Sayın Cumhurbaşkanım, Zatıâlinizi şahsım, Yükseköğretim Kurulu ve üniversite rektörlerimiz adına hürmetle selamlıyorum.
Bugün müstesna bir gün, önce Yükseköğretim Kurulu üyeleri ve şimdi rektörlerimizle buluşmanız yükseköğretim camiası için gerçekten teşvik edici ve onurlandırıcı bir durum, teşekkür ederiz.
Sayın Cumhurbaşkanım, son yıllarda yükseköğretimde çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bilindiği üzere Cumhuriyet döneminde 33 yılında İstanbul Darülfünun’un İstanbul Üniversitesine dönüştürülerek ilk üniversite kurulmuştur. 33’ten 2003 yılına kadar geçen 70 yıl içinde ülkemizde 77 üniversite kuruldu. 2003 ve 2014 yıllarını yükseköğretimdeki bazı göstergeler bakımından karşılaştıracak olursak 2003’te 77 olan üniversite sayısı 2014’te 176’ya ulaşmıştır, son 11 yıl içinde 99 üniversite kurulmuştur. Öğrenci sayısı bakımından bir karşılaştırma yapılırsa, öğrenci sayısı 5,5 milyona ulaşmıştır. Böylece bu dönemde öğrenci sayısı da üç kat artırmıştır. Öğretim elemanı sayısı ise yaklaşık yine bu dönemler arasında iki kat artış göstermiştir.
Türk yükseköğretim tarihini inceleyen gelecek çağın tarihçileri 2003-2014 yılları arasındaki dönemi yükseköğretim tarihimizin olağanüstü sıçrama yılları olarak nitelendireceklerdir. Bu başarı hiç şüphesiz liderliğinizdeki siyasi irade sonucunda gerçekleşmiştir. Elbette bu sayısal, niceliksel, kemiyet itibariyle büyümeye niteliksel büyümenin, kalitede de ilerlemenin keyfiyet itibariyle de daha iyileşmenin eşlik etmesi konusunda bizlere, Yükseköğretim Kuruluna ve üniversitelere şimdi büyük bir görev düşmektedir. Bu görevin yerine getirilmesinde de Cumhurbaşkanlığımızın desteğinin sürmesinin bizler için hayati öneme sahip olduğunu belirtmek isteriz.
Sayın Cumhurbaşkanım, Cumhuriyet döneminde 33’te, 46’da, 60’ta, 73’te ve son olarak 81’de yükseköğretim alanında yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerin ya tek parti döneminde ya da askeri darbelerin ardından gerçekleşmesi dikkat çekicidir. Sonuncu düzenleme olan 81’deki 2547 Sayılı Kanun ise 34 yıldır bütün eleştirilere rağmen en uzun süren düzenleme olmuştur. Bu düzenlemenin uzun süre yaşamakta oluşu icra ettiği fonksiyona yükseköğretim sistemimizin ihtiyacıyla da bağlantılıdır. Bugün başta YÖK olmak üzere yükseköğretim kurumlarına düşen köklü yasal değişiklikler yapılana dek bugünkü imkanlar ve şartlarda bu kurumlarda demokrasinin ve bilimsel davranış kültürünün içselleştirilmesine çalışmak, mevcut yasal çerçevede yükseköğretimdeki uygulamalardan kaynaklanan yanlışları düzelterek yapılabilenin en doğrusunu ortaya koymaktır.
Sayın Cumhurbaşkanı, malumunuzdur medeniyeti inşa eden bir millet ve her medeniyetin özünü teşkil eden bir kültür vardır. Bilim, sanat, felsefe ve diğer bilgi alanlarının tümü bu kültürü oluşturmaktadır. Üniversite kültürü üreten ve yaşatan en önemli kurumdur. Varlık hakkında topyekun bilme etkinliğimizle ulaştığımız doğru bilgiye hakikat diyoruz. Üniversitenin gıdası öncelikle hakikattir. Evet, bilgi bir güçtür ve insanlık bunu günümüz dünyasında en acımasız bir şekilde öğreniyor ve yaşıyor. Ama bilgi kadim kültürümüzden beri aynı zamanda bir erdemdir, fazilettir, doğru eylem doğru bilgiye dayanır. Bilgi, ancak erdemle ilişkilendirildiği takdirde insanlığı yüceltir.
Sayın Cumhurbaşkanım, üniversite bilgi kurumudur, bilgiyi üretir, öğretir ve topluma yayar. Ülkelerin güçleri bilgi üretme, kullanma ve insan gücü yetiştirme kapasitesiyle ölçülür olmuştur. En gelişmiş ülkeler, en gelişmiş yükseköğretim kurumuna sahip ülkelerdir. Çünkü ülkelerin kalkınmaları, gelişmeleri büyük ölçüde üniversitelerin gücüne bağlıdır.
Yukarıda ifade edildiği üzere son 10 yılda yükseköğretim alanında ülkemizde büyük bir genişleme gerçekleştirilmiştir. Her ne kadar yoğun eleştirilere maruz bırakılsa ve zaman zaman yükseköğretimin taşralaşmasıyla itham edilse de, bu aşamanın yükseköğretim sistemimizin hayati tıkanıklığının aşılmasına yardımcı olduğu aşikardır. Şimdi yatay gelişmenin yanı sıra derinleşmek durumundayız. Derinleşmeyle daha çok bilim ve teknoloji üretmeyi, daha nitelikli eğitim-öğretim yapmayı, ülkemize daha iyi yükseköğretim hizmeti vermeyi ve Türkiye’nin geleceğine daha çok katkı yapmayı kastediyoruz. Yakın gelecekte büyük illerimizin yanı sıra Anadolu bozkırlarında da dünya çapında bilim ve teknoloji üretilebileceğinin güçlü umudu ve beklentisi içerisindeyiz.
Sayın Cumhurbaşkanım, uluslararası ölçekte bilim ve teknoloji üretebilen, teknolojiyi toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürebilen, ülkenin ihtiyaç duyduğu yüksek nitelikli insan gücünü yetiştirebilen, yenilikçilik ve girişimcilik kabiliyeti kazandırabilen, küresel ölçekte cazibe merkezi haline gelmiş, faaliyetlerinin her aşamasında toplumun değerlerini ve ülkesinin yararını gözeten, erdem ve refah toplumu kurmayı amaçlayan, sürdürülebilir bir yükseköğretim sistemi oluşturmayı hedeflemekteyiz.
Sayın Cumhurbaşkanım; yükseköğretim sistemimizin elbette çeşitli sorunları bulunmaktadır. Sorunlar gelişmenin dinamiğidir. Hayat, bir sorun çözülme sürecidir. Bizler yükseköğretim yönetiminde sorumluluk yüklenmiş kişiler olarak sorunlardan şikayet etme konumunda değil sorunları çözme ve yükseköğretimin Türkiye’nin geleceğine en etkin biçimde katkı yapması için bütün imkanlarımızı seferber etme durumunda olduğumuzun bilincindeyiz.
Sayın Cumhurbaşkanım; huzurunuzdaki rektörlerimizin ve bütün akademik camianın topluma karşı olan sorumluluklarını yerine getirme bilinci içinde olduklarını size iletmek isterim. Bugün ulaştığımız yükseköğretim kapasitesiyle akademik camianın gayretlerinin yakın gelecekte meyvelerini vereceği ümidi içerisindeyiz.
Bu ziyaretiniz bir kez daha bilime ve bilim insanına verdiğiniz ehemmiyetin işareti olmuştur. Topluma faydalı ilmi çalışmalar yapma arzumuzu güçlendirdiniz. Yükseköğretime şimdiye kadar verdiğiniz desteğin artarak süreceğinden hiçbir kuşkumuz yoktur.
Konuşmamı bitirirken tekrar teşrifleriniz ile bütün yükseköğretim camiasını cesaretlendirdiğinizi ifade eder hürmetlerimi sunarım.