Bu yazıyı yazmaya başladığım saatlerde SHP ve ÖDP de HADEP, SDP ve EMEP’in DEHAP çatısı altında kurdukları bloğa katılma kararı almışlardı. Sadece ÖDP ile teknik ayrıntılar görüşülüyordu. Bu tarihi önemde bir olaydır. Bloğun barajı aşması bir yana oldukça üstüne bile çıkması, Meclise üçüncü parti olarak girmesi, buna karşılık Özel Savaş döneminin ve hükümetin bütün partilerinin, barajın altında kalarak kazdıkları kuyuya kendileri düşmesi söz konusudur. Bu gün çıkan hükümet krizi ve erken seçim girişimlerinin ardındaki temel neden, medya ne kadar susuşa getirirse getirsin, Bloğun kurulması ve barajı aşacağının kesin olmasıdır.
Dün Kürt uyanışının yanında görünmekten kaçan bir çok sol parti ve grup artık onunla ittifak kurmak zorunda kalıyor. Havanın döndüğünün en kesin belirtisi budur. Bu kritik dönüm noktasında, buralara nereden nasıl gelindiğini kısaca da olsa hatırlamakta yarar var.
Birkaç yıl önce, Öcalan kaçırıldığında, Kürt uyanışı dünyada ve Türkiye’de tam tecrit durumdaydı. Herkes Kürt hareketinin artık bittiğinden, bir daha belini hiçbir saman doğrultamayacağından söz ediyordu. Hele İmralı duruşmalarından sonra, orada yapılan dramatik stratejik dönüş ve taktik esneklikleri anlama yeteneği gösteremeyen Kürt uyanışının en kararlı dostları bile, onunla aralarına mesafe koyuyorlardı. Öcalan’ın canını kurtarmak için Kürt hareketini sattığı görüşü hiç kimsenin tartışmaya bile gerek görmediği bir aksiyom durumuna gelmişti adeta.
Şimdi, bütün bu tahlillerin iflas ettiği görülüyor. Kürt hareketi bu gün çok daha güçlü, tecritten kurtuldu ve giderek bu tecrit çemberini kırıyor. Demokrasi mücadelesinin toparlanması için gerçek bir birleştirici işlevi görüyor ve işte bu Bloğun kuruluşuyla Türkiye’deki demokrasi güçlerinin önüne, tarihsel önemde bir fırsat koyuyor. Öcalan’ın ve Kürt hareketinin bittiğini söyleyenler şimdi onunla seçim ittifakları için sıraya girmek zorunda kalıyorlar. Eğer onların o zamanki tahlil ve tavırları doğru olsaydı, bu gün olanların hiç biri gerçek olamazdı. Bu nedenle bu bloğun kuruluşu, ona katılan bir kaçı hariç sol güçlerin çoğu için, fiili bir özeleştiri anlamı da taşır.
Bu nedenle, o kritik dönemde cesurca o stratejik dönüşü yapan ve bu günleri olanaklı kılan Öcalan’ın hakkını burada tekrar belirtelim. O kritik dönemlerde, binlerce yıllık ağulardan süzülmüş sağ duyusuyla, Öcalan’ın yaptığını anlayan ve ona ayaklarıyla destek veren geniş Kürt kitleleri; onlarla Öcalan arasındaki görünmez bağlar olmasaydı, en dahiyane stratejik dönüşler bile anlam taşımazlardı; en disiplinli örgütler, en olağan koşullarda bile yapılacak böylesine keskin stratejik dönüşlerde bölünmekten ve dağılmaktan kurtulamazlardı. Bu nedenle Kürt halkının derin acılardan süzülmüş sağ duyusu, sezgileri olmasaydı bu günler görülemezdi. Öcalan’ı tepkileriyle yaratan ve şekillendiren de zaten bu halktır. Bu nedenle o milyonlarca insana duyulan minnet borcunu burada belirtmek bir görevdir.
Havanın döndüğünün ilk somut belirtisi olan Bloğun kurulduğu bu gün, unutma ile malul hafızalara, buralara nasıl gelindiğini hatırlatmak bir görevdir. Kürt hareketinin bittiği; Öcalan’ın teslim olduğu gibi bütün teoriler üretenlerin, bu teorilerin fiili iflasını ayaklarıyla onayladıkları gündür bu gün. Açın onların Öcalan’ın kaçırıldığı sıralar yazdıklarını, İmralı ve sonrasında yazdıklarını okuyun, bir de bizlerin yazdıklarını. Onların ne kadar derinlikten ve öngörüden yoksun olduğunu bu gün bulunduğunuz yerden çok daha iyi görebilirsiniz. Bir de bizim yazdıklarımızı okuyun. Onlar doğrulanıyor ve yazıldıklarından bile daha taze olarak orada duruyorlar.
Bu vesileyle küçük bir hatırlatma. Havanın döndüğü böyle zamanlarda, dün Kürt hareketinin yanında görünmekten kaçınanlar ve ona karşı düşmanca yaklaşanlar, şimdi onun dostluğunun şampiyonluğuna soyunacaklardır. Bu elbet bir yanıyla iyidir, yeni güçlerin gelmesi demektir. Ama aynı zamanda kariyeristlerin, iyi gün dostlarının hücumu başlamış demektir. Onların etki kazanmasına karşı çok dikkatli olmak gerekir. Devrimci partiler, zor dönemlerde kapılarını açarken iyi dönemlerde kapılarını kapamalıdır.
Elbette kimseye, dün böyle diyordun bugün böyle, bunu nasıl izah edeceksin demek doğru olmaz. Bu onların kendi iç çelişkisidir. Bu gün bulundukları yerde yapmaları gerekenleri yapıyorlarsa mesele yoktur. Kendi çelişkileriyle baş başa yaşayabilirler. Bu onların öznel sorunudur ve politik bir ilişkinin konusu değildir.
Bu kısa hatırlatmadan sonra günümüze gelelim. Yılmaz’ın hükümetten ayrılması ile başlayan ve güç kazanan seçimi erteleme girişimleri, MHP’nin Öcalan’ın F tipi cezaevine nakledilmesi için başlattığı kampanya, ve orada Öcalan’ı kim vurduya getirip, tekrar bir iç savaş ortamı oluşturma planı inkarcı ve savaş rantçısı güçlerin son çırpınışlarıdır. Ama bunların karşısında uyanık olmak gerekir.
Blok şimdi bu planlara karşı mücadelenin başına geçmeli ve seçimlerin ertelenmesi girişimlerine karşı, AKP ve CHP ile birlikte bir cephe kurup, mitingler tertiplemelidir. Onları buna zorlamalıdır. Böylece sadece savaş rantçılarının; inkarcıların oyunları bozulmuş olmaz; sadece tecrit çemberi parça parça edilmiş olmaz, politik inisiyatif ele geçirilir ve onların tutarsızlıklarını geniş yığınların görmesi sağlanabilir. Böylece hiç hayal bile edilemeyecek olanaklar ortaya çıkar. Blok bir anda Seçimlerin birinci partisi bile olabilir. Soyut da olsa bir olanak olarak bu vardır. Kazdıkları kuyuya kendileri düşen inkarcıların saldırı ve manevraları bloğa bu olanağı sunmaktadır. Eğer böyle bir Erken seçime ve iç savaş kışkırtıcılığına karşı fiilen barajı aşma garantisi olan üç partinin bloğu oluşturulursa, ve bir mücadeleyle bu girişimler akamete uğratılırsa, bu aynı zamanda seçimlerde ortaya çıkacak parlamentonun bu günküyle kıyaslanmayacak fiili bir güç kazanması anlamına gelir. Bu da demokratik dönüşümlerin önünü daha fazla açar.
Blok, bu gün seçimlerin ertelenmesi girişimine karşı, derhal enerjik olarak karşı durmalıdır ve diğer partileri bu konuma çağırmalıdır. Seçimlerin ertelenmesine karşı, CHP ve AKP’ye ortak miting önerilmelidir. Gelmezlerse tutarsızlıkları görülür kaybederler, gelirlerse ne ala erken seçim saldırısı kolayca geri çevrilip, demokratik güçlerin inisiyatifi ve morali güçlenir.
Tabii bütün bunları başarmak ve seçimlerde Bloğa oy kazanmak için, her yerde, her sokakta, her mahallede, her köyde, her isteyen gönüllünün katılacağı bloğu destekleme girişimleri kurulmalıdır. Böylece bu girişimler içinde, ezilenlerin en geniş kesimleri hızla örgütlenme olanağı bulabilir.
Artık gün eylem günü. Türkiye’deki sol tarihinde hiçbir zaman yakalayamadığı bir olanağı elde etti. Eğer bunu bir parça değerlendirme yeteneği gösterirse, bir politik deprem gerçekleşir ve Türkiye bir yana bütün bölgenin kaderi ve dünyanın dengeleri değişebilir. Sol, bu coğrafyada, bu olanağa hiçbir zaman bu kadar yakın olmadı.
11 Eylül 2002 Çarşamba
demir@comlink.de
http://www.comlink.de/demir/
Dostları ilə paylaş: |