O size şimşeği korku ve umut olarak gösteren, (yağmur yüklü) ağırlaşmış bulutları (inşa edip) ortaya çıkarandır.
Edip Yüksel Meali
O, size korku ve umut olarak şimşeği gösteren ve ağır bulutları oluşturandır.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Size korku ve ümit içinde şimşeği gösteren ve o yağmur yüklü bulutları meydana getiren O'dur.
Süleyman Ateş Meali
O'dur ki size, korku ve umud içinde şimşeği gösterir. (Yağmurla yüklü) ağır, ağır bulutlar yapar. *
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Size, hem korku hem ümit olsun diye şimşeği gösteren O'dur. Yüklü yüklü bulutları da O oluşturuyor.
Yusuf Ali (English)
It is He Who doth show you the lightning, by way both of fear and of hope:(1818) It is He Who doth raise up the clouds, heavy with (fertilising) rain! *
M. Pickthall (English)
He it is Who showeth you the lightning, a fear and a hope, and raiseth the heavy clouds.
Ra’d Suresi 13
وَيُسَبِّحُ
O'nu tesbih ederler
الرَّعْدُ
gök gürültüsü
بِحَمْدِهِ
övgüsüyle
وَالْمَلَائِكَةُ
ve melekler de
مِنْ خِيفَتِهِ
korkusundan
وَيُرْسِلُ
ve gönderir de
الصَّوَاعِقَ
yıldırımlar
فَيُصِيبُ
çarpar
بِهَا
onlarla
مَنْ يَشَاءُ
dilediğini
وَهُمْ
onlar
يُجَادِلُونَ
tartışmaktadırlar
فِي
hakkında
اللَّهِ
Allah
وَهُوَ
O'nun
شَدِيدُ
pek çetindir
الْمِحَالِ
tuzağı (cezası)
Türkçe Transcript (*)
Veyusebbihu-rra’du bihamdihi velmelâ-iketu min ḣîfetihi veyursilu-ssavâ’ika feyusîbu bihâ men yeşâu vehum yucâdilûne fi(A)llâhi vehuve şedîdu-lmihâl(i)
Ali Bulaç Meali
Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.
Edip Yüksel Meali
Gök gürlemesi O'nu överek, melekler de O'nu saygıyla yüceltirler. O, yıldırımları gönderir ve dilediğini onlarla çarpar. Onlar hâlâ ALLAH hakkında tartışıyorlar. O, dayanılmaz güce sahiptir.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayı O'nu tesbih ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla dilediğini çarpar. Onlar Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'ın çarpması pek çetindir.
Süleyman Ateş Meali
Gök gürültüsü, övgüsüyle, melekler de korkusundan O'nu tesbih ederler. Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah'ın tuzağı (cezası) pek çetin olduğu halde, onlar hala O'nun hakkında tartışmaktadırlar.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar.
Yusuf Ali (English)
Nay, thunder repeateth His praises, (1819)and so do the angels, with awe:(1820) He flingeth the loudvoiced thunder-bolts, and therewith He striketh whomsoever He will..yet these (are the men) who (dare to) dispute about Allah, with the strength of His power (supreme)!(1821) *
M. Pickthall (English)
The thunder hymneth His praise and (so do) the angels for awe of Him. He launcheth the thunder bolts and smiteth with them whom He will while they dispute (in doubt) concerning Allah, and He is mighty in wrath.
Hak olan çağrı (dua, ibadet) yalnızca O'na (olan)dır. Allah'tan başka çağırdıkları ise, onlara hiç bir şeyle cevab veremezler. (Onların durumu) yalnızca, ağzına gelsin diye, iki avucunu suya uzatan(ın boşuna beklemesi) gibidir. Oysa ona gelmez. İnkâr edenlerin duası, sapıklık içinde olmaktan başkası değildir.
Edip Yüksel Meali
Gerçek dua O'na yöneltilendir. O'nun dışında çağırdıkları ise onlara hiç bir şekilde karşılık veremezler. Tıpkı suya avuçlarını uzatan; ancak ağzına hiç bir şey ulaşmıyan kimse gibi... İnkarcıların duası boşunadır.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Gerçek dua O'nadır. O'nun dışında yalvarıp durdukları ise onlara hiçbir şeyle cevap veremezler. Onlar olsa olsa ağzına su gelsin diye iki avucunu açana benzer ki, o, ona gelmez. Kâfirlerin duası hep bir sapıklık içindedir.
Süleyman Ateş Meali
Gerçek du'a, ancak O'na yapılır. O'ndan başka du'a ettikleri ise, kendilerinin hiçbir isteklerini karşılayamazlar. (Onların durumu) tıpkı ağzına gelsin diye suya avuçlarını uzatan kimse gibidir. Oysa (uzanıp suyu avuçlamadıkça su) on(un ağzın)a gelmez. İşte kafirlerin du'ası, öyle boşa gider.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gerçek dua yalnız O'na/hak davet yalnız O'nun için yapılır. O'nun dışında yalvarıp davet ettikleri ise onlara hiçbir şekilde cevap veremezler. Onlar, ağzına ulaşsın diye iki avucunu suya doğru açan ama suya ulaşamayan birinden başkasına benzemiyorlar. Küfre sapanların dua ve davetleri, şaşkınlığa dalmaktan başka bir işe yaramaz.
Yusuf Ali (English)
For Him (alone) is prayer in Truth:(1822) any others that they call upon besides Him hear them no more than if they were to stretch forth their hands for water to reach their mouths but it reaches them not: for the prayer of those without Faith is nothing but (futile) wandering (in the mind).(1823) *