Zina
Irzın ve neslin korunması şeriatın gayeleri arasında olunca bununla ilgili olarak şeriatta zina haram kılınmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsra: 17/32)
Hatta şeriat; örtünmeyi ve bakışları sakınmayı emredip, namahrem bir kadınla yalnız kalmayı yasaklayarak ve buna benzer kurallarla zinaya yolaçacak ve araç olabilecek her kapıyı kapatmıştır.
Zina eden evli kişi en kötü ve şiddetli ceza ile cezalandırılır. Yaptığı işin kötü sonucunu tatması için, vücudunun her parçası haramdan nasıl zevk almışsa, aynı şekilde eziyet çeksin diye ölünceye kadar taşlanarak recmedilir. Geçerli/sahih bir nikahla daha önce bir kadınla ilişkide bulunmamış zinakara ise şer’i hadler içerisinde gelen en yüksek sayıda -yüz celde- sopa vurulur. Mü’minlerden bir grubun bu cezayı seyretmesiyle içine düştüğü onur kırıcı durum ve yöresinden uzaklaştırılması, tam bir yıl zina ettiği bölgeden başka bir yere gönderilmesiyle yaşadığı utanç ise olayın başka bir boyutudur.
Zina eden erkek ve kadınların Berzah’taki azapları üstü dar, altı geniş tandır şeklindeki bir fırına konulmalarıdır. Altında ateş yakılır ve onlar fırının içinde çıplaktırlar. Üzerlerine ateş gelince bağırarak, neredeyse ağzından çıkacak kadar yükselirler. Ateş hafifleyince tekrar içine dönerler. Kıyamet gününe kadar onlara böyle davranılır.
Kişinin ilerlemiş yaşına, kabre yaklaşmasına ve Allah’ın ona (tevbe için) mühlet vermesine rağmen zina yapmaya devam etmesi bu durumu daha da çirkinleştirir. Ebu Hureyre’den (r.a.) Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Allah, Kıyamet günü üç sınıf insanla konuşmaz, onları temize çıkarmaz ve onların yüzüne bakmaz. Onlar için elem verici bir azap vardır: Zina eden ihtiyar, yalancı hükümdar, kibirlenen fakir.”2116
Kazançların en kötüsü fahişenin zina karşılığı aldığı kazançtır. Kendi bedenini satan kadın, gece yarısı semanın kapıları açıldığında duasının kabulünden yoksundur.2117 ihtiyaç sahibi ve fakir olmak Allah’ın kanunlarını çiğnemek için kesinlikle geçerli bir özür değildir. Eskiden şöyle derlermiş: Hür kadın, aç kalır yine de sütünü satarak (çocuk emzirerek) kazanç elde etmez; nasıl bedenini satsın ki!
Günümüzde fuhuş için her kapı açıktır. Şeytan kendisinin ve dostlarının oyunuyla fuhşa giden yolu kolaylaştırmış, facirler ve günahkarlar da bu yola koyulmuşlar. Süslenerek açılıp saçılmak yaygınlaşmış, bakışları sakınmamak ve harama bakmak çoğunluğun yaptığı bir iş haline gelmiş, kadın ve erkeğin bir arada bulunması her yeri kaplamış, seks filmleri ve müstehcen dergiler piyasayı doldurmuş, kolaylıkla fuhuş yapılabilecek ülkelere yolculuklar artmış, seks ticaretinin yapıldığı pazarlar kurulmuş, ırza tecavüz olayları çoğalmış, zina çocuklarının sayısı ve çocuk aldırma olayları artmış... Ey Allah’ım! Rahmetini, lütfunu ve korumanı dileriz. Katından bizleri onunla kötülüklerden koruyacağın bir himaye dileriz. Kalplerimizi temizlemeni, bizimle haram arasına uzun mesafeler ve aşılmaz engeller koymanı dileriz.
Livata/Homoseksüellik
Livata, Lut kavminin günahıydı. Livata, erkeklerin (kadınları bırakıp) insanların erkekleri ile cinsel ilişki kurmasıdır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Lut’u da (peygamber olaak gönderdik) O, kavmine şöyle demişti: Gerçekten siz, daha önce hiç bir milletin yapmadığı bir hayasızlığı yapıyorsunuz. Sizler, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız?” (Ankebut: 29/29)
İğrençliği, kötülüğü ve tehlikesi sebebiyle bu günahı işleyenleri Allah, başka bir kavim üzerine toplamadığı şu dört çeşit cezayla cezalandırmıştır. Gözlerini kör eder, ülkelerinin altını üstüne getirir, üzerlerine sert taşlar yağdırır ve bir çığlık gönderir.
Livata’nın, İslam şeriatındaki cezası-racih olan görüşe göre-kılıçla öldürmedir. Bu livatayı yapanın cezasıdır. Kendisine livata yapılan ise isteyerek ve kendisi seçerek bu olaya alet olmuşsa aynı şekilde cezalandırılır. İbni Abbas’dan (r.a.) Rasûlulullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dediği rivayet olunmuştur:
“Lut kavminin amelini (livatayı) yapanları bulduğunuz zaman livata yapanı da, kendisine livata yapılanı da öldürün.”2118
Geçmişte olmayıp zamanımızda ortaya çıkan öldürücü aids hastalığı gibi hastalıklar ve salgınlar fuhuş dolayısıyladır.
Şer’i Bir Özür Olmadığı Halde Kadının Kocasından Kendini Sakınması
Ebu Hureyre’den (r.a.) Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Kişi hanımını (ilişki için) yatağına çağırır, hanımı bunu reddeder ve o kişi hanımına kızgın olarak gecelerse sabah oluncaya kadar melekler o kadına lanet eder.”2119
Kadınların çoğu kocasıyla arasında bir anlaşmazlık olduğunda onu kendisiyle birlikte olma hakkında menederek -zannıca- cezalandırır. Oysa bu, kocasının harama (zinaya) düşmesi gibi çok kötü sonuçlara yol açabilir. Ve belki de işler kadının aleyhine döner, kocası onun üzerine ikinci bir hanımla evlenmeyi ciddi olarak düşünmeye başlar. Kadına düşen kocası kendisini talep ettiği zaman, Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem emri gereğince kocasının isteğine cevap vermekte acele etmesidir:
“Kişi hanımını (ilişki için) yatağa çağırınca hanımı deve üzerinde bile olsa inip kocasının bu isteğine cevap versin.”2120
Kocanın da, hasta veya hamile ya da üzgün olduğu durumlarda karısının halini gözönünde bulundurması gerekir. Böylece birliktelikleri devam eder ve ayrılık olmaz.
Kadının Şer’i Bir Gerekçe Olmadan Kocasından Boşanmak İstemesi
Kadınlardan çoğu en ufak bir anlaşmazlık anında kocalarından hemen boşanma isteğinde bulunur. Ya da kocası istediği malı/parayı kendisine vermeyince boşanmak ister. Kadın, bozguncu bazı arkadaşları veya komşularınca yönlendirilmiş olabilir. Bazen de sinir bozucu sözlerle kocasına meydan okur, “Erkeksen boşa beni” der.
Boşanmanın, ailenin dağılması ve çocukların başıboş kalması gibi oldukça kötü sonuçlar doğurduğu bilinen bir şeydir. Belki de kadın, pişmanlığın artık fayda vermeyeceği bir noktada yaptığına pişman olur. Şeriatın bunu haram kılmasındaki hikmet böyle durumlarda ortaya çıkar. Sevban’dan (r.a) Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğu rivayet edilir:
“Hiç bir kötülük olmadığı halde kocasından kendisini boşamasını isteyen kadına cennet kokusu haram olur.”2121
Yine Ukbe İbni Amir’den (r.a.) Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurduğu rivayet edilir: “Kocalarından kendilerini boşamalarını, kendilerini bırakmalarını isteyen kadınlar münafıklardır.”2122
Kocanın namazı terketmesi, devamlı uyuşturucu veya içki kullanması, kadını haram bir işe zorlaması, işkence ederek zulmetmesi ya da şer’i haklarından alıkoyması gibi şeriatça geçerli bir gerekçe olur ve kocaya nasihat fayda vermez, düzelmesi için verilen uğraşlar boşa çıkarsa bu durumda kadının dinini ve kendi nefsini kurtarmak için boşanmak istemesinde bir sakınca yoktur.
Dostları ilə paylaş: |