Reiki: Bir dokun bin enerji al



Yüklə 116,6 Kb.
səhifə1/2
tarix28.10.2017
ölçüsü116,6 Kb.
#19399
  1   2

NEDİR BU ENERJİ?

MADDE, MÂNÂ, VE EVRENE YENİ BİR BAKIŞ
Y. A. Çengel

Department of Mechanical Engineering, MS 312

University of Nevada, Reno

Reno, NV 89557 USA

yunus@scs.unr.edu

ÖZET


Anlamadığımız ve izah edemediğimiz şeyler için genellikle “gizemli” ifadesini kullanırız. Ama nedense termodinamik anlamda enerji ile hic alakasi olmayan gizemli şeylere “enerji” demek sanki bir moda olmuş – pozitif enerji yaymaktan enerji ile tedaviye kadar. Bu da aslında teknik bir kelime olan “enerji” ifadesini yozlaştırmakta, ve yanlış anlamalara yol açmaktadır. Bu makalenin gayesi madde, enerji, ve enerji zannedilen herşeyi anlamlı bir perspektife yerleştirmek, ve enerji ile iyileştirme metodlarının aslında enerji ile bir ilgisi olmadığını göstermektir. Bu tartışmalara parallel olarak tüm varlıkların madde ve madde-dışı (mânâ) karışımı olduğu gözlemlerle izah edilmiş, ve evrenin aslında madde-enerji katmanı ile beraber çok sayıda madde-dışı katmandan oluştuğu gösterilmiştir. Maddeye dayalı mevcut evren anlayışımızı temelinden sorguluyan bu iddialı yaklaşım katılımcıların değerlendirmesine sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Enerji, biyoenerji, iyileştirme, madde, kuvvet, kanun, hayat, elmas teorisi

ABSTRACT:


We usually use the word “misterious” for things that we do not fully understand. But somehow it has become a fashion to call some misterious things that have nothing to do with thermodynamics as “energy” – from sending positive energy to healing with energy. This erodes the word “energy”, which is a technical word, to causes misunderstandings. The objective of this article is to put matter, energy, and everything that is called energy into a meaningful perspective, and to show that the energy healing methods such as biyoenergy have nothing to do with energy. In parallel to these arguments, it is explained on the basis of observations that all beings are mixtures of matter and non-matter things, and it is shown that the universe consists of many non-matter layers in addition to the matter-energy layer. This probing approach which deeply questions our current way of understanding of the universe is offered to the consideration of the attendees.
Keywords: Energy, bioenergy, healing, matter, force, law, life, diamond theory

GİRİŞ


Günlük hayatta herhalde en çok kullanılan ve yanlış kullanılan kelimelerden birisi de “enerji”dir. Bir sahada söz sahibi olanlar ancak o sahanın uzmanları olması gerekir, ve bu genellikle böyledir. Ama konu enerji olunca nedense herkes kendisini uzman olarak görmekte, ve enerji bilimi olan termodinamik uzmanlarıyla söz yarışına girebilmektedir. Veya enerji konusunda bir tek ders bile almamış olanlar iddialı bir şekilde devr-i daim makinaları icat edebilmekte, ve dünyanın enerji derdini çözdüğünü iddia edebilmektedir. Basın ve yayın kuruluşları da bunları ciddiye almakta, ve onları konu uzmanları gibi sunabilmektedir. Bunun sebeplerinden birisi enerjinin çok değişık şekillerde olabilmesi, bunların birbirine dönüşebilmesi, enerjinin gözden ziyade akıl ve hayal gücüne hitap etmesidir.

Enerji genellikle muğlak bir tarzda “değişikliğe sebep olabilme kabiliyeti” olarak tanımlanır. O yüzden her değişikliğin arkasında bilinen veya bilinmeyen bir enerji çeşidinin var ve faal olduğu farzedilir. Harekete dönüşebilen bir etkiye enerji olarak bakılabilir, ama bir hastanın iyileşmesini netice veren bir etkinin enerjiyle alakası yoktur.

Önce şunu belirtmek lazımdır ki enerji ‘fiziksel” bir varlıktır, ve bu yüzden de fizik kanunlarına – enerjinin korunumu gibi - uymak durumundadır. Bir şey yoktan var edilebiliyor ve hatta hiçbir girdi kullanmadan daimi olarak üretilebiliyor veya yok edilebiliyorsa, o şey enerji olamaz.

Bir sistemin enerjisi kinetik ve potansiyel gibi makroskopik, ve termal, kimyasal, ve nükleer gibi mikroskopik formlardan oluşur. Bunun dışinda, “yaşam enerjisi”, “zihin enerjisi”, veya “iyileştirme enerjisi” gibi enerji şekilleri olamaz, çünkü bunların korunumu ve başka enerji şekillerine dönüşümü diye birşey söz konusu değildir. Hele enerjinin olumlusu (pozitif) veya olumsuzu (negatifi) hiç olmaz. Burada itirazımız “yaşam”, “zihin”, veya “iyileştirme” gibi şeylerin varlığı değil bunların enerji olarak takdim edilmesidir. Bu yanlış kullanımlara örnek olarak aşağıda sağlıkla ilgili olarak biyoenerji, biyostatik enerji, ve akupunkturu veriyoruz,



ENERJİ İLE TEDAVİ ve ALTERNATIF TIP

1) Biyoenerji: Gerçekten enerji mi?


Biyoenerji, akupunktur ve hipnoz gibi alternatif tıp ile ilgili bir kavramdır, ve “doğal olan enerji” olarak tanımlanır. Biyoenerjinin, yenilenebilir bir enerji olan ve bitkisel ve hayvansal atıklardan elde edilen biyogaz veya biodizel gibi enerjilerle bir ilgisi yoktur. Biyoenerji, fiziksel bedenle sınırlı değildir, ve bir bedenden diğerine ve hatta başka bir maddeye aktarılabildiği söylenir. Biyoenerji aktarımı için diğer kişiye veya eşyaya dokunmak gerekmez. İnsanda mevcut olan olumlu enerjiye “pozitiff enerji”, ve vücutta hastalıklı olan bölgelerin ürettiği olumsuz enerjiye de “negatif enerji” denmektedir. Sağlıklı bir vücutta negatif enerji bulunmadığı ifade edilir. Sağlığı muhafaza eden ve bedeni canlı tutan ve vücutta sinir sistemine benzer bir elektrik sisteminde aktığı düşünülen enerjiye “yaşam gücü” mânâsında “prana” denir. Bu enerjinin, tai chi ve meditasyon gibi yöntemlerle dengelenebildiği, ve kişinin düşünce ve hislerinin, bu enerjiyi önemli ölçüde etkilediği söylenmektedir. Kişiler havadan “kozmik enerji” ve topraktan da “yer enerjisi” alabilmekte, olumsuz düşünceler alınan pozitif enerjiyi bozup çabuk tükenmesine yol açabilmektadir.

Biyoenerjinin korunumu diye bir şey söz konusu değildir. İnsanın enerji alanının sonsuz olduğu, ve kullandıkça arttığı söylenir (keşke dünya enerji kaynakları da böyle olsaydı). Stresli kişiler veya fiziksel bir rahatsızlığı olanlar sürekli olarak negatif enerji üretirler. Bu da kişide ağrılara ve psikolojik rahatsızlıklara sebep olur. Negatif enerji, modern veya alternatif tıp tedavileriyle yok edilir. Pozitif enerjinin de çok olması çeşitli hastalıklara yol açabilmekte, ve hatta bazı kişilerin vücutlarındaki yüksek pozitif enerjinin manyetik kartları ve pilleri bozduğu iddia edilmektedir. Biyoenerji ile yanıklardan mide ağrılarına, tüberkulozdan epilepsiye, stressten şizofreniye kadar biçok hastalığın tedavi edildiği iddia edilmektedir. Hatta bu konuda kitaplar bile yazılmıştır. Sadece İstanbul’da 20,000’den fazla bioenerji pratisyeni olduğu tahmin edilmektedir. Bunlar arasında uzman tıp doktorları da vardır. Alternatif tıbbın bir parçası olan biyoenerji ile ağrıların dindirildiği, teşhislerin konduğu, ve hatta boşanmaların önlendiği iddia ediliyor.

İnsan vücudu, hücrelerin beyne bağlantısını sağlayan sinirlerle bir ağ gibi dokunmuştur. Bedendeki haberleşmeler bu sinirler üzerinden yapılmaktadır, ve sinirler üzerinden daima tek yönlü olarak akmakta olan ve seviyesi değişebilen enerjiye “sinir sistemi enerjisi” denir. Eski bir Çin öğretisi olan ve vücuttaki 12 medridyeni ve üzerindeki 400 noktayı esas alarak enerji dengesini iğnelerle sağlayan akupunkturun temelini teşkil eden bu enerji soyutlanıp gözlenemez. Onun varlığı vücutta sebep olduğu biyokimyasal değişikliklerden bilinir. Insan bedeninin içiyle beraber dışına da nüfuz eden bu enerji alanına “aura” denir. İki kişi birbirine yaklaşınca kişilerin biyoenerjileri birbiriyle temasa geçer, ve enerji alışverişine zemin hazırlar. Biyoenerjinin akışı, “irade” ile düşünceyi yönlendirerek kontrol edilebilir. İradenin enerjiyi yoğunlaştırıp tek bir hedefe sevkettiği söylenir. O yüzden kişinin irade gücü, biyoenerjinin etkin kullanımında önemlidir, ve bu güç meditasyon ile geliştirilebilir. Telepati, ruhsal şifa gibi parapsikolojik olaylar, insan bedeninden radyasyonla yayılan biyoenerjiye zihinsel bilgilerin eklenmesiyle izah edilir. Ancak biyoenerji henüz bilimsel olarak anlaşılmış değildir.

Biyoenerji terapisinin öncülerinden Polonyalı Mietek Wircus’a göre hayat olgusunun iki öğesi vardır: Biri biyokimyasaldır, diğeri de enerji ile ilişkilidir. Tüm canlılar biyokimyasal madde ve enerjiden oluşur. Enerji, maddeye nüfuz ederek ona hayat verir. Enerjinin bedenden çekilmesi ise bütün hayat sinyallerinin sönmesi ve ölümdür. İnsan ve hayvan bedenlerine hayat veren enerji, “hayat enerjisi” de denen biyoenerjidir. Bu enerji veya kuvvet alanı, her hücreyi minyatür bir tel gibi kuşatır, ve beden için bir harita ve bilginin beden boyunca akışını sağlıyan bir ortam oluşturur. Biyoenerji, vücut dışında da düşük frekanslı bir elektromanyatik alan oluşturur. Daha geniş bir perspektif ile bakılacak olursa, biyoenerji “evrensel enerji”nin ayrılmaz bir ögesidir. Maharetli bir biyoenerji pratisyeninin bu alanları ve bedendeki enerji akışlarını algılıyabildiği söylenir. Bedende olup biten herşey bedenin enerji akışına, ve enerji akışındaki her şey de bedene yansır. Bu akış ve alanları normale döndürerek, biyoenerji pratisyeni biyokimyasal ve biyoenergy öğeleri arasındaki dengeyi tekrar sağlayarak kişiye sıhhatini kazandırır.

Prag’daki Charles Üniversitesi’nden Profesör Zdenek Rejdak biyoenerji terapisini “kişinin durumunu iyileştirmek gayesiyle enerjinin bir organizmadan diğerine akrarılmasına dayanan bir metod” olarak tanımlar. Bu, yükü zayıflamış bir aküyü tekrar şarj etmeye benzetilir. Biyoenerji terapisi, insan bedenini kuşatan biyoenerji sahasında kendini gösteren biyo-akımların yeniden tesisini ve enerji dengesizlik ve bloklarının giderilmesini içerir. Biyoenerji terapisi 1982’de Polonya’da resmen modern tıbba tamamlayıcı bir branş olarak kabul edilmiştir, ve birçok biyoterapist sağlık kuruluşlarında tamamlayıcı rolde görev yapmaktadır.

Mietek Wircus’un öğretisine göre fiziksel beden içinde enerji dört katman üzerinden akar: iskelet ve eklemler, kan dolaşımı, sinir sistemi, ve cild. Tüm bu enerji akışları masaj, chiropractic manipulasyon, ve akupunktur gibi uygulamalarla geliştirilebilir. Uzun süreli etki içın beden dışında devamlı tireşim halinde ve değişim içinde olan ve birbiri içine giren termal alan (bedenin ikizi veya eterik beden), elektromanyetik alan (duygusal beden), ve akustik alan (zihinsel beden) içindeki enerji akışlarının da düzenlenmesi lazımdır. Bu fiziksel, eterik, duygusal, ve zihinsel bedenler “bağlayıcı madde” rolü oynuyam “zihin” ile bir arada tutulur, ve değişen şuur seviyelerinde zihinde barındırılır. Bu bağlayıcı madde olmadan bedenler çözülüp dağılır. Biyoenerji okullarında öğrenciler biyoenerjiyi hissetme, gönderme, yöneltme, yıllar boyu birikmiş hisleri serbest bırakabilme, ve zihinsel olarak tüm enerji seviyelerini kontrol edebilmeyi öğrenirler. İleri derslerde öğrenciler biyoenerji ile çalışmayı, başkalarının enerji alanlarını etkilemeyi ve bozukluklarını düzetmeyi, ve eterik, duygusal, ve zihinsel enerji seviyeleriyle çalışmayı öğrenirler.


2) Reiki: Ruhsal yaşam enerjisi mi?

Biyoenerjinin değişik bir yorumu olan ve 1900’lü yılların başında Japonya’da yaşayan bir rahip tarafından kurulduğu zannedilen Reiki öğretisi, her yerde var olduğuna inanılan “ruhsal yaşam enerji”siyle her türlü hastalığa çare bulunabileceği tezine dayanır. Reiki'nin bioenerjiden farkı, kişinin kendisindeki enerjiyi değil evrenden aldığı enerjiyi dağıtttığına inanıyor olmasıdır. Reiki'nin, biyoenerji gibi, ağrı ve uykusuzluktan kanser ve kalp rahatsızlıklarına kadar bir çok hastalıklara çare olduğu söylenir. Reiki'ciler, başka ülkelerdeki kişilere bile telefonla iyileştirme enerjisi gönderip ağrıları dindirebildiklerini, kanseri tedavi ettiklerini, ve hatta enerji gönderip telefonu bile şarj ettiklerini iddia ediyorlar. Biyoenerji ve Reiki yaklaşımlarını modern bir tarikat olarak görenler de var.

Reiki metodu, önce vücudun yedi bölgesinde bulunan ve “çakra” denen enerjinin yoğun olduğu kilit noktalarının kapalı olup olmadığının ucunda kuartz taşı bulunan bir sarkaçla taşın dönüş hareketine göre tesbit edilmesi, ve sonra da problemli bölgeye enerji verilmesine dayanıyor. Reiki hocaları, yüksek kurs ücretleri karşılığında bir kaç saatlik bir eğitimle kişiyi hem kendisine hem de başkalarına şifa vermeye hazır hale getirebildiklerini söylüyorlar (Sabah Gazetesi, 5 Aralık 2004). Bir Reiki seansı esnasında, oturur veya uzanır pozisyonundaki kişi üzerine elle dokunarak enerji aktarımı yapılıyor. Uygulayıcının bir kanal görevi yaparak, evrensel iyileştirme enerjisini kendine veya başkalarına akmasını sağlayabildiğine inanılıyor. Daha da ileri gidip Reiki ile üniversite sınavını kazanmak ve bir ev sahibi olmak gibi dileklerinin gerçekleşeceğine inananlar da var. Alternatif tıbbın bir kolu olan Reiki’nin ABD’de birçok üniversitede ders olarak anlatıldığı, ve dünyada birçok hastanenin Reiki’yi tamamlayıcı tedavi olarak kabul ettiği ifade ediliyor. İşyerlerinde hastalananları elleriyle tedavi ettiklerini ve Amerika’daki yakınlarına Reiki enerjisi göndererek onların ağrılarını dindirdiğini söyleyenler de var.
3) Biyoskalar Enerji: Elektromanyetik Energy İyileştirici Güç Olabilir mi?

