Sayı: 04.01.2013
Sayın Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN
ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI
Bilindiği üzere Türkiye ve Azerbaycan’ın, özünde ise Türk düşmanlarının birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya yönelik politikalarının en büyük aracı, sözde Ermeni soykırımı iddiasıdır. Türk Milleti karşısında duydukları tarihsel eziklik ve kendi tarihlerindeki soykırım olaylarının ağırlığı altında ezilen bu bedbahtlar, büyük kıskançlık besledikleri, başarılarla dolu temiz Türk Tarihini bu yolla “kirli” göstermeye çalışmakta ve bunun için de, gerek parlamentolarında, gerekse yerel meclislerinde kanunlar ve kararlar çıkartmaktadırlar. Hiçbir tarihsel gerçeğe ve bilimsel araştırmaya dayanmayan bu kanun ve kararların, gerçek dışı olduğu 1948 tarihli “Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi”nde yapılan tanımdan da açıkça anlaşılmaktadır. Buna göre soykırım; “ırk, milliyet, etnik ve din farklılıkları nedeniyle insan gruplarının yok edilmesi” olayıdır. 1950 yılında Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmedeki tanıma en uygun olaylar; Nazilerin Yahudi ve diğer etnik gruplara karşı giriştikleri kitlesel kıyım, 1954-1962 yılları arasında Fransızların Cezayir’de, Cezayirlilere yapmış oldukları kıyımlar, 1965-1966 yıllarında Endonezya’da yapılan kitlesel yok etme, 1975-1979 yılları arasında Kamboçya’da Kamboçyalılara yapılan katliam, 1991’den sonra Bosna-Hersek ile Kosova’da binlerce Müslüman’ın Sırp vahşetine maruz kalmasıdır. Bu tanım çerçevesinde değerlendirilmesi gereken ve tarihsel süreçte en yakın Soykırım (insan grubunun yok edilmesi) olayı, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da bulunan Hocalı Kasabasında yaşanmıştır.
Karabağ Bölgesi Ermenilerin işgaline uğramadan önce Hocalı’da 7000 Azerbaycan Türk’ü yaşamaktaydı. Halkın bir kısmının Ermeni zulmünden kaçmasından sonra, Azerbaycan Türk nüfusu 3000’e düşen Hocalı sokakları, kan gölüne dönmüş ve Türk nüfusun 613’ü vahşice katledilmiştir. Öldürülenler arasında 106 kadın, 63 çocuk ve 70 ihtiyarın başları kesilmiş, gözleri oyulmuş, derileri yüzülmüştür. Hamile kadınların karınları süngüyle parçalanarak ceninleri ana rahminden süngüyle çıkarılmış, 487 kişi sakat bırakılmıştır. 1275 kişi esir alınmış ancak bugüne kadar esaret altındaki bu insanların akıbetleri hakkında hiçbir bilgi alınamamıştır. 1992 yılı 25 Şubatı 26 Şubata bağlayan gece, insanlığa karşı işlenmiş en gaddar, en acımasız toplu terör olaylarından biri olan “Hocalı Katliamı” ile Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde bulunan Hocalı yeryüzünden silinmiştir. (Dikkate şayandır ki; 3000 kişinin bulunduğu Hocalı’da Ermeni katillerce öldürülen, esaret sonucu kaybolan ve sakat bırakılan insan sayısı 2375’tir.) Üstelik yabancı basın da olayları gözlemlemiş, 3 Mart 1992’de BBC Morning News saat 07:37 yayınında durumu şöyle aksettirmiştir: “Canlı yayın muhabirimiz 100’den fazla Azerbaycanlı erkek, kadın ve bebek olmak üzere çocuk cesetleri gördüğünü ve bunların başına yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldüğünü rapor ediyor...”. 16 Mart 1992 tarihli Newsweek’te Pascal Privat ve Steve Le Vine tarafından hazırlanan haberde katliam şu şekilde yansıtılmıştır: “Geçtiğimiz hafta Azerbaycan yine morgun mahzeni gibiydi. Bir camiinin arkasına geçici olarak kurulmuş morga sürüklenerek getirilmiş düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler... Bunlar 25 ve 26 Şubat tarihinde Ermeni kuvvetleri tarafından istila edilen Dağlık Karabağ Bölgesindeki Hocalı Kasabasının sakinleriydi. Cesetlerin çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu, bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü”. 7 Mayıs 2003’te İngiltere’de yaşayan Azerbaycanlıları temsil eden “Vatan” örgütünün gönderdiği mektuba, Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İşbirliği Komitesi’nden gelen cevaben; “İngiliz Hükümeti’nin Hocalı katliamını çok taraflı olarak incelediği ve Ermeni askerlerinin yaptıkları katliamı “İnsanlığa karşı işlenmiş suç” olarak kabul ettiği” belirtildi. Ayrıca ABD Kongresi’nin Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Don Barton, Kongreyi “Hocalı Soykırımı’nı tanımaya çağırmış ve Temsilciler Kurulu’nun toplantısında yaptığı konuşmada “Dünyadaki tüm toplumlar bunu bilmeli ve hatırlamalıdır. ABD Kongresi, Hocalı soykırımını tanımakla uluslararası toplumun uzun yıllardan beri bu konuyla ilgili sessizliğini bozacaktır” demiştir.
Tarihteki en büyük ve en kanlı insanlık suçlarından biri olan Hocalı Soykırımının tarihin kara ve tozlu raflarına kaldırılmasına ve unutulmasına izin verilmemesi gerektiği inancındayız. Zira Türkiye’yi “SOYKIRIM” iddiaları ile suçlayan, gerçekte nasıl birer insanlık dışı cani oldukları belgelerle sabit olan bu katillerin suçlarını kendi yüzlerine ve çifte standartlarla destek olanların yüzlerine ve vicdanlarına haykırmak gerekmektedir. Bunun yollarından biri de, hukuki alt yapısı olan, video kayıtları, fotoğrafları, canlı şahitleriyle ispat edilmiş bulunan bu insanlık suçunun “SOYKIRIM” olduğuna ve “Hocalı Soykırımının tanınmasına, suçluların cezalandırılmasına ve Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesine” ilişkin olarak sizin önderliğinizde Belediye Meclisinizce karar alınması ve bu Meclis kararının tüm dünyaya duyurulmasıdır.
Haydar Aliyev’in “Bir Millet İki Devlet” ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, kederi kederimizdir” düsturu doğrultusunda Hocalı’da Ermenilerce yapılan katliamın “SOYKIRIM” olarak tanınmasına ilişkin meclis kararı alınması, Türkiye ve Dünya kamuoyuna duyurulması için gereğini bilgilerinize arz ederiz.
ESKİŞEHİR AZERBAYCANLILAR DERNEĞİ BAŞKANI
Uzm. Ecz. Cavid AYDIN
Dostları ilə paylaş: |