Sahih İlmihal



Yüklə 4,89 Mb.
səhifə10/99
tarix16.11.2017
ölçüsü4,89 Mb.
#31882
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   99

MESTLERE MESH


1- Ayakkabılar (Pabuçlar) üzerine mesh: Evs b. Ebi Evs es-Sekafi’den: Rasulullah abdest aldı. Ayakkabıları ve ayakları üzerine meshetti. Ravi Abbad, es-Sekafi’nin şöyle dediğini duymuştur: Ben Rasulullah’ı bir kavmin kuyusuna gelip abdest alarak ayakkabıları ve ayakları üzerine meshettiğini gördüm.248

Son devir âlimleri arasında, ayakkabılar üzerine mesh'in caiz olmaması hükmü yaygındır. Halbuki, Beyhakî'nin Süneninde söylediğinin dışında, bu konuda onların lehine delîl olacak bir şey bilmiyoruz. Beyhakî demiştir ki; "Sabit Sünnet'in tahsis ettiğinin veya kendisinde ihtilafa yer olmayan bir icma' ile sabit olanın dışında aslolan, ayakların yıkanmasının vâcib olmasıdır. Halbuki, ne ayakkabılar üzerine, ne de çoraplar üzerine mesh hususunda bunlardan yâni sünnet veya icmâdan birisi mevcut değildir. Doğrusunu Allah bilir."249

Beyhakî, işte böyle demiştir. Ancak açıkça görüldüğü üzere, çoraplar ve ayakkabılar üzerine mesh'in ispatı hususunda geçen hadisleri bilmezlikten gelerek bu hadislerin bazılarının sahih isnada sahip oldukları geçmişte beyan edildiği halde, eleştiri ortaya koymaları esef vericidir. Bundan dolayı, Hanefî olan Türkmânî; Beyhakî'yi tenkîd ederek "El-Cevherun Nakî’de250 Beyhakî'nin görüşünü reddetmiş ve demiştir ki;

“Yukarda geçtiğine göre Tirmizî, çoraplar ve ayakkabılar üzerine mesh hadisini tashih etmiş ve Muğîre'den Hüzeyl'in rivayet ettiği hadisi de Hasen görmüştür. Bunun gibi, Ebû Musa'dan Dahhak'ın rivayet ettiği hadisi de Hasen derecesinde saymıştır. Ve Ibn Hibbân; Evs hadisine dayanarak, ayakkabılar üzerine mesh'i sahih görmüştür. Ibn Hüzeyme de251; Sığır derisinden yapılan ayakkabılar üzerine mesh konusundaki Ibn Ömer hadisini sahih saymıştır. Zeyd b. EI-Habbâb'ın Sevri’den (İbn Abbâs'a isnâd ederek) rivayet ettiği ve Beyhakî'nin zikrettiği na'leyn üzerine mesh hadisi ceyyid bir hadistir. Bunu, İbn Ömer'den nakleden İbnü'I-Kattân da tashih etmiştir. Şu durumu bildiğin zaman, ayrıca da bu konuda sabit olan hadis'ten sonra artık, şu husustaki ruhsatın kabulünde tereddüd caiz olmaz. Zira; "Hadis sahih olduğu zaman geçerli olan ancak, o şey'e kulak vermek ve ona itaat etmektir."

Üstelik de, Sahâbe'nin uygulaması bu yönde cereyan etmiş ve Râşid Halîfe Ali b. Ebî Talib (R.A.)'de onların önderleri durumunda olmuş ve selef-İ Salih'ten bazı imamlar da (Allah hepsinden razı olsun) biraz önce beyân edildiğine göre, bu yolda yürümüşlerdir. İbn Hazm da (Allah ona rahmet eylesin), Muhallâ isimli eserinde şu yönde ictihad'da bulunmuştur;

Mes'ele: Mestler topukların altında kalacak şekilde kesik olsa bile, üzerlerine meshetmek caiz olur. Bu, Evzaî'nin kavlidir. Rivayet olunduğuna göre Evzaî: Topukların altından kesik olan (topukları örtmeyen) mestler üzerine ihramda olan kimse mesheder, demiştir. Evzaî'den başkası demiştir ki; Mestler topukları örtecek şekilde olurlarsa, ancak o takdirde üzerlerine mesh olunur.252



2- Mestlere mesh etmek; Muğire İbnu Şu'be (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la beraberdim. Bana:

"Ey Muğire, su kabını al!'' emretti. Ben de onu aldım. Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) (la tenhaya gittik. O) benim gözümden kayboldu, kaza-yı hâcet yaptı, (geri döndü). Üzerinde Şâmi bir cübbe vardı. (Abdest almak için hazırlık yaptı. Cübbesinin yenlerini çemreyip) kollarını çıkarmaya çalıştı. Ancak (yenler) dardı. Ellerini (yenlerin uç kısmından geri çıkarıp cübbeyi sırtına koyup kollarını) alttan çıkardı. Ben su döktüm, namaz için abdest aldı. Mestleri üzerine meshetti, sonra namaz kıldı."

Bir diğer rivâyette: "Mestlerini çıkarmada yardımcı olmak için eğildim. Bana:

"Bırak onları, zirâ ben, abdestli olarak mestlerimi giyindim" buyurdu ve üzerlerine meshetti.253

Cerir İbnu Abdillah el-Beceli (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, Cerir, abdest alıp mestleri üzerine meshedince, kendisine:

"Mest üzerine mesh mi yapıyorsun'' diye sormuşlardır. O da:

"Evet demiştir, ben Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı gördüm. Bevletti sonra abdest aldı. (Sıra ayaklarına gelince, yıkamayıp) mestlerinin üzerine meshetti '' dedi.

A'meş der ki: "İbrahim Nehâ'i dedi ki: "Bu hadis, Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallahu anh)'un ashabının hoşuna gidiyordu, çünkü Cerir (radıyallahu anh)'in müslüman oluşu Mâide süresinin nüzülünden sonra idi."254



3- Çoraplara mesh etmek; Mugire (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) abdest aldı ve çoraplarının ve ayakkabılarının üzerine meshetti.255

Ebu Davud dedi ki: Ali b. Ebi Talib, İbn Mesud, Bera b. Azib, Enes b. Malik, Ebu Umame, Sehl b. Sa’d ve Amr b. Hureys dahi çorapları üzerine meshetmiştir. Bu husus Ömer b. El-Hattab ve İbn Abbas’tan da rivayet edilmiştir.256 Bunlara Ukbe Bin Amir, Sad Bin Ebi Vakkas, İbni Ömer ve Bilal’i de (r.a) ekleyebiliriz.257

Çoraplar üzerine mesh, aynı şekilde Tabiînden de menkuldür: Katâde, İbnü'i-Müseyyeb, İbn Cüreyc, Ata, Nehaî, Hasen, Hilâs, İbn Cübeyr ve Nâfi (Allah onlara rahmet eylesin) bunlardandır.258 Çoraplar üzerine mesh hadîsini Ebû Hanîfe, Şafiî, Ahmed b. Hanbel, İshak, Dâvûd-i Zahirî ve ibn Hazm kabul etmişlerdir.

İmam Ahmed Müsnedinde şöyle demektedir; Yahya b. Saîd, Sevr ve Râşid b. Sa'd tarikiyle Sevbân'ın şöyle dediğini nakletmiştir. "Peygamberimiz düşman üzerine küçük bir birlik gönderdi. Soğuktan mutazarrır olan bu birlik geri döndüğünde, Peygamber efendimize soğuk sebebiyle çektikleri sıkıntıdan dolayı şikayette bulundular. Bunun üzerine Peygamber efendimiz Asâib ve Tesahîn üzerine mesh etmelerini emretti."259

Allâme İbn Esîr en'Nihâye isimli eserinde demiştir ki; “Asâib, Amâim'dir (imame, mendil veya hırka İle başa sarılan sarık demektir) zira, baş onunla bağlanır. Tesahîn ise, huffve çorap ve bunların benzerleri, ısınma amacıyla ayağa giyilen şeylerdir. Bu her iki kelimenin de tekili yoktur.”

Ebû Mûsa'l-Eş'arî demiştir ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem abdest aldı ve çorapları ve pabuçları (na'linleri) üzerine meshetti260

Sa’d Bin Abdullah Bin Dırar’dan; Enes Bin Malik r.a abdest aldı ve ince yünden mamül çoraplarına mesh etti.”261

Yahye'l-Bekkâ'dan rivayete göre O; İbn Ömer'in "çoraplar üzerine mesh, mestler üzerine mesh gibidir." dediğini işittim, demiştir."262 Aynısı Enes ve Nafi r.a. den de nakledildi.263

Ebû Hanîfe hastalığı esnasında çorapları üzerine meshetmiş, sonra da ziyaretçilerine, "İnsanları menettiğim şeyi kendim yaptım," demiştir.264

İbrahim en Nehai der ki; “Kim mestlere mesh etmekten yüz çevirirse, bu şeytandandır.”265 Çoraplara meshden yüz çevirmek de böyledir

İmam İbn Hazm, (Allah kabrini nurlandırsın) Muhallâ isimli kitabında şöyle demiştir; “Mesh için derinin şart koşulmasının anlamı yoktur. Zira, bu konuda gelmiş âyet, Sünnet, kıyas ve Sahabi sözü olmadığından çoraplar üzeri-
ne meshi yasaklamak hatadır. Çünkü bu yasaklama, Rasûlullah' tan sabit olan Sünnete ve eserlere muhalefet etmektir. Peygamber aleyhis'selâm, zikrettiğimiz haberlerde mestleri diğerlerinden ayırmadı. Çoraplar üzerine mesh konusunda, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem' e isnâd edilerek gelen hiçbir rivayette kayd ve şart olmaması da bu hususu te'yid eder mâhiyettedir. Bu şekilde bir kayıt ve şart, rivayet edilenlerin ne söylenişinden, ne anlamından, ne de işaretinden anlaşılmaktadır. Ve gayet açıktır ki; Nasslar, bir tahsis edicinin gelmesine kadar umûmu üzere, ve mutlakı takyîd eden bir şey gelinceye kadar da ıtlakı üzere hamlolunur. Ve bu konuda; Umûmu tahsis eden ve mutlakı takyîd eden ne bir hadis'te, ne de bir eserde, hiçbir şey gelmemiştir. Bu bir.

İkincisi ise daha önce arz ettik ki; İmam Ebû Dâvûd Süneninde, çoraplar üzerine mesh konusunu müteaddid Sahâbîlerden hiçbir kayda bağlı olmadan, mutlak olarak rivayet etmiştir. Yine böylece Sahabe ve Tabiîn'den (Allah onların hepsinden razı olsun) çoraplar üzerine mesh konusunda rivayette bulunan her şahıs bu rivayetleri kayıtsız ve şartsız nakletmiştir. Asırların en hayırlısı olan Sahabe asrında rivayetlerin takyidi ma'ruf değildi. Ve üçüncü olarak çorap'ın anlamı; daha önce lügat ve fıkıh imamlarından naklettiğimiz sekliyle, lügat ve örf itibariyle apaçıktır. Hiç kimse; Çorabın na'l şeklinde olmasını, sıklık ve kalınlığını ne mefhûmunda, ne de müsemmâsında şart koşmamıştır. Fıkıh ve lugatta çorabın konumu mutlak olduğuna göre; İnce, kalın, na'linli ve na'linsiz olanına çorap demek doğru ve gerçek olur. Allah iyisini bilir.”



4- Yırtık mest veya yırtık çorap üzerine mesh: Bu konudaki delilimiz, "Aslolan İbâhadır." Prensibidir. Buna rağmen; kim ki, meshi yasaklıyor ve bunların yırtıktan salim olmasını şart koşuyor veya ona bir sınır koyuyorsa bu husus, Peygamberimizin üzerinde ittifak edilen, "Allah'ın Kitabında olmayan her şart bâtıldır." şeklindeki sözü ile reddolunmuştur. Bunun gibi, Sevrî'den gelen sahih rivayete göre Sevrî; “ayağına ilişik olduğu müddetçe onun üzerine mesh et” demiş ve devamla; "Muhacirlerin ve Ensâr'ın mestleri yırtık, yamalı, parça parça değil miydi?" demiştir.266

İbni Hazm demiştir ki; “Mestlerde veya ayaklara giyilen şeyde küçük veya büyük, enine veya boyuna yırtık olur da, ayağın bir kısmı açılırsa bu açıklık, ayağın küçük bir bölümü veya büyük bir bölümü veya her ikisi birden olsa da, bunların hepsi müsavidir. Bütün bunlara rağmen, giyilen mest veya çoraplardan ayaklara bir şey iliştiği müddetçe üzerlerine mesh caizdir. Bu; Süfyânüs'Sevrî'nin, Davud'un, Ebû Sevr'in, İshâk b. Râhuye'nin ve Yezîd b. Harun'un da kavlidir.”267

Sonra; İbn Hazm Mesh'i caiz görmeyen âlimlerin görüşlerini, ihtilaf ve zıtlıklarını beyan etmek suretiyle anlatır ve sonra bunları reddederek bu kavillerin delili olmayan birer görüşten ibaret olduğunu beyan eder. Ve bu konuya şu sözü ile son verir;

"Bu konuda hak ve gerçek olan, Kur'anın açıklayıcısı olan Sünnetin getirdiği hükümdür. Bu da: Üzerlerinde mesh edilecek bir giysi bulunmayan ayakların hükmü, onların yıkanmasıdır. Ve üzerlerinde meshedilecek bir giysi bulunan ayakların hükmü ise, o giyilen şey üzerine mesh edilmesidir. Sünnet bu şekilde gelmiştir (Allah Azze ve Celle buyurur ki; “Rabbin unutkan değildir” (Meryem 64). Ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de bunu öğreterek, mestler üzerine ve ayaklara giyilen şey üzerine meshetmeyi emretmiştir (Mestler ve çoraplar ve bunlardan başkaları, ayaklara giyilen şeyler cümlesindendir.). Ve bunun üzerine, büyük çapta veya daha küçük çap'ta yırtığı olan çoraplar üzerine ve yırtığı olmayan, kırmızı renkte, siyah renkte, beyaz renkte, yeni ve eski çoraplar üzerine mesh olunmuştur: Ve Peygamber efendimiz bunlar arasında bir ayırım da yapmamıştır. Bunların hükmü konusunda din'de bir ihtilaf olsaydı, Cenab-ı Allah Rasûlüne yanlış yaptırmamak için ona doğrusunu vahyederdi. Ve Allah'ın Rasûlü de farz olanı beyan etmeyi ihmal etmezdi. O'nu bundan tenzîh ederiz. Şu duruma göre, her hâl üzere mesh hükmü sıhhat kazanmıştır.

Şeyhu'l-İslâm İbn Teymiyye İhtiyârâtında "İki cihetten birisinde sargılar üzerine mesh caiz olur" demiştir.268 İbn Temîm ve başkası da bunu hikaye etmiştir. Ve yırtık vaziyetteki mest üzerine, bu ismi taşıdığı ve onunla yürümek mümkün olduğu müddetçe mesh'in caiz olacağını söylemiştir ve bu görüş, Şafiî'nin iki görüşünden eski olanı olup, Ebu'l-Berekât ve ulemâ'dan diğerlerinin tercîhi de bu yöndedir. Ben derim ki; İmam Râfiî, (Şerhu'l-Vecîz) isimli eserinde bu görüşü çokluk olan tarafa nisbet etmiş ve bunu delil göstererek demiştir ki; “Meshi mümkün görmemek ruhsat kapısını daraltır. O takdirde uyumlu davranmak vacip olur.269 Allah İmam Râfii'ye rahmet eylesin, görüşünde isabet etmiştir.

5- Üzerine mesh olunan şeyin çıkarılması abdesti bozar mı? Âlimler; Mesti ve benzerini, abdest alıp üzerine meshettik-ten sonra çıkaran kimse hakkında, üç görüş üzerine ihtilaf ettiler:

Birinci görüş: Kişinin abdesti sahihtir ve üzerine bir şey lazım gelmez.

İkinci görüş: Sâdece ayaklarını yıkaması yeterlidir.

Üçüncü görüş: Abdestini yenilemesi gerekir.

Bu görüşlerden her birini Seleften bir grup söylemiştir. Seleften, Peygamberimizin hadislerini Abdür'razzak ve İbn Ebî Şeybe ve Beyhakî nakletmişlerdir.270

Şüphe yoktur ki, tercîhe şayan olan birinci görüştür. Çünkü; Mesh'in ruhsat olmasına ve Allah'tan bir kolaylık bulunmasına münasip olan budur. Bunun dışında bir görüşe sahip olmak, bu hikmete uygun düşmez. Yukarda geçtiği üzere, bundan önceki mes'elede İmam Râfiî'de böyle söylemiştir.

Son iki görüşe üstün tutulabilen iki görüş vardır. Bunlardan birincisi: Râşid Halîfe Ali b. Ebî Tâlib'in ameline uygundur. Sahih bir senedle beyan edildi ki; O abdest bozdu, sonra abdest aldı ve pabuçları üzerine meshetti, sonra onları çıkarttı ve namaz kıldı.

Diğeri: Bunun sahih görüşe uygun olduğudur. Çünkü bir kişi; başına meshetse, sonra tıraş olsa, abdestte ıslanan başının meshini iade etmesi lazım gelmez. Bu görüş, Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye'nin ihtiyar ettiği görüştür. İbn Teymiyye İhtiyârât’ında demiştir ki; Mest ve sarık üzerine mesheden kişinin abdesti, bunların çıkarılmasıyla ve mesh müddetinin sona ermesiyle bozulmaz. Ve o kimse için başını meshetmesi ve ayaklarını yıkaması vacip olmaz. Bu, Hasenü'l-Basrî'nin de takip ettiği yoldur. Bu durum; İmam Ahmed'in mezhebindeki sahih görüşe göre, üzerine meshedilen kılların yok edilmesi gibidir. Ve Cumhur'un kavli de böyledir. İbn Hazm'ın mezhebi de böyledir.271



6- Mesti müddeti ne zaman başlar?; Abdestsizlik hâlinden sonraki mesh'ten İtibaren başlar. delili, sahih hadisler ve Ömer b. El-Hattâb'ın fetvalarıdır.

Sünnet'e gelince; Müslim'in sahihinde, Sünen-i Erbaa'da, Müsnedlerde ve bunların dışındaki hadis mecmualarında Sahâbe'den bir topluluk tarafından rivayet edilen hadislerdir. Bu hadislerde Nebî sallallahu aleyhi ve sellem mesh ile emretmiştir, bazısında mesh'e ruhsat vermiştir, diğerlerinde de mesh'i; mukîm için bir gün bir gece, seferî için de, üç gün üç gece olarak takdir etmiştir.272

İmam Nevevî, (Allah ona rahmet eylesin), Evzaî ve Ebû Sevr'in görüşlerine dayanarak dedi ki; Mesh müddetinin başlangıcı, hadesten sonraki mesh ile başlar. Bu durum, İmam Ahmed ve Davûd tarafından da rivayet edilmiştir. Bu, İbn Münzir'in de ihtiyar ettiği, delil yönünden tercîhe şayan ve seçkin bir rivayettir. Bunun benzeri Ömer b. El-Hattâb (R.A.) tarafından da hikaye olunmuştur.273

Ebû Osman En Nehdî demiştir ki; "Hz. Ömer'in huzurunda bulunduğum bir anda, Sa'd b. Ebî Vakkâs ve İbni Ömer Hâlîfe'ye, mestler üzerine mesh konusunda biri birini şikâyette bulunuyorlardı. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: Tam saatine kadar o günün gece ve gündüzünde mestler üzerine meshedilir."274

Şu gayet açıktır ki, mesh müddeti konusunda Sahâbe'den bütün rivayet edilenler, bizim bildiğimizi doğrular yöndedir. Örnek olmak üzere İbn Ebî Şeybe'nin Amr b. El-Hâris'den rivayetini zikretmek isterim. Amr b. El-Hâris şöyle demiştir: "Abdullah'la beraber Medâin şehrine yolculuk yaptık. Mestlerini çıkartmadan üç gün onların üzerine meshetti.275

7- Mesh müddetinin sona ermesi abdesti bozar mı? Nevevî'ye göre, O kişi üzerine bir şey lâzım gelmez. Her halükârda tahareti sahihtir. Abdestini bozmadığı müddetçe namazını kılar. bu görüş, görüşlerin en kuvvetlisidir. Mezhebine muhalif olmasına rağmen Nevevî de bunu ihtiyar ederek şöyle demiştir:
bu mezheb; Hasen-i Basrî'den, Katâde'den ve Süleyman b. Harb'den İbn Münzir'in hikaye ettiği ve kendisinin de ihtiyar ettiği mezheptir. Bu görüş, muhtar ve en kuvvetlidir, Bunu, Dâvûd'dan bizim ashabımız da hikaye etmiştir.276

İmam Şa'rânî bu görüşü, Mîzan isimli eserinde İmam Mâlik'ten nakletmiştir.277 Ve yine bu görüş; İbni Hazm'a tâbi olarak Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye'nin benimsediği görüştür. İbn Teymiyye, bu görüşün tasvipçileri olarak İbrahim En Nahaî ve İbn Ebî Leylâ’yı da zikretmiştir. Sonra demiştir ki;

“Bu görüş, başkası caiz olmayan bir görüştür. Zira; Mesh müddetinin son bulmasıyla, abdest azalarından veya bunların bazılarından abdest bozulur şeklinde her hangi bir haber intikal etmedi. Peygamberimiz; Misafir olan kimse için üç günden fazla, mukîm için de bir gün bir gece'den fazla meshetmekten men etmistir. Bu hükümden başkasını söyleyen kimse, olmayan şeyi habere idhal etmiş ve Allah'ın Rasûlü'nün söylemediğini de söylemiş olur. Bunu istemeyerek, yanlışlıkla yapan kimse için bir şey lâzım gelmez. Fakat bunu; üzerine delilin mevcudiyetinden sonra, bilerek yaparsa büyük günahlardan bir günahı işlemiş olur. Tahareti ancak, abdesti veya guslü gerektirecek bir hal bozar. Şu duruma göre, tahareti sahîh olan kimseye hades vaki' olmamışsa, o kimse temizdir. Temiz ve pak olan kimseye hades vaki' olmadıkça veya hades vaki' olmadığı halde taharetinin bozulduğuna dâir açık ve kat'î bir nass gelmediği müddetçe namazını kılmak gerekir. Şu husus; Mesh müddeti sona ermiş ancak, hades vaki' olmamış ve abdest a'zasından bir kısmından veya tamamından abdestin bozulduğuna dâir bir kat'iyyet mevcut değil ise, o kimse temizdir, temizliği sona erinceye kadar namazını kılar. Hades vaki' olduğu takdirde, mestlerini ve ayaklarında olanları çıkarır ve abdest alır sonra, başka bir vakit için meshi yeniler278

8- Mestlerin neresine mesh edilir?; Ali (radıyallahu anh) buyurdular ki: "Eğer din insanın fikrine göre olsaydı, mestin altını meshetmek, üstünü meshetmekten evlâ olurdu. Ancak ben Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın mestin üstünü meshettiğini gördüm."279


Yüklə 4,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   99




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin