Rehber ansiklopediSİ 1



Yüklə 3,06 Mb.
səhifə32/133
tarix21.10.2017
ölçüsü3,06 Mb.
#8653
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   133

ABDÜLKADİR MERAGİ


İran’da yetişen meşhur musiki nazariyatçısı ve bestekar. Güney Azerbaycan’ın Meraga şehrinde doğdu. Doğum tarihi belli değildir. Babası Musikişinas Gıyaseddin Gaybi’dir. İlk tahsilini babasından yapan Meragi, tahsilini tamamlamak için Tebriz’e gitti. Kısa zamanda meşhur olan Abdülkadir Meragi, Celayir hükümdarı Sultan Üveys’in sarayına alındı. Sultanlardan yakınlık gören Meragi uzun süre sarayda kaldı. Timur Hanın Azerbaycan’ı feth etmesi üzerine Bağdat’a, daha sonra sırasıyla Semerkant ve  Herat şehirlerine gitti.  Buralarda veliaht Timuroğullarından büyük ilgi gördü. Herat’ta çıkan bir veba salgını sırasında 1435’te öldü ve orada defnedildi.

Abdülkadir Meragi, musiki alanında devrinin bütün makamlarına vakıf, her konuda beste yapabilecek bir kabiliyette idi. Birçok musiki aletini çalmakta maheretliydi. Aynı zamanda Arapça, Farsça ve Türkçe şiirleri vardır. Meragi’nin yazmış olduğu eserlerin hepsi musiki ile ilgili olup, bazıları şunlardır: 1) Cami-ul-Elhan, 2) Mekasid-ül-Elhan, 3) Kenz-ül-Elhan, 4) Risale-i Fevaid-i Aşere, 5) Şerh-i Kitab-ül-Edvar, 6) Zübdet-ül-Edvar.


ABDÜLKADİR ŞEYHİ EFENDİ


On dokuzuncu Osmanlı Şeyhülislamı. İsmi, Abdülkadir'dir. Sultan İkinci Bayezid ve Yavuz Sultan Selim Han zamanlarında Kadıaskerlik yapan Müeyyedzade Abdurrahman Efendinin kardeşi Şeyh Abdülkerim Hacı Efendinin oğludur. Şeyhi adıyla meşhur oldu. 1514 (H. 920) senesinde İstanbul’da doğdu. 1594 (H. 1003) senesinde İstanbul’da vefat etti ve Eyyub Sultan civarında Yahya Efendi Dergahı bahçesinde babasının yanına defnedildi.

Abdülkadir Efendi, medrese tahsilini tamamladıktan sonra, Şeyhülislam Ebüssüud Efendinin hizmetinde mülazım (stajyer) olarak çalışıp icazet aldı. İlk olarak Gelibolu Sarıca Paşa Medresesi müderrisliğine tayin olundu. Bu esnada Ebüssüud Efendinin kızıyla evlendi. 1562 (H. 970) tarihinde Süleymaniye Medresesi müderrisliğine terfi ettirildi. Daha sonra 1566 tarihinde Şam, yine aynı sene içinde Mısır kadılığına, 1568’de İstanbul, 1569'da Bursa kadılığına tayin edildi.  Arkasından Anadolu Kadıaskerliğine, 1571 (H.979)de da Rumeli Kadıaskerliğine getirildi. 1573’te mütekaid (emekli) oldu. 1583’te tekrar Süleymaniye Dar-ül-hadis müderrisliğine getirildi.

Abdülkadir Efendi, 1587 tarihinde Çivicizade Mehmed Efendinin vefatı üzerine Üçüncü Murad Han tarafından Şeyhülislamlığa tayin edildi. Bir yıl on bir ay bu vazifede kaldı. 1589 senesinde Yeniçeri askerinin başkaldırdığı  Beylerbeyi ve Mehmed Paşanın öldürüldüğü sırada (Beylerbeyi Vak’ası) 250 akçe gündelik ile emekliye ayrılıp, evine çekildi. İbadet ve ilmi çalışmaları ile meşgulken vefat etti.

Abdülkadir Şeyhi Efendi alim, fazıl, ilmiyle amil ve güzel ahlak sahibi bir zat olup, ilim ve irfanıyla çevresini tenvir etti (aydınlattı). Eyüb’de kendi adıyla bir mescid yaptırmıştır. Daha sonraları burası Anadolu’dan İstanbul’a hafız olmak için gelen gençlere barınak olmuştur.


ABDÜLKAHİR BAĞDADİ


İslam alimlerinin büyüklerinden. İsmi Abdülkahir bin Tahir bin Muhammed el-Bağdadi et-Temimi olup, künyesi Ebu Mansur'dur. Bağdat'ta doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. 1029 (H. 420) senesinde İsferayin'de vefat etti. Vefat tarihinin 1037 (H. 429) olduğu da bildirilmiştir. Hocası Ebu İshak'ın yanına defnolunmuştur.

Bağdat'ta doğup yetişti. Çocukluğunda babası ile beraber Horasan'a gidip Nişabur alimlerinden ilim ve hadis-i şerif öğrendi. Daha sonra İsferayin'e gidip Ebu İshak İsferaini'nin derslerine devam etti. Şafii fıkhında, derin alim oldu. Ayrıca kelam, feraiz, edebiyat, matematik ve diğer ilimlerde söz sahibi oldu. Hocasının vefatı üzerine onun talebelerine ders okuttu. On yedi ayrı ilimde ilim öğretirdi.

Abdülkahir Bağdadi, vera ve takva sahibi olup, haram ve şüpheli şeylerden sakınırdı. Dünyaya kıymet vermezdi. Önceleri çok zengin olup, bütün malını ilim yolunda sarf etmişti. Bir taraftan ders okuturken, diğer taraftan da kendinden sonra gelecek olanların istifade edeceği kıymetli eserler yazdı. Peygamber efendimizin ve Eshabının doğru yolu olan Ehl-i Sünnet yolundan ayrılan fırkalara cevaplar vererek onların bozuk fikirlerini çürüttü.

Eserleri:

1) El-Fark Beyne'l-Firak (Mezhebler ve fırkalarla ilgilidir), 2) Te'vilü Müteşabih-il-Ahbar, 3) Fedayih-ul-Mutezile, 4) Fedayih-ul-Kerramiyye, 5) El-Kelam fil-Vaid-il Fahir fil-Evaili vel-Evahir, 6) Mi'yar-un-Nazar, 7) Tafdil-ül-Fakir-is-Sabir alel-Ganiyy-iş-Şakir, 8) El-Milel ven-Nihal, 9) Et-Tahsil fi Usul-il-Fıkh, 10) Nefy-ü Halk-ıl-Kur'an, 11) Usul-üd-Din.

ABDÜLKAHİR SÜHREVERDİ (Ebü'n-Necib)


Evliyanın büyüklerinden ve fıkıh alimi. Babasının adı Abdullah Bekri'dir. Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddik'ın soyundandır. 1097 (H. 490) senesinde Sühreverd'de doğdu. 1168 (H. 563)'de Bağdat'ta vefat etti. Dicle Nehri kıyısındaki dergahına defnedildi.

Genç yaşında ilim tahsiline başlayıp Bağdat'a giderek fıkıh ilmini Nizamiyye Medresesinde hocalık yapan Es’ad Miheni'den; tasavvuf ilmini İmam-ı Gazali'nin biraderi Ahmed Gazali'den; hadis ilmini Ebu Ali Muhammed bin Nebhan'dan tahsil etti. İsfehan'a giderek Ebu Ali Haddad'dan hadis dinledi. Bir müddet insanlardan ayrılarak uzlet hayatı yaşadı. Daha sonra tekrar insanlar arasına girerek vaz ve nasihatleriyle onları Allahü tealanın rızasına çağırdı. Kadı Vecihüddin'den de hilafet aldı. Pekçok kimse onun ilim meclisinde ve sohbetlerinde yetişti. Birçok kerametleri görüldü. Şihabüddin es-Sühreverdi, İbn-i Asakir, Sem'ani, Abdullah bin Mes'ud, Abdullah bin Matar er-Rumi gibi zatlar ondan ilim öğrendiler. Bağdat'taki Nizamiyye Medresesinde ders vermesi için davet edildi. Bu daveti kabul edip, orada bir müddet hadis dersi verdi. Sonra Şam'a gitti. Kısa bir müddet Şam'da kalıp vaz ve nasihatte bulunduktan sonra Bağdad'a döndü. Hayatını ilim öğrenmek, öğretmek ve insanları Allahü tealanın rızasına kavuşturmak için çalışan Abdülkahir Sühreverdi, Bağdat'ta Dicle Nehri kıyısında talebeleri için dergah inşa ettirdi.

Abdülkahir Sühreverdi hazretleri buyurdu ki:

"Helali aramak farzdır. Yeryüzünde helal her zaman bulunur. Allahü teala kullarından helali aramalarını istedi. Ancak helal; bir yerde çok, diğer yerde azdır. Arayıp bulmak kula düşer."

"Allahü teala için sevmek, O'nun için buğz (düşmanlık) etmek, imanın en güvenilir ve sağlam kulplarındandır. Emr-i bi'l-maruf (iyiliği emretmek) ve nehy-i ani'l-münker (kötülüklerden sakındırmak) yapmak imkanı olan herkese, imkanı nisbetinde lazımdır."

Eserleri:

Abdülkahir Sühreverdi'nin yazdığı eserlerden bazıları şunlardır: 1) Adab-ül-Müridin, 2) Şerh'ül-Esma-ül-Hüsna, 3) Garib-ül-Mesabih lil-Begavi, 4) Musannefun fi-Tabakat- iş-Şafiiyye.



Yüklə 3,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin