YARIM KALAN BİR ŞEYLER
RADYO TİYATROSU
(Bir Aşk Öyküsü)
ÖYKÜ : Oğuzkan BÖLÜKBAŞI
RADYOYA UYARLAYAN: Rahim TAŞ
BİRİNCİ BÖLÜM
(Telefon çalar. Kemal Muhterem’i aramaktadır)
EFEKT – (Telefon sesi)
KEMAL – Alo, Muhterem…..
MUHTEREM – Efendim Kemal
KEMAL -Bu akşam kafaları çekelim mi,
MUHTEREM -Niye sen pek içmiyordun?
KEMAL -Anlatacaklarım var? ?
MUHTEREM -Olur, nereye gidelim
KEMAL -Salaş bir yer olsun
ANLATAN - Merak etmeye başlamıştı Muhterem. Kemal yıllardır arkadaşıydı, hayata kendi doğruları ile bakan ve doğrularına göre hayatı yaşayan, tutarlı bir insandı. İçki içerek bir konuyu anlatma isteğine hiç rastlamamıştı o güne kadar, söylemek istediği bir şey varsa lafı dolandırmadan söylerdi. Çocukları ve karısı ile mutlu bir aile tablosu çiziyorlardı.
Akşam olmuştu. Ankara'nın balıkçı lokantalarından birinde bir araya geldiler. Lokanta tıka basa doluydu, ekonomik kriz içki tüketimini artırmıştı.Yıllardır gittikleri bir yer olduğundan garsonlar kısa sürede köşede bir masa buldular.
EFEKT – (Gürültülü bir mekan meyhane ortamına uygun ve sürekli değişen müzik, insan ve tabak çatal seslerinin birbirine karıştığı bir efekt fon olacaktır)
MUSTAFA –(Yüksek sesle) Hoş geldiniz, Ne içeceksiniz abi?
ANLATAN - Bu emektar Mustafa idi,bildiği halde biraz muhabbet ve Fenerbahçe konuşmak için aynı soruyu sorardı.
MUHTEREM -Bu Fener bizi öldürecek Mustafa
MUSTAFA -Sen korkma abi bu yıl da şampiyonuz
MUHTEREM -Sen bize bir ufak aç, biraz da meze getir önden kavun, peynir, karides falan
MUSTAFA -Tamam abi, güzel levrek var ayırtayım mı
MUHTEREM -Boş ver levreği biz barbun yeriz, di mi Kemal?
KEMAL -Bana fark etmez
ANLATAN - Mustafa servis için ayrıldığında Kemal ikinci sigarasını yakıyordu
MUHTEREM -Hayrola neyin var
KEMAL -Nasıl söyleyeceğim bilemiyorum, birisi ile de bölüşmem lazım senden başkası ile de konuşamam bu konuyu
MUHTEREM -Sağlık sorunu mu
KEMAL -Yok be oğlum
MUHTEREM -Kemal
KEMAL -Ne var
MUHTEREM -Sen aşık mısın
KEMAL -Nereden anladın
MUHTEREM -Bizim yaşımızda sağlık sorunun yoksa gönül sorunun vardır
KEMAL - Öyle gibi bir şey
MUHTEREM -Fahriye? mi
KEMAL -Evet nasıl anladın
MUHTEREM -Biz bu dünyada kıç gezdirmedik oğlum, o gün anlamıştım
KEMAL - Hımmm
MUHTEREM -Onun tepkisi ne
KEMAL -Olumlu
MUHTEREM -Ne zamandır
KEMAL -İki yıl oldu
MUHTEREM -Neeeeee
KEMAL -İki yıl
ANLATAN - Mustafa rakıyı getirdi bardaklara koydu, yanında kavun, peynir, karides güveç
MUHTEREM -Buz ver biraz Mustafa
MUSTAFA -Hemen abi
ANLATAN - Buzlar tepeleme bardaklara kondu, Mustafa diğer müşterilere bakmak için ayrıldı
MUHTEREM -Şerefine Kemal,işin zor galiba
KEMAL -Hem de nasıl
MUHTEREM -İki senedir süren ilişki ne durumda şimdi
KEMAL -Fahriye karından boşan diye bastırıyor
MUHTEREM -Fahriye bekar mı
KEMAL -Evet
MUHTEREM -Sen ne düşünüyorsun
KEMAL -Oğlanlar okuyor, karım dünyanın en fedakar insanı, ne Fahriye? den vazgeçebiliyorum, ne de karımdan
MUHTEREM -Al bir kaya nereye dayarsan daya, batmışsın sen yavrum, çek bir yudum daha
KEMAL -Battım ki ne battım,senden akıl alacam,ya da ne bileyim belki beni boğan baskılardan kurtulmak deşarj olmak isteyeceğim
MUHTEREM -Ben akıl verirsem sapıtırsın
KEMAL -Yok ya sen akıllı adamsın, bana bir çıkış yolu gösterirsin
MUHTEREM -Yolu insanın kendisi bulur ben ancak söylerim
KEMAL -Söyle bir şeyler
MUHTEREM -Sen ne yapmayı düşünüyorsun
KEMAL -Beni tanırsın, hayatımda kimseyi yarı yolda bırakmadım, çocuklarıma örnek bir baba olmaya karıma iyi bir eş olmaya çalıştım bunu da becerdiğimi sanıyorum. Karım çok fedakar, benim yaptığım her şeyi destekleyen biri
MUHTEREM -Klasik anlamda olaya baktığında, kime söylesen? sen manyak mısın, bela mı arıyorsun? der,ama monotonlaşmış bir hayatın sonbahar başlangıcında yakaladığın bu heyecana da saygı duymak lazım galiba
KEMAL -Haklısın hayat monoton gelmeye başladı, yalnızca kendimi düşündüğümde şeytan bas git Fahriye ile yaşa diyor, çevre ve sorumluluklarımı düşündüğümde olduğum yerde kalıyorum,çok mutsuzum bilemezsin
ANLATAN – Muhterem Bir sigara yaktı, sessizlik başladı. Muhterem düşünmeye başladı,arkadaşına ne diyebilirdi, başkalarının hayatı üzerinde konuşmak kolay diye düşündü, ama Kemal için kolay konuşamıyordu doğru olması gereken bir şeyler söylemesi gerektiğinin farkındaydı..En doğrusunun biraz empati yapmak olduğunu geçirdi aklından.,ben olsam ne yapardım diye düşünürken aklına dayısı geldi.Dayısı bir kadını sevip yengesini boşamaya kalkınca ne çok tepki gösterdiğini, ne çok ayıpladığını hatırladı, yirmili yaşlarında gösterdiği o tepkilerin,daha sonra ne kadar anlamsız olduğunu düşündündü. Dayısının üçüncü karısı ile evli iken rahmetli olduğunu, bütün eşlerinin yaşadığını, kendisinin genç yaşta uçup gittiğini, ama mutlu olduğunu hatırladı.Aşk hissediliyorsa ve karşılığı varsa yaşanmalıydı galiba.? aşk varsa suç yoktur.? Diye düşünüyordu.
KEMAL -Niye daldın
MUHTEREM -Hiiç dayım rahmetli geldi aklıma,onu düşünürken dalmışım
KEMAL -Eeee
MUHTEREM -Kemal niye tercih yapamıyorsun
KEMAL -Dedim ya karımı yarı yolda bırakamam
MUHTEREM -Ne yapacaksın
KEMAL -İkisine de durumu anlatıp herkesin mutlu olacağı bir dünya oluşturacağım
MUHTEREM -Hass? ?
KEMAL -Niye
MUHTEREM -Yani ikisi ile birlikte bir hayat kuracaksın,hangi kadın bunu kabul eder
KEMAL -Kabul etmezlerse ben ve onlar yani herkes mutsuz olacak
MUHTEREM -Peki hiç çıtlattın mı
KEMAL -Biraz
MUHTEREM -Tepki nasıl
KEMAL -Daha pek anlaşılır değil, karım olay hiç yokmuş gibi davranıyor, Fahriye olmaz diyor
ANLATAN - Mustafa barbunları masaya koyarken Muhterem ikinci kadehini doldurmaya başladı, içinden geçenleri analiz edemiyordu, olmaz gibi geliyordu Kemal'in istediği ama yine de insanların ne yapacağı belli olmazdı.Karısı böyle bir beraberlikte onurunun kırılacağını düşünecekti mutlaka, Fahriye evliliksiz bir ilk beraberlik için aynı duyguları taşıyor olmalıydı.diye geçiriyordu aklından. Kafası karışmıştı Muhterem’in.
NUHTEREM -Sen andropozda olmayasın
KEMAL -Yok be oğlum
MUHTEREM -Bence aşk diyorsan Fahriye? ye karşı duyduğuna git onunla hayatını sürdür, ben aksini düşünemiyorum, karın sana böyle bir teklifle gelse ne dersin
KEMAL -Olur mu lan öyle bu erkeklere mahsus bir durum
MUHTEREM -Saçmalama Kemal sen cahil misin
KEMAL -Niye oğlum,bu yaştan sonra karım kiminle yapabilir
MUHTEREM -O belli olmaz
KEMAL -Sen böyle bir durumla karşılaşsan ne yaparsın
MUHTEREM -Gereğini yaparım, karıma ben aşık oldum ve bu aşkı yaşamak istiyorum derim
KEMAL -Sonra
MUHTEREM -Sonrası bu
KEMAL -Peki sosyal hayatın, şimdiye kadarki düzenin, alışkanlıkların, onları nasıl bırakacan
MUHTEREM -Eğer tercih yapamayacak kadar korkak isen böyle bir haltı yemezsin
KEMAL -Bekara karı boşaması kolay, başına gelsin de gör
MUHTEREM -Bak Kemalcim tercih yapmak zorundasın, insanlar bencildir ama burada insanların onurları da var onlarla oynayarak bencillik pek hoş değil
KEMAL -Ben kimsenin onuru ile oynamıyorum
MUHTEREM -Peki bu ne,ben iki kadınlı hayat yaşamak istiyorum bana uyun,kim karı veya kocasını başkası ile bölüşmek ister
KEMAL -Ama mutsuz olacaklar ben mutsuz olunca
MUHTEREM -Merak etme, sensiz bir hayatın yaşanılamayacağını zannetme, yaşamak alışmaktır.
KEMAL -Doğru söylüyorsun, herkes her şeye alışıyor, peki ben ne yapacağım
MUHTEREM -Karar vereceksin, tercih yapacaksın,ya karın ya Fahriye
KEMAL -Sen ne yapardın
MUHTEREM -Benim yapacağımla senin bir ilgin olamaz ki ben benim, sen sensin, başlangıçta aynı olan bir şey yok ama sordun bir kez daha söyleyim ben yapılması gerekeni yapardım, tercihimi yapar,hayatımı o tercih doğrultusunda yaşardım
KEMAL -Peki neyi tercih ederdin, aşkı mı, statünü mü
MUHTEREM -Yaşamak istediğimi tercih ederdim, neyi yaşamak istiyorsam onu
KEMAL -Yine politikacı gibi konuştun cevap vermeden çok şey söyledin
MUHTEREM -Yanılıyorsun çok güzel ve net bir cevap verdim, sen ne yapacağına karar veremediğin için, anlamaktan kaçıyorsun, senin hayatını ve tercihlerini ben yönetemem.Şu andaki durumun iyi değil,çok bencilce ve kurnazca,çok karılı köy ağası gibi yaşamayı istemek pek uygun değil.
KEMAL -Öyle değil ama
MUHTEREM -Nasıl peki,beyimiz aşkı ve karısı ile ortak yaşayacak ve bu çok eşlilik olmayacak,yani adamın okumuşu iki kadınla yaşarken iyi,köydeki yaşarken kötü,ben bunu anlamam.
KEMAL -Ooffffffffff
MUHTEREM -Of mof yok bana sordun ben böyle düşünüyorum,zaten aşık oldum diyorsan bunun bir manası olmalı,bir farklılığı olmalı,düşün Fahriye evli olsaydı hem kocası ile kalıp hem de sana aşığım deseydi ve kocası ile konuşup senin ona yapacağın teklifi o sana yapsaydı kabul eder miydin
KEMAL -Olur mu lan öyle
MUHTEREM -Sen isteyince nasıl oluyor
KEMAL -Ben erkeğim
MUHTEREM -Onun kocası yumuşak mı olacaktı
KEMAL -Kafamı karıştırma, zaten çıkmazdayım
MUHTEREM -Kafan karışacak tabi, karışmamış olsa beni çağırıp bunları konuşmazdın.
ANLATAN - Ankara meyhaneleri gece saat 11.00 den sonra yavaş, yavaş boşalmaya başlar,memur kentidir Ankara, efkarları bile saatlidir insanlarının.Kemal öyle duruyordu yanan sigarasına bakıp. Muhterem ne çok insanın derdini dinleyip onlara yardımcı olmaya çalıştığını hatırladı ve kimseye kendisiyle ilgili bir şey anlatmadığını düşündü.
MUHTEREM -Eee Kemalcim,napcen
KEMAL -Aynı şekilde devam edecem,oluruna bırakacağım
MUHTEREM -Bu korkakların lafıdır Kemal ve dahi bencillerin,idare-I maslahatçıların,en kolay sığınmalardasın, iyi baba sığınmasındasın Fahriye? ye gidemezken, çocuklarına hayat verip onlara en büyük ödülü verdiğini düşünmüyorsun, ve hatta okutup bugünlere getirdiğini düşünmüyorsun, cesaretsizliğini onları bahane ederek örtüyor,Fahriye'ye yazık ediyorsun.
KEMAL -N'oldu birden niye sinirlendin
MUHTEREM -Sözümü kesme,Karını bırakamaz gibi davranıp iyi eş havasına sığınıp onu küçümsüyor,sanki sensiz bir şey yapamaz sanıyorsun, ona ayıp ediyorsun. Hep kolayındasın işin, adeta bir kadın karakterinde, sağlamcı, risk almaz, anaç tavuk gibi kollarını çocukları üzerine gererken, kendi hayatını yok eden kadınlar gibisin, seveceksen insan gibi sev sevemeyeceksen bu haltı yeme.
Bazı kadınlar vardır napalım bir kere oldu kader deyip sevgisiz bir ömrü sığındıkları bahaneler arkasında yaşarlar,o bahaneler kendi hayatlarını yaparken kendileri için bir hayatın feda edildiğini anlamazlar bile.Sen herkesi feda ediyorsun
KEMAL -Gecenin sonuna gelirken iyi konuştun,ama senin çocuğun yok bazı şeyleri..
MUHTEREM -Hadi siktir, anlamam di mi,niye anlamayım,insanın oluşumunun ne olduğunu bilmiyor muyum,şefkat,ana,baba ne demek bilmiyor muyum,her derdini açan dayar önüme bu lafı bu laf dahi sizin bir yerlere sığınma iç güdünüz,o zaman benimle tartışmayın bana derdinizi açmayın
KEMAL -Kızma öyle demek istemedim
MUHTEREM -Ne demek istersen iste ama yalnızca ne yapmak istediğini bil bizim yaşımızda eşek kalmadı bile o nedenle eşek kadar adam olduk diyemiyorum, işte hayat, yaşadığımızın yarısını yaşar mıyız bilmiyorum,kararsızlıklar,kuşkular, endişelerle yaşanacak meçhul bir gelecek korkuları taşıma,kararlı ol,tercihini yap hayatını devam ettir.
KEMAL – Haklısın galiba, ben korkak ve bencilim
MUHTEREM – Mustafa şu bizim hesabı alalım
MUSTAFA – Tamam abi.
ANLATAN – Mustafa hesabı getirir. Kemal masadan kalkarken,kafası iyice karışmış bir vaziyette meyhaneden çıktılar. Sokağa çıktıklarında serin ve yağmurlu bir Ankara sonbahar gecesi merhaba diyordu onlara.
EFEKT- (yağmur efekti trafik gürültüsü korna sesi ile birlikte bir süre devam eder)
ANLATAN – Bir taksiye binip uzaklaştılar
EFEKT – (giderek uzaklaşan bir araba sesi)
İKİNCİ BÖLÜM
(Fonda ortama uygun müzik çalmaktadır)
ANLATAN – Kemal, Fahriye ve karısı ile hayatı birlikte bölüşmeyi düşünmeye ciddi olarak başlamıştı. Karısını da durumdan haberdar etmişti. Karısı bir şekilde bu yaşamı kabullenmişti. Hatta Kemal Ankara’da bir ev kiralayıp Fahriye’yi kaldığı şehirden Ankara’ya taşımaya hazırlanıyordu. Bu düşüncesini Fahriye’ye anlatmak için Fahriye’nin yaşadığı şehre gitti. Kaldığı otelden Fahriye ye telefon edip geldiğini ve onu beklediğini bildirdi. Çok geçmeden Fahriye otele geldi ve lobide oturan Kemal’e doğru sevinçle yaklaştı.
FAHRİYE – Hoş geldin Kemal
KEMAL – Hoş buldum. Nasılsın canım?
FAHRİYE – İyiyim canım, sen nasılsın?
KEMAL – Sorma çok yorgunum
FAHRİYE – Hayırdır?
KEMAL – Günlerdir kiralık ev aramaktan canım çıktı.
FAHRİYE – Kiralık ev mi?
KEMAL – Evet, kiralık ev.
FAHRİYE – Neden?
KEMAL – Senin için
FAHRİYE – Benim için mi?
KEMAL – Evet, senin için. Karımın durumdan haberi var. Sana daha fazla uzak kalmak istemiyorum. Ankara’ya gelmeni istiyorum.
FAHRİYE – Ama Kemal, biliyorsun benim muhafazakar bir ailem var. Ben bunu ne yardıma ihtiyacı olan anneme ne de abime izah edemem.
KEMAL – Elli yaşındaki bir kadının ailesi tarafından bu şekilde kontrol edilmesi ne kadar doğru Fahriye?
FAHRİYE – Hayır Kemal, annem tek başına kalamaz
KEMAL – Anneni de getir Ankara’ya
FAHRİYE – Annem gelmez. Hem gelse bile ne o rahat edebilir ne sen ne ben
KEMAL – Annene otuz yıldır sen bakıyorsun, biraz da ağabeyin baksın.
FAHRİYE – Herkesin kendine göre kurduğu bir düzen, alışık olduğu bir yaşam var Kemal, bir yaştan sonra değişmesi, bu değişikliklerin kabullenilmesi o kadar kolay mı?
(Fonda hüzünlü bir müzik çalmaya başlamaktadır)
ANLATAN – Bu konuşma hem Kemal’in hem Fahriye’nin canının sıkılmasına neden olmuştu. Düşünceli bir şekilde ayrıldılar. Kemal Ankara’ya döndüğünde ofisine gitti. Canı sıkkın bir şekilde otururken telefonu çaldı. Arayan eşinin doktoru idi. Rahatsızlığı nedeniyle bir süredir doktora tetkik tahlil için gidip gelen karısının biyopsi sonuçlarını bildiriyordu.
EFEKT – (Telefon sesi)
DOKTOR – Kemal Bey, merhaba
KEMAL – Merhaba doktor hanım, hayırdır ne oldu?
DOKTOR – Eşinizin Biyopsi sonuçları geldi. Acilen görüşmemiz gerek.
KEMAL – Nasıl doktor hanım, kötü mü?
DOKTOR – Eşiniz meme kanseri.. ama panik yapmayın, çünkü erken teşhis söz konusu olduğundan hayati tehlikesi bulunmamaktadır. Ameliyat ile ilgili görüşmek üzere sizi bekliyorum.
ANLATAN – Eşi ameliyat oldu. Kemal’in tüm hayatı bir anda alt üst oldu. Erken teşhisti, karısının hayati tehlikesi yoktu ama Kemal bu olayı bir işaret olarak algıladı ve doğruca arkadaşı, dostu, sırdaşı olarak gördüğü Muhterem’in ofisine gitti.
MUHTEREM – Ne oldu Kemal çok sıkıntılı görünüyorsun?
KEMAL – Muhterem dostum benim, yaşadıklarımı biliyorsun, kendimi iyi hissetmiyorum. Senden bir şey isteyeceğim.
MUHTEREM – Tabi ki
KEMAL – Senden, gidip Fahriye ile konuşmanı ve benim bu ilişkiyi bitirdiğimi söylemeni istiyorum.
MUHTEREM - Deli misin oğlum sen söylesene, bana ne
KEMAL - Sen benim tek dostumsun, bu konuyu bilen. Ben gidersem Fahriye beni ikna eder.
MUHTEREM - Hala seviyorsun yani
KEMAL - Tabii
MUHTEREM - O da seni seviyor
KEMAL - Evet
MUHTEREM - Ve ben kasap olarak kurbanı kesmeye gideceğim öyle mi?
KEMAL - Öyle söyleme
MUHTEREM - Nasıl söyleyeyim?
KEMAL - Lütfen yalvarıyorum, karım hasta, çocuklar üzgün
MUHTEREM - Peki
KEMAL - Sen en iyi dostumsun
ANLATAN – Muhterem kalkıp Fahriye’yi telefonla aradı ve onunla konuşmak istediğini söyledi ve yaşadığı şehre gitti. Fahriye Muhterem’i görünce çok sevindi,
FAHRİYE – Muhtereeeeem, ne güzel seni görmek, hoş geldin
MUHTEREM – Hoş buldum
FAHRİYE – Nasılsın, Kemal nasıl?
MUHTEREM – Valla bilmiyorum iyi miyim, değil miyim. Ama Kemal….
FAHRİYE – Ne olmuş Kemal’e
MUHTEREM - Kemal bu ilişkiyi bitirmek istiyor
FAHRİYE - Şaka yapıyorsun
MUHTEREM - Vallahi şaka değil ben bu zor görevle geldim
FAHRİYE- İnanmıyorum
…………………..
FAHRİYE - Karısının hastalığı mı sorun olan?
MUHTEREM - Evet
FAHRİYE - O kadar cesur değil mi, kendisi niye söylemiyor
…………………….
FAHRİYE - Bunca yaşanmışlık böyle mi bitmeli
MUHTEREM - Ne olur ağlama Fahriye
FAHRİYE - Ben onu çok seviyorum, her şeyimi verdim ona
MUHTEREM - Yaşadığınız mutlu günleri düşün bence sadece, bunca yıllık hayatında unutulmaz zamanlar yaşadın
FAHRİYE - Ben böyle bir kenara mendil gibi atılacak biri miyim
MUHTEREM - Ne olur ağlama
FAHRİYE - Ne yapayım peki, zil takıp oynayayım mı? Lanet olsun onu bırakmam ben onu seviyorum, o da beni.
MUHTEREM - İşi zorlaştırma, sen onurlu birisin, bırak o yaptığıyla utansın
FAHRİYE - Ne olur bana yardım et, elli yıldır yalnızdım, Kemal hayatımın ışığı oldu, beni uykulardan uyandırdı, bu haksızlık, karısı otuz yıl onunla yaşamış, yeter ona bu mutluluk.
MUHTEREM - Bak aklın sende değil, bunlar nasıl laflar.
FAHRİYE - Nasılsa nasıl, alçak herif, bir de seni göndermiş, gelsin karşıma erkek gibi konuşsun.
MUHTEREM - Ben yaptığımdan memnun muyum sanki, bak ikiniz de lise arkadaşımsınız.
FAHRİYE - Ne olur bana yardım et, yalvarıyorum, onun metresi olmaya razıyım.
MUHTEREM - Saçmalama sana yakışıyor mu, ağlama lütfen, bak şimdi biri girecek odaya.
ANLATAN - Konuşmalar bu minval üzere sürdü, gitti. Fahriye hep ağladı. Muhterem Ankara’ya geri döndü. Kemal’e çok ayıp ettiğini söyleyerek durumu anlattı. Kıza haksızlık ettiğini söyledi. Aylarca Fahriye Kemal’i cep telefonundan aradı Kemal telefonu açmadı. Evden aradı, Kemal’in karısı açınca telefonu kapadı, ev telefonlarını Kemal hiç açmadı. Aradan dört yıl geçti Fahriye’de sevdayı değil ama Kemal’i kafasında bitirdi.
SON
|