MUTLULUK MÜDÜRLÜĞÜ
İKİNCİ PERDE
Dekor : ilk perdedeki dekora ilaveten sahnenin bir tarafı ofis görünümüne dönüştürülmüştür.
(Perde açıldıktan sonra müdür sahneye gelir ve odasına geçer. Bilgisayarına bakmaya başlar. iç ses : Hele şu MUHKİ’lerin yarım kalan cevaplarına bir bakayım… Bu da daha güzelmiş ya, keşke departmanlardan birine bunu görevlendirseydim….. Aaaa bu da fena değilmiş. Oooooo bunu nasıl kaçırmışım.. Mutluluk Müdürlüğünde çok mutlu olacağım , çooooook....
(Huri sahneye gelir, sağa sola baktıktan sonra yavaşça müdürün odasının kapısını açar.)
HURİ – Müdürüümmmm.
MÜDÜR – (Heyecan ve mutlulukla kalkar yerinden) Huri hanıııııımmm.. Hoş geldin. (Sarılır.) İç Ses : Of ya, taş gibi kadın.
HURİ - Hoş buldum efendim. Nasılsınız, yorgunluğunuzu atabildiniz mi? İç Ses : Yüzü gülüyor müdürcüğümün.
MÜDÜR - İyiydim ama, seni gördüm süper oldum. İç Ses : İnsan senin yanında kendini yorgun hisseder mi hiç, Hurişimmmm… Hastayım kız sana (iç sesin volümü yüksek çıkar, Huri hastayım sözünü duyar)
HURİ - Hasta mısınız efendim? İç ses : Bana karşı boş değil ya.
MÜDÜR – Yoooo, hasta değilim. İç ses : Hastayım evet, sana hastayım. Huriş hastalığı. Bu hastalığı ben buldum. Tıp dalında nobel bile alırım. Yemekten kimseye bahsetme. Ama harikaydı, teşekkür ederim ayrıca. Akşamki yerde bir yemek daha yiyelim. Ama bu kez hesaplar benden ona göre. Yoksa gelmem. İç Ses : Çaktırmadan yemek daveti de yaptım.
HURİ – Size hayır diyebilir miyim efendim. İç ses : Ay çok güzel ya. inanıyorum bu müdürlükte ve bu müdürle ben çok mutlu olacağım.
MÜDÜR – Demiştim sana, en yakınımda olacaksın. Yönetici Asistanısın artık. İç ses : Yani benim asistanımsın, beniiiiim.
HURİ – Beni çok memnun ettiniz efendim. Sizin yakınınızda ve hatta yanınızda olmaktan çok mutluluk duyacağım. İç Ses : Ay ben bu adama aşık mı oldum ne.
MÜDÜR –Ya da işi kırıp gideriz. Birlikte çıkmayalım ama, dedikodu olmasın. Sen erken çıkarsın İç Ses : Kendimizi sağlama alalım değil mi?
HURİ – Siz nasıl uygun görürseniz efendim. İç Ses : Erken çıkar kuaföre giderim, biraz süslenirim. (Sevinç şarkı söyleyerek sahneye gelir.)
SEVİNÇ – Bir tek dileğim var mutlu ol yeteeeer…(Müdürün kapısını tıklatmadan açar.) Pardon efendim. İç ses : Ooooo, yakınlık başlamış bile.
MÜDÜR – Pek keyiflisin Sevinç Hanım. Daim olsun. İç ses : Tabi aldın terfiyi, keyiflenirsin.
SEVİNÇ – Sayenizde efendim. İç ses : Şirin görünmeye çalışma hiç, pis zampara. Size de hayırlı olsun Huri hanım?
HURİ – Teşekkür ederim Sevinç hanım. İç ses : Pek bir dil ucuyla söyledi. Beni hiç sevmedi bu kadın ya.
SEVİNÇ – İç ses : Nasıl da kasılıyor, sanırsın müdür bu olmuş.
MÜDÜR – Yardımcılarıma çağır. Görevlendirmelerimizi de yapalım. Ahali mutluluk bekliyor bizden, geciktirmeyelim.
SEVİNÇ – Peki efendim. İç Ses : Bakalım nasıl mutluluk vereceksiniz.(Sevinç çıkarken, Huri de ayağa kalkar.)
HURİ – İzninizle ben de çıkayım efendim. İç ses : Nasıl olsa daha çok baş başa kalacağız.
MÜDÜR – Tamam Huri hanım. (Sevinç, ardından Huri müdürün odasından çıkar.)
SEVİNÇ – Huri hanım, siz oturun ben müdür yardımcılarını çağırayım. (Sahnenin arkasına gider ve kısa sürede döner. Ardından Mesut, Mutlu ve Bahtiyar gelir, müdürün yanına geçerler.)
MÜDÜR – Hoş geldiniz arkadaşlar. Şu görevlendirmeleri yapalım diye çağırdım sizi. Kim kimi isterse seçsin. İç Ses : Huri hariç.
MUTLU – Ben, Umut’un Moral Motivasyon, Arzu’nun Entel Dantel departmanlarında değerlendirilmelerini öneriyorum.
MESUT – Peri İyilik Sağlık departmanında değerlendirilmeli. Nabız yoklayabiliyormuş ya pardon ölçebiliyormuş ya.
BAHTİYAR – Neşe Neşelendirme departmanında olabilir. Sevinç de çok yoruldu, yan gelip yatsın biraz. Safiye de ıvır zıvır işlere bakar.
MÜDÜR – İç ses : Aferin yardımcılarıma, hem iyi analiz yapmışlar, hem de Huri’ye dokunmadılar.O zaman Huri’yi de Yönetici Asistanı yapalım.
MESUT – İç Ses : Zaten tek hedefin bu değil miydi. (Neşe, Arzu, Umut, Safiye sahneye gelir. Sevinç eliyle sus işareti yapar.)
SEVİNÇ – (Kısık sesle) Arkadaşlar, sesinizi çıkarmayın, içeride kozmik görüşmeler yapılıyor. (Sahnedekiler sessizce oturur. Bir birleriyle kaş göz hareketleriyle selamlaşır. Bir birilerine şirinlik, şımarıklık yaparlar.)
MÜDÜR – Altı Mutluluk Uzmanımız, buna karşılık on iki departmanımız var. Her uzmanı biri asaleten biri de vekaleten iki departmanda görevlendirelim. MUHKİ’lerin içinden seçeriz sonra. Uygun mudur sizce de. (Başlarıyla onaylarlar.) O zaman yazalım. (Listeyi eline alır, arkalarında Yardımcıları ile odadan çıkar, uzmanlara listeyi okur. ) Evet arkadaşlar, birimlerinizi belirledik. Müdür yardımcılarınız ne yapacağınızı söyleyeceklerdir.
BABA DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ Mutlu bey
-Umut : Moral Motivasyon Departmanı : (Asaleten)
-Umut : İyilik Sağlık Departmanı : (Vekaleten)
-Arzu : Düş İşleri Departmanı : (Vekaleten)
-Arzu : Entel Dantel Departmanı : (Asaleten)
YAVRU DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ Mesut Bey
-Sevinç : Yan Gelip Yatmaya Teşvik Departmanı : (Asaleten)
-Sevinç : Gaza Getirme Departmanı : (Vekaleten)
-Neşe : Neşelendirme ve Mutluluk Bulaştırma Departmanı : (Asaleten)
-Neşe : Can Sıkıntısı Giderme Departmanı : (Vekaleten)
CAMİ AVLUSUNA BIRAKILAN DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ Bahtiyar Bey
-Peri : Şapkadan Tavşan Çıkarma Departmanı : (Asaleten)
-Peri : Üfürükten Tayyare Departmanı : (Vekaleten)
-Safiye : Çöp Çatma Departmanı : (Asaleten)
-Safiye : Ivır Zıvır Departmanı : (Vekaleten)
ÖZEL DEPARTMAN
-Huri : En özel departman : (Asaleten)
SEVİNÇ - İç Ses : Huri asistan oldu he. Amaaan olursa olsun, ben de bıkmıştım bu adamla çalışmaktan zaten. Egosu yüksek insanlardan az uzak kalırım kafam rahat olur en azından. Müdürüm teşekkür ederim, beni de ödüllendirmişsiniz. İç Ses: Adam beni başından atmak için oraya atamış. Tabi kendisi Huriciğiyle baş başa kalacak ya neyse… Şu an kendimi çatıya saklanmış eski radyo gibi hissediyorum.
MÜDÜR - Sevinç hanım, çok hizmetini gördüm. Ödülü hak ettin. Bundan sonra departman sorumlusu olarak hizmetlerinden yararlanmaya devam edeceğim. Şimdiye kadarki hizmetlerinden dolayı teşekkür ederim. İç Ses : Terfi ettirerek kurtuldum, oh be...
NEŞE – Tam yerinde çalışacağım. Ay çok teşekkür ederim müdür bey. İç Ses : Ayşe Fatma Hayriye haydi çifte telliye ohhh ohhh (Kendi etrafında dönerek çifte telli oynamaya başlar)
MESUT – Müdür bey ben arkadaşları alıp geçeyim odama konuşalım. İç Ses : Şu an kendimi snickers yememiş tüylü bamya gibi hissediyorum
MÜDÜR – Tamam Mesut bey. Hayırlı olsun arkadaşlar, başarılar diliyorum. (Mesut, Sevinç ve Neşe sahneyi terk eder.)
UMUT - İç Ses : Vuhuuuuuuuuu baba departmanlardan motivasyon departman sorumlusu olmuşum. Sizi bir motive edeceğim ki göreceksiniz. Şu an kendimi izleyenlere tavsiyelerde bulunan kamu spotu gibi hissediyorum
ARZU – İç ses : Entel dantel işleri sorumlusu olmuşum. Nasıl belirledilerse. Aman neyse şimdilik susayım. Ödüm kopuyordu asistan yapacak diye. Bakışlarıyla yiyecekti nerdeyse beni. İç sesim sen de sus.
MUTLU – Ben de geçeyim müdür bey. İç Ses : Şu an kendimi tüm İstanbul’un asayişinden sorumlu komiser rıza baba gibi hissediyorum.
MÜDÜR – Tamam Mutlu bey. Umut bey, unutma motivasyon. Arzu hanım, projeler bekleyeceğim senden.
MUTLU - Gelin arkadaşlar. (Umut ve Arzu ile birlikte sahneyi terk ederler.)
BAHTİYAR – Bizde geçelim arkadaşlar. İç Ses : Ben bunlarla çalışacağım he. Al birini vur ötekine. Şu an kendimi sekizinci çocuğu da kız doğmuş aşiret ağası gibi hissediyorum.
MÜDÜR – Tamam geçin Bahtiyar bey. Hayırlı olsun, başarılar diliyorum. İç Ses : Safiye sessiz ama, Peri’nin bakışları fena. Memnun olmadığı belli.
PERİ – İç ses : Bu ne ya, şapkadan tavşan çıkarma. Adında bile meymenet yok. Klasıma yakışır mı bu benim. Of yaaa.. Şu an kendimi devesi ölmüş arap gibi hissediyorum.
SAFİYE – İç ses : Ivır zıvır he, çöp atma he…Beni salak yerine koyun siz. Gösteririm ben size, çöpü de atmayı da çatmayı da… Şu an kendimi lüks apartman dairesinin balkonuna konulmuş turşu bidonu gibi hissediyorum. (Bahtiyar Safiye ve Peri sahneyi terek eder.)
MÜDÜR – Huriiiiiiii….Kaldık baş başa. Gel geçelim odama, istikşafi yapalım. İç ses : Hurişimmmmm benim.
HURİ – Peki efendim. İç ses : Oh be nihayet baş başa kaldık. Karizma müdürüm benim.(Müdürün odasına geçip otururlar.) Şu an kendimi ağırlaştırılmış muhabbet cezasına çarptırılmış mahkum gibi hissediyorum.
MÜDÜR – Demiştim sana, sen benim en yakınımda olacaksın. Nasılmış ama..
HURİ – Evet demiştiniz. Ama ne bileyim, Peri’den de Arzu’dan da çekiniyordum, onları alırsın diye. Kadın kısmı işe karışınca işiniz planladığınız gibi gitmeyebilirdi. İç Ses : Neşe ile Safiye’yi ’ de demiyorum henüz. Ön yargılı demesin.
MÜDÜR – Buranın yöneticisi benim, onlar değil. İç Ses : Çekindiğine göre onlarda benim fark etmediğim bir şey var, bir dahaki sefere daha dikkatli bakarım.
HURİ – İç Ses Söylesem mi acaba, ters teper mi? Aman içimde kalacağına, ben dert edeceğime o etsin. Şeyyyy müdürüm, size bir şey demek istiyorum ama bilmem dinler misiniz?
MÜDÜR - Tabi ki söyleyebilirsin : İç Ses : Bakışından anlıyorum, benden etkilendi, benim gibi heyecanlanıyordur.
HURİ – İç Ses : Çok uzatmadan söyleyip çıkacağım. Şeeyyy.. Belki siz de farkındasınızdır, sizi gördüğüm ilk günden beri hep aklımdasınız. Nasıl anlatsam bilemedim. İç Ses : Yüreğime, tam şurama oturmuşsunuz. ( O sırada ayak sesi duyulur.)
MÜDÜR – (Panik halde) Tamam şimdi git, gelen hele bir gitsin konuşuruz bunu. İç ses : Ulan sırası mıydı ya. Hangi münasebetsiz bu. (Huri kalkıp hızlıca kapıya doğru gider, o an Safiye içeri girer. Huri çıkar.)
SAFİYE – Yaaaa müdür bey, herkes benle dalga geçiyor. Çöpçü diyorlar, çöp attırdılar. Bu nasıl uzmanlık yaaa (Ağlamaklı olur) Bölümümü sevmedim ben.
MÜDÜR - Çöp atma değil Safiye hanı, çöp çatma. İç ses : Bu salak beni öldürecek ya gülmekten. İyi almışız. (Güler)
SAFİYE – Çöp attırdılaaar amaaaaa. O arada cebinden bir yüzük çıkarır. Bakın bunu da çöpten buldum. Sorsam herkes benim diyecekti. En iyisi size vereyim dedim, siz sahibini bulur verrsiniz.
MÜDÜR - (Yüzüğü alır, inceler.) İç ses : Bunu Huri’ye veririm sonra. Hediye aldım derim. Şimdi versem sahibi çıkabilir. Biraz bekleyeyim. (Yüzüğü masanın üstüne bırakır.) Tamam Safiye hanım, birazdan toplantı yapacağım. O zaman uzmanlarımıza sorarım, yerini beğenmeyen varsa becayiş yaparsın.
SAFİYE – İç Ses : Becayiş ne, bana özel yeni departman mı acaba? Ne acayip iş? Neyse, anlamış gibi yapayım. Tamam müdür bey. Kurtarın beni bu dalga geçmelerle. (Safiye çıkar, müdür Huri’yi çağırır.)
MÜDÜR – Huri hanım biraz gelir misin? İç Ses : Yüzüğü armağan edeyim. Yok, akşam yemekte armağan ederim daha iyi, yemek sonrası için de yatırım yapmış olurum. Heh he..
HURİ – Buyurun efendim. (Kırıtarak, sırıtarak müdürün yanına gelir.)
MÜDÜR – Bir şey söyleyecektin yarım kaldı. İç ses : İnşallah başka bir münasebetsiz gelmez.
HURİ – Sizden çok etkileniyorum ben müdürüm. İç ses : Oh be, şimdi o düşünsün, rahatladım.
MÜDÜR - Offffff Huri offfff, hele bir de bana sor. Seni ilk gördüğüm anda felektrik çarpmış gibi oldum. İç ses : Felektrik de uydu ha.
HURİ - Aman Allahım, kalbim, kalbim..İç ses : O da bana karşı boş değilmiş
MÜDÜR - İç Ses : Ne iç sesi ya, iç ses mi kaldı, hepsi dış ses (yerinden kalkıp Huri’nin yanına gelir ve ellerini tutar.) Huriiiiiiiimm. (Öpmek isterken Huri civeli bir şekilde kaçar.)
HURİ – Naapıyorsuuuuun. Bir gelen olur. İç ses : İştahını sonraya sakla müdürcüüüüm.
MÜDÜR – İç sesini duydum, duydum…O zaman bunlara iş vereyim, kaçalım biz.
HURİ – Bayanlara fazla yüz verme ama bak. İç ses : Yolarım saçlarını hepsinin..
MÜDÜR - Sen onlara takılma minik kuşum. Ben onlarla canlı odada çay içmiyorum ki. Bak seninle yemeğe bile çıktım. İç ses : Müdürlük değil sanki evlendirme programı peeeeh. (Kur yapmalar bitince müdür sadede gelir.) Şimdi haber ver arkadaşlar toplansın bir konuşma yapayım, sonra kaçalım. İç Ses : Kulis oluşturalım bakalım, biraz gaz vereyim de, neler oluyor bitiyor müdürlükte bilgim dışında kalmasın.
HURİ – Kısa tut ama, kuaföre gideceğim daha. İç Ses : Aklını başından alacağım senin.
MÜDÜR – İç ses : Aklım gitti zaten başımdan Hurişimmm. Tamam, tamam.
(Huri çıkar, sahnenin arkasına gider, az sonra gelir. Ardından Mutlu, Mesut ve Bahtiyar gelir.)
Hoş geldiniz arkadaşlar, Birazdan bir toplantıya gideceğim. Çıkmadan biraz istikşafi yapalım dedim. Safiye görevinden memnun değilmiş. Herkes çöp işleri sorumlusu diye dalga geçiyormuş. Var mı başka memnuniyetsizliği olan?
MUTLU – Benim uzmanlarım memnunlar.
MESUT – Benimkiler de..Tam yerine düştük diyorlar.
BAHTİYAR – Peri de memnun değil. Mutlu beyin departmanlarından birini istiyormuş. İç ses : Mutlu’nun da bokunda boncuk var sanki, herkes onu istiyor. Ulan müdür bana verdiğin bölüme bak, cami avlusu..
MÜDÜR – Becayiş yaparız isteyen olursa dedim Safiye’ye. Hele siz de dinlersiniz olmazsa. İç ses : Ama siz dinlemeyin ya, üstüne beş koyarsınız. En iyisi ben hepsiyle tek tek görüşeyim. Neyse siz boş verin takdir müdür beyindir dersiniz, bana yönlendirirsiniz, çok fazla çıngar çıkarırlarsa.
MESUT – İsterseniz şimdi toplanalım, herkes eteğindeki taşı döksün.
MUTLU – İyi olur bence de. Görev tanımlarını da yaparız.
BAHTİYAR – Görevleri ile ilgili proje üretmeleri bilgisini de iletmiş oluruz.
MESUT – Mutluluk nedir, onu tanımlasınlar mesela?
MUTLU – Çalışanları işten soğutan nedenleri tespit etsinler, bu nasıl çözümlenir fikir üretsinler.
BAHTİYAR – İç ses : Cami avlusuna koyarsan çalışan tabi ki soğur. Tam benlik konular bunlar. Bence de bu konu güzel.
MÜDÜR – Huri hanım, uzmanlarımızı da çağırır mısın?
HURİ – Peki efendim, (Sahnenin arkasına gider gelir. Ardından uzmanlar gelir.) Uzmanlarımız hazır efendim.
MÜDÜR – Hadi gidip konuşalım bakalım. (Odadan dışarı çıkarlar. Uzmanlara hitaben konuşmaya başlar.) Arkadaşlar görevlendirmelerinizi yaptık. Şimdi sıra ne yapacağınıza geldi. Ama önce yerini beğenmeyen var mı, ya da verimli olabileceği daha farklı departman düşünen var mı? Safiye hanım memnuniyetsizliğini dile getirdi.
SEVİNÇ – Ben yerimden memnunum, kısa sürede terfi bile ederim. İç ses : Ohhh yan gel yat.
UMUT – Ben de memnunum. Daha önceki iş deneyimlerim de bu yöndeydi. İç ses : Acaip motive edeceğim sizleri.
NEŞE – Departmanım benim de sosyo kültürel yapıma uygun. İç ses : Ay baksanıza içim dışım kıpır kıpır.
ARZU – Ben henüz konsantre olamadım. Entel yanımı ortaya çıkarmaya çalışacağım. İç ses : Danteli olmayaydı iyiydi.
PERİ – Ben şapka tavşan tayyare üçlemesini klasıma yakıştıramadım. Bilgimi, birikimimi, donanımımı gösterebileceğim bir alan değil. Ana Departmanlar adında yeni bir bölüm açmanızı ve başına da beni getirmenizi istiyorum. Sağlık önemli. Baba departmanlardan İyilik Sağlık Departmanını alır yanına da iş sağlığı diş sağlığı diye departmanlar kurun. İç ses : Ben bu yaştan sonra kimsenin ağız kokusunu çekemem.
MÜDÜR – İç ses : Yavaş gel, yerler yaş.
PERİ – Eğer gücümüz yetmez diyorsanız buna, ben yukarıdan yaptırırım.
BAHTİYAR – İç ses : Oha yani. Bir müdüre böyle söylenir mi? Yeni nesil açık sözlülükle patavatsızlığı hep karıştırıyor. (Herkes şaşkınlıkla Peri’yi izlemektedir.)
HURİ – İç ses : Saçlarımı bu kez perma mı yaptırsam? Mavi elbise giyeyim bu kez. Bir de yüksek topuk.
MESUT – İç ses : Beni hafife almayın derken bunu kastediyormuş. Korkular ulan bundan.
ARZU – İç ses : Bir kadın olarak takdir ettim kendisini ifade etmesini. Ama, fazla uçtu.
NEŞE – İç ses : Biz bunun yanında pek pısırıkmışız ya. Müdür buna çektirir.
SAFİYE – İç ses : E anacım git kocanın yardımcısı ol sen de. Niye buraya gelip başkasının hakkını yedin.
UMUT – İç Ses : Kadın da ego tavan yapmış anasını satayım. Bulmuş bunuyor.
MUTLU – İç ses : Mesut düşünsün, iyi ki bana bağlı değil.
MÜDÜR – Peri hanım, size ne görev verildiyse onu yaparsınız. Dışarıda binlerce, milyonlarca kişi var yerinizi dolduracak.
PERİ – Benim yerim doldurulamaz müdür bey. Göreceksiniz, göstereceğim size. (Sinirli bir şekilde çıkar.)
MÜDÜR – Ben size çıkın demedim, derhal geri dönün. İç ses : Ne şirretmiş bu ya.
PERİ – Sinirim geçsin gelirim, daha fazla kırıcı olmayayım.
MÜDÜR – Neyse arkadaşlar, bazı öneriler var. Onlar üzerinde düşünüp projeler hazırlamanızı istiyorum. Şimdi soruyorum size, sırayla beyin fırtınası yapalım. Çalışanları işten soğutan sebepler nelerdir? Huri hanım siz de not edin lütfen. (Huri bilgisayara yazar.)
MESUT – Ben başlıyorum. Amacı olmayan işler
BAHTİYAR – Yarım kalan projeler
MUTLU - Ekip üyeleri arasındaki uyumsuzluk ve huzursuzluk
ARZU - Empati yoksunu yöneticiler
UMUT - Takdir edilmeme
NEŞE - Yöneticinin mesafeli olması, yönetimin otoriter ve agresif olması
SAFİYE - Çalışanların fikirlerinin dikkate alınmaması
MÜDÜR – Tamam, şimdi bunları nasıl önleriz diye birer çalışma yapmanızı istiyorum. Şimdi gidebilirsiniz. Mesut bey, çalışmalara Peri hanımın katılmasını da sağlayın. (Herkes sahneyi terk ederken, Müdür Mesut’u çağırır.) Mesut bey siz biraz gelir misiniz. (Odasına geçerler.)
MESUT – İç ses : Kesin Peri’yi harcayayım diye beni tetikçi yapacak.
MÜDÜR - Mesut bey, birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen daha karizmatik olduğun için seni kendime daha yakın buluyorum. Biliyorsun ben eleştiri ve öneriye açık bir idareciyim. Departmanlar yetkilisi olarak her şeyi yapma yetkisi veriyorum sana. Sadece bilgim ve onayım dışında bir şeyler gelişmesin. Çünkü ben senin aldığın ve uyguladığın kararların ne olduğunu bilmezsem, destek olamayabilirim. Bu yüzden alacağın kararları uygulamaya koymadan evvel benimle paylaşırsan çok başlılık algısını da önlemiş oluruz. İç ses : Buranın horozu benim, öyle kafana göre icatlar çıkarmak yok. Bu herifin benim yerimde gözü var. Attığı her adımı bilmem lazım. En iyisi sevinç takip eder bunu.
MESUT – İç ses : Mesaj alınmıştır. Her şeyi senle paylaşırım, Tamam Müdür bey. Ben bakayım arkadaşlar ne yaptı.
MÜDÜR – Tamam. Geçerken, Mutlu beye söyler misiniz bana gelsin. (Mesut çıkar.)
HURİ – Ne zaman çıkacağız, İç ses : Daha kuaföre gideceğim.
MÜDÜR – Tamam canım, sen çık. İstersen seni kuaförden alırım.
HURİ – Tamam o zaman, ama fazla da acele etme, oralarda beklemeni istemem. Kuaförde işim uzun sürebilir.
MÜDÜR - (Türkü söylemeye başlar) Akşama geleceğiiiiim, akşama geleceğim, anahtarlar neredeeeee
HURİ – (Oynayarak eşlik eder.) Tavuk da pişer tenceredeeee, anahtarlar penceredeeee (Gülerek ve oynayarak çıkar ve sahneyi terk ederken Mutlu müdürün yanına gelir.)
MUTLU – İç ses : Oh, keyfe bak. Buyurun müdür bey, beni çağırmışsınız.
MÜDÜR - Mutlu bey, birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen hemşerim olduğun için seni kendime daha yakın hissettim. O yüzden en baba departmanları sana bağladım. Biliyorsun ben eleştiri ve öneriye açık bir idareciyim. Departmanlar yetkilisi olarak her şeyi yapma yetkisi veriyorum sana. Sadece bilgim ve onayım dışında bir şeyler gelişmesin. Çünkü ben senin aldığın ve uyguladığın kararların ne olduğunu bilmezsem, destek olamayabilirim. Bu yüzden alacağın kararları uygulamaya koymadan evvel benimle paylaşırsan, çok başlılık algısını da önlemiş oluruz. Ayrıca bilmem gerekenleri de baş yardımcım olarak bana iletmeni istiyorum. Mesut pek rahat duracağa benzemiyor. Desteğinle sivriliğini törpüleriz. İç ses : Buranın horozu benim, öyle kafana göre icatlar çıkarmak yok. Artık ispiyonculuk da yap yani. Neyse bunu da birine takip ettiririm.
MUTLU – İç ses : Mesaj alınmıştır. Benden ispiyonculuk yapmamı istiyor. Öyle görüneyim bari. Tamam Müdür bey, endişeniz olmasın.
MÜDÜR – Tamam. Geçerken, Bahtiyar beye söyler misin hemşerim, bana gelsin. İç ses : Buna da pek güvenmiyorum ya, bakalım artık.
Mutlu – Tamam hemşerim. (Sırıtarak çıkar. Bahtiyar gelir.)
MÜDÜR - Bahtiyar bey, birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen daha hoşgörülü ve mutlu biri olduğun için seni kendime daha yakın hissettim, o yüzden en cazip departmanları sana bağladım. Biliyorsun ben eleştiri ve öneriye açık bir idareciyim. Departmanlar yetkilisi olarak her şeyi yapma yetkisi veriyorum sana. Sadece bilgim ve onayım dışında bir şeyler gelişmesin. Çünkü ben senin aldığın ve uyguladığın kararların ne olduğunu bilmezsem, destek olamayabilirim. Bu yüzden alacağın kararları uygulamaya koymadan evvel benimle paylaşırsan çok başlılık algısını da önlemiş oluruz. İç ses : Buranın horozu benim, öyle kafana göre icatlar çıkarmak yok. Bu herif beni satar ya, attığı her adımı bilmem lazım. Neyse bunu da birine takip ettiririm.
BAHTİYAR – Tamam müdür bey. İç ses : en cazip departmanlarmış, sevsinler seni. Sana hoşgörülü olmak değil, Peri gibi olmak lazımmış ya, neyse. Gideyim ben.
MÜDÜR – Geçerken, Sevinç hanıma söyleyin bana gelsin. (Bahtiyar çıkar. Sevinç gelir.)
SEVİNÇ – Buyurun efendim. İç ses : Pis müdür nasıl oynattı yerimden.
MÜDÜR - Sevinç hanım. Birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen daha önce çok emek verdin, vefakar olduğun için seni kendime daha yakın hissettim, o yüzden en rahat departmanı sana verdim. Daha sonra bazı departmanları da sana bağlayacağım. Sen zeki çevik aynı zamanda beceriklisin. Mutlu bey biraz mutsuz görünüyor. Ne düşündüğünü ne yaptığını bilirsek onu da mutlu etmenin yollarını ararız. Bu nedenle seni mutlu beyden sorumlu devlet bakanı, ay pardon görevlendiriyorum. Öğrendiklerini benimle paylaşırsan çözüme daha çabuk ulaşırız. Bunu sakın ispiyonculuk olarak değerlendirme. Bilgi paylaşımı diyelim. İç Ses : Resmen ispiyonculuk yapmanı istiyorum işte cin kız, sen anlamışsındır.
SEVİNÇ – İç Ses : Doğamız gereği rahatlığa çok hızlı adapte olur, alışır ve tembellik yapmaya meyilli yaşarız. Yan gelip yatmakla sınırlı kalmam, sınırları zorlarım, değişik yatma pozisyonları bile üretirim ben. Öteki yan, sırt üstü, kurbağalama, kelebek. ben bunu bir şeylerle karıştırdım ama neyse. Tamam efendim, elimden geleni yaparım. Gözüm açık kulağım delik olacak. Yönetici asistanlığımdaki gibi. İç ses : Seni bile satarım pis zampara.
MÜDÜR – O zaman geçerken Umut beye söyle, bana gelsin. İç ses : Bunun sadakatine güveniyorum ben, (Sevinç çıkar, Umut gelir.)
UMUT – Buyurun müdür bey. İç Ses : Böyle tek tek görüştüğüne göre kesin filmler entrikalar çeviriyordur. Bakalım ne çıkacak altından.
MÜDÜR – Umut bey, Birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen zeki ve çevik olduğunu hissediyorum. Motivasyon ve moral konusunda çok önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Bir de Mesut bey biraz mutsuz görünüyor. Ne düşündüğünü ne yaptığını bilirsek onu da mutlu etmenin yollarını ararız. Bu nedenle seni Mesut beyden sorumlu devlet bakanı, ay pardon görevlendiriyorum. Öğrendiklerini benimle paylaşırsan çözüme daha çabuk ulaşırız. Bunu sakın ispiyonculuk olarak değerlendirme. Bilgi paylaşımı diyelim. İç Ses : Resmen ispiyonculuk yapmanı istiyorum işte, sen anlamışsındır.
UMUT – Merak etmeyin müdür bey, her konuda elimden geleni fazlasıyla yapacağımdan kuşkunuz olmasın. İç Ses : Hele biraz zaman geçsin, taşlar yerine otursun. Müdürü kafalarım ben. İyi geçinmek lazım bununla. Mühür kimdeyse sultan oymuş... Efendim, ben hemen dersimi çalışmaya başladım. Öncelikle mesai konusunda önerim var, uygun görürseniz uygularız.
MÜDÜR – Neymiş öneriniz?
UMUT – İş ilanında adaylarda aranan şartlara da uygun olduğu için mesai saatlerinin Uyandığımızda başlaması, canımız sıkıldığında bitirilmesi şeklinde ayarlanmasını önerecektim. İç ses : istediğin zaman gel, istediğin zaman git. Ohh miss...
MÜDÜR – Gerekçen nedir bu öneride?
UMUT - Bilindiği üzere, çalışanların müdürlüğümüze bağlılığını, çalışma verimliliğini artırmak, çalışan memnuniyetini sağlamak, motivasyonla ilgilidir. Motivasyon insan ilişkilerine yön veren en önemli olgulardan biridir. Hangi türde olursa olsun bütün kurum ve kuruluşların ortak hedefi insanların çabalarını, amacı gerçekleştirmeye doğru yoğunlaştırmaktır. İş ne olursa olsun sonuçta istenen şey söz konusu işin yapılabilmesi ise insanın istekli olmasını, işi benimsemesini gerektirir. İşte bu isteği sağlayan bireyin motivasyon düzeyidir. Müdürlüğümüz çalışanlarının motivasyon düzeyini en yüksekte tutabilmenin ilk adımlarından birisi mesai saatlerinin düzenlenmesidir. Bu sebeple mesai saatlerimizin işe başlama: uyandığımızda, işi bitirme: canımız sıkıldığında olarak uygulanmasının motivasyonu çok artıracağını düşünüyorum.
MÜDÜR – Tamam, öyle yapalım. İlk somut öneri olduğu için kabul ediyorum. Belki diğer arkadaşlar da uyumaz fikir üretirler. İç Ses : Adama helal olsun, gözüme girdi.
UMUT - motive olmuş bir çalışan demek, belli bir ruh halini yakalamış çalışan demektir. Bu ruh hali, işi başarmak, hedefine ulaşmak için yani işinin gereklerini yerine getirmek için yeterli arzuyu içinde barındırır. Mesai saatlerini bu şekilde düzenlersek çalışanlarımızı daha çok motive edebileceğimizi düşünmekteyim. İç Ses: Sanki çalışanlar çok umurumdaydı, tamamen kendimi düşündüğümden...
MÜDÜR - Size katılıyorum. İç ses : Çok biliyorsun sen.
UMUT – Teşekkür ederim müdür bey.
MÜDÜR – Geçerken Neşe hanımı bana yollar mısınız?
UMUT - Tamam efendim. İç Ses : Anlaşılan herkesle aynı şeyi konuşup, ispiyonculuk isteyecek. (Çıkar, Neşe gelir.)
NEŞE – Buyur müdür bey. İç Ses : Azcık sırıtayım, memnuniyetimi belli edeyim.
MÜDÜR - Neşe hanım. Birimimizi kurduk, az çok görevlerimizi de belirledik. Sen daha önce neşeli, şen, hoş görülü ve daha pozitif biri olduğun için sosyo psikolojik durumuna en uygun departmanı sana bağladım. Herkes biraz mutsuz görünüyor. Ne düşündüklerini ne yaptıklarını bilirsek herkesi neşelendirmenin, mutlu etmenin yollarını da ararız. Bu nedenle. Gördüğün, duyduğun, öğrendiğin her şeyi benimle paylaşırsan çözüme daha çabuk ulaşırız. Herkes senin gibi güzel, neşeli ve mutlu olur. Bunu sakın ispiyonculuk olarak değerlendirme. Bilgi paylaşımı diyelim. İç ses : Resmen ispiyonculuk yapmanı istiyorum işte cin kız, sen anlamışsındır.
NEŞE – İç ses : Aaa beni güzel bulmuş. Hiç kuşkunuz olmasın Müdürüüüüüm. Ben burada herkese krizler yaratacağım, kahkaha krizleri. Aman ölümlü dünya değil mi? Sahi beni güzel buluyor musunuz müdürüm? Kilolu değilim sizce değil mi?
MÜDÜR – İç ses : Damarını buldum Neşe’nin. Tabi ki, yüzüne yansımış yüreğinin güzelliği. Kaçın kurasıyım, ben anlarım güzelden. Kilolu falan değilsin. Fiziğin çok düzgün. Balık etli kadınları severim. İç Ses : O pantolonun içine girmeye mi çalıştın, yoksa çıkmaya mı çalıştın, çıkaramadın. O pantolon o kalçaya uymuş mu hiç? (Neşe ekseni etrafında kendini gösterircesine dönerken, tüm mal mülk tapu kadastrosunu sergiler.)
NEŞE – Ay efendim teşekkür ederim. (Cilvelenir, şımarır.)
MÜDÜR – Geçerken Safiye Hanımı bana yollar mısın?
NEŞE – Ay o çöpçüyle ne konuşacaksınız müdürüm, onla konuşacağınızı da benle konuşun. İç ses : Zamanını ne onla heba ediyorsun.
MÜDÜR – Sıkıntısı vardı, ikna etmem lazım. Peri vakası yaşamayalım Neşe hanım.
NEŞE – Haklısınız. Peri de çok densiz ya, eşinin gölgesinde amma havalanıyor. İç ses : Ben onun havasını alırdım da, sana ayıp olmasın dedim.
MÜDÜR – Öyle. Neyse bakarız icabına tekrarı olursa olumsuz tutum ve davranışlarının.
NEŞE – Hadi ben kaçtım, baaay. İç ses : Senle güzel anlarımız olacak müdür, sempatim arttı.
MÜDÜR – İç ses : Çatlak ya. Hey Allahım. (Neşe çıkar, Safiye gelir.)
SAFİYE – Buyurun müdür bey. (Kaşları çatıktır.)
MÜDÜR - Safiye hanım. Sıkıntını gelip bana hemen sıcağı sıcağına söylemen hoşuma gitti. İşte böyle her şeyden zamanında haberim olursa çözüm için de anında çaba göstermeye başlarız. Bu tavrınızdan hiç vazgeçmeyin. Müdürlükte olan biten her şeyi, arkadaşların ne düşündüklerini, ne yaptıklarını, gördüğün, duyduğun, öğrendiğin her şeyi benimle paylaş. Senin becayişi de değerlendirmeye aldım, en kısa zamanda gerçekleştireceğim. İç ses : İnşallah beni doğru anlamıştır. Hala yüzüme bakıyor mal mal. Safiye hanım, dinliyor musun beni?
SAFİYE – Bana özel bölüm aç. Çöp işinden kurtar. Dalga geçmesinler benimle. Çok ağırıma gidiyor. İç ses : Peri taklidi yapmaya çalışıyorum, bakayım tepkisi ne olacak. Yoksa ben de azcık kırıtsam mı? Ben diğerleri gibi elektrik veremedim mi size Müdür bey?
MÜDÜR – İlk görüşte pil aldım senden zaten. İç Ses : Elektrik abartılı olurdu zaten. Trafomu yakar sonra bu kara kedi. Sen benim söylediklerimi anladın mı? İç ses : Özel bölüm, hah ha, Saf bir departman yakışır sana. Elektrik veremedim mi, jeneratörüne akü bağladığım. Lafa bak hele.
SAFİYE – Söylediğini anladım da, bunu neden yaptığınızı anlamadım.
MÜDÜR –Onu da anlamayıverin. İç ses : Hiç de salakça bir soru değil. Ya bu mahsus salağa yatıyor olmasın. Yok ya, resmen salak, ama arada böyle sivrilikleri oluyor bu tiplerin.
SAFİYE – Peki Müdür bey.
MÜDÜR – Geçerken Peri hanımı bana yollar mısın?
SAFİYE – Onunla konuşmaya çekiniyorum, ama söylerim.
MÜDÜR – İnsan çalışma arkadaşından çekinir mi ya?
SAFİYE – Siz çekinmediniz mi? İç ses : O konuşurken süt dökmüş kedi gibiydiniz.(Çıkar, Peri gelir.)
PERİ – (Kaşları çatık bir halde gelir. Sinirli hali devam etmektedir. Ağlamış olduğunu vurgulamak için burnunu çeker.) Buyurun
MÜDÜR – Siniriniz yatışmamış. Ağladınız mı siz? İç ses : Kıyamam size ben.
PERİ – Evet, sayenizde.
MÜDÜR – Abartma o kadar. Sen daha iyi departmanlara layıksın. MUHKİ ler atandıktan sonra isteğini değerlendireceğim, hatta uygulayacağım. (Yaklaşıp kucaklamaya çalışır.)
PERİ – Dokunmayın bana.. İç Ses : Kıvama gelmiş, biraz daha zorlarsam bölümü kapacağım. Devam kızım.
MÜDÜR – İç ses : Vay, dokundurtmuyor. Bak hele..Dua et Huri var, yoksa ben seni yola getirmesini bilirdim. Dedim ya MUHKİ ler atanınca bakacağım. Aslında söylediklerin bana da mantıklı geldi. Hatta sen bunu projelendir. Birlikte değerlendirelim.
PERİ – İnanayım mı?
MÜDÜR – İnan inan, müdür sözü sana.
PERİ – İç ses : Müdür sözü nasıl oluyorsa. Müdür sözüne inanmıyorum, Erkek sözü ver.
MÜDÜR – Haydaaaaaa….Tamam dedim ya.
PERİ - O zaman ben gönül rahatlığıyla gidiyorum. İç Ses : Kazanan ben olacağım.
MÜDÜR – Geçerken Arzu hanımı bana yollar mısın?
PERİ - Tamam. (Çıkar, Arzu gelir.)
ARZU – Buyurun Müdür bey.
MÜDÜR - Arzu hanım, biliyorsunuz biz de sisteme uyduk. Müdürlüğü kurduk her zaman her yerde olduğu gibi görevleri sonradan uydurmaya çalışacağız. Yani anlayacağın işe adam değil, adama iş yaratmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla departmanların görevlerinin ne olacağını görevlendirdiğimiz arkadaşlara göre belirleyeceğiz. İç Ses : Uzun cümle kurdum inşallah anlamıştır. Sen entelsin ya, ben de entelce konuşayım dedim. Bir de anlattıklarımı bir de alt yazılı vermek durumunda kalmam umarım. Siz nasıl buldunuz bölümünüzü? İç Ses : Entel dantel hanım .
ARZU – Departmanın adı ilginç. Henüz bilmiyorum neler yapabilirim. Ama çok entelektüel düşünceler gerektiğini düşünüyorum. İç ses: Niye sırıtır ki bu böyle. Gene aynştaynlaşıyor. Gözü fiziğimde. Siz ne iş verecekseniz?
MÜDÜR - . Canlı performansınızı artırarak katkı sağlayacağınızı düşünüyorum. İç ses : mülakatta verdiğin cevaplar çok entel danteldi.
ARZU - Canlı performans derken ? İç ses : Pisssss.
MÜDÜR – Fikirsel sermayenizden işinize aktarma yapmanızı bekliyorum yani. İç ses : Aslında fiziksel sermayeni katsan daha iyi olacakta. Bu çetin ceviz ya. Buna başka yöntemle yaklaşmam lazım. Zor kadın, zoor. Ama olsun, vardır bir yolu.
ARZU - Böyle yaparsanız sizi dinleyemeyeceğim ben.
MÜDÜR – Ne yapıyorum ki?
ARZU – Gözünüzü dikmişsiniz fiziğime. Tepeden tırnağa süzüp duruyorsunuz. Bakışlarınızla taciz ediyorsunuz beni.
MÜDÜR – İç Ses : Güzel kadınsın ne yapayım. Hayır ya size öyle geliyordur.
ARZU – Bana öyle gelmiyor, siz öyle geliyorsunuz. Bakın bana kadın olarak değil, bir insan olarak yaklaşırsanız çok daha iyi anlaşırız. Beni dişiliğimle değil, kişiliğimle algılayın lutfen. İç Ses : Umarım tepkimi dikkate alır.
MÜDÜR – Neler söylüyorsunuz siz. İç ses : Bu ne ya, aman dikkatli olayım.
ARZU – Siz bal gibi anladınız ne demek istediğimi. Milletin gözünden kaçmıyor zaten yaptıklarınız. Ama beni malzeme yapmayın.
MÜDÜR – Ne yapıyormuşum ki. İç ses : Nerde açık verdim acaba?
ARZU - Siz daha iyi bilirsiniz ne yaptığınızı. İnanın rahatsızlık verdiğiniz an sizi kameraya alırım, selfie çekerim yazılı, görsel ve sosyal medyada meşhur ederim. İç ses : Yutkunmaya başladı, pis zampara. Her kuşun eti yenmez bilesin. Yüksek yerlerde adamlarımız var, süründürürüm sizi.
MÜDÜR – Vay, tehdit ha. söyle hele bakayım, sen kimlerdensin, Tellioğullarından mısın Seferoğullarından mısın? Kimin Tosun paşasısın?
ARZU – Ben dalga geçmiyorum, oldukça ciddiyim.
MÜDÜR – Tehditlerini cid’tiye alıyorum. İç ses : Kadına bak ya. Allah Allah..Papuç mu bırakırım ben sana, Yakarım valla. (Telefonu çalar.)
ARZU - İyi günler müdür bey. İç Ses : Başınıza çorap örmek için dinlenmem lazım.
MÜDÜR - (Eliyle çık işareti yapar.) İç Ses : Bunu saymam oturmaya da beklerim.(Arzu, odasından çıkar, ama sahneden ayrılmaz. Müdür telefonla konuşmaya başlar. Arzu kulak kabartır.) Alooo… Karadutum, Çatal karam…… Bitti sayılır benim işim…..Hıııı….Hııııııı….
Aklımı başımdan alman yetiyor, bir de süslenirsen kalpten gitmem umarım….Tamam, kuaförden alırım seni ben. İç Ses : Özledim seni, yüzüne bakmayı, gülüşünü seyretmeyi, ellerinden tutmayı, baygın baygın bakmayı, sana sarılıp öpmeyi. Gazozuna hap koymayı, özledim işte. (Hızlıca odasından çıkar, Arzu ile kısa bir süreliğine göz göze gelir.) Konuşmamı mı dinledi bu acaba? Neyse şimdi acelem var bunla uğraşamayacağım. (Sahneyi terk eder.)
ARZU – (Hem iç sesiyle hem dış sesiyle kendi kendine konuşur.) İç ses : İş istiyordun, İşe girdin işte, Evet, sonunda bir iş buldum. İyi hoş da ben rahat değilim. Keşke gördüklerim, duyduklarım, şu insanlar bir rüya ya da bir tiyatro oyunun parçası olsa, oyun bitse perde kapansa ve ohhhh neyse ki gerçek değilmiş desem. İç Ses: Sen kendini o insanlardan ayrı mı tutuyorsun? İşe girene kadar az mı kapılar aşındırdın? Bir sürü insana yalakalık yapmaya çalışmadın mı? Diğerleri işe alınmasın, ben alınayım demedin mi? Annenin bulduğu torpilin işe yaraması için dua etmedin mi? Bırak şimdi bu vicdan oyunlarını. Şantaj, evet şantaj yapmayı bile düşünmüyor musun? (Sevinç sahnenin arkasından gelir, Arzu’nun kendi kendine konuştuğunu görünce, gidip diğerlerini toplayıp sessizce sahneye gelip Arzu’yu dinlerler. Arzu onların geldiğini görmez. Konuşmasını sürdürür.)
ARZU - Allah belanı versin senin iç sesim. Hep senin yüzünden işte, senin… Aklıma fikrime dolanıp duruyorsun. Saf, salak, geri zekalı diyorsun sürekli konuşarak. İç Ses: Bırak şimdi güldürme beni, herkes, sen de dahil, işine geldiği kadar iyidir, adaletlidir, dürüsttür, ahlak sahibidir. Geçen gazetede okumuştun ya, bir ilçede küçücük bir kız çocuğuna ilçenin ileri gelenleri sistematik olarak tecavüz ediyorlardı hani. Sonra en yaşlılarından biri "Kızım ramazanda dükkana gel seni tepeden tırnağa, giydireyim, senin yaşında torunlarım var" diyerek günah defterindeki sayılardan birine çizik atıyordu. Toplumun iki yüzlü ahlak anlayışı, kendini çok da suçlama insanların geneli böyledir merak etme. Evet, o gazete haberini hatırlıyorum. Ama sen şimdi konuyu nereye bağlayacaksın? İç Ses : Örneğin sana deseler ki; maaşını asgari ücretten 10 katı daha fazla vereceğiz, makamını yükselteceğiz, bilmem ne işlerine en büyük makam sen olacaksın, lakin öyle kolay değil. Olana bitene, suya sabuna dokunmayacaksın önüne gelene imzanı atacak, en tepeden baskı geldiğinde kademeli olarak sen de kendi personeline baskı yapacak, güzel hediyelere teşekkür edeceksin deseler ha ne dersin? Ha ha haa bak hemen düşünmeye başladın bile. Düşünsene yaaa, bugüne kadar hep sıkıntı çektin, bundan sonra hepsi geride kalacak, rüyanda göremeyeceğin kadar lüks bir hayatın olacak istemez misin ? İstemem deyiver de yüzüne tüküreyim senin, bir de yalancı diyeyim. İstemiyorum, ama bir an düşünmedim değil, yani kendimi oralarda bi görür gibi oldum. Ya bi de makam eşittir insanlıktan çıkmak mı, iyi kalınamaz mı? Şartlar mı insanı, insan mı şartları oluşturur? İstemiyorum. Elimde kalan insanlığımı kaybetmeyeceğim. Kendimden başlayacağım arınmaya ve insan olmaya, insan kalmaya. İç Ses: Müdürle de takıştın ne olacak. İyi yaptım, hiç eleştirmeyelim kimseyi öyle mi? İyice azsınlar tepemize çıksınlar. İç Ses: Valla bilmem artık göreceğiz. Neyse ben biraz çalışayım proje falan hazırlayayım. Madem Entel İşleri sorumlusuyum, bari atılana kadar ne yapabilirim onu düşüneyim. İç Ses : Tiyatro günleri yapmalı, bak ne güzel fikir, şebelek müdür kabul ederse neden olmasın?
SAFİYE – Kız anam bu kafayı yemiş, aaaaa..
NEŞE – İç Ses : Kafayı abuk subuk bilgilerle doldurursan olacağı bu. Arzu, kız iyi misin?
ARZU – (Hepsine tek tek bakar,) Siz ne ara geldiniz buraya?
UMUT – Çok dalmışsınız, bizi bile fark etmemişsiniz. Hayrola, canınızı sıkan bir şey mi oldu? İç Ses : Kesim müdürle takıştı.
SEVİNÇ – İç Ses : Müdür asılmıştır, bunun da ağırına gitmiştir. İlk günden böyle olduysa birkaç güne huniyi geçirir kafaya. Ne oldu Arzu?
ARZU – Offff.. Ya ben nereye gelmişim, bu nasıl yönetici? Müdürün bu iştikşafi dediği nedir oynaşmak demek midir? Tartıştık biraz. Telefon geldi çıktı. Kulak kabarttım Huri ile buluşacak.
SEVİNÇ - İç ses : böyle yapmayaydın iyiydi. Bırak müdürü kiminle oynaşmak istiyorsa oynaşsın.
SAFİYE – Arzu, kim kime tecavüz etmiş kız?
ARZU – Tecavüz gazete haberi idi. Bir çok kocaman erkek küçük bir kıza uzun süre cinsel istismarda bulunmuştu. Sizin eve gazete girmiyor mu? Okumuyor musunuz?
SAFİYE – Giriyor da, okunmak için değil.
SEVİNÇ - Sofra bezi, mutfak rafı örtüsü, sinek öldürmede, baca tıkamasında, cam silmede, eşya sarmada mı kullanıyorsun Safiye?
SAFİYE – Evet, hatta tırnak keserken, ayakkabı boyarken, hamsi unlarken, cam silerken, pilav pişirirken, badana yaparken, soba tutuştururken de kullanırım.
NEŞE – Yelpaze yapmıyor musun?
SAFİYE – Yapmam mı, bazen külah yaptığım bile olmuştur.
UMUT – Tekel bayiinden bira rakı alırken de gazeteye sarılır.
SEVİNÇ – Ben dolapların ayakları oynamasın diye katlayıp altına koymada kullandım.
UMUT – Tribün koltuğu vazifesi de görür.
MESUT – (Elinde gazete ortasına delik açıp okuyormuş gibi yaparak sahneye girer.) Gazetenin bu amaçla kullanıldığına da rastlanır. (Hep birlikte gülerler.) Ne oluyor burada hayırdır, niye toplanmışsınız? İç Ses : Kesin bir eylem hazırlığı içindedirler. Siz de mi istikşafi yapıyorsunuz?
ARZU – İstikşafi yönetsel bir eylemdir. Biz ne anlarız.
MESUT – Hımmm, anlaşıldı. Sıkıntı nedir arkadaşlar? (Mutlu ile Bahtiyar da gelir.)
BAHTİYAR – Hayırdır arkadaşlar, kongre mi yapıyorsunuz?
MUTLU – Tanışma faslı bitmiş kaynaşma faslı başlamış gibi.
MESUT – Arzu hanım sorun yaşamış Mutlu bey.
MUTLU – İlk benim haberim olması gerekmiyor muydu?
ARZU – Arkadaşlar üstüne geldi Mutlu bey, ben kimseyle bir şey paylaşmadım.
BAHTİYAR – Kim kimle sorun yaşamış ya? İç ses : Neler oluyor ya, dün bir bugun iki.
SEVİNÇ – Müdür beyle tartışmış Arzu hanım.
SAFİYE – İstikşafi yapamamışlar. Hah ha ha.
ARZU – Safiyeeeee…
SAFİYE – Neeee…
NEŞE – Safiye senin annenle baban akraba mı?
SAFİYE – Sen bana laf mı sokuyorsun şişko?
NEŞE – Ben şişko değilim. Ağzını yırtarım senin, çirkef karı. Ben balık etliyim bir kere, tamam mı?
SEVİNÇ – İç Ses : Aha film başladı.
UMUT – (Sevinç’in kulağına fısıldar.) Neşe Safiye’yi yer.
NEŞE – Etliyim, butluyum, mutluyum. Var mı ötesi?
BAHTİYAR – Bir dirhem et bin ayıbı örter demişler.
NEŞE – Çok şükür örtülecek bir ayıbım yok Bahtiyar bey.
MESUT – Kilolu olmanın avantajları var Neşe hanım, aldırmayın. Mesela kilolu olanlar kırılmaz, esner (Hep birlikte gülerler.)
NEŞE – Siz kendinize bakın Mesut bey, itibar, Türk kası diye şirinleştirmeye çalıştığınız sizden önde giden göbeklerinizi düşünün.
SAFİYE – Maşallah dil pabuç kadar.
SEVİNÇ – Öyle ölü tahtası gibi gezmenin de ne anlamı var ki
NEŞE – Değil mi kız..Yiyelim güzelleşelim.
BAHTİYAR - Biz zaten ince belli bardaktan içmeyiz tavşan kanını, ille de su bardağı olacak ortası enli.
NEŞE – İç Ses : Ay bu adam da taktı bana.
MUTLU - Sözün Özü : Az yer isen hekimle, düz der isen hakimle işin olmaz. İç Ses : Böylece sosyal mesajı da verdik.
(Neşe çantasından bir çikolata çıkarıp yemeğe başlar.)
SAFİYE – Az ye balık, balinaya döneceksin. Bak Peri’ye Deniz kızı gibi.
NEŞE – Ben denizkızı olmayı değil, balina olmayı tercih ederim. Bir kere balinaları arkadaşları asla yalnız bırakmazlar, yunuslar, deniz aslanları, meraklı insanlar.. Dünyada herkesin sevdiği, koruduğu ve hayran kaldığı şahane hayvanlardır. Denizde yüzer, oynarlar. Aktif bir cinsel yaşamları vardır, hamile kalır, sevimli bebek balinalar doğururlar. Ya Denizkızı? Bir kere denizkızı diye bir şey yoktur. Var olsalardı da kimlik karmaşası sebebiyle psikolog kapılarında sıra oluştururlardı. Balık mısın? İnsan mı? Cinsel hayatları yoktur. Yanlarına yaklaşan erkekleri öldürüyorlar, nasıl olabilir ki? Hem, iyice bir bakın, gerekli donanım nerede?? E, sonuç olarak çocukları da olmaz. Zaten balık kokan bir kadını kim ister ki? Sonuç? Ben balina olmayı tercih ederim. Herkes sadece zayıf insanların güzel olduğunu savunuyor ama ben çocuklarımla dondurma yemeyi, beni heyecanlandıran adamla güzel bir akşam yemeğinde sohbet etmeyi, arkadaşlarımla çikolata paylaşmayı çok seviyorum. Zamanla kilo alıyoruz; çünkü, kafamıza o kadar çok bilgi yüklüyoruz ki yer kalmıyor ve bedenimizin diğer bölümlerine yerleşmeye başlıyor. Yani, biz kilolu değiliz, inanılmaz kültürlü, eğitimli ve mutluyuz. Aynaya bakıp da kalçamı gördüğümde, şunu düşünüyorum: Allah’ım ne kadar da akıllıyım!”
ARZU – İç ses : Amma kapak oldu,
SEVİNÇ – İç Ses : Karı dil otu yemiş, vay be.
UMUT – İç ses : Sahi ya, hep deniz kızı düşü kurarız, ama balık kokacağını hiç düşünmeyiz.
BAHTİYAR - Bence marifet kadını kusurlarıyla değil, kısırlarıyla sevmekte... Bol acılı, limonu da sıktın mı üstüne, oooh..
ARZU – İç Ses : Şimdi bu da laf konuştum diyecek.
NEŞE – Zayıflara barbi bebek derler ama, balık etliler de harbi bebektir.
MESUT - Bir araştırma, kilo vermenin en kolay yolunun soğukta titremek olduğunu ortaya koymuşmuş. Bu espri değil gerçek. Hadi Mutlu bey, Bahtiyar bey, biz titremeye çıkalım. (Çıkarlar.)
NEŞE – Hem müdürüm bile beğendi beni. O da balık etlilerden hoşlanıyormuş.
ARZU – Neeee, sana da mı kur yaptı?
NEŞE – Bana da mı derken? Başka kime?
ARZU – Bana. Huri ile de yemeğe çıktı.
SAFİYE – Benden de pil aldığını söyledi.
SEVİNÇ – İç Ses : Müdürlük değil, harem kuracak, ne buluyorlarsa adam da, kadınlar da hep gaza geliyor.
PERİ – İç Ses : Vay hınzır vay. Ay yeter yaaaaa, sıkıldım topluma hiç bir şey katmayan dizilere benzeyen abuk subuk tartışmalarınızdan konuşmalarınızdan. Duygularımın sömürülmesinden, dediğim dedik diyen, kargadan başka kuş tanımayanlardan, basiretsiz niteliksiz kişiler tarafından yönetilmekten sıkıldım. (Homurdanmalar, kendi kendine konuşmalardan sonra devreye girer.) Arkadaşlar böyle müdürlük olur mu, böyle yöneticilik olur mu? Sizden de ispiyonculuk yapmanızı istedi değil mi? (Bir birlerinin yüzüne bakarlar.)
SEVİNÇ – İç Ses : Herkese aynı şeyi söylemiş hınzır. Kendine yakın hissettiğini de söylemiştir sanırım hepinize.
NEŞE – Eveeet.
SAFİYE – Bana özel departman açacak. İyi adamdır ya, hemen kötü düşünmeyin.
PERİ – Ya bir sus Safiye Allah aşkına. Bu müdür bozmasına dersini vermeyelim mi? (Hep birlikte): Vereliiiiim, ama nasıl?
UMUT – İç Ses : Ulan iyi ki kadın değilim ya. Maazallah.
PERİ - Biz de bir birimiz hakkında iyi şeyler söyleyelim. Bir birimizin açığını ele vermeyelim. Arkadaşlar şimdi bir plan uygulayacağız. Bu planda özellikle bayan arkadaşlardan olağanüstü bir performans göstermeleri gerekiyor. Müdürün size kur yapmasını sağlayın. Artık kaşınızı mı oynatırsınız, gözünüzü mü oynatırsınız, başka yerlerinizi mi oynatırsınız bilemem. Gerçi azcık cilvelenmek bile yetecektir ya. Bunu da Huri’ye anlatalım. Hakkından gelir müdürün. Rezillik çıkar ve bundan kurtuluruz.
ARZU - Peri senin asıl derdin ne?
SEVİNÇ : İç Ses : Bir çıkarı var bunun. Müdüre yem olarak atıyor bizi?
NEŞE - İç ses : Kesin Huri’nin yerinde gözü var. Yoksa doktoru boşayıp bunu mu alacak?
PERİ – Bu yalancı, ırz düşmanından kurtulacağız. Hepimizin lehine değil mi?
SEVİNÇ - İç Ses: Hele bunların işine bak ya. Kaş göz oynatıp müdürü ayartacakmışız. Ben hayatta yapmam öyle bir şey. ele dümdük yüzüne söylerim ne yaptığını. Cilve milve benim işim değil.
ARZU – Ben tepkimi ve tavrımı koydum. Siz de öyle yapın. Öyle alavereli dalavereli işlere bulaşmayın. İç Ses : Git kendin yap Peri hanım.
NEŞE – İç Ses : Ben rekabeti severim. Huri’yle de Peri’yle de baş edebilirim. Ben balık etliyim, balinayım, balık kokan deniz kızı değilim.
UMUT - İç Ses: Adam da ballı mıdır nedir? nerde güzel kadın var etrafında toplanıyorlar. Arkadaşlar ben çıkayım, siz kız kıza konuşun. (Umut çıkar.)
ARZU - Mağdur edebiyatı yapılmasından, taahhütte bulunurken bile kendine pay çıkaran şeytani düşüncelerden sıkıldım.
PERİ – İyi ya, siz bilirsiniz. Ben bakarım icabına. İç Ses : Bunlara güvenilir mi ya. Beni müdüre bile ispiyonlarlar şimdi bunlar.
UMUT - (Umut hızlıca sahneye gelir.) Arkadaşlar, Huri geliyor. (Hepsi susar, Huri sahneye gelir, kolunu dirseğinden kırıp parmağındaki yüzüğü gösterircesine havalı ve cilveli bir şekilde geçip yerine oturur. Diğerleri Huri’yi izler.)
HURİ – Ne oldu, ne bakıyorsunuz? İç Ses : Çatlayın, patlayın. Kıskançlıktan geberecekler.
PERİ – Nerdeydin kız? Kostüm de değiştirmişsin?
HURİ – Sana ne? Anam mısın babam mısın, hesap mı vereceğim sana. İç Ses : Ay delirdi karı valla ha ha ha.
SEVİNÇ – İç Ses : Hesabı müdür ödemiştir, senin vermene gerek yok.
SAFİYE – Yüzüğün de çok şıkmış Huri?
HURİ – İlk maaşımdan yüzük alacağım diye aht etmiştim kendime. İç Ses : Fark etmesen şaşardım.
NEŞE – İç Ses : Ay ben o yüzüğü müdürün masasında görmüştüm. Vay hınzır vay. Demek hediye vermiş Huri’ye.
ARZU – İç Ses : Aman benden uzak, Allaha yakın olsunlar. Kim kimle fingidiyorsa fingirdesin.
UMUT – İç Ses : Sevinç yerinden oynatıldı diye müdüre gıcık, Safiye çöpçülüğe layık görüldüğü için müdüre gıcık, neşe Arzu kendisine asıldığı için müdüre gıcık. Mutlu pek sinsi, Bahtiyar memnun görünüyor ama içten içe yiyor kendini, Mesut zaten fırsatını bulsa bir kaşık su da boğacak müdürü. Peri büyük oynuyor, Neşe’nin amacı ne çözemedim. Hiç hayra alamet şeyler olmayacak. Birisi bir darbe yapacak ama hangisi? İyi de ben bu durumda kimden yana olayım, ya da kimden yana görüneyim. (Müdür sahneye gelir.)
MÜDÜR – Toplantım uzadı. (Huri’ye döner.) Arayan soran var mı Huri Hanım? İç Ses : Anlamasınlar birlikte olduğumuzu. (Çaktırmadan Huri’ye göz kırpar.)
HURİ – Arayan soran yok efendim. İç Ses : Gönlüm hep seni arıyor, neredesin seeen..
SEVİNÇ – İç ses : Arayan soran var mıymış, Bak hele bak, nasıl da ayak yapıyor.
ARZU – İç ses : Sevsinler yalanını.
NEŞE – İç Ses : O yüzükte gözüm kaldı ya.
UMUT – İç Ses : Rengi de kıpkırmızı. Alkol de almış bu. (Biraz müdüre yaklaşır.) Evet ya kokuyor. Aaaa, Huri’den de aynı koku geliyor.
MÜDÜR – Ne oldu Umut bey, bir şey mi söyleyecektin?
UMUT – Sizi biraz yorgun ve gergin gördüm. Çalışanların motivasyonu öncelikle sizden başlıyor. Rol model sizsiniz, daha sonra bizler. Disiplin, disiplin, disiplin İç Ses : Ve en sonra dolgun ücret. Kadınlara asılmaktan vakit bulabilse otorite sağlayacakta, nerdeeeee. Bundan ne köy olur ne kasaba...
MÜDÜR - Evet Umut bey, motivasyon çok önemli. Hatta o kadar önemli ki, önemini anlatmaya kelimeler yetmez. Motivasyonsuz bir ortam önemini yitirir. İç Ses : Ne dedim lan ben? Fazla konuşup sarhoşluğumu ele vermeyeyim en iyisi. Hadi neyse siz işinize bakın. Huri hanım biraz gelir misin? (Odasına geçer, ardından Huri girer. Sevinç kulağını kapıya dayayıp içeriyi dinler.) Ne çeviriyor bunlar, niye toplanmışlar?
HURİ – Ben geldiğimde buradalardı. Bana da tiner çekmiş gençler gibi bakıyorlardı. Ama gözlerini yüzükten alamadılar, çatladılar kıskançlıktan. Bir kez daha teşekkür ederim, bu güzel hediye için.
MÜDÜR – Sana az bile, çatal karam. Benim için süslenmişsin, benim için hazırlanmışsın. Ben dışarı düşünmüştüm, ama beni evinde ağırlaman sürpriz oldu. Pul koleksiyonun da çok güzelmiş, çoooook.
HURİ – Yaaaaa, utandırma beni.
MÜDÜR – Şiirlerim nasıldı ama?
HURİ - Çoook güzeldi, çokkk. İç Ses; Yaaaa bu şiir yazmaya başlamadan bıraksa nasıl söylesem ki.
MÜDÜR - Ben sana gene yazarım. Sen beni şair edeceksin valla bu gidişle. Şiir olup şair yazacağım, aman şair olup şiir yazacağım. İç Ses : Nerde ben de o yetenek. Ben ancak çalarım, yazanın adını siler kendi adımı yazar kakalarım.
HURİ – İç Ses ; Keşke kafasını bunlara bu kadar yormasa, nasıl desem iğrenç olmuş diye. Oyyy kıyamam, sen vaktini harcama bunlara boş ver. Sen şiirsiz de hoşsun.
MÜDÜR - İç Ses : Suratını buruşturdu, beğenmedi , ama nezaketi de elden bırakmıyor. Aşkım benim ya, teşekkür ederim. Beğenmediğin halde sırf beni üzmemek için beğendiğini söylüyorsun.
SEVİNÇ – (Kısık sesle) Aşkım ne yav. Dün bir bugün iki. (Diğerleri de kapıya yaklaşır, herkes kulak kabartır.)
MÜDÜR - Dur bir fıkra anlatayım. Azıcık tebessüm edelim.
HURİ – Anlat hadi.
MÜDÜR - Küçük bir köyde yaşayan baba oğul büyük şehre ilk defa gelmişler. Alışveriş merkezinde zemin kattaki iki gümüş renkli parlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş. “Bu ne baba?” diye sormuş oğlan. Hayatında hiç asansör görmemiş olan Baba; “Bilemiyorum oğul” demiş. Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış. Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik güzel mi güzel bir kadın dışarı çıkmış. “Oğlum” demiş adam sevinç içerisinde, “Koş, koş anneni getir."
HURİ – (Kahkaha atarak) Ben de bineyim mi o asansöre?
MÜDÜR – Yoksa sen o asansöre binip mi geldin? (Güler.) Neyse aşkım şüpheleri üzerimize çekmeyelim. Meraklılar basar valla bizi sonra. Sonra kaldığımız yerden devam ederiz. Daha çayına hap koyacağım. Gerçi hapa gerek kalmadı ama racon gereği onu da yaparım. Felekte gece çok, birinin çalınması felekte eksiklik yaratmaz.
(Mutlu Mesut ve Bahtiyar sahneye gelir.)
MUTLU – Arkadaşlar ne oluyor burada? Hala yerinize geçmemişsiniz?
SEVİNÇ – (Eliyle sus işareti yapar ve kısık sesle konuşur.) Müdürle Huri istikşafi yapıyor.
(Onlar da kapıya yaklaşıp kulak kabartırlar.)
HURİ – Ben çıkayım.
MÜDÜR – Dur seni bir öpeyim de, sonra çık. (Yaklaşırlar, ellerinden tutup, yanağından öper.) Çok tatlısın sen ya.
HURİ – Hııııı. Öyle miyim gerçekten?
MÜDÜR – Eveet.(Huri çıkarken, ardından bir dörtlük söyler.)
Sevmesini bilmiyorsa,
Bülbül güle zarar verir.
Leylayı sevmezse eğer
Mecnun çöle zarar verir
BAHTİYAR – Arkadaşlar bana da ilham geldi.
Aşık sazdan anlamazsa
Mızrap tele zarar verir
Yüzmesine bilmiyorsa
Ördek göle zarar verir
(Bu dörtlük dışarıdan duyulur. Bahtiyar’in sesini duyan Huri odadan çıkmaz ve müdürü işaretle yanına çağırıp gelen sesleri dinlemesini sağlar.)
PERİ – Bana da ilham geldi.
Çirkine alışık olan
En güzele zarar verir
Halden anlamayan müdür
Personele zarar verir
ARZU – Ne tesadüf, bana da geldi ilham.
Belirsizse ne idüğü
Başa getirir hödüğü
Ofsayta çalmaz düdüğü
Hakem gole zarar verir.
SAFİYE – Benim neyim eksik.
Çizikse tavada teflon
Kumanda kılıfı naylon
Şarjda kalmasın telefon
Sonra pile zarar verir.
UMUT – Ben de varım.
Başkan verirse komutu
Gider deve ve hamudu
Tüketir isek umudu
Düş hayale zarar verir.
MESUT – Ben de katılayım ya.
Yapıyorum size çağrı
Girmesin kafaya ağrı
Eğri çizilirse doğru
Düz cetvele zarar verir.
NEŞE – Bana gelemez mi ilham…
Ayrı oynar başı kıçı
Dürüstlere yükler suçu
Uygun değil ise saçı
Peruk kele zarar verir.
SEVİNÇ – Ben de deneyeyim bari.
Tattırdılar her acıyı
Unuttuk kardeş bacıyı
Tutturamaz isen açıyı
Çap pergele zarar verir.
MUTLU – Ben de bağlayayım bari.
Verdik bolca sosyal mesaj
Bu da onlardan bir pasaj
Bir kez bozulursa imaj
Ateş küle zarar verir.
MÜDÜR – (Odadan çıkar.) Siz kapı mı dinliyorsunuz?
PERİ - Oooo Sayın Müdürüm bakıyorum işler tıkırında... Mutlu olmanın yolunu bulmuşsunuz.
MÜDÜR - Biz de Huri hanımla istikşafi yapıyorduk.
BAHTİYAR - Mercimek fırına böyle veriliyor demek ki?
MESUT - Acaba kim kime daha çok mutluluk veriyor bu müdürlükte. Mutluluk dağıtılırken acaba eşit ve adaletli davranılıyor mu?
MÜDÜR - Iıııı, gak guk kem küm. İç Ses: Çokta umurumdaydı ya, bana ne ya, ben mutlu olayım yeter. Yeter ya, çenevizyonunuzun sesini kısıp işinize bakın.
(Bu konuşmalar gerçekleşirken müfettiş gelir, Huri ile göz göze gelir ve konuşmaya başlar.) Müdür Abidin Dingo hanginizsiniz? (Herkes pür dikkat kesilir.)
MÜDÜR – Benim, ne vardı?
MÜFETTİŞ - Ben mutluluk müfettişiyim. (Müdür şaşkındır.) Müdür, hakkında şikayetler var. Önüne gelene tacizde bulunup, mobbing uyguluyormuşsun. Seni soruşturmaya geldim. (Müfettiş kimliğini gösterir.)
MÜDÜR – İç Ses : Lazrail Yaman, Mutluluk Müfettişi. Yalan...İftira... Bu bana kurulmuş bir komplodur. Kimseye tacizde bulunmadım. İç Ses : Ayşe’nin başına yemin ederim ki, kimseye ilişmedim. Eğer yalanım varsa Fatma’nın yüzüne hasret kalayım, Hayriye’nin sesini duymak, Nuriye’nin yüzünü görmek, Huriye’nin elini tutmak, Emine’ye sarılmak nasip olmasın…. Ben işin gırgırındayım ama durum ciddi görünüyor. Kim şikayet etmiş beni?
MÜFETTİŞ – Siz daha iyi bilirsiniz.
MÜDÜR – (Teker teker isimlerini saydığı kişilerin yüzüne bakar.Müdürün göz göze geldiği kişi haince sırıtır.) İç Ses : Mesut, yerimde gözü vardı, müdür bile demiyordu bana, kesin bu şikayet etmiştir….Mutlu hemşerimdir ya, bana böyle bir şey yapmaz…Bahtiyar, yapabilir. En dandik departmanları ona bağladım diye…Yok yok, kesin bu Arzu’nun işidir. Selfie kamera deyip her tür medyada rezil edeceğini söylemişti…. Peri de olabilir ya.. Neşe, Neşe yapmaz…Sevinç, olabilir, saman altından su yürütmüş olabilir. Hakkımda her şeyi biliyor..Umut da yapmaz, o işini düşünür sadece…Safiye, salak zaten…. Huri olabilir mi? Olabilir tabi ki, gelir gelmez, aşka meşke girdi. Birilerinin tetikçisi olabilir. Kameraya da almışsa yandım… Söylesenize hele kimmiş bu, şikayet dilekçesini görebilir miyim?
MÜFETTİŞ - Hayatında bir kere dürüst davranmaya çalış, her şeyi itiraf et. Belki iyi hal indiriminden yararlanırsın. Yaptıklarının hepsi gizli kameraya alınmıştır.
MÜDÜR – Montajdır.
MÜFETTİŞ - Montaj falan değil
MÜDÜR – Şantajdır.
MÜFETTİŞ - İstersen avukatını çağır. (Safiye’ye döner.) Getir bakalım kamera kayıtlarını. Safiye cep telefonunu açar, yüklediği kamera kayıtlarını müfettiş ve müdüre izletir. Herkes şaşırmıştır.)
(HEP BİR AĞIZDAN) – Aaaaaaa, Safiyeeeeee……
MÜFETTİŞ - Bunlara ne diyeceksin müdür? İç Ses : Yaktım çıranı şimdi. Dingo’nun ahırına çevirmişsin burayı.
MÜDÜR – Nasıl yapmışsın sen bunu.
SAFİYE – (Huri’nin parmağından yüzüğü çekip alır.) Bak bu gizli kameradır. (Herkes bir kez daha şaşırmıştır.) Benimle hep alay ettiler, dalga geçtiler Müfettiş bey.
(HEP BİR AĞIZDAN) – Aaaaaa, Safiyeeeeee.. Saymadığın taş baş yarar.
MÜDÜR - Taciz de bulunmuyorum. Ben arkadaşlarıma sevgimi dokunarak göstermeyi seviyorum. İç Ses : Keşke kalçalarına dokunmasaymışım ya. Huri ile de her şey çok açık ya. Kıvıracak yanı yok hiç.
MÜFETTİŞ - Mahrem bölgeye dokunarak mı sevginizi gösteriyorsunuz?
MÜDÜR - Elim çarpmıştır, kastım yoktu. İç ses : E bir yerden başlamak gerekiyordu ne yapayım. Müfettiş bey, bu olayı örtbas edelim, birimin imajı sarsılmasın, adı lekelenmesin. İsterseniz bunu ibadetimiz, yaparken konuşalım. Huri hanım, merkezdeki caminin imamını ara rezervasyon yaptır. İç Ses : Oraya kalburüstüler gelir. Hem karton serip kaldırımda namaz kılmak zorunda kalmayalım
MÜFETTİŞ – Yeter bu kadar kepazelik, iki yüzlülük. Birimin imajı yanlışları, çirkinlikleri, pislikleri örtbas etmekle değil, çürük elmaları, yanlış insanları ayıklamakla, şeffaflıkla düzelir. Soruşturmanın selameti için seni görevden uzaklaştırıyorum Abidin Dingo. Atın bunu dışarı, ama fazla uzaklaşmasın. (Müdürün bir koluna Mesut bir koluna mutlu girer ve yukarı kaldırarak dışarı çıkarırlar.)
MÜDÜR - Ulan Mutlu, Mesut neyse de, onun yerimde gözü vardı, ama ben sana güvenmiştim, o yüzden en baba departmanları sırf hemşerimsin diye sana bağlamıştım. Karşılığı bu mu olmalıydı. Dost kazığı diye buna denir.
MUTLU - Yanlışlarına göz yummam bile senin hayrınaydı, ama sen bunu anlamadın ki.
MESUT - O makam benim hakkımdı. Hakkımı yedin. İç Ses : Hemşericilik oynadığını da söyleyeceğim müfettişe.. Yaşasın koltuk benimdir artık.
HURİ – (Hızlıca yerinden kalkıp, ayakkabısını çıkarıp müdüre vurur.) Alçak adam, beni evlenme vaadiyle kandırdın. Genç kızlık duygularımla oynadın.
MÜDÜR – Ben sana evlenelim demedim ki, eğlenelim dedim. Hem ben evliyim.
HURİ – Neden söylemedin madem evli olduğunu, pis herif.
MÜDÜR – Sormadın ki.. (Müdürü dışarı atıp gelirler. )
SAFİYE – E kızım sen de rahat durmadın ki?
HURİ – Etkilendim. İlk defa birinden etkilenmiştim. Siz hiç sevmediniz mi? Bu yüzden her istediğini kabul ettim. (Ağlamaya başlar.) Rezil etti, beni şerefsiz yalancı.
SAFİYE – İç Ses : Hiç boş yere ağlayıp zırlama. Her şey ortada.
MÜFETTİŞ - (Müdürü çıkardıktan sonra müdürün masasına oturur ve telefonla konuşur.) Alo...Ben mutluluk müfettişi Lazrail Yaman. Sayın etkili ve yetkili kişi ile görüşmek istiyorum....Efendim talimatınız yerine getirilmiş, operasyon başarıyla tamamlanmıştır. Müdürü görevden uzaklaştırdım... Şimdi diğer personelin ifadelerini alacağım.. Bu arada müdürlüğe kimi görevlendireyim, Müdür Yardımcılarından Mesut’u mu, Mutlu’yu mu, Bahtiyar’ı mı?.... Umut mu?.... Efendim Umut daha departman görevlisidir, yetkili bile değil, liyakata uymaz ki.... Peki efendim... (telefonu kapatır.) İç ses : Liyakatını yemişmiş. Her şeyin bir usulü var ya, bu kadar da olmaz ki.. Neymiş entrikaya bulaşmamışmış.. Neymiş kendisine yakınmış.. Neymiş, referansları iyiymiş....(kapıyı açıp sorar,) Umut hanginizsiniz?
UMUT - Buyurun benim efendim. İç ses : Beni de mi görevden uzaklaştıracak ya, ben ne yaptım ya, şurada mutluluk yayabilmek için tek çaba gösteren bendim. Yeni de borçlanmıştım.
MÜFETTİŞ - Sen gel hele içeri. (umut içeri girer) Biliyorsun müdürü görevden uzaklaştırdım, soruşturma bitinceye dek, mutluluk müdürlüğüne sen vekalet edeceksin. Şimdi bana sıra ile tüm çalışanları gönder, ifadelerini alacağım. (Umut sevinerek odadan çıkar.)
UMUT - Evet arkadaşlar, müdür ben oldum. Şimdi herkes tek tek müfettiş beye ifade verecek, sıra ile girin. İç ses : Kendimi de müdürlüğe hiç hazırlamamıştım ya, Allahım yüzümü kara çıkarma.Allah yar ve yardımcım olsun. Amiiiin.
(Mesut, Mutlu, Bahtiyar şoke olmuşlardır. Bir hışımla müfettişin yanına girerler.)
MESUT - Nasıl yani ya, biz dururken, nasıl umut müdür olur? Nerde adalet, nerde liyakat? Umut daha kendi departmanını yönetemiyor, koskoca müdürlüğü nasıl yönetecek?
MUTLU - Benim hakkımdı, en baba departmanlar bendeydi, en baş yetkili bendim.
BAHTİYAR - Sesimizi çıkarmadık diye gene ezikleri oynuyoruz ya..
MÜFETTİŞ - Kimi görevlendireceğimizi sizden öğrenecek değiliz. İdarenin takdiridir. Müdür hakkındaki şikayetlere yönelik ifadelerinizi verin çıkın. Çok konuşmayın, sizi de havuza alırım. İç Ses : Aslında haklılar ama, ne yapalım mecburen....
(İfade vermeler hızlı video oynatma şeklinde sürer. Mesut, Mutlu Bahtiyar sıra ile dudaklarını hızlı hızlı oynatır çıkarlar. Sonra diğer çalışanlar tek tek aynı şekilde müfettişin yanına girer dudaklarını oynatır çıkarlar. Müfettiş son olarak müdürü çağırttırır. Müdür iki büklüm bir halde yanına gelir.)
MÜFETTİŞ - Neden böyle bir şey yaptın müdür? Yalan söylemeye, kıvırmaya kalkışma, tüm ifadeler yaptığın yanlışları ortaya koyuyor. Doğruları anlat, kurtul vicdan azabından, ben de bu çirkeflikleri hafifletmeye çalışayım.
MÜDÜR - Buranın adı ne?
MÜFETTİŞ - Mutluluk Müdürlüğü.
MÜDÜR - Ben de kendimi mutlu etmeye çalıştım.
MÜFETTİŞ - Bu birim sen kendini mutlu edesin diye mi kuruldu? Çalışanları, hizmet alanları mutlu etmek üzere kurulmadı mı?
MÜDÜR - Mutlu olmayan biri çevresine nasıl mutluluk verebilir ki?
MÜFETTİŞ - Soruma soruyla karşılık verme.
MÜDÜR - Bana yapacak bir şey bıraktılar mı ki başka? Her şey etkili ve yetkili kişinin istediği şekilde gerçekleşti. Ben de emir kuluydum. Kimle çalışacağımı bile ben belirmedim ki. Listeler geldi, ne çıkarma ne ekleme yapma yetkisi verilmedi ki. E böyle gelmiş ise böyle de gider. Ben mutluyum. Siz ne yaparsanız yapın, artık umurumda değil.
MÜFETTİŞ - Kabul ediyorsun yani suçlamaları, öyle mi?
MÜDÜR - Az bile söylemişler. Kendimi mutlu etmek için her şeyi yaparım. Varsın birilerine yanlış gelsin. Bana emir verenler kendilerini mutlu etmek çabası içinde değiller mi?
MÜFETTİŞ - Ajitasyon yapıp, duygusala bağlamaya çalışma.
MÜDÜR - Benim mutluluk hormonlarım böyle çalışıyor. Hormonlar ile mutluluk arasındaki bağ; sizin bildiğiniz mutluluk hormonu olan serotonin‘den daha fazla, komplike yada çözebilen için çok basit bir şey. Serotonin, endorfin, melatonin, dopamin ve adrenalin; bildiğiniz ve mutluluk hormonu dışında işlevleri olduğunu düşündüğünüz hormonlar. Ancak bu hormonlar, nedensiz bir şekilde mutluluk sebebi. Onları doğru ve etkin bir şekilde kullandığınız vakit; mutluluktan uçmak deyimini yaşayabilirsiniz. Tabi bunu söylerken; toplumun veya çevrenizin size yaptığı ya da engel olduğu durumları üstün körü geçiyorum.
MÜFETTİŞ - Olayı tıbba dayayıp, kendine mücbir sebep yaratmaya çalışma müdür.
MÜDÜR - İç Ses : Yemedi bunu.. Yaptım işte, suçlamaları kabul ediyorum. Bitsin artık bu çileeee, çekemem bile bileee...
(Müfettiş ifadeleri alır çıkar.)
MÜDÜR - (Odadan çıkar ve diğerlerine hitaben konuşmaya başlar.) Evet mutluluk müdürlüğün pek sevgisiz ve mutsuz elemanları, allem kallem ettiniz, beni yerimden ettiniz. Ama unutmayın ki, samanlık yanarsa fareye de bir şey kalmaz. Şurada mutlu mesut bahtiyar geçinip gidecektik. Entrikalarınızla, bir birinizi satmalarınızla sanmayın ki sadece beni yerimden ettiniz. Sizin de yanınıza kalmayacak. Herkes layığını bulacaktır. Sen Mesut, gözümde yerin vardı, sen Mutlu, yakın görünüp arkamdan iş çeviriyordun, sen Bahtiyar, herkese yakın mavi boncuk dağıtıyordun, ne oldu? Astınız üstünüz oldu, mutlu musunuz şimdi? Siz hanımlar, her biriniz ayrı ayrı cilve yapıyordunuz, fark etmiyor muydum, benim makamımı gücümü kullanarak egolarınızı tatmin etme amacı içinde olduğunuzu.. İç Ses : Size haber getirenin sizden haber götüreceğini de öğrenmiş olduk. (O sırada perdeye gayriresmi gazete yansır. )
(Herkes şaşırmıştır, şoke olmuştur. Aaaaa nidaları yükselir.)
MÜDÜR - Aha buyurun. Beğendiniz mi yaptığınızı? Kişiyle uğraşayım derken birimi de hedef aldığınızı hesap edemediniz mi? (herkesin iç sesi dış sesine karışır ve yükselmeye başlar .) Eyvah eyvah eyvah...Mutlu olmayı da beceremedik, mutlu etmeyi de....
MÜDÜR - Mutluluk nedir? Mutlu olmak nedir?
(oyuncular her biri bir replik söyleyerek sahnenin önüne gelir, selam pozisyonuna geçerler.)
UMUT - Mutluluk, bizi zorlayan kadere karşı kazanılan zaferlerin en büyüğüdür.
ARZU - Mutluluğun ne olduğunu öğrenmek istiyorsan bir çiçeğe, bir kuşa, bir çocuğa bak; onlar krallığın kusursuz resimleridir.
NEŞE - Mutluluğun nelerden oluştuğunu aramayı sürdürdüğün sürece mutlu olamayacaksın. Yaşamın anlamını aramayı sürdürdüğün sürece hiç yaşayamayacaksın.
BAHTİYAR - doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır. O da mutlu olmak için burada olduğumuzu sandığımızdır. .
SEVİNÇ - Mutlu bir hayat olanaksızdır; insanın başarabileceği en iyi şey kahramanca bir hayattır.
PERİ - Mutluluk iyi bir sağlık ve kötü bir hafızadır.
MUTLU - Mutluluk, erdemin ödülü değil erdemin kendisidir.
SAFİYE - Mutluluğun formülü, gerektiğinde önemsiz şeylerle meşgul olabilmektir.
MESUT - İnsanı mutsuz eden olaylar değil, olaylar hakkındaki görüşleridir.
HURİ - Mutluluk daima yakınımızdadır, yakalamak için çoğu zaman elimizi uzatmak yeter.
MÜDÜR - Hayatta mutlu olmak yalnız aranılan insanı bulmakla değil, aranılan insan olmakla mümkündür.
(Sahne kısa süreliğine kararır. Aydınlandığında, müdür çoban kepeneğiyle bir köşede yatmakta ve sayıklamaktadır. Fondan sesler duyulur. )
SES – Benim koyunlarım gelmedi…..
BİR BAŞKA SES – Benimkiler de yok.
MÜDÜR – (Sayıklamaya devam etmektedir.) Ben Mutluluk müdürüyüm. Mutluluk için, hatasını kabul etmeyeni affetme, her şeye kulp bulanı memnun etmeye çalışma, lafını dinlemeyene başka söz etme.
DAHA BAŞKA SESLER – Aman mor koyunum da kayıp..
(Bahtiyar, Mesut ve Mutlu başlarında köylü şapkası, pantolon paçalarını çorabın içine sokmuş bir halde sahneye gelirler.)
MÜDÜR - Mutluluk için, yüzüne gülüp arkandan konuşanla muhabbet etme, kendinden başka bir şey düşünmeyene güvenme
MESUT – Ya muhtar, bu gene sayıklıyor. Kaç oldu, bu gidişle köyde koyun kalmayacak, hepsini kaybetti.
MUTLU – Muhtar kaç defa söyledik, okumuş diplomalılardan çoban olmaz diye. Bak iki koyunu güdemiyor, müdürlük rüyası görüyor.
MÜDÜR – Mutluluk için, elinden tutan insanı asla bırakma.
BAHTİYAR – (Müdürü ayağıyla dürter.) Kalk lan Abidin? (İrkilerek kalkar.) Nerde lan koyunlar?
MÜDÜR – Ne koyunu ya. Ben Mutluluk müdürüyüm. Mutluluk, iç sesimizle dış sesimizin aynı anda aynı cümleleri kurmasıdır. (Kaçar, Bahtiyar, Mesut ve Mutlu da arkasından bağırarak giderler.) Sen ne anlarsın mutluluğun resmini yapmaktan, Abidin Dingo?
VE PERDE İNER.
Dostları ilə paylaş: |