YÜREKSEL KRİZ
(Oyun 2 Perde)
Kişiler
Yaloy (40 yaşlarında)
Haspanaz (35 yaşlarında)
Minnacık (35 yaşlarında)
Ceyran (25 yaşlarında)
Rüstem Dede (70 yaşlarında)
Dilderen (70 yaşlarında)
Maral (25 yaşlarında)
Bahtiyar (10 yaşlarında)
Çıtırnaz (10 yaşlarında)
Müzisyen (30 yaşlarında)
Dekor
Birinci perdede, evlendirme programı sahnesi. Sahnenin bir köşesinde ikili kanepe, üzerinde CANLI ODA yazmaktadır. Diğer köşesinde bir müzisyen ve önünde org. Sahnenin ortasında iki sandalye ve aralarına bir paravan konulmuştur. Uygun bir yere KÜRESEL TV levhası asılmıştır.
İkinci perdede paravan ve org kaldırılır, bir masa birkaç koltuk konulur. Ev oturma odası oluşturulur.
Aksesuar : Kamera, muhabir mikrofonu, ev eşyaları.
Kostüm : Sahnelere uygun abiye ve normal kıyafetler.
YÜREKSEL KRİZ
(Birinci Perde)
(Perde açıldığında, bir kişi sahnenin ortasında afişlerle durmaktadır. Fondan Minnacık afişlerdeki sloganları okur. Sloganlar okundukça afişler sıra ile yukarı kaldırılıp seyirciye gösterilir. Alt yazı diye geçen sloganlar 2-3 metre uzunluğunda tuvalet veya faks kağıdına yazılmıştır ve bir ucundan birinci perdede rolü bulunmayan Bahtiyar, diğer ucundan Çıtırnaz tutarak 2 normal hızla sahnenin bir başından bir başına yürür. Müzisyen sahnedeki yerini almıştır. Orgu kafasına göre çalmaktadır. )
(Afiş 1)
YALNIZLIĞA ÇARE BULUNDU
EKRANLARIN YEPYENİ PROGRAMI
(Afiş 2)
YALNIZ MISINIZ?
YALNIZIM DİYORSANIZ
MİNNACIKLA YÜREKSEL KRİZ
YALNIZLIĞINIZA SON VERECEKTİR
(Afiş3)
EVLENMEK İSTEYENLER
MİNNACIKLA YÜREKSEL KRİZ PROGRAMI
BOYU BOYUNUZA, HUYU HUYUNUZA, SUYU SUYUNUZA UYGUN
EŞ BULMANIZA YARDIMCI OLACAKTIR
(Alt Yazı)
BİRAZ SONRA
(Afiş 4)
EŞİNİZ SÜREKLİ DIRDIR MI EDİYOR?
EŞİNİZ ÇOK MU ÇİRKİN?
BOŞAYIN GİTSİN.
MİNNACIKLA YÜREKSEL KRİZ PROGRAMIYLA
DAHA İYİSİNİ BULURSUNUZ
(Alt yazı)
ÇOOOOOK AZ SONRA
(Afiş 5)
SEVGİLİNİZ BAŞINIZI MI ŞİŞİRİYOR?
SÜREKLİ BAŞI MI AĞRIYOR?
ONU DA TERKEDİN
MİNNACIKLA YÜREKSEL KRİZ
PROGRAMIYLA DAHA İYİSİNİ BULACAKSINIZ
(Alt yazı)
AZ SONRAAAAAAAAAAAAAAAAA
(Afiş 6)
MİNNACIKLA YÜREKSEL KRİZ
YARALI YÜREĞİNİZE MERHEM OLACAKTIR
(Alt yazı)
PARMAKTAN SONRAAAAA
(Afiş 7)
MİNNACIKLA YÜREKSEL KRİZ
(Alt yazı)
BAŞLIYOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOR
MİNNACIK – (Alkış efektleriyle sahneye gelir.) Ben karanlık gecelerin intikam meleğiii, ohhhsijensiz zamanların ehhsijeniii, suların prenses sunucusu, alemin güzelliğiiiii, ben işte beeenn minnacııık. Bir "Minnacıkla Yüreksel Kriz" porogramına daha hoşşgeldiniz, sevgili beni sevenlerim. Lûtfen daha fazla mesaj atarak "bu gece boş musun anam" demekten vazgeçiniz. Ay sonra seyircimi ihmal ediyorum diye içim cızz cızz ediyor. Bu programda kendime değil, koca bulamamışlara koca bulacağız şekerlerim. (İki eline dudaklarına götürerek seyirciye öpücük yollar. Alkış efekti duyulur.) Ayyy canım cicim seyircim, pek değerli stüdyo konuklarım zırt pırt alkışlayarak sözümü kesip durmayın canım, konsantrasyonum bozuluyor. Sunum yeteneğim sekteye uğruyor. Ondan sonra lafları birbirine şey ediyorum canım, aaa olmaz ki... Efendim müsaadenizle konuklarımızı içeri davet etmeden evvel telefonla katılmak isteyenler bizi şu gelip geçen numaralardan arayıp e-postama posta koyabilirler, ay pardon, atabilirler.
(Alt yazı ile hızlı bir şekilde geçer. 0123456789.. minnacikleyurekselkriz@kuresel.tv)
Dünya güzelleriiii..Ayy bunu da Bülent Hanımdan kapmıştım ki kiik kii.. Evet telefon bekliyorum sizlerden, Evvveeetttt...Bir telefonumuz varmış. (Telefon bağlanır. Telefonun ucunda bir bey vardır.) Alo, alo beyfendi hoşgeldiniz telefonumuza, şeref verdiniz, nerdensiniz, kimsiniz siz kardeşim, ne diye arıyorsunuz beni? .
