Sahih İlmihal



Yüklə 4,89 Mb.
səhifə84/99
tarix16.11.2017
ölçüsü4,89 Mb.
#31882
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   99

Bir mecliste üç talak:


Rükane Bin Abdi Yezid karısını bir mecliste üç defa boşadı. Sonra ona acıdı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona;

“Onu nasıl boşadın?” diye sordu. Rukane;

“Onu üç talakla boşadım.” Dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;

“Bir mecliste mi?” dedi. Rukane;

“Evet” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem;

“Onlar bir talak sayılır, istersen onu döndür” buyurdu.2289

İbni Abbas r.a. talağın sadece temizlik anında olabileceğini söylerdi.2290

İmam Ahmed Bin Hanbel ve Tirmizi bu rivayetlerin sahih olduğunu belirtmişlerdir. Abdurrazzak ve Ebu Davud’un rivayetinde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem; “Kadınları boşamak istediğiniz zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti sayın”(Talak 1) ayetini de okumuştur.2291


Mut’a Nikahı:


Mut’a nikâhı, bir kadınla ücret karşılığında belli bir vakit için evlenmektir. Câhiliyye devrinden kalan bir nikâh şeklidir.

Bu nikâha, İslâm’ın ilk yıllarında ve bilhassa harp zamanlarında, uzun zaman kadınlardan uzak kalan askerler için izin verilmişti. Hayber savaşına kadar mubah olan mut’a nikâhı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in sünneti ile yasaklanıp haram kılınmıştır.

Konu ile ilgili olarak Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurur:

"Ey insanlar! Ben size mut’a nikâhı ile kadınlardan faydalanmanız için izin vermiştim. Şüphesiz ki Allâh, bunu kıyâmete kadar haram kılmıştır. Kimin yanında bunlardan bir kadın varsa, hemen onu serbest bıraksın, onlara verdiği şeylerden hiçbir şeyi geri almasın!.."2292

Hz. Ali (r.a.), İbn-i Abbas (r. anhümâ)’ya şöyle demişti: "Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem, mut’a nikâhından ve ehil merkeblerin etlerini yemekten Hayber’in fethi günü bizleri menetti."2293

Mut’a nikâhı, zinâdan başka bir şey değildir.


Hulle:


Bir erkeğin hanımı üzerinde üç defa boşama yetkisi vardır. Üç boşama salâhiyetini de kullanıp hanımından ayrılan erkek, aynı kadınla tekrar evlenemez. Ancak kadın, başka bir kocaya gider de, günün birinde ondan boşanır veya kocası vefat ederse, gereken iddeti bekledikten sonra, birinci koca onunla tekrar evlenebilir. Aksi halde evlenmesi mümkün değildir.

İşte kadına eski kocasına yeniden dönme imkânı sağlayan bu ara evliliğine hulle denir. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur:

"Yine erkek, karısını üçüncü defa olarak boşarsa, bundan sonra kadın kendinden başka bir erkeğe nikâhlanıp varıncaya kadar ona helâl olmaz. Bununla birlikte, eğer bu yeni koca da onu boşarsa, onlar Allâh’ın sınırlarını ayakta tutacaklarını sanırlarsa, birbirlerine dönmelerinde hiçbiri hakkında bir sakınca yoktur."( Bakara, 230)

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz de bir hadîs-i şerîflerinde: "... Allâh Teâlâ, hulle yapana da ve kendisi için hulle yapılana da lânet etsin!."2294 buyurur.

Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Bir adam hanımını üç  talakla boşadı. Kadınla bir başka adam evlendi, ancak bu adam da kadını temasdan önce boşadı. (Kadın tekrar önceki kocasına dönmek istemişti.) Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bu hususta soruldu.

"Hayır! İkincisi kadının balcığından  tatmadıkça önceki tadamaz!"  buyurdular."2295

Hulle, yapılsın diye değil, erkeklik haysiyetini düşüreceği için bu yola tevessül edilmesin diye konulan şartlı bir cezâdır. Erkeğin nikâhı hafife almaması ve evliliğin devamının sağlanması için konulmuş, ağır ve caydırıcı ilâhî tedbirdir. Ayrıca hulle, erkeğin, hile yapıp kendi nefsânî arzularına göre dîni istismâr etmesini önleyerek, kadının hakkını korumaktır. Zîrâ erkek için en zor şey, hanımının başka biriyle evlenip beraber kalmasıdır.

İslâm’da evlenme, karşılıklı huzûr, sevgi ve şefkat üzerine kurulmuştur. Muvakkat (geçici) nikâh, mûteber değildir. Nikâhın devamlı olması, âile birliğinin kurulması ve çocuğun yetiştirilip terbiye edilmesi, İslâm’ın en önem verdiği husûslardandır. Üç talâkla boşanan çiftler, bütün bu ulvî gâyeleri hiçe sayarak nikâh ni’metini tepmektedirler. Bunun cezâsı olarak, boşanmanın bütün haklarını kullanan bu çiftler, birbirleriyle tekrar evlenemezler. Boşandıktan sonra, hiçbir engelle karşılaşmadan aynı kişilerin yeniden birbirleriyle evlenmesi, boşanma hâdiselerini çoğaltır. Bu ise, âilede yaralar açar, toplumun düzenini ve âhengini bozar.


Lian


İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Allah Teala hazretleri'nin (Tebük Seferi'nden geri kalmaları sebebiyle) tevbelerini kabul edip affettiği üç kişiden biri olan Hilal İbnu Ümeyye (radıyallahu anh) geldi. (Anlattığına göre) tarlasından evine yatsı vaktinde dönmüştü. Hanımının yanında bir adam buldu. Manzarayı gözleriyle görmüş, kulaklarıyla işitmişti. Sabah oluncaya kadar adamı ürkütüp telaşlandırmadı. Sabah olunca doğru Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına gitti.

"Ey Allah'ın Resulü dedi, ben aileme geceleyin dönmüştüm, yanlarında bir adam buldum. Üstelik gözlerimle gördüm, kulaklarımla işittim."

Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) getirdiği bu haberden hoşlanmadı,  adama karşı sert davrandı. Bunun üzerine:

"Kendi hanımlarına zina isnad eden, ancak, kendisinden başka şahidi bulunmayan kimse ise, doğru söylediğine dair Allah adına yemin ederek dört defa şahitlik eder. Beşinci şahitliğinde ise, eğer yalan söylüyorsa Allah'ın  lanetinin kendi üzerine olmasını ister. Kadının Allah adına yemin ederek kocasının yalan söylediğine dair dört defa şahidlik etmesi ve beşinci şahitliğinde, eğer kocası doğru söylüyorsa Allah'ın lanetinin kendi üzerine olmasını istemesi, onun hakkındaki cezayı kaldırır" (Nur 6-9) mealindeki ayet nazil oldu. Vahiy hali Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın üzerinden kalkınca:

"Ey Hilal, müjde! Allah senin için bir kurtuluş ve kurtuluş yolu gösterdi" buyurdular. Hilal:

"Ben Rabbim Teala hazretleri'nden bunu ümid ediyordum!" dedi. Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Kadına adam gönderin gelsin!" emretti. Kadın geldi. Ayet-i kerimeyi Rasulullah ona okudu. İkisine de meselenin ciddiyetini hatırlattı ve ahiret azabının dünyadaki azabtan daha şidetli olacağını haber verdi. Bunun üzerine Hilal:

"Vallahi kadın hakkında doğruyu söyledim!" dedi. Kadın da:

"Hayır yalan söyledin!" dedi. Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm:

"Aranızda lanetleşin!" emretti. Hilal'e: "Şehadet getir!" dendi. O  da doğru söylediğine dair dört kere Allah'a şehadet etti. Beşinci sefer olunca kendisine:

"Ey Hilal, Allah'tan kork, zira dünya azabı ahiret azabından pek hafiftir, senin bu yaptığın, üzerine azabı vacib kılmaktadır!" dendi. O yine:

"Allah'a yemin olsun, ona iftira ediyorum diye bana celde yapılmadığı gibi, Allah da onun sebebiyle bana  azab vermeyecektir!" dedi ve "Eğer yalancı ise, Allah'ın laneti üzerine olsun!" diye beşinci kere şehadette bulundu.

Sonra kadına: "Şehadet getir!" dendi. Kadın da: "Hilal yalancıdır" diye dört kere Allah'a şehadette bulundu. Beşinci şehadete sıra gelince, kadına:

"Allah'tan kork, zira dünyadaki azab ahiret azabından hafiftir. Bu yaptığın, üzerine azabı vacib kılmaktadır!"  dendi. Kadıncağız bir müddet durakladı: Sonra:

"Kavmimi, geri kalan zamanlarda rezil rüsvay edemem!" dedi ve beşinci defa: "Hilal doğru söyledi ise Allah'ın gazabı üzerime olsun!" diye şehadette bulundu.

Bunun üzerine Aleyhissalâtu vesselâm aralarını ayırdı. Kadının çocuğunun babasının adıyla  çağrılmamasına, kadına zina isnad edilmesine, çocuğa  da veled-i zina denmemesine, kim kadına veya çocuğa böyle bir isnadda bulunacak olursa hadd-i kazfe maruz kalacağına hükmetti. Keza bunlar ne boşanma ne de ölüm sebebiyle ayrılmadıkları için Hilal üzerinde, ne kadın için mesken  ne de çocuk için nafaka mesuliyeti olmadığına hükmetti. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Eğer kadın  kızılımsı, kabaları etsiz, sivri omuzlu, iki  kabası sivri, bacakları ince bir çocuk dünyaya getirirse, bu çocuk Hilal'dendir. Eğer esmer, kısa saçı, iri yapılı, iri bacaklı, iri kabalı bir çocuk dünyaya getirirse bu çocuk, zina nisbet edilen şahsa aittir" buyurdular. Gerçekten kadın esmer renkli, kısa saçlı, iri yapılı,  iri bacaklı, iri kabalı bir çocuk doğurdu. Aleyhissalâtu vesselâm:

"Eğer (şehadetlerle yapılan) yeminler olmasaydı benimle o kadın arasında mesele olacaktı" buyurdular. İkrime der ki: "Kadının çocuğu bundan sonra Mudar üzerine emîr oldu, tesmiyede babasına nisbet edilmezdi.2296



Îla:

Enes (radıyallahu anh)'in anlattığına göre, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i bir at yere atmıştı. Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın (sağ) tarafı veya (sağ) omuzu ezildi. Bu O'na ayakta duramayacak kadar ızdırab verdi. O sıralarda hanımlarını da bir ay müddetle terketti. Bu esnada, hurma kütüğünden yapılmış bir merdivenle çıkılan tenezzüh odasına (meşrübe) çekildi. Ashâb (radıyallahu anhum ecmaîn) kendisine "geçmiş olsun" ziyaretine geliyorlardı. Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) oturarak namaz kılardı, onlar ise ayakta durarak namaza uymuşlardı. Selâmı verince şöyle dedi:

"İmam, kendisine uyulmak için vardır. Öyle ise ayakta namaz kıldırıyorsa siz de ayakta kılın, şâyet oturarak kıldırıyorsa siz de oturarak kılın, imam rükuya varmadan rükuya gitmeyin, o başını kaldırmadan siz de kaldırmayın."

Râvi der ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ayın 29'unda meşrübeden indi. Ashâb:

"Ey Allah'ın Resulü, sen bir aylık bir müddet için îlâ'ya (ayrı kalmaya) karar vermiştin" dediler. Onlara:

"Bu ay yirmi dokuz gündür" cevabını verdi."2297

İbnu Ömer (radıyallahu anh), "Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer erkekler (o müddet içinde kefaret yaparak zevcelerine) dönerlerse şüphe yok ki Allah cidden gafur ve rahîmdir..." (Bakara: 2/226) âyetinin açıklaması ile alakalı olarak) şöyle demiştir: "Ayette zikretilen) dört ay geçtikten sonra ya rücu etmek veya boşamak üzere zevc tevkif olunur. Îlâ yapan fiilen boşamayınca (bu müddetin dolmasıyla) boşanma husule gelmez." Bu görüş, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Ebu'd-Derda ve Hz. Aişe (radıyallahu anhüm ecmaîn)'den ve Ashab'tan on iki kişiden de rivayet edilmiştir.2298

Ali r.a. buyurmuştur ki: "Bir kimse hanımına yaklaşmamaya yemin ederse (îlâ'ya karar verirse), bundan boşanma hâsıl olmaz. Dört aylık müddet geçince, îlâ yapan koca tevkif olunur, ya boşar ya da kefaret ödeyerek rücu eder."2299


Yüklə 4,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   99




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin