Artık azda olsa tecrübem var, hemen eşyalarımızı malzemelerimizi yerli, yerine koyuyorum, ıilanada yardım ediyor bana, bu kez dede ya daha çok faydamız olsun istiyorum, o bizi muhabbetiyle şenlendirsin tecrübelerinden tatma keyfi yaşatsın bize yeter. Hızla sandalye ve masamızı konduruyoruz yerine ben oltaları hazır etmeye çalışırken ıliana da kahvelerimizi yapmaya gidiyor.dedemde alıyor yanımdaki yerini kahvelerimiz geldiğinde daha ilk yudumda ısıtıveriyor içimizi öyle,dalıp gidiyorum,gözümü ayıramıyorum sessiz sulardan buradaki son birkaç günüm artık olabildiğince keyifli,olabildiğince güzel,ve faydalı geçirmek istiyorum zamanı,balık tutuyor,oyunlar oynuyor,güzel yemekler ve akşam sefaları yapıyoruz hep birlikte su gibi şarap içiyor,türküler söylüyoruz ara,ara,hayatımın hiçbir dönemimde bu kadar içmemiştim uzunca bir sürede içmem artık herhalde.ohrimin,kimi durgun kimi hırçın hallerine şahit oluyoruz,mavi gözlü aşkım değişken yılın bu zamanı,sakinliğiyle ve insana huzur veren halleriyle en güzel zamanı bana göre ohrid şehrinin ve ohri gölünün çok kalabalık bir dönemde bu kadar büyük bir haz duymazdım büyük ihtimal bu kadar yalnız kalamaz bu kadar rahat içimdeki sıkıntıları dertleri ve Sevinçleri,hayalleri akıtamazdım herhalde,mutluluk ve mutsuzluk iç,içe geçmiş bir halde beynimde Oluşan fırtınaları dindiremiyorum buraya asıl gelme amacından sapmamak için sürekli beyin jimnastiği yapıyor yaşadıklarımı mıh gibi çakmak istiyorum hafızama,en büyük hayalim olan hayatımdan kesitlerle birlikte buraya ve aileme olan sevgimi ölümleştirmek milyonların okumasını ve hafızalarında bana da yer vermesini istiyorum elimden gelse yüzlerce sayfada yazmak istiyorum hikayemi.hayallerime kavuştuğum yani kitaplaştırdıktan sonra hafızamdakileri benim dünyada en mutlu olacağım gündür o gün.evet ışte yaptım ohrim seni yazdım kendimi yazdım aşkımızı yazdım sende oku sende anlat sana olan aşkımı dünyaya o beni bende onu çok sevdim de milyon yaşındayım beni onun kadar sevmedi de,beni birde ondan dinleyin,onun baktığı pencereden bakın bana,eğer bende onun karısının yerinde olsam kıskanırdım bu aşkı ve itiraf etseydi bana da seni bir başka aşkla aldattım deseydi,af edebilir miyim acaba onu bilmiyorum de.içim içime sığmıyor ohrim ayrılık çanlarını duyuyorum,vakit tamam evine dön diyor içimdeki ilahi ses neyin yansıması bu neyin dışa vurumu hangi ruh hali tarif ediyor benim sana olan büyük tutkumu,hangi acıların dışa vuruşusun sen hangi psikolojik durum açıklayacak bana içimdekileri kusma şeklimi son derece aşık olmama rağmen dünya güzeli bir kadına nasıl oluyor da bu kadar doyumsuz olabiliyor kalbim nasıl bu kadar aç sevmeye ve sevilmeye,hangi psikolog hangi profesör hangi ilim dalı bir isim takacak ruhum daki geçmek bilmeden kanayan yarama,ve hangi ilaç derman olacak bana ve hangi düşünür yazacak 41 yıllık otobiyografimi,kim cevaplayacak şimdi benim bitmez tükenmez sorularımı evet ohrim duy beni çalıyor ayrık çanları,belki bir daha hiç susmayacak,göremez isem seni bir daha ömrümün sonuna kadar beklide çaldırtacak beni bir gün,deli divane edecek,maskara edecek hikayemi bilmeyenlere,tanrım kurtar beni bu çıkmazdan içimdeki bu sesi bu isyanı bastır,sonu görünmeyen bir yoldayım,çare ol merhem ol yaralarıma,hayallerimi gerçekleştirmekte gizli saçımın beyazında saklı aşk,ve sihirli bir değnek gerek bana ya sen ol yada olacak birini gönder.ihtiyacım var durulmaya. Ve işte o an tanrım o an, vakit tamam terk ediyorum ohrimi kalbimin yarısını burada bırakarak, tatlı bir fısıltı gibi geliyordu dede nin sesi şimdi çok acı, dönüyoruz evlat diyor ve çalıştırıyor bozulasıca motoru, ıliananın sesi sesiyle irkiliyorum birden tamam mı yani gidiyor musun artık diye soruyor ucu zehir bir ok gibi saplanıyor soru yüreğime, evet ıliana gidiyorum bu maceranın sonu sizleri çok özleyeceğim inşallah tekrar görüşürüz belki de siz gelirsiniz,benim gelip gelemeyeceğim meçhul,yani meçhule gider bu gönül döner mi dönmez mi bilinmez. Kısmet diyor oda. hiç anlamlandıramadım zaten ben bu lafı, küçük bir çocukken şans talih kader kısmeeet, kaderine kısmetine booş yok diye bağırarak şimdilerin kazı, kaznı na benzeyen bir kutunun üstündeki halkacıkları kazıtırdı yirmi beş kuruş karşılığı kutunu içinde kısmetiniz var halkacığı kazıyınca altında yazanı veriyor kutudan çıkarıp, yani yirmi beş kuruşa alıyorsunuz kısmeti, ben ne anlayacağım şimdi bu laftan parayla alınan bir şey olarak kalıyor aklımda kısmet, ılianada kısmet diyor bana, ne yani parayla mı alacağız şimdi bir dahaki buluşabilme ihtimalimizi, öyleyse eğer mümkünü yok benim için, çünkü o kadar param yok benim,ve dahi ederi meçhul bu kısmetin. Suda süzülüşümüz sona eriyor ve kıyıdayız artık hiç içimden gelmiyor malzemeleri taşımak ayaklarım geri, geri gidiyor, zaman dursun istiyorum akmasın ama ne çare az sonra evdeyiz her şey yerli yerinde ve masamıza kuruluyoruz bile mangalda balıklar kocaman tabakta çoban salata şarap bidonu kadehlerde yanında.muhabbetimin harareti sönmüş kasvetli bir hava sigaramın dumanına karışmış hayallerim, dede diyor durgunlaşma torun ölüm yok ya ucunda can bedende olduğu sürece tekrar görüşebilme ihtimalimiz var sen gelirsin biz geliriz sana gelirsem eğer iki şişe çantamda birinde şarabım var birinde ohri hangisini içersen iç ben ne olmazlar gördüm ne mucizelere şahit oldum bana kısacık gelen altmış küsur sene içinde umudunu hiçbir zaman yitirme bak ne güzel karımı seviyorum canlarım,ciğerlerim dediğin iki tane yavrun var emin ol onlar sana yede artar bile,hatırla ıliana nın hikayesini ya öyle bir durum olsaydı,yani ders çıkar bu durumdan kıssadan hisse sana bu, her şeyde bir hayır var inşallah tüm hayallerin gerçekleşir istediklerine sahip olursun inanmak başarmanın yarısı sen başla hikayeni yazmaya elbet bir okuyan bulunur bak iki okuyucun hazır bile ne demiştin bize,benim acılarımı unutma şeklim bu sorunlarla baş etme sekli aşk.o zaman sevmeye devam,savaşa kaldığı yerden devam daha filmin yarısında bile değilsin seyret bakalım sonuna kadar nasıl biter film.ıliana da dedesi gibi teselli etmeye çalışıyor moral veriyor bana uzunca sürüyor sohbetimiz geldiğimden beri ilk kez sarhoş olmaya başladığımı hissediyorum izin isteyerek odama geçiyor ve uyumak için yatıyorum pek kolay olmuyor ama bir süre sonra yorgun düşüp dalıyorum. Sabahın erken vakti, yatarken açık bıraktığım pencereden aldığım egzotik koku bugün her zamankinden farklı ayrılığın kokusu da karışmış içine ve iliklerime kadar işliyor olanca serinliğiyle.bahçesinden kaldığım evin,ohri mi seyrederek ve dolu, dolu geçecek muhabbetle noktalamak istiyorum kalan zamanı günün sonuna doğru dede,nın de yardımları ile tüm ayrıntılar tamam, sadece beklemek kalıyor geriye uçağın kalkış vaktini,ıliana nın hoş bir sürprizi var bana birlikte gezdiğimiz arkadaşlarını davet etmiş benim gideceğimi ve üzgün olduğumu söylemiş ona elimizden geldiğince güzel bir veda gecesi yaparak az da olsa neşelendiririz belki deyip hazırlamış bu planı,gerçektende öyle oluyor,etkileyici zamanlar yaşadım onlarla birlikte herkes kendince bana burayı hatırlatacak hoş armağanlar hazırlamış ,fakat dede vuruyor geceye damgasını bana ohri min harika bir resmini çerçeveletmiş ve avlandığım oltayı da yanına iliştirmişmiş al bakalım torun diyor baktıkça beni ve mavi gözlü kızı hatırlarsın,bu oltayla ohrim de balık avladım dersin,dikkatimi çeken de onların hafızasına da kazıdığım bu isim, mavi gözlü kız, dedem de bundan sonra böyle diyecekmiş ohri,ye, mutlu ediyor beni bu durum, ve aramızdaki arkadaşlara özetlemek için durumu,bir kadını sever gibi,bir gölü bir şehri sevebilirimsiniz diye soruyorum,şaşırıyorlar aniden aklıma gelen bu soru hikayemi özetlemek için kullanabileceğim en güzel söz diyorum kendime..,sen benim saçımın beyazındaki aşksın ohrim bir kadını sever gibi sevdim ben seni,sana bakanları sende yüzenleri,balığından yiyenleri kıskandım,sanki bir kadını kıskanır gibi,sadece benim ol istedim,bencilliğimin zirvesine çıktım yani işte böyle ohrim bir kadın yerine koydum seni,ben seninle karımı aldattım,ikiye böldüm kalbimi,aranızda kaldım ayrı dünyada aşklarım bir yanım bursa da,bir yanım,ohrid de..mavi gözlü aşkım,umuda bakma şeklim hayallerim kahramanı ohrim.sana söz,söz ohrim ölümsüzleştireceğim seni hikayemizi okuyacak herkes.şimdi ayrılıyoruz ama olsun masallarda yaşacak aşkımız kitaplar yazılacak şiirler okunacak hakkımız da sana söz ohrim,mavi gözlü aşkım. Bu benim için güzel, bir o kadarda hüzünlü geçen bir veda partisi oldu geç saatlere kadar, süren eğlence her güzel şeyin bittiği gibi çabucak bitiverdi, keşke acılarda böyle çabucak bitiverse……………………………………………………………………… …yatmaya giderken, ıliana ve dedesine yarın son günüm sabah kahvaltıdan sonra ohrimin kıyılarında gezmek istiyorum tek başına bana izin verir misiniz diyorum onlarda anlayışla karşılayıp elbette nasıl istersen öyle yap diyorlar sabah erkenden kalkıp iniyorum sahile etraf sakin pek fazla insan yok benimde istediğim bu zaten yalnız kalmak dertleşmek son bir defa daha haykırmak ona olan sevgimi ve vedalaşmak,yavaş adımlarla yürüyorum bir yandan da dert ortağımmış gibi ha bire sigarama davranıyorum,havada aksi gibi oldukça serin kollarına atılmak isterdim aslında şimdi derin sularına dalmak balıklarıyla ve yengeçleriyle de vedalaşmak ama mümkün olmuyor olsun böylesi de yeter idare edeceğiz artık saatlerdir buradayım o kadar dalmışım ki açlığımı bile hissetmiyorum doyuruyor beni ohrimin güzelliği olanca sakinliğiyle kucaklıyor sanki bana olan saygısından bu serin ve rüzgarlı sayılabilecek havada durgunluğunu muhafaza edip dayanıyor havanın azizliğine,dizlerim hatırlatıyor bana yorulduğumu ve bir kayanın üzerine oturup gözlerimi dikiyorum engin uçsuz bucaksız masmavi sulara,gökyüzünde uçan kuşlara takılıyor bie ara gözlerim öylesine şahane süzülüyorlar ki ohrimin üstünde,kıskanıyorum onları içlerinden birinin yerine koyuyorum o anda kendimi,herhalde kanatlarım acıyana kadar hiç durmadan uçardım,o kadar uzun hayaller kurmuşum ki satın farkında bile değilim benim burada saatlerdir oturduğumu fark eden balıkçı bir amca geliyor yanıma hayırdır evlat saatlerdir öylece oturuyorsun oracıkta bir derdin mi var kimsin,kimlerdensin diye soruyor,yok amcacım bir derdim yok ıliana ve dedesinin misafiriyim bu benim son günüm öylesine bakıyorum işte suya burada oturup vakit geçirmek istedim sadece diyorum,oda tanıyormuş ıliana ile dedesini peki o zaman selam söyle deyip ayrılıyor yanımdan,bir süre daha oturduktan sonra dönmeğe karar veriyorum merak ederler beni nasıl bahçeden de görünüyor burası zaten müthiş karnım acıktı son akşamımı da balık yiyip şarap içerek ve seyre dalarak geçirmek istiyorum yarın yolculuk var kalbimin öbür yarısına doğru.eve döndüğümde bahçede karşılıyor beni ıliana ve dedesi sahilde saatlerce oturduğum haberi gelmiş balıkçı amca geçerken uğramış öylece oturduğumu söylemiş biraz daha gelmeseydim aramaya gelecek lermiş zamanında döndün yani evlat diyor dede biz mangalı balıkları hazır ettik hadi hazırlan gel masaya diyorlar günün vahametini ve yorgunluğunu atmak için duşa ihtiyacım var birazdan dönerim diyorum,duş ve kıyafet değişikliğinden sonra masadayım,her zamanki gibi ustalığını konuşturmuş ilıana şaheser bir masa hazırlamış dedemde mangalın başında kadehleri dolduruyor hemen ohrinin ve dostluğun şerefine deyip başlıyoruz geceye,dedemin türküleri ayrılığa dair hep aşka dair,ıliana nında mırıldadığını duyuyorum ve bende katılıyorum,mangaldan yükselen dumana karışıyor hüzün dolu sesimiz ve yol alıyor ohri ye doğru,sigaramın dumanıyla karışık ta ciğerlerime kadar çekiyorum mis kokan serin havayı,öyle bir doldurmak istiyorum ki hiç çıkmasın bir daha içimden,ne kadar kaçmak istesem de acı gerçekten,o hazin son bekliyor beni tüm acımasızlığıyla ayrılacağım ohrim den,hiçbir türkü hiçbir mey durduramıyor zamanı onlarda tükenip bitiyor umutlar gibi ve artık iyi geceler deme vakti ıliana dede si ve ohri me,uyku tutmayacak biliyorum bu kasvet bu terk ediş ,bu bitti artık duygusu geceyi zindan edecek bana kırpmayacağım gözümü,bi çıkar yol bulacakmış gibi düşünerek milyon ihtimali akıp gidiyor gece. Ve gelip çatıyor ayrılık vakti bahçe kapısının önünde çalışan aracın motoru özetliyor durumu, ıliana ve dedesi bavulumu bagaja yerleştirmiş bile geçiyor ıliana direksiyona ve hava limanı yolundayız, hiç bitmesini istemediğim bir yol zaman akmasın yada mümkünse olabildiğince ağırlaşsın istiyorum ama nafile ve işte limandayız, bir saat sonra kalkıyor uçağım, önce İstanbul, oradan da otobüsle bursa terminaline, sevdanın biriden ötekine. ve işte o malum ses, Üsküpken, İstanbul gidecek, bilmem kaçıncı sefer sayılı uçağımızın değerli yolcuları, şu anada duymak isteyeceğim en son ses, sarılıp vedalaşıyoruz, dolu, dolu gözlerle, ben daha olayın vahametini üstümden atamadan, lütfen kemerlerinizi bağlayın sesi, OHRİD macerasının bittiğini haykıran ses, artık Türkiye deyim. ve buradan otogara geçiyor bursa otobüsüne biniyorum, İstanbul, bursa arası hiç bu kadar uzun olmamıştı bir an bile düşünmekten alamıyorum kendimi ohrimin serin suları aklımda geceleri kehribar rengi gündüzleri boncuk mavi, mavi gözlü aşkım unutma sakın beni. Ve işte şehri bursam, koşar adım bindiğim taksiyle doğruca evime, kalbimin diğer yarısına öylesine özlemişim ki karımı çocuklarımı içimi sokarcasına sarılıyorum hepsine, onları ne kadar çok sevdiğimi daha iyi anlıyorum şimdi, koyun koyuna uyuyoruz o gece, tanrım bu nasıl bir ikilem, nasıl bir çelişki, her halükarda hasret var İçimde. bir yanım tam oluyor iken öbür yanım eksik. Sabah kahvaltımızda karım soruyor, nasıl geçti gördün ohrini Mutluğusun işe yaradı mı peki diyor. Göreceğiz diyorum hep birlikte göreceğiz. Hafızamda yaşadığım günlerin her bir karesi hemen oturup yazmak istiyorum sayfalarca, yazarken tekrar, tekrar yaşamak istiyorum, aşkımı, binlerce sayfaya dökmek istiyorum mümkün olsa. Dünyanın her bir metrekaresine yaymak, tanrının kaç tane dili varsa evrende o kadar dilde yazmak, mümkün olsa kurda kuşa okutmak. Çektiğim sıkıntılarla, acılarla ve üstümden bir türlü kalkmak bilmeyen bu ağır yükle başa çıkabilme şeklim aslında bu benim, kendi kendimin psikologuyum yani, uzun yılar arayıp bulduğum çarelerin n iyisi aslan, ın kediye boğdurulduğu bir dünyada, başa çıkabilmenin başka da yolu yok zaten duyguların en yücesiyle tamamen yok edemese de, büyük bir kısmından kurtarıyor insanı, yani mevzu,gölü sev, ağacı sev, kuşu sev doğayı sev taşı sev, toprağı sev sev de de neyi seversen sev. Tüm yoğunluğuyla sadece bir kadına bağladığınızda aşkınızı hep öksüz kalıyor bir yanınız yani aldatmanız icap ediyor sevdiğiniz kadını o sizi anlamak istemese de bazen kendininde bir insan olduğunu unutuveriyor tek başına yeteceğine hükmediyor benden başka kimseyi sevemezsin ben sana yeterim diyor yanıldığının farkına vardığında da aldatılmanın ağır bir yük olduğunu düşünüp acımasızca yargılayıp hükmü veriyor hakkınızda uzunca yıllar sürmüş olsada size olan aşkı vazgeçiveriyor sizden benim başıma bunun geldiği için anlatmıyorum karım belli etse de bazen ohri yi benden kıskandığını benim yanımda olmaya devam ediyor gözlem lerim sonucunda vardığım kanı bu eşini bir futbol takımından kıskandığı için boşayan kadın gördüm ben, kocasının ona verdiği aşkla değil de eve getirdiği para kadar değer veren kadınlar gördüm, benimki sadece bir gölle bir şehirle aldatmak karımı daha vahim durumlardaki insanları gördüm işte o sebeple yazmaya karar verdim ohri ye olan aşkımı, yeni bir metot olur belki hikayem ışık tutar belki ihtiyaç sahiplerine, hem kendimi hem de başkalarını mutlu eder belki olasılıklardan biri kesin ben çok mutluyum durumdan. Bugüne kadar yazdığım bir çok şiir bir çok yazıların kimi kağıtların üstünde kimide hafızamda yitip gitti bu sefer öyle olmasına izin vermeyeceğim anlam değeri ne olursa olsun hayata geçmesini sağlayacağım ve inatla haykıracağım her zaman ohrim mavi gözlü aşkım seviyorum seni ve seveceğim gözlerimi yumana kadar, karımı aldatmaya devam edeceğim, buda benim büyük günahım olacak beki ödeyeceğim bedel ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim kim bilir belki ikna edeceğim onu da inandıracağım sana olan aşkıma senle beraber yaşlanacağız senin gölgende olacak belki kabrim taşına yazacaklar şu sözleri… OHRİ, ye olan büyük aşkıyla yasadı ve ona bakarak yumdu gözlerini. belki de çok hazin bir son olacak bir daha sana kavuşmak kısmet olmayacak hasretinden mum gibi eriyip gideceğim, karımı sana tercih edecek ve onunla yaşlanıp onunla veda edeceğim hayata,o zamanda şu sözler olsun mezar taşıma,Eksik kaldı hep bir yanı,özlemle geçirip sayıkladı hep onun adını.her neyse işte ohrim mavi gözlü sevgilim,budur benim arzu halim,sen sev beni bende seni,sen bak bana fısılda,ben anlatırım insanlığa duruşunu,bakışını,an gelip çoşuşunu,geceleri kehribar,gündüzleri boncuk mavi oluşunu.milyon yaşındasın ohrim,kimler geldi kimler geçti hayatından kim bilir ne efsaneler doğurdun, kim bilir ne şehirler ne ülkeler var altında,kaç tane çocuğun oldu kim bilir ne krallar,ne sultanlar,ne padişahlar aşık oldu sana,ve birde naçizane ben,beni de al kollarına sar sarmala ohrim,ihtiyacım var sana,evimin çatısında sana güvercinler büyüteceğim ohrim,kulaklarına fısıldayacağım adını sana her gün birini göndereceğim ta ki senden haber gelinceye dek bana.özlemimi bir dağ gibi büyüteceğim,sığmayacak yaşadığım şehre tüm ülkeye taşacak uzun yolları yırtarak sana kadar ulaşacak inanmadıysan işte o zaman tamam diyeceksin,sevmiş beni hem de çok sevmiş.sende duramayacaksın artık yerinde,gelmek isteyeceksin bana,bütün dünyayı altına alarak burada olacaksın,ve işte zaman dinecek hasretim ve olmadığı kadar mutlu ağlayacağım suyuna akıtacağım gözyaşlarımı seni daha da büyütecek daha da yücelteceğim,ve insanoğlu budur diyecek aşk,Leyla ile mecnun,Ferhat ile şirin,aslı ile kerem,şah cihan ile mümtaz Banu ile birlikte anılacak aşkımız. Ohrim benim mavi gözlü sevgilim. . …………………………….. .HASRET. Hasret dağlar içimi, çare bulunmaz, kanayan yarama merhem olunmaz, bitmez sürer gider bu sevda, önüne nafiledir duvar olunmaz, H.Mazlum . küçük, sevimli, bir o kadarda kasvetli büyükçe antika bir sandık üstünde şark minderleri yastıkları oturulacak şekilde, önü masa şeklinde bir kitaplık üzerinde de bilgisayarım, önünde oturduğum döner koltuktan oluşan bir odam var, dev gibi hayallerimi sevdalarımı aşklarımı sığdırıyorum ben bu odaya zamanımın büyük kısmı orada geçiyor eşim ve çocuklarım yattıktan sonra sabahlara kadar buradayım yazmak için en uygun yer benim için burası 130 metre kare alanlık evimin içinde, şehrin kalabalık gürültüsünden mümkün olduğunca çabuk kaçıp sığınıyorum buraya, sığınağım yani yaşam alanım burası dev gibi alanlarda koskoca şehirde alamadığım kadar rahat nefes alıyorum, içimi en rahat burada boşaltıyorum, gün içinde attığım her adım bir anı bir olay bir şiir canlandırıyor hafızamda biriktiriyorum buraya gelip dökmesem hafızamı çıldıracak gibi oluyorum ve daha rahat daha huzurlu ve daha anlaşılır bil dille yazamam ohrimi ve hikayemi. OHRİ,m sana tutulduğumdan beri,hani şu gençler arasında yeni moda bir laf var ya o geliyor aklıma, neyin kafasını yaşıyorsun işte o geliyor aklıma senin kafanı yaşıyorum ohrim,içmeden sarhoş ediyorsun beni yani duman hep kafam,öylede kalsın mavi gözlü aşkım öylede kalsın ben halimden memnunum.seni mümkün olduğunca net, mümkün olduğunca çok yazacağımve bittiğinde benim kalemim,belki bıraktığım yeren sürdürür hikayemi, karım ve çocuklarım. Belki benim derdim anlaşılır gibi değil bu benim hayata umutla bakma şeklim. ne yapsam da olmuyor ohrim çıkmıyor aklımdan güzelliğin, sensiz dolmuyor kalbim, bir yanı hep eksik, hep yarım kalıyor, sorulara en güzel cevap belki bu, bu benim acımasız dünyayı sevme şeklim. sana kavuşana kadar bu zulüm bu sevda bitmez, bir şeyi deli gibi sevmekse aşk ben hem karımı hem seni öyle delicesine sevdim bazen karım bazen sendim, tonlar etseniz de fark etmez taşır bu yükü bedenim. seni sevmemek bana zülümdür ohrim bir an bile unutmaya kalksa seni beynim kalbim izin vermez hatırlatır, unutturmaz seni, ha birde benim anlattığım gibi kimse anlatamayacak seni, kimsenin aklına gelmeyecek mavi gözlerin, ve hiç kimse bir daha benim kadar çok sevemeyecek seni, ve dahi benimle anılacak yeni ismin mavi gözlü sevgilim. sarı kitap sayfalarına yazıyorum seni, güzelliğine benzetme yapamıyorum, sana benzemeye çalışan her şeyden uzak duruyorum ohri m yok diyorum güzelliğini ifade etme şekli. sen bana sevgini aşılamaya devam et ohri m kalbimde sana yer çok, ve bende en sözleri beklersen aklımda senin isminden daha güzel bir sözcük yok. odama uzun bir yoldan geldim aklımda sen, kalbimde yokluğu yarattığın boşluğun, şimdi kim dolduracak yerini bilmem, hangi şiir hangi söz avutacak beni. ve evet sarı kitap sayfalarına yazıyorum seni en iyi onlar koruyacak asırlarca saklayacak seni, edep kabul etmese de seninle sevişme isteğimi, varsın buda benim edepsizliğim olsun günahsa eğer seni bu kadar şehvetle sevmek, en büyük günahım olsun aşkım, y anayım ateşinle ohrim.ve anlam değerinin ne kadar yüksek olacağı pekte umurumda değil en saf haliyle yazdım nasıl geliyorsa içimden nasıl dökülüyorsa öyle,kimi zaman bağırmak,kimi de küfretmek geliyor içimden kızarsın diye tutuyorum kendimi,tam kazanacakken isyanım,düşüyor aklıma mavi gözlerin,bebeğimin yeni doğmuş hali gibi seviyorum seni,karıma olan aşkım gibi,koparmaya kimselerin kıyamayacağı kadar güzel bir gül gibi,ya işte öyle,geceleri kehribar,gündüzleri,mavi boncuk sevgili.gözlerimi yummadan önce vasiyetname mi de yazmak istiyorum ohrim,ve bırakacağım en büyük miras sen olacaksın çocuklarıma,her şeyimden daha değerlidir diyeceğim size bıraktığım her türlü şeyden daha mukaddes bilin ve her şeyden daha iyi koruyun diyeceğim sizde gelecek nesillere devredin bu mirası sonsuzluğa erişsin diyeceğim milyon yaşında ohrim ve milyon yaşında olsun mirasım diyeceğim,tutarsanız öğüdümü bende onunla ölümsüzleşeceğim,bir gün birileri taaa büyük,büyük,büyük dedemin dedesi yazmış bu hikayeyi,alın sizde okuyun hiç gördünüz mü hiç duydunuz mu böyle büyük bir aşkla seveni desin.ohrim mavi gözlü sevgilim. beni bende bitiren bu şehvet, bu aşk bu tutku ve her gece rüyalarımı süsleyen sana sarılabilme umudu, ya karımın teninde aldığım o koku içinden çıkılmaz na mümkün bir vaziyet yani allak bullak bir ruh hali kimi psikopat kimi sosyopat bir hal alıyor beynim çıldırasım var yani haykırasım var sesimi duyurmak sana ne kakar da imkansız oluyor gecenin bu vakti, sesi söylesem seni haykırsam seni yazsam odamın duvarlarına silinir gider mi korkusu kaplıyor bedenimi avuçlarında sanki bir minik kuş gibi yüreğim yaralı yorgun kırgın ve dahi hastalıklı duruverir senden başka ellere geçerse ohrim mavi gözlü sevgilim buda bitecek biliyorum tek avuntu sarı kitap sayfalarına yazmak seni buda bitecek biliyorum peki ya sonrası, eyvah ya sonrası dağarcığım yetecek mi seni sonsuza kadar yazmaya gücüm yetecek mi seni mahşere taşımaya ohrim yoksa bana kötü bir oyun oynayıp unutturacak mı seni olmasın ohrim hiçbir zaman olmasın kalbimin bir yarısı hep sende kalsın iyi bir dost olsun öbür yarısına aklımdan hiç çıkmasın adın kokun hep kalsın burnumda yediğim aşta içtiğim suda ciğerlerime doldurduğum sigaramda hep senin tadın olsun daha lezzetlisi yok benim için dünyada. ve daha ayrılığın en başındayız şimdiden çöken bu yalnızlık ağrısı gitgide senin ağırlığına mı ulaşır yoksa zamanla küçülür yitip gider mi gözden uzak olan gönüldende ırak olur teorisi doğruluğunu ispat eder mi unutur gidersin be kardeşim diyen dostlarım mı kazanır bu bahsi yoksa ben mi ohrim mavi gözlü sevgilim sen ne dersin. ben derim ki yanılgı sadece sizin kisi ben kazanırım bire on bire bin koyarım yüz yıl daha yaşasam unutmam o güzelliği büyük bir tutku benimkisi havasını suyunu balığını yengecini geceleri kehribar gündüzleri mavi boncuk rengini bir kerecik görseydiniz eğer bir kerecik cesaret dahi edemezdiniz bana unutursun demeye unutuldu mu o güzelim aşk şarkıları buram, buram Anadolu buram, buram tarih, buram, buram Osmanlı kokan o türküler, unutuldu mu bir karış toprağına can verilen şehirler ya aşık Veysel, Karacaoğlan, ve yahut ta cihan şah. Aynen öyle işte unutmam. ne güzel söylüyor bak tamda şu zatı muhterem, ne ben seni unutabildim, ne bu gönlümü avutabildim, unutamam seni unutamam canım unutama gülüm unutamam. . . . UNUTURSAM Gün olurda unutursam seni, atmasın bir daha, dura sıca kalbim. Bakarsa eğer senden başkasına, görmesin, kör ola sıca gözlerim… . .H.Mazlum ……. .. .. .. .. .. . Ve işte tükeniyor ohrim söyleyeceklerimde bitti, bitiyor içimden sana akıtacaklarım bu kadar sürüp gitsin isterdim binlerce sayfa fakat tamam sarı kitap sayfalarına geçme vaktin,ve tekrar buluşmak üzere hoşça kal,geceleri kehribar,gündüzleri boncuk mavim,mavi gözlü sevgilim… .. SON SAYFA YAZISI … Bu kitabı yazarken, başta da söylediğim gibi kaç kez ağladım bilmiyorum, herkesin hayatında çektiği bi takım sıkıntılar vardır elbette benimde sıkıntılarımla baş edebilme şeklim bu işte her zaman insanları anlayıp sevmeye değer vermeye çalıştım. Karşılığında yediğim kazıklar kar kaldı bana çareyi çocuklarımı ve karımı çok sevmekte buldum, doğayı hayvanları ve işte kitabıma konu olan bu gölü sevmekte buldum. onlar bana şimdiye kadar hiç vefasızlık etmedi, çok acı ve zalimce bir söz belki ama bir dostumun kurduğu şu cümle geliyor aklıma bazen hak veriyorum… bir köpeğim vardı, beni severdi ve sadıktı, kimi insanlar girdi hayatıma köpeğim kadar olamadı… yaşadığım bazı acı gerçekler zaman, zaman bana bu lafların doğruluğunu ispatladı, sizlerin hayatında bu lafları doğrulayacak tecrübelerin olmaması dileğiyle… Hakan MAZLUM. .. .. SAÇIMIN BEYAZINDAKİ AŞK ………Bir kadını sever gibi,bir gölü,bir şehri sevebilir misiniz? … . Ben sevdim ve, . .KARIMI OHRİ İLE ALDATTIM. .. …. HAKAN MAZLUM YEŞİL MH. SAĞLIK SK. ERDEM APT. B BLOK N0 20 DAİRE 8 YILDIRIM BURSA CEP.05340719487