R. R. Denktaşa bağışlayıram


- Kıbrısı Yunan yapacağım!



Yüklə 6,07 Mb.
səhifə47/92
tarix01.01.2022
ölçüsü6,07 Mb.
#104369
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   92
- Kıbrısı Yunan yapacağım!

- Hayır yapamazsın. Kıbrıs Türkdür, Türk kalacaktır.



- Hayır Yunan yapacağım!

- Yapamazsın!

Ve arada kan akıyor... Bunun arkasından ciddi bir anlaşma yapılıyor. Uluslararası bir anlaşma. Bu anlaşma diyor ki: “iki taraf da rahat etsin, korkusu kalmasın”. Kıbrısı Yunana bağlamak isteyi yasadışı yapılıyor. Rumlar korkuyor: “Türkler bu adayı taksim (bölmək, ayırmaq) edecek!” - diye Yunanlar endişe ediyor. Taksim de yasadışı!

Türklerin ise en böyük endişesi - Rumun idaresi altında yaşamak! “Türkler korkmasın, iki eşit insansınız, tarafsınız. Siyasi açıdan eşitsiniz, ayrı-ayrı seçimleriniz olacak. İki demokrasi vardır. Her iki tarafın seçdiyi insanlar bir araya geldiyinde, meşru (qanuni) hükumet var olacak”. Dolayısıyla tahahhüm edilme, sizleri idare edecek, hakkınızı yiyecek korkusu da ortadan kalkmıştır. Bunu İngiltere, Türkiye, Yunanistan garantiliyor. Garantinin burada işlediyini göre bilmek için israr ediyoruz. 650 Türk askeri, 950 Yunan askeri geliyor Kıbrısa. Kıbrıs ordusunu yetişdiriyorlar.

Garantimiz de var. Biz bunu iyi niyetle kabulettik. İndi tarihi belgelerden göröülüyor ki, Rum terefi bu imzayı atarken, yalan yaptığını bilerek attı. Hiyle yaptığını bilerek attı. Çünkü şimdi belgelenmiştir ki, imzayı attıkları gün İçişleri bakanına emir veriyor Makarios: “Rumları silahlandır, savaşa hazırla!” Kendi generallerı söylüyor bunu. Cumhuriyetin Doğuşunu imzaladığı gün bu emri veriyor ve bir gizli teşkilat kuruluyor. Bütün parti liderleri burada üye. Parti liderlerine ayrı-ayrılıkta milis kuvveti kurma hakkı tanınıyor. Gizli-gizli hazırlanıyorlar. Ve bu general diyor ki, 1963’te artık tamamen hazırlandılar ve Makarios “vur!” işaretini verdi. Savaş başladı. Savaşı niçin başlatmışlardı: “Yuna­nistana ilhak olmaz” garantisini ortadan kaldırıp Yunanistana bağlanmak için.

Bizi 103 köyden kovaladılar. Adanın yüzde üçlük toprağına hapsettiler, küçük küçük yerlere saldılar. Yunanistandan gizlice 20 minlik ordu geldi ve zaman-zaman bize saldırarak veya “bizi zamana terk ederek” ekonomik açıdan bizi yok etmek için ellerinden geleni yaptılar. Bizim suçumuz - dünyanın affetmediyi suç - direndik, boyun eğmedik.

Çünkü Amerika kendi çıkarı için, İngiltere kendi çıkarı için bizim bir kaç ayda boyun eğeceğimizi, teslim olacağımızı zannetti. Ve teslim olmadık. Hesapları bozuldu. Adayı Yuna­nistana vereceklerdi, veremedikleri için keyifleri kaçtı. 35 yıldır bizi cezalandıran Rumlara yardımcı oluyorlar.

Bir ortaklık cumhuriyeti kurulmuştu, eşit şartlarla, ortaklığı yıkan tarafı - Rum tarafı meşru hükme terkettiler, ortaklığın yıkılması için. Canını kaybeden, direnen Türk halkına ise “Zaman içerisinde kendi idareni kurduğun için, sen yasadışısın” - dediler. Bu şartlar altında bir milletin yapa bileceyi iki şey vardır - ya bu haksızlığa boyun eyecek, rezil olacakdır, gelecek nesilleri mahkum edecektir, ve yahut böyle bir şart altında yaşamaktansa “ölmek evladır!” diyerek direnecektir.

Bizim suçumuz Ruma teslim olmaktansa, bu adayı Yunanistana bırakmaktansa direniriz deyip, hakkımızı ve hürriyetimizi, yasal haklarımızı - uluslararası anlaşmalarla bize verilmiş olan hakları canımız pahasına korumamız ve Ana vatanın yardımı ve desteyi ile 11 il direnmemizdir. Böyük devletlerin hesabı böylelikle bozuldu. Bizi affetmediler. Şimdi uluslararası literatörde biz kendi kendine devlet elan etmiş insanlarız, sanki başka ölkeleri, başkaları elan etdi. Bu saçma sapan suçlama ile dediyim gibi 35 yıldır insan haklarımız çiynenmektedir, her kes seyirci olmaktadır. Ama içimizde 500-e yakın Rum var. Onlardan birisi “başım ağrıdı, Türkler ağrıtdı” derse, Birleşmiş Milletler raporlar yazar, sorgu-suale başlar: “Ne oldu bu Ruma?”. Diyoruz ki, buna sorunuz, hakkınızdır. Bizim yapmadığımızı göreceksiniz. Ama 190-200 min Türke ne oldu? - Onu ne zaman soracaksınız? Bosnada müslümanlara yapılanları bize yapmış olan Makariosu başlarına taz yaptılar.

Şimdi Avrupa Birliyine üye olacaklar. Avropa Birliyine üyelik demek - Kıbrıs davasını kendi açılarından tamamen bitirmek ve Yunanistana bu yerin tapusunu vermek demekdir.

Buna boyun eğmeyeceğimizi söyledik. Yine suç oldu. Diyorlar “Kıbrıs bize müracaat etti. Siz de gelin oturun Kıbrıs delegasyonunda”. Anlamıyorlar ki, müracaatı yapan Kıbrıs deyildir, 35 yıldır Kıbrısda iki idare vardır: Türk idaresi, Rum idaresi. Bunu Rum idaresi yapmıştır ve niçin yaptığını da anlatmışdır. Eğer Avrupa Birliyine girerse garanti sistemi ortadan kalkar. Garanti sistemi ortadan kalkınca Kıbrısın Yunan olmasını engelleyecek hiçbir engelde kalmaz... Ve bize soruyorlar: “Davet ediliyorsunuz, neden gelip masada oturmuyorsunuz?”

- Hangı masada?




Yüklə 6,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   92




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin