S. D.Ü. İLÂHİyat fakültesi GÜNÜMÜz aleviLİĞİnde eğİTİM Çaliştayi



Yüklə 1,05 Mb.
səhifə5/17
tarix09.01.2019
ölçüsü1,05 Mb.
#93913
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17

Mehmet ERSAL*


Alevi-Bektaşi inanç sistemini anlamak için teşkilatlanmasının ve inanç pratiklerinin kavranma zorunluluğu vardır. Bunun gerçekleşmesi içinde bir kaşif gibi inanç sisteminin iç dünyasına yolculuk etmek gerekir.

“Alevi” olarak adlandırılan bu inanç zümresi de hakkında az bilinip de herkes tarafından yorum yapılanlarımızdandır. Zümre üzerine yorumda bulunabilmek için yapılanmasının ve inanç pratiklerinin ocak ocak, bölge bölge kayıt altına alınması lazımdır.

Alevi-Bektaşi inanç zümresi üzerine yapılan bilimsel çalışmalar ve alan araştırmaları göstermektedir ki İnanç zümresi üç evre de inanç dede ocakları şeklinde örgütlenmiştir.

Birinci evre olarak Hacı Bektaş Veli öncesi evreyi alabiliriz. Dede Kargın Ocağı, Seyit Battal Gazi Ocağı…

İkinci evre olarak Hacı Bektaş Veli ve Halifelerinin yapılanmasıdır: Kolu Açık Hacim Sultan Ocağı, Abdal Musa Ocağı, Otman Baba Ocağı, Sarı İsmail Ocağı, Güvenç Abdal Ocağı…

Üçünçü Evre ise Erdebil Merkezli Şah İsmail temelli örgütlenmedir: Buna Hamza Şeyh Ocağı, Pir Sultan Abdal Ocağı gösterilebilir. Bu örgütlenme içinde değerlendiremeyeceğimiz Bektaşiliğin Babagan kolunun örgütlenmesi de vardır.

Alevi inanç sistemi ocak merkezli bir yapılanma arz etmektedir. Bu yapılanma başıboş bir yapılanma değildir. Ocaklar arası muhteşem bir prizma ortaya koyan bir bağlantı ağı vardır. İnanç zümresince “el ele el Hakka” düsturu ile ifade edilen bu sistem kendi içinde bir inanç otokontrolü ortaya koymaktadır. Her ocağın bir üst ocağı vardır. Ocaklar ya serçeşme olarak gördükleri Hacı Bektaş Veli Ocağına ya da kendi içlerinde alt üst örgütlenmesi ile bir otokontrol sistemi kurmuşlardır. Anadolu’nun Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında mühim görevler alan bu ocakların yapılanma merkezleri de belirli bir sitem ve hatla oluşmuştur.

Bu hiyerarşik yapılanmaya örnek olarak doktora tez konumuz olan ocakların yapılanmasını vermek istiyorum.

Hacı Bektaş Veli Ocağı

Şücaeddin Veli Ocağı



Hasan Dede Ocağı Otman Baba Ocağı



Şah Kalender Veli Ocağı



Hacı Ali Turabî Ocağı Seyüzyılid Cibali Ocağı



Hacı Murad-ı Veli O. Hacı Mehemmed Abdal O.

Bu örgütlenmenin yanında her inanç ocağının kendine özgü dinamikleri ile oluşturduğu bir ritüel dünyası bulunmaktadır. İnanç zümresince “yol bir sürek binbir” tabiri ile ifade edilen bu durum saha üzerine çalışma yapanların zengin inanç pratikleri ile dolu ritüel dünyası ile göz göze gelmelerini sağlamaktadır. Hz. Ali ve Ehl-i beyt sevgisinde bir olan bu inanç zümresi, bu sevgiyle inanç pratiklerinin içini doldururken kendi ocağının ve yöresel kültürünün dinamiklerini kullanmıştır.

Ocak ve ritüel yapılanmasına şöyle örnek verebiliriz. Malatya merkezli Şah İbrahim Ocağının Manisa’da talipleri var ve her sene Dede bunları görmeye geliyor. Yine Isparta’dan örnek verirsek Isparta Senirkent merkezli birkaç tane Alevî-Bektaşî zümreye ait örgütlenme bulunmaktadır. Bunlardan iki önemlisi Veli Baba Sultan Ocağı ve Şah Ahmet Sultan Ocağıdır. Bu iki ocak aynı ilçe sınırları içerisinde bulunmasına rağmen inanç pratiklerini icra ettikleri cem ritüelleri arasında farklılıklar mevcuttur. Yine Veli Baba Sultan Ocağı’nın kısa bir zaman dilimi öncesine kadar bağlı bulunduğu Seyüzyılid Battal Gazi Ocağı veya Veli Baba Sultan Ocağına Bağlı Afyon ili Şuhut ilçesi Kayabelen beldesi merkezli Hamza Şeyh Ocağının ritüelleri farklılıklar arz eder.

Buraya kadar anlattıklarımın size bilinenlerin tekrarı veya çalıştayın çalışma sahası ile alakasız gelebilir. Bunları anlatmamdaki gaye bu kadar zengin bir inanç pratiğine ve ocak yapılanışına sahip bir zümrenin yüzyıllardan beri süregelen bu kültürünü bilmeden dinî eğitimi üzerine söylenen önermelerin bir tarafı boş kalabilmektedir.

Yukarıda arz ettiğimiz üzere her Alevi ocağının bir pir, mürşid ve Rehber ocağı vardır. Bu sistem sayesinde her ocağın dedesi bir üst ocağın otokontrolü ile geleneksel yapısı ile yaşamaya devam etmekteydi. Bu geleneksel yapının inanca yansıyan yönü ise cem ritüelidir. Alevi gencin inanç sistemine dâhil olduğu ve bireysellikten toplumsallığa geçişin sağlandığı ibadet cem ritüelidir.

Alevi anne ve babadan doğan birey ikrar-nasip veya musahip cem ritüeli ile sırrı paylaşan halkaya dâhil olur. Çocukluğundan itibaren anlatıla gelen inanç sistemini inançsal boyutta yaşamaya başlar. Diyebiliriz ki Alevi gencin dinî eğitiminin hem anlatıldığı hem de icra edildiği ortam cemdir. Cem, ibadetinin ve inanç sisteminin temel dinamiği “insan olmak” ve “eline, diline, beline” sahip olabilmektir. Bu düsturlara uyacağına söz veren birey bir otokontrol halkasının içine girerek hem dede hem de inanç halkasındaki kardeşleri tarafından kontrol altında tutulur. İnanç sistemine dair unsurların yaşatıldığı ortam cem ritüelidir. Geleneksel yapısında dede veya babadan nasip alan birey yavaş yavaş pişmekte ve mürşidi elinden dinî, ahlakî eğitimini almaya devam etmektedir. Cem, inancın aktarıldığı bir mekteptir.

Hayata gözlerini açan bir Alevi birey, bebekliğinden şuur sahibi bir genç haline geldiği güne kadar büyükleri ve aile bireyleri tarafından inanç temellerinin oluşmasını sağlayan menkıbe ve benzeri anlatmalarla efsanevi bir şekilde şuur altında dinî eğitiminin temellerini edinmiş olur. Bu öğrenme aşaması, çocukta dinî inancın oluşumu açısından günümüz bilim insanlarınca da ortaya konulmuş bir gerçektir. Bireyin cem halkasına dahil olduğu ana kadar beslendiği kaynaklar inanca dair anlatmalardır.

Dede-talip, ocaklar arası ilişkiler ile arz ettiğimiz sistem yüzyıllardan günümüze taşınmıştır. Sosyal bilimciler çok iyi bilir ki bir inanç pratiğinin veya ritüelinin ortaya çıkması yüzyıllar alabilen süreçlerdir. Cem ritüelleri de eski Türk inançları, yerel kültür ile İslamiyet’in özleştirilmesi ile ortaya konulmuş bir ibadet ritüelleridir.

Bu ritüel dünyasına farklı yaklaşımlarla bakmanın fayda sağlamadığını belirtmek gerekir. Ritüellerin eskiden farklı olduğunu son asırda merkezinden uzaklaşarak bu hâle geldiğini söylemek sahadaki inancı görmezden gelme sonucunu doğurmaktadır. Bir insanın dinî inançlarını değiştirmesinin ne kadar uzun bir süreç gerektirdiğini hazirundaki hocalarım daha iyi bilirler. Bu açıklamaya girme sebebim metin merkezli çalışmalarla yaşayan Alevilikle bağdaşmayan bir Alevi kimliği ortaya konulmasıdır. Alevi inanç ocaklarını gezdiğimizde yaratılan kimlikle alakası olmayan bir inanç dünyası ile karşı karşıya kalmaktayız. Masa başı çalışmalarla Aleviliğin tam anlamıyla anlaşılmasının mümkün olmadığını düşünüyorum. Bu tür çalışmalara dayalı çıkarımlar ve tartışmalar bir kör dövüşü ortaya koymaktadır.

Arşiv belgelerinde inanç zümresi ile ilgili şikâyetlere bakıldığında da zümrenin yaratılan kimlikle örtüşmeyen bir inanç sistemi içerisinde asırlardan beri yaşadığını düşünmemiz için yeterli veri sağlamaktadır.

Geleneksel düzlemden yola çıkarak ana ekseni merkezli çağa uyarlanmış bir Alevî-Bektaşî Zümre Türkiye için büyük bir zenginlik ve kazançtır. Kanaatimce Alevi zümre üzerine kimlik inşa etmekten vazgeçip geleneksel ekseninde yaşayabilmesi için mücadele etmenin memleketimiz, kültürümüz ve inancımız için çok faydalı olacağı düşünüyorum.

Günümüzde Alevî-Bektaşî inanç sistemi büyük bir asimilasyon ve kendi dinamiklerinden kopuş içerisindedir. Bu şartların ortaya çıkmasında inanç zümresinin kendi içinden kaynaklanan çözülmelerle, diğer topluluklar merkezli değişimler vardır. Bunlardan birkaçına kısaca değinirsek;

— İnanç sisteminin hiyerarşik yapılanması zümrenin geçirdiği problemli dönemler sebebiyle bozulmalara uğramıştır. Bozulma otokontrolün ortadan kalkmasına geleneksel örgütlenmede olmayan yeni ocak, dede ve babaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Geleneksel inanç sisteminden kopuk olarak dedelik ve babalık iddiası ile hizmet gören inanç önderleri Alevî-Bektaşî zümreyi temelinden uzak bir merkeze yöneltmektedir. Bunun yanında sıkıntılı dönemler yaşayan inanç önderleri, talip toplulukların bulunduğu yerleşim birimlerine gidememişlerdir. Bu sebeple talip topluluğu inancını yaşayamaz hale gelmiştir.

Şehirleşme, modern kültür ve bunlara ek olarak hakim inanç sistemin ortaya koyduğu kimlik baskısı ile Alevî-Bektaşî birey bağlı olduğu inanç zümresinden kopmaktadır. İnanç halkasından kopan bireyler “ötekileşmek”tedir. Ötekileşme sürecindeki birey ya toplumu ve inancı ile arasına duvarlar örerek ateizme yönelmekte veya inanç unsurları ile alakası olmayan bir siyasi örgütlenme ile inanç zümresini temsil ettiğine inanır olmaktadır.

—Bir kısım bireyler de hâkim inanç sistemi olan Sünni İslam içerisinde erimektedir.

Sünni İslam penceresinden bakan bireyler olarak Alevî-Bektaşî vatandaşlarımıza yeni bir kimlik inşa etmek veya yeni bir kıyafet giydirme teşebbüslerimiz asırlardan beri süregelmektedir. Günümüze baktığımızda bu tablonun başarılı olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Toplum olarak Alevî köylerine cami yapıp imam tayin ederek bu insanları bizim diktiğimiz kıyafete girdirebileceğimizi sandık. Belki başarılı olunan örnekler de mevcuttur.

Bir şeyi göremedik veya düşünemedik üç tane Sünni kimlik yaratmak için yüzlerce ötekileştirilmiş insan yarattık. Asıl büyük problemin bu olduğunu düşünüyorum. Özellikle genç kuşak için bu durum çok büyük bir tehlike olarak kapımızdadır.

Naçizane fikrimce, çoğu şeyde geç kalınsa da Alevileri anlamak onlarla bir farklılığımız olmadığını, hatta bize ait olup da unuttuklarımızı bugün elimize veren kardeşlerimiz olduğunu görmemiz gerekir. Bu çalıştayın bunun bir göstergesi olduğuna inanıyorum. Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi “İnsan bilmediğine düşmandır.”

Öncelikle bize ait olan bizim zenginliğimiz olan bu inanç zümresinin inancını anlamamız ve saygı göstermemiz gerekmektedir. Bir bireyin en güçlü direnç göstereceği husus inancının sorgulanmasıdır. İnsanlar asırlardır bu inançla yaşayıp gelebilmişse bunu değiştirmeye, şekillendirmeye hakkımız olmadığını düşünüyorum. Aynı duruma kendimizi de koyarsak daha rahat anlaşılacağından şüphem yok. Allah herkese akıl vermiş. İnsanlar akılları çerçevesinde inanç dünyalarını şekillendirirler. Bu sebeple Alevî kardeşlerimizin aklına saygı duymalıyız.

Biz görmüyoruz veya görmek istemiyoruz diye onlar yok olmuyor. Anadolu’nun onlarca köyünde derleme yapma şansına sahip oldum. Bu köylerin büyük bir çoğunluğunda cami olduğunu söyleyebilirim. Ama bu camilerin karşısında cem evlerinde sabaha kadar süren cem ritüellerini kayıt altına aldım. Bu, bana insanların inançlarını yaşamak için neler yapabileceklerini gösterdi.

Alevî-Bektaşî gençlerinin inanç sisteminden koparılmadan inançlarını yaşamasının ülkenin geleceği açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu gençliğe, bizim her an ihtiyacımız var.

Görerek anladığım bir gerçektir ki Alevî-Bektaşî genç bireyler tartışmaların paralelinde inançlarından uzaklaşıyorlar. Cem evlerinde gençlerin sayısı yok denecek kadar az. Bize ait olanın ötekileşmesine izin veriyoruz. Bu insanlarımızın inançlarını öğrenip yaşabilecekleri şartları yaratmamız gerekmektedir.

Alevî-Bektaşî inanç zümresi Türkiye Cumhuriyeti için büyük bir şanstır. Bugün İran’ın bir Alevi açılımı varsa Anadolu ve Balkanlardaki gençlerimiz eğitim görmek için İran’a bursla gönderiliyorsa. Avrupa ve Amerika’nın görevlileri köy köy dolaşıp derleme projeleri ile Alevî bireylere ulaşıyorsa bizim bu gücü elimizde tutmamız gerekir. İran, Irak, Suriye, Balkanlara kadar yayılan bu büyük inanç zümremize, bize ait olana biz sahip çıkar ve yaşamasına imkân sağlarsak kendimizi daha güçlü kılarız. Biz de onların ülkesinde yaşayan ama bize ait olanda söz sahibi oluruz. Söz söylenen değil, sözü söyleyen oluruz.

Bu söylenilenlerin ortaya çıkarılabilmesi Alevî kimliğinin ve inancının yaşam ortamını sağlamakla olur. Bu yönde çalışmalar yaparken konuşmamın en başında da söylediğim gibi bu inanç sisteminin inanç dünyasına hâkim olan bilim adamlarından yararlanmak gerekir. Bilmediğimiz, anlamak istemediğimiz veya kendi penceremizden algıladığımız inanç zümresi için çözüm üretmenin mümkün olmadığını düşünüyorum. Saygılarımla.


Yüklə 1,05 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin