçiren çocuklarda öenemli ölçüde konsantrasyon zaafı gayret noksanlığı, iletişim yetersizliği,isteksizlik, huzursuzluk, dalgınlık, saldırganlık eğilimi bulunduğu gözlenmiştir. Her turlu kütüphane işleri okuma araştırma başkalarıyla tartışma ortadan kalkmıştır …”(akt,Rogge, 1989:122)
Ve:
“Şimşek çakar gibi görüntüler ve sersemletici bir fon müziği, insanın görme ve işitme sinirlerini felç ediyor. Sanki beynin kıvrımları yer değiştiriyor. Aval aval aptal kutusuna gözlerini dikmekle, Kant’ın bir zamanalar karar verme yetisidiye adlandırdığı seyi geliştirmek mümkün değil…” (akt,Rogge, 1989:125)
Davranışsalcılığın psikolojik dinamikleri öğrenme ve biliçaltını etkileme kavramlarına dayanmaktadır. Toplumsal öğrenme kuramcılarına da temel oluşturanyineleme ve koşullu tepki yaratma modeli çocuğun iletişim araçlarından etkilenmesinde açıklayıcı bir kuram oluşturmaktadır. Bu yaklaşımda çocuk saflığı ve zihinsel savunma kapasitesinin bulunmayışı yönlerinden bir küçük hayvana benzetilir.(Kapferer,1991:17)Pavlovun ünlü çalışmasında olduğu gibi, iletişim araçlarının çocuklar üzerinde yineleme yoluyla etkili olduğu kabul edilmektedir.
1.1.1. PAYNE VAKFI ARAŞTIRMASI
1920-1932 tarihleri arasındaki filmlerin çocuklar uzerindeki etkisini araştıran Payne Vakfı çalışmalarında (Lowery.De Fleur,1988:34 ) her çalışma üç temel alan üzerine yoğunlaşmıştır
-
Ne izleniyor
-
Kim izliyor
-
Çocuklar üzerindeki etkisi nedir
Bulgular arasında Blumer’in Movies and Conduct (1933) çalışması 500 üzerinde kolej ve yüksek okul öğrencisinin sinemaya gitme deneyimleri üzerine yazdıkları otobiyografinin incelenmesine dayalıdır. Çalışmanın sonuçları çocukların sinemadan yaşamla illgili bilgileri aldıklarını göstermektedir, tutumlar saç biçimleri, moda, cinsellik örn: nasıl öpüşülür, hatta nasıl yankesicilik yapılır gibi .Peterson ve Thurstone çocukların davranışlarının bazı filmlerden kesin olarak etkilendiğini ortaya koymuştur. Etkiler özellikle küçük çocuklarda uzun dönemli nir izlemenin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. (Lowey,de Fleur,1988)
-Çocuklar filmlerden enformasyon almaktadır
-Çocuklar üzerinde inemanın etkileri artarak çoğalan bir güçtür.
-Çocuklar filmlerdeki popüler davranışları taklit etmektedir.
Bulgulara göre 8 yaşındaki bir çocuk yetişkinlere yönelik bir filmin her 5 mesajından üçünü hatırlamaktadır. Araştırmacılara göre eğer bir filmde 20 cinayet sahnesi varsa çocuk bunun 12 tanesini hatırlamaktadır. Diğer ilginç bulgu ise 8 yaşındaki bir çocuğun izlediği bir filmin %90 izledikten 6 hafta sonrasına hatırlayabilmektedir. Üç ay sonra da hemen bütün detayları hatırlayabilir. Bütün yaşlardaki çocukların filmlerdeki sahneleri, karakter ve öyküleri gerçek olarak algılama eğilimlerinin yüksek oluşudur. Benzer biçimde çocukların özledikleri filmlerden çok sayıda enformasyon aldığını, bunların uzun bir süre hatırda tutulduğunu ve dövüş, macera, şiddet gibi enformasyonun hatırlanmasının yüksek olduğunu bulgulamıştır. Çalışmaya göre bu tarz içeriklerin yer aldığı yüksek izleme oranlı (rating) filmler çocuklar için sağlıksızdır.
NÖTR MEDYA / AKTİF ÇOCUK
1960’lara kadar kitle iletişim sürecinde egemen model bu araçların pasif izleyici, belirli mesajlarla etkilediği üzerine dayanmaktadır. Toplumbilimcilerin tutum ve davranışların oluşmasındaki karmaşık süreci inceleyen ve çocukluk döneminde ayrı bir yer veren çalışmalarının tartışılmasıyla, iletişim araçlarının etkilerinin bir örnek ve doğrudan olmadığı düşüncesi iletişim araştırmalarında egemen olamaya başladı. İletişim araştırmaları tarihi içerisinde etkiler paradigmasının ilk kırılması olarak da nitelenebilecek olan iki aşamalı iletişim akışı modeli, güçlü medya pasif izleyicisi görüşünü sorgulamaya açmıştır. Özellikle iletişim çalışmalarında 1945-1975 yılları arasındaki döneme damgasını vuran araştırmaları olarak adlandırmak mümkündür. Paul Lazarsfeld tarafından ilk kez 1940 yılında seçim kampanyası üzerine iletişim araçlarının etkisini ölçmek amacıyla tasarlanan araştırmanın sonucu, iletişim araçlarının sanıldığı gibi doğrudan , tek y2önlü ve güçlü etkilere yol açmadığını ortaya koymuştur.
1. TELEVİZYONUN ( EĞİTSEL) ETKİSİNİ ARTIRAN ETKENLER 1.1. Dikkat
Televizyonu dikkatli izleme öğrenmenin temel koşuludur. Televizyon araştırmalarında televizyona yönelik dikkatin hangi faktörlerden etkilendiğine ilişkin çok sayıda çalışma söz konusudur. Kimi araştırmalar içeriğin dikkatli yönettiğini, kimileri ise özellikle bebekler ve okul öncesi dönemde televizyonun teknik özelliklerinin etkili olduğunu bulgulamışlardır.
Dostları ilə paylaş: |