Resim San'atı'nda Zihinsel ve Bedensel Özürlülüğün Ele Alınışı


Sürrealist Anlayışla Yapılan Resimlerdeki Özürlü Figürlerin Durumu



Yüklə 488,38 Kb.
səhifə10/14
tarix02.11.2017
ölçüsü488,38 Kb.
#28639
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

2.6. Sürrealist Anlayışla Yapılan Resimlerdeki Özürlü Figürlerin Durumu


Konuya örnek olarak alıp, analizi yapılan bu yapıt, özürlü bir bayan ressama ait olması bakımından farklı bir özelliğe sahiptir.

Resim 38 : Su Bana Ne Verdi? (Suyun Bana Verdiği), Frida Kahlo,

(76,2 x 96,5 cm), Özel Koleksiyon, Sürrealizm, Tuval üz. Yağlıboya.

Frida Kahlo, 1907'de Mexico'da dünyaya gelmiştir. Küçük yaşta geçirdiği çocuk felci ve 15 yaşında geçirdiği büyük bir trafik kazası sonucunda sakat kalmıştır. Aldığı yaralar ve kalıcı fiziksel problemler yüzünden doktor olma hayalleri yıkılmıştır. Hayatı boyunca alçı, demir vb. maddelerden oluşan korselerle yaşayan sanatçı durumunun düzelmesi için sayısız tıbbi operasyonlar geçirmişse de bunlar bir fayda sağlamamıştır.

Acının ve hastalığın egemen olduğu bir yazgıya sahip olan Kahlo, kadın ve ressam olarak bu yazgıdan ayrı düşünülemeyecek, korkunç fiziksel acılarla muazzam bir yaratı gücü arasında parçalanmış 47 yıllık kısa bir ömür sürmüştür. Geçirdiği son operasyonda bacağı da kesilen sanatçı, elini de kaybetme pahasına sanatına devam etmiştir. Önceleri küçük ebatlarda yaptığı çalışmalarının yerini daha sonra doğal büyüklükte tablolar almıştır. "1940'ların ortalarından itibaren belkemiği sorunları nedeniyle yatalak olunca, sık sık acı içinde resim yapmayı yaşamının sonuna kadar sürdürmesi, sanatçıyı neredeyse bir kült haline getirmiştir."83

Yapıtlarının hemen hemen tamamı otoportreleri olan ressam 1954 yılında Mexico'da ölmüştür. Devrimci Mexico'dan New York'un gösterişli salonlarına, 30'lu yılların Paris'inin Sürrealist galerilerine kadar olağanüstü bir kadın imajı ile ortalama damgasını vurmuştur. Ünlü ressam Diego Rivera ile yaptığı evliliği de O'nun dışındaki şahıslarla yaşadığı aşk, hayatı gibi fırtınalı geçmiştir.

1938 yılında yaptığı bu resimde sanatçının sanrıları ve düşleri ortaya dökülmüştür. Sanatçının eşi Diego Rivera, O'nun için şöyle söylemektedir: "Sanat Tarihinde Frida, içinde ve yüreğinde hissettiği biyolojik gerçeği dile getirmek için canını dişine takan tek sanatçıya örnektir."84

Sanatçının böyle bir ruh hali ile yapıtlarının oluşturması Sürrealizme mensup olmayı reddetmesinin sebebidir. Çünkü O, gerçek üstünün resmini yapmak için çabalamaz. Tüm çırpınışı kendini her şeyiyle insanlara anlatmak olmuştur. Bunun verdiği bir ayrıcalığa sahip olması, Troçki, Breton, Berggruen, Duchamp (Kahlo'nun ilk sergisini açmasına büyük yardımları olmuştur), Kandinsky, Muray ve Picasso... gibi isimlerin O'na hayranlık duymasına sebep olmuştur.

Tabloda, ölümün, acının ve cinselliğin suyun üstünde yüzdüğü bir banyo saati rüyası görülüyor. Birçok resmi gibi bu da Kahlo'nun bir tür kendi portresidir. Sanatçının bacakları, büyük parmağı kırık olan deforme ayağı da belirtilerek banyo yapanın bakış açından betimlenmiştir. "Sonra tekrar Suyun Bana Verdiği adlı tablosunu ve Breton'un tabloya ilişkin olarak söylediği, pek ayırdına varmasa da anladığı sözleri düşündü: Tablo(....) farkına varmadan, bir zamanlar Nadja'nın ağzından duyduğum cümleyi anımsatıyor: -Ben aynasız odada, banyonun üzerindeki düşünceyim."85

Sanatçının en Gerçeküstücü resmi sayılan bu tablo, mantığı olmadan yerleştirilmiş küçücük ayrıntılarıyla Kahlo'nun aynı zamanda en karmaşık çalışmasıdır. Frida Kahlo yaşamı boyunca taşıdığı duygusal ve fiziksel acılarını eserlerinde yansıtmıştır. Talihsizlikler sonucu sakat kalması, sarsıntılı ilişkileri, kaybettiği bebekleri, O'nun kendini ifade isteğiyle resme sarılmasına ve sanat dünyasına verimli yapıtlar sunmasına neden olmuştur.

Bütün bu analizlerden sonra ele alınan son örnek, bu araştırmanın uygulamalı olan bölümüyle de paralel ilerleyecek bir çalışmadır. Daha önceki sayfalarda da eserlerine yer verilen ressamın bu yapıtı, günümüz sanatçıları tarafından defalarca tekrar ele alınıp işlenmiştir.

2.7. Enteryör Konulu Resimlerde Özürlü Figürlerin Durumu



Resim 39 : Nedimeler (Las Meninas), 1656, Diego de Silva Velasquez,(318x276cm)

İspanya Prado Müzesi, İspanyol Barok, Tuval üzerine yağlıboya.

Diego Velasquez'in Sevilla'daki adına dikilmiş anıtın altında "Gerçeğin Ressamına" yazılıdır. Bu sözler modellerini ödün vermez bir doğrulukla yakalayıp, resmeden bu sanatçının dehasını çok iyi anlatmaktadır.

"İspanyol resim sanatçılarının en büyüğü olan Velasquez Sevillalıdır. Sanat Eğitimini Francisco de Herrera ve Francisco Pacheco atölyelerinde yapmıştır. Rubens'in Madrid ziyareti ve kendisinin iki Roma gezisi yaşamının iki önemli olayı olmuştur. Velasquez kısa zamanda saray ressamlığına ulaşabilmiştir.

Velasquez'in Sevilla devri eserlerinde yalnız stil bakımından değil, konu bakımından da yaşanılan ortamda her gün görülebilen insanların oldukları gibi tasvirlerine öncelik tanıyan bir realizm vardır. Tuvallerde volümlerin formlaştırılması sağlam bir desenle sağlanmıştır. Fakat; detayların işlenmesinde çabuk fırça vuruşlarıyla çalışmıştır."86

Velasquez'in en önemli tablolarından biri olan nedimeler adlı çalışmasında sanatçı atölyesinde Kral ve Kraliçenin resmini yaparken prenses nedimeleriyle atölyeye girmiş bulunmaktadır. Kral ve Kraliçenin figürleri dipte, aynada yansımıştır. Solda sanatçı portreleri yapmakla meşguldür. Küçük prenses tablonun ortasındadır. Bir saray adamı daha dipte, açık bulunan kapı önünde görülmektedir. Bu tabloda perspektifle mekan genişliği çok ustaca sağlanmıştır. Seyirci kendini bu atölye içinde sanabilmektedir. Figürlerin işlenmesinde detaylardan kaçınılmış, esas üzerinde durulmuştur. Saçlar ve kurdelalar birkaç fırça vuruşuyla biçimlendirilmiştir. Işık, yakındaki ve uzaktaki figürleri aynı ölçüde aydınlatıyor. Tabloda dört ışık bölgesi saptanabilir. Bu ışık bölgeleri tabloya gerçekten duyulabilir bir özellik vermekte, böylece derinlikler sağlanmaktadır. Boyalar ışıkla atmosfere dağıtılmıştır.

"İspanya Kralı IV. Philip'in beş yaşındaki kızı Margarita Teresa hizmetçileri ve cüceleri ile çevrili olarak tuvalin ortasında bulunuyor... Tüm zamanların en iyi portre ressamlarından biri olan Velasquez'in bu tablosu son yıllarının yapıtı kabul edilmektedir. Öteki sanatçılardan pek etkilenmemiş; ancak 1623'te Madrid'de saray ressamı olarak atandığında İspanya Kraliyet Koleksiyonu'nda Tiziano'nun yapıtlarını görmüş, ayrıca Peter Paul Rubens'le tanışmıştır. Velasquez insanların kişiliklerini duyarlılıkla yakalayabilen bir sanatçıydı. Resimlerinde renk ve ton uyumlarını özgürce kullanmış; gerçeklikle konunun havasını özgün bir yaklaşımla birleştirmiştir."87

Velasquez hiçbir zaman sanatsal hilelere sevimsiz bir kişiliği ya da güzel olmayan bir ayrıntıyı kaybetmeye çalışmamış, gerçek bir İspanyol olarak kendi yapıtını güzelleştireceğine Tanrı'nın yapıtına karşı derin bir saygı duymuştur. Şaşırtıcı yenilikte bir teknik geliştirmiştir. Koyu tonlardan oluşan, oldukça gösterişsiz renkler kullanır ama, bunların arasına koyuverdiği biraz kırmızı ya da pembe bütün resmi parıldayan renklerle yapılmış gibi göstermeye yeter. İnsan onun resimlerine uzaktan baktığında açık renk bir ışık içinde acayip cüceleri gördüğünü sanır. Oysa yakından bunlar yalnızca renk lekeleridir. Bunların çok iyi düşünülmüş dağılımı gerçeklik duygusunu uyandırmaya yetmektedir.

"Doruğa yükselmiş sanatçılar için arada olağan sayılabilecek "şöylece çiziktirilmiş şeyler" Velasquez için söz konusu değildir. Onun her resmi ciddiliği ve dehasıyla damgalanmıştır. Resimleri insan varlığını kavrayışındaki rahatlığı yansıtır, insan vücudunu aynı Caravaggio'nun sevgisiyle resme geçirir... Her canlıya karşı gösterdiği yakın ilgi, onu özellikle iyi bir portre ressamı yapmıştır. Kral ailesinin ve saraylıların portrelerini yapma görevini büyük bir incelikle yerine getirmiştir."88

Velasquez, bu çalışmasında Prensesin çevresindeki nedimeleri ve cüceleri de resmetmiştir. "Eğer Prenses bir şey içmek isterse, cüceler hemen istenileni getiriyor... Cücelerin bodurluğu ve ablak yüzleri arasında, ortadaki küçük Prenses adeta ışık saçıyor... Tavanın ve arka duvarın düz boşluğu içindeki figürler, yer yer ışıklandırılıyor. Sahne zekice düzenlenmiş ve büyük tuval, renkli ve siyah-beyaz olarak, optik, sevimli, karakteristik bir biçimde ele alınmıştır."89

Resim 40 : Nedimeler (Detay I).

Tabloda yer alan bu cücelere dair "Eğlendirsinler diye tutulan (biri çirkin bir kadın, ötekisi köpeği dürtükleyen bir oğlan çocuğu) iki cüceye değin bildiğimiz olduğu gibi, nedimelerin de adını biliyoruz. Kümenin hemen arkasında ciddi duran iki kişi, ziyaretçilerin davranışını denetliyor...

... Bütün bunlar bize, bu tablonun gerçek bir anı durdurduğunu düşündürüyor. Prenses belki, ana-babasının poz vermekten ileri gelen sıkıntısını hafifletsin diye buraya getirilmiştir."90

Velaspuez'in durmadan baktığı bir resimden ötekine geçerken görmeye, önüne aldığı yüzlerde delmeye çalıştığı bu ele avuca sığmaz gerçekliktir: Bir yakadan bakıldığında herkesten farklı, ayrı, öte'dir.

Bundan değil midir ki, "Öteki insanların yüzleri tümden anlamsız diye düşünürdüm ben" derken, cüce gerçeğin farklı, ayrı, öte bir tanımını yapıyor, gibidir.


Yüklə 488,38 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin