Ra’d Suresi (13/43)



Yüklə 0,8 Mb.
səhifə8/33
tarix02.01.2022
ölçüsü0,8 Mb.
#22358
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   33
Ra’d Suresi
8


اللَّهُ

Allah


يَعْلَمُ

bilir


مَا تَحْمِلُ

neyi yüklendiğini



كُلُّ

her


أُنْثَىٰ

dişinin


وَمَا تَغِيضُ

ve neyi eksilttiğini



الْأَرْحَامُ

rahimlerin



وَمَا تَزْدَادُۖ

ve artırdığını



وَكُلُّ شَيْءٍ

her şey


عِنْدَهُ

Onun yanında



بِمِقْدَارٍ

bir ölçü iledir








Türkçe Transcript (*)

(A)llâhu ya’lemu mâ tahmilu kullu unśâ vemâ teġîdu-l-erhâmu vemâ tezdâd(u)(s) vekullu şey-in ‘indehu bimikdâr(in)

Ali Bulaç Meali

Allah, her dişinin neyi yüklendiğini (neye hamile kaldığını) ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun katında her şey bir miktar (ölçü ve denge) iledir.

Edip Yüksel Meali

ALLAH her dişinin yüklendiğini, rahimlerin eksilttiğini ve arttırdığını bilir. O'nun yanında her şey belli bir ölçüye göredir. *

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Her dişinin neye gebe olduğunu Allah bilir. Ve rahimler ne eksiltir, ne arttırır, onu da bilir. O'nun katında her şeyin bir ölçüsü vardır.

Süleyman Ateş Meali

Allah, her dişinin neyi yüklendiğini ve Rahimlerin neyi eksiltip artırdığını bilir. Onun yanında her şey, bir miktar iledir. *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Allah her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağı bilir. O'nun katında her şey bir ölçüye bağlıdır.

Yusuf Ali (English)

Allah doth know what every female (womb) doth bear,(1813) by how much the wombs fall short (of their time or number) or do exceed. Every single thing is before His sight, in (due) proportion. *

M. Pickthall (English)

Allah knoweth that which every female beareth and that which the wombs absorb and that which they grow. And everything with Him is measured.

Ra’d Suresi
9


عَالِمُ

(O) bilendir



الْغَيْبِ

gizliyi


وَالشَّهَادَةِ

ve aşikareyi



الْكَبِيرُ

büyüktür


الْمُتَعَالِ

yücedir




Türkçe Transcript (*)

‘Âlimu-lġaybi ve-şşehâdeti-lkebîru-lmute’âl(i)

Ali Bulaç Meali

O, gaybı ve müşahede edileni bilendir. Pek büyüktür, yücedir.

Edip Yüksel Meali

Gizliyi ve açığı Bilendir; Büyüktür, Yücedir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir.

Süleyman Ateş Meali

(O), gizliyi ve aşikareyi bilendir, büyüktür, yücedir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Gaybı da görünen âlemi de bilendir/Alîm'dir O... Kebîr, sınırsızca büyük O'dur; Müteâl, sonsuzca yüce O'dur.

Yusuf Ali (English)

He knoweth the unseen and that which is open: He is the Great, the Most High.(1814) *

M. Pickthall (English)

He is the Knower of the invisible and the visible, the Great, the Nigh Exalted.

Ra’d Suresi
10


سَوَاءٌ

birdir


مِنْكُمْ

aranızdan



مَنْ أَسَرَّ

gizleyen de



الْقَوْلَ

sözü


وَمَنْ جَهَرَ

açık söyleyen de



بِهِ

onu


وَمَنْ هُوَ مُسْتَخْفٍ

gizlenen de



بِاللَّيْلِ

geceleyin



وَسَارِبٌ

görünen de



بِالنَّهَارِ

gündüzün










Türkçe Transcript (*)

Sevâun minkum men eserra-lkavle vemen cehera bihi vemen huve mustaḣfin billeyli vesâribun bi-nnehâr(i)

Ali Bulaç Meali

Sizden sözü saklı tutan da, onu açığa vuran da, geceleyin gizlenen de ve gündüzün ortalıkta gezen de (O'nun katında bilme bakımından) birdir.

Edip Yüksel Meali

Sözü ister gizleyin, ister açıklayın, ister gecenin karanlığında saklanın, ister gündüzün ortaya çıkın O'nun için birdir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Sizden sözü gizleyenle açığa vuran, gece gizlenenle gündüz açığa çıkan, O'nun açısından eşittir (hepsini görür ve bilir).

Süleyman Ateş Meali

Aranızdan sözü gizleyen de, onu açık söyleyen de, geceleyin gizlenen de, gündüzün görünen de (O'nca) birdir. *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Sizden, sözü saklayan da açıklayan da geceye sığınıp gizlenen de gündüz yol alan da O'nun için birdir.

Yusuf Ali (English)

It is the same (to Him) whether any of you conceal his speech or declare it openly; whether he lie hid by night or walk forth freely by day.(1815) *

M. Pickthall (English)

Alike of you is he who hideth the saying and he who noiseth it abroad, he who lurketh in the night and he who goeth freely in the daytime.

Ra’d Suresi
11


لَهُ

O(insa)nın vardır



مُعَقِّبَاتٌ

izleyenler



مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ

önünden


وَمِنْ خَلْفِهِ

ve arkasından



يَحْفَظُونَهُ

onu korurlar



مِنْ أَمْرِ

emrinden


اللَّهِۗ

Allah'ın


إِنَّ

şüphesiz


اللَّهَ

Allah


لَا يُغَيِّرُ

onların durumlarını değiştirmez



مَا بِقَوْمٍ

bir milet



حَتَّىٰ يُغَيِّرُوا

değiştirmedikçe



مَا بِأَنْفُسِهِمْۗ

kendi durumlarını



وَإِذَا أَرَادَ

istediğinde



اللَّهُ

Allah


بِقَوْمٍ

bir kavme



سُوءًا

kötülük


فَلَا مَرَدَّ

artık geri çevirecek yoktur



لَهُۚ

onu


وَمَا

zaten yoktur



لَهُمْ

onların


مِنْ دُونِهِ

O'ndan başka



مِنْ وَالٍ

koruyucuları da








Türkçe Transcript (*)

Lehu mu’akkibâtun min beyni yedeyhi vemin ḣalfihi yahfezûnehu min emri(A)llâh(i)(k) inna(A)llâhe lâ yuġayyiru mâ bikavmin hattâ yuġayyirû mâ bi-enfusihim(k) ve-iżâ erâda(A)llâhu bikavmin sû-en felâ meradde leh(u)(c) vemâ lehum min dûnihi min vâl(in)

Ali Bulaç Meali

O'nun (insanın) önünden ve arkasından izleyenleri (takipçileri) vardır, onu Allah'ın emriyle gözetip-koruyorlar. Gerçekten Allah, kendi nefis (öz)lerinde olanı değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz. Allah bir topluluğa kötülük istedi mi, artık onu geri çevirmeye hiç bir (biçimde imkan) yoktur; onlar için O'ndan başka bir veli yoktur.

Edip Yüksel Meali

(Onların herbiri için) önünden ve ardından nöbetleşerek izleyenler vardır. Onu ALLAH'ın emriyle korurlar. Bir topluluk kendisini değiştirmedikçe ALLAH onların durumunu değiştirmez. ALLAH bir topluluk için fenalık istedi mi, hiç bir güç onu durduramaz; onların O'ndan başka bir koruyup kollayanları da olmaz.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Her insan için önünden ve arkasından takip edenler vardır. Allah'ın emrinden dolayı onu gözetirler. Allah bir kavme verdiğini, o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah bir kavme de kötülük murad etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allah'dan başka bir veli de bulunmaz.

Süleyman Ateş Meali

O(insa)nın önünden ve arkasından izleyen(melek)ler vardır, onu Allah'ın emrinden korurlar. Bir milet kendi durumlarını değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirmez. Allah da bir kavme kötülük istedi mi artık onu geri çevirecek yoktur. Zaten onların, O'ndan başka koruyucuları da yoktur. *

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Her biri için onu önünden ve arkasından izleyen gözcüler vardır ki, kendisini Allah'ın emrine bağlı olarak koruyup denetlerler. Gerçek şu ki Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar, birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı değiştirmedikçe, değiştirmez. Allah bir topluma bir perişanlık dileyince de artık onu geri çevirecek bir güç yoktur. Ve onlar için Allah'ın berisinden koruyucu bir dost da olamaz.

Yusuf Ali (English)

For each (such person)(1816) there are (angels) in succession, before and behind him: They guard him by command of Allah. Verily never will Allah change the condition of a people until they change what is within themselves.(1817) But when (once) Allah willeth a people´s punishment, there can be no turning it back, nor will they find, besides Him, any to protect. *

M. Pickthall (English)

For him are angels ranged before him and behind him who guard him by Allah's command. Lo! Allah changeth not the condition of a folk until they (first) change that which is in their hearts; and if Allah willeth misfortune for a folk there is none that can repel it, nor have they a defender beside Him.


Yüklə 0,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   33




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin