Rehber ansiklopediSİ 1



Yüklə 3,06 Mb.
səhifə110/133
tarix21.10.2017
ölçüsü3,06 Mb.
#8653
1   ...   106   107   108   109   110   111   112   113   ...   133

AKARYAKIT GEMİLERİ


Alm. Tanker (m), Fr. Bateau-citerne, İng. Tank-ship. Deniz yollarında petrol taşıyan gemiler. Enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan petrol, belli ülkelerde çıkmaktadır. Petrolü olmayan devletlere nakli için büyük tankerlere ihtiyaç duyuldu. Bunun üzerine gemi sanayiinde ileri devletler birbirleri ile yarışırcasına dev tankerler imal ettiler. İlk zamanlar 5000 ton kapasiteli yapılan tankerlerin tonajları zamanla 500 bin tona çıkarıldı. Bugün ise bir milyon ton petrol taşıyabilen dev tankerlerin yapımına çalışılmaktadır. Petrol gemisi, sarnıç gemisi, tanker de denilen akaryakıt gemilerinin boyu 400, eni 60, su içindeki derinliği 30 metreyi bulur. Böyle bir gemi Ortadoğu petrol limanlarından doldurduğu akaryakıtı Güney Afrika’dan dolaşarak 15 günde Avrupa’ya taşıyabilmektedir.

Akaryakıt gemisi yapılırken, sür’at, güvenlik ve ucuza mal etme gibi hususlar gözönünde tutulur. Bu bakımdan geminin hemen hemen bütün hacmini büyük depolar kaplar. Bu depolar, geminin taşıdığı akaryakıt mikdarı ne olursa olsun dengeyi sağlayacak şekilde yerleştirilmiştir. Petrolü ve ateşi geçirmeyen enine bölmelerle “sarnıç” denilen daha küçük bölümlere ayrılmıştır. Yükleme ve boşaltma, merkez depodan başlayarak petrolün doğrudan doğruya depolara akıtılması şeklinde yapılır. Bir kompütör, petrolün geldiği boru şebekesinin vanalarına kumanda ederek, otomatik olarak dengeli biçimde dağılmasını sağlar.


AKASYA (Acacia)


Alm. Akazie (f.), Robinie (f), Fr. Acacia (m), İng. Wattle, Acacia. Familyası: Baklagiller (leguminosae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Yalnız park ve bahçelerde yetiştirilir.

Kışın yaprağını döken ağaçlardan. Sıcak ve ılıman bölgelerin odunsu veya otsu bitkileridir. Çiçekleri başak veya salkım şeklinde bir araya toplanmışlardır. Yaprakları birleşik bir sap üzerindedir.



Çeşitleri ve kullanıldığı yerler: Memleketimizde yalancı akasya (Robinia pseudoacacia) bulunmaktadır. Çiçekleri salkım şeklinde olup kendine has bir kokusu vardır. Bunlardan elde edilen esans, parfümeride kullanılır. Yalancı akasyanın meyveleri yeşil fasülyeye benzer. Olgunlaşınca koyu kahverengi renk alır. Dalları dikenli, gövdesi boz esmer renktedir. Kerestesi pek fazla kullanılmaz. Yurdumuzda yol kenarlarında, park ve bahçelerde sık rastlanır.

Batı ve Orta Afrika’nın step bölgelerinde, Senegal’de, üst Nil Vadisinde, Habeşistan ve Tankanika’da yetişen diğer bir akasya türü de Senegal akasyasıdır (Acacia Senegal). 6 m kadar yükseklikte olan bu ağaçların gövde ve dallarından ara zamkı elde edilir. Bu zamkın meydana gelmesine sebeb bir bakteri faaliyetidir. Yağmur mevsiminden sonra kurak ve sıcak havalar gelince ağacın kabuğu yarılarak zamk dışarı çıkar ve katılaşır. Bunun bileşiminde arabin, jelatinsi madde, tanen ve şeker vardır. Zamk; merhem ve pastillerin yapımında, göğüs ve sindirim organları hastalıklarında kullanılır. Ayrıca, boya, matbaa, dokuma sanayiinde kullanılır. Önemli bir yapıştırıcı maddedir.

Diğer bir akasya cinsi kateşu akasyası (Acacia catechu) dır. Vatanı; Hindistan, Seylan, Sumatra, Java, Borneove, Batı Afrika’dır. Sarı çiçekli, dikenli, 10 metreye kadar yükselen ağaçtır. Ağacın gerçek odun kısımlarının suda kaynatılmasıyla elde edilen sıvıya ağaç özü denir. Elde edildiğinde acı olan ağaç özü sonra tatlılaşır. Diş tozlarının ve diş sularının yapımında kullanılır.

Tropik ve Akdeniz çevresi memleketlerinde yetişen diğer bir akasya da farnasian akasyası (Acacia farnasiana) dır. Vatanı Batı Hindistan olan bu ağacın boyları küçüktür. Çiçeklerinin bileşiminde uçucu yağ olduğu için parfümeride önemli bir yeri vardır. Akasya esansı olarak kullanılır.


AKBABA (Vultur)


Alm. Geier (m), Fr. Vautour (m), İng. Vulture. Familyası: Akbabagiller (Vulturidae) ve Yenidünya akbabasıgiller (Cathartidae). Yaşadığı yerler: Avrupa, Asya, Afrika ve Güney Amerika’nın Yüksek dağlık bölgeleri. Özellikleri: 60-116 cm uzunlukta. İki kanat ucu arası 2,5 m, ağırlığı 7 kg’dır. Ömrü: 100-118 sene. Esaret hayatında 30 yıl kadar yaşar. Çeşitleri: En meşhurları; kara, kızıl, rahib, tepeli, leş akbabasıdır.

Başı ve boynu genellikle çıplak veya ince seyrek tüylerle örtülü, dağlık yerlerde yaşayan, iri, yırtıcı bir kuş. Gündüz avlanır ve çoğunlukla leş ile beslenir. Üst gagalarının ucu çengel gibi kıvrıktır. Gagada burun deliklerinin bulunduğu üst kısım ince bir deri ile örtülüdür. Ayak parmakları çok kuvvetli ve çengel tırnaklıdır. Büyük kanatlarıyla en yükseklere kadar uçarlar. Çoğunlukla 6500 metreye kadar çıktıkları olur. Erkekleri dişilerinden büyüktür. Yırtıcı kuşlar içinde akbabalardan daha büyüğü yoktur. Görme ve koku alma duyusu çok kuvvetlidir. Gözlerinde biri uzağı, diğeri yakını görmeğe yarayan ayrı iki odak noktası vardır. Bıkıp usanmadan çok yükseklerde süzülüp leş ararlar. Sırtlanlar gibi bunlar da tabiatın sıhhıye me’murlarıdır. Leşleri tüketerek salgın hastalıkları önlerler.

Akbabaları tam manasıyla yırtıcı saymak zordur. Leş ve kemik iliklerini canlı yiyeceklere tercih ederler. Pek azı canlı hayvanlara saldırır. Aşırı açlık zamanlarında hasta sığırlara saldırdıkları ve kuzuları kaptıkları görülmüştür. Zaman zaman bitkisel besinleri yiyenler de vardır. Palmiye akbabası, leş ve su yüzeyinde yüzen balıklarla beslenir. Yağ palmiyelerinin meyvalarına da düşkündür. Kuzu akbabaları, kemiklerin içindeki iliği yemek için kemikleri yükseklerden kayalara bırakarak kırarlar. Kara kaplumbağalarının kabuklarını da bu usülle kırarak etlerini yerler.

Bir-iki yumurta yumurtladıklarından çoğalmaları yavaştır. Akbabaların çoğunun gagaları o kadar zayıftır ki, et çürümemiş ise parçalayamazlar. Akbabaların her türü, ölü hayvanların belli bir kısmıyla beslenir. Dolayısıyla türlerin beraber yaşadığı bölgelerde bir leşin başına üşüştüklerinde, birbirleriyle yiyecek çekişmesi olmaz. Boyun ve başları kel olduğundan, leşleri didiklerken tüylerine kan ve pislik yapışmamış olur. Çıplak boyunlarına ve başlarına bulaşan mikroplar güneş ışınları tarafından öldürülür.

Akbabalar ürkek hayvanlardır. Diğer yırtıcı kuşlardan çekinirler. Leşin başında başka bir yırtıcı kuş veya çakal, sırtlan gibi bir hayvan varsa onun çekilmesini beklerler. Ancak o gittikten sonra leşin yanına sokulurlar.

Leşçil akbabalar eski Mısırlılar tarafından mukaddes sayılırdı. Bugün de Hindistan’da Zerdüşt inancındaki insanlar, akbabayı “göklerin kutsal kuşu” olarak kabul eder. Ölülerinin vücudunu günahlara bulaşmış kabul ettiklerinden, akbabaların yemesi için yüksek dağ doruklarına bırakırlar.



Yeni Dünya (Amerika) akbabaları (Cathartidae): Hepsi leş yiyici ve yağmacıdır. En yükseklerde uçan kara kuşlarıdır. 7000 metreden daha yükseklere çıkanları vardır. En önemli özellikleri yuva yapmamalarıdır. Yumurtalarını dağ ve kuru ağaç zirvelerindeki kovuklara bırakırlar. 1-2 yumurta yumurtlarlar. Tepeli akbabaya “kondor” da denir. Andrean kondoru (Vultur gryphus) ve Kaliforniya kondoru (Gymnogyps californianus) 7.500 metreden daha yükseklere çıkabilirler. Kanat açıklıkları 3 metre kadar olup vücut ağırlıkları 10 kg kadardır. İyi bir hedef olduğu için avcılar tarafından kolaylıkla avlanır. Bu bakımdan nesli hayli azaltılmıştır. Yediği leşlerden saatlerce ayrılmaz. O kadar çok yer ki, havalanması için koşması gerekir. Leş hayvanı olmalarına rağmen bazan kuzu ve süt danalarına da saldırdıkları olur.

Kral akbaba, kara akbaba, hindi akbaba en iyi bilinen Yeni Dünya türleridir.



Eski Dünya akbabaları (Vulturidae): Akbabagiller olarak da bilinirler.Yeni dünya akbabalarına benzer görünürlerse de anatomik olarak kartallarla akrabadırlar. Yeni dünya akbabalarından en önemli farkları yuva yapmalarıdır. Erkekler dişiden daha büyüktür. Kaz akbabası, leşçil akbaba, kuzu akbabası, rahip akbabası ve palmiye akbabası meşhur türleridir.

Yüklə 3,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   106   107   108   109   110   111   112   113   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin