-
Receb Ayının ilk gecesi
Receb ayının ilk gecesi duaların kabul olduğu çok kıymetli bir geceymiş. Hatırınızda olsun. Hani insan bazen ileriye dönük işlerinde bir not alır ya, siz de bu işin bir notunu alın. Aklınıza veya defterinize veya kenara yazın ki 20-25 gün sonra bir gece gelecek ki dualar makbul. O zamanı kaçırmayın. Takvimlere bakın, o gece yapacağınız duaları şimdiden düşünün.
-
Regaip Gecesi
Peygamber Efendimiz buyururmuş ki: "Yâ Rabbi! Receb ve Şaban ayını bize mübarek eyle. Bu aylarda bereket ihsan eyle. Rahmetine bizi daldır, bizi Ramazan'a eriştir." dermiş.
Cuma gecesi olunca da, "Bu ışıl ışıl pırıl pırıl bir gecedir, mübarek bir gecedir." gündüz olunca da "Bu mübarek, pırıl pırıl, ışıl ışıl şaşaalı bir gündüzdür." dermiş.
Bu, her Cuma için olduğu gibi özellikle Receb’in ilk cuması… o Receb’in ilk cuması gecesine yani perşembeyi cumaya bağlayan geceye ‘Regaip gecesi’ diye ad verirler. Ve o bir kandil gecemizdir bizim. İbadet ve taatle geçirmeye gayret etmek icap eder. Mübarek gecelerden birisidir.
-
Receb Ayında Allah’ın rahmeti
Niye Peygamber Efendimiz "Receb Allah’ın ayıdır." diye söylemiş? Yani "Allahu Teâlâ hazretleri bu Receb’de lütfunu, keremini, rahmetini, mağfiretini, fazlaca saçar kullarına…" demek. Demek ki biz Receb’e doğru hazırlanacağız, hazırlanacağız, kendimizi hazırlayacağız.
Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretlerine iltica edeceğiz. İnşaAllah tevbeler nasip edecek, kötülükleri bırakmayı nasip edecek, hatalardan temizlenmeyi nasip edecek. Ceng ü cidali bırakacağız, kavgayı gürültüyü bırakacağız, kötü huyları bırakacağız. İyi kul olacağız. Neden? Allah’ın rahmeti çok o ayda. O aya tahsis etmiş.
-
Üç Aylar
Peygamber Efendimiz bu ayda çok oruç tutmayı tavsiye ediyor.
Bir kere tövbe edeceğiz; günahlardan, kusurlardan pişmanlık, nedamet duyarak, gözyaşı dökerek Hakk’ın yoluna döneceğiz. İyi kul olmaya şöyle bir yöneleceğiz.
Şimdi mahsul ekme ayı.
Şaban ayı mahsulü yetiştirme ayı.
Ramazan ayı da mahsulü biçme ayı.
Ramazan’a insan pattadak girmez. Ramazan’a şimdiden hazırlanır. Ondan sonra Ramazan geldiği zaman gündüzleri oruç tutar, geceleri teravih… Zikirler, Kur’ân-ı Kerîm hatimleri… Derken, eh bakalım Allah bir dahaki seneye eriştirir mi, eriştirmez mi?..
-
Receb Ayında yapılacaklar
Receb Allah’ın ayıdır. Şaban Peygamber Efendimiz’in ayıdır. Ramazan ümmet-i Muhammed’in ayıdır.
Yani Receb ayında Allahu Teâlâ hazretleri kullarından ne istiyor?
Bizlerden emri, isteği nedir Allahu Teâlâ hazretlerinin?
Varlığını, birliğini idrak etmemiz. Lâ ilâhe illallah dememiz. Allah’tan gayrı varlıklara yönelmemesi lazım insanların. Allah’ın varlığını birliğini bilmesi, inanması, tasdik etmesi lazım. Ve Allahu Teâlâ hazretleri kullarının kendisine yönelmesini ister. Kendisine emirlerini tutup itaat etmesini, ibadet etmesini ister. Receb şehrullah demek, Yani mü’min kullar, madem Allah’ın ayıdır, Allah’ın ayında, Allah’ın kullarından istediği hususlara dikkat etsinler. Yani tevhidlerine, inançlarına, Allah’a bağlılıklarına yeni bir neşe, yeni bir şevk, yeni bir aşk ile taptaze sarılsınlar, girişsinler. lâ ilâhe illallah’ın zevkini, şevkini, tadını, lezzetini daha iyi yaşasınlar.
Biliyorsunuz Peygamber Efendimiz, "İmanınızı lâ ilâhe illallah sözünü tekrar tekrar söyleyerek zaman zaman yenileyin, tazeleyin…" buruyor. Demek ki Receb ayında ilk yapacağımız şey, Cenâb-ı Mevlâ’ya daha böyle bir aşk ile şevk ile yeniden İbadete, taate yönelmek.
-
Receb Ayı’nın önemi
Recebu şehrun azîmun. "Receb büyük bir aydır." "Şehr" ay demek Arapça’da.
Ne bakımdan büyüktür?
İçindeki hayırlar, bereketler, insanların nail olduğu izzetler, ikramlar, rahmetler bakımından ulu, büyük bir aydır.
Yudâifu’llâhu fîhi’l-hasenât. "Bu ayın içinde yapılmış iyilikleri Allahu Teâlâ hazretleri kat kat artırır." Yani bir sadaka vermişsin; sanki çok vermişsin gibi sevabını verir. Bir oruç tutarsın; sanki çok fazla oruç tutmuşsun gibi sevap verir. Bir namaz kılarsın; sanki çok daha fazla namaz kılmışsın gibi kat kat arttırarak sevabı fazla fazla verir Allahu Teâlâ hazretleri.
-
Recep Ayında Oruç tutmak
"Kim Receb’de bir gün oruç tutarsa." "ve takvâya riayet ederek, Allah’tan korkarak orucunu güzel yaparsa…" Yeni tutarsa, ter ü taze tutarsa, "hem o semâdaki kapı hem o Receb’in günü Allahu Teâlâ hazretlerine,(dil verir Allah onlara)" Derler ki:
"Yâ Rabbi… "şu günü oruçla geçiren şu müslümanı, Yâ Rabbi, mağfiret eyle, derler." Dua ederler.
Bu ne demek?
Tabi biz bunu bilemiyoruz. Çünkü altıncı semâ nedir bilmeyiz. Receb’in günlerinin oraya nasıl yazıldığını bilmeyiz. Onların Allahu Teâlâ hazretlerinin huzûr-ı âlîsinde nice, ne tür bir konuşmayla konuştuklarını bilmeyiz ama bildiğimiz bir şey var: Kim Receb’de oruç tutarsa ve takvâya riayet ederek tutarsa orucu, zedelemezse orucunu, o zaman kendisine mağfiret olunması için bir takım mânevî talepler, bir takım yardımlar oluyor demek ki.
Fe izâ lem yutimme savmehû bi takvâllâhi "Takvâ ile orucunu tamamlamazsa, takvâya riayet edemezse…" Yani oruç tutarken, lem yesteğfirâ "onlar mağfiret talep etmezler…" Allah’tan bu kişi için… Ve kîle "ve bu kişiye denilir ki:" Kata’atke nefsuke "Aaah! Sen yapamadın, senin nefsin seni aldattı…" derler. Öyle nidâ olunur, gökten melekler.
-
Üç Aylarda toparlanmak
Üç aylarda insanın Regaip kandiliyle beraber, Receb’in biriyle beraber -bunlar mübarek günler ve geceler,- şöyle toparlanması lazım. Allah işte bu vesileleri vermiş. Yani dinimizin ibadetleri aslında birer ilaç. İnsanın yapısındaki, tehlikeleri, hastalıkları, karşılayan, önleyen, geçiren, tedavi eden birer ilaç. Onun için o ibadetlerin hikmetini anlamalı, onları aşk ile şevk ile severek yapmalı müslümanlar. Öyle yaptığı zaman yavaş yavaş kurtulacak
-
Recep ve Şabanda Ramazana hazırlanmak
Peygamber Efendimiz bu Şaban içinde de çok oruç tutardı. Receb ayında da oruç tutmak hakkında çok tavsiyeleri var. Neden? Kullar bu aylarda oruç tuta tuta, nefsi yenmeye yavaş yavaş kendilerini alıştırsınlar, Ramazan’a girdikleri zaman adamakıllı günahları yapmayan, nefsine hakim olabilen, ibadetleri yapabilen melek gibi, evliyâ gibi insanlar olsunlar, Ramazan’ın feyzinden, bereketinden de istifa etsinler.
Ramazan’ın sonunda al sana pırıl pırıl tornadan çıkmış taptaze, yepyeni, salih, kamil bir Müslüman. Tevbe etmiş, Kur’an okumuş, namaz kılmış, oruç tutmuş, iyi insan olmuş; tamam.
-
Riyazü’s-sâlihîn kitabı
Sünnet-i seniyye’ye sarılmak dinimizin aslı esasıdır. Bu ayda onu öğrenelim. Sahih bir kitaptan, kısa bir kitaptan, Peygamber Efendimiz’in hayatını, sîretini (sîreti hayatı demek, hayatını anlatan eser demek) hadîs-i şerîflerini okuyalım.
Mesela Riyâzü’s-sâlihîn kitabını Şaban ayı içinde ne yapalım? Hatmedelim yani bitirelim, olsun bitsin.
-
Berat Gecesi’nin ihyası
Şaban ayının yarısı gecesi, Şaban ayının ortasındaki gece Berat gecesidir. Yani 14’ünü 15’ine bağlayan gece oluyor. Onun için o gecede de dualar makbuldür. Ona da itina edersiniz. Zaten elhamdülillah kandil olarak kutlanıyor. Onu da inşaAllah şimdiden niyet ettik ki inşaAllah ihya edelim. O gece abdestli, namazlı, dualı… Böyle Rabbimizin yolunda ibadetle geçsin inşaAllah.
-
Şaban Ayından Ramazan Ayına geçiş.
"Şaban benim ayımdır." diyor Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.
Resûlullah Efendimiz Şaban’da oruç tutarmış, onu ihya edermiş; o bakımdan da olabilir.
Bizim yönümüzden de düşünecek olursak, demek ki önce Allahu Teâlâ hazretleri tarafından tevbemiz kabul olunursa; Allahu Teâlâ hazretlerinin böyle lütufları ile mağfiret olunursak, ondan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in inşaAllah şefaatine de nail olacağız. Oradan da o feyizler bereketler de gelecek.
O zaman Ramazan da bizim ayımız oluyor. Yani Resûlullah’ın da hoşnutluğunu kazanmış olarak Şaban’dan Ramazan’a ulaştığımız zaman artık mahsul ayı.
Başaklar olgunlaştı, taneler irileşti, sarardı. Böyle dallarda ağırlaştılar, boyunlarını büktüler, hadi harman zamanı artık. Onları inşaAllah harmanlayacağız, mahsulü alacağız, feyizlere bereketlere nail olacağız.
-
Zekâtları Ramazan’dan önce vermek
Hesabı hiç unutmayalım! Yani mal güzel şeydir de, malın kazanılmasından bir hesap var, harcanmasından bir hesap var. Bir de zekât vesâire verildi mi verilmedi mi diye hesap var. Tehlikeli bir şey yani… Çok dikkat etmek lazım! Mal sahibi oldu mu insan, o mal ile ilgili vazifelerini düşünüp titremeli, yapmalı. Bak, elhamdülillah Ramazan geliyor. İşte bu ayda, hatta geçtiğimiz bu Şaban ayında vermeyi büyükler tercih etmişler zekâtları filan.
Neden?
Fukaracıklar Ramazan’a hazırlıklı girsin diye. Fasulye alacak, pirinç alacak, şunu alacak bunu alacak da Ramazan’da rahat edecek. Onun için Şaban’da zekâta fazla ehemmiyet vermişler. Neyse, Ramazan’da da hayırlar çok çok ecirle karşılandığı için aman zekâtta cimrilik etmeyin! Allah emretmiş. Zekâtı verdiniz mi malınız temizlenir. Vermediniz mi malın içi pis kalır.
Balığı temizlemeden yiyor musun?
Karnını yarıyorsun, temizliyorsun. Zekâtı verilmemiş olan mal pistir. Orada cimrilik yapmayalım. Şeytan bizi kandırmasın! "Ben bunu ne zahmetlerle kazandım!" diye elimiz titremesin.
Nereye vereceğiz?
Bir müslümana vereceğiz. Bir hayra vereceğiz.
-
Peygamber Efendimiz'in Ramazan'da yaptıkları
Peygamber Efendimiz Ramazan girdiği zaman rengi değişirdi; namazı, duası artardı. Çok namaz kılmaya, çok dua etmeye başlardı. Ve duada böyle yarışırcasına fazla dua ederdi. Ve mübarek çehresi şafak gibi pırıl pırıl olurdu.
"Ramazan’a bizi sıhhatle ulaştır." diye Ramazan’a şevk duyarak dua ederdi Peygamber Efendimiz.
Ramazan geldiği zaman da Ramazan’ın son on gününde de evinden bile ayrılır, camiyi ev edinir, camide itikafa niyet eder, bayrama kadar gece gündüz ibadet eylerdi.
O, gelmiş gelecek günahları affedilmiş olan Peygamber-i Zîşân Efendimiz.
-
Ramazanda nefs terbiyesi
Hepimiz manevra elbiselerini giymişiz
"Ramazan’da yani."
Hepimiz manevra elbisesini giymişiz, silahımızı almışız, doldurmuşuz; şimdi o iç düşmanla mücadelenin talimini yapıyoruz, eğitimini yapıyoruz: Yat, kalk, otur, siper al, kurşun at… Yaptığımız o.
Nedir?
Nefsi yenme.
On iki ayda bir ay nefse;
"Sen yemek istiyorsun ama vermeyeceğim. Tamam, şimdi hava sıcak, su içmek istiyorsun ama içirmeyeceğim! Şu vakte kadar bekleyeceksin, bu saate kadar benim sözümü dinleyeceksin." diyoruz.
Dinliyor o da bak! Demek dinleyebiliyormuş; demek kabahat bizde, gevşeklik bizde… Yani daha önce dinlememesi bizdenmiş, gevşekliğimizdenmiş! Dinliyor bak! Hiç itiraz ediyor mu, hiç "su içeceğim" diyor mu? Demiyor! "Yemek yiyeceğim" diyor mu? Demiyor!
İşte bu bir ay bunu böyle iyice talimle öğrettik mi sözümüzü dinlemeyi?
Otur! Tamam!
Kalk! Tamam!
Camiye yürü! Yirmi rekat namaz kılacaksın! Peki!
Sahura kalk, uykuyu terk et! Tamam!
Bak, hepsini dinliyor şimdi! O bir aylık talimden sonra on bir ayda o talimin hızıyla, bereketiyle sürdüreceğiz nefsi yenmeyi.
-
Peygamber Efendimiz'in Ramazana verdiği önem
Peygamber sallallahu aleyhi ve selem Ramazan ayı geldiği zaman, yanında ne kadar esir varsa hepsini âzad ederdi. Ve her isteyen ne isterse istediğini verirdi. Boş çevirmezdi,boş çevirmezdi verirdi. Ramazan’a çok özel ihtimam gösterirdi Peygamber Efendimiz. Zaten Ramazana Recepten başlardı hazırlanmaya "Yâ Rabbi! Bizi Ramazan’a eriştir…" diye iki ay önceden heyecanını şevkini aşkını ifade ediyor.
-
Çok yemenin zararları
İran’dan, Peygamber Efendimiz’in sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında bir doktor gelmiş, Medine-i Münevvere’ye yerleşmiş. Bir ay geçmiş, iki ay geçmiş, üç ay geçmiş hiç müracaat eden yok! Hiç hastalanan yok! Yani hasta olup da doktora müracaat eden hiç çıkmamış!
Bakmış, yani geçim sağlayamamış orada, hiç kendisine müracaat eden yok! Ona demişler ki:
"Burada hiç böyle hastalanma olmaz."
"Neden?"
"Kişi acıkmadan yemek yemez burada. Acıkır o kadar yer. Karnını da tıka basa doldurmaz, daha karnında yer varken kalkar."
Biz öyle yapamıyoruz işte! Şu Ramazan geldi geçti, hepimiz birbirimizi biliyoruz. Sofraya oturduk mu; of, şu güzel olmuş, bu güzel olmuş derken ondan sonra namaz olmasa helak olacak hale geliyoruz. Bereket arkasından teravih namazı yetişiyor da eritiyoruz yani! Teravihten sonra rahatlıyoruz. Halbuki tutabilmesi lazım insanın kendisini!
-
Oruçla nefsi yenmeyi öğrenmek
Ramazan’daki oruç farz oruçtur. Herkes bir ay kampa girecek, nefsini yenmeyi öğrenecek.
Bundan sonra da Ramazan’ın dışında işte her ayda oruç tutarak, Zilhicce’de, Şevval’de, Muharrem’de, Âşûre’de oruç tutarak nefsini yenmeyi öğrenecek insan, nefsini zayıflatacak...
İnsan yemek yemediği zaman, başını önüne eğip şöyle ikindiden sonra çekildi caminin bir köşesine ne güzel tefekkürlere dalar, ne kadar sevap kazanır, ne güzel ibadetler yapar aç olduğu zaman.
Tok olduğu zaman, "Hocam feyz alamıyorum." Neden? Miden dopdolu. Tıklım tıklım doldurdun mideni kalp çalışmıyor; tık tık atıyor da gönül çalışmıyor. Yani mâneviyat çalışmıyor, mâneviyat tıkanıyor. Mâneviyat açlıkta çalışır....
-
En Büyük Cihad nefisledir
En büyük cihad nefisle!
Ramazan’da yaptık. Kısa bir mücadele, şu nefsi yenmeyi azıcık öğrendik. Yemek vermedik, su vermedik, sabretmeyi biraz öğrendik. Kuvvetleneceğiz, Ramazan’dan sonra devam edeceğiz! Nefsi yenmeyi öğreneceğiz. Nefsin her istediğini vermeyeceğiz.
Tasavvuf dediğimiz, tarikat dediğimiz şey, nefsi yenme terbiyesini kazanma yolu. Nefsi yenmeyi öğreneceğiz.
Nefsinin her dediğini yapıyor, bir dediğini iki etmiyor, karşısında el pençe divan duruyor, nefsinin esiri… Bu derviş değil, devirmiş! Yolda giderken, devirmiş. Dervişlik yok, çünkü her dediğini yapıyor. Nefsine uyuyor, şeytana uyuyor. Nefsimiz en büyük düşman!
-
Teravih Namazı
Yabancının birisi gelmiş bizim memlekete. Bakmış Ramazan’da bizim pehlivanların yemek yemesine. Demiş;
"Bunlar şimdi biraz sonra ölecekler, sekte-i kalpten ölürler bunlar." demiş!
Bakmış ölmüyor! Biraz sonra da bakmış teravih namazına kalkmışlar.
Eh, yirmi rekât teravih, on üç rekât yatsı, otuz üç rekât, tesbih adedince namaz!
"Ha, ölmediler! Ölmeyişlerinin sebebini anladım.", demiş!
Yani; "Bu kadar yemekten sonra ölmeyişlerinin sebebini anladım."
Dinimizde ne kadar incelikler var ki, sonradan sonraya anlıyoruz! Neden başka zamanda teravih namazı yok da illâ bu Ramazan’da var?
Ne hikmetli bakın!
Demek ki Mevlâmız biliyor bizim halimizi: Acıkacağız, suya saldıracağız. Acıkacağız, kavuna, karpuza saldıracağız, yiyeceğiz, içeceğiz diye… Öyle dursak midemiz patlayacak, kalbimize tesir edecek filan diye. Öyle bir otuz üç rekâtlık sünnet namazı oluyor ki ancak kendimize gelebiliyoruz!
Tabi kendimizi tutabilsek de yani o kadar aşırı yemesek daha iyi!
-
Oruç insanın Ruhunu kuvvetlendirir.
Büyüklerimiz diyorlar ki; kalp ile mide yakın, birbirlerinin altında üstünde olan iki tane uzuv… Birisi dolduğu zaman ötekisi boşalır. Yani insanın midesi tıklım tıklım dolu olduğu zaman kalbi, gönlü iyi çalışmıyor. Uyku bastırıyor, gözleri mahmurlaşıyor, midesi dolu insanın duyguları zayıflıyor, gaddarlaşıyor, şehevi arzuları artıyor filan… Midesi boş olduğu zaman da kalbi nurlanıyor, kalbi nur doluyor, güzel duygular doluyor, gözleri yaşarıyor, hassaslaşıyor, rikkatli bir insan oluyor, lirik bir insan oluyor; batılıların tabiri ile şiir dolu, duygu dolu bir hassas insan oluyor.
Oruç, insanın o halde ruhunu da nurlandıran, ruhunu güçlendiren, gönlünü çalıştıran, duygularını harekete geçiren bir ibadet oluyor.
-
Ramazan bir eğitim kampıdır
Bizim dinimizde ibadetler o kadar hikmetlidir ki, o kadar güzeldir ki, o kadar yerli yerindedir ki, o kadar böyle halkın eğitimi için, insanlığın yetişmesi için, Allahu Teâlâ hazretlerinin güzel tavsiyeleridir ki, ve o kadar kararlıdır ki, ölçülüdür ki...
Şimdi bize mesela "üç gün oruç tut" deseydi Allahu Teâlâ hazretleri, üç günde sonuç olmazdı.
Üç günde insan nasıl geçtiğini anlayamazdı yani işin. On gün olsaydı az olurdu, yirmi gün olsaydı az olurdu.
Otuz gün az bir zaman değil, bayağı bir kurs zamanı, bayağı bir eğitim zamanı. Otuz gün idman ediyorsun; ağzına sahip olmaya, sözüne sahip olmaya, diline sahip olmaya, gözüne sahip olmaya, eline sahip olmaya, namusuna sahip olmaya,ahlakına sahip olmaya otuz gün azmediyorsun, dikkat ediyorsun...
Otuz günlük bir eğitim kampından çıktık şimdi. Eğer, eğer biz orucu tutabilmiş isek, bu kamptan mânevî diploma alınmış ise, göreceğiz bakalım. İşte bayram, işte Ramazan’dan sonraki hayat. O zaman belli olacak.
-
Oruç İnsanın Nefsiyle Cihadıdır
"Oruç tuttum." diyor tamam. "Aç kaldım, susuz kaldım." diyor. "İftar vaktine kadar bekledim."
Kimi kandırıyorsun sen? Çok cahilsin sen, bir şeyden haberin yok. Oruç insanın nefsiyle cihadıdır. Bak cihad demek insanın kendisiyle de oluyormuş.
Nasıl olacak bu?
Kendinin içindeki kötü arzuları engelleyeceksin. İyi işleri yapmak istemezse bile yapacaksın.
"Hocam ben oruçluyum bugün, hiç takatim yok; bana dokunma. Ben şimdi öğleden sonra ikindiye kadar yatacağım. Hatta ikindinin de biraz geç vaktinde yatarım, geç kalkarım, abdestimi alırım, ikindiyi son vakte sıkıştırırım, orucu uykuya tuttururum. Dokunma biraz dokunuyor bana Oruç, yatayım..."
Camide mukabele var, sevap var,camiye gelmek sevap, vaaz var filan…
"Hocam dermanım yok dokunma bana!"
Bak bu nefis iyi şeyi yapmak istemiyor; gördünüz mü?..
-
Orucu bütün azalara tutturmak.
Oruç asil bir ibadet. Oruç insanın irade terbiyesi, oruç insanın nefsinin terbiyesi, oruç insanın haramlardan kesilmeyi harama karşı direnmeyi öğrenmesi ibadeti. Millet bunu bilmez de, yemek yemiyor, su içmiyor, ama gözü haramda, kulağı haramda, dili haramda, eli haramda, ayağı haramda olursa, "öteki azalar oruç tutmazsa benim onun yemeyi ve içmeyi bırakmasına ihtiyacım yok" diyor Allah. Ötekiler de oruç tutacak.
Ne yapacak; gözü harama bakmayacak. Kulağı haramı dinlemiyecek. Dili haramı söylemeyecek, eli harama uzanmayacak, ayağı haram yere yürüyüp varmayacak. Her şeyi haramdan kesilecek. Her şeyi günaha sırt dönecek. Her şeyi günaha reaksiyon gösterecek ki orucu oruç olsun, Allah ona sevap versin. O zaman "oruç benimdir, onun sevabını ben vericem" buyuruyor Allahu Teâlâ Hazretleri. O zaman çok sevaba erer insan. Böyle oruç tutulursa.
-
Ramazanda yapılan yardımlar
Ramazan’da hepimiz oruç tutuyoruz.
"Keyfiniz yerinde mi, nasılsınız ey kardeşler?"
"İyiyiz Hocam. Sahurda kalktık, börekleri, çörekleri, kaymakları yedik; çayları içtik; meyveleri altından üstünden yedik."
"Sırtınız pek mi?"
Pek, üşümüyor musunuz. Üşümüyorsunuz. Cami kaloriferli, her şey tıkırında.
"Biraz korkunuz yok mu?"
"Yok Hocam. Evde bizim hanım şimdi iftariye yemekler hazırlamıştır; dolmalar, sarmalar, kebaplar,tatlılar... Hepsi hazır endişem yok, bir korkum yok."
Bu kadar rahat içindeyiz, bu kadar nimet içindeyiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini tutuyuruz Ramazan’da diye, Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruğu üzereyiz diye sevinç içindeyiz değil mi?
Tutmuyoruz, tutmuyoruz Allah'ın emirlerini muhterem kardeşlerim...
Allah'ın bizim orucumuza, teravihimize ihtiyacı yok. Ama müslüman kardeşlerimizin, bizim yardımımıza ihtiyacı var; bizim de Allah yolunda hizmet etmeye ihtiyacımız var. Çünkü öyle yaptığımız zaman Allah'ın rızasını kazanacağız.
-
Nefsin kuvvetini açlıkla kesin
Nefsin kuvvetini kesmek. Bu nefis nerden kuvvet alıyor. Yemekten kuvvet alıyor. Haa.
Yemekten mi kuvvet alıyor. Ben o zaman onun arpasını kısarım, o da o kadar hoplayıp zıplayamaz.
Oruç tutmak, az yemek sureti ile nefsi biraz frenlemek mümkün olur. Ramazan'da hakikaten öğleden sonra ikindiden sonra hafif bir gevşeklik gelir. Kötü şeylere bakacak halimiz kalmaz. Kötü şey söyleyecek halimiz olmaz. Karşımıza birisi dikilse git işine deriz yani bir yumuşaklık olur. İkindide camiye gelsek, bir vaaz dinlesek gözlerimiz yaşarıverir. Ağlamaya başlayıveririz... Yani bir rikkat, bir incelik meydana geliyor. Demek ki aç durmak faydalı.
-
Oruç sadece aç susuz kalmak değildir
Sen orucu sadece aç kalmaktan, susuz durmaktan ibaret mi sanıyorsun?
"Oruç nedir?"
"Sabahtan akşama aç kalmak, susuz kalmak."
Sen orucu hiç anlamamışsın. Oruç o değil. Oruç, bütün âzaları her çeşit günahtan korumak.
"Bir insan" diyor Peygamber Efendimiz, "gıybeti bırakmazsa, gıybet ederse orucu bozulur." diyor mesela. Mâneviyat bakımından orucunun sevabı gider, bozulur.
Harama bakarsa, bozulur. İnsanın evli olduğu eşiyle Ramazan’da evlilik münasebetleri yasak oluyor da, evli olmadığı yabancı bir kadına bakar da göz zinası olursa o zaman oruç kalır mı?
-
Sahurdaki bereket
Bazıları da efendim diyorlar işte sahura kalkınca uyku bölünüyor, işte ben akşamdan dayanabiliyorum akşamdan yediğimle iktifa ederim oruca başlarım. İyi ama "Sahura kalkınız sahurda bereket vardır, mübareklik vardır" buyurmuş Peygamber (sav) Efendimiz. O mübareklikler kaçıyor. Onun için sen gene yat, kalk sahura. Sahurda Resulullahın sünneti yerine gelsin diye bir zeytin, bir hurma küçücük bir şeyde olsa, birazcık çorba pilavda olsa, bir kere sahuru yap ama sahura kalkmışken de o iki rekat namazı, teheccüd namazını kaçırma. Onunda çok büyük sevabı var.
Birazda hele eline tespihi alırda şöyle bir tenha köşeye çekilirde evinde tesbih çekersen o Ramazanın büyük feyizlerinden sana nice nice nasipler gelir. Kalbin nur dolar, için dışın feyizlenir. Allahu Teala Hazretlerinin sevdiği kullar zümresine dahil olursun.
-
Orucluyken unutarak yemek
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Oruca niyetlenmiş olan kimse unutur da, yemek yerse…" Mesela, Perşembe günü oruca niyet etti, gitti arkadaşın evine, dükkanına. O da ona ikram etti, o da yedi içti; "ay ay ay, eyvah tüh."
"Ne oldu?"
"Ya ben oruçluydum."
Hay Allah, Hay Allah,may Allah yok.
Sizden biriniz oruçluyken unutarak yerse bir şey… İçerse veya yerse ne olur?
Fe innemâ hüve rızkun. Bu Cenâb-ı Hakk’ın bir rızkıdır.
Sakâhü ileyhi. Onu ona göndermiş. "Al Hasan kulum, al Ömer kulum, al Ahmet kulum." diye göndermiş. Allah’ın bir rızkıdır.
Lâ kadâa aleyh. Bu oruçluya bu orucu kaza etmek gerekmez. Allah oruçluyken yedirmiş.
Ee Hocam, Ramazan’da da mı böyle?
Ramazan’da da böyle, her zaman böyle işte.
-
Ramazan Gufran ayıdır
Ramazan Gufran ayıdır. Tövbe edelim Allah günahlarımızı affı mağfiret etsin. Geçmiş günahlarımıza ağlayalım, boşa geçen ömrümüze ağlayalım. Elimizde imkan dahilinde iken yapmadığımız hayırları kaçırdığımıza ağlayalım. Ağlayalım hem affolsun, hem de bundan sonraki ömrümüzde o fırsatları kaçırmamaya, bundan sonraki ömrümüzü Allah’ın rızasına uygun geçirmeye azmimiz bilenmiş ve kendimiz de hazırlanmış olalım. O bakımdan şöyle biraz insanın rabbi ile mevlası ile baş başa kalmaya alışması lazım. Tabi Allah’ın sevgili kulları da yalnızlığı bir ganimet bilir Mevlasıyla baş başa olmak için. Baş başa olduğu zaman istediği gibi ağlayacak, istediği gibi, istediği gibi dua edecek, el açacak, secde edecek. Aman Ya Rabbi! Diyecek. Yalvaracak, yakaracak gözyaşı dökecek Allah kendisini affetsin diye.
Evet bu güzel ayda bizde mevlamıza daha yakınlaşalım. Kendimizi muhasebe edelim, mazimizi tefekkür edelim. Kendimizi nasıl düzelteceğimizi düşünelim. Cenab-ı Mevlanın bizi affı mağfiret eylemesini dileyelim. Çünkü Allahu Teala Hazretleri af dileyeni affediyor, cenneti isteyeni cennetine sokuyor. Cehennemden sığınanı cehennemden uzak ediyor.
-
Orucu Takvâ İle Tutmak
Orucu takvâ ile beraber yürüteceğiz.
Takvâ ne demek?
Takvâ Allah’tan sakınmak, çekinmek demek. Yani yaptığı her işi, attığı her adımı Allah’tan korkarak sakınarak, çekinerek, titreyerek, düşüne düşüne atmak demek.. Oruçlu insan böyle yapacak. Yoksa; “Oruç tutun, tamam. Zaten yemeden daha iyi oluyor. Biraz da şişmanlamışım. Zayıflamış olurum.” deyip ondan sonra da kavga gürültü, kötü söz çekişme onu bunu kırma, ona buna zulmetme olursa, olmadı. O oruçla beraber bütün azalar oruç tutacak; sadece mide oruç tutmayacak. Midenin orucu yemek yememek,. Gözün orucu harama bakmamak. Kulağın orucu haramı dinlememek,. Dilin orucu haram şeyleri söylememek, gıybet etmemek, dedikodu yapmamak, küfretmemek ve saire…
Her âzânın böyle kendine göre orucu var. Sen sadece mideye oruç tutturur da ötekileri salıverirsen, onlar da bildikleri yere saldırırlarsa, her türlü kötülüğü yaparlar, günahı işlerlerse o zaman oruç tamam olmuyor, zedelenmiş oluyor.
-
Ramazanda akşam namazını Camide kılmak
Ramazan’da akşam namazını camide kılmıyor kimse. Çünkü iftara davetli oluyor, misafiri oluyor; evinde kılıyor. Böylece akşam namazlarını camide cemaatle kılmak olmuyor. Halbuki Ramazan ibadet ayı. İbadetlerin daha çok yapılması lazım. Beş vakitten bir tanesi kaçıyor. Cemaatle akşam namazı kılınmıyor. Çünkü "iftar edeceğim" diye herkes sofranın başında oluyor.
Bunun çaresi ne?
Bunun çaresi orucu çabuk açmak. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in tavsiyesi. Orucu çabuk açmak için biraz oruç açacak şey alır yanına, camiye gider, ezan okununca orucunu açar hurmayla , suyla, orucunu açar. Ondan sonra akşam namazını kılar. Bunun sıhhi faydaları da var. Yani o yediği hurma o akşam namazını kılıp eve gelinceye kadar zaten onun asıl açlığını, şeker ihtiyacını kısmen karşılıyor. Hafif bir tokluk ta veriyor. Böylece oruçtan sonra oburluk yapıp midesini de tehlikeye düşmekten de korumuş oluyor aslında. Ama asıl önemlisi akşam namazının cemaatle kılınması iptal edilmemiş oluyor.
32_Ramazanda aksam namazini Camide kilmak.mp3
-
Ramazan’ın fırsatını kaçırmamak lazım.
Ramazan’ın gereği oruç tutmaktır. Ramazanda oruç tutmadıktan sonra başına çalınsın. Allah’ın emrini dinlemedin. Ramazan’da teravihi kılmadıktan sonra…
Niye kılmadın? Geldi geçti. Fırsat kaçtı. Ramazan’da hayır ibadet yapmadı.
Niye yapmadın?
Zamanın fırsatını kaçırdın işte. Her zamanın kendine göre kıymetli, özel, kendine mahsus yapılacak güzel ibadetleri vardır. Onları kaçırmamak lazım, yapmak lazım, zamanı kollamak lazım, zamanı değerlendirmek lazım.
-
Ramazan’da zamanı değerlendirmek
Zamanımızı Allah’ın rızasını, dostluğunu kazanmakta en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
Bu Ramazan ayı da, bu işi yapmak için çok uygun bir zaman. Zamana riayet etmek gerekiyorsa, bunun önemini kavramış isek, Ramazan’ın kıymetini bilmeyi de kavramalıyız. Nasıl geçtiğini anlayamazsın. Şeytanın bir özelliği vardır. Şeytan insanı aldatır, gaflete düşürür, uyutur, oyalar ve zamanını kaçırttırır her şeyin. Sabah namazının zamanını kaçırttırır, orucun zamanını kaçırttırır, tevbenin zamanını kaçırttırır, zekâtın zamanını kaçırttırır. Her şeyi kaçırttırmak hoşuna gider onun. Fırsatı kaçırttı mı, insanı ziyana soktu mu muradına ermiş demektir, onun gayesi o.
Onun için, bir, zamanın kıymetini bileceğiz. Zaman her zaman kıymetli.Zaman herzaman kıymetli ama Ramazan’ın içinde çok daha fazla kıymetli. Çünkü Ramazan’da yapılan bir ibadet başka aylarda yapılan ibadetlerden yetmiş kat daha fazla sevaplı. O zaman bunu kaçırmayalım
-
ilk önce Akşam Namazını kılmak
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’i akşam namazından ne yemek alıkoyardı ne başka bir sebep. Yani "Önce yemeği yiyeyim de ,sonra akşam namazı kılarım"… Hayır, öyle yapmazdı. Hiç bir şey önce akşam namazını kılmasını engellemezdi. Peygamber Efendimiz akşam namazının her şeyden önce yapılması âdetine sahip idi.
O zaman anlaşılıyor ki bizim ramazanlardaki davranışımız da yanlış. Biz ramazanda "açız" diye sofrayı kuruyoruz, ondan sonra güzelce karnımızı doyuruyoruz, gözlerimiz baygınlaşıyor; gelsin çaylar kahveler… Onlar da içiliyor. Ondan sonra hadi bakalım bir telaş: Abdest tazeleyeceğiz filan. Teravih namazına yakın bir zamanda akşam namazı kılıyoruz. Bu yanlış.
Akşam namazında Ramazanda camilerde cemaat bulamazsın. Neden? Herkes sofranın başında, herkes yemeğin başında.
Efendimiz’in âdeti nasılmış? Hiç bir şey akşam namazından onu alı koymazdı. Ne yemek ne daha başka bir şey… Önce akşam namazını kılardı, akşam namazının acele kılınması hakkında Efendimiz’in tavsiyeleri, nasihatleri de var.
Ramazan’da nasıl hareket etmek uygun olabilir? Alelacele iftarı yaparsın.Çünkü İftarın acele yapılmasını da kendisi tavsiye etmiş; tehir edilmemesini, acele yapılmasını tavsiye etmiş. Namazını kılarsın sofrana oturursun.
-
Ramazan gecelerinde kullara edilen nida
Çok izzet ve celal sahibi Allahu Teâlâ hazretleri Ramazan ayının her gecesinde buyurur ki; üç defa nida edecek olan bir münadiye yani çağıracak dellallık yapacak bir dellala buyurur ki böyle bağırsın diye:
“Var mı bir benden isteği olan ben ona istediğini vereyim.”
Hadi böyle seslen de kullarım duysun diye meleğe,
Allahu Teâlâ hazretleri emir buyuruyor. “İsteyen var mı ki istesin de istediğini vereyim. Var mı bir tevbe eden kulum ki tövbesini kabul edeyim.
Var mı günahlarının mağfiret edilmesini isteyen bir kulum ki günahlarını onun afv-ı mağfiret edeyim?
hazineleri dopdolu olan, ahdine borcuna sadık olan, borcundan caymayan, zalimlik yapmayan kimseye borç verecek kimdir?”
Yani Allah’a verecek kimdir? Yani Allah için kesesinin ağzını açıp da hayır yapacak kimdir?
Çünkü Allah borcu almaktan münezzeh ama Cenâb-ı Hakk’ın bir lütfu var: Kullarına yaptığı iyilikleri kendisine yapılmış gibi kabul ediyor. Yani kul kesesinin ağzını açacak, hayır verecek, sadaka verecek. Onu kendisine verilmiş bir borç gibi kabul ediyor. “Bak ben hazineleri dolu olan, boş olmayan zengin olan bir borç verilenim.”
“Borcuna sadık olan, yani borcunu mutlaka ödeyecek olan bir borçluyum.” diye kendisine verilmiş kabul ediyor. Yani demek istiyor ki o verenleri Allah hemen ödeyecek fazlasıyla, kat kat fazlasıyla ödeyecek demek yani bu.
36_Ramazan gecelerinde kullara edilen nida.mp3
-
Ramazan takvayı öğrenme ayıdır
Ramazan takvâyı öğrenme ayıdır. Oruç tuta tuta sakınmayı öğrenirsin, takvâyı öğrenirsin. Sakınmak nedir? Günahı gördüğü zaman, canı da istediği zaman "ay dayanamayacağım ya, çok da sevdim, çok da canım istedi …" ama yapmayacak, işte onu öğreniyor Ramazan’da.
Su karşısında. Hava sıcak kırk derece sıcak.Su burada, bardak buğulanmış, ağzı kurumuş, suyu içmiyor.
Neyi öğreniyor?
İçmemeyi öğreniyor. Bir ay bunu öğreniyoruz. Yemek orada, meyve orada,karpuz orada buzdolabında; evde kimse yok. Ye be !
"Aç dolabın kapağını tıkın. "
"Olmaz, yemem."
"Neden?"
"Korkarım, sakınırım."
Ha işte o,takvâ o. Başka bir şey değil. İşte takvâ canı istediği halde karpuzu yememek, suyu içmemek, sabretmek, kendini tutmak, iradesinin kuvvetli olması. İşte bunu öğreneceksin.
Ramazan’da neyi öğrenecekmişiz?
Canımız istese bile, canımızın çektiği bir şey Allah'ın rızasına uygun değilse, onun karşısında kendimizi tutmayı, durmayı öğrenecekmişiz.
Ramazan’da öğrendiğimiz bu davranışı, yani kendimizi tutabilmeyi Ramazan’dan sonra da günahlara karşı uygulayabilmeyiz. Öğrendik ya artık.
"Tamam ben bu işi yaparım.Bırak hocam ben yapayım. yapabilirim."
"Yapabilir misin?"
"Yaparım, diplomam var. Ramazan’dan geçtim. Diploma aldım yaparım."
"Yap o zaman!"
-
Ramazan Orucu bizi yetiştirir
Ramazan orucu bizi ne güzel yetiştirir. "Sigarayı bırak." dersin arkadaşına, sıhhatine zararlı. insanı yavaş yavaş öldüren bir şeydir. "Sigarayı içen yavaş yavaş intihar ediyordur demektir." diyor. Bir müessesenin böyle şeyinde gördüm, güzelce çerçeveyle yazmış. Sigarayı içen birden intihar etmiyor yani, zehri hop fincanla içip intihar etmiyor, kırk yılda intihar ediyor, otuz yılda intihar ediyor. Onu bırakamıyor mesela. "Bırak" diyorsun, "alışmışım bir kere" diyor, "elim ayağım titriyor" diyor.
Ramazan’da nasıl bırakıyorsun?
Ramazan’da bırakıyor. "Hiç hatırıma gelmiyor." diyor. Ramazan’da soruyorum, "Ramazan’da hiç hatırıma gelmiyor." diyor. Ramazan alıştırıyor demek ki. Oruç nefsi yenmeye alıştırıyor
-
Bu Ramazanda Islah ol
Ramazan geldi bak, sen artık bu sene bu Ramazan’da ıslah ol. Bu Ramazan’da iyi insan ol. Bırak şu gıybeti, dedikoduyu, hırsı, kini, yalanı, yanlışı, dolanı…Dervişliğe sığmayan şeyleri bırak. Artık bu Ramazan’da insan ol. İyi insan ol da kendisine emek sarf edilen insan olmaktan, başkasına hayır götüren insan olma durumuna gel. Yani tüketici olmaktan üretici durumuna geç.
-
Orucun kıymeti
Orucun kıymeti çok fazladır. Orucun bir ahlâkî, nefsi terbiye edici tarafı vardır. Oruç insanın kendi kendisini tutmayı öğretir insana. Kendi kendisine hakim olmayı öğreten, hikmeti o olan, kendisini korumaya, takvâya, sabra alıştıran bir egzersizdir. Nasıl bir insan sabah akşam jimnastik yapıyor, ağır yük kaldırıyor indiriyor, bir şeyler yapıyor, alıştırıyor bedenini. Oruç da insanın kendisini istediği şeyleri, istediği zaman iradesiyle yapmamak şeyini alıştıran çok kıymetli bir ibadettir, güzel bir ibadettir. Eşi emsali yoktur. Eski ümmetlere de Allah’ın emri oruç tutmaktır. Eski ümmetlerde de oruç tutmak vardı ama hıristiyanlar orucu perhize döndürmüşler. “Kırk gün oruç tutun.” buyurmuş Allah Teâlâ hazretleri. “Yok biz elli güne çıkartalım,elliye çıkartalım da perhiz haline getirelim.” demişler. Olmaz. Orucun sevabı çoktur.
-
Ramazanda sıhhat buluruz
Peygamber Efendimiz’in yaptığı kadar yaparız, dur dediği yerde dururuz. O zaman çok sıhhat buluruz.Kur'ân-ı Kerîm de, Peygamber Efendimiz de buyurmuş.
Ramazan’da oruç tutulacak değil mi?
Eh işte hoca şimdi seni yakaladım! Bak Ramazan’da oruç tutulacak, su içmeyeceksin, meşrubat içmeyeceksin… Yemek yemeyeceksin aç duracaksın, bak vücudun zayıflıyor. Yok o senin dediğin gibi değil. Gene yanıldın bak, burada da yanıldın. Şimdi sen on bir ay yiyorsun yiyorsun, senin vücudunda yağ birikiyor, fazla maddeler birikiyor, miden yoruluyor. Damarlarında kanlar birikiyor, kolesterol miktarı artıyor; şöyle oluyor böyle oluyor. Sen bir ay perhize çekildiğin zaman depodaki taşan malları tasfiye etmiş oluyorsun. Yağını, pasını atmış oluyorsun. Bir ay sonra, dinç, böyle sapasağlam, çakı gibi müslüman olacaksın.
Hiç doktorlar perhiz vermezler mi?
Kimi kandırıyorsun sen?
Doktorlar, hastaları ilk önce yakaladılar mı ilk işi perhizdir. "Şunu yeme, bunu yeme."
"Doktor bey midem ağrıyor." dersin. Hemen "şunu yeme, bunu yeme…"
"Başımda şu var." "Şunu yapma bunu etme."
"Şuram ağrıyor." "Aman şunlara şunlara dikkat et."
"Filanca yer kaşınıyor." "Aman ekşi turşu yeme…" demez mi?
Yani yine yanıldın. Diyor ki; Peygamber Efendimiz… Peygamber Efendimiz öyle taklitle gitmiyor Allah’tan aldığı için bilgiyi güzel söylüyor.
"Her şeyin bir temizlenmesi vardır, vücudun temizliği de oruçtur." diyor. Vücudun da oruçla temizlenecek. Fazlalıklar gidecek. Dinçleşeceksin, daha ne faydaları var. "Oruç tutun, sıhhat bulursunuz." buyuruyor.
Yani orucu biz neden tutuyoruz?
Allah’ın sevabını kazanmak için, rızasını kazanmak için. Ama arkasında sıhhat de var, çok sıhhat de var.
-
Ramazanda verilen sadaka
Bu ayda sadakanın çok sevaplarla mukabele gördüğü bir aydır. Yani insan başka aylarda yaptığı hayırların karşılığını alacak. Ama Ramazan’da kat kat alır.
Aman gözünüzü açın, gafil olmayın da Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmaya muvaffak olun. "Bir dahaki Ramazan’a çıkmayız belki…" diye düşünün. İnşaAllah çok Razamanlar görürsünüz, görürüz. Sıhhatle, afiyetle, saadetle, selametle iyi günler olarak, müslümanları hoş halli olarak hep görürüz ama, sen gene çıkamayacağını bil. "Bir dahaki Ramazan’a yetişemezsem…" diye bu Ramazan’da iyi, kâmil olmayı sağlamaya çalış.
-
Peygamber Efendimiz ve Ramazanın son on günü
Hazreti Aişe validemiz rivayet ediyor: "Ramazan’ın son on günü girdiği zaman elini eteğini derler toplar."
Yani "eteğini toplar"dan maksat, "Resûlullah Efendimiz(s.a.s.) kolunu paçasını sıvadı, ibadete düştü." demektir.
Son gün geldi mi böyle yapardı." Ve ahyâ leylehû" gecesini, bu son günün gecelerini ihya ederdi.
Yani geceyi ihya etmek nasıl olur? Kendisi uyumamak suretiyle namazlar kılmak, zikirler etmek, tövbeler istiğfarlar eylemek, Kur’anlar okumak suretiyle olur gecenin ihyası. İbadetle olur.
"Ve eykaza ehlehû." Aile efradını da uyandırırdı. "Hadi bakalım siz de kalkın. Mübarek gecelerdir, siz de istifade edin, ibadet eyleyin." diye uyandırırdı.
-
Kadir Gecesinin ihyası
"Men kâme leylete’l-kadri îmânen vahtisâben ğufire lehû mâ tekaddeme min zenbihi
Kim Kadir gecesini inanmış bir insan olarak imanla; "vahtisâben" ve Allah’tan sevabını bekleyerek; "hasbeten lillah" Allah rızası için, Allah aşkına kalkıp ihya ederse; namaz kılarak çeşitli şekillerde, Kur’an okuyarak zikir yaparak; "ğufira lehû mâ tekaddeme min zenbihi" geçmiş olan günahlarının hepsi, o zamana kadarki günahlarının hepsi afv-ı mağfiret olunur, bağışlanır" diye bir müjde var!
Zaten Kur’ân-ı Kerîm’den biliyoruz ki, Kadir gecesi bin aydan daha hayırlı bir gecedir. Bin ay da, on ikiye bölecek olursak bin rakamını, seksen küsur senelik bir ömür ediyor. Bir kısmında da çocuk olduğu için Allah sorumlu tutmuyor kullarını. Demek ki aşağı yukarı doksan yaşındaki bir insanın bütün günahları afv-ı mağfiret oluyor Kadir gecesine erdiği zaman…
Demek ki mü’minlerin kurtuluşu için çok önemli bir gece Kadir gecesi!
44_Kadir Gecesinin ihyasi.mp3
-
itikaf'ın önemi
Ramazan’ın son on gününde itikaftır, Peygamber Efendimiz’in müekked sünnetidir. Sünnet-i kifâyedir. Bir kısım müslümanlar yapınca ötekilerin boynundan kalkıyor. Borç, ama yapmazsa herkes mesul olur. Ramazan’ın son on gününde hem Kadir gecesini yakalamak imkânı olur. Nice genç, pırıl pırıl kardeşlerimiz Türkiye’nin her yerindeki şehrinde, her camide… Elhamdülillâh gördük, camilerde kenarlara çekilmişler, gece gündüz, ihyâ ettiler. Herkes uyurken, zikr u tesbihler ettiler kendileri için, dua ettiler Ümmeti Muhammed için.
Hayır gelmez mi sonu?
İnşaAllah hayır gelecek, ne güzel olacak. Ne güzel günler görecek inşaAllah müslümanlar.
-
Kadir Gecesini itikafta yaşamak
İnsan itikafa girdiği zaman Ramazan’ın son on gününde evinden ayrılıyor ibadethanede, camide yatıp kalkarak bütün zamanını ibadete ayırma imkânını bulmuş oluyor.
O gecelerden birisi de geceleri ihya ettiği zaman Kadir gecesi olacak muhakkak. Bilmeden hangi gece olduğunu, Belki de Allah bazı şeyler gösterir bilenler de olabilir, sezenler de olabilir. Bilerek bilmeyerek Kadir gecesini yaşamış oluyor.
Demek ki itikaf güzel bir ibadet. Yapanların Allah ibadetlerini kabul etsin. İtikaflarını makbul eylesin. Muradlarına nail eylesin.
Yapamayanlar da, bu konuşmamla bunu duymuş olanlar da bir dahaki seneye, inşaAllah "Ramazan gelince ben de itikafa girerim." diye niyetlensinler.
Cenâb-ı Hak yapamasa bile niyete de mükâfat veriyor. O niyeti taşıdığı zaman insan o niyetten dolayı da sevaplar alıyor.
-
Kadir Gecesinde melekler yeryüzüne iner
Kadir gecesi, 27 yahut 29’undadır Ramazan’ın.
Melekler o gecede yeryüzünde yerdeki çakıl taşlarının sayısından daha fazladır. Çünkü Allah’ın emriyle kullara sevapları taşımak onları müjdelemek, mânevî mükâfatlara erdirmek için Cenâb-ı Hakk’ın buyruğu ile çok melekler iniyor. Ve er-Rûh isimli melek iniyor. Er-Rûhu’l-emîn yani Cebrail aleyhisselam. Ya da "çok muazzam bir melek" diye hadis kitaplarında, tefsir kitaplarında ilim erbabı tarafından açıklanmış.
Yani muazzam melekler kalabalık olarak ve makâmı yüksek melekler iniyorlar.
Muhteşem bir gece!
-
Ramazan Bayramı Gecesi İhyası
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuştur ki:
"kim ki ihyâ eder, kim ihya ederse…"
Nereyi, neyi?
"Ramazan bayramı gecesini, kim ihya ederse…"
Başka?
"Kurban bayramı gecesini ihyâ ederse…"
"onun kalbi ölmez,kalplerin öldüğü günde."
Kalplerin öldüğü günde o kimsenin kalbi ölmez. Biliyorsunuz Arapça’da şu bizim içinde bulunduğumuz bayramımıza "iydu’l fıtr" derler. Fıtr bayramı derler. Biz "Ramazan bayramı" diyoruz. Halkımızın arasında da şeker dağıtıldığından dolayı, bu bayram münasebetiyle "şeker bayramı" diye ad olmuş. Tabi aslında Arapça tabir olarak, fıtr bayramıdır bunun adı.
-
Bayramlaşmanın Önemi
Bu bayramları bir sıkıntı olarak görüyor ve hemen atlıyorlar tatil yerlerine kaçıyorlar. Evde bayramlaşmak, gelen misafirleri ağırlamak bir ibadet, sevap bunlar. Misafire ikram ne kadar kıymetli bir şey. Misafirin gelmesinden kaçıyorlar, misafirliğe gitmekten kaçıyorlar, ziyaretleşmekten kaçıyorlar. Halbuki müslümanın müslümanı Allah rızası için ziyaret etmesi, Allah’ın sevgisini kazanmanın vesilesi, Allah’ın sevgili kulu olmanın vesilesi. Bunlardan kaçıyorlar, rahatı tercih ediyorlar.
-
İtaate alışacaksınız
Ramazan’ın son günü oruç tutmak farzdır. Bayramın ilk günü oruç tutmak haramdır. Bir gün fark var, bir gün evvel oruç tutuyorsun sevap, bir gün sonra oruç tutsan günah. İtaate alışacaksın, Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruğunu tutmaya alışacaksın.
-
Ramazan’ın Kabulü
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ne diyor?
Bir insan Ramazan’dan sonra, bayramdan sonra günahlara dönerse, Ramazan’dan evvelki haline dönerse, hataları günahları işlemeye dönerse, bu neyi gösterir neyin göstergesi?
Aşının tutmadığını gösterir. İşin olmadığını gösterir.
Peygamber Efendimiz diyor ki: "Ramazan ayının orucunun, ibadetinin kabul olmadığını gösterir." diyor. Kabul olmadığını gösterir, reddedildiğini gösterir. Kabul olsaydı Ramazan’dan sonra adam olacaktı. Adam olamadın, sınıfta kaldın bir dahaki sene bir daha oku. Hadi bakalım on bir ayın sultanı, on bir ay sonra bir daha gelecek. Yeniden oruç tutacak, yeniden sabredecek, yeniden öğrenecek bayramdan sonra gene karşısına gelecek.
-
Ramazandan sonraki nefs mücadelesi
En büyük düşmanı insanın nefsi. Biz bu nefsi yenmek için askeri kampta silahlı bir eğitim gördük; bir ay Ramazan’da. Üniforma giydik, bayağı talimli eğitim gördük.
Neden?
Nefsi yenmek için, en büyük düşmanı yenmek için. Bir ay eğitim gördük.
Ramazan bitiyor, adamın ilk işi "yak bir sigara", "bir tane de sen al." Bir de sana veriyor, yani destek arıyor. "Bir tane de sen al."
Ya aziz kardeşim! Ramazan’da niye oruç tuttuk biz?
Kötülükleri bırakabilmek için, hem de bıraktık. Bak bırakabildin bir ay.
Ondan sonra niye bulaşıyorsun tekrar? Nefsi yenmeyi öğrenemedin mi daha? O kadar idman yaptın, pazun kuvvetlenmedi mi? Vücudun o kabiliyeti kazanamadı mı?
İçmeden oluyor. Nefsi yenmeyi öğreneceğiz.
-
İnsan kendi halini kontrol etmeli
Kişi âhirete şimdiden ne hazırlayıp gönderdiğine baksın bakalım!
Ne gönderiyorsun âhirete?
Sevap mı gönderiyorsun, günah mı biriktiriyorsun?
Ne hayır işledin bugün sabahtan akşama; bu sene ne yaptın? Ramazan geldi geçti, nasıl geçti? Mesela! Baksın kişi, incelesin yani hesap etsin durumunu…
Vettekullah. Allah’tan korkun, titreyin, çekinin, sakının!
İnnallâhe habîrun bimâ ta’melûn. Allah sizin işlediklerinizin hepsinden haberdar. Hiç bir şey gizli kalmıyor. Kara günde, kara gecede, kara taşın üstünde kara karıncanın gezdiğini bilir, Yaradan! Her yerde hâzır ve nâzır. O bilmez mi? Her şeyi bilir, her şeyden haberdar! Senin yaptığın gizli mi kalıyor? Unutuluyor mu senin kusurun, kabahatin, insanlar görmeyince yazılmıyor mu sanıyorsun? Allah’tan kork, titre de günahları bırak!
-
Ramazan’dan sonra Müslüman’ın hali
Ramazan insanı iyi müslüman yapmak için bir vasıtadır. Onbir ayın sultanı, onbir ayda iyi müslüman olasınız diye sizi eğitme ayıdır. Eğitildikten sonra o eğitiminizi uygulamanız lazım.
Ramazan ayında Nasıldın?
Elhamdülillah çok rahattım, iyiydim, hoştum hocam. Bedenim rahattı, midem rahattı. Oruç tuttuk, teravihleri kıldık, tatlı tatlı iftarlar ettik, arkadaşlar sahurlara iftarlara çağırdılar. Çok tatlı Ramazan geçti.
"Ramazan’dan sonra nasılsın?"
"Valla Hocam, işten güçten camiye gidemiyoruz, cumayı kılamıyoruz, namazı kılamıyoruz."
"Olmadı, olmadı."
"Neden?"
"Devamlı olmadığı için olmadı. Ramazan’dan sonra bıraktığın için olmadı."
Hem de daha kötü bir haber var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: Ramazan’dan sonra bir insan, Ramazan’daki halini bırakıp kötüleşirse, bu Ramazan’daki gayretlerinin, ibadetlerinin Allah tarafından kabul edilmediğinin işaretidir, simgesidir, alametidir de aynı zamanda.
54_Ramazandan sonra Müslümanin hali.mp3
-
Ramazan’dan Sonra İbadetlere Devam
Ramazan bitti mi, millet sanıyor ki ibadet sadece Ramazan’da. Ondan sonra kapıp koyuveriyor kendisini gene salıveriyor. Salma sıkı dur! Tuttuğun dalı bırakma. Devam et, ibadet alışkanlığını sürdür!
Bırakıverince tekrar günaha giriyor, tekrar sigaraya başlıyor, tekrar arkadaşlara, kumara, içkiye filan derken Ramazan berbat oluyor.
Bir acı şey söyleyeyim size, hatırınızda çok iyi kalsın, muhterem kardeşlerim.
Eğer bir insan Ramazan’dan sonra, Ramazan’daki halini koruyamamış ise, bozulmuş ise, dejenere olmuşsa tekrar, onun Ramazan’daki ibadetlerinin kabul olmadığının işaretidir bu. Boşa gitti demek. Ramazan’daki ibadetleri Allah kabul etmemiş. Etseydi, tesiri olacaktı. Tesiri olmadı.
Demek ki teravihi laubali kılmış. Demek ki orucu gerçek mânasıyla tutmamış. Hem oruç tutmuş, hem gözüyle harama bakmış. Hem oruç tutmuş, hem diliyle haramı söylemiş. Hem Ramazan’da ibadet yapıyorum sanmış, hem de günahları gene devam ettirmiş de Allah nasip etmedi; Ramazan’dan sonra halinin devamını nasip etmedi. Demek ki Ramazan’da da ibadetlerinin kabul olmamış olduğu buradan anlaşılıyor. Bunu Peygamber Efendimiz söylüyor. Allah saklasın.
Allah bizi Ramazan’daki halini koruyanlardan, Ramazan’dan sonra bozulmayanlardan eylesin!
-
Ramazandan sonra namazlara devam etmek.
Aman Ramazan’dan sonra gevşemeyelim! Ramazan’dan sonra, Ramazan’da kazandığımız güzel âdetleri bırakmayalım!
Namaza devam edelim!
Namaza devam hususunda kendinizi yoklayın, gayrete getirin! Hanımınızı teşvik edin, çoluk çocuğunuzu teşvik edin, çevrenizi teşvik edin! Namazı sevmiyorsanız, neden sevmediğinizi tahlil edin! Kendi kendinize;
"Ben namazı niye sevmiyorum? Şeytan bana neresini soğuk göstertiyor bunun?"
Yani bu kadar faydalı bir şey! Elimi ayağımı yıkıyorum; serinlemek olsa, o bile kârdır! Temizlik olsa, elimin ayağımın yıkanması, yüzümün yıkanması; o bile ne kadar kârlı!
Bir de bu eğilip kalmak, beden hareketi, belli zamanlarda ne kadar güzel! Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna çıkıyor, Cenâb-ı Hak ile münâcaat eyliyor. "Mü'minin miracı" diyerek, namazın güzelliklerini anlamaya çalışıp kılmalıyız!
-
Ramazanda sabretmeyi öğrendik
Sabır çok güzel şeydir!
İnnellâhe maassâbirîn ne demek?
"Allah sabredenlerle beraberdir." demek.
Bu Ramazan ayında neyi öğrendik? Güya sabrı öğrendik!
Yemek karşılığında sabrediyoruz, yemiyoruz.
Birisi kızıp yanımıza gelse, "ben oruçluyum sana uymam" diyoruz.
Kötü söz söylemeyecektik, harama bakmayacaktık…
Güya sabrı öğrendik! İnşaAllah öğrenmişizdir de tatbik ediyoruzdur yani şu anda! İnşaAllah o sabır egzersizlerini boşa çıkartmamışızdır, inşaAllah!
-
Her ibadetin sonunda lezzetler vardır
Her günahtan hâsıl olan zevkin arkasından bir yığın pişmanlık vardır, bir yığın perişanlık vardır. Her içki içmenin, içki âleminin, kumar âleminin arkasından bir sürü pişmanlık vardır. Ama her güzel ibadetin meşakkatinin altında bir sürü lezzet vardır.
Müslümanlar Ramazan’ı bitirsinler bayrama çıksınlar, bak nasıl çıkarlar! Oruç tuttular, aç kaldılar ama nasıl çıkarlar?!
Böyle günahlardan arınmış, tertemiz olarak. Onun için saadet de Müslümanlıkta… Yani dünyanın mutluluğu da Müslümanlıkta, her şey Müslümanlıkta…
-
Ramazan’ın sonunda âzad olan kullar
"Ramazan ayının son günü olduğu zaman, Ramazan ayının ilk gününden o gününe kadar ne kadar kulu cehennemden âzad etmişse o son gün, o kadar kulu daha âzad eder". Bir misil daha âzad olmuş oluyor. Yani Ramazan’ın birinden yirmi dokuzuna kadar kaç kul âzad olmuşsa en sonuncu gün, bir o kadar daha âzad oluyor.
Dostları ilə paylaş: |