ŞİNANAY
0yun 2 Perde
Kişiler
Yargage (50 yaşlarında)
Papa Nerte (60 yaşlarında)
Sonkişot (30 yaşlarında)
Bobinhud (30 yaşlarında)
Maria (30 yaşlarında)
Şebboy (25yaşlarında)
Nevman (30 yaşlarında)
Settar (30 yaşlarında)
Şerif (40 yaşlarında)
Büyük Şef (60 yaşlarında)
Pastör (60 yaşlarında)
Şövalye (30 yaşlarında)
Dekor : Sahne arka tarafa doğru ikiye bölünmüştür Bir tarafı mahkeme kürsüsü, hemen yanında cezaevi parmaklıkları bulunmaktadır. Sahnenin diğer tarafı ise bar görünümünde ve birkaç masa sandalye bulunmaktadır. Mahkeme görüntüsünde olan kısma “KANUN ÇALAR ADALET OYNAR”, bar görüntüsü olan kısma ise “MARİA’NIN BABASININ YERİ” levhaları asılmıştır.
Aksesuar : Bar malzemeleri, mahkeme için daktilo.
Kostüm : Yargıç ve Papaz cüppeleri, şerif ve şövalye kıyafeti ile normal günlük kıyafetler.
ŞİNANAY
(Birinci Perde)
(Perde açıldığında, Yargage kürsüde, önünde katibe görünür. Şerif ve tutukladıkları Yargagenin karşısına dizilmişlerdir. Işık sahnenin mahkeme tarafını aydınlatmaktadır.)
YARGAGE - Ne oldu Şerif, nedir bunların suçu?
ŞERİF - Sayın Yargage, Bunları Settar'ı kovalarken yakaladım. Bağırıp çağırarak asayişi bozup, ahalinin huzurunu kaçırıyorlardı. Ben de hepsini topladım size getirdim.
YARGAGE - Anlatın bakayım, nedir derdiniz?
BÜYÜK ŞEF - (Settar'ı göstererek) Bu adam benim ördeğimi iç etti Sayın Yargage, davacıyım.
YARGAGE - (Settar'a sorar) Ne yaptın adamın ördeğini?
SETTAR - (Ellerini iki yana açarak) Ördek uçtu Sayın Yargage
YARGAGE - (Kara kaplı defterini açmış.) Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil. Bu yüzden Settar'ın beraatine karar verilmiştir. Sıradaki...
PASTÖR - (Settar'ı göstererek) Bu adam benim gözümü çıkardı
YARGAGE - (Kara kaplı defterden bir madde bulmuş) 'Her kim, bir başkasının iki gözünü çıkarırsa, onun da tek gözü çıkarılacak. Şimdi Settar senin diğer gözünü de çıkaracak ceza olarak bizde onun bir gözünü çıkaracağız
PASTÖR - (Oldukça şaşkın bir halde) Hadi ya...Ben davacı olmaktan vazgeçiyorum.
YARGAGE - Davacı davasından vazgeçtiği için Settar'ın bu davadan da beraatine karar veriyorum. Sıradaki...
BOBİNHUD - (Settar'ı göstererek) Bu adam sevgilimin üstüne düşüp çocuğunu düşürmesine sebep olmuştur. Davacıyım.
YARGAGE - (Kara kaplı defterini açmış, biraz sayfalarını karıştırmış) Tamam, sevgilini vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak.
BOBİNHUD - Hadi canım, öyle şey mi olur. Ben davamdan vazgeçiyorum.
YARGAGE - Davacı davasından vazgeçtiği için Settar'ın bu davadan da beraatine karar veriyorum. (Nevman'a döner) Sen şikayetin nedir?
NEVMAN - (Ellerini açmış) Ne diyeyim Sayın Yargage, 'Adaletinle bin yaşa sen, emi! .
YARGAGE - Dava sonuçlanmıştır. Şikayetçiler dışarı çıksın. Settar sen kal. (Şikayetçiler mahkeme salonunundan ayrılırken Yargage Settar’a döner.Kısık sesle konuşur.) Açık vereceksin diye ödüm koptu, pis hırsız seni. (Sırıtır.)
SETTAR – (Kısık sesle) Hırsız ben miyim sen mi? Ördek lezzetli miydi bari?
YARGAGE – (Kısık sesle) Çoook lezzetliydi.
SETTAR – (Kısık sesle) İnsan bir but ayırırdı ya.
YARGAGE – (Kısık sesle) Tamam uzatma.
BÜYÜK ŞEF – Benim ördek ne olacak?
YARGAGE –Büyütme o kadar. Altı üstü bir ördek. Varsay ki benim gibi bir dostuna ikramda bulundun. (Kalabalık homurdanarak Maria’nın barına doğru yürümekte, Papa Nerte ise mahkemeye gelmektedir.)
PAPA NERTE – (Kalabalığa doğru konuşur) Ne o, devesi ölmüş arap gibi asmışsınız suratınızı?
NEVMAN - Ördeği yiyen Yargage ise kimi kime şikayet edeceksin.
PAPA NERTE – Ne ördeği, hikaye nedir?
SONKİŞOT – Gidiyorsun ya yanına, ondan öğrenirsin. (Papa Nerte kalabalığın içinden Şefi de alıp mahkemeye, diğerleri Maria’nın babasının yerine doğru yürürler.)
PAPA NERTE – (Yargage’nin yanındadır.) Hayırdır Yargage, nedir bu ördek hikayesi? Millet homurdanarak memnuniyetsizliklerini belirterek gidiyordu.
YARGAGE – Güya Settar şefin ördeğini çalmış. Ama kanıt yok. Şef de Settar’ı kovalarken ufak tefek kazalar olmuş.
PAPA NERTE - Hımmm. (Şef’e döner) Bırak bu ördek mördek işlerini gel sen Büyük Şef ol.
BÜYÜK ŞEF – Nasıl olacağım? Seçim falan olacak mı?
PAPA NERTE – Ne seçimi ya, ben seni kilisenin bana verdiği yetkiye dayanarak Büyük Şef ilan ediyorum. Bak Settar da cin gibi çocuktur. Bunu da danışman yaparız sana. Sence de uygun mudur Sayın Yargage.
YARGAGE – Ne demek sayın peder. Sizin sözünüzün üstüne söz mü olur.
PAPA NERTE – (Settar’a) Hadi danışman, sen de çık ahaliye duyur. (Işık barı aydınlatmaktadır.)
MARİA - (Etrafa çeki düzen vermektedir. İçeriye Sonkisot, Bobinhud ve Şebboy girer. Moralleri bozuktur.) Hoş geldiniz. Hayırdır ne oldu, suratınız mahkeme duvarı gibi?
SONKİŞOT - Hoş buldum Maria (hayran hayran bakar ve kendine gelir) Kankam ve Şebboy mahkemeden geliyor. Sen nerden bildin de mahkeme duvarı dedin?
BOBİNHUD - (Ağlamakta olan Şebboy’un saçlarını okşayarak) Sorma yenge ya, bebeğimiz gitti ya. Adaletin ağır terazisi Şebboy’umun üstüne düştü bu sefer. Sen ordan bana bir kadeh rakı versene. Şöyle kankamla karşılıklı içip efkar dağıtalım. He, yanında da bolca buz.
SONKİŞOT - Bende istiyorum Maria. Kankamın efkarını dağıtmasına ortak olayım. (Bobinhud'a döner) Kanka, sen ne vakit becerdin o işi?
BOBİNHUD - (Sonkişot’un kulağına eğilir.) Valla kanka, tam ben de hatırlamıyorum. Hani şu seninle kayışı koparana kadar içtiğimiz akşam, ben onun evine gittiydim ya. Hani sen denize atlıyordun neredeyse, zor zapt etmiştim. İşte o akşam olmuş ne olmuşsa. Şebboy’um çıtırım öyle dediydi kankam ya.
SONKİŞOT - Lan kanka az değilmişsin sen de ha. Hiç de elini dillendirmedin. Kaşla göz arası ha..Bebek düştü diye üzülme kanka, nasıl olsa yenisini yaparsınız.
BOBİNHUD - Yok kanka yook, şimdilik bebek mebek yok. Hele bi evlenelim, bir versin bana Şebboy’um, gönlünü... O zaman düşünürüz.
ŞEBBOY - (Şebboy oldukça üzgündür. Salyasını sümüğünü bobininin omzuna silerek ağlamaktadır ve hiç bir kelimesi anlaşılmamaktadır.) Aa aaa amaaaaa ben seni ne ne ne ne üüüüüüüü zorluklarlaann üüüüüü yap.... üüüüüüü yap..üüüüü yapmıştım bebeğim... (Bobinine döner) Hayatımın manitasııı. Gettüüüüü bebemizzzzz. Sev okşa bobinine dola beni.
BOBİNHUD - Ah benim sarı çiçeğim, çıtır sevgilim. Ağlama kurban olayım. Şimdi beni de ağlatacaksın. Bidenem, yapıveririz yenisini ya. Sen üzülme yeter ki. Bak sana cibinlikli yatak da alacağım, şu istediğinden. Ağlama çıtırım benim.
SONKİŞOT - (Bobinhud'a söylenir) Kanka ya, ağlatma şu güzeller güzeli yengemizi..(Önüne döner ve kısık sesle konuşur) Ah Maria ah. Bizim de olacak mı bir bebemiz? Olsun da varsın düşsün, ah ah..
ŞEBBOY - (Şebboy cilveli gülümsemesiyle) Şıngırdaklarıda olacak mı? Şıngırdayacak mı?
BOBİNHUD - Şıngırdama mıııı, hem de en şıngırdaklısından alacağım güzelime. (Şebboy tebessüm eder) Heh şöylee... Bak nasıl da yakışıyor sana gülmek. (Sonkişot’a döner) Ağlatır mıyım kankam ya? Ben ona kıyar mıyım hiç? Ya kanka, bu yenge de biraz ağır mı nedir? İki saattir rakı bekliyoruz.
SONKİŞOT - Özel muamele var kanka. En iyi rakıyı getirmek için Türkiye adındaki ülkenin Tekirdağ adındaki şehrine gitmiş olabilir.
MARİA - Aaaa bir dakika yaa bi susun. Hepiniz birden konuşuyorsunuz bir şey anlayamıyoruım ben ama arada bir şey anladım, anlamasına daaaa hiç iyi olmadı bu anlamalarım... (İki eli belinde Şebboy’a döner ve sert sert bakar) Şebbiiii, şekerparem sen bu adamdan hamile mi kaldın,? Hııı. (Sonkişot, Maria’nın kolundan tutup kendine çekmeye çalışır) Bi dakika ya Sonkişim.
SONKİŞOT – (Maira’yı çekmeye devam eder) Ama ben seni çok seviyorum Maria. Çok hem de çok çok....(Kankasına döner) Bak gördün mü kanka, bana sonkişim dedi. o da beni seviyor, seviyor, seviyoooor.
BOBİNHUD - Tabii seviyor kankam. sen sevilmeyecek adam mısın. şu endam, şu boy pos, bu cesur yürek, kimde var allasen?
ŞEBBOY - (Şebboy şaşkın bir vaziyette gözündeki yaşı silerek Maria’ya döner) Elticim sen de bir kaç zaman geriden takip ediyorsun gündemi. Beraber gitmedik mi doktora? Kız bebem düştü. Ay eltii az bi dur acımı yaşıyım be. (der ve başlar) üüüüüüü de üüüüüü....
MARİA - Bana bak Şebbiii sen bana sadece "midem bulanıyor" falan dediydin de, ben de senin bir dolu şey yiyip mide fesatına uğradığını düşünmüştüm. Meğersem sen bir haltlar yemişsin. Ya sen ne zaman diyecektin bana bunu, sahnede doğuracağın zaman mı?
SONKİŞOT – Evet, seviyor.
MARİA - (Hışımla Sonkişota döner..) Seviyoooorr derken..
BOBİNHUD - (sonkişotun kulağına eğilir) Yenge biraz gergin galiba. Valla senin işin var bu hatunla kanka. (Sonra Maria'ya döner) Ya Maria’cım, yengecim, bu kadar asabiyet iyi bir şey değil. Bak sonra buruş buruş olursun genç yaşta.
SONKİŞOT - Evet seviyorsun beni, ama itiraf edemiyorsun. Bu halinle hem kendine hem bana eziyet ediyorsun. Yalan mı, hadi yalan de..
MARİA – Sen, evet seeeen hele seeennn hiç konuşma bobin..Benim solistime bunu nasıl, ne ara, nerede, niçin ve ne diye yaptın hıı? Cevap ver, ya da hatta hiç konuşma ebediyete kadar yokol... (Sonkişot’a döner) Yalan!
SONKİŞOT – Sözlerinin yalanını gözlerın yalanlıyor Maria.
BOBİNHUD - Valla yenge, ne için yaptığımı bilmiyorum da, bir ara yapıvermişiz işte. Kızma be. Darısı başınıza diyorum. Sen bir rakı versen ve hatta kendine de alsan, şöyle bir dertleşsek. Bak önüne geleni haşlamaya çevirdin. Yeter ama. Ben duygusal, romantik ve de duyarlı bir erkeğim. Gelemem böyle sertliklere. Hem sevgilimin yanında azarlama beni. (Sonkişot’a döner) Ya kanka, sen de atıp tutarsın, mangalda kül bırakmazsın da, yengeye gelince kuzuya döndün. Kadın hepimizin üzerinden kaynar suyla geçti, gıkın çıkmıyor. Hala aşk-meşk dalgasındasın. Bu maria, Yargage'den de beter be.
SONKİŞOT - Sussss, Maria'ma laf yok. Her sey yakışır ona. O ne derse haklıdır. Hem baksana senin ikizinde mi vardı, ne zaman geldi buraya?
BOBİNHUD - Ooolum, yine çok içtin sen, çift görmeye başladın bile. Şimdi tam memleketi kurtaracak kıvama geldin işte.
SETTAR – (Sahnede birkaç tur atarak bara doğru yürür.) Ey ahali, duyduk duymadık demeyin. Papa Nerte Ördekçi Şefi, Büyük Şef olarak tayin etmiştir. Papa Nerte Ördekçi Şefi, Büyük Şef olarak tayin etmiştir. Papa Nerte Ördekçi Şefi, Büyük Şef olarak tayin etmiştir. (Settar sahneyi terk ederken Nevman’la karşılaşır, Nevman Settar’a baka baka bara girer.)
NEVMAN – Aha şimdi başlıyor film. (Bardakiler anlamsızca Nevman’a bakar)
MARİA – (Nevman’a sorar) Neler oluyor ya?
NEVMAN – Duydunuz işte. Papa Nerte Ördekçiyi Büyük Şef olarak atamış. Sözünü geçirebileceği en kolay lokma o. Ama öyle bir dosya hazırladım ki. Papa Nerte’yi anasından doğduğuna pişman edeceğim.
MARİA – Ne dosyası?
NEVMAN - Papa Nerte'nin Kilisenin Kumbarasında biriken paraları nasıl iç ettiğini ortaya çıkardım. ŞİNANAY adı verdiğim bu araştırma dosyasının ayrıntılarını az sonra gelecek olan gazetecilere, televizyonculara anlatacağım.
ŞEBBOY - (Şinanay sözünü duyan Şebboy dayanamaz, şarkı söylemeye başlar. Şarkının nakarat kısımlarına diğerleri de eşlik eder) Ada vapuru yandan çarklı Bayraklar donanmış cafcaflı Ada vapuru yandan çarklı Bayraklar donanmış cafcaflı Simitçi, kahveci, gazozcu
MARİA, BOBİNHUD, SONKİSOT - Şinanay da yavrum şina şinanay, Şinanay da şinanay hoppa şinanay, Estirir de ada yeli estirir, Seni sevindirir beni küstürür, Lüküs kamarada kimler oturur
MARİA, BOBİNHUD, SONKİSOT - Şinanay da yavrum şina şinanay, Şinanay da şinanay hoppa şinanay, Müslümanı, yahudisi, urumu, İsporcusu, ihtiyarı, veremi, Kiminin saçı uçar kiminin eteği
MARİA, BOBİNHUD, SONKİSOT - şinanay da yavrum şina şinanay şinanay da şinanay hoppa şinanay
NEVMAN - Oh, oh, oh...Neşeniz bol olsun.
SONKİŞOT - Senin şinanayındır bizi oynatan Nevman. Sahi başka ad mı bulamadın? Neden Şinanay adını koydun bu araştırmana?
NEVMAN – Bu Papa Nerte, bulunduğu konum itibariyle bizim önümüzü aydınlatan bir kişidir ya hesapta, ben de idare lambası anlamına gelen Şinanay adını koydum. Hem kim çalıyor, kim oynuyor, kamuoyu da bir görsün istedim. Zaten az kaldı. Birazdan gelir televizyoncular. . (Elinde mikrofon bir spiker ve kameraman bara girer.)
SPİKER - Sayın Nevman. Nedir bu Şinanay dosyasının iç yüzü? Bize anlatır mısınız? Kamuoyu merakla açıklamalarınızı bekliyor.
NEVMAN - Önce ekranları başında bizi izleyen altı milyar seyirciye.
SPİKER – Abartmayın Sayın Nevman.
NEVMAN – Tamam. Öncelikle ekranları başında bizi izleyen tüm seyircilerimizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. Biliyorsunuz Papa kelimesinin anlamı, Yunanca “baba” anlamındaki “pappas”tan gelir. Sayın papa bunu çok iyi bildiği için bazı paraları paspasın altına koymuş. Biz bu bilgiyi güvenilir kaynaklardan edindik. Sonra o paspasın altına koyarken ve oradan alırken gördük, fotoğrafını çektik. Evrensel Kilise’nin Başpiskoposu, Tanrı’nın Hizmetkarlarının hizmetkarı olan papanın paraları alıp saklarken "şinanay yavrum şinanay" dediğini kaydettik. Bu arada bilim insanımız Pastör'ün emeklerini unutamam. paraları sakalına sürerken görüntüledik. Bu sebepten operasyona "şinanay " adını verdik. Pek de vicdan azabı çekiyor gibi değildi "şinanay yavrum şinanay" derken. Papa pek çok yetkiye ve güce sahiptir: Ama bunların hesabını bu dünyada öte dünyada da vermeli değil mi efendim?
(Spiker Nevman'ı konuşturmak için soru sorar, bardakiler gözlerini kırpmadan "vay be", “ yuh papaya" nidaları eşliğinde Nevman’ı izlemektedirler.)
SPİKER - Peki Sayın Nevman, Papa Nerte o paraları neresine soktu, sakalını sıvazladıktan sonra? Paraların seri numaralarını alabildiniz mi?
NEVMAN - Şimdi canım kardeşim bak yalan söyleyecek değilim ya, biz henüz paraların seri numarasını alamadık. Ama paralar paspasın altından papanın altına yürüdü. Tam olarak paraları soktuğu yeri kaydedemedik. Ancak anladığıma göre önce gömleğinin içine soktu, sonra kilisenin kümesine gömdü. Bizim gizli kamera gece çekim yapmış.
SPİKER - Peki Sayın Nevman, o paralardan yanınıza alabildiniz mi, yoksa sadece görüntülediniz mi? Sayın seyircilerimize gösterebilir misiniz?
