ABDÜRRAHİM RUMİ
Osmanlı devrinde yetişen mutasavvıflardan. Merzifon’da doğdu. Merzifon emiri Sarı Danişmend Emir Aziz Efendinin oğludur. İlk tahsilini Merzifon’da tamamladıktan sonra Amasya’da Akşemseddin ile beraber tahsiline devam etti. Osmancık Medresesinde müderris iken, gördüğü rüya üzerine Mısır’da bulunan Zeynüddin Hafi’nin yanına giderek ona talebe oldu. Daha sonra hocasıyla birlikte Herat yakınlarındaki Haf kasabasına gitti. Birkaç sene burada kaldıktan sonra hocasından icazet (diploma) alarak Merzifon’a döndü (1421). Hocası bu talebesi için: "Bir odun kütüğünü yaktık Diyar-ı Ruma attık" demiştir. Vefatına kadar burada talebe yetiştirmekle meşgul oldu. Şöhreti kısa zamanda Anadolu’ya yayılan Abdürrahim-i Rumi, Sultan İkinci Murad Hanın ricası üzerine Merzifon Çelebi Sultan Mehmed Medresesinde ücretsiz müderrislik yaptı. Vefat tarihi kesin olarak belli değildir. Muhtemelen 1446’da vefat etmiştir.
Abdurrahim Rumi, Rumi mahlası ile birçok şiir yazmıştır. Aşıkane manzumelere yer verdiği rivayet edilen Divan’ı henüz ele geçmemiştir.
Tövbe ya Rab hata rahına gittiklerime
Bilip ettiklerime bilmeyip ettiklerime
beytiyle meşhur oldu. Divan’ından başka İrşad-ül-Enam, Divançe-i İlahiyat, Minhac-ül-İrşad ve Işıkname isimli eserleri vardır. Işıkname’si İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi 1359 numarada kayıtlıdır.
ABDÜRRAHİM TIRSİ
Tasavvuf ehli ve şair. İznik, Tirse’de doğdu. Doğum tarihi belli değildir. 1512 (H. 912)de İznik’te vefat etti. Babası Bayezid Fakih, İsfendiyaroğulları’ndan olup, Bolu’ya yerleşmiştir.
Abdürrahim Tırsi, Kadiri tarikatında yetişmiş bir rehber olup, hocası evliyanın meşhurlarından Eşrefoğlu Rumi’dir. Köylerinin imamı iken İznik’e Eşrefoğlu Rumi’nin sohbetlerine de giden Bayezid Fakih, oğlu Abdürrahim Tırsi’yi de beraberinde götürürdü. Abdürrahim Tırsi, Eşrefoğlu Rumi’yi görünce onu çok sevip sohbetlerinden hiç ayrılmak istememiştir. Rivayete göre zaman zaman köyünden kaçıp onun sohbetine gitmiştir. Bu durum üzerine Eşrefoğlu Rumi; “Bu çocuğu bize veriniz, onu talim ve terbiye edelim.” deyince, babası razı oldu. Böylece onu Eşrefoğlu Rumi büyütüp yetiştirdi. Rivayet edildiğine göre ona; “Sen ana rahmine düşeliden beri seni terbiye ederim, bu diyara gelmekten maksadım ancak sensin.” demiştir.
Eşrefoğlu Rumi’nin vefatından sonra onun yerine geçen Abdürrahim Tırsi, hocasının manevi işareti üzerine, kızı Züleyha Hatun ile evlendi. Vefatına kadar İznik’te kalıp halkı irşad ile meşgul oldu. Vefatından sonra yerine oğlu Pir Hamdi Efendi geçti.
Abdürrahim Tırsi, Yunus Emre ve Eşrefoğlu Rumi’nin şiir söyleyiş tarzlarına benzer hece vezninde sade bir dille şiirler yazmıştır. Bu şiirlerinden bir kısmı ilahi olarak Kadiri dergahlarında okunmuştur. Bir Divan'ının olduğu da zikredilmektedir.
ABERASYON (Işığın Sapması)
Alm. Aberration, Fr. Aberration, İng. Aberration. Astronomide bir yıldızın gerçek yerinden farklı bir yerde görülmesi olayı. Eğer bir kimse bir yıldıza bakarsa, bakış doğrultusu, yıldızı kendisi ile birleştiren doğru ile çakışmaz. Bakış doğrultusu ile gerçek doğrultu arasında küçük bir açı farkı vardır. Bu fark; dünyanın dönmesinden, ışığın hızının sonlu olmasından ve atmosferdeki kırılmalardan meydana gelir. Eğer bakış açısı, dünyanın dönüşüne dik ise en büyük sapma açısı 20,47 yay saniye olarak bulunur.
Yıldızlardan gelen ışığın sapması, 1700’lerin başlarında James Bradley tarafından Y. Draconis yıldızının günlük yerdeğiştirmesini incelerken bulunmuştur. Bradley, yıldızın güneş doğarken bakıldığında en güneyde ve yarı sene sonra ise güneş batımında bakıldığında en kuzeyde bulunduğunu tesbit etmiştir. Bu ve benzer gözlemlerden Bradley, yıldızın yerdeğiştirmesinin daima dünyanın dönme yönünde olduğunu tesbit etmiştir. 1729’da Bradley bunu doğru biçimde açıklamıştır. Bradley, dünyanın dönme hızından ve hesapladığı sapmalardan, daha önce elde edilmeyen bir hassaslıkla ışığın hızını hesaplamıştır. Bradley’in bu incelemesi, güneşin ve diğer yıldızların dünya etrafında döndüğü iddialarının ortadan kalkmasına sebep olan en son ilmi açıklama olmuştur.
Optikte, merceklerin kendilerinde bulunan hassalardan dolayı görüntüleri bozması olayına da “aberasyon” denir. Optik sapma, görüntünün kalitesini ve yerini ideal yerinden saptırır. Ana optik sapmalar; distorsiyon (çarpıtma), alanın eğriliği, astigmatizm, boyuna küresel sapma, büyütme bozukluğu ve kromatik sapmadır.
Distorsiyon: Merceğin, eşyanın bulunduğu uzaydaki konum bağlantılarını görüntü uzayında meydana getirememesidir. Açısal ayrılma ile büyütme oranında ve odak uzaklığında meydana gelen değişmelerden kaynaklanır. Bunun sonucu olarak eşya düzleminde kenarda bulunan doğru, eğrilmiş olarak görülür. Eğer görüntü çizgisi görüntü merkezine doğru konkavsa, merceğin negatif distorsiyonu var denir. Eğer dışarı doğru konkavlık varsa, merceğin distorsiyonu pozitiftir.
Alanın eğriliği: Merceğin, düzlemde bulunan bir eşyanın görüntüsünü düzlemde değil, bir eğrilikli yüzeyde meydana getirmesidir. Bunun bir türüne “astigmatizm bozukluğu” da denir.
Boyuna küresel sapma: Bir merceğin ışık geçiren bölgesinin yarıçapı ile odak uzaklığında meydana gelen değişimdir. Eğer bu sapma odak uzaklığı yanında büyükse, diğer mercek bölgelerinden gelen net olmayan görüntülerden dolayı net bir görüntü elde edilemez.
Büyütme bozukluğu: Mercekteki aynı merkezli daire bölgesinin farklı büyütmelerinden dolayı ortaya çıkar. Böyle bir bozukluğun mevcudiyeti, tam eksende bulunmayan bir cismin, hafif kuyruklu yıldız şekli gibi bulanık bir görüntüsünü meydana getirir.
Kromatik bozukluk: Merceklerde kırılma indisinin, dalga boyu ile değişmesinden meydana gelir. Bu ise ışığın saçılmasını beraberinde getirir. Enine kromatik bozukluk, gelen ışığın rengine (veya dalga boyuna) bağlı olarak görüntü büyüklüğünün değişmesine sebep olur. Aynı zamanda farklı renkler için odak uzaklığının değişmesini ortaya çıkarır.
Dostları ilə paylaş: |