SES - (Fondan duyulur.) Alo efenim iyi akşamlar. Bendeniz Zühtü. Hani şu samanlıktan kaldıramadım samanı da Zühtü şarkısı var ya, aha o Zühtü benim işte.
MİNNACIK - Ayyyy Zühtü Bey ne iyi ettiniz de bizi şey ettiniz. Size nası yardımcı olabilirim acaba?
SES - Efeniimmm şinci bizim buralarda saman çok oluyor. Ihıcık bu samanları kaldırabilen bir bağyan varsa sizin oralarda, onu alıverecektim ben. Varsa hazırda hemen paketleyin ben alıp gidiyim, fazla beklemeyim diy mi ama. İş güç gecikmeye gelmez..
MİNNACIK - Şimdiki kızlar samana varırlar mı sanıyorsunuz.? Ayy çok saman kafalısınız ayol. Hadi ordan, hadi ordanız, kıştınız ayol. Seyirci seyirci sen burayı ne sandınız. Aaaa kes kes reji teli kess. Yeni bir telefonumuz varmış. Alo , alo.
SES – (Arayan bir bayandır) Minnacık hanım ey gunner. Ben Halime.
MİNNACIK – Hangi Halime gıııı? Hani şu samanlıkta kıstırılan Halime mi? (Seyirciye güler.)
SES – Evet, o Halime benim. Az önce arayan Zühtü beye talibim. Ne de olsa benim de bir samanlık geçmişim var. Şimdi ise o samanlığı seyran etmek isdeyom.
MİNNACIK – Ay tamam anacım, Len Zühtüüüü, len gözün aydın, duyuyon mu leee. Bak talibin çıktı. Samanlarını galdırmaya geliyor. Duyuyorsan ara. Tamam Haline gıııı, arkidişler sizi buluşduruvercek gı. Hadi şindi gapat tilifonu. Belkim Zühtü arar eder. (Seyirciye döner.) Ay bunlar benim dilimi de değişdirivercekler. Bir telefonumuz daha varmış. Arayın anacım, arayın, kitleyin anasını satim telefonları. Alooo, buyurun.
SES – Hellooo, I'm connecting from One end of the world. 30 years old. I'm single I want to get married.
MİNNACIK – The person you have called cannot be reached at the moment, please try again later. Git anam git, bizde elalemin gavuruna verecek kız yok. Bizim kendi gavurlarımız yetiyor bize. Ay sayın seyircilerim görüyorsunuz değil mi, kısa zamanda interneyşinıl olmuşuz. Dünyanın öbür ucundan bile arıyorlar. Bir telefonumuz daha varmış. Alooooooo, buyurun..
SES - Heloooo, Minnacık hanım, programını çoh beğenirem. Necedir tamaşaçısıyam. Menim adım Yaloy. Dingiltereden bağlanıram. Ama Dingiliz değilem. Azeriyem ama Türkiye'ye köçmüşük. Men de yalgızam. Heyat yoldaşım yohtur. Yalgızlık meni çoh tentidir. Ona göre men de evlenmek istiyirem. Üsgey tehsil görmüşem. Menim gırk yaşım var. Bir de uşağım var. Karmatörlük yapıram. İl il, ölke ölke gezirem. Atım, gatım, yatım, kravatım, aha bele bir heyatım var, birce arvadım yohtu. Halk meni yahşı bilir. Özüme arvat aktarıram. Genç olsun, koçak olsun, göyçek olsun. Bele biri çıkarsa meni evlendirerseeen? İstersen şekil de göndererem, istersen özüm de gelebilerem. Eğer meni evlendirersen çok bahtafar olacam. Meni aktarmanı gözleyecem. Salam gönderirem
MİNNACIK - Alooo...Aloooo.. Ayyy ne konuşuyor bu ayol..Necedir sizin dilingiz? ? Alooo, ya ben bir dünya kadınıyım, şimdi sökerim ben bu beyin dilini neyim...Huuu telle bağlanan seyirci! Huuu, Dingiltereli, sen bu acayip lafları ederekten benim dingilime taş koymaya mı çalışıyon bakem hıı? Men var ya meenn senin gözlerini oyarem. Ay neler diyorum ben yaaa? Öhhö öhhö pek kıymetli telleştiğim beyefendi, stüdyoya buyursunlar efeemm, lûttfeeennn.
SES - Ay Minnacık Hanım, eşitmirsen meniiii, deyirem ki mene uygun bir hanım tapasan. Evlendiresen meni, yalgızlık canıma doydurup. İstiyersen gelem programa,?
MİNNACIK – He he, gel, behliyirik seni. Tez gelesen sen, men evlendirem seni. Bir telefonumuz daha varmış.
SES - Münnacuğğ, gızım gelüyo mu sesüm... Bak gızım... Benü ever. He mü gızım? Alamanyadan emehlüyüm ben. Yaşum yetmüşü az buçuh geçmüş. Bah benim evim var, eki dane. Dökkanlarım var üç... üç.. üç... dane. Arsalarım var benüm... Malım mülküm yerinde gızım, gelürüm eyü. Evlendür benü... Amma, gız olsun benümkü ha. Aslında evüm de üç deneydi, birini evlenme vaadiyle benü ganduran yirmibeş yaşunda bir gıza gapdurdum, Dolandurdu beni. O sebeple otuz yaşundan güççük gız istemürüm. Krüterlerüm aha bunlardur. Bahma yaşıma, eyüyüm ben eyü. Eki delüganlıyı devürürüm ha! . Gız olacah ha, bulursun değül mü yavrum. Minnacuğum. Zatan yola çıkmuşum sütüdyona gelüyorum.
MİNNACIK - Yetmişlik dedeciğim, eğer yakın zamanda ahir zamana göç edecekseniz size ben talibim. (Kıs kıs kıs kıs diye güler.) Yalnız bir tanecik şartım vaar, o daaa neyin vaaar neyin yok benim üzerime devşirecen he mi dedeciğim? Duydun mu beni? (Hi hi hi şeklinde güler.) Ayol dedeciğim sana bir nine gerek. İnşallah süüütüdyoya gelene kadar yolda kalpten gitmezsin. O zaman dek bir de nine denk gelir sana…Bir telefonumuz daha varmış.
SES – (Arayan genç bir bayandır.) Alooo, Minnacık abla, programını hiç kaçırmıyorum, beğenerek izliyorum.
MİNNACIK – Ay program daha yeni başladı, kııız sen ne yalancısın (Güler.) He canım söyle.
SES – Ben Meral, on sekiz yaşındayım. Evlenmek istiyorum.
MİNNACIK – Ay kız, sen daha çocuksun be gülüm, git gez toz dolaş, bu yaşta evlenilir mi? Neyse, Kııııız, kriterlerin nelerdir?
SES – Bana talip olanın, evi olsun, arabası olsun, kalbi olsun, şekeri olsun, tansiyonu olsun, gidici olsun.
MİNNACIK – Aaaaaaa.. Ay ben buna çocuk dedim ama, ay ne çocuğu ya. Tamam kız. Gel sütüdyoya endamını bir görsünler. Ay şimdiki kızlar çok fena, çok çok…
YALOY - (Yaloy stüdyoya ulaşır.) Merhaba ay minnacık hanım. Gördün ne tez geldim bak. Gapıya bağladığım özel yatım hem havada, hem garada, hem de suda gedebiler.
MİNNACIK - Beyfendiciimm hoşşgeldiniz stüdyoma.
YALOY - Taliplilerimi gözleyirem. Ama, bedler, yassarlar, piramit gibi ukarıdan aşşağı genişleyen gadınlar aramasın.
MİNNACIK – Eveeeet. Sayın seyircilerimiz, gördüğünüz gibi tığ gibi delikanlı, taliplerini bekliyor. (O anda Rüstem Dede stüdyoya girer.) Aha yetmişlik dedemiz de teşrif ettiler.
RÜSTEM DEDE - (Ceketinin iç cebinden birşeyler çıkarıp Minnacık'a doğru uzatır.) Aha gızım, ben evlerümün de, dökkanlarımın da tapusunu getürdüm. (Gözü Yaloy’a takılır.) Bu neye gelmüş Münnacığ gızım?
MİNNACIK – O da evlenmek isdeyür Rüstem dede.
RÜSTEM DEDE – Bu getsün ben evlenem sora gelsün. Bunu gören bene varmaz ki.
MİNNACIK – Yok sen rahat ol dedecim. Kör atın kör alıcısı olurmuş.
RÜSTEM DEDE – (Yaloy’a sertçe çıkışır.) Çıh get la burdan, Sana arvat tapmayacah, çıh get.
YALOY - Ay kişi, isteyirem ki düz danışasan. Meni innen bele goja kişilere hörmetsizliğe sevk eleme. Herkes kısmatını tapar ay kişi. Sen mene niye çatırsan ki...
MİNNACIK - Dedeciğim sakin olunuz lûtfen, konuklarımızı korkutmayınız. Bir telefonum daha varmış. Alooooo..
SES – Aloooovv..Salam, sabahınız heyir olsuunnn, Men Yaloy’un bacısıyam minna bacı, adım Ceyran. Menem yahşi ağabeyim, ne gezirsen sen orda? Anam biliiir mi sen ordasınnnn? Heç televizyadan arvat tapılar mı? Aha da anama deyirem indi. (Yüksek sesle bağırır.) Anaaaaaaaaaa, hele televizyaya baksana gör senin yahşı balan Yaloy’un ne haldadı?
YALOY - (Bacısı Ceyran'ın sesi endişelendirmiştir. Kendi kendine konuşur.) Bu gız gene menim işimi bozmasa eyi. Anama bile deyip. Bir de ona hesap verecem. Ah, ah..(Minna'ya döner)
SES – Menim yahşi ağabeyim, anam deyir, Yaloy aklını mı galdırıf. Onu men evlendirecem, ele televizyadan tanko gız aktarmasın. (Önce kapı açılma sesi, ardından nefes nefese bir ses duyulur.) Ay Ceyraaaan, ağabeyin nece yaraşıklımış, televizyada gördüm geldim. Onu mene ayarrasana. (Ceyran’ın sesi duyulur.) Maral bir susuynan. Görürsen canlı yayına bağlanmışam. (Maral’in sesi duyulur.) Minnacık’a desene bizi de davat elesin gız. (Ceyran’in sesi duyulur.) Alo meni eşitdin mi menim yahşı ağabeyim Yaloy’um?
(Alt yazı geçer. CEYRAN VE MARAL STÜDYOYAYA GELECEK Mİ? AZ SONRAAA)
MİNNACIK – Eşitdi, eşitdi Ceyran hanım. Seni de davat edirem, arkadaşını da alıp gelesen.
(Yaloy’a döner.) Bu gız doğru mu söylüyor, senin bacın mı?
YALOY - Heee doğru danışır, Ceyran menim bacımdı. Bilmirem niyeyse heç isdemir evlenmemi. Men de tek galmışam da, mene de yazık. Ay Ceyran, menim gözel bacım, içimde ele bir umut var ki, men burdan ey bir arvat tapacam. Ona göre geldim. Anama de huylanmasın. Kısmetimi bu sefer burda aktaracam. Salam gönderirem.
MİNNACIK - Efendim Yaloy Beyciğim bakın sizin için ne ka arvat başvurmuş. Ben de hepsini toplatıp bir arada fotoğraflarını çektirdim.(Elindeki fotoğrafları Yaloy’a gösterir.) Tabii makyajsız hallerini de göresin diye tepelerine yapıştırdım. Sonradan beni kandırmışın diye dava falan edersin de, neme gerek ben her türlü tedbirimi alayım diy mi?
RÜSTEM DEDE – Bene talip çıkmadumu hele Münnacığ gızım?
MİNNACIK – Çıkdu da ben sene layık görmedim heç bürünü dedecim.
RÜSTEM DEDE – Hele bürünü göreydüm ya, belki ereksiyon alurdum.
MİNNACIK – Ay ne ereksiyonu ya, elektrik diyecen dedecim. Programı kapattıracak bu adam.
RÜSTEM DEDE – He gızım, eletrik işte.
MİNNACIK - Dedecim sen boşver elektriği, ben sana jeneratör de takdırırım, olmadı akü. (Kıs kıs güler. Yaloy’a döner.) Evet Yaloy beyciğim, var mı gözüne kestirdiğin bunların içinde?
YALOY - Bak Minna Hanım da ne gözel sıraya düzüpsen gözel gözel avratları. Men bunların bu hallarını gördüm. Hamsı sanki boya tenekesine girip çıkıplar. İstemirem heç birini. Bunlardan heç arvat olaaaar? Teze taliplilerimi bekleyirem. Bu arvatları Rüstem kişiye görset. Belki birini beğener, mene çatmaktan kutarar özünü.
MİNNACIK - E Yaloy bey, siz de hiç kimseyi beğenmiyorsunuz. Size boyasız bir hatun bulayım bari. (O anda stüdyoya kara çarşaflı ve siyah gözlüklü bir kadın girer.) Yaloy bey bakın bu hanım siz için gelmiş.
YALOY - Boyyyy, bu ne bele ya. Ay Minna hanım, bu gadın çarşafını açacak mı? ......
MINNACIK - E be Yaloy bey, e be Yaloy bey açacaksa niye çarşaflansın? Bunu da mı beğenmediniz yoksa? Yaloy Beyciğim siz hele bir konuşun, belki anlaşırsınız. Ay yoksa buraya evlenmeye değil de şöhret olmaya mı geldiniz siiiz?
YALOY - Bu da sizin programın çarşaf açılımı mıdır? Men çarşaf açılımını çarşafı açmak, çıkarmak diye bilirdim. Bele üzü görünmüyenin üreğini nasıl görebilersen? Bu çarşaflı gadın menim heyat anlayışıma uymur ki. O zaman özümnen çelişerem. O bakımdan men bu gadınla görüşmeyi istemirem.Özü sağolsun. Tesekkür edirem. Men moderen bir kısmat gözleyirem.
MİNNACIK – (Çarşaflı kadına döner.) Bacım geldiğin için sağol, Yaloy bey görüşmek istemedi. (Çarşaflı kadın çıkar.) Ay yoruldum ya bir reklam arası verelim.
(Alt yazı geçer. R E K L A M L A A A A R)
MİNNACIK – (Müzisyen’e sorar.) Yayında değiliz de mi?
MÜZİSYEN – Yok abla, yayında değiliz. Ben de gidip bir çay içeyim.
MİNNACIK – Konuklarımızı da götür çay içmeye. Bir de hava alsınlar. (Müzisyen Yaloy ve Rüstem Dede’yi alıp çıkar. Minnacık, konuklar sahneyi terk ettikten sonra seyircilerin arasında oturan kankası Haspanızı sahneye çağırır.) Gel kız gel. (Haspanaz seyircilerin arasında oturduğu yerden kalkıp sahneye gelir. Sarılıp öpüştükten sonra hemen sorar.)
Nasıl görünüyordum? Saçım makyajım düzgün müydü?
HASPANAZ - Yine her zamanki gibi harikaydın.
MİNNACIK - Ayyy canım benim ya..(Haspanaz'a sarılır.) Ama var ya hep düşünüyorum, bu programı yapmakla iyi mi ediyorum kötü mü? Çekilecek yanı yok aslında. Gördün işe, birisi samanlıktan samanı kaldıramıyor, birisi samanlıkta seyrandan bahsediyor, birisi kendini beğenmiş kimseyi beğenmiyor. Ama ne yaparsın geçim derdi. Ekonomik kriz beni teğet geçmiyor, bölüp geçiyor, delip geçiyor. Sahi kız ekonomik kriz dedim de, Yaloy'u gördün mü? Adam özel yatıyla gelmiş. Havada, karada, suda bile gidiyormuş özel yatı. At bağlar gibi stüdyonun kapısına bağlamış. Çok zengin. Kıııııızzzzzz (Kaşını gözünü oynatarak sana kısmet var demeye getirir.) Alıcı gözüyle bir bakıverseydin, ha ha hay.
HASPANAZ - Aman Minnacıkım! Yatı, katı kendinin olsun. Benim zaten sütten ağzım fena yanmış, biliyorsun. Öyle dikkatlice de bakamadım aslında. Hem bu kadar iyi bir kısmet olsa, ne işi vardı böyle programlarda, televizyonlarda. Değil mi gülüm? Hem sen benimle uğraşacağına, kendine bulsana zengin bir koca. Bak hem bu hayattan kurtarır seni. Kızım, kaynağındasın kocanın, duymadın mı hiç, bal tutan parmağını yalarmış.
MİNNACIK - Sen beni bilirsin kız, elli sefer boşansam gene aynı kocaya varırım. İyi seçim yapamıyorum. Hem işimi de seviyorum. Evlilik beni işimden uzaklaştırır. Ben senin gibi evcimen de değilim. Üf ya, sen boş ver beni. Bak bu Yaloy kaçırılmaz kız. Ciddi düşün. Gel sen bi görüş ne kaybedeceksin sanki. Olmadı programa çıkıp meşhur olursun. Belki başka taliplilerin de çıkar. Güzelsin gençsin, kim kaçırmak ister ki seni.
HASPANAZ - A benim cancağızım, seni ne çok severim biliyorsun. Sen benim en has ve de tek arkadaşımsın. Çıkacağım programa. Sırf senin hatrın için. Ama öyle kimseye talip falan olmam bilesin. Gene kandırdın beni zilli. (Gülüşürler.)
(Reklam arası bitmiş, Müzisyenle Yaloy sahneye gelmektedir. Haspanaz ise seyircilerin arasındaki yerine gitmek için kalkar.)
YALOY - (Müzisyene konuşarak sahneye gelir.) Oh be, Rüstem kişiden kutuldum. Ecep bu avratları aş pişirme yarışmasına gönderip, en eyi aş pişirene mi göz goysaydım? Neyse helelik gözlüyüm, belki çoh daha ey bir arvat meni aktarar. İnşallah Ele biri olar ki, anam da beğener. Yoksam başımın etini yeyer anamnan bacım ceyran. (Gözü sahneden çıkmakta olan Haspanaz’a takılır. Ardından bakmaya başlar. Minnacık’a sorar.) Bu kimdi, ay Minna Hanım?
MİNNACIK – O benim has ve tek arkadaşım Haspanaz.
YALOY – Yerine oturmaya giderken) Çok gözel bir hanımmış. (Gözü Haspanaz’dadır.)
MİNNACIK – (Müzisyen’e sorar.) Rüstem Dedeyi nerde unuttunuz?
MÜZİSYEN – Kriz geçirdi, hastaneye götürdüler.
MİNNACIK – Anaaaaaa. Yüreksel kriz. Belliydi ama, ayakta duramıyor, gelüp elektürük almak isdeyür. (Haspanaz’a kaş göz işareti eder. Yaloy’a döner.) Haspanaz da senin gibi yalnızdır Yaloy bey.
YALOY - (Stüdyoya girer ve gözünü Haspanaz'dan ayırmamaktadır.) Minnacık hanım, bu hanıma menim çok hoşum geldi. Çok gözel, çok gaşeng, çok göyçek ve çok yahşı bir hanıma okşuyur. Men bu hanımla istiyirem ki evlenem.
MİNNACIK - Canlı odada çay içmek istersen, davet edeyim.
YALOY – Ne çayı, men direk yemeğe alıp götürerem.
MİNNACIK – O kadar da uzun boylu değil Yaloy bey. Haspanaz kimseye talip olmak için gelmemiş ki. Hele bakalım senden elektrik alacak mı? (Güler.)
YALOY – Men Haspanaz hanımnan görüşmek isdeyirem. Başga da talip aramıram.
MİNNACIK – İlk görüşte aşk bu olsa gerek. Yıldırım şimşek, kasırga, hortum aşkı. Hi hi hi.
(Alt yazı geçer. HASPANAZ YALOY İLE GÖRÜŞMEYE GELECEK Mİ, AZ SONRAA)
MINNACIK - Yaloy bey, öyle hoşum gelir demekle olmaz ki? İşte Haspanaz burada, sen de buradasın. Senin hoşun gelir de bakalım Haspanaz ne diyor? Sen kendini bulunmaz hint kumaşı sanma. Haspanaz benim uzun yıllardır arkadaşımdır. Kolay lokma değil bilesin. Ama ben sizi görüşmeniz için canlı odaya çağırıyorum. (Haspanaz'a döner) Evet sayın seyirciler, has arkadaşım Haspanaz canlı odaya geliyooooooor. (Başıyla kabul et baskısı uygular. Haspanaz oturduğu yerden kalkıp canlı odaya gelir. Yaloy, ayağa kalkmış Haspanaz’ı ayakta karşılamıştır.)
HASPANAZ - (Minnacıkın kulağına eğilir.) Ben bunun ne dediğini anlamıyorum ki. İkimiz başbaşa ne konuşacağız.
MINNACIK - (Haspanaz'a söyler) Kafanı yorma, anlaşırsınız. (Yaloy'a döner) Yaloy bey, o kadar zamandır türkçe öğrenemedın mi, yoksa ısrarla konuşmak istemiyor musun? Haspanazla anlaşamazsın yoksa, ona göre..(Yaloy Haspanazdan dolayı heyecanlanmış, kalbi küt küt atmaktadır. Kekeleyerek birşeyler söylemeye çalışır, kelimeler ağzından çıkmaz, bu kez başını sallar.) Anlaştık o zaman. Evet sayın izleyiciler, Haspanaz ile Yaloy canlı odadaaaaa….
YALOY - (Yutkunarak ve gözlerini kırpmadan Haspanaz'a bakmaktadır.) Me me merhaba, men Yaloy. (Aklına Minnacıkın uyarısı gelir ve azeri şivesi ile konuşmayı bırakır) Adım Ya ya Yaloy, Haspanaz hanım. Sizi görende, görünce çok etkilendim. Siz çok gözel bir hanımsınız. İsteyirem ki sizle evlenem. (Heyecanına rağmen konuşabildiği için derin bir nefes alır ve oh çeker.)
HASPANAZ - Aman Yaloy bey, güzellik, biriyle evlenmek için geçerli ve yeterli sebep midir? Acele etmeyiniz rica ederim.
YALOY - Haspanaz hanım, sen gözellliğinin yanında geyiminle de nitelikli biri olduğunu ortaya koyupsan. Yüz gözelliğin bunu üreğinden alıp diye düşünürem. Onun için menim sene hoşum geldi. Sevdim seni. Zarif görünürsen. Nezik durursan. Bele bir hanım hemeşe ey olar.
HASPANAZ - (Yaloy'un nezaketi, iltifatları hoşuna gitmiştir.) Teşekkür ederim Yaloy Bey. Pek kibar, pek incesiniz. Ama evlilik zor bir karar. Öyle pat diye de olmaz ki. Daha önce evlenmiş miydiniz siz?
YALOY - Evet, bir defa evlendim. Ama ayrıldım. Bir de uşağım var. on yaşı var. Adını Bahtiyar koydum. Bahtı menimkine okşamasın deye. Sen sormadan men deyim niye ayrıldığımı. Televizyonu bilirsen. Ayrıldığım karım bir televizyon kimiydi.
Nişanla test yayınına, nikahla sürekli yayına başladı. Öpücüğüyle uyanıran günaydın programları vardı. Ezgilerle süslerdi sözlerini. Hatalarını sedefli meşrapa gizlerdi. Tarif etmekle kalmaz, hazırlardı yemekleri. Saat başı kendinden, benden, aileden, komşulardan haber özetleri verirdi. Sonra filmler çevirirdik soluk soluğa. Çoğaldıkça kanallar renkli dünyalarla tanıştık. Varlığımı bilirdi ama hissetmirdi. O televizyon, men ne izleyeceğini bilmeyen seyirci. Amacı onda kalmamı sağlamaktı hep. Ama yıllarca sürdü içi boş dizileri. Bıktırdı uzayan reklamları. Hoşuma gitse de zaman zaman, gına getirdi magazinleri ve dedikodu doldu haber bültenleri. Yalvarışlara döndü yarışmaları. Isıtılıp servis yapılan tekrarları canıma yetti, men de kapattım televizyonu.
HASPANAZ - Yaloy Bey, pek güzel, pek hoş konuşuyorsunuz da; zamanla bu yayınların sıkıcı olmasında payınız olduğunu düşünmüyor musunuz hiç? Hırsızın diyorum, hiç mi suçu yok? (Minnacık'a döner) Bu adam pek dilbaz, pek laf ebesi bir şey kanka. Kandırır mı dersin bizi tatlı diliyle?
YALOY - Özümü sütten çıkmış kaşık kimi görmürem ki. Mende de toyluk vardı. Bezi meseleleri böyüdürdüm, bezileri görmezden gelirdim. Ama toyluk işte. Gözlediğim yayınlar yapılmadı. Özüme göre heç bir eksiği yokdu. Yediği kabağında, yemediği dalında dururdu. Ne gözledim evlilik boyunca onu da sene söylüyüm. Birce ilgi gözledim. Ama onun ilgi tarifiyle menimki heç uyuşmadı.
Mene göre, gülen gözlerle uyandırmaktı ilgi ona göre, alarmlı dürtmelerdi.
Ona göre, kravatın yakışmadığını söylemek, mene göre yakışan kravatı bulmaktı ilgi..
Ona göre, zengin kahvaltı sofrası, mene göre canının ne istediğini sormaktı ilgi..
Ona göre, çantanın yerini söylemekti ilgi, mene göre kapı eşiğinden vermekti.
Ona göre, düşünceli beklemeler, mene göre ceplere konulan sevgi sözcükleridi ilgi.
Ona göre, al getir emirleri, mene göre, alıp yapmak yaratmaktı, kapıda şık karşılamaktı ilgi
Ona göre, yanına çağırmak mene göre, yanına gitmekti ilgi.
Ona göre, ayrı odalara çekilmek mene göre, aynı diziyi sevdirebilmekti ilgi.
Ona göre, sırtını sıvazlamak, mene göre, sırtını sabunlamaktı ilgi.
Ona göre, aynı yatağı paylaşmak, mene göre, sokulmak, sarılmaktı ilgi.
Ona göre, dizinin dibinde istemekti ilgi, mene göre, zaman tanımak, zaman ayırmaktı ilgi.
Ve mene göre, evde her zaman bir çocuğun daha bulunduğunu bilmek, kabulenmekti ilgi.
HASPANAZ - Yaloy bey, gerçekten sözleriniz çok hoş. Lakin benim bu evlilik işleriyle ilgili anılarım pek iyi değil. Gözü körolmayası kocamın ilgisizliğini koydum kenara da, içkisi, kumarı, hepsinden kötüsü, çapkınlıklarından illallah ettim. Biricik kızımı babasız büyüttüm. Sonunda koydum kapıya da, sen sağ ben selamet. Onun içindir bu güvensizliğim. Zira, o da sizin gibi pek tatlı dilli, pek kibar idi evlenene kadar. Erkek kısmının alacası içindedir ya, sonradan çıktı bütün foyası. Onun için size öyle hemen evet diyemiyorum.
(Alt yazı geçer. YALOY’UN ESKİ KIRIKLARI STÜDYOYU BASTI. AZ SONRAA)
(Ceyran arkadaşı Maral ile birlikte stüdyoya bir hışımla girer.)
CEYRAN – Yaloy efendi, Yaloy efendi, nedir bu rezalet. (Yanındaki Maral’ı gösterip) Sen gül gibi kızı, evlenme vaadiyle kandır, genç kızlık duygularıyla oyna, sonra da gel televizyonlarda özüne arvat aktar. Yakışır mı bu erkekliğe? (Maral’a döner.) Anlatsana kız sana neler yaptığını?
MARAL - (Karnına yastık koymuştur. Karnındaki şişliği cilveli bir şekilde göstererek) Söyleyemem ayıp.
CEYRAN – Yapması mı ayıp değil de, söylemesi niye ayıp oluyor kız, söylesene, bak yetmiş milyon bizi izliyor. Ne mal olduğunu anlasın millet Yaloy efendinin.
MİNNACIK – Aaaaaaa, kulaklarıma inanamıyorum sevgili seyirciler. (Kısık sesle müzisyene döner.) Skandal, entrika, baskın, kavga, dövüş, sövüş bizim reytingimizi yükseltecek. (Maral’a döner) Anlat kız, anlat. (Minnacık seyirciye döner) Evet sevgili izleyiciler, gördüğünüz gibi beklenmedik gelişmeler yaşıyoruz. (Kendi kendine konuşur.) Yaloy efendi de az değilmiş hani. Az kalsın kankamın başını yakacaktım. (Yaloy’a döner.) Evet Yaloy efendi, ne diyeceksiniz bu duruma?
MARAL – Beni bu halde bırakıp başkalarıyla findirdeşemezsin Yaloy efendi. Dar ederim dünyayı. Var mı öyle yan çizmek Yaloy efendiiiiii.
YALOY - (Kadının etrafında dolanarak kendi kendine konuşur.) Bu avrat acaba eski avradım mı? Yok değil, olamaz. Ayrıldığımızda intihar tesebbüsünde bulunmuş, kalbinin yerini doktora sormuş, doktor göğüslerinin iki parmak aşağısında diye tarif etmiş, ertesi gün kendisini kasıklarından vurmuştu. Ama bu gadının sanki gerdanının tümseklerine füze rampaları konuşlandırılmış gibi. Bu o olamaz. Ama kim? Yoksa zırt pırt karşıma çıkan Zeliha mı bu? Ama onun da bacaklarının birleştiği yer çamaşır maşını gibiydi. Bu ona da benzemir. (Yüksek sesle söyler) Ay hanım, men seni tanımıram, de görüm hele sen kimsen? (Ceyran’a döner.) Yoksa bu senin işindi mi? Ceyraaaaaannn, niye bele yapırsan menim gözel bacım?
CEYRAN - Menim yahşi ağabeyim bak bu arkadaşım Maral. Seni de çok sevir. Seni seven biri varken niye gedif tanımadığın yad arvatdara goşulursan?
YALOY - Merhaba Maral. Pek de gözelmişsen. Bacımın arkadaşı menim de bacımdır. (Bu söz Maral'ın moralini bozmuştur. Tek kelime söylemeden stüdyoyu terk eder.) Güle güle gedesen Maral. Ceyran menim gözel bacım arkadaşını yola salsana.
CEYRAN – Gızın moralini bozdun. Bak Yaloy efendi. Ağabeyimiz dedik, böğrümüze bastık. Yemedik yedirdik. İçemedin eşlik ettik. Var mı öyle yarı yolda bırakmak? Ayıp ayıp, hadi beni düşünmüyorsun anladık, mahalledeki yavuklularını da mı düşünmüyorsun. Yapma ağabeyi dön evineeeeee.
YALOY - Ay menim gözel bacım, meni niye anlamırsan sen. teklik canıma tak ediptir. Eve dönecem ama Haspanaz hanımnan dönecem. Sırf evlenmeyim diye mahalle yavukluları diye uydurma heberler icad etme. Menim değil mahallede, ne Türkiye'de ne de dünyada yavuklum falan yok. (Haspanazı göstererek) Ama artık olacak. (Haspanaz, Yaloyun bu kararlı tavrından etkilenmiş, Ceyran’a inat tebessümleriyle Yaloy’un koluna girmiştir. Yaloy bu durumdan oldukça hoşnut olmuştur.) ..
MİNNACIK - Reytingim benim. Siz kavganıza devam ediniz Yaloy bey, çekinmeyiniz. Stüdyo sizin.
HASPANAZ - Yaloy Bey, üzülmeyiniz rica ederim. Gençlik, cahillik işte. Bir süre görüşelim de hele, kararımı öyle açıklayayım size. (Bu sırada Minnacık'a da göz kırpar. Sonra kankasına yaklaşır.) Kız valla senin reytingler tavan yapmadıysa ben de Haspanaz değilim. Bu kavgadan sonra, en "seyretmem" diyen bile açmıştır kanalı. Ay bu kız da ne çaçaronmuş. Evde kalmışlık psikolojisi zor be. Ama ben bunu çiy çiy yerim.
CEYRAN - (Ceyran Haspanaz'ın laflarına çok sinirlenmiştir. Ağabeyine de iyice kızmaktadır. İkide bir kolunu çimdikler. Kaş göz hareketleriyle hadi gidelim der. Sonra Haspanaz’a döner.)
Bana bak Haspanaz, benim asabımı bozma, yolarım o saçlarını. Almıyor işte abim seni çatla da patla. Hem sen onun tipi bile değilsin. O daha böle bıngıl bıngıl hatunlardan hoşlanır. Eski karısı da öyleydi mesela. Pörsüdü tabi zamanla. Neyse ne diyordum, bırak peşimizi sana verecek oğlumuz yok bizim.
HASPANAZ - (Elini alnına götürür, bayılacak gibi yapıp kendini Yaloy'un kollarına bırakır.) Ah, ben böyle rezalet görmedim. Yaloy Bey, lütfen bir şeyler söyleyin. İnanın hiç alışık değilim ben böyle şeylere. Bu sözlerin muhatabı olmak istemiyorum. Kardeşiniz pek edepsiz bir hanım. Mümkün değil, ben böyle biriyle bir arada kalamam. Üzgünüm ama bizim evlenmemiz çok zor maalesef. (Bu sırada, Ceyran'a da "ben sana gösteririm" bakışı atmaktadır.)
YALOY - (Haspanazın kollarnda bayılmasını pek hoşuna gitmiştir. Alçak sesle) Ayıltmasalar bari, böyle çok iyi. (Ceyran'a döner) Ceyran, artık sus. Ağzınnan kuş tutsan boş, men bu gadını alacam. Yengen olacak. Ne var iyi geçinseniz. (Haspanaza döner.) Kusura bakma Haspanaz hanım, menim gözel bacım meni çok seviyor. Asabi tavırları ondandır. Bir tanısan aslında çok şekerdir. Sen iyi söyledin. Biraz görüşelim. Çocuklarımızı da bir araya getirelim. Hatta istersen burdan çıkıp, Hepimiz senin kızını da alıp bize gidelim. Evimi de gör, anamı da gör. Yaşam tarzımızı da gör. Olar mı?
MİNNACIK – Aaaa, durun bir telefonumuz varmış. Alo, alooo, buyurun sayın seyirci.
SES – (Sesi fondan duyulur.) Alo gızım, Men Dilderen. Yaloy’un anasıyam. Oğluma bir gaç söz diyecem. O sebeple zeng eledim.
MİNNACIK – Buyur teyzecim, o ki zeng eledin, de görek oğluna ne diyecen?
SES - Ay menim gözel balam, Yaloyum, bakıram ki televizyalarda özüne arvat akdarırsan. Anan sene heyran ola, heç televizyadan arvat tapılar mı? İndi de sen böyüklerine danışmadan evlenmeye kalkırsan. Yadına sal hele gardaşını. Sen onnan da mı ibret almırsan? Gardaşının taptığı arvadın da gülende üzünde güller açırdı, aya deyirdi sen doğma men doğum. Ne oldu ahırı, yadındadı mı? Getti, bir tango arvat getti. Ne özü rahat etti, ne bize rahat ettirdi Arvat da arvat olaydı, üregim yanmazdı. Ele zayıf ele zayıftı ki, aynı çırtık yosmaya okşuyurdu. Çöp kimi baldırı, ama Memmet kişininki kimi de eyağı varıydı. Elleri paltar tokacı kimiydi. elleri Ne gonuşmamızı beğenirdi, ne aşımızı yeyirdi, zıkkımın kökünü yiyesice. Pürçühlüyü ağzına koymurdu. Hengele çengeli değdirmirdi. Feselliden, haşıldan midesi bulanırdı. Herşeye yeni, yeni adlar takırdı. Men deyirdim kuşgana, o deyirde tencere, men deyirdim isti, o deyirdi çorba, men deyirdim isketen, o deyirdi bardak, Küçe değil, sokakmış. Havuça, pürçüklü demek ayıpmış. Men bele konuşuram deye mennen utanırmış. Öz gayırdıklarından utanmırdı heç. Gün evle olurdu, yatahtan kalkırdı, Ne hoyluyu süpürürdü, ne ayak yoluna su dökürdü. Menim elimden çaput, onun elinden mahnı tüşmürdü. Gezmek deyilende en gabağ o gederdi.
Atan eve gelende hanımın gızı yerinden terpenmirdi bile. Atanın çok zoruna gederdi, . Goysam saçını, gıjiyini yonacakdı.
Ay menım balam, Yaloyum, Men ne şanssız bir arvadıymışam meğer. Gaynanaların zalım zamanında gelin, gelinlerin de zalım zamanında gaynana olmuşam. Kime ne ellemişem ki, kı bunu bulmuşam diye az mı tentimiştim ay balam. Balam sen, sen olasan aklı başında bir arvat alasan. Haralı olursa olsun, Yeter ki halal süt emmiş olsun. İstiyirem ki sonra pişman olmuyasan. Avrat dediğin eyakgavı değil, sıktı mı çıkarasan, Namusum diyeceğsen, ömrü billah çekeceğsen.
Ay balam, menim yahşı balam, bilirem eyisen hoşsan, ama tez gızırsan. Gızanda da ayran kimi gabarırsan. Balam, esebi erkeğin kahrı çok olar. Gahır çeken arvat da zor tapılar. O ki gafana goyupsan evlenmeyi, allah seni bedasıldan gorusun. Eyice tanımadan bilmeden, aktarıp araştırmadan he deme. Sen üzülersense men daha çok üzülerem. Allah kömeğin olsun menım yahşı balam. Aha başga da pişe demirem. Salamat galın.
YALOY - Oy menim gözel anam. Heç maraklanma, ele bir arvat tapmışam ki.
(Herkes duygulanmıştır. Bir süre sessizlik olur. Sessizliği müzisyenin damat halayı çalması bozar.)
CEYRAN - (Kendi kendine konuşur.) Bu Yaloy kesin kararlı. En iyisi ben de Haspanaz’la iyi geçineyim. (Haspanaz ve Yaloy’u halaya kaldırır, halay çekmeye başlarlar.)
YALOY - (Teklifini Haspanazın kabul etmesine sevinmiştir. Minnacık’a döner.) Minnacık Hanım, program pitende, hamımız bize gedirik. (Ağzı kulaklarında Haspanaz’ın yanına gelir ve halaya devam ederler.) Tey tey tey.
MİNNACIK - Tamam Yaloy bey, programı kapatıp size gidiyoruz. Ama önce bana söz verin. Eğer evlenmeye karar verirseniz düğünü burada, stüdyoda yapacağız, tamam mı? (Haspanaz güler, Yaloy tamam anlamında başını sallar.) Evet sayın seyirciler, bakalım Haspanaz Yaloyun evlenme teklifini kabul edecek mi? Ve bizi daha ne gibi sürprizler bekliyor hep birlikte bir sonraki programda göreceğiz. Bizi bekleyin ve bizden ayrılmayın. Minnacıkla yüreksel kriz programında krizler yüreğinizden teğet geçer. Evlenmek isteyenler, eşini değiştirmek isteyenler, eskisini peşinata sayıp yenisini vermiyoruz, abartmayın o kadar, ne diyordum, hı, yalnızlar, arayın bizi çöpünüzü çatalım.
(Alt yazı geçer. MİNNACIKLA YÜREKSEL KRİZ YARALARINIZ MERHEM OLACAKTIR)
Hoşçakalın sevgili seyircilerimmmmm. (Perde iner.)
Dostları ilə paylaş: |