NEVMAN - Bozuk paralardan biri yuvarlandı, ama papa bir tek kuruşu bile gözden kaçırmadığı için parayı düştüğü mazgaldan çıkarmak için her türlü "b" "k" arası "o" ya battı, çıktı. Papanın paçalarını incelerseniz, önce nereye girdiğini sonra nereden çıktığını bir bir tahlil edebilirsiniz.
SPİKER - Yani diyorsunuz ki, Papa Nerte paçalarına bulasan "b""k" arası oyu yedi. Peki şimdi ne yapacaksınız Sayın Nevman?
NEVMAN - Valla o bu "b" "k" arası "o" yu yemeden önce düşünecekti. Elimde deliller var, siz de gördünüz. Onu Büyük Şefe bildirmek bir insanlık borcudur.
SPİKER - Teşekkür ederiz Sayın Nevman. Sayenizde kamuoyu bilgilendi. Size bundan sonraki araştırmalarınızda başarılar diliyoruz. Bizlerin sizin yanınızda olduğunu unutmayın. Siz de bizim gibi kamu görevi yapıyorsunuz. Başka dosyalarda görüşmek üzere. (Spiker kameraya konuşur.) Evet sayın seyirciler, Araştırmacı gazeteci Nevman'ın Şinanay adını verdiği dosyanın iç yüzü böyle. Papa Nerte'de de ne şinanay'lar varmış da haberimiz yokmuş. Şimdi göreceğiz el mi şinanay, bey mi şinanay.
Bir başka programda görüşmek üzere.
(Bardakiler spiker gittikten sonra, önce birbirlerinin, sonra da Nevman'ın yüzüne dudak bükerek baktılar ve hep bir ağızdan koro halinde) Vay be Papa Nerte, sen neymişsin? Vay be Nevman, sen neymişsin.
NEVMAN – Maria şimdi bana da bir kadeh rakı ver. (Maria rakısını getirir.)
SONKİŞOT - Nevman, demek Papa Nerte'nin yemediği halt kalmamış. Bravo sana iyi çıkardın ortaya. (Hep birlikte Nevman’ı alkışlarlar. Şebboy şinanay da yavrum şinanay şarkısını mırıldanmaya başlar, diğerleri de nakaratları koro halinde söyler.)
PAPA NERTE - (Bir hışımla bara girer ve doğruca Nevman'ın üzerine yürür, ancak bardakiler araya girer.) Lan zındık, kenarımın gazetecisi, ne o iftiralar öyle, neler saçmalamışsın televizyonculara. Pis iftiracı seni. Bir kere o paralar hayır işlerinde kullanılmak üzere kilisenin kumbarasında biriken paralar değil, o paralar bana mısırda ölen dedemden kalan miras paralarıdır. Benim dedem büyük iskenderin savaşçısıydı pis sarhoşşş. (Bardakilere döner) Siz bu sarhoşa mı inanıyorsunuz, yoksa bugüne kadar dininden, imanından, doğru yoldan ayrılmayan bana mı? Sen görürsün tanrı cezanı verecek. (sinirli bir şekilde bardan çıkar.)
NEVMAN - (Papa Nerte'nin arkasından bağırarak söyler.) Sen onu önce benim kadehime, sonra da Büyük Şef'e anlatırsın. Yürüüüü, kılkuyruk. (Bardakilere döner.) Ben şimdi bu kılkuyruk başka haltlar karıştırmadan, sıcağı sıcağına şinanay dosyasını Büyük Şefe teslim edeyim. (Çıkmaya hazırlanır.)
MARİA - (Papa Nerte ve Nevman'ın duyacağı şekilde yüksek sesle konuşur.) Akşama gelin ha, Şebiiii şarkı söyleyecek. Hem de şinanay yavrum şinanay'ı. (Şebboy'a döner.) Çocuk mocuk düşürdün ben anlamam. Bu gece programa çıkacaksın. Çiğ yumurta mı içeceksin, doping ilacı mı alacaksın, sen bilirsin. Çiş tahlili yapmıyoruz nasıl olsa. (Sesini yükseltir ve bardakilerde eşlik eder.)
Şinanay da şinanay hop ba şinanay şinanay yavrum şina şinanay.
(Nevman, bardan çıkarken Büyük Şefin Şövalye ile birlikte geldiğini görür. Büyük Şefe doğru hızlıca yaklaşmaya çalışırken Şövalye önüne geçer.)
NEVMAN - Şövalye, elimde gördüğün bu dosya Papa Nerte'nin kilisenin kumbarasında biriken paraları nasıl iç ettiğinin dosyasıdır. Bunu Büyük Şef'e vereceğim. Kılkuyruk Papayı şikayet edeceğim.
ŞÖVALYE - (Dosyanın üzerini okur.) Şinanay. Alemsin Nevman. Televizyonda izledim. İyi oldu ben de sevmiyordum Papa Nerte densizini.
NEVMAN - (Elindeki dosyayı Büyük Şef'e uzatır.) Sayın Büyük Şefim. Efendim saygılarımı sunuyorum. Bu dosya, Papa Nerte'nin Kilisenin Kumbarasında biriken paraları nasıl iç ettiğine ilişkin yaptığımız araştırmaları kapsıyor. Papa Nerte, bulunduğu konum itibariyle bizim önümüzü aydınlatan bir kişidir ya hesapta, ben de idare lambası anlamına gelen Şinanay adını koydum. Hem kim çalıyor, kim oynuyor, kamuoyu da bir görsün istedim. Size şikayet etmeyip de kime gidecektik? Saygılarımı yineliyor, konuya hassasiyet göstereceğinizi umuyorum.
BÜYÜK ŞEF - - (Dosyayı alır, sayfalarını karıştırır.) Şinanay.....Hımmmmm.. (her sayfayı karıştırdığında
aynı cümleleri tekrarlar) Şinanay....Hımmmmmmm.....Hımmmmmm. Hımmmmm.... Hımmmmmm.... Şinanay....(Şövalye'ye döner) Bu dosyayı Yargage'ye götür ve hemen gereğini yapmasını emrettiğimi söyle. (Nevman'a döner) Tamam Nevman, konunun bizzat takipçisi olacağım. (Nevman Şebboy'u dinlemek üzere barın yolunu tutar.)
ŞEBBOY - (Alkışlar içinde sahneye çıkar. Konukları eğlenmeye davet eder. Ve başlar şarkılarını söylemeye. Hem göze hem kulağa, şenlik başlamıştır.) Evvveet hoş geldinizzz benim biricik konuklarım. İstek şarkılarınızı peçeteye yazınız. Mümkün mertebe okuyacağım. Haydi bakalım alkış kıyametttttt program başlıyooooorrrr. Şimdi programa ısınma babında bir potbori ile başlayalım. Haydi elleerrrr (Fondan müzik sesi verilir, art arda birkaç hareketli şarkıyı söyler dans eder. Alkış kopar. Şebboya bir istek şarkısı gelmiştir.) Ay teşekkür ederim efenim benden sizlere alkışlar. Şimdi sırada bir istek parçamız var. (Peçetedeki yazıyı zor zar okur) Bobinhud istemiş bu parçayı, güneşi için geliyormuş. Haydi bakalım… Buralarda ağaçları kesmişler, Yerlerine taş duvarlar örmüşler, Sevdiğimi başkasına vermişleeeerrrr aboooooooo, Hadi gel köyümüze geri dönelim, Fadimenin düğününde halay çekelim... teeeyy teeeyyy
(Şebboy kaşı gözü ile bu Fadime kim diye Bobiinhud’a yüklenmeye başlamıştır. Elindeki pullu mendillli sallarken Bobinhud’a çaktırmadan vurur.) Devam ediyoruz, terleriniz soğumasın zıp zıplayın bakalım.
Tek tek basaraktan, Kaldırıma kusaraktan, Balgamları ataraktan geellllllll, Geellllll canım gel amman
Hem yumuşak hem hesaplı, İçinde bir ayı saklı, Uçkurunda galiba aklı.. Geellll caaanım gel Amman (şarkılar sürekli değişmektedir.) Minareye çık at beni, İn aşağıya tut beni, Bandıra bandıra ne demek, Yalamadan yut beni. Yar saçların lüle lüle, Yar benziyoor dingile, O mesele bizim mesele, Yar gel sırtımı kesele. Teyyy teyyyyy oh oh hobaaa......
SONKİŞOT - Yaşa varol Şebiiiiiii...Tey..tey...hobaa....Şebi ya, bir tane de benim için söylesene. Maria ile ikimiz için. (Maria'ya şarkı istediğini işaret eder. Mest olmuş bir haldedir.)
ŞEBBOY - Hay hay efenim, hemen sizin için bir şarkı okuyorum.
Entarisi dım dım yar, gelir diye umdum yar, yatsıya gadan bekledim gözlerimi yumdum yar. Dım dım dım da dım dım yar, hım hım hım da hım hım yar.
Sizin için geldi Sonkişot ve Maria kumruları
MARİA - Kız Şebiiii, allah canını alsın e mi, şarkı mı okuyon sen, şarkının canına mı okuyon anlamıyorum. kaçıracaksın müşteriyi, edepli söyle.. Bir tane de benim için söyle kııız, benim başımda peruk mu var?
NEVMAN - Maria maria! Bu zaferi kutlayalım. İçelim güzelleşelim. herkese benden bu gece. Kim ne isterse ver beş yıldızlı olsun, yanan fındık fıstık koy, donat bizi Maria. Papanın yedi düveline içelim. Paraları bulanlara içelim, şerefeeeee!
ŞEBBOY - Bu şarkımı da mania için okuyorum.
Beni de bir beni de bir Sevdiğim dünyada bir
Sultanıdır sultanıdır Gönlümün sultanıdır Canım demeni Gülüm demeni
Seviyorum bende seni Tatlı diline Güzel yüzüne Kurban olurum her yerine
Neremi neremi,
SONKİŞOT - Gözleriniiiiii
ŞEBBOY - Neremi neremi
SONKİŞOT - Dudaklarınııııı
ŞEBBOY - Neremi neremi
SONKİŞOT - Heryerini
ŞEBBOY – Hadi beni dansa kaldıııır. (Sonkişot’a kaş göz hareketleriyle Maria’yı dansa kaldırmasını işaret eder.) Kaldırmazsan kaldırırlar gülüüüm (Sonkişot Şebboy'un bu şarkısı üzerine Maria’yı dansa kaldırmıştır. Alkış kıyamet) Sevişmek ah ne hoştur yıldızların altındaaa..Sevmek bir ömür süreeeer, sevişmek bir dakikaaaa.
NEVMAN – Ben de şinanayı istiyoruummmm Şebiiiii
ŞEBBOY - (Nevmanın söylediği şarkıyı duyan şebboy hemen ona bir şarkı okur.) Bu parça benden Nevman için gelsin haydi eller havaya. Ada vapuru yandan çarklı, bayraklar donanmış cafcaflı simitçi, kahveci, gazozcu şinanay da yavrum şina şinanay şinanay da şinanay hoppa şinanay (Sahne kararır.)
ŞİNANAY
(İkinci Perde)
(Sahne aydınlandığında bardakiler masalarda sızıp kalmış poizyonundalar. Ordan geçen Şerif bara bakıp "siz görürsünüz" dercesine başını sallarken Bobinhud başını masadan kaldırır.) BOBİNHUD – (Sonkişot’u dürterek) Kanka hele kalk ya. Şerfi beni götürmeye geldi galiba.
SONKİŞOT – (Başını kaldırıp gözlerini ovalayarak) Şerif seni niye götürsün?
BOBİNHUD – Gece Papanın balkonundan kömür çaldım. Ne yapayım ya Şebiiiim üşüyor geceleri, yakacak da alamadı henüz.
SONKİŞOT – Lan ne ara yaptın?
BOBİNHUD – Gecenin ilerleyen saatlerinde, kaşla göz arası yaptım işte. Acaba bir gören oldu da Şerif’e mi söylediler?
SONKİŞOT – Lan öyle bir şey yapacaktın madem haber verseydin ya gelip erketeye yatardım.
BOBİNHUD – Maria’dan başkasını görüyormuydu ki gözün.
SONKİŞOT – Kaptırmışım he. Ne yapayım ya seviyorum işte, var mı diyeceğin. Neyse dert etme Şerif götürürse ben burda olduğuna tanıklık ederim.
ŞEBBOY – (Uyanıp Bobinhud’un boynuna sarılır.) Aman da aman benim bobinim benim için kendini tehlikelere atarmış, aman.
MARİA – (Uyanır, gözlerini oğuşturur.) Herkes kalkmış ya. Ay başım çatlıyor. Ben limonlu soda alacağım, isteyen var mı başka?
SONKİŞOT – Elinden zehir olsa içerim ben Maria’m.
MARİA – Hiç kaçırma fırsatı sen. (Maria bara geçerken Şerif’in Yargage ile mahkemeye doğru yürüdüğünü görür. Şovalye de arkalarından yetişmeye çalışır. Bardakiler bir süre bakarlar.)
ŞÖVALYE - (Elinde Şinanay dosyası ile Yargage'nin yanına gelir. Şerif sahnenin arka tarafına geçmiştir.) Sayın Yargage, bu dosya Gazeteci Nevman tarafında hazırlanan Papa Nerte'nin kilisenin paralarını nasıl iç ettiğinin dosyasıdır. Büyük Şefin özel talimatıdır. Derhal yargılamaya başlansın. Kendisi bizzat takip edecektir. (Dosyayı Yargage'ye verir.)
YARGAGE - (Dosyayı alır, sayfalarını karıştırır.) Şinanay ha. Hımım. İlginç. Vay be. Papa Erte’nin böyle bir şey yapması beni çok şaşırttı. İnsan oğlu çiğ süt emmişmiş, doğruymuş....Hımmmmm. Tamam Şövalye, derhal işlemleri başlatıyorum.
ŞÖVALYE - Sayın Yargage, bu kez ipini çekin artık şu Papa Nerte densizinin. Her defasında sıyırıyor. Bak bu kaçıncı oldu.
YARGAGE - (Yargage Şövalye'ye kızar.) Sayın Şövalye, memlekette adalet var, kanun var, hukuk var. İnsanlar kanaatlere göre değil, kanıtlara göre yargılanır, suçlanır ya da aklanır. Birilerinin isteği ile birileri yargılanmaz. Tamam siz gidin Büyük Şef'e işlemleri hemen başlatacağımı söyleyin. Güle güle.
ŞÖVALYE - (Yargage'nin kovar gibi tavrına Şövalye bozulmuştur. Kızgın bir şekilde çıkarken kendi kendine söylenir.) Adalet varmış, kanun varmış, hukuk varmış, göreceğiz Sayın Yargage, göreceğiz. Papa Nerte densizi yine yırtacak, eminim.(Sahneyi terk eder.)
YARGAGE - (Şövalye gittiğinden emin olur ve hemen telefona sarılır.) Alo.... ..... Nasılsın Peder? ...... Sağolasın ben de iyiyim. Ya baksana, Büyük Şef bir dosya göndermiş, Şinanay... ..... He, Şinanay... ...... Bilgin var demek. .... Evet, Gazeteci Nevman hazırlamış dosyayı. ........ Pedeeeer, benden gizli saklı ha? ...... Demek söyleyecektin. ...... İnanayım mı? ....... Ya Peder, neden dikkatli olmuyorsun? ..... Senin bu dikkatsizliğin başımızı çok ağrıtacak. ....... Toplam tutar ne kadar peki? ....... Ooooo.. Biliyorsun benim payım yüzde elli. ...... Yok, şimdilik sen sakla. .... Hayır. Kayın biraderin hesabına aktarmayı bırak. Şerefsize güvenmiyorum. ...... Eşimin hesabına mı? Peder sen manyak mısın? .... Hayır oğlanın hesabına da olmaz. Eline geçince savurur, bana hiç bir faydası olmaz. ...... Şimdilik sen de dursun en iyisi. .... Tamam ya ben hallederim. Paraları yerine koy sen. .... Ne, bir kısmını harcadın mı? ..... Kimin ne kadar verdiği belli mi peki? ..... Kumbaraya atıldığı için belge falan yok. bu iyi işte. tamam sen, sendekileri koy yerine. Gerisini hallederiz. Ben Şerif'i gönderip seni aldıracağım. Sakın ha aramızda geçenleri belli edeyim deme. Dikkatli ol. Sen sadece Nevman’ın hayal gücü tavan yapmış dersin. .... Tamam, hadi öpüyorum seni. (Telefon görüşmesinin bitirince, ellerini oğuşturarak) Yüzde elli. İyi para. Taş attım kolum mu yoruldu sanki. Aslanım Papa Nerte. (Pis pis sırıtır. Bağırarak Şerif'i çağırır.) Şeriiiiiiif! .
ŞERİF – (Sahnenin arkasından gelir) Buyrun Sayın Yargage.
YARGAGE - Papa Nerte, Nevman ve Pastör'ü alıp getiriyorsun buraya. Şinanay davası için mahkeme de hazır bulunsunlar.
ŞERİF - Şinanay mı? ...Ne demek bu Şinanay Sayın Yargage?
YARGAGE - Gazeteci Nevman, Papa Nerte'nin kilisenin paralarını iç ettiğini ortaya çıkarmış güya. iddialarını içeren dosyaya Şinanay adını vermiş. Büyük Şef'e şikayette bulunmuş. Büyük Şef'de hemen işlem başlatayım diye bana göndermiş dosyayı. Şinanay davası bu işte..
ŞERİF - (Şerif kaşlarının tekini kaldırır.) Hımmm, Kilisenin paralarını Papa Nerte iç etmiş öyle mi? Tamam Sayın Yargage, hepsini toplayıp getiriyorum. (Yargage'nin yanından çıkar çıkmaz telefonla Papa Nerte'yi arar) Aloo... ..... Peder, ne oluyor, Nedir bu Şinanayın iç yüzü? ..... Evet, bende duydum. Ne oldu hoşuna gitmedi mi? .... Hadi be, söyleyecekmiş. ...... Benim yüzde yirmi beş ne olacak? .... Bana ne, yüzde elli yerine yüzde otuz verseydin. Ben yüzde yirmibeşimi alırım. .... Tamam, kaybolma bir yere. Mahkeme de olacaksınız. Ben almaya geliyorum seni. Hatta çık gel sen, ben de Nevman ile Pastör’ü alıp geleyim.... Tamam. (Bara girip Nevman ile Pastör’ü dürterek uyandırır.) Kalkın pis sarhoşlar. Şunlara bak, zil zurna olmuşlar, ayakta bile duramıyorlar. (İkisinin de koluna girip Yargage’ye getirir. Papa Nerte’ de yetişmiştir.)
YARGAGE - Anlat bakalım Gazeteci Nevman, Şinanay iddialarını bir de sözlü dinleyelim.
NEVMAN – (Akşamdan kalma olduğundan hep ağrıyan başını tutup, gözlerini açamayan bir halde mırıldanarak) Sayın Yargage, ah başımmm, iddialarım dosyada mevcuttur, ah başııııım, ekleyecek bir şeyim yoktur.
YARGAGE - (Kızarak) Otur. Sen Söyle Profesör Pastör!
PASTÖR - (Akşamdan kalmalık etkisini ağır bir şekilde hissettirmektedir) Sayın Yargage, Gazeteci Nevman araştırmalarını yaparken ben de yanındaydım. Bu bakımdan Nevman'a gözü kapalı tanıklık ederim. (Zaten gözlerini açamamaktadır.) Nevman'ın söylediği ve dosyaya koyduğu her şey doğrudur. Ben olaya biraz bilimsel yaklaşmak istiyorum.
YARGAGE - Bilimsel falan yaklaşma. Ne soruyorsak onu yanıtla Pastör efendi. Burası Mahkemedir, konferans salonu değil.
PASTÖR - (Yargagenin tepkisi Pastör'ün moralini bozmuştur.) Tamam Sayın Yargage. Papa Nerte'yi bir gün kilisenin kümesinde eşelenirken gördüm. Tavuklara yem verdiğini sanmıştım. Daha sonra Nevman'ın Papa Nerte'yi izlediğini gördüm. Sorduğumda Nevman, Papa Nerte'nin kilisenin kumbarasındaki paraları iç edip kümese gömdüğünü, sonra da kötü emellerini gerçekleştirmek için harcadığını bildiğini ve bu nedenle onu izlediğini söyledi. İlgimi çekti. Çünkü, Papa Nerte'den, kilisenin kumbarasından fakir ve yurtta kalan öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için biraz tahsisat yapmasını istemiştim. Olmaz demişti. Çok içerlemiştim.
PAPA NERTE - İtiraz ediyorum Sayın Yargage. Bunların ikisi de sarhoş. Ne dediklerini bilmiyorlar. Bozacının şahidi şıracı rolünü oynuyorlar. Bu nedenle söylediklerini kabul etmiyorum. Benim gibi adı dinle özdeşleşmiş birine atılan bu iftiralar, hayal gücünün tavan yapmasından başka bir şey değil. Ben o paraları, kapkaççılar, tinerciler, hırsızlar gelip kumbarayı kırıp çalmasınlar diye kümese gömmüştüm. Tüm paralar yerinde duruyor. Bu nedenle her ikisi de iftiracıdan başka bir şey değildir. Akli dengelerinin yerinde olup olmadığının, fikri ehliyetlerini kullanıp kullanamadıklarının tespiti için adli tıbba gönderilmelerini talep ediyorum.
YARGAGE - (Kaşlarını çatarak Papa Nerte'ye "nerden çıktı bu" dercesine bakar, Papa Nerte'nin başıyla onaylamasını görür.) Tamam itiraz ve talep kabul edilmiştir. (Şerif'i çağırır) Şerif, al bunları adli tıbba götür ve hemen raporlarıyla birlikte geri getir. (Şerif, Nevman ve Pastör'ü alarak duruşma salonundan çıkar.) Bunu da nerden çıkardın Nerte?
PAPA NERTE - Ben ayarladım Sayın Yargege, endişelenmeyin.
YARGAGE - İyi o zaman. Ben de duruşmayı ileriki bir tarihe erteleyeyim.
PAPA NERTE - Aman gözünü seveyim Sayın Yargage, ertelemeyin. Şu mendeburlar gerine gerine dolaşmasınlar. Hem sizin de ihtiyacınız vardır mutlaka. Yoruldunuz, şöyle güzel bir tatile çıksanız (sırıtır) Değil mi?
YARGAGE - Tamam, tamam. (Güler.) Senin gene bir hesapların vardır ama, hayırlısı bakalım.
PAPA NERTE - Öyle bir planım var ki, Tanrının izniyle hepsinden kurtulacağız. (Pis pis sırıtır)
YARGAGE - Senin planların tavuk bokuna bulanıyor. Umarım ucu bize dokunmaz.
PAPA NERTE- Hiç endişelenmeyin Sayın Yargage. Ben onları tavuk kümesindeki çukurlara gömeceğim. Hatırlasanıza, Maria'nın babasının başına gelenlerden nasıl kurtarmıştım Şerif'i. Bak konu unutuldu gitti bile.
YARGAGE - (Kahkaha atarak) Betersin ne diyeyim. Beni bile alet ettin pis emellerine (O arada Şerif yanında Nevman ve Pastör ile birlikte içeri girer ve elindeki kağıtları uzatır. Kağıtları mırıldanarak okumaya başlar.) Adı Nevman, Baba adı, boş ver baba adını, bakalım ne demiş adli tıpçılarımız. Hımmmm...Hımmmmmm. Hatta hımmmmmm... Promilleri çok yüksek. Fikri ve zikri ehliyetlerini sağlıklı bir şekilde kullanamadıklarına oy birliği ile karar verilmiştir. Hımmmmm. Pastör efendi için de aynı şeyler yazılı. Hımmmmm.... (Nevman ve Pastör'e döner ve kızar.) Bu sarhoş halinizle utanmıyor musunuz medarı iftiharımız, din büyüğümüz Papa Nerte'ye iftira etmeye?
NEVMAN - Aman Sayın Yargage, ne iftirası, dosyada belgelemişiz her şeyi.
YARGAGE - Suss, iftiradan atarım içeri. (Papa Nerte'ye döner.) İddia edilen paralar yerinde mi?
PAPA NERTE - Evet Sayın Yargage, kuruşu kuruşuna yerinde duruyor. . Hatta Şerif bile gördü.
YARGAGE - Şerif, at bunları dışarı. Katibeyi de bana çağır. (Şerif, Nevman ve Pastör'ü kolundan tuttuğu gibi dışarı çıkarır ve katibeyle geri döner.) Yaz kızım, Gereği düşünüldü. Şikayetçilerin fikri ve zikri ehliyetlerini kullanacak durumda olmadıkları, bu nedenle iddiaların hayal ürünü olduğu, bahse konu kilisenin kumbarasındaki paraların iç edildiğine dair delil bulunamadığı, bu paraların yerinde olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle Papa Nerte'nin beraatine karar verilmiştir. (Papa Nerte'ye döner) Hadi geçmiş olsun. Çıkabilirsiniz. Şerif sen de gidebilirsin. (Papa Nerte ve Şerif sırıtarak birlikte çıkarlar. Telefonuna sarılır ve Büyük Şefi bilgilendirir.)
-Sayın Büyük Şefim, nasılsınız, afiyettesiniz umarım? ...... -Saygılar sunuyorum efendim. ..... -Teşekkür ediyorum efendim. Teveccüh ediyorsunuz. .... -Evet efendim, Talimatınızı anında yerine getirdim. Ancak iddialar asılsız ve dayanaktan yoksundu. Adli tıp raporu ile belgelendirildi. Papa Nerte'nin beraatine karar verdim. Bu konuda da sizi bilgilendirmek istedim. .... -Arz ederim efendim, ricalarınız bizim için emirdir. ..... -İyi günler diliyor, saygılarımı yineliyorum..
PAPA NERTE - İyi sıyırdık değil mi Şerif.
ŞERİF - Senden korkulur. Şeytana pabucunu ters giydirirsin. Ama dikkatli ol o pabuçlar bir gün sana atılmasın. (Sırıtır.)
PAPA NERTE - Ben şimdi kiliseye gidiyorum. Öteki işi bir kaç gün sonra halledeceğim. El ayak çekilsin hele. Sen Settar'ı bul bana gönder.
ŞERİF - Hayırdır, ne yapacaksın settar'ı? Senin ördek hırsızıyla ne işin olabilir ki?
PAPA NERTE - O benim planımın bir parçasıdır ve planımı en iyi onunla uygulayabilirim. Cin gibi biridir. Neyse sonrasını görürsün. Sen bul bana gönder, gerisini kurcalama.
ŞERİF - Tamam tamam. Ha bu arada unutma, yüzde yirmibeş....(Papa Nerte onaylarcasına başını sallar. Papa Nerte, Şerif ile konuşurken, Settar'in geldiğini görür ve Papa Nerte’ye Settar’ı göstererek) İti an çomağı hazırla.
PAPA NERTE – Öyle deme, iyi adam lafının üstüne gelir deyiver. İşimiz var, bize lazım. Sen şimdi uzaklaş beni baş başa bırak Settar ile. (Şerif uzaklaşır Papa Nerte Settar’a) o Settar bey kardeşim, ben de seni arıyordum.
SETTAR - (Kendi kendine söylenerek Papa Nerte'nin yanına gelir.) Acaba Papa Nerte beni ne yapacak? Yoksa aforoz mu edecek. Aman çok da umurumdaydı sanki. Yooo, ya ölünce cehenneme gidersem? Yok kesin kiliseye gidip ayinlere katılmadığım için öğütlerde bulunacaktır. Buyurun Sayın Peder..
PAPA NERTE - Gel bakayım hele buraya. Benim balkondan kömürlerimi sen mi çaldın?
SETTAR - Benim haberim yok. Satamazlar da ne demeye çalarlar ki?
PAPA NERTE - Satamazlarsa birilerine vermişlerdir. Ama kim çalar, kimin için çalar? Sanki biz bilmiyor muyuz hayır işlerini?
SETTAR - Bobinhud'un işi olabilir?
PAPA NERTE - Bobinhuuuuuud...Tabi ya...Bak az kalsın suç senin üstüne kalıyordu. Ördek yürütürken görüldün ya. Hani derler ya adın çıkacağına canın çıksın. Ama neyse ben seni bunun için çağırmadım. Söylediklerimi yapacaksın ve bende seni memnun edeceğim. Bakma öyle kaşlarını çatarak. Yapacağın iş çok kolay ve hatta zevkli.
SETTAR – Meraklandırma beni, söyle hele.
PAPA NERTE - Sen şimdi her akşam bara gidip yiyip içeceksin. Tüm masrafların benden. Ama kimseye bir şey söylemeyeceksin ve kimseye çaktırmadan iki liste hazırlayacaksın. (Settar'ın koluna girip alçak sesle konuşarak gözden kaybolurlar. Sahne karartılır.)
(Sahne aydınlandığında Settar barda oturmakta ve kalınca bir deftere birşeyler yazmaktadır. Papa Nerte ise sahnenin bar köşesinden eliyle Settar’ı çağırmaktadır. Settar elinde defter ile Papa Nerte’nin yanına gelir. Bardakiler bunları izlemektedirler.)
PAPA NERTE - Gel bakalım Settar, bugün nasıl durum?
SETTAR - Sayfalar yine doldu Sayın peder. Günlerdir notlar aldırıyorsun bana. Kağıtlara sığmadığından, kara kaplı bu kalın deftere yazmaya başladım. Anlamadığım sayfalarca hava, bulut, yağmur, su yazılı bu defteri ne yapacaksın?
PAPA NERTE - Tamam Settar, senin işin şimdilik bitti. Sen biraz tatile çık, şöyle uzaklara açıl, masrafların benden. İzini, yerini kimse bilmesin. Git hayatını yaşa. (Sırıtarak Settar'a bir tomar para verir. Settar parayı alıp yüzüne sürdükten sonra sessiz sedasız gözden kaybolur.) Eveeeeet, Nevman efendi, Pastör efendi, siz görürsünüz. Bobinhud sana kömür çalmak nedir göstereceğim. (Defterin sayfalarını karıştırarak bazılarını yüksek sesle okur.) Nevman bugün on kez hava, altı kez bulut, dört kez yağmur, yedi kez su demiş. Hııı epey artmış. Pastör, o da Nevman’dan geri kalır değil, oh oh. Bobinhud, bugün bulut dememiş, buz demiş, olsun, o da eriyince su olur, yandın bobin... Sonkişot, sarhoş herif yatmış kalkmış maria demiş. Haaa rakıya su demiş, tamaaam.. Aaaaaa Şovalyeeeee. aferin Settar be. Bu bile defalarca hava demiş. Ve hava, bulut, yağmur, su diyenlerin yanında bulunmuş ve müdahale etmemiş. Elime geçtin Şövalye... Şebboy (güler) havada bulut yok şarkısını söylemiş. Olsun hava ve bulut geçiyor ya söylediğinde. Maria, yağdır mevlam su, hem de taşıyor. Push, Manyakyan, Hansittir...bunlar kim ya? Settar'a da vur dedik öldürdü. (O sırada Şövalye önde Büyük Şef arkada sahnede görünürler.) Ne iyi adamım ben ya, işim hep rast gidiyor. Şövalye’ye doğru yürümeye başlar.)
ŞÖVALYE - (Papa Nerte'yi görür ve durdurur.) Ne var? Davan için yardım isteyip af mı dileyeceksin Büyük Şef'ten?
PAPA NERTE - Oooo. Şinanay'ı kastediyorsan, ben o davadan beraat ettim. Aklandım. Şimdi bir başka önemli bir konu var acilen Büyük Şefle görüşmem gerek.
ŞÖVALYE - Hadi yaaaa. O kadar belgeye, bilgiye rağmen mi beraat ettin?
PAPA NERTE - Hepsi hayal ürünü. Adli tıp raporu bile var akıllım. Sen çekil hele.
BÜYÜK ŞEF – Söyle bakalım Papa Nerte, neymiş bu önemli konu, hem de sabahın köründe? Daha ördekler bile uyanıp kahvaltısını yapmamışlar.
PAPA NERTE - Sayın Büyük Şef, mesele de zaten ördek. (Defteri Büyük Şefe uzatır.)
BÜYÜK ŞEF - Ne olmuş ördeklere? Nedir ördekleri bu denli önemli kılan (Bir yandan da defterin sayfalarını karıştırır.) Ne demek bu şimdi Papa Nerte, bunlar benim yeşil başlı gövel ördeklerimi aşırdılar, suyuna da pilav mı pişirdiler?
PAPA NERTE - Sayın Büyük Şef, onlar ördeklerinize değil, size bir şey yaptılar?
BÜYÜK ŞEF – Ne yapmışlar? İçlerinde Şövalye de var, yoksa darbe hazırlığı içindeler mi?
PAPA NERTE - Yok Büyük Şefim, darbe falan yok. Ama daha beteri var. Bakın o defterde hava bulut yağmur ve su diyenler ile bunları kaç kere dedikleri yazılı.
BÜYÜK ŞEF - Eeeeee, ne olmuş, bu bir şifre mi şimdi? Nedir anlamı?
PAPA NERTE - Sayın Büyük Şefim, söylemeye dilim varmıyor ama, maalesef bunlar bir şifre. Bir gün izlemekle yetinmedim, belki bir kasıtları yok diye. Ama günlerce izledim ve not aldım. Defterde adı yazılı olanlar hava, bulut, yağmur ve su şifresiyle size hakaret etmektedirler.
BÜYÜK ŞEF - Nasıl yani ya?
PAPA NERTE - Efendim izah edeyim. Havada bulut olunca ne olur? Yağmur yağar. Yağmur yağınca ne olur? Çukurlarda su birikir. Çukurlarda su birikince ne olur? Ördekler yüzer. Ördek ne demek? Sizin burnunuzu ördeğe benzetip, Ördek Burunlu Büyük Şef diyerek size hakaret etmekle kalmayıp, kamuoyunda itibarınızı zedeleyip, otoritenizi zayıflatmayı amaçlamaktadır.
BÜYÜK ŞEF - (Çok kızmıştır.) Vay hınzırlar, şerefsizler. Ben ördek burunluymuşum. Ben şimdi bu burnumu yargıya sokayım da görsünler. (Hemen telefona sarılır ve Yargage’yi arar.)
Alooo, Yargage, ...... Sağolasın gözlerinden öperim. Emir değil ricam olacak senden. ...... Papa Nerte sana şimdi bir defter getirecek. O defterde adı yazılı olanlar bana ördek burunlu diyerek hakaret etmekle kalmayıp, kamuoyu önünde itibarımı zedelemeyi ve otoriteyi zayıflatmayı amaçlamışlardır. Bunlarla bir ilgileniver. ...... Evet ya, şerefsizler.. ..... Hemen geliyor Papa Nerte. Aman gözünü seveyim, kimsenin yerine, konumuna, gözünün yaşına bakma. Çok sinirlendirdiler beni. Sonra da tazminat davası aç. Kazandığım tazminatı kiliseye bağışlayacağım. Miktarını sen belirlersin. ... Tamam canım benim. Hadi öpüyorum. (Papa Nerte'ye döner) Ben de seni az kalsın gözden çıkarmıştım. Neyse iyi iş başardın. Sen şimdi bunu Yargage'ye götür ve hemen işleme başlasın.
PAPA NERTE - Tamam Büyük Şef, hemen yetiştiriyorum (Biraz uzaklaştıktan sonra kendi kendine konuşmaya başlar.) Ohhhh, tazminat hesapta yoktu hiç. Üstelik kiliseye bağışlayacak. Şinanaymış ha, şimdi siz görürsünüz şinanayı..Şinanay yavrum şinanay nay, hoppa şina şina şinanay nay. Şinanay öyle olmaz böyle olur..(Hoplaya zıplaya Yargage'ye gider.) .
YARGAGE - (Papa Nerte'yi kapıda beklemektedir.) Hoş geldin Sayın Peder. Bakalım hele şu deftere, bu sefer ki planın neymiş ve nasıl uygulamışsın?
PAPA NERTE - (Sırıtarak) Yolumuza çıkan engelleri kaldırmamız gerek Sayın Yargage...
YARGAGE - (Defterin sayfalarını karıştırır.) Büyük Şefi bile ikna etmişsin ya, senden korkulur. Haa bak, tazminat tutarlarını sadece ikiye böleceğiz ona göre, hiç kimseye bahsetme.
PAPA NERTE - Artık orası sana kalmış Sayın Yargage. Yüksek rakamlar her ikimizin de lehine olur. Ben artık gideyim, daha yapacak bir sürü işim var. Ayinlerim, vaftiz törenlerim, günah çıkarmalar...İşim çok. Senin de işin çok ama, sonu hayırlıdır (Gülerek Yargage'nın yanından ayrılır ve gözden kaybolur) .
YARGAGE - (Papa Nerte'yi gönderdikten sonra telefonunla Şerif'i çağırır.) Şeriiiif…
ŞERİF - Hemen Yargage'nın yanına gelir.) Buyrun Sayın Yargage?
YARGAGE – (Şerif'in çabuk gelmesine şaşırmıştır) Ne çabuk geldin, buralarda mıydın yoksa?
ŞERİF - (Sırıtarak) Evet Sayın Yargage, yakındaydım. Günlerdir Papa Nerte'yi izliyorum. Neler çevirdiğini de biliyorum. Neler konuştuğunuzu da duydum.
YARGAGE - (Eli ayağı dolaşmış, yüzü kızarmıştır. Konuşurken kekeler.) Ne, du duydun mu?
ŞERİF - (Sırıtarak) Evet duydum, hem de herşeyi. Tazminat kısmını da duydum Sayın Yargage. Havai adalarındaki villamın yanındaki villa satılıkmış, büyük oğlana onu almayı düşünüyorum. Küçük oğlan da tutturmuş ille de bir yat istiyorum. Alacağım ama biraz eksiğim var.
YARGAGE - Tamam tamam, eksiğini tamamlarız. Sen şimdi al bu defteri. Defterde yazılı olanları topla getir. Bir an önce işimizi bitirelim.
ŞERİF - (Defteri alır, sayfalarını karıştırır.) Hımmmm...Tamam Sayın Yargage. Ben şimdiden başlayayım toplamaya, anca yetiştiririm. Kimse uykusundan uyanıp bir yerlere kaybolmadan toplar getiririm. (Defterin sayfalarını karıştırarak gözden kaybolur. Sahne karartılır.) .
(Sahne aydınlandığında kalabalık bir topluluk mahkeme salonundadır.)
SONKİŞOT – Ya Şerif, neden getirdin bizi.
BOBİNHUD- Evet ya, söyle hele Şerif, durup dururken ne işimiz var burda?
PASTÖR – Deney yapıyordum tüplerim patladı diye mi getirdin yoksa Şerif?
ŞEBBOY – Ay ben daha kendime gelemedim, buraya nasıl geldim?
MARİA – Kaçak içki de bulundurmuyorum, beni neden getirdin Şeriiiiif?
ŞERİF – Birazdan öğrenirsiniz. (Homurdanmalar sürerken Yargage kürsüye gelir)
YARGAGE – (Tokmakla kürsüye vurarak) Susuuuuuuuun. Hakkınızda şikayet var. Büyük Şef'e hakaret ettiğiniz için dava açtım. (Salonda homurdanmalar başlar.) Susuuuuuuun. Ben söz vermeden konuşmayın.
NEVMAN - Ben bir araştırmacı gazeteci olarak belirtmek istiyorum ki, ne ben ne de buradakilerin hiç biri Büyük Şefe hakaret etmemişlerdir. Hem nasıl hakaret etmişsiz ki?
YARGAGE - Şifreli bir dil kullanmışsınız. Hava, bulut, yağmur, su şifreleriyle Büyük Şef'e hakaret etmişsiniz. (Herkes şaşkın bir halde bir birine bakar.) Havada bulut olunca ne olur? Yağmur yağar. Yağmur yağınca ne olur? Çukurlarda su birikir. Çukurlarda su birikince ne olur? Ördekler yüzer. Ördek ne demek? Büyük Şefin burnunu ördeğe benzetip, Ördek Burunlu Büyük Şef diye hakaret etmekle kalmayıp, kamuoyunda Büyük Şef'in itibarını zedelemeyi ve otoritesini zayıflatmayı amaç edinmişsiniz.
SONKİŞOT - Ne yani Sayın Yargage siz şimdi bizi havadan sudan nedenlerle mı tutukladınız?
YARGAGE - Sus sarhoş herif, bir daha konuşursan atarım seni dışarı, Yanı içerinin dışarısına, dışarının içerisine. Sarhoşla konuşunca bende şaşırdım. Şerif at bunu tiplerden birine.
ŞERİF - Hangi tipe atayım Sayın Yargage? X tipi dolu, Y tipi dopdolu, Z tipi hıncahınç.
YARGAGE - W tipine atıver gitsin.
ŞERİF - W tipi mi? Öyle bir tip yok ki Sayın Yargage..
YARGAGE - Artık var. (Yerinde kalkıp cezaevi görüntüsündeki parmaklıkların üstüne W harfinin yazılı olduğu kağıdı yapıştırır.) At buraya. (Şerif Sonkişot'u alır W tipine sokar.) Eveeeeet, Nevman toplam yüzon kez hava, altmışaltı kez bulut, doksandört kez yağmur, yetmişyedi kez su demişsin. Pastör, sen de Nevmandan geri kalmamışsın. Bobinhud, ikiyüzelli kez buz demişsin, o da eriyince su olur. Sonkisot, sarhoş herif yatmış kalkmış Maria demiş, haaa rakıya su demiş, tamam. Aaaaaa Şovalyeeeee. Sen de mi? Defalarca hava demişsin. Ve hava, bulut, yağmur, su diyenlerin yanında bulunmuşsun ve müdahale etmemişsin. Suçu bilip saklamak cezayı iki kat artırır Şövalye. Şebboy (güler) havada bulut yok şarkısını söylemişsin. Maria, herkese su taşımışsın. Push, Manyakyan, Hansittir, sizler de epeyce hava bulut, yağmur ve su demişsiniz. Yapın bakayım savunmanızı da ona göre karar vereceğim....
NEVMAN - Sayın Yargage, doğrudur iddialarınız, hava su demişim. Ama Büyük Şefe hakaret aklımın ucundan bile geçmedi.
YARGAGE - Gereği düşünüldü. Yaz kızım.Nevman suçunu kabul ettiğinden ve suçu sabit görüldüğünden tutuklanmasına ve Büyük Şefe üüüüü kadar tazminat ödemesine karar verilmiştir. Söz sende Pastör!
PASTÖR - Ben bilim adamıyım, laboratuarımda her çeşit sıvı ve her çeşit gaz bulunur. Hava ve su da bunlara dahildir. Ağzımdan çıkması doğal değil mi? Ama hakaret kim ben kim?
BOBİNHUD - Yahu ben Büyük Şefi tanımam bile. Hem buzsuz rakı mı içilir? Demişsem demişim. Ona bakarsanız su da sonunda buharlaşıp gaz olur. Adaletine yandığım dünya, hep mi ofsayta düşüreceksin bizi? Bu da mı gol değil Yargage, hı, bu da mı gol değil? (Birden toparlanır, kendi kendine söylenmeye başlar.) Ne diyorum ben ya... Ulen bunlar sahiden atarlar mı bizi içeriye? Bari kankamla aynı hücreye düşsek. Ah Şebboy’umdan da nasıl ayrı kalırım?
YARGAGE - Gereği düşünüldü. Yaz kızım.Pastör suçunu kabul ettiğinden ve suçu sabit görüldüğünden tutuklanmasına ve Büyük Şefe üüüüüüüü kadar tazminat ödemesine karar verilmiştir. Ben sana söz verdim mi Bobinhud? Gereği düşünüldü. Yaz kızım.Bobinhud suçunu kabul ettiğinden ve suçu sabit görüldüğünden tutuklanmasına, mahkemede ki kötü hali göz önünde bulundurularak tutukluluk süresinin epeyce artırılmasına ve Büyük Şefe üüüüüüüüüü kadar tazminat ödemesine karar verilmiştir. Söz sende Maria!
MARİA - Susuz rakı mı içilir Sayın Yargage? Artık bunun üstüne ben desem boş.
YARGAGE - Boş boş konuşup, bana akıl vermeye kalkma.Gereği düşünüldü. Yaz kızım.Maria suçunu kabul ettiğinden ve suçu sabit görüldüğünden tutuklanmasına ve Büyük Şefe üüüüü kadar tazminat ödemesine karar verilmiştir. Söz sende Şebboy!
ŞEBBOY - Şarkıları ben yazmadım ki Sayın Yargage? Ben ne yapabilirim dinleyicilerim istedikten sonra? Söylemeyeyim de yumurta yağmuruna mı tutulayım? İstersen sana da bi tane söyliyim. Su gelir güldür güldür Gel de yar beni güldür
YARGAGE - Sus sus, burası mahkemedir, sahne değil… Yaz kızım! Gereği düşünüldü. Şebboy suçunu kabul ettiğinden ve suçu sabit görüldüğünden tutuklanmasına, mahkeme de sergilediği şımarık tavırlar ve yumurta yağmuru diyerek suçunu tekerrür ettiğinden tutukluluk halinin bayağı bi devamına ve Büyük Şefe üüüüü kadar tazminat ödemesine karar verilmiştir. Söz sende Agop, Manyakyan, Hansittir. Söz sizde..
ŞERİF - Sayın Yargage, tiplerimiz çok dolu, bunlar da çok kalabalık, hepsini almaz ki?
YARGAGE - Hımmmm. O zaman bir kısmını serbest bırakalım. (Biraz düşünür.) Hava diyenleri serbest bırakalım. Yok yok, su diyenleri serbest bırakalım. Ya da dur! (Parmağını ağzına sokar, sonra ebe seçer gibi bir sağ tarafını bir sol tarafını işaret ederek) Ooooooo, portakalı soydum, başucuma koydum, ben bir ya lan uy dur dum. duma duma dum. kır mızı mum. terazi lastik jimnastik. biz size geldik bitlendik. hamama gittik temizlendik. hop hop altın top, bun dan baş ka o yun yok. (sırıtarak) havacılar ebe, sucular serbest. Hadi Şerif...
SONKİŞOT - Eeee! Böyle havadan sudan tutuklamanın, böyle tayyareden salıvermesi olur işte!
YARGAGE - Kes, ukala şey. Şerif, çıkar bunları dışarı. (Şerif herkesi dışarı çıkarır. Duruşma salonu boşaldıktan sonra telefonuna sarılır, Papa Nerte’yi arar.) Aloo...Aziz Pedeeeeer, ..... Sayın beteeeer..(sırıtır) .....O iş tamamdır. .. Evet, herkese tazminat hükmettim. ..... Üüüüüüüüü kadar... Yalnız bak hele, Şerif seni izlemiş ve konuştuğumuz her şeyi dinlemiş. Yani her şeyden haberi var. Onu da göreceğiz, mecburen. Bilgin olsun. ...... Veririz ufak bir şey. Oğlunun tekine villa, diğerine da yat alacakmış, eksiği varmış. ..... Sana dikkatli ol demiştim değil mi? .... Neyse artık olan oldu. Gel bunu kutlayalım. .... Hadi bekliyorum. (Telefonu kapatır, Büyük şefi arar) Alo, sayın Büyük Şef'im, saygılar sunarım efendim. ...... Emirleriniz yerine getirilmiştir, bilginize sunmak istedim. ……..Evet, Kimsenin gözünün yaşına bakmadım. Sayenizde cukkaları da götürdük. ..... Yani efendim, kilisenin kumbarasına. ... Evet efendim. Hayır işlerinde kullanılacaktır tabi ki..... İyi günler efendim. Saygılarımı yineliyorum.
(Papa Nerte Yargage'ye gelmiştir. Şerif de yanlarındadır.)
YARGAGE - (Papa Nerte'ye gülerek) Beni de kötü emellerine alet ettin ya, helal olsun sana.
PAPA NERTE - Sadece kendim için mi yaptım bu planları sanki?
ŞERİF - İkiniz için yaptığını biliyorum. Beni hemen satışa getirdin Papa efendi...
PAPA NERTE - Seni ne zaman unuttuk ki söyler misin Şerif efendi?
ŞERİF - (İmalı bir şekilde) Hı hı, biliyorum, biliyorum.
YARGAGE - Tamam ya, hadi bırakın bir birinize laf sokmayı da, bundan sonra yapacaklarımızı konuşalım, paylaşalım.
PAPA NERTE - Evet, evet.. Sayende kursağımız nimet görecek Sayın Yargage..
ŞERİF - Umarım kursağımızda kalmaz.
PAPA NERTE - Ne demek istiyorsun? Bilip de söylemediğin bir şey mi var? Kıldan yağ çıkardık. Kim ne anlayacak?
ŞERİF - Bilip de sizden sakladığım bir şey yok. Sadece bu işin bu kadar kolay olması beni endişelendiriyor. Sonkişot’un dediği gibi havadan sudan nedenlerle tutuklayıp, ebe seçer gibi serbest bırakmak bize pahalıya mal olabilir.
YARGAGE - Şerif, Şerif, sen şimdi bana laf mı sokuyorsun?
ŞERİF - Haşa Sayın Yargage. Senin dağıttığın adaleti kim dağıtabilir. Bunu beğenmemek benim ne haddime?
PAPA NERTE - Sayın Yargage, bize dedin bir birinize laf sokmayın, ama kendin sürdürüyorsun. Ya içinizi ferah tutun siz. Boşuna kuruntu yapmayın.. (O sırada Papa Nerte'nin telefonu çalar) .... Efendim .... Ne var Settar, ben sana izini kaybettir demedim mi? Bi daha arama, dinleniyor olabilir. ..... Tamam, ne oldu ne istiyorsun? ....... (Papa Nerte elinde telefon açık ama, birden durgunlaşır, diğerleri de şaşkınlıkla onu izler.) .... Tamam, bakacağım. ...... (Suratı pancar gibi olmuştur. Yargage ve Şerif mimikleriyle ne olduğunu sorarcasına Papa Nerte'ye bakarlar) Settar....Verdiğim para yetmemişmiş, biraz daha istiyor. Vermezsem bildiği her şeyi anlatacağını söylüyor. Şerif, bu beladan bizi sen kurtarırsın. (Elini boğazına götürür ve kesme anlamında sağa sola oynatır.)
ŞERİF – Ara buraya gelsin. Siz konuştururken ben kelepçelerim, tıkarım W tipine. İntihar süsü veririz.
PAPA NERTE – (Settar’ı telefonla arar.) Settar, Sayın Yargage’nin yanındayım. Gel buraya, Biliyorsun dışarıda takip ediliyorum. Parayı burda vereyim, hem kimse şüphelenmez.…..Tamam, ama kimseye görünmemeye dikkat et. (Telefonu kapatır, Şerif’e döner) Artık gerisi sana kalmış.
ŞERİF – Tamam hiç endişelenmeyin. Bir yanımda hak (Papa Nerte’yi gösterir), bir yanımda hukuk (Yargage‘yi gösterir.)
PAPA NERTE - (Şerif'in kulağına fısıldayarak) Keşke buraya hiç getirmeseydin, biz gitseydik. İşini orda bitirseydin, kim vurduya gitseydi. Artık faili meşgul mü olurdu, faili meçhul mü olurdu, yoksa faili meşhur mu olurdu. (Gülüşürler. Settar’in geldiğini görürler, Şerif saklanır.)
SETTAR – Hazır mı, nerde para?
PAPA NERTE – Dur hele bir soluklan.
YARGAGE – Buraya geldiğini kimse gördü mü?
SETTAR – Umurumda değil kimsenin görüp görmemesi. (Şerif arkadan Settar'ı yakalar.)
ŞERİF - Demek tehditle şantajla insanları korkutup para sızdırmaya kalkarsın ha. (Orantısız güç kullanarak etkisiz hale getirmeye çalışır.)
SETTAR - (Şerif'in dalgınlıklarında yararlanarak ani bir hareketle Şerif'in elinden silahını alır ve horozu kaldırır.) Geçin bakayım şöyle. (Şerif'in kelepçesiyle Papa Nerte ve Şerif'i W tipinin demir parmaklıklarına kelepçeler.) Demek kim vurduya gitseydim ha. Çıkaracağım hepinizin ipliğini pazara. Şerefsizler. (Sonra tüm kapıları açar ve tutukluların hepsi dışarı çıkar.) Arkadaşlar ben Settar, sizler gibi normal bir vatandaşım. İşsizdim, evde çoluk çocuk aç idi. Cebimde para yoktu. Kara kara düşünürken Büyük Şef'in ördeklerinden birini çaldım. Ben dayanırdım ama, çocuklar açlığa dayanamazdı. Ördeği elimden Yargage aldı. İlk adalet dağıttığında bu Yargage'nin temiz pabuç olmadığını anlamıştım. Sonra bu Papa var ya bu Papa, şeytan kılığına girmiş din düşmanı bu Papa'nın, kullanabileceği, kandırabileceği biri olduğu için Büyük Şef'i Büyük Şefliğe önerdiğini gördüm. Yoksa Büyük Şef hanginizin Büyük Şefi olabilir ki? Ne gezer onda idare kabiliyeti. O ancak ördek güder. Sonra Nevman Papa'nın pisliklerini ortaya çıkardı. Şinanay davasında işbirlikçisi Yargage onu akladı. Sonra Papa bana geldi ve ispiyonculuk yapmamı istedi. Çok da para verdi. Ben de sizleri barda orda burda izledim. Sizlerin tutuklanmasına neden olan o ağzınızdan çıktığını abartarak yazdığım hava ve su notlarını kaydettiğim defteri Papaya verdiğimde, bana biraz para verip kaybolmamı dedi. Sonrasını biliyorsunuz, tutuklandınız. Ben saklandım ama Papayı izlemeye devam ettim. Papa, Yargage ve Şerif'in organize bir ilişki içinde olduklarını gördüm. Kilisenin kumbarasındaki paraları da bunlar bölüşüyormuş. Büyük Şefe hakaret etmişsiniz diye size hükmedilen tazminatları Büyük Şef kiliseye bağışlayacağını söyleyince bu namussuzların iştahı kabarmıştır. O yüzden hepinize yüklüüüü miktarda tazminat hükmetmiş. Ve beni de ortadan kaldırmayı amaçlamışlardı. Artık bu çirkinliklere daha fazla dayanamadım. Biz bunlar tarafından yönetilmeyi, yönlendirilmeyi hak ediyor muyuz?
(Herkesin ağzından "hayııııır" sözü çıkar.)
Şimdi halk olarak bunları cezalandırarak, bunlardan kurtulmaya hazır mısınız?
(Herkesin ağzından "eveeeet" sözü çıkar)
O zaman ayağa kalkalım, ayaklanalım. Şövalye, sen Bobinhudla birlikte Yargage'yi getir. Maria, Şebboy, siz halka haber salın, toplansınlar. Büyük Şefimiz olmayı beceremeyen Büyük Şefi ördeklerinin başına geri gönderelim. Yerine hakkımızı, halkımızı gözeten birini seçelim. Biz halkız, layık olduğumuz şekilde yönetilelim.
(Şövalye ile Bobinhud, Yargage'yi Papa Nerte ve Şerif'in yanına getirip ve demir parmaklıkların ardına kapattılar. Maria ve Şebboy tellal gibi caddelerde bağırarak halkın toplanmasını sağlar. Nevman ve Sonkisot, Büyük Şefi alıp getirmişlerdir.)
SETTAR – Ördekçi başı, senden Büyük Şef olmaz. Sende biliyorsun bunu. Hadi sen doğru ördeklerinin başına. (Toplananlar hep bir ağızdan yuhalar, Büyük Şef kaçar, sahneyi terk eder.) Büyük Şef olması için en yaşlı üye sıfatıyla Pastör'ü öneriyorum, kabul edenler, etmeyenler?
PASTÖR – Ben bilim adamıyım. Memlekette bilime de ihtiyaç var. Beni bilimle baş başa bırakın.
SONKİŞOT – Ben, dürüstlüğü, analiz yeteneği, hakkı ve halkı gözettiği için Nevman'ı Büyük Şef olması için öneriyorum. Bobinhud'da Nevman'a yardımcı olmak üzere görevlendirilsin. (Toplananlar hep birlikte kabul diye bağırır.)
MARİA – Settar sen de cin gibisin maşallah. Şerifimiz de sen ol. Ama kimseyi teknik takibe alma. (Toplananlar hep birlikte kabul diye bağırır.)
BOBİNHUD – Şövalye haktan hukuktan anlar, adaleti de ona teslim edelim. (Toplananlar hep birlikte kabul diye bağırır.)
NEVMAN – Sonkişot, sen?
SONKİŞOT – Maria, benimle evlenir misin? (Toplananlar hep birlikte kabul diye bağırır.)
MARİA – (Gülerek) Eveeeeeet.
ŞEBBOY – Bobiiiiiiiiin (Kaş göz hareketiyle Sonkişot’u işaret eder.)
BOBİNHUD – Şebiiiiiiii…
ŞEBBOY – Eveeeeet..
SONKİŞOT - Akşama Maria'nın Babasının yerinde yapılacak olan çifte düğünde buluşmak üzere. (Toplananlar hep birlikte kabul diye bağırır.)
SETTAR –Kuşkulardan arınmış, özgürce bir yaşamı özlemişiz. İyiler mutlaka kazanır, ama bunun ilk şartı "herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğidir.” Maria, Sonkişot, Şebboy, Bobinhud, geleceğin yöneticisi olacak girl girl, boy boy çocuklar yapmak üzere, sizi balayına Şerif'in haksız bir şekilde edindiği için yönetimimizce el konulan villasına gönderiyoruz. (Toplananlar hep birlikte kabul diye bağırır.Fondan davul zurna sesi duyulur, Zılgıtlar çekilir. Perde iner.)
S O N
Dostları ilə paylaş: |