Rehber ansiklopediSİ 1


ADAPAZARI (Bkz. Sakarya) ADAPTASYON



Yüklə 3,06 Mb.
səhifə53/133
tarix21.10.2017
ölçüsü3,06 Mb.
#8653
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   133

ADAPAZARI


(Bkz. Sakarya)

ADAPTASYON


Alm. Anpassung (f), Fr. Adaptation, İng. Adaptation. Canlıların bulundukları muhite intibak etmeleri, uyum sağlamaları. Çeşitli asırlarda yaşamış biyologlar, bilgi, tecrübe ve inançlarına göre adaptasyonu değişik şekilde yorumladılar. Canlıların basitten mükemmele doğru değiştiğini ilk yazan, Fransız doktoru Lamarc’tır. Lamarc 1809’da neşrettiği Filozofi Zoolojik ismindeki kitabında; “Canlıların bir asıldan türeyebileceğini” yazdı. Fakat aynı asırdaki biyologlar, Lamarc’ın verdiği misallerin, hayvanların birbirine dönmesini değil, “adaptasyon”u gösterdiğini söylediler.

Paleontoloji mütehassısları, her çeşit canlının kendi çeşidi içinde değişebildiğini, bir canlının başka çeşit canlıya dönmediğini kabul etmektedir.

Askerlerin, bulunduğu araziye göre kendilerini uydurmaları, kamuflaj yapmaları, bir çok hayvanın bulunduğu çevreye ve mevsime göre rengini uydurması birer adaptasyondur. Bukalemunun bulunduğu yere rengini uydurması, çöllerde yaşayan hayvanların tüylerinin renginin çölde görünmeyecek şekilde olması hep adaptasyona misaldir. Kara kurbağa, üzerinde yaşadığı topraktan çok zor ayırt edilir. Göl kurbağası, üzerinde gezindiği yeşil yerler kadar yeşildir. Kutup ayısı ve kutup baykuşu, kar gibi beyazdır. Tropik balıklar, içinde saklandıkları parlak mercan kayalıkları gibi pırıl pırıldır. Kakum, kar tavuğu, kar tavşanının tüyleri kışın beyaz, yazın kahverengindedir. Bunlar gibi misalleri çoğaltmak mümkündür.

ADAPTÖR


Alm. Adapter, Netzgeraet, Fr. Adapteur, İng. Adapter.

Alternatif akımı küçük değerde doğru akıma çeviren elektronik aletler. Elektronik cihazlar (radyo, teyp, hesap makinası) genellikle düşük değerdeki (3-12 volt arası) doğru akımla çalışır. Kullanma esnasında bu cihazlar pille çalıştırılacak şekilde yapılmışlardır. Fakat daha ekonomik olması bakımından bazı hallerde şehir ceryanı ile de çalıştırmak istenir. Bu durumda adaptör şu işi yapar. Önce transformatör 110 veya 220 V’luk şehir ceryanını, cihazın istediği voltaja düşürür. Bu voltaj alternatif bir voltajdır. Daha sonra diyotlar bu voltajı doğru akıma çevirirler. Ama hiç bir zaman adaptörden elde edilen doğru akım, pildeki kadar düzgün olmaz. Bu yüzden bazı radyolarda şehir ceryanı ile çalışma esnasında istenmiyen gürültüler meydana gelir. Transformatör istenen voltajda seçilerek değişik çıkış voltajlı adaptör yapılabilir.


ADASOĞANI (Urginea maritima)


Alm. Meerzwiebel (f.), Fr. Bulbe de Scille (f), İng. Squill, root. Familyası: Zambakgiller (Liliaceae). Türkiye’de yetiştiği yerler: Fethiye, Gediz, Samsun, Çarşamba, Adana ve Tarsus çevreleri.

Ağustos-eylül ayları arasında beyaz-yeşil renkli çiçekler açan büyük soğanlı, çok senelik, otsu bir bitki. Yapraklarının hepsi uzun etli, yeşil renkli ve tabanda toplanmıştır. Çiçekleri 1-1,5 m uzunluğunda olan bir sapın ucunda salkım durumundadır.

Soğan, yapraklarının rengine göre “beyaz” (dişi) ve “kırmızı” (erkek) olmak üzere iki çeşide ayrılır. Anadolu’da yetişenleri beyazdır. Kırmızı çeşidi İspanya’da bulunur.

Kullanıldığı yerler: Bitkinin soğan kısımları kullanılır. Çiçek açma mevsiminde (sonbahar) soğan topraktan çıkarılır. Üstündeki kabuklar çıkarıldıktan sonra, etli kısım uzunlamasına kesilerek güneşte kurutulur. Bu şekilde kullanılır. Soğanlarında müsilaj, şeker, tanen ve glikozit gibi maddeler bulunur.

Halk arasında siyatik ve romatizmaya karşı kullanılır. İdrar söktürücü özelliği varsa da, böbrekler ve barsaklarda tahriş edici etkisi vardır. Nefes darlığına karşı ve balgam söktürücü olarak kullanılır. Ayrıca bitkinin soğanlarından çıkarılan kalbi güçlendirici glikozitler, eczacılıkta kullanılır.


ADA TAVŞANI


(Bkz. Tavşan)

ADDİSON HASTALIĞI 


(Bkz. Böbrek Üstü Bezi)

ADEM ALEYHİSSELAM


Yeryüzünde yaratılan ilk insan ve ilk peygamber, bütün insanların babası. Allahü tealanın emri ile melekler çeşitli memleketlerden topraklar getirdiler. Çeşitli memleketlerden getirilen toprakları melekler su ile çamur yapıp insan şekline koydular. Bu şekilde Mekke ile Taif arasında kırk yıl yatıp “salsal” oldu yani pişmiş gibi kurudu. Önce Muhammed aleyhisselamın nuru alnına kondu. Sonra Muharremin onuncu Cuma günü ruh verildi. Her şeyin ismi ve faydası kendisine bildirildi. Boyu ve yaşı kesin olarak bildirilmedi. Allahü tealanın emri ile bütün melekler Adem aleyhisselama karşı secde ettiler. Uzun zaman meleklerin hocalığını yapmış olan İblis, kibirlenip bu emre karşı geldi ve Adem aleyhisselama karşı secde etmedi. “O çamurdan yaratıldı, ben ise ateşten yaratıldım. Ondan üstünüm.” iddiasında bulundu. İblis (şeytan) kendini üstün görüp, kibirlenerek Allahü tealanın emrine uymayınca gadab-ı ilahiyyeye uğradı ve Cennet’ten kovuldu. Adem aleyhisselam kırk yaşındayken Firdevs adındaki Cennet’e götürüldü. Cennet’te bulunduğu sırada veya daha önce Mekke dışında uyurken sol kaburga kemiğinden hazret-i Havva yaratıldı. Allahü teala onları birbirine nikah etti. Cennet’te yerleşmelerini ve Cennet’in meyvelerinden dilediklerini yemelerini bildirdi. Fakat, Cennet’te bulunan bin ağaç için, “Bu ağaca yaklaşmayın, bu ağaçtan yemeyin.” buyurdu. Adem aleyhisselam ve Havva validemiz, Cennet’te bin yıl kadar yaşayıp, İblisin yalan yeminine inanarak yasak edilen ağacın meyvesinden unutarak önce hazret-i Havva, sonra Adem aleyhisselam yedikleri için Cennet’ten çıkarıldılar. Adem aleyhisselam Hindistan’da Seylan (Serendib) Adasına, Havva ise, Cidde’ye indirildi. Birbirlerinden iki yüz sene müddetle ayrı kalan Adem aleyhisselam ve hazret-i Havva bu müddet içinde ağlayıp yalvardıktan sonra tövbe ve duaları kabul oldu. Hacca gelmeleri emrolundu.

Arafat Ovasında hazret-i Havva ile buluştu. Kabe’yi inşa etti. Her sene hac yaptı. Arafat Meydanında veya başka meydanda kıyamete kadar gelecek çocukları belinden zerreler halinde çıkarıldı. “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” diye soruldu. Hepsi; “Bela = Evet!” dediler. Sonra hepsi zerreler haline gelip beline girdiler. Buna “Ahd-ü-Misak” ve “Kalu Bela” denildi. Adem aleyhisselam ve hazret-i Havva daha sonra Şam’a geldiler. Burada yirmi defa ikiz evladı oldu. Bir defa da yalnız Şit aleyhisselam oldu. Neslinden kırk bin kişiyi gördü. Oğullarına ve torunlarına peygamber olarak gönderildi. Cebrail aleyhisselam kendisine on iki defa geldi. Kendisine on suhuf (forma) kitap verildi. Bu kitapta; iman edilecek hususlar, çeşitli diller ve lügatler, her gün bir vakit namaz kılmak, gusül boy abdesti almak, oruç tutmak, leş, kan, domuz eti yememek, tıb, ilaçlar, hesab, geometri gibi şeyler bildirildi. Ayrıca fizik, kimya, tıb, eczacılık, matematik bilgileri öğretildi. İbrani, Süryani ve Arap dillerinde kerpiç üstüne çok yazı yazıldı.

İlk insanlar, bazı tarihçilerin zannettiği gibi ilimsiz, fensiz, görgüsüz, çıplak ve vahşi kimseler değildi. Bugün Asya, Afrika çöllerinde ve Amerika ormanlarında tunç devrindekilere benziyen vahşiler yaşadığı gibi, ilk insanlarda da bilgisiz basit yaşayanlar vardı. Bundan dolayı ne bugünkü, ne de ilk insanların hepsi için vahşidir denilemez. Hazret-i Adem ve ona inananlar şehirlerde yaşarlardı. Okuma-yazma bilirlerdi. Demircilik, dokumacılık, çiftçilik, ekmek yapmak gibi san’atları vardı. Altın üzerine para dahi basılmış, maden ocakları işletilip, çeşitli aletler yapılmıştı.

Adem aleyhisselamın hiç sakalı yoktu. İlk sakalı çıkan Şit aleyhisselamdır. Hazret-i Adem çok güzeldi. Siyah saçlı ve buğday tenliydi. On bir gün hasta yatıp, bir Cuma günü vefat etti. Adem aleyhisselam vefat edince, Cebrail aleyhisselam bir gömlek giydirdi. Şit aleyhisselama yıkamayı öğretti. Yıkayıp kefenlediler. Hadis-i şerifte buyruldu ki: "Adem aleyhisselam vefat edince, melekler üç defa su ile yıkadılar. Onu defnettiler." Sonra çocuklarına dönerek; “Ey ademoğulları! Ölülerinize böyle yapınız dediler." Şit aleyhisselam imam olup cenaze namazını kıldırdı. Adem aleyhisselamın kabri; Kudüs’te, Mina’da, Mescid-i Hif’te veya Arafat’tadır. Hayatını bildiren rivayetler birbirinden farklıdır.

Hazret-i Adem, Allah’a ilk hamd ve ilk tövbe edendir. Seçilmişlerin ilki, yeryüzünde Allahü tealanın ilk halifesidir. Birçok mucizeleri vardır. Bunlardan bir kaçı şöyledir:

Yırtıcı, vahşi hayvanlarla konuşurdu.

Susuz dağ ve taşlara elini vurunca, pınarlar fışkırır, temiz sular akardı.

Eline aldığı ufak taşlar, yüksek sesle Allahü tealayı zikrederdi.

Adem aleyhisselamın yaratılması, Cennet’te kalması, Cennet’ten çıkarılarak yeryüzüne indirilmesi, Kur’an-ı kerimde çeşitli ayet-i kerimelerde bildirilmiştir.


Yüklə 3,06 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin