ELMİ KONFRANSLARDA
QUZEY KİBRİS
HAQQİNDA MƏRUZƏLƏRİM
II. Uluslararası Kıbrıs Araştırmaları Kongresi,
24-27 Kasım 1998,
Doğu Akdeniz Üniversitesi, Gazimağusa,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Kıbrıs Azerbaycan Medyasında
Ali Şamil Hüseyin oğlu,
Azerbaycan Ansiklopedisinin grup rehberi,
Bakü — Azerbaycan.
Tarihin belirli kesimlerinde Kıbrıs ve Azerbaycan Osmanlı İmparatorluğuna bağlı olmuştur.1 Ne gazete, ne radyo vardı, telqraf dahi icat edilmemişti. Böyle bir zamanda birbirlerinden uzakta olan Kıbrıs ve Azerbaycan arasında değilde, yakın illerin bir çoğu arasında bile bağlılık, iletişim sıkı değildi.
XX yüzyıl dünyada teknolojinin kalkınması yüzyılı gibi iletişimin hızlanmasına neden oldu. Bu devir Doğu ölkelerinin çöktüğü bir devirdi. Osmanlı İmparatorluğu dağılıyordu. 1878 yılında Kıbrıs adasını B.Britaniya Osmanlı İmperatorluğundan kopardı. Ondan 50-65 sene önceyse Azerbaycanın Kuzeyini günü-günden güclenen genc Rusya İmparatorluğu işğal etti. Nüfusunun çoğunluğunu müslüman Türklerinin oluşturduğu Azerbaycanı Rusya her türlü yollarla tarih boyunca bağlı olduğu memleketlerden ve halklardan ayırdı. Azerbaycan Avropayla ilişkilerini Rusya vasıtasıyla gerçekleşdirmek mecburiyetindeydi. 10.000 km. uçakda bulunan Rusya illeriyle iletişim kurmaya her türlü imkan sağlanmasına rağmen, yakındakı Osmanlı İmparatorluğu ve Kacarlar devletiyle ilişkiler engelleniyordu. Bundan dolayı Azerbaycan Türklerinin Kıbrıs’da yaşayan soydaşlarıyla ilişkileri çok çayıf olmuştur. Fakat töm bu baskılara rağmen milli şüuru söndürmek mümkün olmamıştır.
Geri kalmış tarım Rusyasında XX yüzyılın başlarında bir devrim havası duyulmaya başladı. Sömürge zülmü altında inleyen halklarsa bunu kendi çıkarları — hürriyetleri için kullanmaya çalıştılar. Azerbaycanda onlarca gazete, dergi yayınlanmaya başlandı, sahne eserleri gösterildi, milli okullar açıldı. Azerbaycanda yayınlanan gazete ve dergiler Rusya müslümanları arasında, Doğuda, Avrupada, Afrikada az da olsa yayılıyordu. Bu yayınlarda halkın soyu, tarihi ile ilgili çok değerli yazılar çıkıyordu. Bununla beraber Türk-İslam halklarının yaşamı da gündeme getiriliyordu.
Ali bey Hüseynzade, Ahmet bey Ağaoğlu (Ağayev), Aliabbas Müznib, Alimerdan bey Topçubaşov, Haşım bey Vezirov ve b. onlarla fikir adamlarının, yazarların amacı halkları uyandırmak, aynı kökten, aynı dinden insanları sömürgeçilere, istismarçılara karşı beraber mücadeleye seferber etmek, reform yolla halklarını dünyanın gelişmiş ulusu durumuna getirmekti. XX yuzyılın önlerinde yalnız Kıbrıs Türklerinin değil, Balkan Türklerinin başlarından geçen müsibetler Azerbaycan Milli Medyasının esas konusuydu. Azerbaycan Medyası milli şüurun uyanmasında, Türk möslöman halklarıyla ilişkilerin yaranmasında Rusyadakı Türk halklarına ve toplumlarına da yardımçı oluyordu.
1917 yılında Rusya İmparatorluğunun devrilmesi Kafkasyada yaşayan halklara kendi bağımsız devletlerini kurma imkanını sağladı. Kafkasya Türklerinin kurdukları devletlerden en uzun ömürlüsü Azerbaycan Halk Cumhuriyyeti (28 Mayıs 1918 - 28 Nisan 1920) oldu. Milli şüurun uyanmasında, soydaş olduğu halklarla ilişkilerin sıklaşmasında bu kısa ömürlü cumhuriyetin rolü oldukca büyüktür. Fakat bolşevik Rusyası “halklara hürriyyet” devizi altında sömürge altında ezmiş olduğu halkların kurdukları devletleri istila etdi. 1920-den sonra Azerbaycan Medyasında Kıbrıs konusu göndemden çıkarıldı. Milli düşünceli yazarlar öldürüldü, hapse atıldı, Sibiryaya sürüldü, çok az bir kısmı yabancı ölkelere kaçıb.
Sovyetler Birliği yarandığı ilk günden Medyayı, tüm ideoloji bölümleri parti tekeline çevirdi. Fikir, düşünce üzerine sıkı sansör denetimi kuruldu. Milli, dini düşüncenin propokandası yasaklandı. Bundan dolayı 1920-90 yılları arasında Azerbaycan Medyasında Kıbrıs konusunda bir tane bile olsun, objektiv ve dolgun yazıya rastlamak mümkün değil. 1974 yılındakı olaylara bile Azerbaycan Medyasında yunantaraflı ve soğuk bakılmıştır. Çünki o zamanlar Azerbaycan Medyasının yabançı ölkelerden direkt informasyon alma imkanı yoktu. Moskovadan gönderilen haberleri yayınlamak zorundaydı. Bu yazıların bazılarının altında Azerbaycanlı soyadına rastlıyorunuz. Bunlar da Sovyetler Birliğinin muhabir adıyla dış ölkelere gönderdiği KGB (Devlet Tehlikesizlik Komitesi) ajanlarıydı.
Kıbrıs konusunda Azerbaycanda geniş bilgi veren ilk kaynak Azerbaycan Sovyet Ansiklopedisinin V sayıdır.2 Adanın tarihinden, coğrafyasından, ekonomisinden geniş bilgi veren bu yazı yunan tarafını tutmaktadır. Türklerin başlarından geçen katliamlardan, baskılardan söz edilmiyor. Ada devletinde nüfusun 78%-ni yunanlılar, 18%-ni Türkler oluşturduğunu, burada ermenilerin ve b. halkların yaşadıkları yazılmaktadır. Yunanların Türklerin başına açtığı acı olaylar devri ise böyle anlatılmaktadır: “1963 yılının sonunda Kıbrıslı Türklerle yunanlılar arasında silahlı münakaşa baş verdi. Güvenlik Kurulunun kararı (1964, mart) ile BMT koşunları Kıbrısa girdi. 1974 yılının Temmuzunda irticaçı yunan zabitlerinin kumandanlığı altında olan askeri birlikler, Kıbrısta olan yunan ordu hisseleri EOKA-2 (Kıbrıslı Savaşçıların UlusalBirliüi) hökumete karşı devrim yaptılar. Munakaşaya katılan Türkiye 20 Temmuzda kendi bölmelerini Kıbrısa çıkarmağa başladı. Askeri operasyonlar sonucunda Türk birlikleri adanın yaklaşık 40%-ni tuttular. Kıbrısda yaşanmış duruma ilişkin BMT Gövenlik Kurulu 1974 yılı Temmuz katnamesine göre töm yabançı birlikleri Kıbrısdan çıkmağa çağırdı. 1975 yıl 13 Şubat tarihinde Kıbrısın Türklere ait bölümünde bir taraflı düzende, Kıbrıs Federal Türk Devleti yarandı, Haziranda bu devletin Anayasası hazır oldu.”3
Azerbaycan Sovyet Ansiklopedisı gibi değerli yayında Kıbrısta baş vermiş olayların olduğu gibi yayınlanmamasına rağmen Kıbrıs Terekkiperver Emekçi Halk Partisinin (komunist yönlü AKELpartisının) tarihine genişlik verilmiştir.4 Tüm bunlara karşılık Azerbaycan halkı 1963, 1974 yıllarında Kıbrısda Türklerin başına açılan oyunlardan, bu halkın kendi hürriyeti için yaptığı mücadeleden Türkiyenin radyoları vasıtasıyla haber edinmişti. Sovyetler Birliği çöktüğünde ve Azerbaycanda bağımsızlık mücadelesi başlatıldıkta Azerbaycan Türkleri dünyanın kaderi için de rahatsız olduklarını belirttiler.
1988-91 yıllarında yalnız Baküdeki çoksaylı gösterilerde (zamanla bu gösterilere 1.000.000-a yakın insan katılırdı) değil, Gence, Nahçıvan, Şeki, Sumqayıt gibi şehirlerde, ilçelerde, köylerde bile Kıbrıs Türkleri’nin desteklenmesi konu oluyordu. Gösterilerde dağıtılan, sokak ve alanlarda duvarlara vurulan kağıtlarda da, halk mücadelesi aktiflerinin gizli yayınladıkları az saylı gazetelerde de BMT-nin, dünya devletlerinin KKTC-ni tanımaması kınanılıyordu.5
Tüm bunlar Kıbrıs Türkleri konusunda geniş bilgi vermese bile konunun gündeme gelmesinin esasını koydu. Fakat bu alanda önemli dönüş KKTC Cumhurbaşkanı R.Denktaşın baş danışmanı Ahmet Gazioğlu’nun 1991 yılının Aralık ayında Azerbaycan’a gelişinden oldu. Bundan yedi ay önce Azerbaycan bağımsızlıüını ilan etmişti. Fakat buna rağmen Sovyetler Birliüinin etkisi halen duyuluyordu, sınırları rus askerleri koruyordu. A.Gazioğlunun gelişini resmi qazete ve dergiler deyil,6 AHC-nin qazeteleri ve bu kuruma bağlı olan gazeteciler7 açıkladılar. İlk defa Gazioğlu Kıbrıs Türkleri’nin kaderi konusunda Azerbaycan Türkleri’ne geniş bilgi verdi.
KKTC’de yaşayan İrak Türkmen möcadelesinin önderlerinden Ahmet Göneş Beydillinin 1991 yılının sonlarında Azerbaycana yaptıüı sefer yeni bir döşönceyi ortaya attı. KKTC dünya ölkeleri tarafından tanınmasa da, Türk halklarının ve toplumlarının bağımsızlıüı uürunda möcadele aparan insanları savunuyor ve onları destekliyor.8
Azerbaycan Medyasının Kıbrısta ilgisini çeken Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın hayat yolu olmuştur. İsmayıl Ümidli “Siyasi portre” serisi altında “Rauf Denktaş” adlı geniş bir yazı yayınlamıştır.9 Burada R.Denktaşın hayat yolunun ışıklandırılmasıyla beraber daha çok politik meseleler göndeme getirilmiştir. İ.Ümidli yazıyor: “Rauf Denktaş KKTC çevresindeki embargoyu dağıtmak dolayısıyla en küçük fırsatları bile kaçırmıyor. Bu yolda inatla çalışıyor. O, SSCB’nin dağılması sonucunda yeni yaranmış Türk cumhuriyyetlerinin eninde sonunda onun temsilettiüi devleti tanıyacaklarına inanıyor”.10 Başka bir yazar — A.Şamilov ise yazısını “Prezident istirahet saatlarında” adlandırıyor.11 Eski SSCB cumhuriyetlerinde hayatını siyasi möcadeleye adamış bir insanın zamanla fotosöjetler de yapmasını kabartmaya gerek varmı?.
SSCB’de politikaçılar makine gibi tanınıyordu, insanlar yaşadıkları ölkenin devlet adamlarının, politikaçıların, hatta sanatçıların bile aile hayatı, özel istekleri, dinlenmeleri konusunda hic bir şey bilmiyorlardı. R.Denktaşın cızdığı doğa görüntülerini gazetede yayınlamakla yazar onun ince, duygusal, zevkli bir insan olduğunu okuculara iletiyordu. Ve SSCB’nin 70 yılda biçimlendirdiği politik devlet adamı görümünü dağıtmağa çalışıyordu. Bununla beraber, ilk defa Azerbaycan okuru R.Denktaşın Azerbaycan halkıyla ilgili fikirleriyle tanışmış oldular.
Genelllikle, 1992-93 yıllarını Azerbaycan Medyasının Kıbrısı tanıtma konusunda en başarılı dönemi adlandırmak olar. O yıllarda resmi ve iktidar gazetelerile beraber bağımsız gazeteler de Kıbrısın yakın tarihile bağlı ilginc yazılar yayınlıyordular. Bu yazıların hepsinde Kıbrıs Türklerinin hakkının savunulması açıkça gözüküyor. Bu bakımdan Ramiz Askerin Azerbaycan Milli Meclisinin yayın organı — “Azerbaycan” gazetesinde “Kıbrıs Türkleri ve problemleri” başlıklı seri yazıları;12 Gazenfer Hamidoğlunun “Kipr meselesi”;13 “Mühalifet” gazetesinin “Türk dünyası: Ne var, ne yok?”14; Elhan Rzayevin “Türkler ve yunanlar arasında ilişkiler normlaşacak mı?”15; Ali Şamilovun “Şeytan üçgeni yaranacak mı?”16; “Kıbrıs Karabağa benziyor?”17 ve b. yazılar ilgiçekicidir. Esas ilgiyi tarihe ve politik duruma yönelten bu yazılarda zamanla Azerbaycanın yakın tarihine ve son yüzyıldaki tarihine ilgi çekiliyor ve paraleller yapılıyor. Yunanlarla ermenilerin ister Kıbrısda, isterse de Kafkasyada aynı metodları kullandıkları sergileniyor. “Kıbrıs Karabağa benziyor?” yazısında politik durumların temamen aynı düzenlendiği, sonra da dünyada “yazık, katliama uğramış” ermeni-yunan maskesine girildiği sergileniyor. Mağosa Belediyye başkan yardımçısı Ahmet Yorgancıoğlunun 1974 olaylarıyla ilgili anlattığı hatıralar yazıyı daha etkili yapmaktadır.
1993 yılının 4 Haziranında Azerbaycanda olan devrim KKTC meselesini resmi Medyanın gündeminden tamamen çıkardı. Fakat çok saylı milli şüurlu gazeteler konuyu göndemden çıkarmadılarsa da, okuyucuya yeni bir düşünce de ulaşamadı. Esas ilgi Kuzey ve Güney Kıbrıs Devletleri arasında yapılan konuşmalara çekildi. Bu konuşmalar konusunda resmi açıklamalar Medyada esas yer tutmaktadır.
1993 yılı olaylarından sonra resmi gazeteler de, özel gazeteler de Kıbrısın adını çok sıkı kullanmaya başladılar. Fakat burada Kıbrısın tarihinden, orada yaşayan soydaşlarımızın kaderinden sözedilmiyordu. Azerbaycanda 1992-93 yıllarında devlet sözcüsü, son bir ayda ise başbakan makamında çalışmış AHC önderlerinden Penah Hüseynovun villalarından, marketlerinden ve restoranlarından bahs ediliyordu. 4 Haziran devriminden sonra baskılardan saklanan P.Hüseynovun Kıbrısta yaşadığı yazılıyordu. Yazarların Kıbrıs konusunda bilgileri o kadar zayıftı ki, Kıbrısın Güneyinde bile kimlerin yaşadığını ve orada Türklere olan münasebetin nasılolduğunu bilmiyorlardı. Bazen P.Hüseynovun G. Kıbrısta yaşadığını, bar, restoran sahibi olduğunu yazıyorlardı. Sonralar P.Hüseynovun baskıdan saklanırken Bakü dışına çıkmadığı ve Kıbrısta ne villası, ne restoranı, ne de kuyumcu dükkanı olmadığı açıklandı.
P.Hüseynovla bağlı yazılar baştan başa yalan ve palavra olsa da, Kıbrıs adlı bir ölkenin var oluşunu hatırlatmak, buradakı halk möcadelesinin önderini propakanda etmek bakımından taktir vericiydi.
Azerbaycanda 1990-98 yıllarında 1000-den fazla gazete ve dergi yayınlanmışdır, onların bazılarının bir, bazılarının üç-beş sayısı basılmıştır. Bu gazete ve dergilerin hepsini bulmak, gözden geçirmek mümkün değil. Çünki genel kütüphaneler bile bu gazete ve dergileri tam toplayamamıştır.
Yaptığımız çalışmalardan böyle bir sonuca geliyoruz ki, Kıbrıs konusu genellikle milli yönlü gazete ve dergilerin ilgi merkezinde olmuştur. “Azadlıg”, “Yeni Müsavat”, “525-ci gazet”, “Mühalifet”, “Rezonans”, “Zaman”, “Avrasya” gibi uzun ömürlü yayınlar, onlarla beraber “Bozkurt”, “Menlik”, “Tanıtım” ve başka kısa ömürlü gazeteler Kuzey Kıbrıs konusunda en çok yazan gazetelerdir. 1993-97 yıllarına oranla daha az ilgi çekilen Kıbrıs problemi 1998 yılında Azerbaycan Medyasında yine aktüel olmuştur. Bunda KKTC-nin Azerbaycandakı Ticaret Evinin başkanı Ayfer Said Erkmenin çabaları takdiredicidir.18
1998 yılının mayısında Azerbaycanda 7 medya mensubunun — Medya ve Haberleşme Bakanlığından Halide Bağırlının, “Azerbaycan” gazetesinden Reyhan Mirzezadenin, “Assa-İrada” haber bürosundan Fazil Abbasovun, “Halk” gazetesinden İttifak Mirzebeylinin, “Azadlıg” gazetesinden Elman Şahinoğlunun, “Ekonomik”den Ağası Hunun, “Yeni Müsavat”dan Şahin Ceferlinin KKTC-de olmaları Azerbaycan Medyasının sayfalarını Kıbrıs konusuyla doldurmuştur.19 Bu yazı bolluğu içinde yeni söz azdır. Genellikle, Turizm seferlerinin anılarını hatırlatıyor. Bu da gazetecilerin Kıbrısta özelkonu arayışları içinde olmadıklarını sergiliyor. Onlara gösterilen yer ve verilen dokumanlara esasen yazılar hazırlamışlar. Bu yazıları Azerbaycan Radyosunun yayınlarıyla kıyasladığımız zaman Azerbaycan Radyosunun Kıbrıs Türklerinin edebiyyatını, folklorunu, etnografisini, bilim adamlarını daha çok dikkata aldığına tanık oluyoruz. Azerbaycan Radyosunun prof. yazar İsmayıl Bozkurt, prof. Hasan Cicioğlu hakkında yayınları, Mahmut İslamoğlunun “Kıbrıs Türklerinde eskiden günümüzedek Nevruz” kitabından parçalar verilmesi Kıbrısın tanınmasına böyük katkı Bozkurtıştır.20
Mutlulukverici nokta — Azerbaycan Medyasının son 10 yılda Kıbrısa Doğru fikirlerinin değişmesidir, onun ağrılarına kendi ağrıları gibi bakmasıdır. Onun hakkının çiğnenmesine tepki göstermesidir.
Örnek: 1998 yılı 24 Mayısda Baküde T.İsmayılov adına Çocuk Resimleri Sergi Salonunda Uluslararası Kırmızı Haç Kurulunun sergisi açılmıştır. Sergide I ve II Dünya Savaşları ve lokal çatışmalar konusunda çok sayda resim vardı. “Azadlıg” gazetesi sergiye ilişkin yazıyor: “...1974 Kıbrıs savaşıyla bağlı fotolara da aynı açıdan baka biliriz. Yunanların açılarından bahseden resimlerin olmasına rağmen, Türklerle ilgili hiç resim yok. Sanki bu çatışmada ezilen yalnız yunanlar olmuş...”21
Azerbaycan Medyası yalnız Kıbrıs Türkleri konusunda yazılar vermek, Azerbaycan — KKTC arasında ilişkilerin artmasına çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda o, geçmiş SSCB-de yaşayan Türk halk ve toplumlarıyla KKTC arasında köprü rolü oynuyor.
Dostları ilə paylaş: |