İyileştirme san’atlarında genellikle “alan” adı verilen düzenlenmiş elektromanyetik enerjinin iyileştirmede etkin rol oynadığı kabul edilir. Ama bir elektromanyetik alanın hücre ve organ gibi yoğun dokuları nasıl direk ve ani olarak etkilediği pek anlaşılabilmiş değildir. Valerie Hunt’a göre, vücuttaki elektomanyetik alan ideal (sağlıklı) hale yaklaştıkça, bedendeki dokular takip eder. Yani insan aklı ve şuur, beden ve bedensel faaliyetlerin idare ve kontrol merkezidir. Hatta henüz keşfedilmemiş bir enerjinin bulunmasıyla uzaktan iyileştirme, telepati, ve 6. his veya duyu-dışı algılama (extra-sensory perception) gibi olayların izah edebileceğini düşünenler, ve beden içi ve dışında yaratılabilen ve biyolojik bilgiyi pisikolojik bilmeyle bağdaştırabilen bir enerji arayışı içinde olanlar da vardır.

Kozmik dalga adı da verilen skalar enerji, 19. yüzyılın sonunda frekansı sıfır olan bir enerji olarak tarif edilmiştir. Bu statik enerji aynı frekanstaki iki elektromanyetik dalganın birbirini iptal etmesiyle ortaya çıkar. Hunt’a göre, “akıl alanı” şuurlu olarak odaklandığı zaman, “niyet” elektromanyetik dalgaları vücuda zıt uçlardan girecek şekilde yönlendirir, ve oluşan statik enerjiyi gögüs, kafa, veya bacaklara yerleştirir. Biyostatik enerji, tüm başarılı iyileştiricilerin yaratıp yönlendirebildiği kalıcı enerjidir. Kişıler düşünce ile, bu enerjiyi vücut bölgelerine yönlendirip ağrıyı giderme, hastalığı yok etme, ve tümörlerin büyümesini durdurma gibi kumandalar verebilir. Tedavi 10 dakikadan bir kaç saate kadar sürebilir.

Fizikçi Tom Beardon, skalar enerjinin atomun çekirdeğine yerleştiğine inanır. Böyle bir durumda biyoskalar enerji molekül, DNA, hücre, ve organlardan daha derinde demektir, ve biyostatik enerji tüm dokuları direkt olarak etkiliyebilir. Beardon daha da ileri giderek skalar enerjinin bilgi için bir depolanma yeri olduğunu ifade eder. İnsan düşünce ve niyetinin vücut dokusunda büyük değişikler yapması, skalar enerjiyi yaratıp bilgilendirerek olur. Başka bir kişiyi tedavi ederken, kişinin önce kendi elektomanyetik alanını arttırıp stabilize etmesi ve sonra da etkiyi hayalde resimleyerek veya el teması ile tedavi etmesi gerekir. Birçök başarılı iyileştirici, bu biyostatik enerjiyi elektromanyetik dalgaların yapılarının şuurunda bile olmadan yaratırlar. Kişi yaratmaya devam ettiği sürece, skalar enerjinin büyüklüğü belli bir ölçüye kadar artar. Skalar enerji süresiz olarak depolanamaz. Ihtiyaç olunca, onun tekrar yaratılması gerekir. Genişleme safhasında, enerji molekül, hücre, ve organlara yayılır, ve iyilieştirmeyi gerçekleştirir.




Yüklə 116,6 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin