Rahim taş asosyal komedya tiyatro oyunlari iÇİndekiler tiyatro oyunlari



Yüklə 1,11 Mb.
səhifə10/12
tarix27.10.2017
ölçüsü1,11 Mb.
#15817
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12

HOTMAİL CADDESİ

(Oyun Tek Perde)
Kişiler

Zekai (30 yaşlarında)

Zekiye (30 yaşlarında)

Çocuk (4 yaşlarında)

Yetkili Servis Elemanı (25 yaşlarında)
Dekor : Bir evin oturma odası.
Aksesuar : Ev eşyaları. Bilgisayar masası ve masaüstü bilgisayar, televizyon, atari.
Kostüm : Günlük ev hali izlenimi verecek kıyafetler.

HOTMAİL CADDESİ
(Perde açıldığında Zekiye çocukla birlikte atari oynamaktadır.)

ZEKİYE – Ah Mario, ömrüm seni sevgiline kavuşturmakla mı geçecek? Offf bir de şu engeli aşabilseydim. (Telefona sarılır.) Alo, kııııız Ayşe, sen mario oyununda sekizin ikisini nasıl geçmiştin, bir daha anlatsana bana? Hıııı…Mantar hangisindeydi?....Zıplayacak mıyım….(Kapı zili çalar) Dur kız kapı çalıyor, ben seni sonra ararım. (Kapıyı açar Zekai kucağında bilgisayar kutusu ile içeri girer.) Bu ne Zekai?

ZEKAİ – Oğlum atari oyununu söktü. Teknolojiyle tanışmakta geç kalmaması için, ona önce bilgisayar aldım. Nınınınıımmmm. (Bilgisayar masasını getirmek için dışarı çıkar ve masayla birlikte geri gelir.)

ZEKİYE – Zekai, önce atariyi başımza bela ettin. Güya çocuğa öğretecektik. Ama biz başından hiç kalkmadık. Çocuğu halının üzerinde arkamızda unuttuk, sabahlara kadar yok marioydu yok luciaydı..Parmaklarım hala ağrıyor. Sahi marioda sekizin ikisini nasıl geçiyordun sen?

ZEKAİ – Amma kaptırmışsın sen de ha. Bilgisayar atari gibi değilmiş. Bizim Ramazan öyle diyor. O da oğluna almış.

ZEKİYE – İyi de Zekai, Ramazan’in oğlu liseye gidiyor, bizimkisi daha el kadar bebe ya, ne anlar bilgisayardan?

ZEKAİ – Söker benim oğlum çabucak. Bak nasıl oynuyor atariyi. Sana puan bile kaptırmıyor. (Çocuğu kucağına alır öper.) Aslan oğlum benim. (Kapı zili çalar.) Servis elemanıdır, bilgisayarı kuracak. (Kapıyı açar.) Hoş geldin.

YETKİLİ – Hoş buldum. Buraya mı kuracağız?

ZEKAİ – Evet.

(Bilgisayar kurulur, yetkili servis nasıl çalıştırılacağını Zekai'ye bir güzel anlatır. Zekai anlatılanları ilgiyle ve merakla dinlemekte ve anlamadığı yerleri yetkiliye sormaktadır.)

YETKİLİ- Evet Zekai bey, bilgisayarınızı kurduk, hayırlı olsun. Şimdi nasıl çalıştırılacağını da anlatayım. Bakın bu kullanım kılavuzu. Bu sürekli elinizin altında bulunsun.

ZEKAİ - (Kullanım kılavuzunun sayfalarını çevirmektedir.) Bu yabancı terimler ne demek? Bunun Türkçesi yok mu?

YETKİLİ - Terimler, programların orijinal adıdır, türkçeleştirilememiştir. Her yerde aynı terimler kullanılmaktadır.

ZEKAİ - Neyse öğreniriz artık.

YETKILI - Bilgisayarınızın fişini takıyorsunuz, bu düğme aç kapa düğmesi, basınca açılıyor. bu maus, yani fare.

ZEKAİ - Fare demeyelim ya, hanım fareden korkar, hem maus demek daha havalı (Sırıtır.)

YETKİLİ - Bununla dolaşıyorsunuz, bakın ekranda ok var, nereye isterseniz iki kez sol tıklarsanız o sayfa açılır.

ZEKAİ - Bu mausun solaklar için olanı yok mu?

YETKİLİ - (Şaşkın bir halde) Ben bir bakarım. Neyse, bu da klavye.

ZEKAİ - Ne klavye?

YETKİLİ - Ku klavye.

ZEKAİ - Nerden anlıyoruz bunun ku klavye olduğunu? Neresine yazıyor?

YETKİLİ - Harf tuşlarının en başında ku harfi var. Bir de bunun başta F harfi olanı var, o da EF klavye.

ZEKAİ - Hangisi daha iyi?

YETKİLİ - Siz hangisini iyi kullanırsanız o iyi. Daktilo ile yazmasını biliyorsanız EF klavye kullanın, daha hızlı yazarsınız.

ZEKAİ - Oğlum gel sende dinle bak, abi ne güzel anlatıyor.

ZEKİYE - Zekai bacak kadar çocuk ne anlayacak.

ZEKAİ - Öyle deme, biz bu bilgisayarı ona aldık, ben mi kullanacağım sanki?

ZEKİYE - Göreceğiz. Atariyi de oğlana almıştın. Beni de alıştırdın.Neyse ben bir kahve yapayım. (Sahneyi terk eder.)

YETKİLİ - Zekai bey, bakın bu ekranda görünen internet eksplorır simgesini tıklarsanız sayfalar açılır, internette sörf yapmış olursunuz. Ben telefonu ve modemi ayarladım. Bunu tıkladığınızda otomatik olarak internete bağlanacaksınız..

ZEKAİ - Hım. Bak oğlum bu satürn gezegeni gibi halkalı olan internetmiş.

YETKİLİ - Bilgisayarda ne var ne yok, başlat menüsünden görürsünüz. Ben vinapı da yükledim.

ZEKAİ - O ne?

YETKİLİ - Müzik dinleme programı

ZEKAİ - Teyp gibi mi?

YETKİLİ - Evet, Cd yi koyuyorsunuz, vinapı açıyorsunuz. Ha bu arada medya pleyiri de yükledim, bu programla da film izleyebilirsiniz.

ZEKAİ - Kolaymış ya.

YETKİLİ - Zaten kullanım kılavuzunda herşey yazılı. Takıldığınız yer olursa bizi ararsınız.

ZEKAİ - (Kısık sesle yetkiliye sorar.) Ya şu çet mi diyorlar nedir, o nasıl oluyor? Yavaş söyle hanım duymasın.

YETKİLİ - Bakın bu MSN, buna adres alıp kayıt oluyorsunuz, bunlar da bir kaç sohbet programı. Tıklıyorsunuz, bir rumuz yazıp girebiliyorsunuz. İsterseniz aysiku da kullanabilirsiniz, bu çiçekli olan.

ZEKAİ - Tamamdır. Ben gerisini hallederim.

YETKİLİ - Güle güle kullanın (Zekai bilgisayarın başına oturur.)

ZEKİYE – (Elinde kahve ile gelir.) Buyrun kahvelerinizi.

ZEKAİ - (Bilgisayarı kapatmaya çalışır ve başarır.) Çabuk kavradım değil mi?

YETKİLİ – (Gülerek) Kolaydır efendim. Güle güle kullanın tekrar. İzninizle.

ZEKAİ – Teşekkür ederim. (Yetkili servis elemanını gönderir ve hızlıca bilgisayarın başına döner. Bilgisayarı açar. internete bağlanır.) Eveeeet, kolaymış işte. Şimdi bakalım bu bilgisayar nemenem bir şeymiş. Ya ne biçim internet bu sayfalar hep boş..Tekrar deneyeyim bari…

ZEKİYE – Ne oldu, beceremedin mi?

ZEKAİ - Allah Allah, niye böyle oluyor ki? Acaba yeni aldığımız için eksik mi verdiler?

ZEKİYE – Bugün ben de çok oynadım atariyle. Yoruldum. Yatmaya gidiyorum. (Çocuğu alıp çıkar.)

ZEKAİ - En iyisi Ramazan 'a sorayım. O nasıl olsa bu konuda tecrübelidir. Hem bilgisayar aldığımı da söylemiş olurum. (Telefonu kaldırır ama internete bağlı olduğundan telefon meşgul sesi verir. Zekai telefonu kurcalar, ama durum hep aynı,) Ne oldu buna ya, hep meşgul, hep meşgul. (Telefonu fişten çekip yeniden takar, telefon meşgulden kurtulur ve arkadaşı Ramazanı arar.)

ZEKAİ - Alo Ramazan merhaba

SES – (Fondan sesi duyulur) Merhaba Zekai.

ZEKAİ - Ya biliyor musun bende çocuğa bilgisayar aldım, şimdi biraz karıştırayım, internete gireyim dedim ama sayfa boş, neden acaba?

SES - Ya senin çocuk daha dört yaşında, ne anlar bilgisayardan?

ZEKAİ - Ya biz de kullanırız işte

SES - Ha şöyle söyle.

ZEKAİ - Tamam ya uzatma, sorun nedir?

SES - Modem takılı mı?

ZEKAİ - O ne ya, sen benim anladığım dilden konuşsana.

SES - Telefon takılı mı?

ZEKAİ - Ya servisteki çocuk geldi ayarladı.

SES - Tamam o zaman, internet simgesini tıkla. üstte adres çubuğu var.

ZEKAİ – Tıkladım, ama çubuk falan yok.

SES - Üstte bir boşluk olacak, oraya ne yazıyor

ZEKAİ - Hiç bir şey yazmıyor

SES - (Güler.) Yaz oraya bir adres.

ZEKAİ - Ev adresini mi yazayım, iş adresini mi?

SES - İstersen benim adresimi yaz (Der ve gülmeye başlar.)

ZEKAİ – Cadde, sokak adı neydi senin?

SES - (Kahkahalarla) Ya sen internet adresi bilmiyor musun?

ZEKAİ - Ya elimde bir kılavuz var, vaynet yazıyor, ama başka adres yok.

SES - Dabılyu dabılyu dabılyu diye başlayan adresleri duymadın mı?

ZEKAİ – Yoooo…

SES - Yaz o boşluğa, dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom

ZEKAİ – (Klavyeden harfleri seslice arayarak yazar) Tamam yazıyorum. sayfa görüntülenemiyor yazdı Ramazan.

SES - Tabi öyle yazar.

ZEKAİ – Neden?

SES - İnternete bağlı değilsin, çünkü telefonu kullanıyorsun.

ZEKAİ - Hıııııı, (Güler) Tamam kapatıyorum.

SES - Dabılyu dabılyu dabılyu nokta yazdıktan sonra, istediğin herhangi bir adres yazıp nokta kom dersen, internet sayfalarına girebilirsin. Haydi hayırlı olsun, güle güle kullan.

ZEKAİ - (Telefonu kapatır ve internet simgesini tıklar, açılan sayfaya 'dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom ' yazar, ama yine sayfa görüntülenemiyor yazısı ekrana gelir. Birkaç kez tekrarlar. Tekrar Ramazan'ı arar) Alo, Ramazan..

SES – (Fondan sesi duyulur.) Efendim.

ZEKAİ - Ya gene sayfa görüntülenemiyor yazıyor

SES - Allah allah..Ne yazdın söylesene.

ZEKAİ - Dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom

SES - Açılması gerek ya.

ZEKAİ - Açılmadı işte.

SES – Kom’u , com olarak yazdın değil mi?

ZEKAİ - Yooo söylediğin gibi yazdım dabılyu dabılyu dabılyu nokta vaynet nokta kom

SES - Ya kom yazılacak, bak kodluyorum. ve ve ve nokta vaynet nokta com, tamam mı?

ZEKAİ – Az önce dabulyu demiştin, dabılyuya ne oldu?

SES - Ya Zekai, dabılyu çift ve var ya odur.

ZEKAİ - Evet ya, doğru.

SES - Üç tane dabılyu yaz, sonra nokta işareti koy, sonra vaynet yaz, sonra nokta işareti, sonra da com yazacaksın tamam mı?

ZEKAİ - Tamam yazıyorum. Ya Ramazan gene sayfa görüntülenemiyor.

SES - Telefonun meşgul, kapat da sonra yaz (Güler.)

ZEKAİ - Gülme ya. Tamam kapatıyorum. (Telefonu kapatır ve adresi yazmaya çalışır, ancak yine sayfa görüntülenemiyor, tekrar Ramazan’ı arar) Alo Ramazan...

SES - Gene ne oldu?

ZEKAİ - Ya gene sayfa görüntülenemiyor.

SES - Ne yazdın söylesene bana?

ZEKAİ - Ya klavyede çift "v"yi bulamadım bende 6 tane normal v harfi yazdım.

SES - (Kahkahalarla) Çok zekisin Zekiayı.

ZEKAİ - İki ve bir dabılyu etmiyor mu?

SES - (Bir süre gülmekten konuşamaz.) Allah canını alsın Zekai.

ZEKAİ - Tamam ya gülme, dabılyu harfini buldum. Hadi kapatıyorum. Bu arada erkenden uyuma, başka şeylerde sorabilirim.

SES - Tamam uyumuyorum

ZEKAİ - (Telefonu kapatır ve adresi doğru yazar, VAYNET sayfası açılır. Zekai başarısını oğlunun yanağından bir makas alarak kutlar. Bir kaç linki tıkladıktan sonra üyelik gerektiren bir sayfaya ulaşır.) Üye olmak gerekiyormuş ha. (Kendi kendine konuşur.) Üye adını girin, e-mail adresinizi girin. Üye adım Zekai..e-mail adı niye geçersiz ya. Üfff, Ramazan'ı da çok rahatsız ettim. Neyse nasıl olsa uyumuyor (Telefon açar.) Alo Ramazan..

SES - Ne oldu?

ZEKAİ - Bir yere geldim üye adı ve adres istiyor.

SES - Üye ol sende.

ZEKAİ - Nasıl olacağım?

SES - Bir üye adı yaz kendine, bir de e mail adresi

ZEKAİ - E mail nedir Ramazan?

SES - Elektronik posta.

ZEKAİ - Elektrikli posta mı? O nasıl oluyor ya?

SES – Heee, elektrikli posta (Kahkaha atar.) Bilgisayardan bir kablo çekiyorsun apartman girişindeki posta kutusuna, elektrikli posta oluyor.

ZEKAİ - Ben şimdi nerden bulayım o kadar uzun kabloyu, her yer kapalı.

SES - (Gülmektedir.) Yarın yaparsın.

ZEKAİ - Ya baksana Ramazan, aklıma ne geldi

SES - Ne geldi?

ZEKAİ - Apartman girişindeki posta kutusunu bilgisayarın yanına getirsem olmaz mı? Kısa bir kablo vardı.

SES - Bak bunu iyi düşündün, hatta kasanın içine yerleştir. Postalarını CD girişinden atar, disket çıkışından alırsın. (Kahkaha krizine girmiştir.)

ZEKAİ - Bak ben bu işi nasıl çabucak kavradım değil mi?

SES - Helal olsun valla sana. Bunu bil getis bile düşünememiştir.

ZEKAİ - Bilge Tis kim ya?

SES - (Kahkaha krizi devam etmektedir.) Zekai, öldürdün beni, valla altıma işedim gülmekten. Olum sen manyak mısın?

ZEKAİ - Ne oldu ya?

SES - Olan olum, elektrikli değil elektronik posta, e mail, e mail..

ZEKAİ – Ya, ha elektrikli ha elektronik, aynı şey değil mi?

