Rehber ansiklopediSİ 1



Yüklə 3,06 Mb.
səhifə72/133
tarix21.10.2017
ölçüsü3,06 Mb.
#8653
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   133

AĞLEBİLER


Tunus’ta İbrahim bin Ağleb tarafından kurulan devlet. Abbasi halifesi Harun-ür-Reşid, 800 senesinde emirlerinden İbrahim bin Ağleb’i, isyanların hiç eksik olmadığı Kuzey Afrika’ya vali tayin etti. İbrahim bin Ağleb, vali olunca, bölgedeki isyanları bastırarak duruma hakim oldu. Bundan sonra içişlerinde müstakil bir devlet başkanı, dış işlerinde ise halifeye bağlı hareket ederek Ağlebiler Devletini kurdu 801 (H. 185).

İbrahim bin Ağleb’in ilk yılları İdris bin İdris ve komutanlarından İmran bin Mahled’in isyanlarını bastırmakla geçti. İmran karşısında zor duruma düştü ise de halifeden gelen yardımlar ile savaşı kazanmaya muvaffak oldu. Böylece Tunus’ta fitne ve karışıklık sona erdi. Halk güven içinde yaşamaya başladı. Bu durum 812 senesinde İbrahim bin Ağleb’in vefatına kadar devam etti.

İbrahim bin Ağleb, fıkıh alimi, edib, hitabeti kuvvetli, ihtiyatlı, harp tekniklerini çok iyi bilen, halkına şefkatli, sözüne sadık ve adil bir zattı. Tunus, onun devrinde en rahat günlerini yaşadı.

İbrahim bin Ağleb’in vefatından sonra iç karışıklıklar, isyanlar ve sık sık iktidar değişiklikleri oldu. Bu ayaklanmalar Ağlebiler Devleti’ni yıkılma durumuna getirdi. 828 senesinde iç karışıklık ve ayaklanmalar sona erdi. Bu sırada Ağlebilerin başında Ziyadetullah bulunuyordu.

Ziyadetullah döneminde Sicilyalı komutan Euphemius’un tavsiyeleri ile bu ülkeye karşı cihad hareketi başlatıldı. Ziyadetullah, yüz gemiden meydana gelen donanmasını sahil şehirlerinin zabtına me’mur ederken, karadan da büyük kuvvetleri savaşa soktu. Hıristiyanlara üst üste darbeler indiren Müslümanlar, birçok kale ve şehri ele geçirdiler.

Ziyadetullah’ın ölümünden sonra başa geçen hükümdarlar devresinde zaman zaman iç isyanlar ortaya çıktı ise de, bunlar devletin birlik ve bütünlüğünü sarsacak kuvvette değildi. Ayrıca tahta geçen Ebu Ikal, Melik Muhammed, Ahmed, İkinci Ziyadetullah, İkinci Ebu Ikal ve Abdullah Ebü’l-Abbas gibi hükümdarların son derece iyi huylu, güzel ahlaklı, cömert, adil ve şefkatlı olmaları halkın kendilerine sıkı sıkıya bağlanmalarını sağlamıştır.

Melik Üçüncü Ziyadetullah döneminde ise, şii Fatimilerin propagandaları neticesinde ülkede parçalanmalar baş gösterdi. Fatimilerin tarafını tutan Ebu Abdullah eş-Şii, Ağlebi devlet adamlarının pek çoğunu kendi tarafına çekti. Böylece pekçok şehire sahib oldu. Daha sonra Fatimi Devletinin de sıkıştırması üzerine durumunu tehlikede gören üçüncü Ziyadetullah’ın tahtını bırakıp Mısır’a kaçması ile bir asır süren Ağlebi Hanedanı saltanatı sona erdi (904). Toprakları Fatimilerin eline geçti.

AĞRI


Doğu Anadolu'da yer alan, tarih, efsane ve folklor diyarı bir ilimiz. Tarihi ve tabii zenginlikleri çok olan ve adı efsanelere, masallara karışan ve Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı bu vilayetimizdedir.

Yüksek Doğu Anadolu yaylalarının bir parçası olan bu bölge, tarih boyunca göç ve istila yollarının üzerinde yer almıştır. Türkiye'nin tepesi veya "dam"ı olan Ağrı, aynı zamanda kışı en şiddetli geçen illerden birisidir.

Van, Bitlis, Muş, Erzurum, Kars illeri ile çevrilidir. 39°05' ve 40°17' kuzey enlemleri ile, 42°20' ve 44°30' doğu boylamları arasında yer alır. Trafik kod numarası (04)'tür.

İsminin Menşei

Ağrı ilinin ismi, Ağrı Dağından gelir. Bu bölgeye yerleşen Selçuklu Türkleri “Ararat Dağı”na “Eğri Dağ” ismini verdiler. Selçuk ve Osmanlı Türkleri, yerleştikleri her bölgeye Türkçe isimler verirlerdi. Sonradan gelen Türk boyları Eğri Dağa “Ağır Dağ” ismini takmışlardır. Zamanla Ağır Dağ, halk arasında “Ağrı Dağı” olarak benimsenmiştir.



Tarihi

Ağrı’nın bilinen tarihi M.Ö. 15. asra dayanır. M.Ö. 15. asırda, Hurri Mitana Krallığı bu bölgede bulunuyordu. Hititler ve Urartulardan sonra, Kafkasya’dan atlı göçebe olarak gelen Kimmenler M.Ö. 8. asırda bu bölgeye yerleştiler. M.Ö. 7. asırda Sakalar, 6. asırda Persler, 4. asırda Makedonya Kralı İskender, M.S. 6. asırda Hazer Türkleri, M.S. 642’de Müslüman Araplar, İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular, İranlı Türk Safevilerin eline geçmiş, Celaleddin-i Harzemşah ve Moğolların istilasına uğramış, zaman zaman da, Bizans ve Persler arasında el değiştirmiştir. 1515’te Ağrı, Yavuz Sultan Selim Han Çaldıran’da Şah İsmail’i yenince, Osmanlılara geçmiştir. Yavuz Sultan Selim’in tayin ettiği Tuğ Beyinin çocukları halen bu bölgede “Tugan”, “Doğan” ve “Toğanoğlu” soyadı ile anılmaktadır.

Yavuz, Sultan Selim’in İstanbul’a dönüşünden bir müddet sonra İranlı Safeviler burasını geri almışlar, 1578’de Kanuni Sultan Süleyman Han bu bölgeyi tekrar Osmanlı Devletinin sınırlarına katarak merkezi Bayezid olan Van beylerbeyliğine bağladı. Tanzimattan sonra Bayezid sancağı olarak Erzurum vilayetine bağlandı. Cumhuriyetin ilanında il merkezi Doğu Bayezid idi. 1926’da Karaköse il merkezi, Doğu Bayezid ise ilçe oldu. 1938’de Karaköse ismi Ağrı olarak değiştirildi.

93 Harbinde (1877-1878) ve Birinci Dünya Harbinde Türkiye-Rusya ve İran arasında bölünmüş olan Ağrı, 1920 Kars, 1921 Moskova ve 1923 İran-Türk antlaşmaları neticesinde bütünüyle yeniden hukuki sahipleri olan Türklerin eline geçti. Ağrı, bin senelik bir Türk toprağıdır.



Fiziki Yapı

Ağrı ili, Kars, Erzurum, Muş, Bitlis, Van ve İran sınırı arasındadır. Ağrı, Türkiye’nin en engebeli illerinden biridir. 1000 m yükseklikten daha aşağı yerler çok azdır. Ortalama yükseklik 1000-1500 metredir. Erzurum-Kars Yaylasını Murat Havzasından ayıran Karasu-Aras’ın doğu ucunda kartal yuvası gibi dik duran Büyük ve Küçük Ağrı Dağları, Ağrı ilinin sembolü gibidir.



Dağlar: Geniş bir yay çizen dağ silsilesinin ucunda Ağrı Dağı (5137 m); Küçük Ağrı (3896 m), Aşağı Dağ (3274 m), Kara Dağ (3243 m), Tizli Dağı (3200 m) bulunur. Ayrıca Tendürek (3343 m), Aladağ (3250 m) ile Süphan Dağı, Kanlı Dağ ve Ziyaret Dağı başlıca dağlardır. Dağların büyük çoğunluğu üç bin metreyi aşar. Ağrı, Türkiye’nin en engebeli, en yüksek ve volkanik bölgelerindendir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1640 metredir.

Ovalar: Bu bölge volkanik bir arazidir. Çöküntü neticesinde; Doğu Bayezid, Diyadin ve Eleşkirt ovaları meydana gelmiştir. Murad Vadisi, Karaköse ve Eleşkird Suyu Vadileri başlıca düzlüklerdir. Ağrı; Karasu ve Aras Nehirleri ile Tendürek ve Süphan Dağları ile çevrilidir.

Akarsular: Fırat Irmağının en uzun ve önemli kolu olan Murad Suyunun (Doğu Fırat) kaynakları Aladağ ile Çakmak dağıdır. Bu iki kol Karaköse’nin güneyinde birleşir ve Muş’a girer. Karasu, Aras, Murad suyu, Eleşkirt Çayı, Sarısu ve Balık Çayı başlıca akarsulardır.

Göller: Balık Gölü 25 kilometrekaredir. Şeyh ve Danilkel gölleri, yazın bataklık, kışın göldür.

İklimi ve Bitki Örtüsü

Arazinin volkanik oluşu, yağışların az, ısının çok düşük olması sebebiyle dağlar ve ovalar çıplaktır. Arazinin % 20’si mer’a ve otlak olup % 80’i ekime elverişli değildir. Su kenarlarında, söğüt ve kavak ağaçlarına rastlanır.

Kara ikliminin özelliklerini gösterir. Kışlar çok sert geçer, Türkiye’de en soğuk gün Ağrı’da 13 Ocak 1940’ta -43,2° olmuştur. Yazları sıcaktır, +39,9° olduğu olmuştur. İlk ve sonbahar kısa sürer. Türkiye’nin en soğuk ve en uzun kışı Ağrı’da geçer. Senenin 115-125 günü karla kaplıdır. Yağmur azdır, daha çok kar yağar. Yıllık ortalama yağış, 328-545 mm’dir.

Ekonomi

Tarım: Halkın başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Tarım ürünleri buğday, arpa ve şeker pancarıdır. Murad Suyu bataklığında pamuk, kendir, pirinç, mısır ve çavdar yetişir. Bataklıklarda kamış fazladır. Su bakımından zengin olduğu halde ancak 23.522 hektar arazi sulanmaktadır. Doğu Bayezid, Patnos ve Tutak ovalarının sulanması için proje çalışmaları yapılmaktadır.



Hayvancılık: Ağrı ilinin en önemli gelir kaynağı hayvan ve hayvan ürünleridir. Koyun yetiştiriciliği başta gelir. Kırsal bölgelerde göçebeler çoğunluktadır. Geniş mer’a ve otlaklarda, yaylalarda koyun, keçi, sığır, manda beslenmektedir.

İlde, ata rağbet azalmıştır. Ağrı dağlarında yabani keçi, boz ve beyaz ayı, sansar, tilki, kurt ve tavşan; Köse Dağında büyük ve bol sayıda yılan vardır. Ağrı Dağında ise engerek yılanı çoktur. Yazın Tendürk Dağında göç eden av hayvanları kışın Ağrı dağının Kozlu bölgesine gelirler. Kozlu bölgesi devamlı güneş gördüğünden burada kar azdır.



Madenler: Ağrı ilinde asbest, kükürt, ponzataşı, tuz, maden suyu, sıcak su kaplıcaları, çimento taşı, kireç, tuğla ve kiremit hammaddesi ve Eleşkirt’te Linyit yatakları vardır. Ayrıca az mikdarda mermer yataklarına da rastlanmaktadır.

Sanayi: Yeni yeni gelişmektedir. Başlıca sanayii, 1984 yılında faaliyete geçen şeker fabrikası, Doğu Bayezid Yem Fabrikası, Ağrı Tuğla Fabrikası, Et-Balık Kurumu Kombinası, Peynir-Tereyağ Fabrikası, Un Fabrikası, halı-kilim ve hızar atölyeleridir.

Tiftik işi başlık, eldiven ve atkıları ile meşhurdur. Geometrik desenlerle süslü kilim, halı ve heybeler en çok Doğu Bayezid, Karaköse ve Tahiki köyünde yapılır ve çok meşhurdur. Diyadin hidroelektrik santralı ile Patnos ve Şekerovası barajları için ön çalışmalar yapılmaktadır.



Ulaşım: En önemli ulaşım yolu, Trabzon-Erzurum-Tebriz yoludur. Ağrı, İran transit yolu üzerindedir. Asya’ya açılan bir kapıdır. Gürbulak sınır kapısı ile İran’a girilir.

İkinci derece yolları, Doğu Bayezid-Iğdır-Kars yolu ile Ağrı-Patnos-Van ve Muş yollarıdır. Kışın bazı yerlerde ulaşım kızaklarla yapılır.



Nüfus ve Sosyal Hayat

Ağrı ilinin toplam nüfusu 1990 sayımına göre 437.093 olup, bunun 158.758'i şehirlerde, 278.335'i köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 11.376 kilometrekare olup, kilometrekareye 38 kişi düşer. Nüfusun temelini 93 Harbi denen (1877-1878) Osmanlı-Rus Harbinde Kars’tan göç edenlerle, Rusya’dan göç eden “Karapapaklar” ve İran’dan göç eden “Azeri Türkleri” teşkil eder.



Eğitim: İlde, 30 anaokulu, 663 ilkokul, 4 bölge yatılı okulu, 8 lise, 26 ortaokul, 7 Mesleki ve teknik ortaokulu, 4 Endüstri meslek lisesi, 4 İmam hatip lisesi, 1 Spor meslek lisesi, bir kız meslek lisesi, bir ticaret lisesi vardır. Ağrı, Hamur, Patnos ve Eleşkirt’te birer kütüphane bulunmaktadır. Okuma-yazma oranı % 60’tır.

Örf ve adetleri: Erkek ve kızları oldukça genç yaşta evlenirler. Erkek evlenme arzusunu sofrada çanak veya bardak kırarak belirtir. Düğünler çok gösterişli ve şaşaalı olur. Kız isteme, nişan, sini dönmesi, çeyiz açma, kına gecesi, düğün ve nikah muhakkak mahalli örf ve adetlere göre yapılır.

Kendine has zengin bir folklöre sahiptir. Oyunlar, davul ve zurna eşliğinde oynanır. Türküleri dokunaklı, içli ve ağırdır. Davul, zurnadan başka ney, tulum, dilli kaval, dilsiz kaval, el defi ve bağlama kullanılır. Halay ve bar oyunu meşhurdur. Ayrıca üçayak, çimeni çiçek, meyriko, gelin gel barı, hassiko, papbure, köylü kızı, basso, laççi, papuri, atabarı ve Ağrı sallaması belli başlı oyunlarıdır.

Abdigör, bölgenin en meşhur yemeğidir.

İlçeleri

Ağrı'nın biri merkez olmak üzere 8 ilçesi vardır.



Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 103.797 olup, 58.038'i ilçe merkezinde, 45.759'u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 50, Cumaçay bucağına bağlı 24, Muratlı bucağına bağlı 24 köyü vardır. Yüzölçümü 1481 km2 olup, nüfus yoğunluğu 70'tir.

İlçe toprakları genelde dağlıktır. Başlıca akarsuları Taşlıçay ve Murat nehridir. Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. En çok küçük baş hayvan beslenir. Tarıma elverişli arazi çok azdır.

İlçe merkezi Erzurum-İran transit yolu ile Kağızman-Cumaçay-Kars yollarının kesiştiği noktada Taşlıçay ile Körçay arasında kurulmuştur. İl merkezi olmasına rağmen gelişmemiştir. Osmanlı Devleti zamanında Doğu Bayezid sancağına bağlı ilçe olup, ismi Karaköse idi. 1926'da Karaköse il merkezi oldu. 1938'de Karaköse ismi Ağrı olarak değiştirildi.

Diyadin: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 38.413 olup, 9.569'u ilçe merkezinde, 28.844'ü köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 54 köyü vardır. Yüzölçümü 1274 km2 olup, nüfus yoğunluğu 30'dur.

İlçe toprakları genelde dağlıktır. Güneyinde Aladağ, kuzeyinde Arı dağı yer alır. Bu iki dağ arası yüksek platolarla kaplıdır. Başlıca akarsuları Murat ırmağı ve kollarıdır. Bir çöküntü ovası olan Diyadin Ovası çok verimlidir.

Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. En çok yaylacılık yöntemiyle küçükbaş hayvan beslenir. Ovada şekerpancarı ve tahıl yetiştirilir. İlçe topraklarında kükürt yatakları vardır.

İlçe merkezi Murat Irmağı kıyısında kurulmuştur. İl merkezine 67 km mesafededir. Gürbulak sınır kapısına giden Ağrı-Doğubayezid karayolu ilçenin 10 km kuzeyinden geçer. İlçe belediyesi 1904'te kurulmuştur.



Doğu Bayezid: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 89.171 olup, 35.213'ü ilçe merkezinde, 53.958'i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 69, Suluçam bucağına bağlı 16 köyü vardır. Yüzölçümü 2383 km2 olup, nüfus yoğunluğu 37'dir.

İlçe toprakları dağlıktır. Kuzeybatısında Aras Güneyi Dağları, güneybatısında Aladağ yer alır. Türkiye'nin en yüksek göllerinden olan Balık Göl (2241 m) ilçe topraklarında yer alır. Bu gölden doğan Balık Çayı ilçe topraklarını sular. Dağların eteklerinde yaylalar vardır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Sulanabilen arazide tahıl ve şekerpancarı yetiştirilir. Hayvancılık ekonomide önemli yer tutar. En çok koyun ve sığır beslenir. İlçe, İran'a yapılan canlı hayvan ticaretinin merkezidir. Yün, yapağı, deri, yağ ve peynir başlıca hayvan ürünleridir.

İlçe merkezi Küçük Ağrı Dağının 15 km güneybatısında Doğubayezid Ovasında kurulmuştur. Trabzon-İran transit yolu ilçeden geçer. İl merkezine 95 km mesafededir. Belediyesi 1893'de kurulmuştur.



Eleşkirt: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 41.748 olup, 9871'i ilçe merkezinde, 31.877'si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 61, Tahir bucağına bağlı 8 köyü vardır. Yüzölçümü 1559 km2 olup, nüfus yoğunluğu 27'dir.

İlçe toprakları dağlıktır. Batı ve kuzeyi Aras Güneyi Dağlarıyla çevrilidir. İlçenin büyük bölümünü Eleşkirt-Karaköse-Diyadin Çukurunda yer alan Eleşkirt Ovası kaplar. İlçe topraklarını Murat Irmağının kolları olan dereler sular.

Ekonomisi hayvancılığa dayalıdır. Yaylacılık yöntemiyle en çok koyun beslenir. Arıcılık gelişmiştir. Canlı hayvan ticareti ve süt üretimi önemlidir. Tarım Eleşkirt ovasında yapılır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı, patatestir. Halı ve kilim dokumacılığı gelişmiştir.

İlçe merkezi, Trabzon-Ağrı karayolu üzerindedir. İl merkezine 35 km mesafededir. Belediyesi 1923'te kurulmuştur.



Hamur: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 22.344 olup, 3154'ü ilçe merkezinde, 19.190'ı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 45 köyü vardır. Yüzölçümü 898 km2 olup, nüfus yoğunluğu 25'tir.

İlçe toprakları genelde dağlıktır. Güneyinde Aladağ, doğusunda Kandil Dağı, kuzeyinde Eleşkirt-Karaköse Ovasının devamı olan bir düzlük yer alır. Dağlardan kaynaklanan sular, ovayı suladıktan sonra Murat Irmağına katılır.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday ve arpa olup, ayrıca az miktarda patates, soğan ve şekerpancarı yetiştirilir. Dağlık kesimlerde hayvancılık yapılır. En çok koyun ve sığır beslenir.

İlçe merkezi Erzurum-Ağrı-Van karayolu üzerindedir. İl merkezine 12 km mesafededir. İl merkezine yakın olması yüzünden gelişmemiştir. İlçe belediyesi 1958'de kurulmuştur.



Patnos: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 85.698 olup, 33.759'u ilçe merkezinde, 51.939'u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 36, Dedeli bucağına bağlı 16, Doğansu bucağına bağlı 9, Sarısu bucağına bağlı 22 köyü vardır. Yüzölçümü 1421 km2 olup, nüfus yoğunluğu 60'tır.

İlçe toprakları dağlıktır. Kuzeydoğusunda Aladağ, güneyinde Süphan Dağı, batısında Top Dağı yer alır. Bazı bölümlerinde Aladağ ve Süphan Dağından çıkan lavlardan meydana gelen platolar vardır. Dağlardan kaynaklanan dereler, ilçe sınırları dışında Murat Irmağına katılır.

Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, şekerpancarı ve patates olup, ayrıca az miktarda soğan, kayısı ve elma yetiştirilir. Hayvancılık ekonomide önemli yer tutar. Hayvancılığa bağlı olarak peynir üretimi yaygındır.

İlçe merkezi, Muş, Bitlis ve Van'ı Ağrı'ya bağlayan karayolu üzerindedir. Askeri birliğin olması, ilçenin gelişmesini sağlamıştır. İl merkezine 78 km mesafededir. İlçe belediyesi 1936'da kurulmuştur.



Taşlıçay: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 21.976 olup, 4555'i ilçe merkezinde, 17.421'i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 36 köyü vardır. Yüzölçümü 798 km2 olup, nüfus yoğunluğu 28'dir.

İlçe toprakları 2000 metreden yüksek dağlık araziden meydana gelir. Kuzeyinde Perli Dağı, güneyinde Aladağ, güneybatısında Kandil Dağı yer alır. Dağların ortasında dalgalı düzlükler vardır. Dağlardan kaynaklanan suları Murat Irmağı ve başlangıç kolları toplar.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri şekerpancarı, buğday, patates ve arpa olup, ayrıca az miktarda sebze ve meyve yetiştirilir. Yaylacılık metoduyla çok sayıda küçükbaş hayvan beslenir. Yün, kıl, tereyağ ve peynir elde edilen başlıca hayvansal ürünlerdir.

İlçe merkezi Murat Irmağı vadisinde kurulmuştur. Eski ismi Aşağıtaşlıçay'dır. Gelişmemiş ve küçük bir yerleşim merkezi olan ilçeden Ağrı-Doğubayezit karayolu geçer. İl merkezine 32 km mesafededir. İlçe belediyesi 1954'te kurulmuştur.



Tutak: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 33.946 olup, 4599'u ilçe merkezinde, 29.347'si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 81 köyü vardır. Yüzölçümü 1562 km2 olup, nüfus yoğunluğu 22'dir.

İlçe toprakları 1800-2000 metre yükseklikte dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Kuzeyinde Çakmak Dağı yer alır. İlçe topraklarından doğan sular, Murat Irmağına karışır. Bitki örtüsü step görünümünde olup, orman yönünden fakirdir.

Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. İklim şartlarının uygun olmaması yüzünden değişik tarım ürünü alınmaz. Başlıca tarım ürünleri buğday ve arpa olup, ayrıca az miktar nohut, mercimek, kavun ve karpuz yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiş olup, en çok koyun ve sığır beslenir. Geleneksel olarak Arab atı yetiştiriciliği yapılır.

İlçe merkezi Murat ırmağı kıyısında kurulmuştur. Doğusundan Ağrı'yı Patnos üzerinden Bitlis ve Van'a bağlayan karayolu geçer. İl merkezine 40 km mesafededir.



Tarihi Eserler ve Turistik Yerleri

Ağrı değişik medeniyetlere merkez olmuş bir ilimizdir. Bu yüzden tarihi ve turistik zenginliklere sahiptir. Bunlardan bazıları şunlardır:



İshak Paşa Sarayı: Ağrı ilinin Ağrı Dağından sonra en çok ilgi çeken yeri İshak Paşa Sarayıdır. Bu saray Doğu Bayezid’in 5 km kadar uzağında eski Doğu Bayezid yanında Sarp kayalar üzerinde kurulmuş ve kartal yuvasını andıran 116 odalı bir saraydır. İçinde cami, hamam, atlar için ahırlar, su ve erzak depoları vardır.

Türk, Osmanlı ve Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Sarayda Selçuklu üslubu hakimdir. Dünyada kalorifer, su ve kanalizasyon teşkilatı olan ilk binadır. Bu sarayın yapılmasını 1685’te Doğu Bayezid Sancak Beyi Çolak Abdi Paşa başlatmış, oğlu Çıldır Valisi İshak Paşa ve onun oğlu Mehmed Paşa tarafından 1784’te bitirilmiştir. 7600 metrekarelik bir sahada yapılan bu sarayın inşaatı 99 sene sürmüştür.



Ruslar, Doğu Bayezid’i işgal ettiklerinde burasını karargah ve kışla olarak kullanmış ve kıymetli eşyalarını çalmışlardır. 13x6.5  metre ebadında som altından yapılan kapısı Moskova müzesindedir. Ayrıca binanın mühim yerlerini kasten tahrip etmişlerdir. Saray son senelerde yapılan tamirat ile tamamen yıkılmaktan kurtulmuştur.

Doğu Bayezid Kalesi: On dördüncü asırda yapılmıştır. Kayalıklar üzerindedir. Timur Han’ın zorlukla ele geçirdiği bir kaledir. Bugün tamamen harabe halindedir. Doğu Bayezid’in 8 km güneydoğusundadır.

Kan Kalesi: Tutak’ın 20 km güneydoğusunda bulunan Kalekulu köyü yakınlarındadır. Ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Bugün sadece temelleri kalmıştır.

Toprakkale: Eleşkirt ilçesine bağlı, Toprakkale köyündedir. Yıkık durumda olan kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Önünde bulunan cami, 1887’de yaptırılmıştır.

Küpkıran Kalesi: İl merkezine 20 km uzaklıktadır. Hanebegül Kalesi diye de bilinir. Yıkık durumdadır.

Havran Kalesi: Hamur yakınlarında olup, Selçuklu Devleti’nin son devirlerinde inşa edilmiştir. Yıkık durumdadır.

Diyadin Kalesi: Diyadin ilçesindedir. Kaleden günümüze çok az şey kalmıştır.

Ahmed Han Türbesi: İshak Paşanın katibi olan ve “Hani Baba” olarak tanınan bir İslam büyüğünün kabridir. Bu türbenin yanında Evlad-ı Resul’e ait bir çok seyyid ve seyyidenin türbe ve kabirleri vardır. Seyyid Abdurrahim bin Abdullah Arvasi, Seyyid Muhammed Emin, Seyyid Şeyh Baba (Seyyid Abdülaziz), Seyyid İbrahim, Seyyid Muhammed, Seyyid Fehim, Seyyid Resul, Seyyide Hatice ve Seyyide Çiçek en çok ziyaret edilen kabirlerdendir. Aşağı Doğu Bayezid’in ise Seyyid Abdülkadir ve Seyyide Hanım türbeleri ziyaret edilen yerleridir.

Halidi Mabedi: Patnos’ta Anzavur tepede Halidi Mabedi isimli harabeler vardır.

Kaya Mezarları: Taşlıçay civarında kayalar içinde bulunan mezarlardır.

Yeraltı Kilisesi: Tutak’ın 20 km uzağındadır.

Meteor Çukuru: 90 sene önce düşen bir akanyıldızın (meteor) açtığı çukurdur. Derinliği 60, genişliği 25 metredir. Büyüklük bakımından Alaska’dan sonra dünyanın ikinci büyük meteor çukurudur. Doğu Bayezid’in Gürbulak bucağı ile Sarıçavuş köyü arasındadır.

Fışkıran Su: Doğu Bayezid yakınındadır. Yerden 12 m yüksekliğe su fışkırır.

Balık Gölü: Doğu Bayezid’in sinek yaylasında 2241 metre yükseklikte bir göldür. Yüzölçümü 25 kilometrekaredir. Alabalık ve sazan balığı boldur. Taşlıçay’a 40 kilometredir. Sandalla gezilir.

Ekşi Su: Doğu Bayezid’deki bu su hazmı kolaylaştırır. Müshil etkisi yapar. Kızıldere köyündeki Ekşi sudan başka Murad Su İçmeleri de sağlığa faydalıdır.

Diyadin Kaplıcaları: Yılanlı Davud, Köprü ve Tazekent kaplıcaları (çermikleri) binlerce seneden beri kullanılmaktadır. Akkoyunlu Beyi Uzun Hasan’ın oğlu Ziyaeddin Bey bu kaplıcaların civarında ilk tesisleri kurmuştur.

Köprü kaplıcasının tortuları Murat Nehri üzerinde tabii bir köprü meydana getirdiği için bu isim verilmiştir. Demir, kükürt, sülfat, kalsiyum ve bikarbonat bakımından zengin olan bu kaplıcalar, romatizma, cilt hastalıkları ile nefrite iyi gelir. Suyun sıcaklığı 60-70 derecedir.



Diğer eserler: Meya (Günbuldu) Mağaraları, Karlıca, Kız Kulesi, Havran Kalesi, Eski Kümbetler ve Patnos Höyüğünde Urartu Sarayı kalıntıları vardır.

Efsaneler: Bir kültür köprüsü olan Ağrı ile ilgili pek çok efsane vardır. Tarihin derinliklerinden bugünlere uzanan masallara, hikayelere ve şiirlere konu olan “Kerem ile Aslı”nın birbirini görüp aşık olmaları, Doğu Bayezid ile İshak Paşa Sarayı arasındaki “Keşiş Bahçesi”nde cerayan etmiştir. “Aslı”ya kavuşamayan “Kerem” çektiği bir “Ah” ile tutuşup kül olur. Bu külün başında günlerce bekleyen “Aslı” da külü saçı ile süpürürken tutuşup yanar külleri birbirine karışır.

Nuh Tufanı: Hazret-i Nuh’un gemisi Ağrı Dağına değil, Cudi Dağına inmiştir: Nuh Tufanı, başta Kur’an-ı kerim olmak üzere diğer mukaddes kitaplarda ve eski destanlarda yer almıştır. Kur’an-ı kerimin Hud suresi, Kamer suresi ve Mü’minun suresi “Nuh Tufanı” ile ilgili teferruatlı bilgileri haber vermektedir.

Yahudi din adamlarınca değişikliğe uğratılan “Tevrat”da hazret-i Nuh’un gemisinin Ağrı Dağına (Ararat dağına) indiği ifade edilir. Hak kitap ve hiç bir değişikliğe uğramıyacağı Allahü teala tarafından buyrulan Kur’an-ı kerimin Hud suresinin 44. ayetinde hazret-i Nuh’un gemisinin “Cudi Dağı”na indiği açıkça beyan edilmektedir. Bu açık ifadeye rağmen Nuh aleyhisselamın gemisinin başka yere indiğini söylemek bu ayet-i kerimeye uygun olmamaktadır. Cudi Dağının yeri ihtilaflıdır. Musul, El- Cezire, Şam, Nusaybin ve Amid (Diyarbakır) diyenler olmuştur. Ağrı Dağı diyenler olmadığı gibi, delil de yoktur. Ağrı Dağında hazret-i Nuh’un gemisini arama çalışmalarının altında başka gizli gayeler vardır. Hıristiyan emperyalizmi ve dış Ermenilerin kötü niyetleri gizlidir. Nitekim hazret-i İsa Allahü teala tarafından gökler alemine alındığından 6 sene sonra ahlak, fazilet, namus ve iffet timsali annesi hazret-i Meryem Kudüs’te vefat etti. Mübarek kabri Kudüs’te olduğu ve bu husus İslam kaynaklarında (eserlerinde) açıkça belirtildiği halde, Anadolu’yu bir Hıristiyan ülkesi olarak göstermek isteyen Hıristiyan emperyalizmi, bir kadının rüyasına dayanarak, Efes’i dini bir merkez haline getirmiştir. Efes ile hazret-i Meryem arasında bir bağ olmadığı gibi, Ağrı Dağı ile Nuh Tufanı'ndan kurtulan gemi arasında da hiçbir ilgi yoktur. Nuh Tufanından; Sümerlerin “Gılgamış Destanı”ndan, Amerika’daki Hopi Kızılderililerinin destanlarına kadar bütün eski destanlar da bahseder.

Eski Türkler, hazret-i Nuh’un gemisinin Altay Dağlarında, Uludağ’da, Hindular Veda’larda (dini kitaplarında) Himalayalarda, eski Yunanlılar Parnas’ta, Asuriler Nizir Dağında, Hıristiyan ve Yahudiler Ağrı Dağında olduğunu iddia ederler. Araplar, Ağrı Dağına “Haris”; Küçük Ağrı Dağına “Hırvayris” derlerdi.


Yüklə 3,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   68   69   70   71   72   73   74   75   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin