- Mesrine sizce bir efsane miydi?
Kesinlikle. Çünkü o kendi efsanesini yaratabilecek yeteneğe sahipti. Olağanüstü bir kişilik yapısı vardı. Yeteneği ve karizması yerindeydi. Medyayı nasıl kullanacağını çok iyi bildiği için de bazı inanılmaz sonuçlar almayı başardı.
- Ölüm şekli için ne diyorsunuz?
Bence o ölüm şekliyle de bir efsane oldu. En çok ilgimi çeken yanı ise, doğduğu yerin sadece birkaç mil uzağında öldürülmesiydi. Arabasının içinde öldürüldü.
Yönetim
- Bu tartışmalı bir konu mu?
Özünde evet... Cinayet miydi, değil miydi? Uyarı yapıldı mı, yapılmadı mı? Aslında Mesrine’in kendi bant kayıtlarında dediği gibi konumuz bu değil. Bu filmde Clichy’den gelen küçük bir adamın kısa süre içerisinde “1 numaralı halk düşmanı” ünvanını elde etmesinin öyküsü var. Kendisini çevresindeki dünyaya açan, avlanan ve kendi tuzağına yakalanan bir adam bu…
- İki film arasındaki bağlantı?
Birinci filmin sonu aynı zamanda Mesrine’in masumiyetinin de sonudur. Gangsterlikte romantik hiçbir şey yoktur. Mesrine de buna kuvvetle inanıyordu. İkinci filmin açılışında o artık 1 numaralı halk düşmanı Mesrine’dir. Hayatta kalabilmek için kendi efsanesini ateşleyen, kendisini medyatik yapan ve insanları kendi davasına çeken bir adam…
Fransa’da biz “hayır” diyebilen karakterleri severiz. Çünkü Fransa bir protesto üzerine kurulmuştur. Fransız Devrimi, Paris Komünü, 1968 öğrenci olayları hep burada oldu. Mesrine de bir çeşit anarşist, bir muhaliftir. Böyle karakterler hoşumuza gider. Jacques Mesrine etiketlenmek ve paketlenmek istemeyen bir adamdır.
İkinci film daha hızlı tempoludur. Savaş filmini çağrıştıracak şekilde filme alındı. Birinci film ise savaşın planlandığı yerdeki stratejiler üzerinedir.
Dostları ilə paylaş: |