SES - Tamam tamam, aynı şey.

ZEKAİ - Sen şimdi bana bunu adam gibi anlat. Ama gülerek anlatma ya, anlayamıyorum.

SES - (Kahkaha krizi sürmektedir.) Ya olum, sana bilgisayarı aldığın firma internete hangi servis sağlayıcısından bağlanacağını söylemedi mi, e mail adresi vermedi mi?

ZEKAİ - Ya ne bileyim, kutunun içinde ne var ne yok hepsini çıkardık. Boşta bir parça kalmadı. Televizyon ekranı gibi bir ekran var, klavye var, maus var, bir de altta düğmesi olan kasa var. E maili koymamışlar herhalde.

SES - (Kahkahalarla) Zekiayııııııı, yeter allah aşkına.

ZEKAİ – Gülme Ramazan, sen ananın karnında mı öğrendin?

SES – Ya Zekai, çok bilmiş yorumların öldürdü beni. (Gülmeye devam eder. Sahne kararır.)

(Sahne Zekai bilgisayar başında kendi kendine konuşmaktadır.)

ZEKAİ – Üf ya, şu ard arda açılan sayfalar da insanı canından bezdiriyor. Bir de hanıma yakalanırsam vay halime. Şu lanet olası sitelerden kurtulamayacağım. Nasıl kurtulacağım bunlardan ben ya? Ramazan’ı da bir aydır bıktırdım. Neyse arkadaş bu günlerde belli olur. Arıyayım şunu bir daha. (Telefon açar ve fondan telesekreterin sesi duyulur. “Ben Ramazan. Altı aylığına Avustralya’ya gidiyorum. Sinyal sesinden sonra mesajınızı bırakın, ben size dönerim.”) Hadi be yalancı. Avustralya’ya gidiyormuş. Zekai’den kaçıyorum demiyor da. Aaaaa İsmail de anlar bu işten. Tamam onu arıyayım. (İsmail’i telefonla arar.)

ZEKAİ – Alo İsmail, merhaba, ben Zekai

SES – (Fondan sesi duyulur.) Merhaba Zekai, hayrola ne oldu gecenin bu saatinde?

ZEKAİ – Uyuyor muydun?

SES – Evet ya.

ZEKAİ – Ya önce bir sürü sayfa açıldı, ben kapattıkça yeniden yeniden yeni sayfalar açılmaya başladı. Sonunda bilgisayarın ekranı dondu, ne yapacağımı bilemedim. Hem de en heyecanlı bir yerde.

SES – Nerelere girdin ki?

ZEKAİ – Ya anla işte.. Sırf meraktan, başka bir amacım yoktu.

SES – Ben de yedim. Sen şimdi bilgisayarı resetle.

ZEKAİ – Nasıl yani

SES – Üfff. Çek fişini yeniden tak.

ZEKAİ – Tamam.

SES – Düzeldi mi?

ZEKAİ – Maus oynuyor tamam. Sağ ol İsmail. Ya kusura bakma, seni sık sık rahatsız edebilirim. Artık idare et.

SES – Tamam, tamam önemli değil.

ZEKAİ – Ha bak İsmail, adresini versene bana, sana bir fotoğraf göndereceğim. Bizim düğünde çekilmiştin. Bende kalmış.

SES – İsmailsur et hotmail nokta com

ZEKAİ – İsmail, hotmail, adına da nasıl uymuş. Hadi iyi geceler.

ZEKİYE - (Elleri belinde sahneye gelir. Bağırarak konuşur.) Ne yapıyorsun sen Zekai? Tam bilgisayar manyağı oldun çıktın. Gözlerine bak, kan çanağına dönmüş. Bana, çocuğa sırtını döndün. Yatıyorum buradasın, kalkıyorum buradasın. Yemeği bile alelacele yiyip kaçıyorsun bilgisayar başına. Yeter ya. Burası ev Zekai, otel ya da restoran değil. Atari bundan iyiydi, hiç değil birlikte oynuyorduk.

ZEKAİ – Tamam hayatım kızma, sanırım biraz abarttım. Ama merak işte. Öğreneyim ki, size de öğreteyim.

ZEKİYE – Hadi ordan. Öğrenecekmiş ki, öğreteymiş. (Sinirli bir şekilde sahneyi terk eder.)

ZEKAİ – Allahtan bilgisayarı kapatmıştım. Görseydi önceki sayfaları ne olurdu halim. Neyse gidip gönlünü alayım. (Sahne kararır.)

(Sahne aydınlandığında telefon çalar. İsmail Zekai’yi arar. Fondan konuşmaktadır.)

SES - Alo Zekai, hani bana bir fotoğraf gönderecektin?

ZEKAİ – Gönderdim.

SES – Gelmemiş, adresi doğru yazdın mı?

ZEKAİ – Evet doğru yazdım, arkadaşımızın adını yanlış mı yazacağım?

SES – Gelmesi gerek.

ZEKAİ – APS’ ye vermedim ya, normal posta gönderdim, o yüzden gelmesi gecikebilir.

SES – Nasıl ya, ne Aps si, ne postası

ZEKAİ – Normal posta işte

SES – Ya sen dalga mı geçiyorsun?

ZEKAİ – Ne dalgası ya? Normal posta işte.

SES – Şaka yapıyorsun.

ZEKAİ – Ne şakası ya. Zarfı bu sabah postaya verdim

SES – Zarf mı?

ZEKAİ – Evet, zarf.

SES – (Gülmekten konuşamamaktadır.) Ne yazdın zarfın üstüne?

ZEKAİ – İsmail Suret Hotmail com Düzce.

SES – (Gülmeleri kahkahaya dönüşmüştür.)

ZEKAİ – Ne gülüyorsun ya, yoksa yanlış mı yaptım?

SES – (Kahkaha krizi sürmektedir) Zekai, sen ciddi misin? Zarfın üstüne aynen öyle mi yazdın?

ZEKAİ – Evet ya.. Ya gülmeden konuşsana, anlayamıyorum ne dediğini.

SES – Bir şey diyecek hal mi bıraktın ki bende, manyak Zekaiiiiii…(Kapı çalar, Zekiye kapıa gider, iki zarf ile sahneye döner ve zarfları Zekai’ye uzatır.)

ZEKAİ –Alo İsmail, sana gönderdiğim zarf geri geldi.

SES – (Gülerek) Neden?

ZEKAİ – Postacı üstüne bir şey yazmış.

SES – Ne yazmış okusana.

ZEKAİ – İlimizde Hotmail caddesi bulunmadığından, zarfın göndericiye iadesi.

SES – (Aniden kahkaha atar.) Ciddi olamazsın.

ZEKAİ – Ne biçim adres vermişsin, bir adresi bile doğru veremiyorsun.

SES – (Kahkahalarla) İlimizde Hotmail caddesi bulunmadığından zarfın göndericiye iadesi ha.. Zekai sen alemsin, postacı senden alem. Hey allahım,

ZEKAİ – Olmayan caddenin adını yazan sensin, bir de bize gülüyorsun.

SES – Zekai, öldüm ya gülmekten. Allah da seni güldürsün. Ama gülünç etmeden (Gülme krizine devam ederek telefonu kapatır.)

ZEKAİ – (İade edilen zarfla gelen diğer zarfı açan Zekai, aniden bağırır.) Anaaaaaaaaa

ZEKİYE –Ne oldu Zekai?

ZEKAİ – (Elindeki telefon faturasına bakarak) Battık, battık.

ZEKİYE – (Telefon faturasını Zekai’nin elinden kapar.) Zekai, bu neeeeeee?

ZEKAİ – (Başını öne eğerek) Ya herhalde te, te telefonumuza girmişler

ZEKİYE – Sen bu kadar maaş alıyor musun? Tayland, Malezya, buralar nere Zekai?

ZEKAİ – Bana öyle suçluymuşum gibi bakma, sorarım telekoma, araştırırım. Kesin telefonumuza girmişler.

ZEKİYE – Ya, ya telefonumuza girmişler. Enternetin batsın Zekai..Çocuğa bilgisayar almışmış.

ZEKAİ – Ya dur, daha ilk taksidini bile ödemedik.

ZEKİYE - Al sana bilgisayar (Monitörü tuttuğu gibi pencereden aşağı atar.)

ZEKAİ – (Bir eline mausu, diğer eline telefon faturasını alır, bir mausa, bir telefon faturasına bakar ve mausu yere atıp tekmeler.) İnsanın başına ne gelirse meraktan gelirmiş.


S O N

MUTLULUK MÜDÜRLÜĞÜ

Oyun 2 Perde

KİŞİLER
ABİDİN DİNGO – Mutluluk Müdürü

MESUT – Mutluluk Müdür Yardımcısı

MUTLU – Mutluluk Müdür Yardımcısı

BAHTİYAR – Mutluluk Müdür Yardımcısı

NEŞE – Mutluluk Uzmanı

ARZU – Mutluluk Uzmanı

SAFİYE – Mutluluk Uzmanı

UMUT – Mutluluk Uzmanı

PERİ – Mutluluk Uzmanı

SEVİNÇ – Mutluluk Uzmanı

HURİ – Yönetici Asistanı

LAZRAİL - Müfettiş
DEKOR : sahne ikiye bölünmüştür. Bir tarafta müdür odası görünümü eşya ve aksesuarları, diğer tarafta ofis görünümü sağlanmıştır. Müdür odasının yanında sekreter masası bulunmaktadır.

MUTLULUK MÜDÜRLÜĞÜ
BİRİNCİ PERDE
(Sahnelere geçmeden, projeksiyon cihazı ile Gayriresmi gazete yansıtılır. Müdür tarafından sahne arkasından da ayrıca sesli okunur.)
c:\users\rahim taş\appdata\local\microsoft\windows\temporary internet files\content.word\gayriresmi gazete.jpg

(Ve perde yavaş yavaş açılır. Mutluluk müdürü, mutluluk müdürlüğü levha ile sahneye gelir ve levhayı uygun bir yere asar. )

MÜDÜR - Evet sayın seyirciler, mutluluk müdürlüğü birimimizi faaliyete geçirmiş bulunmaktayız. (Kurul Kararını okumaya başlar.)
KURUL KARARI

Çalışanların İç sesini yansıtabilecekleri, söylenemeyenleri söyleyebilecekleri, dedikodu, magazinsel ve her türlü şamatanın yapılabileceği MUTLULUK MÜDÜRLÜĞÜ adıyla bir birim kurulması kararlaştırılmıştır. Mutluluk Müdürlüğü aşağıdaki departmanlardan oluşur.

I – BABA DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ


  1. Moral Motivasyon Departmanı

  2. İyilik Sağlık Departmanı

  3. Düş İşleri Departmanı

  4. Entel Dantel Departmanı

II – YAVRU DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ

  1. Yan Gelip Yatmaya Teşvik Departmanı

  2. Gaza Getirme Departmanı

  3. Neşelendirme ve Mutluluk Bulaştırma Departmanı

  4. Can Sıkıntısı Giderme Departmanı

III – CAMİ AVLUSUNA BIRAKILAN DEPARTMANLAR BÖLÜMÜ

  1. Şapkadan Tavşan Çıkarma Departmanı

  2. Üfürükten Tayyare Departmanı

  3. Çöp Çatma Departmanı

  4. Ivır Zıvır Departmanı

IV - ÖZEL DEPARTMAN

  1. En özel departman

KADROLAR
Mutluluk Müdürlüğünde Mutluluk Müdürünün haricinde ihtiyaçtan fazla Departmanlar Mutluluk Müdür Yardımcısı (MY), Departman Görevlisi (DG), Mutluluk Uzmanı (MU), Mutluluk Hazırlama Kontrol İşletmeni (MUHKİ) görevlendirilir. İhtiyaca göre yeni departmanlar açılabilir.

(Müdür okumayı bitirmek üzereyken Sevinç sahneye gelir. Elindeki zarfı Müdüre uzatır.)

SEVİNÇ – Efendim ben Sevinç. Yönetici asistanı olarak görevlendirildim. Evraklarım zarfın içinde.

MÜDÜR – (Sevinç’i tepeden tırnağa süzer.) Hoş geldiniz. İç Ses : milletin sekreteri manken gibi benimkisi kurşun görse adres değiştirir. Neyse yeni elemanlar gelince içinden seçerim. Değiştiririm bu mıymıntıyı.

SEVİNÇ – Hoş buldum efendim. Hepimize hayırlı olsun. İç Ses : el alemin müdürü fit bunda balkon iki metre önde gidiyor. şansa bak. Ne müdürler gördüm Brad Pitt, benimkini bırak git.

MÜDÜR – Yönetici asistanlığı konusunda deneyimli misiniz Sevinç Hanım?

SEVİNÇ – Ömrüm bu işle geçti diyebilirim efendim. Asistanın yöneticinin kara kutusu olduğunu bilirim. Ağzım sıkıdır. O konuda hiç endişeniz olmasın. İç Ses : Ne müdürler gördüm ben. Sana da damardan gireyim de gör.

MÜDÜR – Bu çok güzel, bana söyleyecek söz bırakmadınız. İç Ses : Uyanık cadı birine benziyor, aman koz vermeyeyim.

(Mesut, Mutlu ve Bahtiyar sahneye gelir. )

MESUT – Merhabalar. Abidin bey siz misiniz?

MÜDÜR – Evet buyurun.

MESUT – Abidin bey, biz Mutluluk Müdürlüğüne Müdür Yardımcısı olarak atandık. Ben Mesut, bu Mutlu bey, Bu da Bahtiyar bey. İç Ses : Ulan bu kıl kuyruğa mı yardımcılık yapacağız. Ben bunun yapacağı müdürlüğü popomla yaparım.(Elindeki zarfları verir.)

MÜDÜR – Hoş geldiniz hayırlı olsun. Ama Mesut bey, bana Abidin bey demeyin. İç ses : Abidin beymiş. Sanki benim asker arkadaşım. Ulan ben senin müdürünüm.

MESUT – Niye Abidin bey demeyeyim. Abidin mi değilsiniz, bey mi değilsiniz? İç Ses : Zoruna gitti kazmanın.

MÜDÜR – Üstlerinizle konuşurken isimleriyle değil unvanlarıyla hitap edeceğinizi öğrenemediniz mi hala? İç Ses : Çekeceğin var benden Mesut, kenarımın yardımcısı.Ukala.

MESUT – Peki Müdür bey. İç Ses : Müdürmüş, ben sana gösteririm müdürlüğü.

MÜDÜR – Mutlu bey, Bahtiyar bey, buyurun oturun. İç Ses : Kıç kadar birime bu kadar müdür yardımcısına ihtiyaç var mıydı ki göndermişler bu kazmaları. Mutlu da adının hakkını pek vermiyor , suratına bak suratsızın. Bahtiyar daha uyumlu sanki. Bunlar kesin arkadan işler çevirir. Dikkatli olmalıyım. Nasılsınız arkadaşlar? Daha önce nerelerde görev yapıyordunuz,

MUTLU – Ben hava cıva müdürlüğünde getir götür işleri müdürlüğündeydim. Birimimiz kapanınca bu görevi kabul ettim. İç Ses : Bilseydim sen gibi egosu tavan yapmış biriyle çalışacağım, hiç kabul eder miydim. Giderdim havuza, sabahtan akşama yüzerdim.

BAHTİYAR – Ben de eften püften bir birimdeydim, aynen Mutlu beyin birimi gibi kapandı, bir süre havuzda bekledim, sıkıldım, bu görevi talep ettim. İç ses : İyi geçineyim adamla, yoksa tekrar havuza dönmeyeyim.

MESUT – Benim birimim kapanmadı, müdürlük bekliyordum hakkım yenildi. Ben de kavga ettim buraya sürdüler. Hakkımı yedirmem, hukuk mücadelem sürecektir. İç ses : Gözünü korkutayım biraz angutun.

MÜDÜR : İç Ses : Sen böyle davranırsan müdürlüğü ancak rüyanda görürsün Mesut. Hepimize tekrar hayırlı olsun. Kuruluş amacımıza uygun çalışmalar yapacağız. Ben her zaman öneriye açık biriyim. Sevinç hanım hele bize bir şeyler getir içelim.

SEVİNÇ – Ne alırdınız efendim? İç ses : Zıkkım içesiniz, ben yönetici asistanı mıyım ofis görl müyüm?

MÜDÜR - Bana bir esperes..espires, ajans pres, off adını düzeltemedim, ondan ver.

SEVİNÇ - Tamam hemen ekspres veriyorum efendim, ondan ne kadar alırsınız?

MÜDÜR - İç Ses : Nasıl içiliyordu bu ya, bilmediğimi söylesem mahcup olacağım. Dur en iyisi kızayım. Ya sen ne kadar alındığını bilmiyor musun, Allah Allah

SEVİNÇ - İç Ses : Adını bile bilmiyor, görgüsüz şey hava atacak ya, esperesso istiyor.

MÜDÜR - İç Ses : İyi sıyırdım ha. Yardımcılarıma da malzeme vermemiş oldum.Sen hepimize ondan getir Sevinç hanım.

BAHTİYAR - Ah Müdür bey ah, el alemde bir asistan var, daha leb demeden bütün kuruyemişleri anlıyor. İç ses : Çok mu yalakalık oldu şimdi benimki? Neyse ya, ilişkileri sıcak tutmalıyım.

MÜDÜR – Artık yeni elemanlardan seçeriz Bahtiyar bey. İç Ses : Bahtiyar’la iyi anlaşacağız, adam benim dilimle konuşuyor. Mutlu pek bir içten pazarlıklı, Mesut’u seni zaten hiç sevmedim. Şimdi arkadaşlar, bir yandan da eleman ilanımızı hazırlayıp duyuralım. (Sevinç içecekleri getirir.) Sevinç hanım, kağıt kalem al gel. İç ses : Yaz kızım, gereği düşünüldü. Şimdi espriden de anlamaz bu.

SEVİNÇ – Peki efendim. İç Ses : Bakalım kaç torba çimento yazdıracak.

MÜDÜR -Çeşitli kadrolara atanmak üzere çok sayıda eleman alınacaktır.

Mutluluk Uzmanı (MU), Üüüüüüü kadar

Mutluluk Hazırlama Kontrol İşletmeni (MUHKİ) Ooooooo kadar

ADAYLARDA ARANACAK ŞARTLAR

1. Okuma yazma bilmek İç ses : canımıza okumasın yeter

2.Telefonu elinden hiç düşürmemek, petrol ofisi gibi 7/24 açık bulundurmak (Yarımcıalrına döner.) Siz de söyleyin arkadaşlar

3.Bilgisayar başından kalkmamak

MESUT – 4.Yabancı dilin yanı sıra birkaç tane yalancı dil bilmek

MUTLU – 5.Sabah geç gelip akşam erken kaçmaya müsait olmak,

6.İşi kırıp sinemaya gitmeye meyilli olmak,

BAHTİYAR – 7.Tembellik konusunda sertifika sahibi olmak,

MÜDÜR – 8. Kafadan biraz çatlak olmak İç Ses :Tahtası aşırı eksiklere öncelik verilecektir.

MESUT – 9. İşine gelmeyeni duymayacak derecede İşitme engelli olmak,

10.Çoğu şeyi görmezden gelecek şekilde Görme engelli olmak,

BAHTİYAR – 11.Bugün canım işe gitmek istemiyor demeye yatkın olmak,

MÜDÜR – 12.Soğuk esprilerden dolayı yakın çevresince dışlanmamış olmak,

MESUT – 13.Dünya yansa bir tutam otu bulunmamak,

MUTLU – 14.Azmi İnovasyonla bilenmiş olmak.

MÜDÜR - Adaylar Mutluluk Müdürü ve yardımcılarından oluşan komisyon tarafından mülakata alınacak, başarılı olanlar ihtiyaca göre Mutluluk Uzmanı (MU) ve Mutluluk Hazırlama Kontrol İşletmeni kadrolarında görevlendirilecektir.

Mutluluk Müdürlüğü personelinden; Mutluluk Müdürüne Sterlin, Müdür Yardımcılarına Euro, Mutluluk Uzmanlarına Dolar, Mutluluk Hazırlama Kontrol İşletmenlerine Lira üzerinden aylık ödenecektir. Çapraz kur uygulaması sonucu bayramlarda ikramiye verilecektir. Ayrıca sık sık toplantılar yapılacak ve her toplantıda asgari ücretin 10 katı tutarında huzursuzluk ve mutsuzluk ücreti hesaplanacaktır. İlan olunur.

MESUT – İç Ses : Bak bak kendine euro, bize dolar. cüzdanı nasıl dolar? Hep kendine yontuyor angut müdür.

MÜDÜR – Var mı ekleyeceğiniz başka bir şey arkadaşlar? İç Ses : Bundan iyisi Şam’da kayısı.

MUTLU – Benim ekleyeceğim başka bir husus yoktur. İç ses : Dandik ilana daha ne eklenebilir ki.

BAHTİYAR – Çok güzel oldu müdür bey, hiç eksik bir şey kalmadı. Elinize aklınıza sağlık. İç ses : Mesutla Mutlu bana ters ters bakıyor, herhalde fazlaca yalaka buldular beni.

MUTLU – İç Ses : Ulan bu Bahtiyar’a güven olmaz, anında yetiştirir müdüre. Tamamdır müdür bey.

MESUT – İç ses : Yalaka tip, bunlarla işim var benim. Bence de tamamdır müdür bey.

MÜDÜR – Sevinç hanım, şimdi bu ilanı hemen yazılı ve görsel medyaya, ajanslara, sosyal medyaya yolla, ayrıca aklına gelebilecek her yerde yayınla. Bu arada gelen olursa kaydet.

SEVİNÇ – Tamam efendim. İç ses : Bu ilana kim gelmez ki, ışık gibi valla, gören gelecek.

MÜDÜR – Biz de bu arada mülakat için kriterlerimizi belirlemek için beyin fırtınası yapalım.

SEVİNÇ - İç Ses: Fırtına deyip karı kız işi konuşur bunlar. Efendim ben çıkayım mı?

BAHTİYAR – İlanları yapın dedi ya Müdür bey, siz hala buradasınız. İç ses. Ya bu kadar beceriksiz bir asistanı bulmak için çok uğraştı mı acaba.

SEVİNÇ –İç Ses: Şu Bahtiyar’a da gıcık oldum. Müdürün gözüne gireceğim diye harcıyor beni. hasta etme adamı. Hele bakışına bir bak, insanı aptal yerine koyuyor. Tamam efendim. (Müdürün odasından çıkar, asistan masasına oturur, bilgisayarla uğraşmaya başlar.)

MÜDÜR – Evet arkadaşlar, nasıl bir formül izleyelim, eleman alımında? Ben, mülakata gelecek arkadaşlara abuk subuk sorular yöneltelim, en iyi ve ilginç cevapları verenleri mutluluk uzmanı, sıradan cevap verenleri de MUHKİ olarak görevlendirelim. Ne dersiniz? İç Ses : Ben sizin babanızım ben ne dersem o olur.

BAHTİYAR – Bence uygundur müdürüm. İç ses : Sanki farklı bir şey söylesek kabul edecek.

MESUT - Konjonktürel ve global bakmak lazım. İç ses : Anlamamıştır ne demek istediğimi.

MUTLU – Bana uyar. Azizin istiyorum ben bir lavaboya gideyim. İç ses : Anlamaz ki, yaşımız geçmiş, prostatımız var. Ne çok seviyor konuşmayı. Bir de boş boş konuşmasa. (Çıkar. Sevinç’in yanından sahnenin arka tarafına geçer.)

SEVİNÇ – İç Ses: Çok atarlı çıktı Mutlu bey, kesin içeride bir şeyler oluyor. Şunları bir dinleyeyim hele.( Yavaşça kapıya yaklaşır kulak kabartır, sonra bardağı kapıya dayayıp dinlemeye başlar.)

MÜDÜR - Kriterlerimizi de belirlediğimize göre, sıra geldi bölüm ayarlamalarına. (Kurul kararını verir.) Beyler şunu bir okuyun. İç ses : Her birine bir bölüm bağlayacağım, ama şimdi bunu nasıl seçeceğim ben. Kendilerine sorsam hepsi baba bölümleri isteyecek. Neyse bakayım hele.

MESUT – Nasıl bir ayarlama düşünüyorsunuz Abi..Müdür bey? İç ses : az kalsın zılgıtı yiyecektim ha.

MÜDÜR – Siz nasıl bir ayarlama yapmamı istersiniz? İç ses : Hepsinin gözü baba bölümlerde, anlamıyor muyum sanki.

BAHTİYAR – Siz nasıl uygun görürseniz Müdür bey. İç ses : Böyle diyeyim de belki baba bölümleri bana veriri. Uyumluyum ya. Aklımı seveyim.

MUTLU – (Sahneye girer ve Sevinç’i kapıyı dinlerken yakalar.) Hayırdır Sevinç hanım? İç ses : Mobese Sevinç.

SEVİNÇ - Aaa Mutlu bey siz gittiniz sandım ben. Müdürüme bir şey içer misiniz diye soracaktım. İç Ses: bu da tam gelecek zamanı buldu

MUTLU – İç ses : Ben de yedim. Hadi sorun bakalım.

SEVİNÇ – Bölüm ayarlamaları yapıyorlar, sizi bekliyorlar. Siz ne içersiniz efendim.

MÜDÜR – Mutlu bey nerde kaldı?

BAHTİYAR – Asistanla beyin fırtınası yapıyor, sesini duyuyorum.

MÜDÜR – İç ses : Biz onu bekleyelim, o çene çalsın, ayıp ya.

MUTLU(Müdürün odasına girer ve Müdürün kulağına fısıldar.) Bu asistan kapı dinliyor, bilginiz olsun müdür bey.

MÜDÜR – Vay hınzır cadaloz vay. İcabına bakarız artık Mutlu bey. Uyardığın için sağol. İç ses : Helal olsun Mutlu’ya, hemşerimmiş ya, gösterdi desteğini. Aslan toprağım. Neyse arkadaşlar, şimdi biraz ara verelim. Sonra komisyonumuzu toplayalım. Ben de bu arada bölüm görevlendirmelerini netleştireyim. Çıkabilirsiniz. (Müdür Yardımcıları müdürün odasından çıkar, sahnenin arkasına geçerler. Müdür Asistanı çağırır.) Sevinç hanım, bakar mısın?

SEVİNÇ - Buyurun müdür bey?

MÜDÜR - İşimiz çok. Kağıt kalem al gel.

SEVİNÇ - Peki efendim.

MÜDÜR - Yaz, Baba Departmanlar Bölümünün Mutlu bey, Yavru Departmanlar Bölümünün Mesut bey, Cami Avlusuna Bırakılan Departmanlar Bölümünün Bahtiyar bey tarafımdan yürütülmesi tarafımdan uygun görülmüştür. Bunu yaz getir imzalayayım hemen tebliğ et arkadaşlara. Sonra da mülakat komisyonu için hazır olmalarını söyle. İç ses : Bu iyi oldu ya, Mutlu hemşerim, Mesut dik başlı, Bahtiyar silik. Bence en uygunu bu görevlendirme. Ben de rahat edeyim değil mi ama.

SEVİNÇ – Tamam efendim. İç ses : Hemşericiliğini yaptı ha. Mesut hiç mesut olmayacak. Bir tek Mutlu mutlu olacak. Bahtiyar ise bahtsızlığına yansın.

MÜDÜR – Bu arada mülakata başvuran oldu mu hiç?

SEVİNÇ – Son baktığımda altı kişi başvurmuştu müdür bey.

MÜDÜR – İyi o zaman, onlara ulaş, hemen gelsinler. İç ses : Umarım içlerinde güzel kızlar vardır. İlk işim bu mıymıntıyı değiştirmek olacak.

SEVİNÇ – Tamam efendim. Hatta isterseniz ben baş vuranların listesini size vereyim. Görevlendirmeleri yazıncaya dek, siz de listeyi incelemiş olursunuz.

MÜDÜR – İyi akıl ettin. Getir bakalım.

(Sevinç birkaç kağıt getirir, sonra gider bilgisayarın başına daktilo ile yazı yazıyormuş gibi, şaryoyu başa gönderme hareketleri yapar. Müdür ise listeyi gözden geçirir, kağıtlara tek tek bakar.)

MÜDÜR – İç Ses : Bu güzelmiş…Bu çok şişman mı ne….Bunun suratında meymenet yok ya…Ooooo, harika….Aman Allahım bu ne böyle, afet, afet…

SEVİNÇ – Yazıları hazırladım Müdürüm.

MÜDÜR – Getir imzalayayım, sonra arkadaşlara tebliğ edelim, artık işimize bakalım. İç ses : Güzel kızları bekletmeyelim. Heyecanlandım ya..

SEVİNÇ - Peki efendim, hemen getiriyorum. Getirdim. İç Ses; Az nazik olsan ne var sanki. Meymenetsiz şey.

MÜDÜR – İç Ses : Bu gene bana surat ekşitti, kesin aklından kötü şeyler geçiriyor.

(Kalemi kasılmış bir hareketle alıp bir afili imza çakar.) Eveeeeet. Toplansın şimdi yardımcılarım. Kendilerine tebliğ et, hemen benim odaya gelsinler.

SEVİNÇ – (Müdürün imzaladığı kağıtları alıp çıkar. O sırada müdür yardımcıları sahneye gelir.) Efendim ben de sizi arayacaktım. Müdür bey görevlendirmeleri yaptı, tebliğ etmemi istedi. Sonra da sizi odasına bekliyor. İç Ses : Bakalım dananın kuyruğunu kim koparacak.

(Müdür Yardımcıları zarfları açar ve kendi kendilerine söylenmeye başlarlar.)

BAHTİYAR - İç ses: Şuna bak şuna. Bir de mutluluk müdürü olacak. Bana vere vere ne görev vermiş. Cami avlusuna bırakılan departmanlar. O kadar da suyundan aktım. İyilik yaramıyor. Amir kısmına yaranmak zor. Benim diğerlerinden neyim eksik? Ha neyim eksik?

Neyse memnun olmuş gibi davranayım. Takdir müdürümüzündür. İç ses : Şu an kendimi bir alana bir bedava kampanyalarının bedavası gibi hissediyorum.

MESUT - İç Ses. Resmen hemşericilik yapmış ya. Benim hakkımda baba departmanlar. Sen başlattın bu savaşı müdür bozuntusu. Ben de Mesutsam bunu yanına koymam. Bu ne ya, her yerde hakkım yeniyor. Sustukça daha çok üstüme geliyorlar. Nayır nolamaz. Müdür sanki hissi davranmış bu görevlendirmelerde, kanaatim bu yönde. İç ses : Şu an kendimi dört yanlışın götürdüğü bir doğru gibi hissediyorum.

MUTLU – İç Ses : Memnun olmadılar, demek ki, en baş yardımcı ve vekili mutlak benim. Sevmemiştim müdürü ama nedense hemşerimi bu kez takdir ettim. Verilen her görevi en iyi şekilde yerine getirelim arkadaşlar. İç ses : Şu an kendimi ilkokullarda temizlik kolu, yeşilay kolu gibi kollardan birine seçilip ertesi gün ne koluna seçildiğini unutan öğrenci gibi hissediyorum.

SEVİNÇ – İç Ses : Mesut çıngar çıkaracak gibi. Şu an kendimi sabahtan akşama kadar bal, kıl tüy dökücü ürün reklamı yapan televizyon kanalı gibi hissediyorum.

(Yardımcılar müdürün odasına girer.)

MÜDÜR – Merhaba, hoş geldiniz arkadaşlar. İç ses : Mutlunun haricindekiler mutlu olmamış

BAHTİYAR - Merhaba müdürüm. Saygılar. İç ses: aslında buna hiç yüz vermemek lazımda memurluk işte ne yaparsın. Vermiş güzel görevleri Mutlu ile Mesut'a, şimdi aklı sıra gönül almaya çalışıyor, günah çıkarıyor. Merhabalar falan. Birazdan timsah gözyaşları da döker.

MÜDÜR - İç Ses: Merhabaymış, küfretse daha iyi.

MUTLU – Merhaba müdür bey. İç ses : Adamlar müdüre tepki gösterip beni götürecekler arada.

MESUT – Merhaba müdür bey. İç Ses : Sana da senin müdürlüğüne de, merhabana da…

MÜDÜR – Arkadaşlar, görevlerinizden yana bir sorun yoktur umarım. İç ses : Bir nabız yoklayayım hele.

MUTLU – Siz öyle uygun görmüşsünüz. Bize de verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmek düşer. İç ses : Başka şansımız mı var ki, dingo.

BAHTİYAR – Mutlu beye katılıyorum. İç ses : Katılmayıp da ne yapacağım. Ben böyle sistemin ….

MESUT – Bence biraz hissi davranmışsınız Abi..Müdür bey. İç ses : Bal gibi hemşericilik bu, nerde liyakat, nerde adalet.

MÜDÜR – O ne demek Mesut bey. Üç kişisiniz, üç bölüm var. Ne yapsaydım. İç ses : Bela bu ya.

MESUT – Görevlendirme kriterlerinizi öğrenebilir miyim? İç ses : Hadi desene hemşericilik yaptım, desene, desene..

MÜDÜR – Ya kardeşim, Mesut bey, dik dur ama dikleşme. Ben öyle uygun gördüm. Hesap mı vereceğim. İç ses : Nerden gönderdiler bunu bana ya.

MESUT – Estağfurullah Müdür bey, ne hesap sorması. Bilgi alma hakkımı kullandım ben sadece. İç ses : Sıkışınca, ben öyle uygun gördüm söylemine sarılırlar. Oh ne ala memleket.

MÜDÜR – Tamam uzatmayalım. Mülakata başlayacağız. İç Ses : Keyfimi kaçırdı şerefsiz.

MESUT - eleman alımı için bir kriter belirlediniz mi?

MÜDÜR - Birlikte değerlendirelim diye toplandık zaten. Umarım Mesut bey, yetenek sizsinizdeki jüri gibi her şeye muhalif olmaz. İç Ses : Hele bir muhalif olun, alırım görevlerinizi, oturur akşama kadar bilgisayarda maça kızı oynayıp, fal açarsınız. Şu Mutlu’nun da ağır abi takılmasına sinir oluyorum ya neyse. İnsan hemşerisine bir destek çıkar.

SEVİNÇ – (Kapı dinlerken müdürü duyar.) İç Ses: Koca müdürün izlediği programa bakın hele. (O sırada telefon çalar.) Buyurun efendim, Mutluluk Müdürlüğü, ben yönetici asistanı Sevinç. Size nasıl yardımcı olabilirim? ……Müdürümüzün adı Abidin Dingo…..Evet efendim, yerindeler….Peki efendim aktarıyorum….(Telefon tuşlarına dokunur, Müdürün telefonu çalar.)

MÜDÜR – Evet Sevinç Hanım. Ne oldu?

SEVİNÇ - Efendim çok etkili ve yetkili biri olduğunu söyleyen bir şahıs telefonda sizinle görüşmek istiyor.

MÜDÜR - Kim olduğunu söylemedi mi? Adı sanı nedir?

SEVİNÇ - Söylemedi efendim, Bağlıyorum.

MÜDÜR - Tamam bağla bakalım. (Komisyon üyelerine döner.) Siz beyin fırtınasına devam edin ben bakayım hele kimmiş bu etkili ve yetkili şahıs. Buyurun, ben mutluluk müdürü Abidin Dingo. Oooooooo, siz miydiniz efendim...(Hemen koltuğundan ayağa kalkıp ceketinin düğmesini ilikler, iki büklüm olmuştur.) Teşekkür ederim, sağlığınıza duacıyım efendim....Emriniz olur efendim.... Evet efendim, Birazdan mülakata başlayacaktık..... İç ses : duydular ya mülakatı, artık arayan arayana. Tabi buyurun efendim..... Not alıyorum isimleri efendim..... Emriniz olur efendim....Tamam efendim... Tamam efendim...... Emirlerinizi beklerim efendim....... Saygılar efendim.... Ben sonucunu size bildiririm efendim.... Ne demek efendim......Tekrar saygılar efendim.....Bir daha saygılar efendim...Mükerrer saygılarefendim.....Ek saygılar efendim....Ek mükerrer saygılar efendim.... Hatta geçici ek mükerrer saygılar efendim.

SEVİNÇ – Efendim telefonu kapatalı çok oldu. İç ses; Az dik dur yaa. İki büklüm oldun. Saygılar, saygılar, hepiniz aynısınız. Telefonu kapatalı yıllar oldu, hala konuşuyor.

MÜDÜR - Kendi kendime mi konuşuyormuşum ben ya..(Sevinç’e döner) Kaptırmışım ya....

İç ses : Hassssss...ta ederler adamı ya. Daha dün bir bugün iki. Hemen talimatlar yağmaya başladı. Nasıl müdürlük yapacağım ben. Şu an kendimi ortasından sıkılmış diş macunu tüpü gibi hissediyorum.

SEVİNÇ - İç ses: Geçmiş olsun atamalar belli oldu şimdiden.

MÜDÜR - (Elindeki kağıdı masaya koyar.) Arkadaşlar, hatırını kıramayacağımız etkili ve yetkili bir zat hazretleri bu listenin eksiksiz uygulanmasını rica ettiler. Bu liste uygulanacaktır, başka seçeneğimiz yok. Bizim görevimiz müdürlük işlevlerini sürdürmek, ha Ali olmuş ha Veli, ha Ayşe ha Neşe, ne fark edecek. Kendi geleceğimizi, mevkiimizi riske atmamalıyız. (Yardımcılar, elleriyle yapacak bir şey yok hareketi yapıp, başlarıyla da onay verirler.)

(Komisyon beyin fırtınası sonucu ne şekilde soru soracaklarını kararlaştırmışlardır.)

MÜDÜR – Evet arkadaşlar, listede yer alan adaylara kolay soru, diğerlerine zor sorular soracağız. Mutlu bey siz bilimsel takılın, Mesut bey siz güncel takılın, Bahtiyar bey genel kültür sorularının arasına dini içerikli sorular serpiştirin, ben de içine huysuz virjin kaçmış sorularla adaylarımızı rahatlatmaya, mülakat etmeye, sabırlarını ölçmeye çalışayım. İç ses : Bari eğlenelim anasını satayım. Sevinç hanım adaylarımızı almaya başlayalım.

SEVİNÇ - Peki müdürüm.

MÜDÜR - İç Ses : Önce güzel olanları çağırsa bari. Bu gider en çirkinleri çağırır, güzelleri mülakat bitti diye geri yollar.

SEVİNÇ – İç Ses : İnşallah gelenler çirkindir. Resimleri fotoşoptur. Yoksa bu hınzır beni yerimden eder. Burası rahat ya. İş yok sorumluluk yok, Yan gelip yatmak için ideal bir yer. Ama beni sevmediğini hissediyorum. (Sahnenin arka tarafına bağırır) Mülakata girecek arkadaşlar, sıra ile gelin.

PERİ - Merhaba. Ben Peri, Telefonda görüşmüştük. Doktor Hakan beyin karısı.

SEVİNÇ - İç Ses; Adını söylemesine baksanıza, duyan da kanuninin karısı sanacak. Merhaba, hoş geldiniz. Şimdi sizi mülakat için komisyonun huzuruna çıkaracağım.

PERİ – Ay çok heyecanlıyım. Bu arada çok şıksınız Sevinç Hanım. (Şöyle bir süzüp hafif burun kıvırarak ) İç Ses : Bunları da buralara oturtuyorlar ya..

SEVİNÇ - Teşekkür ederim siz de öylesiniz. İç Ses : Sümsük iltifat duymak için iltifat ediyor.



Tırnaklarına kırmızı oje sürünce güzelim sanıyor. Bunun kocası doktor olmasa kimse yüzüne bakmaz. Buyurun geçin. (Kapıyı açıp müdüre konuşur.) Efendim mülakata girecek adayımız Peri Hanım.

MÜDÜR - Hoş geldiniz Peri hanım. İç Ses : Pek cilveli, pek boyalı cilalı. Adı gibi Peri valla. Ağzı da laf yaparsa Sevinç’in yerine bunu asistan yaparım.

PERİ – Hoş buldum efendim. İç Ses: Müdür bana kötü bakıyor ya. Ay yoksa bana mı öyle geliyor. Adamın günahını mı alıyorum?

MÜDÜR – Oturun, önce bir rahatlayın. Kendinizi bir tanıtın.

PERİ – Doktor Hakan beyin Sevgili Eşiyim. İç ses : İyi mi ettim acaba bunu söylemekle?Ah Hakan, yoksa aramadın mı eşim mülakata girecek diye. Aramamıştır, istemiyor ya çalışmamı.

Yıllardır doktorun karısı olmaktan başka bir özelliğimle anılmadım. Kendimi ispatlamam lazım. Bir de güzel bir bölüm kaparsam, değmeyin keyfime.

MÜDÜR - Doktor beyin branşı nedir? İç ses : İyi oldu bu ya eşine işimiz düşer.

SEVİNÇ – (Kapıyı dinler) İç Ses; Sevgili eşi demez mi bir de hasbam. Bak, müdür de hemen yumuşamaya başladı. Bari gelen telefonda bunun adı olsa da zor durumda kalamasa.

PERİ - Sevgili eşim kadın uzmanı

MÜDÜR – Kadın Uzmanı mı ? İç ses : Kadın uzmanıymış, anlıyor kadından. Kapmış Peri’yi valla.

PERİ - Ay pardon müdür bey. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı. Heyecandan dilim sürçtü. Çok mahçup oldum.. İç ses : Müdür ilgilenmeye başladı, iyi yapmışım eşimin doktor olduğunu söylemekle. Efendim, uzun yıllar eşimin yanında bulundum., Hemşirelik de yaptım Tansiyon ölçerim, ateş ölçerim, nabız ölçerim.

MÜDÜROooo iyiymiş. Acil durumlar da ilk müdahale edecek birine her zaman her yerde ihtiyaç duyulur. Değil mi arkadaşlar? İç ses : Ben bunu alırım Sevinç’in yerine. Arada nabzımı tansiyonumu ölçtürürüm. Heh he.

BAHTİYARMüdür bey izninizle soru sormaya başlayalım mı, Peri hanım, yeterince yatıştırmıştır heyecanını. Peri hanım, mizahla aranız nasıl, sizi neler güldürür? Şaka yapmayı ve yapılmasını sever mısınız? Tavrınız nedir?

PERİ - Mizahı kim sevmez ki, bayılırım.

MESUT - Issız adaya düşsen yanına alacağın üç şey neler olur?

PERİ – Bir eşimi alırım, bir de onun alacaklarını.

MÜDÜR - İçinizdeki çocuk yaşıyorsa yaşlanmıyorsunuz demişler. Sizin içinizdeki çocuk halen yaşıyor mu? Yaşıyorsa kaç yaşında?

PERİ - İç Ses; Ne tuhaf sorular soruyorlar, en iyisi ben biraz daha saflığa vurayım işi. Ama ben hamile değilim ki.

MUTLU - Satrançtaki ''şah mat'' deyimi farsça'dan geçmedir ve ''kral öldü'' anlamına gelir. Biz de ‘pat-küt, tak-tik-şap-şup vb. laflar var. Ama bunları ya o yöre ya da ülkenin insanları biliyor.. Sizin memlekete özgü böyle bir söz var mı ? Hangi anlamda kullanılır?

MÜDÜR - İç Ses : Ya bu da listedekilerden, kolay sorsana.

PERİ – Oyuna yeniden başlanır, rok yapılır, pat olur. Biz de kralı öldürmezler. Kral çıplak mıydı yoksa? Sanırım karıştırdım. İç ses : Ben size gösteririm pata küteyi.

MÜDÜR - Hiç ödeme noktasına gidip ö dediniz mi? İç ses : Bu espriyi bile anlamamıştır.

PERİ – Efendim ö demeleri eşim yapar.

SAFİYE (Sahneye gelir) – Mutluluk Müdürlüğü burası mı? Benim adım Safiye. İşe başlamaya geldim.

SEVİNÇ – Yavaş konuş, içeride sınav var. İç ses : Sanki ahıra giriyor. Aşçılığa mı baş vuracak nedir?

SAFİYE – Ne sınavı?

SEVİNÇ – Safiye Tespit Sınavı. İç ses: Allahım bunları seçip mi yolluyorsun ya.

SAFİYE – Ama beni zaten tespit etmişlerdi. Aramadılar mı müdür beyi?

SEVİNÇ – (Eliyle sus işareti yapar.) Dur içerideki çıksın seni alacağım, derdini içeride anlatırsın. İç ses : Offf, poffff, hatta pufff. Kız sorarlarsa eşim doktor dersin, hiç dayanamazlar.

PERİ - İç Ses: beni seçmeleri lazım. Ne yapmalıyım ki daha fazla. Bu müdür de nerden buluyor bu kadar kazık soruları…

MÜDÜR - Bir soru daha soralım seni uğurlayalım Peri hanım. Deveyi ortopedik yatakta sırt üstü yatırsak hörgüçleri kaybolur mu?

PERİ – İç ses : Şimdi bu soruya nasıl cevap vermeliyim bilmiyorum ki. Hah buldum. Eşim Doktor Hakan vücuttaki yağları da alır. Bir heykeltraş kadar ustadır elleri. Emin olun o deveyi muhteşem bir arap atı haline getirir.

İç ses: Ay çok mu attım acaba? Of şükür bitti. Nasıl olsanız alacaksınız beni. Neden çin işkencesi çektiriyorsunuz ki…

MÜDÜR – Siz de yağ aldırdınız mı? Fiziğiniz çok düzgün de? İç Ses : Bunda portakal kabuğu da yoktur şimdi. Bakmış kendine.

PERİ – İç Ses : Yağ aldırma he, aldın mı başına işi peri, sen misin atan?Adam nabız yokluyor resmen ya. Yok müdür bey, ben operasyon yaptırmadım.

MÜDÜR - Tamam Peri hanım. Seni dört evetle uğurluyoruz. Hayırlı olsun diyorum. Bir ara eşiniz meşhur doktor beyle de tanışalım. Çıkabilirsiniz. İç ses : Göbeği içeri çekebiliyoruz ama kalçayı çekemiyoruz, belki yağ falan aldırırız.

PERİ – Sevinç hanım, şekerim ben gidiyorum. Zaten mülakata bile gerek yoktu ama formalite yerini bulsun. Yakında beraber çalışacağız. İç ses : Yönetici asistanı ben olacağım.

SEVİNÇ - (Peri’nin arkasından şaşırmış bir halde bakar.) İç ses : Şıfrıntı.

(PERİ çıkar, Sevinç Safiye’yi içeri yollarken kulağına fısıldar.) Kız eşim doktordur dersin, hiç dayanamaz müdür. Müdür bey, Safiye hanım sıradaki adayımız.

MÜDÜR – Hoş geldiniz Safiye hanım.

SAFİYE – Hoş buldum efendim. Ben aslında işe başlamaya geldim, ama asistanınız Safiye Tespit sınavına tabi tutulacağımı söyledi. Oysa beni zaten tespit etmişlerdi. Daha ne sınavı.

(Komisyon kahkahayı basar.)

MÜDÜR - Safiye tespit Sınavı. Hay Allah iyiliğini versin Sevinç. İç ses : Safiye Tespit sınavı, gülmekten konuşamayacağım ben ya.

SAFİYE – Komik bir şey mi söyledim ben şimdi?

MÜDÜR – Yok yok, sizinle alakası yok. Aklımıza bir şey geldi de. (Gülmeye devam etmektedirler.) Tamam Safiye hanım, sizin için aradılar evet, ama nerede görevlendireceğimizi belirlemek için biraz sohbet ediyoruz. İç ses : Alem bu ya.

MESUT - Hele sizi bir tanıyalım.

SAFİYE – Balık burcuyum, Gezmeyi eğlenmeyi severim. Boş zamanlarımda dizi izlerim. Evlenme programlarına hiç bakamıyorum. Ay kurgu diyorlar.

BAHTİYAR – Bu mu kendinizle ilgili söyleyecekleriniz?

SAFİYE – Eşim de doktordur.

MÜDÜR – Branşı nedir eşinizin?

SAFİYE – Göğüs Uzmanı

MÜDÜR – İçiyle mi uğraşıyor, dışıyla mı?

SAFİYE – İç, dış, yıkama yağlama

MUTLU – Ne diyor bu ya,

SAFİYE – Ne bileyim, iç dış deyince çağrışım yaptı

MÜDÜR – (Gülmekten konuşamamaktadır.) Arkadaşlar, Safiye hanımın referansı iyidir. Siz sorun ne soracaksanız. Ben biraz dışarı çıkıyorum. İç ses : Öldürdü beni gülmekten, az kalsın altıma edeceğim.(Gülerek çıkar.)

MUTLU - Meyvelerin vitaminlerinin kabuğunda olduğu söylenir, muz neden soyularak yeniliyor?

SAFİYE - Öyle her şeyi soyarak yemek olur mu? Soyunmak muza hiç yakışmıyor.

BAHTİYAR - İç Ses : hiç hayra alamet bir cevap değil.

MESUT - Ezo gelin çorbasının içinde neden gelin yoktur? Bu tüketiciyi aldatma sayılır mı?

SAFİYE - Diyelim ki ezo gelini koymuşlar içinde ne olacak sanki, içinden çıkarıp düğüne mi yetiştireceğiz.

MUTLU – Tamam Safiye hanım, sizi dört evetle uğurluyoruz. Hayırlı olsun. İç ses : Öldürdün bizi gülmekten Safiye…

SAFİYE – Ne oldu şimdi, Safiye Tespit sınavını geçtim mi?

MESUT –He he, geçtin. (Gülmekten konuşamamaktadır.)

SAFİYE – İşe ne zaman başlayacağım peki.

BAHTİYAR – Sevinç hanım sizi arar. İç ses : Çabuk başla da, Safiye şovdan mahrum bırakma bizi.

SAFİYE – O zaman ben gidiyorum. Baaaayyy. (Çıkıp giderken Sevinç’e) Kız tez ara ha. Unutma numaramı.

SEVİNÇ – Tamam. İç ses : Bu içeride şov yaptı anlaşılan, kahkahalar yükselip durdu.

MÜDÜR - (Gülerek çeri gelir. Herkes gülmektedir.) Kadın kamera şakası gibi ya. (Hep birlikte gülerler.)

UMUT – Siz Sevinç hanım olmalısınız, telefonda görüşmüştük. Ben Umut. Mülakat için geldim. İç ses : Çok gergin ya, tırstım bakışlarından.

SEVİNÇ – Tamam Umut bey, şimdi sizi alıyorum. (Müdürün kapısını açar.) Efendim Umut bey, sıradaki aday. İç ses : İnşallah listede bu da vardır, yoksa ben yellozlarla çıldırırım.

MÜDÜR - Hoş geldiniz Umut bey. İç Ses : Bu da listede ama biraz zorlayalım.

UMUT – Hoş buldum Sayın Müdürüm, değerli yetkililer. İç Ses: Zor sormazlar inşallah. Umutsuz olma Umut, kendine gel!

MÜDÜR - Evet Umut bey, kendinizi tanıtır mısınız? Mutluluk Müdürlüğüne ne gibi katkılarınız olur? Bilerek mi geldiniz yoksa geçiyordum uğradım mı yaptınız?

UMUT - İlanı gördüm, şansımı deneyeyim dedim. Benim mutlu olmadığım bir dünyada kimsenin mutluluğunu istemem, çekemem onları. Onun için bizzat işin mutfağında olayım dedim. İç Ses: Salla oğlum sallayabildiğin kadar.

MÜDÜR - Güzel bir yaklaşım. Peki sineklerin kaç gözü var?

UMUT - İç Ses: Biliyorum bu soruyu, ooo çalıştığım yerden çıktı Altı gözü var Sayın Müdürüm.

MÜDÜR - İç Ses : Nasıl saydın yalancı.

BAHTİYAR - Ağaç dallarına veya türbe parmaklıklarına çaput bağladınız mı? Mesaj, posta veya e mail yoluyla gelen dini içerikli notları en az yedi kişiye yolladınız mı hiç?

UMUT - Hurafelere inanmam, bayramdan bayrama yaptığımda olur bazen. İnanmam ama bağlarım yollarım işte. İç Ses: Ne biçim soru bu yaaa. Sanki bağladım deyince müdür bize cennete tek yön uçak bileti alacak...

MESUT - Gençken, umumi tuvaletlerin kapılarına tosun dili ve edebiyatına uygun eserler ürettiniz mi?

UMUT - Bu konuda kendime ait özgün bir eserim yoktur. Daha önceden bu tür edebi eserleri olan kişilerden ödünç, alıntı yaparak bir şeyler karalamışlığım vardır.

MÜDÜR - İç Ses : Ağzı da laf yapıyor, hazır cevap.

MUTLU - Charles Bukowski demiş ki; nefret ettiğin insanla iyi geçinme çabasına siz medeniyet diyorsunuz, ben sahtekarlık diyorum. O yüzden anlaşamıyoruz. Siz medeni misiniz sahtekar mısınız?

UMUT - Nefret ettiğim kişiyle iyi ya da kötü geçinirim diyemem. Çünkü onu muhatap almam, yokmuş gibi davranırım. Kapsama alanımdan uzaklaştırırım. İç Ses: Nefret edilen kişiyle iyi geçinmek mi, ha hay gülsünler. Fırsatını bulsam bir kaşık suda boğarım onu.

BAHTİYAR - Tarzan'ın neden sakalı yoktur? Köse değilse, traş olmayı ormanda nasıl öğrenmiştir?

UMUT - Tarzan köseymiş köse. Adam kıl nedir maymunlardan öğrenmiş...

MÜDÜR - Kasımda aşk başkadır deyip kasımı aşk meşk ayı ilan eden anlayışın hemen ardından 1 Aralık tarihini dünya aids günü ilan etmesini nasıl değerlendiriyorsun?

UMUT - Her öküzün altında buzağı aranmamalı. Adamlar bizleri düşünmüşler, iyilik etmişler. Kasım ayını aşka ayırın, mutlu olun demişler. Akabinde de 1 Aralık'ın aids günü ilan edilmesi de bizler için uyarı. Dikkat etmezsen haaa….. İç Ses: Güzelim aşk dururken, mutlu olma varken, hemen getirdi aidsi gözümüze dayadı. Bu müdür nasıl mutluluk müdürü beee. Resmen aşk yaşamayın sonra cıss diyor. Bizi mutsuz mu edecek ki!

MÜDÜR - İç Ses : Çok biliyorsun, ukala seni.

MESUT - Peki Umut bey son bir soru ıle sizi de uğurlayalım. Düşünen adam heykelinin tımarhaneye dikildiği bir ülkeden düşünen adam çıkar mı?

UMUT - O dikilen düşünen adam, içerdekiler neyse de dışarıdakilerin hali ne olacak diye düşünüyor. Hepsini içeride alamayız diyor. Doluya koysa almıyor, boşa koysa dolmuyor. İç Ses: Bu adam felsefeden çakıyor azcık. Ben bunla iyi felsefe yaparım.

MÜDÜR - Peki Umut bey teşekkür ederim. Sahi sizin de eşiniz doktor mu?

UMUT - Yok değil Müdürüm. Benim yaşam koçum olur kendileri..

MÜDÜR - İç Ses : Yaşamayı bilmiyor musun sen, karıya koçluk yaptırıyorsun, tüüü senin kalıbına. Dört evetle uğurluyoruz seni. Hayırlı olsun Umut bey.

UMUT – Teşekkür ederim. İç Ses: Kolay oldu be.. Bu kadar kolay olacağını tahmin etmiyordum. 100 den az alayım o komisyonu dağıtırım. (Umut çıkar.) Sevinç hanım size de iyi günler, haberlerinizi bekleyeceğim.

SEVİNÇTamam, araşırız. İç ses : Ay bunu sevdim ben ya..

MÜDÜR - Sevinç hanım sıradaki adayı alınız.

SEVİNÇ – (Sahnenin arkasına bakar.) Mülakat için sıradaki aday gelsin. (Neşe sahneye gelir.)

NEŞE – Merhaba kıııııız. Mutluluk Müdürlüğüne neşe katmaya geldim.

SEVİNÇ – Buyurun. (Odaya sokar) Efendim sıradaki aday Neşe hanım.

MÜDÜR – Hoş geldiniz Neşe hanım. Heyecanlı görünüyorsunuz, şöyle oturun bir rahatlayın.

NEŞE - (Tüm şirinliğini takınarak) Merhabalar efendim, hoş buldum. Heyecanlı değilim, olmam mı gerekiyordu?

MÜDÜR - İç Ses : Ol tabi, şurada koskoca komisyonun huzurundasın. Hangi sınav heyecanlandırmıyor insanı. Bu çok bilmiş birine benziyor, özgüven tavan yapmış.

NEŞE - İç Ses : Adama bak ya mutluluk değil sirke satıyor suratı... Neyse çaktırmayayım da adama sevimli gözükeyim.

MÜDÜR - İç Ses : Bunu da listeye almışlar ya. Biz kimi eleyeceğiz ya. Bir mülakatı ağız tadıyla yaptırmıyorlar. Neyse adı Neşe, biraz neşelenelim bari. (Listeyi üyelere gösterir, üyeler başlarıyla anladıklarını gösterirler.)

MESUT - Biraz kendinizi tanıtır mısınız Neşe hanım?

NEŞE - Neyimi tanıtayım. İşte önünüzde duruyorum. İç Ses : Kolaysa siz tanıyın beni. Maaaşşallahım var, doksan altmış doksan, benim neyim noksan?

NEŞE - İç Ses: Ne oldu müdür dilini mi yuttun?

MÜDÜR - İç Ses : Bu ne ya, bu da bir kamera şakası mı.. Neşe hanım, kimsiniz nesiniz, neler yaparsınız, neler yapmazsınız, biraz ondan bahsedin.

NEŞE – Bana 3G Neşe de derler. Gencim, güzelim, güçlüyüm. Her işi yaparım. İç Ses :Hah adamın ağzı açık kaldı tabii..

MÜDÜR – İç Ses : Piramit gibi yukarıdan aşağı genişlemeseydi iyiydi.

MESUT - İç Ses : Ayna ayna söyle bana benden güzeli var mı bu dünyada demediği kaldı.

MUTLU - Neşe hanım, nazar boncuğu süs eşyası mıdır, batıl inanç mıdır?

NEŞE - İç Ses: Soruya bak süngüye davran bu ne be... Tabi ki her ikisi de efendim.

MÜDÜR – İç Ses : Ne ters, ne agresif biri bu ya. İşimiz var bununla. Suskunluk asaletten mi yoksa iki kelimeyi bir araya getirip de ifade etmekten acizlikten midir?

NEŞE – İç Ses : Bunlar benle eğleniyor anlaşılan, Ben de sizle eğlenirim, hadi bakalım el mi yaman bey mi yaman. Eee duruma göre değişir bazen asaletten bazen de sinirden. Ama ben hiç sinirlenmem. Adım gibi hep neşeliyim.. Benim yanımda olanlar hiç kocamazlar. Her işi yaparım, hem de çok güzel yaparım.

MÜDÜR - Mutluluk Müdürlüğünün aradığı türden, her işi yaparım abi modundasınız ne güzel. İç Ses : Göreceğiz Neşe hanım, göreceğiz,

BAHTİYAR - Dış görünüş önemli değil, önemli olan iç güzelliğidir diyenlerin uğur böceğini sevip, hamam böceğinden tırsmalarına ne dersiniz?

NEŞE - Yalan söylemişler. Koca bir yalan. O söz çirkinlerin kendilerine de ilgi gösterilsin diye uydurdukları bir yalandır. Dış görünüş tabi ki de önemli

MÜDÜR - İç Ses : Harbi kadınmış valla, sevmeye başladım ben bunu.

MESUT - Evlenince erkekler kızların soyadını almış olsaydı, bankalar annenizin kızlık soyadı yerine hangi soruyu sorardı?

NEŞE – Ebesinin… İç ses : Bu ne ya, dalga mı geçiyorlar.

MÜDÜR - Altıncı hissine güvenen insanlar ilk beşinde hüsran mı yaşamışlardır?

NEŞE – Evet, beşi doğru söyleseydi altıncıya gerek kalmazdı.

MÜDÜR - İç Ses : Sorulara yaklaşımı farklı, ben buna bir kaç tane daha sorayım. Bir insanı dinlediği müzikten tanımak mümkündür inancındayım ben. Müzik de ruhun gıdasıdır derler. Siz ne tür müzik dinlersiniz, ne tür müzikler sizde gıda zehirlenmesi yapar?

NEŞE - Ben halk ve sanat müziği hastasıyım. İç Ses: Ondan hasta oldum galiba. Caz maz sevmem onları.

MÜDÜR - İç Ses : Alkol de alır bu.

NEŞE - İç Ses: Müdür bana ısındı. Diğerlerini konuşturmuyor bile.

MÜDÜR - Hiç televizyon okuyup, kitap izleyip, kahve dinleyip, şarkı içtiğiniz oldu mu?

NEŞE - Şarkıyı su gibi içerim, televizyonu benden iyi okuyan zor, kitabı izle izle nereye kadar, kahveyi dinlemez olaydım o benden de kahırlı.

MÜDÜR - İç Ses : Vaaaov, süper.

MUTLU - Peki Neşe hanım, son bir soru ile sizi uğurlayalım. Evde kedi köpek beslemekle hayvan sever olunuyorsa koynunda yılan besleyenler de hayvan sever sayılır mı?

NEŞE - İç Ses: Eyvah adam beni sevmedi uğurlayayım diyor. Eeee tabi yılan hayvan oluyor galiba ama emin değilim insanlara da yılan diyorlar bilemeyeceğim.

MÜDÜR - Neşe hanımı dört evetle uğurluyoruz. Hayırlı olsun. Sevinç hanım sıradaki adayı alınız. (Neşe komisyonun huzurundan çıkarken, Sevinç’e doğru, altmış, yetmiş, seksen diye elini, yumruk yapıp beline vura vura, göbek ata ata melodi mırıldanarak çıkar.)

SEVİNÇ - Hey Neşe hanım, bu neyin kafası, oynayarak çıkıyorsunuz ayol. İç Ses: Kadın kendini dünyanın merkezi sanıyor. (Sıradaki adayı çağırır.) Huri haaanıııımm…

(Huri sahnede görünür. Alımlı çalımlı şık etkileyici ve çekici bir görünümdedir.)

HURİ - Geldim geldim. İç ses : Çağırmaya bak, yarım ağız,

SEVİNÇ - İç Ses: Kırıtmaya bak hele. Bu da var mıydı listede acaba? Eğer var ise, kesin asistanlığa bunu alır zampara müdür. Allah için güzel kadın. Geçin. (Huri komisyonun huzurundadır.)

MÜDÜR - Hoş geldiniz Huri hanım. (Dirseğini masaya, elini yanağına koyup Huri’ye ağzının suyu akarcasına bakmaya başlar.) İç ses : Anam anam anam bu ne böyle afeti devran, of of of. Ben bunu kesin asistan olarak alırım ya. Allahtan listede de adı var.

HURİ - Hoş buldum efendim İç Ses : Ayyyyy Müdüre bak yaa, tam karizma. Keşke beni asistanı yapsa. Eskiden sekreter derlerdi, ama şimdi adı asistan olmuş, daha havalı. Arkadaşlara da hava atarım. Hem ben başka bir iş yapamam ki. En iyisi bu, geleni karşıla gideni uğurla, iki de alo dedim mi, ohhh…

MÜDÜR - (Komisyon üyeleriyle göz göze gelir ve listede adının olduğunu ima eder.) Arkadaşlar Huri hanımı üzmeyelim. Bakın nadide bir çiçek gibi narin ve kırılgan. Huri hanım, kendinizi tanıtır mısınız lütfen?

HURİ- Nerden başlasam bilemedim. Siz nasıl başlamamı isterdiniz? İç ses : Çok heyecanlandım ya, konuşamam ki ben şimdi.

MÜDÜR - Canınız nerden istiyorsa oradan başlayın. İç ses : Ne de güzel konuşuyor kelimeleri teleffuzu süper, sabahtan akşama kadar konuşsa dinlerim ben bunu, bıkmadan.

MESUT – İç Ses : Neredeyse kadının ağzına girecek. Ayıp ya.

MUTLU – İç Ses : Hoşlandığını bu kadar belli etmesi kötü.

BAHTİYAR – İç Ses : Asistan yapar bunu, kesin. Hele şu bakışlara bak, Gerçekten ayıp. İş yerleri aile ortamıdır diye bilirim ben.

HURİ - Efendim ben çok uzatmadan kısa kısa anlatayım. İç Ses: Heyecanlanıyorum, yutkunuyorum, Allahım bana ne oluyor ya. adama bak dur. Koltuğa da ne kadar çok yakışmış.

HURİ - Diğer bekleyenlerin de zamanını almayayım.

MÜDÜR - Boş ver diğer bekleyenleri ya, İç ses : hep sen anlat. Pek de kibar ya.

MESUT - İç Ses: nasıl da mayışmış kadının karşısında, bak hele.ağzı kulaklarında ağzının içine düşecek

HURİ - Çok naziksiniz efendim. İç Ses : Bu da benden hoşlandı galiba. Benim iş tamam gibi.

MÜDÜR - İç Ses : Efendini yerim senin.. .. Huri hanım burcunuz nedir?

HURİ – Yengeçtir efendim.

MÜDÜR – Benimki de yay.

HURİ – Benim de yükselenim yaydır. Bu iki burç bir biriyle iyi anlaşırmış. İç ses : Attım ama İnşallah doğrudur.

MÜDÜR – İç ses : Biz birlikte yükseliriz.. Gezmeyi eğlenmeyi sever misiniz?

HURİ – Hem de çok.

MÜDÜR - İç Ses : Ben deee…

MESUT – Abi..Müdür bey, böyle karşılıklı sohbete devam edecekseniz biz çıkalım isterseniz. İç Ses : Konu mankenine döndürdü bizi, pis zampara

MÜDÜR – İyi hadi, birer soru da siz sorun. İç Ses : Kıskandı angut.

MESUT – Ben sormayacağım, siz soruyorsunuz zaten.

MÜDÜR – Tamam sorma. İç ses : Pis herif, keyfimi kaçırmasa olmuyor.

HURİ – İç ses : Ne güzel gidiyorduk ya, ne şimdi bunun tavırları?

MUTLU – Ben de sormayacağım. İç Ses : Bu kadarı da fazla, otur kendin çal kendin oyna.

BAHTİYAR – Ben de sormuyorum. İç ses : Bu saatten sonra ne sorulur ki?

MÜDÜR - Arkadaşlar epeydir oturuyorsunuz. Malum yaşınız gereği prostat olma ihtimaliniz yüksektir. Siz bir gidin elinizi yüzünüzü yıkayın. İç ses : Huri ile baş başa kalayım azcık



(Yardımcılar kızgın bir şekilde çıkar.)

MESUT – Başlarım ben böyle mülakata. (Hızla Sevinç’in yanından geçer sahnenin arkasına giderler.)

SEVİNÇ – İç Ses : Anlaşılan içeride gerginlik yaşandı.

MÜDÜR - Telefonunuzun markası nedir Huri Hanım?

HURİ - Satürn c5, halkalı olanından..

MÜDÜR - İç Ses : Olsun bence mahsuru yok. Nasıl olsa numaranı da alacağım. Özellikleri neler, internete girebiliyor musun, watsapı var mı?

HURİ - Hepsini kullanıyorum efendim. İç Ses : Teknolojiye meyilli olduğumu da bilsin bari.

MÜDÜR - İç Ses : Oh oh oh. Harika. Huri hanım, ben lehinize oy kullanacağım, arkadaşları da ikna edeceğim. Siz bana telefonunuzu bırakın, kesin sonucu ben size watsaptan atarım. Birlikte yakın çalışmayı isterim sizinle. Yönetici Asistanlığında görev almak ister misiniz?

HURİ – İç Ses : İster misiniz de söz mü şimdi, İsterim tabi ki, çok isterim. İç Ses : Yaşasınnn.

MÜDÜR – Yönetici asistanı demek, yöneticinin kara kutusu demektir. Müdürün görmeyen gözü, duymayan kulağıdır. Ona göre.

HURİ - Beni ne kadar memnun ettiniz anlatamam. Siz nasıl uygun görürseniz efendim. İç Ses : Sevdi beni, Allahım çok mutluyum. Telefon numaramı yazdım efendim. İsterseniz çaldırın ben de kaydedeyim.

MÜDÜR – Tamam, ben arar sonucu sana bildiririm. Sonra da güzel bir kutlama yaparız ne dersin? İç Ses : Bir akşam yemeği, ohhh, he de kız , he de..

HURİ – Merak ve heyecanla sizden haber bekleyeceğim. İç Ses : Oldu bu iş. Şimdi bir kuaföre gidip kendime geleyim, Kaç gündür gerginim, atayım şunu üzerimden.

MÜDÜR - Şimdi güle güle, Huri hanımmmmm İç Ses : Keşke hiç gitmese. Ben bunun için fazla mesaiye, ekstra ultra mega mesaiye bile kalırım.

HURİ - Görüşmek dileğiyle efendim. İç Ses : Nezakete bak ya, beni ayağa kalkıp uğurluyor. (Huri kapıya kadar uğurlanır. Müdürün ağzı kulaklarındadır. Huri çıkarken Sevinç’e burun tebessüm eder, saçlarını aşağıdan yukarı ahenkle dans ettirir ve kırıtarak sahneyi terk eder.)

MÜDÜR – (Huri’yi yolladıktan sonra Sevinç’e döner.) Ben beş dakikaya geliyorum. Yardımcılarım gelirse sıradaki adayı alsınlar mülakata. (Çıkar.) İç Ses : Yetişeyim Huri’ye belki bir çay içeriz. Sonra da yemek ve sonrasının planını yaparız. He he. (Sahnenin arkasına geçerken, sahneye gelen Arzu’yu görür.) İç Ses : Hımmm, bu da fena değilmiş, boy pos endam yerinde.

ARZU – Merhaba Sevinç hanım, ben Arzu. Görüşmüştük. Mülakat için geldim.

SEVİNÇ – Hoş geldiniz Arzu hanım. Ancak biraz bekleteceğim sizi. Müdür bey şimdi çıktı, az sonra gelir. İç Ses : Pek bir afili kadın ya bu da.

ARZU – Hımmm Müdür buymuş he. İç ses : Pek bir süzdü beni, manidardı bakışları. Hayırlısı bakalım.

SEVİNÇ – Aramızda kalsın, müdür güzel kadın görünce dayanamıyor bilesin. İç ses : Gözünü korkutayım biraz, bakayım tepkisi ne olacak.

ARZU - Her kuşun eti yenmez demiş atalarımız, Sevinç hanım. Kadın da imkan vermemeli değil mi? İç Ses : Yılışmayacaksın hemşerim, o zaman bak bakalım herhangi bir erkek yavşayabiliyor mu?

SEVİNÇ – Bazen birileri köprüyü geçinceye dek, ayıya dayı diyebiliyor, her yolu mübah sayabiliyor. İç Ses : Anam bu kadın dişli birine benziyor. Kolay kolay diş geçirilmez buna. Yandın müdür.

ARZU – Çıkar uğruna her yolu mübah sayarsan sonuçlarına da katlanırsın. Demek ki, sonunu düşünerek planlı davranılıyor. Kadın dişiliğini değil, kişiliğini öne çıkarmalı. İç ses : Bu da sana kapak olsun Sevinç. Nasıl apıştı kaldı.

SEVİNÇ – İç Ses : Hele şükür aklı başında biri geldi. Bakalım Müdür ne yapacak.

ARZU – İç ses : "Annem sakin ol, çok konuşma, ne sorarlarsa akıllıca cevap ver, başka hiiiç sesini çıkarma" demişti. Zaten ben sesimi hiç çıkarmam ki niye çıkarayım? Ama şu iç sesimi susturmam lazım. Yoksa yine işsiz kalacağım, Offff, ne yapayım ya ezik mi durayım.

Nasıl bir yer burası acaba. Kim bilir diğer başvuru sahipleri ne kadar zarif, güzel, çalışkan hanımlardır. Müdüre de iftira ediyorlar belki. Burada çalışmak ne güzel olur benim için. Mutluluk müdürlüğü adı üstünde. Allahım ne olur işe alınayım. Çok başvuru var mı Sevinç Hanım?

SEVİNÇ – Mülakata fazla gelen olmadı şimdilik, ama internetten başvurular bir hayli fazla. İç Ses : Bu da ayak yapıyor, listede adı var biliyorum. (Müdür Yardımcıları gelir.)

MESUT – Burada mı Abidin Dingo, yani müdür bey?

SEVİNÇ – Birazdan gelir.. Siz mülakata başlayacakmışsınız. Sırada bekleyen Arzu hanım var. İç ses : Abidin Dingo, söyleyiş şekli pek manidar. Sevmediği ne kadar belli. Ay ben bunla arayı sıcak tutayım, Huri ayağımı kaydıracak gibi görünüyor.

MESUT – İyi alalım bakalım. Gelin Arzu hanım. (Geçer otururlar.) İç Ses : Asistan asistan değil, Hürrem görmüş Mahidevran sanki. Böyle güzel hanımlar bekletilir mi ya? Sen şutlanmayı hak ediyorsun. Müdürleşiyor muyum ben de ne?

MUTLU - Hoş geldiniz. Önce kendinizi tanıtır mısınız?

ARZU – Hoş buldum. (Kendine güveni gelmiş, o sünepe, mıymıntı, salak halleri gitmiştir ve hatta öz güven patlaması yaşamaktadır.) Açıkça söyleyeyim, bu işe ihtiyacım var. Zamanla tanırız bir birimizi. Şurada beş dakikalık diyalogla ne ben kendimi tanıtabilirim, ne de siz beni tanıyabilirsiniz. Bazı kişisel bilgilerim formda yazılıdır. İç ses : Çok mu bodoslama daldım? İç sesim beni bağırtmaz umarım.

BAHTİYAR – İç ses : Çok dobra kadın.

MESUT – İç ses : Ooooo, tam benlik.

MUTLU - Şu an bilgisayar klavyesinde hangi tuş olmak isterdiniz? .

ARZU - Enter tuşu

BAHTİYAR - Çok kötü o. Diğer tuşlara okşarcasına dokunurken enter tuşuna çekiçle vuruyormuş gibi yaparız.

ARZU - Ama o tuş yoksa bir şey yapamazsınız ki.

MUTLU – İç ses : Oldukça zeki bir kadın. Diğerlerine benzemiyor. (O sırada müdür gelir hızla yerine geçer oturur.)

MÜDÜR – Devam edin arkadaşlar.

MESUT – Eğitim sistemimiz hakkında ne düşünüyorsunuz?

ARZU – Bir yerde okumuştum. Eğitim sistemimizde iki eksik var. Biri eğitim diğeri sistem.

MUTLU – Yani?

ARZU – Yanisi şu, yani bencesi. Keşke okullarımızda Hayat Bilgisi yerine Hayal Bilgisi dersi verilse, düşünsel ufuklarımız genişlese, keşke Fen bilgisi yerine Yen Bilgisi dersi verilse, hayatın tüm zorluklarını yenebilsek, keşke Beden Eğitimi yerine Neden Eğitimi dersi verilseydi, sorgulayabilseydik her şeyi, böylece iç acılarımızın toplamı içimizi acıtmazdı. İç Ses : Kafaları karışmıştır şimdi bunların.

MÜDÜR – İç ses : Pek entel dantel biriymiş bu ya. (Şaşkınlığını gizleyememektedir.)

MESUT – Çok farklı ve güzel bir ifadede bulundunuz. Birikimli donanımlı birisiniz.

ARZU – Çok okurum, her şeyi okurum. İç ses : İyi ki okumuşum, okuyorum.

MÜDÜR – İç ses : Bu bizim canımıza da okur.

BAHTİYAR - Takip ettiğiniz yazar/yazarlar var mı?

ARZU - Yok ki. Ben sıkılganım, sürekli aynı kişi daral getirir. En iyisi hep değişik yazarlar. Hem bu şekilde farklı görüşleri fikirleri de öğrenmiş oluyorum.

MUTLU - Elinizde bir sihirli değnek olsa öncelikle neyi değiştirirdiniz?

ARZU - İnsanların akıllarını değiştirirdim. herkesi akılcı ve mantıklı yapardım, gerisi gelir zaten.

MÜDÜR - Herkesin filozof olduğu bir dünya çok sıkıcı olmaz mı?

ARZU – Neden olsun ki, her şey insanlık için. Böylelikle en iyiye en güzele ulaşılır düşüncesindeyim.

BAHTİYAR - Coşku mu , zeka mı dersem; hangisini tercih edersiniz neden?

ARZU - Zeka tek geçilir de, tabi coşkusu da olsun, gürül gürül. Tadından yenmez. pilav üstü döner gibi.bir buçuk bile alırım. diyete yarın devam ederim ki. Kaç kalori ki?

MÜDÜR – Kilo alırsınız, basenleriniz çıkar, göbeğiniz sarkar.

ARZU – Müdür bey siz Aynştayn’a mı özendiniz? Hep fizikle ilgileniyorsunuz.

MESUT – İç ses : Oha la, amma soktu lafı.

MUTLU – İç ses : Oooo Çetin ceviz çıktı Arzu

BAHTİYAR – İç ses : Al sana kapak

MÜDÜR – Ben sizin rahatlamanız için dedim. İç ses : Beklemediğim bir tepkiydi, mahcup oldum şimdi kıvır dur müdür. Seneye de anlayalım diye bir numara büyük konuşuyor.

ARZU – Fiziksel rahatlamaya ihtiyacım yok müdür bey, düşünsel rahatlamaya, özgürce düşünmeye ihtiyacım var.

BAHTİYAR – İç ses : Kapak üstüne kapak

MESUT – İç ses : Mesut’um mest oldum valla, helal sana.

MUTLU – İç ses : Müdür şu an ki halini ayna da görmeli.

MÜDÜRArzu, arzularım, arzularının arzuladığı arzuları arzular. İç ses : İyi manevra oldu, şimdi onlar düşünsün.

ARZU – İç ses : Arzularıma katıldı, ama bedenime sözle de olsa dokundurtmayacağımı da anlamıştır. Teşekkür ederim.

MÜDÜR – (Elindeki listeye bakar. Listede Arzu’nun da adını görür, yardımcılarına listede adının olduğunu başıyla işaret eder, diğerleri de başlarıyla onaylar.) Peki Arzu hanım, sizi dört evetle uğurluyoruz. İç ses : Arzuluyoruz. Hayırlı olsun.

ARZU – Teşekkür ederim, iyi günler ve kolaylıklar dilerim size. İç ses : Yaşasın özgüven, kahrolsun eziklik. Yine işe yaradı. (Sahneyi terk ederken Sevinç’e söyler) Verdim ağızlarının payını. Hoşça kalın Sevinç hanım. Görüşmek dileğiyle..

SEVİNÇ – Eminim öyledir. Görüşürüz. İç ses : Sert kayaya çarptılar. (Müdürün odasına girer.) Efendim şu an bekleyen yok. Ama internetten başvuru bir hayli. İç Ses : Anaaaaa, müdürün surat pancar gibi olmuş. Sen buna ne yaptın kız Arzuuuuu….

MÜDÜR - Baksanıza arkadaşlar ne diyeceğim. Şimdi listeyi elimize tutuşturdular. Nasıl olsa inisiyatifimiz yok. Mülakatı da adet yerini bulsun diye yapıyoruz. Bir yandan e imzaya geçip e parmak basacağız. Diyorum ki mülakatları da e mülakat şeklinde yapalım. Soruları e maillerine veya watsapla gönderelim, cevaplayıp dönsünler. Onları mı bekleyeceğiz, işimiz gücümüz var . Ne dersiniz? İç ses : E-mülakat, tarihe geçeceğim ilk uygulayan olarak.

MESUT - Mülakata ne gerek var. Yönetmeliği değiştirelim. Atayalım gitsin.

MÜDÜR - Yok ya, gelenleri en azından nerelerde görevlendirebiliriz, onu tespit edelim.

SEVİNÇ - İç ses : Öyle yapın valla, beni onlarla bir daha karşılaştırmayın.

MUTLU - Ön eleme yapalım o zaman.

MÜDÜR - İç ses : Ön elleme yapalım.

BAHTİYAR - Mülakata az kişi alırız, baskı da az olur.

MÜDÜR - Kriterler neler olmalı mesela?

SEVİNÇ - İç ses: birinci kriter cilveli olsun der şimdi

MÜDÜR - Referanslıları mutluluk uzmanı, referanssızları da mutluluk hazırlama kontrol işletmeni yani MUHKİ olarak görevlendirir, getir götür işlerine baktırırız. İç Ses : İşimize yarayacak olan kişilerin ricalarını yerine getirelim ki, onlardan bir şey istemek için onları da borçlandıralım.

MESUT - Haklısınız. İç Ses ; Zaten derdin o. uyanık seni. hala koltuğunun derdinde.

BAHTİYAR - İç ses : Offff…Daha daha iç ses: içim dışım içses oldu bu ne yaaaaaaaaaa.

MÜDÜR - Şimdi e mail ile watsapla soruları gönderelim adaylara. Sevinç hanım, yaz şu soruları adaylara, e mail mi atıyorsun watsapla mı gönderiyorsun artık, hangisi olursa.

SEVİNÇ – (Laptopunu alıp müdürün masasının yanına bir sandalye çekip oturur. Yazmaya başlar.) Yazıyorum efendim,

MÜDÜR – 1. Zebranın çizgileri beyaz zemin üzerine siyah mı, siyah zemin üzerine beyaz renkte midir?

2.Suskunluk asaletten mi yoksa iki kelimeyi bir araya getirip de ifade etmekten acizlikten midir?

MESUT - 3.Sosyal medyada profil resmini Adriana Lima yapan birine çok güzelsiniz Hacer hanım diyen birine siz ne dersiniz?

BAHTİYAR – 4.Turnayı gözünden vuran keskin nişancı mıdır?

5. şeytanın bacağını kırınca topal olur mu?

MUTLU – 6.Bilgisayar klavyesinde hangi tuş olmak isterdiniz?

MESUT – 7.Dış görünüş önemli değil, önemli olan iç güzelliğidir diyenlerin uğur böceğini sevip hamam böceğinden tırsmalarına ne dersiniz?

MUTLU – 8.Düşünen adam heykelinin tımarhaneye dikildiği bir ülkeden düşünen adam çıkar mı?

MESUT – 9. On yıl sonra sizden bir CV isteseler, özgeçmişinize neler yazardınız?

MÜDÜR - 10.Deveyi ortopedik yatakta sırt üstü yatırsak hörgüçleri kaybolur mu? Yeter bu kadar soru. Sen hemen gönder bunları Sevinç Hanım.

SEVİNÇ - Tamam efendim.

MÜDÜR – Arkadaşlar Geri dönüşleri birlikte değerlendirmek üzere oturuma yarım saat ara veriyorum.

SEVİNÇ – Yolladım efendim, hepsinin e maillerine. İç ses : Ne biçim sorular bunlar ya. Ben de merak ediyorum nasıl cevaplar gelecek.

(Hepsi çıkar, müdür odasında yalnız kalır. Hemen telefona sarılır, Huri’yi arar. Sevinç kapıyı dinlemektedir.)

MÜDÜR - İç Ses : Huriiiiiii, kız baksana telefona….Alooo, Huri hanım… …Üzgünüm ya, arkadaşlar nuh dedi peygamber demedi, senin iş yattı. Ama ben elimden geleni yaptım. İç Ses : Öyle hemen oldu dersem kıymeti olmaz, biraz heyecan yaratayım….Üçü de hayır dedi, ne yapabilirdim ki tek oyumla.…. İç Ses : Milleti sevindirmenin yolu, önce eşeğini kaybettirip sonra bulduracaksın. Ah canımm nasıl da üzüldü. Neyse uzatmayayım şakayı.

Şaka şaka kız. Tamamdır senin iş…… Ne demek rica ederim…Ben de çok memnunum, birlikte çalışacağız. En yakınımda olacaksın….Sırdaşım, çok şey daşım olacaksın…..Baş başa kutlarız bunu……Ben seni alırım kuaförden, tamam.. İç ses : Huriiiimmm, meleğim benim..

SEVİNÇ – İç ses : Kart zampara. Birlikte çalışacakmış. En yakınında hem de. Sevinç sana yol göründü. Off yaaa, ağlamak istiyorum.

MÜDÜR – Sevinç hanım, ben biraz dışarı çıkacağım. Arayan soran olursa cepten ararsın. Döndüğümde e maillere bakarız. (Ellerini ovuşturarak çıkar.)

SEVİNÇ – Peki efendim. İç ses : Gidişin olsun da dönüşün olmasın, pis zampara. (O sırada sahneye Peri girer.)

PERİ - Sevinç merhaba şekerim, şöyle bir kahve içmeye uğradım. Bu arada mülakatlar nasıl gidiyor? Sevgili eşim Doktor Hakan beyin de size selamı var. (Zoraki bir gülümseme ile kırmızı ojeli elini uzatıp, elinin ucuyla tokalaşır.)

SEVİNÇ - Merhaba Peri hanımcım. Seninle kahve içmek doping olur bana da. Nasıl olsun kahveniz. İç Ses : Ben buna nasıl tahammül edeceğim ya..Hele havalara bak.

PERİ - Şekersiz olsun şekerim. Bu arada bir de falıma bakarsın artık. (O sırada Mesut sahneye gelir.)

MESUT –Peri hanım, kahvenizi benim odamda içelim.

PERİ – Memnuniyetle efendim. İç ses : Müdür sorularıyla zorlamıştı beni, belki Mesut bey işimi kolaylaştırır. Sevinçcim artık kusura bakma, seninle de sonra içeriz. Daha çooook ortamlarımız olacak , değil mi kız?

SEVİNÇ – Olsun sorun değil. İç ses : Hemen de satışa getirdi.. Mesut da ne konuşacaksa bununla? (Mesut ve Peri sahneyi terk eder. Neşe ve ardından Umut sahneye gelir.)

NEŞE – Merhaba Sevinç Hanımcığım, Ne oldu sonuçlar açıklandı mı? Umut beycigim merhaba, ne var ne yok, ne oldu bu sonuçlar... İçim sıkıldı... Benim deliliğimi tutturacaklar...

SEVİNÇ – İç ses : Hah bir siz eksiktiniz, gelin de kare tamamlansın iki taş çevirelim. Yok açıklanmadı. Hem biliyorsunuz sonucu, daha ne sonucu bekliyorsunuz ki?

UMUT - Neşe hanım, ben hep buralardaydım. (Kısık sesle Neşe’nin kulağına fısıldar.) Bir entrika, film çeviriyorlar ama hala çözemedim. Sonuçları açıklamadılar henüz...

NEŞE - Ya bu kadar lakayıtlık olmaz.. İç ses: Hımmm. Entrika he, alasını gösteririm onlara.

UMUT - Evet kesinlikle. Çok lakayıtlar, bir sonucu açıklayamadılar. İç ses: bu kadın, dobra kadın. Eğer ikimiz de kazanırsak ben anlaşırım bununla....

(Mesut’un sesi sahne arkasından gelir.)

MESUT – Şimdi bir toplantıya gideceğim Peri hanım. Sonra yine görüşürüz. İç ses : Nerden bela ettim başıma bunu ya.

PERİ - İç Ses: Basit toplantı hikayesi. Ama kurgu yanlış. Asistanın seni arayıp söylemesi lazımdı. Ama ona da zeki biri lazım. Ama şunu bilin. Derdim öyle asistanlık falan değil. Benim gözüm daha önemli yerlerde. Sizin gibi (Bir edayla elini uzatıp nazikçe tokalaşırken gözlerini kocaman açıp ) Beni hafife almayın. İç ses : Neyse ki seninle aynı cephedeyiz.

SEVİNÇ - İç Ses: Sevgili doktorun yalaka eşi kendine hangi makamı uygun gördü acaba?

MESUT - Eminim yakışırsınız.. İç Ses ; Sen de o koca olduktan sonra tabi ki gözün yükseklerde olur. Bak bak bir de bana aba altında sopa gösteriyor.

SEVİNÇ - İç Ses: Bu Mesut çok nazik adam ya. Bu kadın Mesut beyin yerine göz dikmiş olmasın. Gözleri fel fecir okuyordu. (Peri Sahneden çıkarken Safiye sahneye gelmektedir, omuz omuza çarpışırlar.)

SAFİYE - İç Ses: Ya bu Peri de oturup kocasının parasını yese ya. Biliyoruz kadın uzmanlarının paraları nasıl söğüşlediğini. Ya da gitse bir hayır kurumunda kendini oyalasa, eğlendirse. Kocası bununla ilgilenmiyor mudur nedir? Sonuçlar açıklandı mı diye bakmaya gelmiştim ben.

SEVİNÇ – Yok, henüz Safiye Tespit Sınavı sonuçları açıklanmadı. (Mesut’la birlikte gülerler.)

UMUT – Safiye Tespit Sınavı ne ya?

NEŞE – Sahi ya, o ne demek? İç Ses : Kişiye özel sınav mı yapılıyor nedir?

SAFİYE – Ne bileyim ben, öyle dediler. İç Ses : Şimdi gülünecek ne var bunda, söyleseler de ben de anlasam. Şu an kendimi bir İngiliz, bir fransız fıkralarında baş rol oynayan temel gibi hissediyorum.

MESUT – Safiye hanım, Allah iyiliğini versin. İç ses : Bunlarla çalışacağız, hey Allahım ya. (Gülerek sahneyi terk eder. Arzu sahneye gelir.)

ARZU – İç ses : Aaaa herkes buradaymış. Merhaba arkadaşlar.

SEVİNÇ – Merhaba Arzu hanım. Siz de sonuç öğrenmeye mi geldiniz, arkadaşlar gibi.



İç ses : Çulu buraya serdiler bunlar. Hepinizin listede adı vardı, daha ne sonucu öğreneceksiniz. Ama sanırım referanslarına pek güvenmiyorlar. Henüz belli olmadı sonuçlar, peşinen söyleyeyim.

ARZU – Tamam da, neden ses tonuna gerginlik mimikleri yüklüyorsun ki Sevinç hanım? Sözcükleriniz gülümsüyordu oysa. İç ses : Belki kızım sana diyorum gelinim sen anla taktiği ile diğerlerine laf sokuyordur.

SEVİNÇ – Yorgunluktan size öyle gelmiş olabilir Arzu hanım. İyiyim ben. İç Ses : Zeki kadın, kızdığımı anladı. Ama ne güzel ifadeler kullandı. Gerginlik mimiği. İyi ya bunu sık sık yaparım.

NEŞE – (Arzu’ya) Ben Neşe. Siz de mi mülakata girdiniz. İç ses : Ağzı acaip laf yapıyor kadının, komplekse girdim birden.

ARZU – Ben de Arzu, memnun oldum. Mülakata girdim, sizler gibi sonuçları öğrenmeye gelmiştim. İç ses : Pek bir fesat baktı, gözüm tutmadı bunu.

UMUT – Ben de Umut. İç ses : Pek bir havalı bu da ya. İnsana tepeden bakıyor adeta

ARZU – Memnun oldum Umut bey. İç Ses : Bu kadar çiçeğin içinde bir böceğin olması gerekirdi.

SAFİYE – Ben de Safiye.

SEVİNÇ – Bu sınav zaten Safiye’nin sınavı.

ARZU – Nasıl yani?

SEVİNÇ – Safiye Tespit Sınavı (Hep birlikte gülerler.)

ARZU – Hayırlısı olsun. Tespit yapılmış galiba.

SAFİYE –İç ses : Ay bir espri de ben yapayım, kasıntı demesinler. Hayatı tespit yaptım sallıyormuşuuuuummmm…

SEVİNÇ - İç Ses: Ne kadar kaçık varsa buraya üşüştü ya. Müdürlüğün adını mutluluk görünce mutlu olunacak sanıyorlar. (Müdür Sahneye gelir.)

MÜDÜR – Sevinç hanım, arkadaşlar ne bekliyorlar? İç ses : Koku almamıştır umarım

SEVİNÇMülakat sonuçlarını merak edip gelmişler Müdür bey. İç ses : Iğğğğ, leş gibi kokuyor, ne içmiş bu ya.

MÜDÜR – İç ses : Karılar hamamına çevirmişler burayı. Size bildireceğiz arkadaşlar, burada beklemenize gerek yok. (Sahneyi terk ederler. Müdür odasına geçer.) Sevinç hanım, şu e mailin şifresi neydi, söyle hele, bakalım soruları cevaplayan olmuş mu? İç Ses : Başım da acaip ağrıyor, bu kafayla nasıl bakacağım ki e maillere… Of ya.. Ama, hayatımda böyle güzel bir yemek yememiştim. Huri de harikaydı. Sen ne ara öyle hazırlandın, O saç, o kıyafet, afet-i devran mübarek..

SEVİNÇ – (Müdürün yanına geçer. Elinde bir küçük kağıt vardır.) Buyurun efendim, müdürlüğün mail adresi ve şifresi burada yazıyor. Efendim, iyi görünmüyorsunuz, isterseniz gidip eve dinleniniz. Gözleriniz de alkol almış gibi kan çanağı. İç ses : Leş gibi de kokuyorsun

MÜDÜR – Çok mu belli oluyor. İç ses : Gözünden de kaçmamış.

SEVİNÇ – (Eline oda spreyi alıp sıkar.) Alkol kokusunu bastırır belki efendim. Yemek alkollüydü sanırım.

MÜDÜR - Yok ya yemek sayılmaz, iki lahmacun dürüm yedim, hepsi o. Demek ki soğan bozukmuş. İç ses : Yemez ya neyse.

SEVİNÇ - İç Ses: Sen git eğlen sonrada gel iki dürüm bilmem ne de, ben de yuttum.Dikkatli olmak lazım efendim maazallah zehirler insanı böyle bozukluklar.

MÜDÜR – İç Ses : Bir laf sokuyor ama, uğraşamayacağım şimdi. Neyse ben hele bir bakayım maillere.

SEVİNÇ – İç ses : Şu Mesutla Peri’yi bir gammazlayayım. Efendim, siz yokken Peri geldi, hani şu doktorun karısı, Mesut beyle odasında özel olarak görüştüler. Ne konuştuklarını duyamadım, ama Peri giderken, benim gözüm yükseklerde gibisinden sözler söylüyordu. Kesin bir işler çeviriyorlar. Bilginiz olsun istedim.

MÜDÜR – Hımmmm. Teşekkür ederim. İç ses : Bak şunlara ya, demek işbirliği ha. Gösteririm ben size. Gözün açık kulağın delik olsun yine. Bakalım ne çıkacak altından.

SEVİNÇ – Tamam efendim, hiç merak etmeyin. Uydu alıcılarım açıktır her zaman. İç ses : Bu bana puan kazandırdı. Sürdürmeliyim, Bazen de abartırım, aman ne olacak. (Sevinç çıkar yerine geçer.)

MÜDÜR - İç Ses : Hele e maillere bir bakayım, e mülakata katılan olmuş mudur?Ne çok gereksiz posta görünüyor, spam mı göndermişler gene…. Aaaaa e mülakat sorularını cevaplamış birileri…. Güzel birine benziyor bu, ama mailde resmi çok küçük, seçilmiyor. Dur şundan bir resim isteyeyim hele….e mülakat cevaplarınızı okuyorum. Bir de resim yollayın, son altı ay içinde çekilmiş olsun….Böyle söyleyeyim de resmi olarak gerektiğini düşünsün. Aklımı seveyim. Bir de boydan mayolu mu gönder mi deseydim acaba? Yok yok akıllı ol oğlum, abartma o kadar….Aha da geldi. Oooooo süpermiş ya. Pek de cilveli poz vermiş. Huri olmadığı zamanlar yerine bakabilir belki. Dursun kenarda.

SEVİNÇ – (Bilgisayarda oyun oynamaktadır.) İç Ses : Ay sıkıldım bu oyundan da…Offff ne sıkıcı bir gün….Hele bir bakayım maillere ben de. …Anaaaaaa, hınzıra bak hele. Adaylardan resim istiyor bir de.

MÜDÜR – İç ses : Şu e mailin şifresini keşke Sevinç’e vermeseydim… Ya açıp bakarsa… Neyse hemen sileyim resmi. Aha biri daha göndermiş. …Ama bu resim son altı ayda çekilmemiş gibi. Haziranda Temmuzda Ağustosta çekilmiş bir resminiz yok mu?... Zarfı attık bakalım.

SEVİNÇ - İç Ses: Bikinili fotoğraf istiyor, ne yüzsüz adam.

MÜDÜR – İç ses : Boydan fotoğrafımı ne yapacaksınız diye soruyor, bak hele bak, gözüme sokacağım. Hanımefendi, görevlendireceğimiz departmanı belirlemek açısından gereklidir…. Boy farklılığı çalışanlarımızda kompleks yaratmasın. Mümkün olduğunca aynı boyda olanları bir araya getireceğiz…. Yedi mi acaba?

SEVİNÇ – İç ses : Amaaan bre deryalar….Boyuna göre iş he. Tabi haklı, kimse boyundan büyük işlere kalkışmasın.

MÜDÜR – İç ses : Anlamamışmış… Anlaşılmayacak ne var bunda? …Anladı da anlamazdan geliyor…Şimdiden emirlerime karşı çıkıyor. Sen görürsün, kapıya danışmaya oturtayım seni, soğukta yorgana sıcakta ayrana muhtaç edeyim de gör…Aha biri daha yazmış... Ne demiş bakalım….Torpil aramaya gerek var mı?....Şuna cevap vereyim…. Önce bir fotoğrafınızı görelim sonra torpil işine bakarız…Heh he…Ne çabuk cevap verdi…Benden Aliye Rona karakteri bekleyin anca…Hımmmm…O zaman torpil aramaya devam…Bak hele cevaba… Oscarı kucakladığımda çok pişman olacaksınız….Bak seeeeeenn….

(Mesut, Mutlu ve Bahtiyar sahneye gelir.)

MESUT – Müdür bey yerinde mi Sevinç Hanım?

SEVİNÇ – Yerinde efendim. E mülakat cevaplarına bakıyor. İç ses : Kadın avına çıkmış.

MUTLU – Çok var mı cevaplayan?

SEVİNÇ – Var. Müdür bey adaylara mail atarak eksikleri de tamamlatıyor. E mail gönderilerini ben de görüp takip ediyorum.

BAHTİYAR – Nasıl yani? Bakayım hele.(Sevinç’in bilgisayarına bakar.) İç Ses : Abooo, ya bu işi bayağı ilerletmiş. (Güler.)

MESUT – Ne gülüyorsun, hayırdır?

BAHTİYAR – Hele bakın neler yazmış. (Üçü de merakla monitöre bakar. )

MESUT – Sevinç hanım, sen bunları kaydet, gün gelir lazım olur. İç ses : Yakacağım çıranı Abidin.

MUTLU – Ya adamın özeline niye burnunuzu sokuyorsunuz?

MESUT – Ne özeli ya, bu kurumsal mail adresi. Kendi kişisel mailinde ne halt karıştırırsa karıştırsın. Ama kurumsal hesaplarda böyle olur mu?

BAHTİYAR – İç Ses : Bak hele, müdür hemşerisi diye nasıl da koruyor. Neyse geçelim arkadaşlar. (Odaya girerler.)

MÜDÜR – Hoş geldiniz arkadaşlar. Ben de e mülakat cevaplarına bakmaya çalışıyordum.

MESUT – Evet, gördük, milletten boydan resim ile istiyormuşsunuz yazışarak.

Müdür - Ne yazışması ya. Eyvah yeğenim girmiştir e maile. Bak sen sıpaya. Sakıncalı durum var mı acaba? Varsa silelim onları. İç ses : Tahmin etmeliydim ya gözünden bir şey kaçmayacağını. Yedi mi acaba yalanımı? Sevinç de hemen yumurtlamış. Sen bittin Sevinç.

BAHTİYAR - Hıııı öyle mi Müdür bey…İç Ses: Biz de yedik. Son zamanların iyi bahanesi bu da. Yeğenim girmişmiş. Sen her haltı ye, sonra da yeğenine at suçu.

MESUT - İç Ses : Yeğenin de sana benzemiş,.zampara ailesi.. Yakında bizim müdürlük brezilya dizilerine döner..

MÜDÜR – İç ses : (e maillere bakar.) Hımmmm, hımmmmm....Hatta hımmmmm...Hım hım hım da hım hım yar. (Sevinç yüksek sesle söyler. Sevinç hanım, bunlardan bir de son altı ay içinde çekilmiş resim de iste. İç Ses : Hele bir bakalım (gevrek gevrek güler)

SEVİNÇ - Peki efendim. İç Ses: Senin istediğin gibi boy ve bikinili mi olsun? Cevap veren kadın sayısı müdürüme az geldi herhalde?

MÜDÜR – Ben yokken arayan soran gelen giden oldu mu arkadaşlar? İç Ses : Hele Bakayım Peri’yle görüştüğünü söyleyecek mi? En güzel savunma saldırıya geçmektir. Şimdi kıvran bakalım Mesut bey

MESUT – Abi..Müdür bey sizin haberiniz olmadan görüşme yapmam şahsen ben. Olsa da ilk sizi bilgilendiririm. İç Ses ; Kesin bu Sevinç bir şeyler çıtlattı. Şu Sevinç’le bir an önce konuşayım ben.

MUTLU – Beni arayan olmadı. İç Ses : Neden şüphelendi ki acaba? Var bir şeyler, var var…

BAHTİYAR – Beni de arayan olmadı. İç Ses : Ben zaten burada zurnanın son deliğiyim, kim arar ki?

MÜDÜR – Peki. İç ses : Gözüm üzerinde olacak Mesuuuut.

(Sevinç’in telefonları susmak bilmez)

SEVİNÇ – (Telefonu her açışında.) Henüz açıklanmadı. …. (Telefonu kapatır, tekrar çalar.) Henüz açıklanmadı… (Telefonu kapatır, tekrar çalar.) Ya kardeşim açıklanmadı diyorum ya, ne anlamaz insanlarsınız..Açıklanınca listeyi duyurucağız. ..İç ses : Şu sonucu açıklasalar da telefonum sussa ya, papağan gibi oldum valla. En iyisi müdüre söyleyeyim bunu. (Müdürün yanına girer. Efendim arayan arayana, sonuçları soruyorlar, ne diyeyim?

MÜDÜR – (Yardımcılarına döner.) Arkadaşlar, biliyorsunuz Sevinç hanım, kurulduğumuz andan beridir sürekli koşturuyor verdiğimiz görevleri de en iyi şekilde yerine getiriyor. Maaşında iyileştirmeyi hak ediyor bence ne dersiniz?

SEVİNÇ – Görevimiz efendim. Teveccüh ediyorsunuz. Ne mutlu tarafınızdan takdir edilmek. İç ses : Aha maaşa zam, işe son noktasına geldik. Şu an kendimi eşiyle memlekete giderken arabanın ön koltuğunu kaynanasına kaptırmış yeni gelin gibi hissediyorum.

MUTLU – Takdiriniz nedir Müdür bey? İç ses: Keyfine göreyse biz de nasiplenelim.

MÜDÜR – Diyorum ki, Sevinç Hanımı da uzman yapalım, maaşı da artar. Hem hizmetlerinden daha etkin yararlanır müdürlüğümüz. İç ses : Huri’ye yer açmalıyım olum.

MESUT – Atayalım gitsin. İç ses : Huri’yi yanına alacak ya, Ulan var ya, ne uyanıksın.

BAHTİYAR – Bence usulen de olsa mülakata tabi tutalım.

MÜDÜR – İyi o zaman Bahtiyar bey, ilk soruyu da sen sor.

BAHTİYAR - En çok eşek yavrusu nerde bulunur?

SEVİNÇ – tabi ki SPA merkezinde.

MUTLU - Kitap okuyan biri ne zaman ölür?

SEVİNÇ - Satır başına gelince.

MESUT – Kurumlar eleman alırken adaylardan neden boydan resim isterler?

MÜDÜR – İç ses : Vay puşt. Soruya bak. Aklınca laf sokuyor.

SEVİNÇ – Boylarından büyük işlere kalkışmasınlar diye.

MÜDÜR – Sevinç hanım, cevapların çok güzel, sana da hayırlı olsun. İç Ses : Terfi Boylum El Yazmalım.

SEVİNÇ – İç Ses : Terfi neydi?

MÜDÜR – İç Ses : Terfi emekti, terfi sınavdı, terfi makamdı, mevkiydi.

SEVİNÇ – İç Ses : Sınava girersem bir daha kurtulamam

MÜDÜR – İç Ses : Ziyanı yok, bulunduğum yerde çalışırsın



SEVİNÇ – İç Ses : Sınava girdiysem günah mı?

MÜDÜR – İç Ses : başka yere göndersem gider mi?

SEVİNÇ – İç Ses : kazandım işte atasana beni.

MÜDÜR – İç Ses : yaşasın kurtuluyorum bundan

SEVİNÇ – İç Ses : Terfi aldım, sıcacıktı, maaşım avucundaymış gibi

MÜDÜR – İç Ses : Elveda terfi boylum el yazmalım.

MÜDÜR - Şimdi mülakata aldığımız adayları mülakatı geçtiklerini ilan et. Listenin başına da kendi adını yaz. Bize de birer espro, expo, epsilo..İç ses Neydi ya o…

SEVİNÇ – Expresso. Ay ben de yanlış söyledim, espresso..

MÜDÜR – He işte ondan getir içelim.

BAHTİYAR – Benimki açık olsun. (Hep birlikte gülerler.)

MÜDÜR – E mülakata cevap verenleri de MUHKİ kadrosuna atarız. İçlerinde zeki, çevik aynı zamanda becerikli olanları uzman yaparız.

BAHTİYAR – İç ses : Güzel, alımlı, cilveli olanları demek istiyor. Ulan şu içses ne güzel bir şey, kafandan geçenleri senden başkası bilmiyor.

SEVİNÇ – Eveeet, liste de tamam. (Sahnenin arkasına elinde bir kağıtla gider, boş döner. Müdürün yanına bilgi vermek için girer. O sırada fondan sesler duyulur.)

MÜDÜR – Hayrola nedir bu bağrış, çığrış? (Sevinç, odadan çıkıp sahnenin arkasına doğru gider ve geri döner.)

SEVİNÇ – Efendim, mülakat sonuçları büyük bir kitleyi memnun etmemiştir. Homurdanmalar, söylenmeler, bağrış çığrış bu yüzden. Sizi protesto ediyorlar.

MÜDÜR – Haydaaa…. Milletin ayağının altına altın döşesen on dört ayar diye gene kusur bulurlar. Ne söylenip duruyorsunuz. Kaptınız işi işte. (Fondan değişik tonlarda sesler yükselir.)


ADİL ATAMA ADİL KONTENJAN

BENİ BEKLE ANNE BİRLİKTE ATANIRIZ

MUHKİLER ATANMAK İSTİYOR

BASTONLA ATANMAK İSTEMİYORUM

ADALETLİ ATAMA İSTİYORUZ

LİYAKATLI ATAMALAR İSTİYORUZ.

KAŞINA GÖZÜNE, REFERANSINA GÖRE YAPILAN ATAMALARA KARŞIYIZ.

MÜDÜR İSTİFAAAA, MÜDÜR İSTİFAAAA...

(SESLERİ , BAĞRIŞMALARI SÜRER)

PERDE İNER.




Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin