Öbür Peygamberler
Peygamberlerin ilki Hz. Âdem Safiyyellahdır. Kur'an-ı Kerimde ismi geçen daha 24 kadar Nebi vardır. (İsmi geçmiyen 224 bin Peygamberin gelip geçtiğini de Hadislerden öğreniyoruz.)
Mirâc olayı:
Resulullah (s.a.v.)'ın miracı hak'dır. Gecenin bir kısmında Mekke i Mükerremeden Mescid-i Aksaya gittiği Kur'an ile sabittir. Oradan semaya urûc etmesi de; Arşı, Kürsiyi, Cennet ve Cehennemi, Peygamberlerin ruhlarını görmesi, daha nice acaip şeyleri müşahede etmesi de sahih ve meşhur hadislerle sabittir.
Mirâc «ruh-meal cesed» ve uyanık halinde vuku bulmuştur. (Tafsilat hadis ve siyer kitaplarındadır.)
Cinlerin mü'minleri ve kâfirleri olup, cinsiyetleri de vardır. Bunların halkı sapıtması, şeytan denilen nev'ine maksuddur.
Meleklerin hepsi ilâhi emre uyarak kulluk ederler. Erkeklik, dişilik ve beşerî arızalardan uzak olup, Allaha hiç âsi olmazlar.
Eşref-i Mahlûkât :
Şüphesiz bütün peygamberlerin de en efdali Resulullah (s.a.v.) dır. Öbür Peygamberler arasında da efdal olanlar varsa da tafsilât verilmemiştir.
Peygamberlerden sonra en üstün kul; Hz. Ehu Bekir (r.a.), ondan sonra da, Ömer, Osman, Ali (R. Anhüm) gelir. İmamet ve hilâfetleri de bu tertibe göredir. Onlardan sonra Aşere-i Mübeşşere gelir: Talha, Zübeyr, Abdurrahman, Ebu Ubeyde, Sa'd, Saîd (R. Anhüm).
Ezvâc-i Tahirâtm efdali Hz. Hatice ve Hz. Aişe (R. Anhüma), Bütün kadınların efendisi de Hz. Fatıma (R. Anhâ) dır.
Her zaman müslümanlara bir imam lâzımdır. Çünkü bütün hukukî meseleler, bütün insanlar onun hükümranlığında düzene girer.
Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.)'in haber verdiği kıyamet alâmetleri haktır. Çünkü bunlar aslında mümkün şeyler olup, Muhbir-i Sadık'ın haberi ile sabittir.
Üçüncü Bab:
(Berzah Âlemi ve Âhiret Ahvali hakkındadır.)
Kabirde münker ve nekir melekleri herkese; Rabbinden, Peygamberinden, dininden suâl ederler. Bundan sonra iman ve salih amel sahipleri nimet ve rahata, kâfir ve âsiler ise azap ve mihnete girer. Bu da haktır.
Varlıkların bütün azaları toplamp yeniden hayata kavuşur. Ve haşre sürülür. Bu da kafi Nasslar ile sabittir. Muayyen vakit gelince İsrafil'in sûruyla bütün Ademoğullan bir yere toplanıp haşrolacak, çok uzun bir zaman intizardan sonra Fahr-i Alem Efendimizin şe-fâatı üe mahkeme başlayacak.
«Allah Teâlâ'yı görmek muhal değildir.»
Var olan herşey aklen görülebilir. Hadise olarak ta, dünyada bir biçime sahip olanlardan başkası görülemez. Çünkü dünyevi görüş görüş gözümüzün birşeye yönelmesi, ondan gelen ışığın görme mahalline ulaşması... gibi şeyler bağlıdır.
Fakat gerçek ru'yet'in böyle olacağına dair bir işaret yoktur. Öyle olunca da cismi olmayanlar görülmez denemez. (Çünkü o görme farklıdır.)
SONUÇ:
«Ehl-i Sünnet -mezhebine uymanın zorunluluğu»
İtikad hususunda Ehl-i Sünnet Mezhebine aykırı davranmak en büyük günahlardandır. Hatta mühim olmayan bir hususta bile itikadı yönden Ehl-i Sünnete aykırı düşmek bid'attir. Resul-i Ekrem bu hususta kesin ifade kullanmış; her bid'atın sapıklık olduğunu ve sahibini Cehenneme çekeceğini bildirmiştir. Bu sahih hadis ile sabittir.
Velhamdülülahi Rabbilâlemin
NOT:
Kanuni mirasçılarının özel izniyle bu kısım aynen iktibas edilmiştir.
Bu risale, böylece bütünleyici ve bütünü özleştirici olarak, teber-rüken ve Üstadı rahmetle anı olarak alınmış oldu.
Evlatlarını temsilen, en büyük oğlu muhterem Mehmet Kısakü-rek'e teşekkürlerimizi bildirmek te ödevimiz.
A.N.
Necip Fazil Kısakürek
Künye Ve Nesebi:
Adı, Ahmed Necib. Babası Fazıl bey. Dedesi «Osmanlı İstinaf Mahkemesi» Reisi Mehmet Hilmi Efendi. Bu zat da, Maraşiı Kısalcü-rek ailesinden Müftü Ahmed Necib efendinin oğludur...
Babasının anası tarafından, o devrin Halep valisi Salim paşaya dayanır. Anası da Nesibe hanım. Necip Fazıl (26 Mayıs 1904 M. - Rabiul evvel 1323) de Çemberlitaş'daki, dedesinin konağında doğdu.
Tahsili:
İlk tahsilim çeşitli iptidâiyelerde okuyup bitirince; «Mekteb-i Fu-nûn-u Bahriye» Yani Deniz Lisesinde okumuş. Daha aonra Avrupa imtihanı kazanıp Paris'te Felsefe tahsili yapmıştır.
İş Hayatı:
Yurda dönüşünde çeşitli bankalarda müfettişlik yapmış, şiir' ve yazılarıyla, yazdığı piyes, fikri eser ve diğer eserleriyle üstün zekâ ve sanatı dehâsını isbat etmiş olduğundan, kendisine fahrî profesörlük verilmiştir... Bu dönemlerde çıkardığı dergi ve gazetelerle ünü yayılmış ve millete mal olmuştur. (1940)'lardan sonra, S. Abdülhakim Ar-vasinin irşadıyla; kendisini tamamen İslam Düşüncesine, onun tebliğ ve dâvetine vermiştir. Bunu müteâkibde iktidarlar onu hırpalamaya başlamış. Ama yılmadan en derin meseleleri en çarpıcı üslûpla yasıp halka ulaştırmaya devam etmiştir. Bu meyanda; sür, roman, hikâye, tiyatro gibi sanat eserlerine; Fikrî ve Tasavvufî eserlerini; kitleleri kaynatan müthiş konferanslarını eklemiştir...
Mahkemelere düşmüş İslâmı Tahassüs ve Aksiyonundan ötürü hüküm giyip yıllarca hapiste yatmıştır. 26 Mayıs 1983'de vefat ettiği anda (18) aylık mahkûmiyeti üzerindeydi!..
Yazdığı eserlerin sayısı yüze varır. Biz onun dinî ve tasavvufî eserlerine ek, bir de «İman ve İslam Atlası» adıyla müstakil ve harikulade güzel bir ilmihâl yazdığını da görüyoruz. Bununla da İslami Bilgisi ve üstün dîn kavrayışını isbat eder.
Bu derlememize onun başta «İtiJcad» kısmını iktibas ediyoruz. Ve Fılch-u Ekberîe başlayan çalışmamızı onunla bitiriyoruz. Hak Rızaya muvafık olur ümidiyle, rahmet temenni ediyoruz.
Onun bütün eseri dini düşünce ve heyecanla yazılmış olmakla birlikle biz burada sadece doğrudan İslamî konulan işleyen eserlerinin isimlerini kaydedelim.
— Hac'dan Çizgiler, Renkler ve Sesler ve Nur Mahyaları
— Çöle İnen Nur
— Son Devrin Din Mazlumları
— Veliler Ordusundan 333 —Halkadan Pırıltılar—
— Başbuğ Velilerden 33, Altun Silsile
— El-Mevâhîb-ül-Ledüniyye (İmam Kastalaniden Sadeleştirme)
— Reşehat, Ayn-el Hayat (Ali bin Hüseyin Sadi'den Özleştirme)
— Rabıta-i Şerife (Es-Seyyid Abdulhakim Arvasi'den..,)
— Tasavvuf Bahçeleri (Es-Seyyid Abdulhakim Arvasi'nden sadeleştirme)
— İdeolocya Örgüsü
— İman ve Aksiyon
Dostları ilə paylaş: |