OTORİTERLİK
Erdoğan’ın otoriterlik tutkusu hakkında; demokrasiyle özdeş olan Kuvvetler Ayrımı ilkesini sıfırlamaya çalıştığını, bunun için de “Paralel’le Mücadele” adı altında Yargı’yı, ayrıca medyayı sindirmeye savaştığını söylemek yeter (http://www.radikal.com.tr/politika/erdogandan_yargitaya_cok_sert_sozler_bir_avuc_hashasi-1209328).
Bu tutku öyle bir şey ki, günahı kadar sevmediği Atatürk için Anıtkabir özel defterine, “Vefatınızın ardından cumhurbaşkanlığı makamı ile cumhur arasındaki irtibat maalesef zayıfladı” diye yazdı.
Yazdı, çünkü Atatürk döneminde muhalefet yoktu, Kuvvetler Ayrımı yoktu. Çünkü o zamanki irtica ezberinin (1925 isyanı bile öyle takdim edilmişti) yerini şimdi “Paralel” ezberi aldı. Çünkü Davutoğlu parti içi demokrasiyi “fitne” olarak tanımlıyor (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27119065.asp?top=1), Türkiye için de şunu diyor: “Özgürlükleri yeni bir ahlaki formasyonla buluşturacağız” ” (http://bianet.org/bianet/siyaset/158135-davutoglu-ozgurluklere-ahlaki-formasyon). Çünkü Erdoğan “istikbali gençliğe emanet” etmek istiyor: Gidilmesi TEOG’la fiilen mecburi hale getirilmiş İmam-Hatiplerden çıkacak “Dindar Nesil”e (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/112527/Okullara_imam_Hatip_siniflari_geliyor.html).
Dostları ilə paylaş: |