Seçİm beyannamesi 2011


Komşularla sıfır sorun politikası, bu bakış açısının bir sonucu olarak uygulamaya konmuş ve kısa sürede çok önemli sonuçlar vermiştir



Yüklə 1,17 Mb.
səhifə275/298
tarix05.01.2022
ölçüsü1,17 Mb.
#75899
1   ...   271   272   273   274   275   276   277   278   ...   298
Komşularla sıfır sorun politikası, bu bakış açısının bir sonucu olarak uygulamaya konmuş ve kısa sürede çok önemli sonuçlar vermiştir. Türkiye bugün etrafı düşmanlarla çevrili, korku içinde yaşayan, komşularını tehdit ve tehlike olarak gören bir ülke değildir. Türkiye artık bölgesine özgüvenle bakabilen, bölgesel vizyon geliştirip benimsediği ilkeleri dış politikasında hayata geçiren bir aktördür.

AK Parti, ikili ilişkiler kavramını yeni bir boyuta taşımış ve “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi” uygulamasını başlatmıştır. Suriye, Irak, Lübnan, Yunanistan ve Rusya gibi ülkelerle geliştirdiğimiz Stratejik İşbirliği mekanizması, ülkeler arası ikili ilişkilerde yeni bir kavram ve uygulamadır. Bu konseyler sayesinde Türkiye, komşu ve dost ülkelerle olan siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerini en üst düzeye çıkartabilmekte ve bu, ikili ilişkilerde yeni bir sinerjinin doğmasına imkân sağlamaktadır.

Bu paradigma değişikliği, Türkiye’nin son yıllardaki en önemli kazanımlarından biridir. Bunun bir sonucu olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının dış politikamıza olan güveni artmış ve AK Parti hükümetlerinin izlediği vizyoner dış politika, vatandaşlarımız için bir gurur kaynağı haline gelmiştir.

21’inci yüzyılda vizyoner bir bakış açısına sahip olmadan dış politika yapmak artık mümkün değildir. Toplumsal meşruiyeti olmayan politikaların bölgesel ve küresel meşruiyetinin ve etkinliğinin olması da mümkün değildir. AK Parti İktidarı, toplumsal meşruiyete dayanan bir dış politika izlediği için milletimizin teveccühünü kazanmıştır.

Dış politikamızın ayırt edici özelliklerinden biri, bölgesel ve küresel gelişmelere bir bütünlük içinde bakmak ve tepkisel değil ilkesel politikalar geliştirmektir. Bütüncül dış politika, büyük resmi bir bütün olarak görmemize ve vizyoner, ön alıcı ve uzun soluklu politikalar geliştirmemize imkân sağlamaktadır. Bu kuşatıcı ve etkin bakış açısı sayesinde Türkiye bugün Balkanlar’dan Ortadoğu’ya, Kafkaslar’dan Asya’ya, Afrika’dan Latin Amerika’ya kadar bütün bölgesel ve küresel sorunları tutarlı bir şekilde ele almakta ve sonuç odaklı inisiyatiflere öncülük edebilmektedir.

Bu paradigma değişikliği sayesinde Türk dış politikası sadece Türkiye’de değil, Türkiye dışında da en fazla konuşulan, tartışılan ve gündem oluşturan konulardan biri haline gelmiştir. Kritik konularda Türkiye’nin geliştirdiği politikalar ve aldığı inisiyatifler, bütün aktörler tarafından yakından takıp edilmekte ve takdirle izlenmektedir.

Türkiye “herkes kazansın” ilkesini benimsediği için, farklı ve hatta hasım tarafların güvenini kazanmakta ve sorunların çatışma değil, etkin müzakere ve işbirliği ile çözülebileceğini göstermektedir. Son yıllarda üstlendiğimiz arabuluculuk rolü, Irak’tan İran’a, Lübnan’dan Bosna’ya kadar yakın coğrafyamızda barış ve istikrarın tesis edilmesinde kilit bir rol oynamış ve bölge halkları arasında yeni bir umut ışığının doğmasına vesile olmuştur. Kriz öncesinde ortaya koyduğumuz proaktif ve önleyici diplomasi, kriz sonrasında gösterdiğimiz kriz yönetimi becerisi sayesinde bölgemizde pek çok ihtilafın sıcak çatışmaya dönüşmesini engelledik.

Bunun bir sonucu olarak Türkiye’nin çatışma alanlarında takındığı yapıcı ve kucaklayıcı tutum, bütün tarafların takdirini toplamış ve onların da çözüm sürecine katkı sunmasını sağlamıştır. Taraflar arasında din, etnik köken ve mezhep ayrımı yapmadan yürüttüğümüz müzakere ve arabulucuk işlevi, bölge siyasetinde birleştirici bir rol oynamaktadır. Türkiye gizli gündemi olmayan bir ülke olarak bölgesel sorunların çözümünde etkin bir rol oynamaya devam edecektir.

Bu çerçevede Türkiye’nin yumuşak güç kapasitesi her gün artmakta ve derinlik kazanmaktadır. AK Parti hükümetlerinin ortaya koyduğu performans sayesinde Türkiye, bölgesinin en önemli yumuşak güç merkezi olarak dikkat çekmektedir. Türkiye ekonomisiyle, iş dünyasıyla, bilim ve teknoloji alt yapısıyla, yüksek öğretim kurumlarıyla, kültürel mirasının zenginliğiyle ve kültürel canlılığıyla, organizasyon kabiliyetiyle, diplomatik başarılarıyla ve hepsinden önemlisi güçlenen demokrasisiyle bölgesinde büyük bir cazibe merkezi haline gelmiştir.

Türkiye’nin bu imkânlarını ortaya koymak için önemli adımlar attık. Örneğin Türk dilinin ve kültürünün dünyanın belli başlı merkezlerinde tanıtılması ve öğretilmesi amacıyla kurulan Yunus Emre Vakfı hızla yaygınlaşmakta ve farklı toplumları Türk kültürünün ve dilinin en güzel örnekleriyle buluşturmaktadır. Yunus Emre Vakfı’nın yeni şubeleri dünyanın önemli başkentlerinde ve merkezlerinde açılmaya devam edecektir.

Türkiye’nin başarı hikâyesi, başka ülkelerin halkları tarafından da yakinen takip edilmekte ve bir ilham kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Bu hem ülkemiz hem de bölgemiz için çok önemli bir kazanımdır. Bundan sonra da dış politikamızı adalet, ekonomik kalkınma ve demokratikleşme ilkeleri çerçevesinde sürdürmeye kararlıyız.




Yüklə 1,17 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   271   272   273   274   275   276   277   278   ...   298




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin